Reza Zarrab etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Reza Zarrab etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2019 Pazar

TAYYİP ERDOĞAN FEZLEKESİ., BU DOSYADA YOK YOK.

TAYYİP ERDOĞAN FEZLEKESİ; BU DOSYADA YOK YOK.




GENEL
19/03/2014


“ Tayyip Erdoğan Gezi Süreci ve sonrasında işlediği aşağıdaki suçların hesabını vermeli, yargılanmalıdır”

Halkevleri Hukuk Dairesi’nden avukatlar İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaparak asıl fezlekenin Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında 
hazırlanması gerektiğini belirtti ve Erdoğan’ın Gezi süreci ve sonrasında işlediği suçları yasa maddeleri ve gerekli yargı süreci ile birlikte açıkladılar.

Avukatlar, Başbakan’ın kasten öldürme, kasten yaralama, yabancı devlet yetkililerini savaş açmaya tahrik, insanlığa karşı suç, halkı kin ve düşmanlığa 
tahrik ve aşağılama, iftira, yargı görevi yapanı etkileme ve adil yargıyı etkilemeye teşebbüs, ihaleye fesat karıştırma, imar kirliliğine neden olma, resmi 
belgede sahtecilik, irtikap, resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanma, haberleşmenin engellenmesi, suç işlemek için örgüt kurma ve yönetme, 
nüfuz ticareti suçlarından yargılanması gerektiğini belirtti.

Açıklamada Tayyip Erdoğan’ın bu suçlardan dolayı Yüce Divan’da ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gerektiği ve bu sürecin başlatılmasıyla 
hükümetin istifa etmiş sayılması gerektiğini vurguladı.

Avukatların Açıklaması:

17 Aralık operasyonu ile bilenen ve 4 eski bakan hakkında yolsuzluk iddiasıyla hazırlanan fezlekelerin bugün TBMM’de görüşülmesi basının gündemindedir.

Yaklaşık 2 saat sonra 129 milletvekilinin önergesi ile “Anayasa’nın 93’üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 7’nci maddeleri uyarınca, 
Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan eski bakanlar hakkındaki fezlekelerin okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler 
konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesinin görüşülmesi için olağanüstü toplantı çağrısı” mevcuttur.

4 Eski bakan hakkında başlatılan soruşturma süreci herkesin malumu olup; fiilen bir yargılamaya dönüşmesi ihtimali hükümetin yargıya doğrudan müdahalesi ile ortadan kaldırılmıştır.  Başbakan kendi suç ortaklarını açık olarak korumaktadır.

AKP iktidarı dönemindeki yolsuzluklardan, talanlardan, katliamlardan yani işlenen tüm suçlardan “emir ve talimatları kendisinin verdiğini” açık olarak 
itiraf eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sorumludur.  4 eski bakan hakkında meclise gönderilen fezlekelerin sadece suç ortakları hakkında olduğu; 
Asıl fezlekenin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında düzenlenmesi gerektiği açıktır.

Tayyip Erdoğan gezi süreci ve sonrasında işlediği aşağıdaki suçların hesabını vermeli, yargılanmalıdır:

Gezi sürecinde “polise talimatı ben verdim”, “polisimiz destan” yazdı ifadeleri ile de açıklandığı üzere polis tarafından öldürülen sekiz canın azmettiricisidir. 
TCK md. 81'e göre kasten öldürme suçunu sekiz kez işlemiştir.

Aynı süreçte polisler tarafından cop, biber gazı, tazyikli su ile yapılan saldırılarda gözünü kaybeden, kalıcı sakatlıklar oluşan onlarca kişi ile daha hafif 
yaralanan binlerce kişinin yaralanmasını da azmettirmiştir. TCK md. 86'ya göre kasten yaralama suçunu yüzlerce kez işlemiştir.

