sigara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sigara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Haziran 2017 Pazar

Türkiye'de Barzanici Hareket (1965-2007), BÖLÜM 5



Türkiye'de Barzanici Hareket (1965-2007),  
BÖLÜM 5


VII. NÜFUZ FAALİYETLERİ

Mesut Barzani Türkiye'ye yönelik çok boyutlu bir nüfuz faaliyeti süreci içindedir. Bu faaliyetleri şöyle sıralayabiliriz:

a) Türkiye'den giden öğrencileri açtığı üniversitelere sınavsız yerleştirerek, burs vermesi
b) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına "Kürdistan kimliği ve pasaportu" dağıtması
c) Türkiye'de yapılan düğün ve nişanlarda Barzani adına altın takılıp , hediyeler verilmesi
d) Türkiye'den yerleşimci kabul etmesi
e) Ortak kültür değerleri geliştirmek istemesi
f) Türkiye'ye yönelik basın yayın faaliyetlerinde bulunması
g) Türkiye Irak sınırına yakın yerlerde oturan aşiretleri kullanması

VII.1 Türkiye'den giden öğrencileri, açtığı üniversitelere sınavsız yerleştirerek, onlara karşılıksız burs vermesi:

Kürt Yönetim Bölgesinde 6 üniversite bulunmakta ve bunlar Dohuk, Hevler, Selahaddin, Süleymaniye, Köysancak ve Kürdistan Üniversitesi adlarını
taşımaktadırlar. İçlerinde en donanımlıları, Türkiye'den giden öğrencilerin de tercih ettikleri, Selahaddin ve Süleymaniye Üniversiteleridir. Irak'a komşu ülkelerden öğrenci kabul edilen bu üniversitelere gelen komşu ülke öğrencileri arasında yaklaşık 750 öğrenci ile Türkiye başı çekmektedir. Söz konusu üniversitelerde Irak'ın kuzeyinde, Türkiye'den giden vatandaşlarımız tarafından kurulan Mahmur Kampı'ndan da 50 civarında öğrenci öğrenim görmektedir.

Söz konusu üniversitelere 2007 itibariyle Türkiye'den 600 öğrenci baş vurmuş, bunlardan 160'ı hemen kabul edilmiştir. Kabul edilmeyenlerin alınmama
sebebi ise not ortalamalarının tutmaması, eğitim düzeyinin yeterli olmamasıdır.

Değilse bu öğrenciler de kabul edilebilirdi; çünkü Barzani herhangi bir sınav yada ücret talep etmemektedir.

Söz konusu üniversitelere Irakta iş yapan iş adamları, esnaflar ya da PKK milisleri aracılığı ile kayıt yaptırıldığı gibi merkezi İstanbul' da bulunan
Kürt Kültürünü Araştırma Vakfı(Kürt-Kav) aracılığı ile de kayıt yaptırılmaktadır.

Kürt-Kav, öğrencilere hangi üniversitelere başvurmaları gerektiği, hangi şartları taşımaları gerektiği ve hangi bölümleri yazmaları gerektiği konusunda rehberlik ve danışmanlık hizmeti yürütmektedir.

Yabancı ülkelerden gelen öğrenciler için ortalama 200 dolar burs verilmektedir. 59

 Başka bir ülkenin vatandaşı olan öğrencilere burs vermenin en önemli sebebi, gelecek günlerde bu öğrencilerden bir şekilde yararlanmak düşüncesidir. Barzani üniversiteleri gibi Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınmayan üniversiteler burs veriyorsa bunun mutlaka bir amacı olmalıdır. 
O amaçla burada okuyan öğrencilerin mezun olduktan sonra yaşadıkları bölgelere dönerek, birer Barzani misyoneri olarak çalışmalarıdır.
200 dolar Irak şartları için büyük bir para; çünkü Barzani tarafından hazırlanan öğrenci evlerinde hiç bir ücret vermeden kalınmakta; ayrıca Irak'ta
gençlere yönelik merkezlerin azlığı nedeniyle fazla para tüketilmesi de mümkün görülmemektedir. Irak'ın kuzeyine giden öğrenciler, aldıkları paraların
yarısını Türkiye'deki ailelerine göndermektedirler. Bu şekilde aileler; hem bölgedeki Kürt üniversitelerine güven duyuyor hem bu üniversitelerin
reklâmı yapılıyor hem de gönüllü olarak Barzani'nin propagandası yapılmış oluyor.

VII.2 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına " Kürdistan kimliği " dağıtması

<  Kürt yönetim bölgesinde hazırlanan nüfus cüzdanları ve pasaportlar özel kuryeler aracılığı ile Türkiye'ye sokulup, bölgedeki yandaş milislere teslim edilmekte, milisler de bu cüzdan ve pasaportları önceden belirledikleri kişilere dağıtmaktadır. >

Irak'ın kuzeyine, kaçak ticareti yapmak amacıyla giden vatandaşlar, iş yapmak amacıyla giden işadamları ve Barzani ile akraba olan aşiretler
en fazla tercih edilenler arasındadır. Sınıra yakın bölgelerdeki aşiret önderleri ve korucularla yaptığımız görüşmelerde olay doğrulanmakta,
dağıtım gizlilikle yürütüldüğü için herhangi bir rakam telâffuz edilememektedir.

Üst düzey bir PKK yöneticisi bu verilen sözde Kürdistan pasaportu ile Almanya'ya giriş yapmaya çalışmış; fakat Alman makamlarınca
kabul edilmeyip geri gönderilmiştir. 60 

Bu olay işin uluslar arası boyutunu yansıtması bakımından önemlidir. Barzani bu operasyonla birden çok hedef gözetmektedir. Birinci hedefi, Irak'la sınır 
ticareti yapanlara kendi hâkimiyetini kabul ettirip bu şahısları da sözde Kürdistan kimliği taşıyarak bölgedeki diğer vatandaşlara karşı daha ayrıcalıklı 
görünür hale getirmektir.

İkinci hedefi, bölgedeki PKK yandaşlarına yöneliktir. Şöyle ki, dağıttığı bu cüzdan ve pasaportlar sayesinde " Bakın PKK yıllarca mücadele etti fakat
her hangi bir kazanım elde edemedi,ben Kürdistan devletini kurdum ve sizlere de onun vatandaşlığını sunuyorum" diyerek PKK'ya karşı üstünlük
sağlamak istemektedir. Barzani'nin bir üçüncü hedefi ise ileride bu vatandaşları sözde Kürdistan devletinin vatandaşı ilân edip,sonraki aşamada ise
"bölgede yaşayanların büyük çoğunluğunda Kürdistan kimliği var,Türkiye Cumhuriyetinin kimliğini kabul etmiyorlar" diyerek Güneydoğunun bir
kısmı ile bütünleşmenin yollarını arayacaktır.

