nasıl bir Ankara buldu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nasıl bir Ankara buldu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Şubat 2015 Cumartesi

Mustafa Kemal ATATÜRK 90 yıl Önce nasıl bir Ankara buldu ?



Mustafa Kemal 90 yıl önce nasıl bir Ankara buldu?


15’inci ve 16’ncı yüzyıllarda 20 bin nüfuslu bir şehirdi; Ankara bir önemli vilayetin merkeziydi. Bugünküne ilave Kırşehir, Kayseri ve Bozok dediğimiz Yozgat sancağı da eyalete bağlıydı. Roma’dan beri önemli bir askeri merkezdi. Ünlü Galatya krallığında, yani Keltlerin istilası ile kurulan bu coğrafyada da zamanla Yunanca hakim oldu. Ama gene de isimlerde, adetlerde Galat-Kelt kültürü yaşamıştır.

Timur’un ordularına dayandı

Bizans dediğimiz ortaçağ Roması, topladığı her taşı hatta eski dönemin sanat eseri parçalarını dahi Ankara Kalesi’ni inşa etmek için kullandı. Şehir devamlı istila tehdidi altındaydı. Doğrusu Selçuklu döneminde de aynı şey yapıldı. Nitekim Timur’un orduları da şehri kuşattı ama şehri şehirliler savundu. Ankara ahilerini oluşturan lonca mensupları bir kardeşlik dayanışması içinde hem şehri yönetiyorlardı hem de birbirleriyle çatıştıkları görülmezdi. Timur’un ordularına bile dayandılar.

Profesör Özer Ergenç naklediyor: “Malumdur ki şehrin kadısı, tayin edilen valinin beratını kontrol eder.” 17’nci asrın ünlü kadısı Vildanzade sancak beyi beratıyla gelen Celali eşkıyasının tayinini tanımadı ve şehre sokmadı.

Dünya ile teması vardı

İlginç şehirdi; gayrimüslimlerden hemen her cemaat vardı. Ankara Yahudileri özgün bir zümredir. Hatta şehrin narh listelerinde uzak bir bölgeye has olan zeytinyağı görülür çünkü Yahudi “koşer” yemek listelerinden kurtulup istediği yemeği tatlısı, tuzlusu, etlisi ve yağlısıyla yapabilmek için zeytinyağı çıkış yoludur. O yüzden Ankaralılar da zeytinyağlılar mutfağını iyi tanırlardı.

Şehrin Ermeni tüccarları tiftik ticaretine karışmıştı. Halk manifaktürle belini doğrultmuştu. Ankara 17’nci asır sonuna kadar kumaş ihraç merkeziydi. Romalı imparator Caracalla’nın hamamlarının kalıntılarının yanında Polonyalısından İngilizine kadar yabancı tüccar kabirlerine rastlanır. İsveç’in piskoposları bile Ankara sofundan cüppe giyerlerdi.

Bugün Çankırı Caddesi’ndeki vilayet konağının etrafında önemli bir istimlak ve arkeolojik kazı faaliyetinin yapılması gerekir. Oysa Ankara belediyesi Sümerbank’ın hemen arkasında gayr-i nizami bir biçimde yapılan eski dükkanları yıktıracağına, onların yerine bir çarşı yaptırdı.

1920’lerde var olan Taşhan’ın yerine yapılan Sümerbank’ın da ne derecede değerli tarihi bina olduğu tartışılır. Bunlar bazı mimari tarihçilerinin kuruntularıdır. Her halukarda heykelin arkasındaki binaların yıkılması (ki bunlar 1950’li yılların sonu ve 60’lara aittir) ve Ankara kalesinin bütün haşmetiyle ortaya çıkması gerekir.

1919’un aralık sonunda Ankara’ya gelen Mustafa Kemal Paşa böyle bir şehir buldu; fakirdi fakat belirli bir servet birikimi de yok değildi. Tozlu topraklıydı ve muhafazakar görünümlüydü ama dünya ile teması olan bir şehirdi. Osmanlı Bankası’nın şubesi vardı. Harp içinde tatil edilseler de yabancı okullar ve konsolosluklar mevcuttu. Asıl önemlisi, demiryolu Ankara’ya kadar uzanmıştı. Ankara halkının Konya gibi şehirlere nazaran Mustafa Kemal Paşa’ya ve teşebbüslerine desteği de açıktı. Bu yüzden Ankara milli mücadelenin merkezi oldu.

19’uncu asır boyunca evvela bugünkü vilayet, biraz sonra Taşhan, sonra bugün İnkılap Müzesi olan İttihat Terakki Kulübü gibi binalar inşa edilmişti. Milli mücadele hükümetinin buralara yerleşeceği açıktı. Nitekim güneydeki istasyon binası Keçiören Kalaba yolundaki Ziraat Mektebi gene o civardaki Sarı Kışla, vilayet konağı başta olmak üzere devlet daireleri ve bazı okullar Ankara hükümetinin yerleşim yeri oldu.

Komutanların değil, bürokrasinin kararı

Ankara nasıl başkent oldu? Sorunun cevabı halen kolay verilemiyor, ama galiba bir husus açık: İzmir stratejik bakımdan pek olumsuz bir yerdeydi, İstanbul ve Konya’daki muhalefetten ise çekinmişlerdi. Zafer Ankara’da kazanılmıştı ve galiba bu şehrin başkent olmasına İstiklal Savaşı komutanlarından çok evvel etraftaki bürokrasi karar vermiş ve telkine başlamıştı.

Herkes bağlılık bildirdi

90 yıl evvel 27 Aralık’ta Anadolu’nun küçük ama tarihi bakımından önemli bir merkezi olağanüstü bir karar verdi. Bir şehrin halkı ilk defadır ki toptan bir siyasi karar veriyordu. Karara çok geniş zümreler ve kalabalık sayıdaki temsilcilerin katıldığı anlaşılıyor; şehrin tüccarları, uleması, tarikat şeyhleri gelen askeri heyete bağlılık bildirmiştir. Bu siyasi bakımından da önemli bir gelişmeydi.

NOT: Bu sene Milliyet gazetesinde dokuzuncu yazı yılım doluyor. İnşallah sayfa arkadaşlarımla, Deniz ve İlke ile daha nice yıllar çalışırız. Hepinize iyi yıllar diliyorum.

İlber Ortaylı
(Milliyet, 27.12.2009)

http://gizlenentarihimiz.blogspot.com.tr/search?updated-min=2009-01-01T00:00:00%2B02:00&updated-max=2010-01-01T00:00:00%2B02:00&max-results=50

..