Suriye sınırında durdurulan TIR’larda silahlar yakalanmış, doğrudan başbakanın müdahalesi ile TIR’lar serbest bırakılarak silah yüklü olarak Suriye’deki 
cihatçı çetelere  gönderilmiştir. TCK md. 304'e göre yabancı devlet yetkililerini ülkeye savaş açmaya tahrik etme ve suç işlemek üzere oluşturulan örgütleri 
destekleme suçunu işlemiştir.

Cihatçı çetelere verilen silahlarla 11 Mayıs 2013'te Reyhanlı’da bombalı saldırı gerçekleştirilmiş, resmi kayıtlara göre 52 kişi ölmüş, 146 kişi yaralanmıştır. 
Çeteleri silahlandıran ve sınırları serbestçe geçmelerine izin veren başbakan; TCK md. 77 gereği insanlığa karşı suç ve TCK md. 81 gereği kasten adam 
öldürme fiillerine iştirak etmiştir.

Başbakan, Kabataş’ta bir kadına saldırıldığı, camiye ayakkabıyla/içki şişesiyle girildiği gibi iddiaları ortaya atmış ve bu iddiaları dile getiriliş biçiminde 
muhalifleri hedef gösterme çabası içerisine girmiştir.  Yine en son Berkin Elvan’ın ailesini miting meydanında yuhalatmasında olduğu gibi gerçek olmayan 
olayları gerçekmiş gibi anlatarak halka yalan söylemiştir. Başbakanın sürekli dile getirdiği bu ve benzer söylemleri, TCK md. 216’da düzenlenen halkı kin 
ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama ve TCK md. 267 gereği iftira suçunu oluşturmaktadır.

17 Aralık Sürecinde ayyuka çıkan, ancak daha öncesinde somut örneklerini gördüğümüz, son dönemde ortaya çıkan tapelerde de açıkça ortaya döküldüğü 
üzere başbakan, kendisi ve suç ortakları hakkında açılan davalara doğrudan müdahale etmiş, gerekirse hakim ve savcıların yerlerini değiştirerek yargı 
kararlarını etkilemiştir. Yapılanlar, TCK md.277'ye göre yargı görevi yapanı etkileme ve TCK md. 288’e göre adil yargıyı etkilemeye teşebbüs suçunu 
oluşturmaktadır.

AKP döneminde yapılan kamu ihaleleri yandaş firmalara verilmiş, ihalelere başka  firmaların girmeleri engellenmiş, ihaleyi kazanan firmalardan haksız 
menfaatler edinilmiştir. Tüm bu fiiller, TCK md. 235‘te düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmaktadır.

Kentsel dönüşüm uygulaması ile binlerce insan mağdur edilmiş, araziler usulsüz imar uygulamaları ile belli çıkar gruplarına peşkeş çekilmiştir. 
Yapılan bu uygulamalar TCK md. 184 gereği imar kirliliğine neden olma, TCK md. 204 gereği resmi belgede sahtecilik, TCK md. 184 gereği imar kirliliğine 
neden olma, TCK md. 250 gereği irtikap suçunu oluşturmaktadır.

Reza Zarrab’ın bakanlar, üst düzey bürokratlar ve doğrudan başbakan ile yolsuz ilişkileri deşifre olmuştur. Anılan olaylar, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele 
Kanunu’nun 3. ve 4. maddelerine muhalefet, TCK md. 204 gereği resmi belgede sahtecilik, TCK md. 252 gereği rüşvet, TCK md. 257 gereği görevi kötüye 
kullanma suçudur.

Basına müdahaleleri, gazetecilerin görevden alınması için talimat verme, rüşvet paralarından havuz oluşturarak basın kuruluşlarını satın alma yolu ile basın 
özgürlüğünü engellemiş, yolsuzlukların haberleştirilmesinin önüne geçmiş, halkın haber alma hakkını engellemiştir. Bu filer TCK md. 124 gereği haberleşmenin engellenmesi suçunu oluşturmaktadır

Başbakan, yukarıda bir kısmı sayılan olayları örgütlü ve organize bir şekilde yaptığından TCK md. 220 gereği suç işlemek için örgüt kurma ve yönetme, 
başbakanlık konumunu kullandığından dolayı TCK md. 255 gereği nüfuz ticareti suçunu her olay için ayrı ayrı işlemiştir.