Nitekim bu hedefin yoklamalarından birisini Şemdinli olayları sırasında denemişlerdir. Yüksekova,Şemdinli ve Hakkari de meydana gelen kalkışma
denemeleri sırasında bazı sözde vatandaşlar Türkiye Cumhuriyetinin kimliğini ellerine alıp havaya kaldırarak "biz bu kimliği istemiyoruz" demişlerdir.
Bir kısmı basına yansıyan olaylar,bölgede yaşayan güvenilir kaynaklarca da doğrulanmıştır. Bu hedefin birinci aşaması olan "federatif" yapının temeli
olabilecek çifte vatandaşlık talepleri bizzat Mesud Barzani tarafından MİT müsteşarına iletilmiştir. Mesud Barzani, "özellikle sınırdaki Türkiye ve Irak
aşiretleri arasındaki akrabalık ve geliş gidiş sıklığı da dikkate alınarak her iki ülke vatandaşlarına çifte vatandaşlık verilmelidir" diyerek bu hedefi açık
açık dile getirmekten kaçınmamıştır.61

VII.3 Düğün ve nişanlarda Barzani adına altın takılıp , hediyeler verilmesi

Güneydoğu Anadolu bölgesinde yapılan düğünlerde ve benzeri törenlerde takı takmak,hatır saymak ayrı bir değer atfedilen geleneklerdendir.
Bunu çok iyi bilen Barzani yandaşları burada yaşayan vatandaşlarımızın düğünlerine giderek Mesud Barzani adına takılar takmaktadır. Bu olay,TBMM
Meclis Araştırma Komisyonu raporuna da yansımıştır.62

VII.4 Türkiye'den Yerleşimcileri Teşvik Etmesi:

Basın yayın organlarının psikolojik operasyonu ile büyük bir ekonomik faaliyet alanı gibi gösterilerek Irak'ın kuzeyini cazip kılma propagandasını kullanan Barzani yandaşları Türkiye'den Irak'ın kuzeyine yerleşmek amacıyla göç organizasyonlarında bulunmaktadırlar. Irak'ın diğer bölgelerinden Kerkük'e Kürt nüfus yerleştiren Barzani yönetimin Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundan bazı aileleri de Kerkük'e yerleştirdiği iddia edilmektedir.63

Genellikle Diyarbakır ve Tunceli illerinden ailelerin ağırlıkta olduğu bu göç ile ilgili resmi bir rakam mevcut olmamakla birlikte 1500 civarında Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşının yerleştirilmiş olduğu iddia edilmektedir. Göç eden ailelerle ilgili bir başka bilgi de ailelerin Türkiye'de Kürtçülük faaliyetleri
nedeniyle fişlenmiş olduklarıdır.

Mahmur Kampı'nda bulunan bazı vatandaşlarımızın da Irak'ın kuzeyindeki Barzani kentlerindeki merkezlere yerleştirildiği; Kerkük'ün de bu yerleşim 
merkezleri arasında olduğu istihbarat kayıtlarınca takip edilmektedir.

Barzani'nin Irak'ın kuzeyine yerleşmesini teşvik ettiği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında terör örgütünden firar ederek ayrılan PKK'lılar
da bulunmaktadır. 1999 yılında Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından sonra hayal kırıklığına uğrayarak PKK'dan ayrılan teröristler Barzani ve Talabani'-
ye ait yerleşim merkezlerine yerleştirilerek,bunlara sözde Kürdistan kimlikleri verilmiştir. Bu teröristlerin bazıları peşmerge güçlerine katılırken, bazıları da Dohuk, Zaho, Erbil ve Süleymaniye gibi şehirlerde bir iş sahibi olarak yaşamları nı sürdürmektedirler Irak'ta iş yapan firmalarca Erbil'de kurulan İş adamları Derneği'nin rakamlarına göre 13.780 Türk vatandaşı Irak'ta ikamet için izin almış durumda. Bunlardan bazılarına kimlik verilerek Irak'a daimi olarak yerleşmeleri sağlanmıştır.64

< Barzaniciler burada çalışan işçiler ve onların Türkiye'deki aileleri kanalıyla Türkiye'ye yönelik olarak nüfuz faaliyetlerinde bulunmaktadır.>

VII.4 Ortak Kültür Değerleri Geliştirmek İstemesi

Barzaniciliğin Türkiye'ye yönelik pan-Kürdist faaliyetlerinin ana hedeflerinden birisini de ortak kültür değerlerini geliştirmek ve yaygınlaştırmak oluşturmak tır. Türkiye'deki Kürtçü camia tarafından sevilen ve değer kabul edilen kişiler Irak'ın kuzeyinde de ön plâna çıkarılmak istenmektedir.
Yılmaz Güney'in büstünün Kürt büyüklerinin büstlerinin sergilendiği bir mekânda bulunması ve “ Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney sizin olduğu kadar da bizimdir”  şeklindeki yorumlarının yapılması da bu yönde yürütülen çalışmaların ürünüdür. 65

Erbil'de 500 evlik bir toplu konut arazisine 'kadın ve çocuk eğitimi kampı' kurulacak Türkiye' den de kadınların çocukları ile buraya gelerek evlerde
misafir edilmesi düşüncesi de, eğer hayata geçirilirse,son derece tehlikeli bir operasyon yürütülmüş olacaktır. I-KDP'nin MKYK'sında görevli ve Kürt parlamentosunun bir üyesi olan Şirin Amedi'nin ifadeleri gerçekten çok ilginç. Buna göre; “Türkiye'den kadınlar çocukları ile birlikte gelecekler, bu evlerde misafir edilecekler. 

< Barzani'nin Irak'ın kuzeyine yerleşmesini teşvik ettiği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında terör örgütünden firar ederek ayrılan PKK'lılar da bulunmaktadır. >

Kadınlar ve çocuklar bu merkezlerde Iraklı Kürt kadınlarla birlikte kalacaklar ve böylece Iraklı Kürt kadınlarla  Türkiyeli Kürt kadınlar arasında kültür alışverişi yaşanacaktır. Söz konusu merkezdeki eğitimler de 6 ay olacaktır. 