Ayrıca Anayasa’nın maddesi gereği başbakan, bakanlarla birlikte yüce divanda yargılanmalıdır. Anayasa madde 100 gereği meclis soruşturması sonucunda 
yüce divanda bitecek süreç başlatılmalı, yine anayasa madde 113 gereği başbakanın yüce divana sevki durumunda hükümet istifa etmiş sayılmalıdır.

Ayrıca Suriye’ye, Mısır’a, Libya’ya müdahaleleri, cihatçı terörist gruplara silah göndermesi, Türkiye’de barındırması gibi fiilleri nedeniyle Uluslar arası 
Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını gerektirmektedir.

İki saat sonra yapılacak görüşmelerde netice alınamayacağını, bakanlar ve esas sorumlu başbakanın şu an için yargılanmayacağını biliyoruz. 

Ancak Mücadelemiz sürüyor.

Yıllardır her türlü yolsuzluğa, hırsızlığa karşı sürdürdüğümüz mücadelemiz, tüm sorumlular yargı önünde gelene, suç işleyen Polisler, Askerler,  Memurlar, 
Bürokratlar, Siyasetçiler, Milletvekilleri, Bakanlar, Başbakan ve yakınları yargılanana kadar sürecektir. 

Yılmayacağız!

Halkevleri Hukuk Dairesi / Halkevleri Yöneticisi ve Üyesi Avukatlar

Kaynak: Sendika.Org

http://politeknik.org.tr/tayyip-erdogan-fezlekesi-bu-dosyada-yok-yok/

***

2 Aralık 2018 Pazar

Tayyip'te Bilal paniği!

Tayyip'te Bilal paniği!

Sabahattin Önkibar




Bir Başbakan meydan meydan dolaşıp sıradan bir savcıyı bu şekilde niye hedef alır?
-"Seninle daha işimiz bitmedi.
-İş takipçisi.

-Militanlar gibi bildiri dağtıyor."

Muharrem İnce bu durumu "Bilal korkusu", Kemal Kılıçdaroğlu ise "Abdestine güvenmemesi" diye yorumluyor...
Savcının engellenen ikinci dalga operasyonda Bilal Erdoğan'ın yanı sıra büyük ihaleler alan çok sayıda müteahhidin kurtarıldığı dillerdedir.
Söyleyin; değil böyle bir tabloda, zerre bir fısıltıda bile Başbakan'ın hodri meydan demesi gerekmez mi?

Reza Zarrab itirafçı olur korkusu

Tayyip Erdoğan'ın bunu yapmayıp operasyon kararını veren savcıyı alanlarda yargı hükmü olmaksızın "iş takipçisi" diye suçlaması hukuka suikast değil midir?
Bir Başbakanın, yolsuzluk operasyonunun merkezinde olan Reza Zarrab gibi somut suç unsurları ile yakalanan bir şüpheliye yargılama sürecinin başında arka çıkması ve onu medya önünde peşinen dürüst ilan etmesi adliyeye örtülü talimat değil midir?

Bu sözler üzerine muhalefet Başbakan'a dönüp, "Reza Zarrab'ın itirafçı olmasından mı korkuyorsun ki, ona ben arkandayım mesajını veriyorsun" diye bir soru sorsa ne cevap verecek?

Aynı şekilde evinde ayakkabı kutularının içinde 4,5 milyon dolar ile suçüstü yakalanan banka müdürüne yine peşin bir hükümle arka çıkmanın bırakın hukuk, hangi kanunda yeri var?

Bir Başbakan'ın görevi, işlenen cinayetin faillerini aramak mıdır, yoksa üstünü örtmek mi?

Eğer ikincisi ise insanların zihnine "yoksa Başbakanın o cinayetle bir alakası ya da ilişkisi mi var" gibi bir kuşku düşmez mi?

Düşeceğine ve Tayyip Erdoğan'ın bunun farkında olacağına göre, buna rağmen böyle davranılıyor ise durum gerçekten vahim ötesidir; zira böyle bir risk ancak suçüstü hallerinde üstlenilir.

İmamın suç ortakları

Efendim, bütün bu tavırlar yargının içindeki çete'ye dur demek içinmiş!
Tekrarından imtina etmeyip soracağız, o çeteyi yeni mi keşfettiniz ve kim açtı önünü?
Siz değil misiniz "Ne istedilerse verdik" diyen?
Siz değil misiniz dün o çete ile beraber iş tutup bu ülkenin Ordusunu terör örgütü ilan eden?
Siz değil misiniz o çetenin tertipleri ile yüzlerce kahramanı hapsettirip darbe mugalataları yapan?
Siz değil misiniz bu çeteyi demokrasi mücahitleri diye selamlayıp millete takdim eden?
Siz değil misiniz Yargıtay imamının dava dosyasını Pensilvanya'ya gönderirken susan ve bunu bugüne kadar gizleyen?
Siz değil miydiniz bizzat oluşturduğunuz HSYK'yı yargının bağımsızlık tanrısı gibi sunan?
Ve o siz şimdi hiç utanmadan yolsuzluğu araştıran bir savcıya arka çıktı diye o HSYK'yı hain ilan edebiliyorsunuz.
Tamam devletin içinde bir değil birkaç çete var da onların tamamı sizin eseriniz!
Yıllar önce yargıda örgüt var dediğimizde bizi dava eden siz değil miydiniz?

Yeni dosyalar

Size ilişince birden "Örgüt var" diye hoplayan siz, aslında onlarla suç ortağısınız; zira yıllar yılı yardım ve yataklık yaptınız ve açılacak olan soruşturmada siz de bunun hesabını vereceksiniz!
Bir başka şey, hiç utanıp sıkılmadan "TSK'ya kumpas kurdular" demiyor musunuz?
Peki, o zaman siz uzayda, Jüpiter de mi, nerede idiniz?
Tayyip Erdoğan değil midir kumpas dediğiniz o hadisede savcılığa soyunan?
Kumpas söyleminde samimi iseniz Hakan Fidan olayında olduğu gibi hemen harekete geçsenize!
Yok sizin maksadınız, üzüm yemek yani TSK'ya sahiplenmek değil, bağcıyı yani cemaati süpürmek için TSK'yı sevenleri yanınıza çekmeyi istemektir.
Biz bu oyuna gelmeyiz ve adına F tipi denen o çete ile dün olduğu gibi bugün de yarın da boğuşuruz. Ama biliniz; bizim gözümüzde sizin onlardan zerre farkınız yok.
Hülasa telaşın ötesinde paniktesiniz; zira sırada başka dosyaların olduğunu biliyorsunuz.
Bunun için komplo diyerek yeni bir algı peşindesiniz ama gayrı mızrak çuvala sığmıyor.
Bittiniz, tükendiniz, suçüstü oldunuz ve hesap vereceksiniz!

NOT: Bütün Okurlarımın yeni yıllarını kutluyorum.

***

24 Kasım 2017 Cuma

ABD'deki Reza Zarrab İddianamesinde yer alan Suçlamalar & TÜRKİYE AYAGI

 ABD'deki Reza Zarrab İddianamesinde yer alan Suçlamalar & TÜRKİYE AYAGI



22 Mart 2016




ABD'de dün tutuklanan İran ve Türkiye vatandaşı Reza Zarrab hakkındaki iddianame, Amerikan yargı makamları tarafından kamuoyuna açıklandı.
Açıklamayı Ulusal Güvenlikten sorumlu Adalet Bakan Yardımcısı John P. Carlin, iddianamede imzası bulunan ve tutuklama emrini veren savcı Preet Bharara ve FBI'ın New York ofisinden Direktör yardımcısı Diego Rodriguez yaptı.