Bir başka ilginç proje ise “anne çocuk değişimi programı”. Bu projeye göre Türkiye'den Kürt kadınlar ve çocuklar Irak'a gidecek ;66 

Irak'taki Kürt kadınlar ve çocuklar Türkiye'ye gelecekler. Bütün bunlar aşiret ağası diye küçümsenen Barzani'nin başının altından çıkmakta.Binlerce yıllık devlet geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti ise beceriksiz idareciler yüzünden bütün bu olan biteni sadece seyretmekle yetinmekteler.

Eğer söz konusu projeler hayata geçirilirse ülkemizin doğu ve güneydoğusunun Barzani'den sorulur hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır.

VII.5 Türkiye'ye yönelik yıkıcı basın-yayın faaliyetleri

Barzanici akımın Türkiye'ye yönelik bu faaliyetlerinin en önemli ayağını Kürdistan TVteşkil etmektedir.1990'lı yılların başında PKK'nın yayın organı olan Med TV'ye alternatif olması bakımından Türkiye'nin de katkıları ile faaliyete konulan Kürdistan TV; bugün maalesef PKK  elebaşılarının da yayına çıktığı, PKK ile ilgili özel programların yapıldığı bir yayın organı halini almıştır. Pan-Kürdist bir yayın politikası izleyen bu televizyon kanalı doğu ve güneydoğu illerinde yoğunluklu bir izleyici ağına sahiptir.

Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nda alınan kararlar doğrultusunda Güneydoğu Anadolu'nun bazı illerinde PKK'nın yayın organı olan Roj TV'ye yönelik olarak frekans bozucu yayınların yapılması sonucu bu kanal izlenmez hale gelirken,yerine Barzani yanlısı Kürdistan TV izlenir hale gelmiştir.
Kürdistan TV'nin Diyarbakır'da bir temsilciliği de bulunmakta ve diğer yayın organları gibi haber alma faaliyetlerinde bulunmaktadır. Kürdistan
TV'nin ayrıca Internet üzerinden yayın yapan sitesinde Türkçe bölümü de bulunmaktadır.

Barzani'nin ayrıca Zagros TV adlı televizyonu da uydu üzerinden yayın yapmakta ve Türkiye'den izlenebilmektedir. Zagros Radyo adıyla yayın yapmakta olan radyo da sınıra yakın yerleşim merkezlerinde dinlenebilmektedir.

Barzanici akımın sanal ortamda da bir hayli yayın organı bulunmaktadır.

I-KDP'nin resmi haber ajansı(PNA)'nın Internet sitesinde Türkçe bölümü de bulunmaktadır. Böylelikle Barzani bölgesi ile ilgili gelişmeler bu site aracılığı ile Türkiye'den anında takip edilebilmektedir. Irak'ın kuzeyinde temsilci bulundurmayan Türk basını da zaman zaman bu sitedeki haberleri Türkiye'de  Barzanici Hareket (1965-2007) Türk kamuoyuna duyurmaktadır.

Türkiye kökenli Kürtler tarafından yönetilen kerkuk-kurdistan.com adlı site de tamamen Barzani yanlısı bir tutum izleyerek Türkiye karşıtı
yayınlar yapmaktadır. Yine,12 Eylül öncesi Türkiye'de etkili olan Kürtçü gruplardan biri tarafından hazırlanan peyamaazadi.com adlı site de Barzani
yanlısı Pan-Kürdist yayınlar yapmaktadır. Bunlar ve benzeri diğer siteler tamamen ırkçı bir söylem kullanarak Türkiye'deki PKK'lı Kürtleri kendi
taraflarına, nüfuz sahalarına çekmeyi amaçlamaktadırlar.

<  1990'lı yılların başında PKK'nın yayın organı olan Med TV'ye alternatif olması bakımından Türkiye'nin de katkıları ile faaliyete konulan Kürdistan TV; bugün maalesef PKK elebaşılarının da yayına çıktığı, PKK ile ilgili özel programların yapıldığı bir yayın organı halini almıştır.
Pan-Kürdist bir yayın politikası izleyen bu televizyon kanalı doğu ve güneydoğu illerinde yoğunluklu bir izleyici ağına sahiptir.   >

Barzani ile anlaşarak Türkiye'ye yönelik faaliyetlerde bulunan PSK, Rızgari, Özgürlük Yolu gibi bölücü-Kürtçü fraksiyonların yayın organları da Barzani 
propagandası yapmaktadır.

Kemal Burkay grubuna ait Dema-Nu adlı haftalık gazete her sayısında Barzani yanlısı haber ve yorumlar yapmakta,bu yolla Barzani'nin gözüne girmeyi 
amaçlamaktadır. Çünkü söz konusu grubun Irak'ın kuzeyinde önemli iş bağlantıları bulunmaktadır.

İmralı'da Öcalan'ın avukatlığını da yapan ancak daha sonra Öcalan ile yolarını ayıran Avukat Ahmet Zeki Okçuoğlu tarafından süreli olarak yayınlanmakta olan Serbesti Dergisi de sık sık Barzani yanlısı haber,yorum ve röportajlara yer vermektedir. Yine aynı grup tarafından kurulan Doz Yayınları da Barzani yanlısı kitaplar yayınlamaktadır. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ve Barzani adlı iki ciltlik kitabın da bulunduğu birçok kitabı yayımlayan Doz Yayınevi bir ara Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin açtığı kitap fuarına alınmaması ile gündeme
gelmiş fakat daha sonra yapılan girişimler sonucu sorun aşılmıştır.

Mesut Barzani tarafından yazılan " Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ve Barzani" isimli iki ciltlik kitap,ilk başlarda 56YTL'den piyasaya sürülmüş
fakat kitabın fiyatı daha sonra bill-boardlara asılan ilânlarla duyurulan kampanya sonucunda 13YTL'ye indirilmiş nihayetinde de Barzanici oluşumlarca
Güneydoğu'da ücretsiz olarak dağıtılmıştır.