Reza Zarrab'ı tutuklatan ABD'li savcı Preet Bharara kim?

      İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab, ABD'de New York savcısı Preet Bharara tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı.
İran'a yönelik uygulanan yaptırımları ihlal etmekle suçlanan Zarrab aleyhindeki iddianameyi hazırlayan Bharara, ABD'de adını diplomatları, siyasileri ve 2008 küresel krizinin ardından 100'e yakın bankacıyı soruşturarak duyurmuş bir isim.
Reza Zarrab ABD'de tutuklandıİddianamede yer alan suçlamalar48 yaşındaki Hindistan asıllı Bharara, 2009'da New York savcısı olduktan sonra 25 farklı ülkeye gönderdiği güvenlik güçleriyle silah ve uyuşturucu ticaretiyle suçlanan kişileri New York'a getirtmiş ve hakim karşısına çıkartmıştı.
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD yargısının suç örgütlerine karşı daha proaktif bir tutum izlemesi gerektiğini savunan Bharara, Washington ve Moskova arasındaki ilişkilerin gerilmesine de yol açmıştı.

Moskova - Washington arasında gerginlik

New York savcısı Bharara, 2011'de Moskova'da yaşayan ve 'terörist gruplara silah satmak' suçundan Interpol tarafından Tayland'da gözaltına alınan Viktor Bout adlı Rus vatandaşını New York'a getirtmiş, Bout yapılan yargılamanın ardından 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Rusya o dönemde Bout'un ABD'ye gönderilmesini uluslararası hukuka aykırı olarak nitelemiş ve kararı protesto etmişti.
Bharara'nın kamuoyunda tanınan bir isim haline gelmesi ise ABD'deki üst düzey bankacıları yargılamaya başlamasıyla gerçekleşti.
Time dergisi 2012'de savcıya "Wall Street'i suç üstü yakalayan adam" başlığıyla kapağında yer vermişti.
'Sokak Savaşçısı' başlığıyla verilen yazıda, "Savcı Preet Bharara şimdiden Wall Street'in önemli isimlerini saf dışı bıraktı. Daha yeni başlıyor" deniyordu.

İçeriden bilgi alınarak yapılan yasadışı piyasa işlemlerini (Insider trading) inceleyen Bharara ve ekibi, finans şirketi Galleon Group'tan yöneticiler Raj Rajaratnam, Rajat Gupta ve Anil Kumar dahil 60 kişi hakkında dava açmıştı.
O davalarda Raj Rajaratnam 14 yıl hapis cezasına çarptırılmış, Bharara ise "Savcılık dairemiz şirket suçlarının üzerine gitmede lider rol üstlenmeye devam etmiştir. Bu süreçte agresif soruşturma metodları ve daha önce hiç görülmemiş taktikler uygulanmıştır" demişti.




'Görevi kötüye kullanma' iddiası

Ancak Bharara'nın büyük bir başarı olarak nitelediği o davalarda yasal sınırları zorladığı ve hatta kimi zaman aştığı da iddia ediliyordu.
Son olarak Mart ayının başında Bharara tarafından yargılanmış olan bir Hedge fon yöneticisi David Ganek'in şikayeti mahkeme tarafından kabul edildi ve savcı Bharara'nın görevi kötüye kullanmak ve anayasal hakların ihlali suçlamalarıyla yargılanmasının önü açıldı.

Finans Devlerine karşı açılan davalar,

Üst üste 85 Wall Street davasını kazanan Bharara, Temmuz 2014'te bir davayı kaybetmiş, hüküm giyen Raj Rajaratnam'ın kardeşi Rengan, mahkeme tarafından suçsuz bulunarak beraat etmişti.
Bharara'nın içeriden alınan bilgi ile piyasa işlemi yapmakla suçladığı bir diğer isim de ABD'nin en büyük hedge fonlarından birisi SAC Capital'in başında olan Steven Cohen'di.2013 yılında görülen dava, içeriden alınan bilgi suçlamalarında bugüne kadar görülmüş olan en büyük uzlaşma tutarıyla sonuçlanmış ve Cohen ABD'ye 1,8 milyar dolarlık ödeme yapmaya mahkum edilmişti.
Bharara'nın soruşturduğu ve para cezalarına çarptırdığı diğer finans kuruluşları arasında JP Morgan, Bank of America ve Citigroup da bulunuyor.