VII.6 Türkiye-Irak Sınırına Yakın Yerlerdeki Aşiretleri Kullanması




Bugünkü Türkiye-Irak sınırı Cumhuriyet döneminde belirlenmiş daha önceki dönemde tamamı Osmanlı devletinin sınırları içerisinde olan sınırlar
1926 Ankara Anlaşması ile bugünkü halini almıştır. Bundan dolayıdır ki birçok aşiretin bir kısmı Türkiye'de iken diğer kısmı da Irak'ta kalmıştır.
Türkiye-Irak sınırının her iki tarafında da akrabalık bağları bulunan aşiretler arasında Şemdinli'den itibaren Suriye sınırına kadar sınır boyunca uzanan
Şemzinan,Gerdi, Herki, Dostki, Oramar, Ertuşi, Goyan, Teyyanı Reşit, Teyyanı Kervan ve Herikan aşiretleri bulunmaktadır.

Feodal ilişkiler Ortadoğu'da geçmişten beri ön plânda tutulan bağların başında gelmektedir. Günlük hayatta, bireylerin devletle ilişkilerinde genellikle
aşiret mensubiyeti belirleyici unsur olmaktadır. Bu yüzdendir ki Mesud Barzani, Irak'ın kuzeyinde oluşturulan Kürt Yönetim Bölgesinde önemli
görevleri hep Barzani aşireti, Zibari aşireti ve Talabani aşireti mensuplarına vermektedir.

M. Barzani Türkiye-Irak sınırı boyunca yerleşmiş aşiretleri hem akrabalık bağlar ile hem de sınır ticareti ilişkileri nedeniyle Türkiye'ye karşı kullanmaktadır.
Türkiye ve Irak'ta akrabaları bulunan Gerdi ve Herki aşiretleri aynı zamanda Barzani aşireti konfederasyonunun birer üyesi olarak kabul edilmektedir.67 

Diğer aşiretler de eskiden beri sınır ötesindeki akrabaları ile yakın ilişki içerisindedirler,bu ilişki sınırdan kaçak ticareti yapılmasına imkân ve zemin 
hazırlamaktadır.

Bu aşiretlerden sayıca çok olan ve bulundukları konum bakımından stratejik öneme sahip olanları ana hatları ile inceleyerek bölge üzerinde yapılan
ve yapılması plânlanan çalışmalara dair bir projeksiyon sunmamız gerekmektedir. Şöyle ki burada bulunan söz konusu aşiretlerin alacakları tavır
bölge üzerindeki hesaplarda belirleyici unsur olacaktır.

Şemzinan Aşireti:




Cumhuriyetin ilk yıllarında 1925 ve 1927 de iki defa isyan eden aşiret, daha sonraları kaçakçılık anlaşmazlığı yüzünden Barzani'ye düşmen olmuşlarsa
da son yıllarda yükselen Barzanici akımın etkisi ile kırgınlıklar bir kenara bırakılmış görünmektedir.

Aşiret Şemdinli'nin sınıra en yakın olun köylerinde yaşamakta. Sınırın Irak tarafında pek akrabaları bulunmamaktadır.

Gerdi Aşireti:

Geçmişte Barzani aşireti konfederasyonu içerisinde gösterilen aşiret mensupları Şemdinli ve Beytüşebab ilçelerinde yaşarlar. Aşiretin sınırın Irak yakasında 
çok sayıda akrabası bulunmaktadır. Barzani ile araları zaman zaman kaçakçılık ve hayvancılık yüzünden açılmaktadır. Ne var ki,kaçakçılık önemli miktarda kar 
getirdiğinden dolayı bir kısım aşiret üyesi sık sık sınırın öteki yakasına geçmektedir. Gerdi aşiretinin Türkiye sınırları içerisinde yaşayan üyelerinin tamamına yakını devletin yanında yer alarak korucu olmuşlar ve PKK'ya karşı mücadele etmektedirler.

Herki Aşireti: 

Şemdinli'nin büyük çoğunluğunu oluşturan Herki aşireti de geçmişte Barzani aşireti konfederasyonu içerisinde kabul edilmekteydi.

Anadolu'nun birçok yerleşim merkezinde Herki adıyla yerleşim merkezi bulunmaktadır. Bu, aslında Herki aşiretinin göçebe Türkmen aşiretlerinden
birisi olduğunun kanıtıdır;ama aşiret üyeleri bugün Kürtçe konuşmaktadır. Şemdinli,Silopi ve Cizre'de yaşayanlar aşiret üyelerinin çok küçük
bir kısmını teşkil etmektedir. Herki aşireti Irak'ın kuzeyinde yaşamakta olan aşiretlerin en büyüklerinden birisidir ve ayrıca İran'da da aşiret üyeleri 
yaşamaktadır. Herki aşireti mensupları Hamidiye alaylarında önemli görevler üstlenmişlerdir. Bugün de aşiret üyelerinin çoğunluğu koruculuk yapmaktadır
ve aşiret köylerinin çoğunluğu korucu köyleridir.

Goyan aşireti:

Aşiret üyeleri, Uludere ilçesinin çoğunluğu Irak sınırınayakın 3 belde ve 13 köyünde oturmaktadır. Beytüşşebap ve Şemdinli'de de aşiret mensupları 
bulunmaktadır. 

Aşiretin Irak'ta yaşayan mensuplarının bir kısmı 1970'li yıllarda Barzani ile araları açılınca, Irak'tan Türkiye'ye kaçmak zorunda kalmışlardır. 
Bugün aşirete bağlı köylerin tamamına yakını korucu köyleridir. Geçmişte PKK ile girilen mücadelede devletin yanında çatışan aşiretin bazı köyleri (Taşdelen )

 <  PKK'lı teröristler tarafından yakılarak çok sayıda kadın ve çocuğu katledildi. Aşiret ile ilgili bir başka ayrıntı da, Irak'ın kuzeyinde bulunan Mahmur Kampı'nda yaşamakta olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük çoğunluğunu bu aşiret mensupları olmasıdır. >

1990'lı yıllarda sınıra yakın bir mevkide bulunan aşiretin üyelerinin yaşamakta olduğu Hilâl kasabasının tamamına yakını örgütün baskıları sonucu Irak'a yerleşmiştir. Aşiret daha sonra bugün oturmakta oldukları Mahmur Kampına taşınmıştır. Kamp bir süre sonra PKK'nın merkezi haline gelmiştir ve bugün de PKK'nın etkisinde bulunmaktadır.