İfade Özgürlüğü Eleştirileri 

Haziran 2015'te savcı Bharara, Reason (Akıl) dergisinin internet sitesinde yer alan 6 yorum nedeniyle dergi yönetimine mahkeme celbi göndermişti.
Bharara'nın iddiası, sitedeki söz konusu yorumların bir yargıca yönelik tehditler içerdiği şeklindeydi.
Savcı Bharara, yorumları yazan kişilerin bilgilerini dergi yönetiminden talep edip ve derginin konuyla ilgili kamuoyuna açıklama yapmasını da yasaklamıştı.
Sitede yer alan yorumların gerçekten tehdit olarak algılanması, ABD basını tarafından uzun süre eleştirilmiş ve savcı Bharara, ifade özgürlüğünü hiçe saymakla suçlanmıştı.

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/03/160322_preet_bharara_profil


İddianamenin İngilizce metni

https://www.justice.gov/opa/file/834146/download


  İddianame Üç kişiyi kapsıyor: 33 yaşındaki İran ve Türkiye vatandaşı Reza Zerrab, onun çalışanlarından 29 yaşındaki İran vatandaşı Camelia Jamshidy 
(Kamelya Camşidi) ve Mellat Exchange'in üst düzey yöneticisi 65 yaşındaki İran vatandaşı Hossein Najafzadeh (Hüseyin Necefzade).

Sanıklara yöneltilen suçlamalar 2010 yılından 2015 yılına kadar olan dönemi kapsıyor.
Sanıklar 2008'de başlayan ancak 2011 yılından, 2016 yılında kaldırılana kadar gittikçe sertleşen İran'a yönelik uluslararası yaptırımları etkisiz hale getirmeye çalışmak ve ABD bankalarına yönelik dolandırıcılıkla suçlanıyorlar.

Yapılan açıklamaya göre yöneltilen suçlamaların toplam cezası, en üst sınırdan verilirse 60 yılı buluyor.

BBC Türkçe suçlamalarla ilgili olarak Reza Zarrab'ın avukatına ulaşmaya çalıştı ancak haberin yayımlanmasına kadar geçen sürede yanıt alamadı.
Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre ise Zarrab'ın avukatı Şenay Yıldırım, suçlamalarla ilgili "Onların hepsi ticari konular. Hepsi izah edilebilir konular. ABD'nin koyduğu ambargo ile ilgili. Kendi koydukları ve kendi kaldırdıkları ambargoyu sorguluyor." dedi.

Dört Suçlama;



İddianameye göre sanıklar, Türkiye ve Suudi Arabistan'daki şirketleri aracılığıyla ABD yaptırımlarına takılmadan işlem yapmak için İranlı bireylere ve aralarında 
Türkiye'de de şubesi bulunan İranlı Bank Mellat, Mellat Exchange gibi şirketlerin bulunduğu bazı şirketlere destek oldu.

İddianamenin altında savcı Preet Bharara'nın imzası bulunuyor.

İddianamedeki dört suçlama şöyle:


ABD'ye karşı dolandırıcılıkUluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı (International Emergency Economic Powers Act) ihlal etmek Bankacılık sistemine karşı dolandırıcılık

Para Aklama;



İddianamede Reza Zarrab kimdir?
İddianamede Reza Zarrab Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki bir dizi şirketin sahibi ve işletmecisi olarak tanıtılıyor.
Bunlar arasında Türkiye'deki Royal Holding A.Ş, Türkiye'deki Durak Döviz Exchange ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Al Nafees Exchange sıralanıyor.