PKK, kültürel olarak Irak'ın kuzeyinde yaşayan Kürtlere çok benzeyen Goyan aşiretini burada kendi ideolojik etkisini yaymak amacıyla kullanmaktadır.
Söz konusu aşiret Barzani ve Talabani etkisinden uzak bulunmaktadır.68 

Mahmur Kampında yaşayan 12-15 yaşları arasındaki vatandaşımızın eli silah tutmamış,teröre bulaşmamış olan kısmının PKK'nın güdümünden çıkarılıp Türkiye sınırları içerisinde gözetim altında rehabilite edilerek topluma kazandırılması projesi üzerinde düşünülmeye değer bir projedir. Çünkü son gelen haberlere göre, Barzani yönetimi bu kampta yaşamakta olanların bir kısmını Kerkük'e yerleştirmeyi plânlamaktadır.

Dostki Aşireti: 

Yüksekova civarında yerleşik bulunan aşiretin büyük bir bölümü Irak'ın kuzeyinde yaşamaktadır.Şemdinli olaylarında adından
çokça bahsedilen CHP Hakkari milletvekili Esat Canan da Dostki aşireti mensubudur.

6.CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,


***

Türkiye'de Barzanici Hareket (1965-2007), BÖLÜM 4


Türkiye'de Barzanici Hareket (1965-2007),  
BÖLÜM 4 


VI. EKONOMİK FAALİYETLER


Mesud Barzani'nin Türkiye'ye yönelik faaliyetlerinde kullandığı en etkili silahların başında ticarî ve ekonomik faaliyetler gelmektedir. 
Barzani tarafından sürdürülen ekonomik faaliyetlerin amacı bir yandan Irak'ın Kuzeyinde kurulması hedeflenen Kürdistan'ın ekonomik alt yapısını oluşturmak, öte yandan dönemin Ankara'daki Amerikan Büyükelçisi Pearson tarafından tek bir ekonomik bölge olarak ilan edilen Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Irak bölgelerini ekonomik olarak bütünleştirmektir.41

 Bu çerçevede Barzani (ve Talabani) Mersin Serbest Ticaret Bölgesi'ni Türkiye'de kurdukları 170'in üzerindeki firma ile hem kendi kişisel servetlerini artırmak hem Irak'ın kuzeyinde etkin bir ekonomik yapı kurabilmek için kullanmaktadırlar. Mersin Serbest Ticaret Bölgesi ve Habur sınır kapısı Barzani'nin dünyaya açılışını temsil etmektedir. Barzani, Kuzey Irak'ta oluşan pazarı ise Türkiye'de Barzanici bir iş lobisi oluşturmak amacı ile çok etkili bir şekilde kullanmaktadır. 

Barzani'nin yanına çekmek istediği Kürt kökenli işadamlarına Irak'ın kuzeyinde ihaleler verilmektedir.İhalelerin politikleşmiş niteliği Leyla Zana'nın Barzani'yi 
ihaleler için teşekkür etmek için ziyaret etmesinden de anlaşılmaktadır.42

Irak'ın kuzeyinde oluşan yeni yatırım alanları Güneydoğu Anadolu'dan işçi kayışı içinde önemli bir faktör olmaya başlamıştır. Nüfusu 264 bin olan Siirt ilinden 
bile Irak'ın kuzeyinde 500 kişinin çalıştığı düşünülür ise bu sayının hiç küçümsenmemesi gerektiği ortaya çıkacaktır. 43

Gelinen noktada “ Aşiret Reisi ” denilen Barzani Türkiye'den daha etkili psikolojik operasyonlar yapmaktadır. Irak'ın kuzeyi ile iş yapan firmalar ve şahıslar üzerinden Türkiye'nin içine uzanabilmektedir. Bunda şüphesiz medyada ele geçirdiği tetikçileri aracılığı ile, “Türkiye'nin Irak'ın kuzeyi ile çok önemli ticarî ve ekonomik ilişkiler geliştirdiği ve bu ilişkilerin Türkiye'ye çok fazla avantajlar getirdiği ” yolunda belli merkezler tarafından yapılan propagandanın da etkisi çok fazladır. Aynı merkezler de çok iyi bilmektedirki,bu ilişkiler Irak için vazgeçilemez ama Türkiye için tercih edilebilir ilişkilerdir. Türkiye'nin Irak'ın kuzeyi üzerindeki en önemli/doğrudan etkili olacak baskı aracı Türk ordusu değil; Türk Ekonomisidir. 44

Yine aynı merkezlerce bilinen fakat göz ardı edilen gerçeklerden birisi de Barzani yönetiminin Türkiye'ye yönelik olarak 20 milyar doları bulduğu iddia 
edilen Akaryakıt, sigara, kaçak çay, pirinç, şeker, deri, silah, Canlı hayvan, Eroin, Uyuşturucu, İnsan kaçakçılığı v.b. organize işlerin baş aktörü olduğu gerçeğidir.

<  Barzani (ve Talabani) Mersin Serbest Ticaret bölgesini Türkiye'de kurdukları 170'in üzerindeki firma ile hem kendi kişisel servetlerini artırmak hem Irak'ın kuzeyinde etkin bir ekonomik yapı kurabilmek için kullanmaktadırlar. >


Eline geçirdiği bu kozlar sayesinde Irak'ta sağladığı rant karşılığında Türkiye'de kendine yakın gazeteci, sivil toplum örgütü ve siyasetçiyiistediği gibi yönlendirebilmektedir. Bu unsurlar sayesindedir ki Barzani Türkiye'de bir hayli etkili olan bir lobiye sahip olabilmiştir. Türkiye'nin kendisine sağladığı ekonomik imkânlar sayesinde sermaye transferi yoluyla gün geçtikçe daha da palazlanan bir Kürtçü burjuvazi oluşturulmaktadır.

O kadar ki Kürtçü burjuvazinin medyada gizli patronluk yaptığı; Antalya, Mersin ve Muğla gibi merkezlerde turizm sektöründe söz sahibi bir konuma geldiği; 
pirinç ve şeker piyasasında faaliyet gösteren Diyarbakır merkezli bir firmaya bir takım avantajlar sağlandığı ve hatta para piyasalarında manipülatif operasyonlar
yaptığı iddiaları sık sık gündeme gelmektedir, Türkiye'nin Güneydoğusu ile Irak'ın Kuzeyi arasında ekonomik ilişkileri yoğunlaştırarak tek bir ekonomik bölge haline getirmek ABD'nin de oldukça fazla arzuladığı ve çaba sarf ettiği hedeflerden birisidir.45  Bir dönem ABD'nin Ankara Büyükelçiliğini de yapan 
Robert Pearson “Anadolu'nun güneyi ve doğusu ile Irak'ın kuzeyini ele alırsanız tek bir ekonomik bölge olduğunu görürsünüz”  açıklamalarının altında 
yatan gerçek ABD'nin hedefinin en bariz delilidir. 46

Yine Gaziantep'te yapılması plânlanan ve organizasyon hazırlıkları yapılan “Uluslar arası Bağdat Fuarı”nın son anda Diyarbakır'a alınması da iktidarı ellerinde bulunduran Kürtçü milletvekilleri ve ABD'nin çabaları sonucunda gerçekleşmiştir. Halbuki Gaziantep ile Diyarbakır arasındaki sanayileşme ve ticaret olanakları, Gaziantep lehine olarak kıyaslanamayacak derecede fazladır. Bu tür etkinlikler ile iki ülke arasında tek bir ekonomik bölge inşa edilmek istenmektedir.

VI.1 Barzani-Kaçakçılık İlişkisi

Barzani yönetimi Türkiye'ye yönelik olarak sınır kaçakçılığına göz yumduğu gibi yönetimi altındaki tesislerde sadece Türkiye'ye yönelik olarak kaçak ürünlerin üretimine de destek vermektedir. Türkiye-Irak sınırına komşu olan yerleşim merkezlerinde yaşamakta olan binlerce vatandaş,sınırın öte yakasındaki akraba aşiretler ve Barzani peşmergeleri aracılığı ile sınır ticareti yapıyor. Irak'ta devletin subvanse ettiği yağ, şeker, çay ve pirinç ile Türkiye üzerinden Irak'a gümrüksüz bir şekilde giden tütün,oradaki sigara fabrikalarında işlendikten sonra Şemdinli üzerinden Güneydoğu'ya dağıtılıyor. Yine aynı bölgede binlerce insan da katırlarla dağlardan mazot kaçakçılığı yapıyor. Anlayacağımız bölge halkı biraz da Irak'tan, Barzani'den  geçinmiş oluyor. Bu kaçakçılık, bölge insanlarında Barzani'ye bağımlılık yaratmaktadır.47

Barzani kontrolünde Türkiye'ye yönelik kaçakçılık faaliyetlerini şöyle sıralayabiliriz:

VI.1.1 Akaryakıt Kaçakçılığı

İskenderun'da rafine edilerek Habur üzerinden Irak'a sevk edilen mazot Irak'ın kuzeyinde,Türkiye sınırına 3040 km uzaklıkta bulunan merkezlerde 
katkı maddeleri eklenerek tekrar Türkiye'ye yönlendiriliyor. 48

Bu yolla Türkiye'ye sokulan mazotlar iç piyasada satılmaktadır. Öyle ki Güneydoğu'da bazı yollar üzerinde galonlarla mazot satılabilmekte hatta 
devletin denetiminde bulunan benzinliklerde bile satılmaktadır. Benzinliğe girdiğinizde “kaçak mazot almak istiyorum” dediğinizde sizi kaçak mazot satılan
pompaya sevk edebilmektedirler.

TBMM'de kurulan “Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu” Güneydoğu ağırlıklı olarak yürüttüğü araştırmaların sonucunda bir rapor hazırladı. Raporun 60 bin sayfa,8 klasör,22 koli tutması da olayın boyutlarını gözler önüne sermesi bakımından dikkat çekicidir. Söz konusu komisyonun başkanı Vahit Kiler Irak'ın kuzeyi ile yapılan akaryakıt ticaretinden Türkiye'nin kaybının 7 milyar dolar olduğunu beyan etmiştir. 

Bu ticaretten para kazananlar ise Barzani ailesi ve PKK'lılar olmaktadır.49

Komisyon başkanı Vahit Kiler'in şu ifadesi oldukça düşündürücüdür: 

“ Biz tüm bu büyük suça adı karışanları isim isim listeleyip açıkladık,hayat riski altında araştırmalarımızı tamamladık;bundan sonrası da bu ülkenin 
savcılarının,hakimlerinin ve sokaktaki vatandaşın takip gücüne,sorumluluğuna kalmıştır..” 

Bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere

Sınırdan yasadışı yollarla getirilen akaryakıttan PKK terör örgütü %10 kar payı almaktadır. Barzani'nin Türkiye'ye yönelik olarak kurdurduğu KDP-Bakur örgütünün finanse edilmesi amacıyla Irak'ın kuzeyinde bazı petrol işletmelerinin denetiminin de söz konusu örgüte tahsis edildiği istihbarat 
raporlarına yansımıştır.50

Akaryakıt kaçakçılığı artık katır sırtında sınır kaçakçılığı olmaktan çıkmış resmi belgeler üzerinde oynamalar yapılarak gümrük kapıları yoluyla yapılır
hale gelmiştir. Bütün bunlar iddia olmaktan öte TBMM Akaryakıt Kaçakçılığı Komisyonu'nun raporlarına girmiş gerçeklerdir. Sadece 2000 yılında
I-KDP'nin mazot ürünlerinde çeşitli vergi kalemlerinden 166,5 milyon dolar kazandığı göz önünde bulundurulursa işin boyutlarının ne derece vahim olduğu daha iyi anlaşılacaktır.51


VI.1.2 Sigara Kaçakçılığı

Kaçak sigara alanında uluslar arası bir şebeke kuran Barzani Bulgaristan'dan topladıkları üçüncü sınıf tütünleri Türkiye üzerinden Irak'ın kuzeyine
sevk etmekte. Irak'ın kuzeyinde Barzani'nin yakınlarınca kurulan sigara fabrikalarında yıkanıp, paketlenip, üzerine tanınmış yabancı ve yerli sigara
markaları yazılarak tekrar Türkiye'ye gönderilerek piyasaya sunulmaktadır.

Tekel Genel Müdürlüğünün kayıtlarına göre son yıllarda Güneydoğuda badrollü sigara satışlarında %50 civarında düşüş görülmektedir. 

Bu düşüş Irak'a komşu olan il ve ilçelerde çok daha fazla olmaktadır.

Gümrükler Baş Müfettişliği'nce yapılan araştırmalar sonucunda çok ilginç bağlantılara ulaşılmış; fakat üzerine fazla gidilmemiştir. Söz konusu rapora
göre Irak'ın kuzeyinde iki tane sigara fabrikası bulunmaktadır. 

Olayı daha ilginç kılan ise bu fabrikaların her türlü malzeme ihtiyacının Mersin Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren Barzani şirketleri üzerinde Irak'ın kuzeyine
ulaştırılması. Bu malzemeler arasında sigara kâğıdından tutun da teknik malzemelere kadar her şey bulunmakta. 

Raporda olayla alâkalı şirket isimleri ve bunların bağlantılarına da yer verilmiştir.52   

Mesud Barzani her şeyini ülkemiz üzerinden tedarik ederek kurduğu bu fabrikalarda ürettiği sigaraları çok çeşitli yollardan ülkemize sokarak milyon dolarlar kazanmaktadır.

Sınırdan yasadışı yollarla getirilen akaryakıttan PKK terör örgütü %10 kar payı almaktadır.

Irak'ın kuzeyinde üretilen sigaralar Şemdinli'ye yakın sınır bölgelerinden katır sırtında ülkemize sevk edilmektedir. 

Her bir katırın 700 dolarlık mal taşıdığından hareket edersek bunun ciddî bir gelir kaynağı olduğu daha iyi anlaşılır. Katırlarla yapılan sevkıyatlardan PKK da 
kurduğu ” gümrük”ler aracılığı ile %10 vergi almaktadır. PKK terör örgütü tarafından “gümrükçü” olarak adlandırılan sorumlular gelip geçenlerden malın cinsine göre vergi almaktalar. İşin maddî kazancı o boyutlara varmış ki örgüt buraya adam dayandıramamaktadır; bölgede bir süre kalan teröristler topladıkları paralarla birlikte firar etmektedirler.53  

Katır sırtında yapılan bu kaçakçılık sayesinde Barzani bölge genelinde bir ekmek kapısı olarak görülmekte ve bu, Barzani'ye itibar kazandırmaktadır.
Kaçak sigarada ikinci bir yöntem gümrük kapılarının kullanılarak uygulanmaktadır. kazancı çok daha fazla olduğu için en çok tercih edilen yöntem bu olmaktadır. 

Buna göre Barzani yandaşlarınca paravan şirketler kurularak yapılan “yatay satış” olarak adlandırılan yönteme göre Türkiye'ye deniz yoluyla gelen kaçak ve
sahte sigaralar Mersin Serbest Bölgesinde farklı beyan edilmekte ya da paravan şirketlere satılmış olarak gösterilmekte. Depolarda olması gereken sigaralar da bu suretle piyasaya sürülmüş olmakta. Yatay satış yöntemi, tütünde de uygulanmaktadır.

Dubai'deki bir şirkete gönderilmek üzere faturalandırılan tütünler uluslararası sularda el değiştirerek yeniden Mersin Serbest Bölgesine sokularak hile ile 
Irak'ın kuzeyine gönderilmekte. 54

Bu yöntemle bir konteyner sigaradan kazanılan net kazancın bir milyon dolar civarında olması,daha önceden uyuşturucu işi yapan kişileri bile bu sektöre 
sevk etmiştir.

Kaçak sigarada uygulanan üçüncü bir yöntem olarak ise gümrük muafiyetinden yararlanılarak yapılan kaçakçılık karşımıza çıkmakta. Yasaya göre, yurt dışına giriş çıkış yapan her yolcunun yanında bulunduracağı 20 paket (bir karton) sigara vergiden muaf tutuluyor. Uygulamada ise bu üç kartona kadar idare edilebiliyor. Hiç bir cezaî yaptırımı bulunmayan bu yöntem, yöre halkı tarafından oldukça fazla rağbet edilen bir iş haline getirilmiştir.

<  Mesud Barzani her şeyini ülkemiz üzerinden tedarik ederek kurduğu bu fabrikalarda ürettiği sigaraları çok çeşitli yollardan ülkemize sokarak
milyon dolarları kazanmaktadır.  >

Sigara kaçakçılığında kullanılan bir diğer yöntem de, çok eskiden beri kullanılmakta olan yöntemdir.

Bu yönteme göre sigaralar araçların " Zula " tabir edilen yerlerine yerleştirilerek ülkeye sokulmaktadır.55 Bu yöntemle ülkeye sokulan  sigara miktarının
yılda 50 milyon paketi bulduğu göz önünde bulundurulursa,bu işten ne derece kazançlar elde edildiği daha iyi anlaşılacaktır. Zira yukarıda zikredilen
yöntemlerle ülkemize sokulan sigaranın miktarı,Türkiye genelinde satılan sigaranın %10'una tekabül etmektedir.

Sigara kaçakçılığının bu derece yoğun olmasının temel sebeplerinden birisi de bu suçun cezaî yaptırımlarının yetersiz olmasıdır. Kaçak sigara işi ile uğraştığı tespit edilen kişiler, mevcut yasalara göre malî suçlar kapsamında değerlendirildiği için,genellikle para cezası ile cezalandırılmakta;nadiren de hapis cezasına çarptırılmaktadırlar. Yüksek meblâğlarda kazanç elde edilen bu işin karşılığında verilen para cezalarının caydırıcı olamayacağı da aşikârdır.
Türkiye'ye yasadışı yollardan sokulan sigaralar,Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bir çok şehirde seyyar satıcılar vasıtasıyla piyasaya sürülmekte dir. Şehirlerin ana caddelerinde kaldırımlara kurulan tezgâhlarla yapılan bu satışa, ne yazık ki her hangi bir işlem uygulanmamaktadır. Bu tür organize işlerin tamamının bölücü örgüt yandaşları himayesinde yapıldığı göz önünde bulundurulursa kaçak sigara işinde Barzani-PKK ikilisinin rantı daha iyi anlaşılacak;bunların üzerine gidilmediği dikkate alınırsa da siyasî irade noksanlığı bütün yönleri ile ortaya konulacaktır. Bugün gelinen noktada Barzani-PKK ikilisi ve bunlardan nemalanan bürokratların birlikteliği sonucunda Tekel Genel Müdürlüğü bölgede önceki yıllara göre yüzde seksenlere varan düşüşle piyasasını kaybetmiş durumdadır. Olayın malî boyutları ise devletin resmi raporlarına yansıyan rakamlara göre 2,5 milyar doları bulmaktadır.


VI.1.3. Barzani ve Şeker Kaçakçılığı Barzani'nin eskiden beri yaptığı organize işlerden birisi de şeker kaçakçılılığıdır. 

Sınır boylarından katır sırtında çuvallarla ülkemize sokulan şeker kaçakçılığı işini de Barzani ailesi organize etmektedir. Nitekim Irak'ta devlet  tarafından subvansiye edilen şeker,Barzani ailesince organize edilen şebekeler vasıtasıyla Türkiye'ye sokularak iç piyasaya sürülmektedir. Konu ile ilgili olarak yakın zamanlarda, yılda bir milyon ton civarında şekerin yurdumuza kaçak olarak sokulduğu ve bunun 1,5 milyar dolara tekabül ettiği iddia edilmiştir.56 

Söz konusu şekerler Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da satışa sunulmaktadır. Bölgede bulunan,çoğu ruhsatsız olan işletmelerde küp şeker haline getirilen şekerler iç piyasaya hakim durumdadır. Son zamanlarda Diyarbakır merkezli bir firmanın şeker sektöründe ön plâna çıktığı gözlenmekte ve bu firmanın bir takım imtiyazlar tanınarak,yüksek miktarda haksız kazançlar elde ettiği iddia edilmekte dir. Söz konusu bu firmanın ürünleri ülkemizin büyük marketlerinde satılmakta ve televizyonlarda sık sık reklâmları çıkmaktadır.

Olayın malî boyutlarına gelince; vergi kaybı sebebiyle devletin hazinesinin zararı yanında piyasadaki kaçak şeker yüzünden arazisini ekemeyen köylülerimizin de etkilendiği görülmektedir. Kaçak şeker yüzünden, stoklarda şeker birikmesi nedeniyle 2 milyon dönüm alanda pancar tarımı yapılamıyor.

Şeker kaçakçılığının tarımda 1 milyon 600 bin,sanayide 260 bin olmak üzere 1 milyon 860 bin kişilik istihdam kaybına yol açtığı iddia edilmektedir.57  

Açıkça görüldüğü üzere, Barzani ve PKK yandaşları para kazanırken Türkiye Cumhuriyeti'nin temel direği olan köylümüzün mağdur olmasına maalesef göz yumulmaktadır.

VI.1.4 Barzani ve Çay Kaçakçılığı

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çay tüketme alışkanlığında " Kaçak Çay " diye tabir edilen çay, hakim durumdadır. Bu bölgede evlerde, işyerlerinde ve kahvehanelerde kaçak çay tüketilmektedir. Türkiye'ye Irak'ın kuzeyinden giren kaçak çay, Şemdinli üzerinden getirilip civar yerleşim merkezlerin de paketlendikten sonra iç piyasaya sunulmaktadır. Katır sırtlarında getirilen kaçak çay aynı zamanda, Mersin Serbest Bölgesindeki Barzani yanlısı paravan şirketlerce " Yatay Satış " yöntemi ile de iç piyasaya sunulabilmektedir.

Çay-Kur yetkilileri piyasaya yıllık 750 milyon dolarlık kaçak çay sürüldüğünü iddia etmektedirler. Bu rakamdan hareketle piyasadaki 750 milyonluk bu payın, kaç bin çay üreticisi ailenin mağdur olmasına yol açtığını daha net anlayabiliriz.
Bütün bunlar haricinde pirinç,canlı hayvan,deri içki, elektronik malzeme gibi ürünler Barzani ailesi tarafından organize edilerek Türkiye'ye kaçak
yollardan sokulmaktadır.

VI.1.5 Nakliyatçılıkta Barzani Parmağı

Türkiye'den Irak'a yapılan nakliyat işini de Barzani peşmergeleri yönlendiriyor. Türkiye'- den Irak'ın içlerine gitmek üzere yola çıkan Türk tırları, Barzani bölgesinden geçmek zorunda. Bu tırlardan peşmergelerce yasal olmayan bir şekilde, araç başına 50 dolar alınmakta. Barzani peşmergeleri, denetimleri dışında ticaret ve nakliye yapan firmaların kamyonlarını yakıyor, şoförlerini kaçırıyor. Bu korku doğal olarak bölgedeki nakliyeciler ile işadamlarını; Barzani'nin peşmergeleri ve Güneydoğu'daki uzantıları ile iş birliğine zorluyor.

Irak'ta öldürülen Türk şoförlerinin bu durumuna son vermek amacıyla önerilen yol ise Türk kamyonlarının Zaho'ya kadar gelip yüklerini burada boşaltarak, burada bir karasal liman oluşturulmasıdır. Zaho'da boşaltılan mallar peşmergelerce oluşturulan nakliyat şirketleri tarafından Irak'ın içlerine
taşınacak ve Barzani yandaşları kazançlarına kazanç katacaklardır. Türkiye'de federatif sistemi ve Barzani'yi savunanların başında gelen Şerafettin Elçi'nin oğlu Renas Elçi'nin büyük bir nakliyat şirketinin bulunması;ayrıca Diyarbakır'da Barzani Nakliyat isimli bir nakliyat firmasının bulunması da ilginçtir.

Barzani Yönetim Bölgesindeki yöneticiler, Irak'a mal gönderecek firmalara mutlaka bir "Kürt ortak " bulmalarını şart koşuyor. Bu şartı yerine
getirmeyen şirketlerin ise kamyonları yakılıyor, şoförleri kaçırılıyor. Medyada söylenilenin aksine Türk kamyonları direnişçiler tarafından değil; Barzani
peşmergelerince yakılıyor. 58

 < Irak'ta öldürülen Türk şoförlerinin bu durumuna son vermek amacıyla önerilen yol ise Türk kamyonlarının Zaho'ya kadar gelip yüklerini burada
boşaltarak, burada bir karasal liman oluşturulmasıdır. >

Barzaniciliğin Güneydoğu'da bu kadar etkili hale gelmesinin altında yatan nedenlerin başında, yukarıda ifade ettiğimiz ekonomik faaliyetler gelmektedir.
Sadece Irak'ın kuzeyinde değil; diğer bölgelerinde de iş yapmak isteyenler için Barzani'nin yandaşları ile anlaşmak gerekiyor. Güneydoğu kökenli firmalar
Süleymaniye, Dohuk ve Erbil'de kurulan ihale büroları aracılığı ile Barzani ailesi ile ilişkiye geçip mevcut pazardan pay kapma arayışına giriyorlar. 
Irak'ın kuzeyinde Güneydoğu kökenli müteahhitler ihaleleri kazandıkça, Türkiye'de Barzanicilerin sesleri daha da yükseliyor ve bu oldukça etkili bir 
propaganda silahına dönüşüyor.

5.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,


***