Zarrab ve diğer iki sanık ile ilgili hazırlanan iddianamede e-posta yazışmalarına atıflar geniş yer tutuyor.
Açıklamada ayrıca yukarıda belirtilen şirketlerin yanı sıra Türkiye'de Asi Kıymetli Madenler Turizm Otomotiv ve ECB Kuyumculuk İç ve Dış Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin de yaptırımlara rağmen işlemleri gerçekleş tirebilmek ve ABD bankalarından ve denetim mekanizmalarından gizlenmek için kullanıldığı söyleniyor.



Suçlamaların detaylarında ne var?

İddianamedeki suçlamalara kanıt olarak sunulan deliller arasında, iddianamede adı verilmeyen kişiler ile üç sanık arasındaki e-posta trafiği dikkat çekiyor.
Bu e-postalarda yapılması istenilen para transfer işlemlerinin yapıldığına dair belgeler de yine iddianamede yer alıyor.

Buna göre, örneğin 26 Ocak'ta 2011 tarihli bir e-postada, Kanada'daki bir şirkete yaklaşık 1 milyon dolarlık para transferi yapılıyor ve bu transferin İran'ın inşaat ve enerji santrali şirketi MAPNA adına gerçekleştirilmesi isteniyor.
Ancak iddianamedeki bir başka nota göre ertesi gün, yani 27 Ocak'ta Royal Emerald Investments aracılığıyla Birleşik Arap Emirlikleri'nden Kanada'ya yapılan transferde MAPNA Group'un adının yer almadığı ve ödemenin yangın ekipmanı için yapıldığı bilgisine yer veriliyor.

Bu transferde ABD bankalarının kullanıldığı söyleniyor.

Bunun yanında Zarrab'ın Türkiye'deki Asi Kıymetli Madenler Turizm Otomotiv aracılığıyla Çin'deki bir bankaya Mellat Exchange adına transfer yapıldığı iddia ediliyor.

'Zarrab Ailesi ekonomik cihat için hazırdır'

Ayrıca 24 Mayıs 2011 tarihinde Mellat Exchange'den adı verilmeyen bir çalışanın Zarrab ve Kamelya Camşidi'ye gönderdiği "Çok acil!!!!!!!" başlıklı e-postaya yer 
verilmiş.
Bu mesajda ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırımların kontrolü için oluşturulan Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi Uygunluk Birimi'ne bir ABD bankasının gönderdiği, 3 milyon 711 bin euroluk transferin durdurulduğunu belirten mesaj eklenmiş.


En çarpıcı e-postalardan birisi ise 3 Aralık 2011 gününe ait. Burada Zarrab ve Najafzadeh'e, Zarrab'ın imzalaması için gönderilmiş, İran Merkez Bankası Genel Müdürü'ne hitaben Farsça kaleme alınmış bir mektup bulunuyor.
Bu e-postada İran'da ilan edilen "ekonomik cihat"a atıf yapılırken, Zarrab ailesinin yaptırımları etkisiz hale getirmek için yaptığı hazırlıklara yer veriliyor.

Bu Mektupta şöyle deniyor:

"Büyük Liderimiz Ayetullah Hamaney'in ve Merkez Bankası'nın [İran Merkez Bankası] saygıdeğer yöneticileri ve çalışanlarının yaptırımlar karşısında oynadığı rol, yaptırımları akıllıca bir şekilde etkisiz hale getirmekte ve hatta onları, özel metotların kullanılması sayesinde bir fırsata çevirmektedir. Genel eğilimin yaptırımların yoğunlaştırılmasına ve arttırılmasına yönelik olduğu bir sır değildir ve İran İslam Devrimi'nin akil liderinin bu yıl Ekonomik Cihat yılı olacağını ilan ettiğinden beri, döviz konusunda yarım asırlık deneyime sahip olan Zarrab ailesi Türkiye'de, Birleşik Arap Emirlikleri'nde, Rusya'da ve Azerbaycan'da şubeler açarken, parasal olarak ve dövizde yaptırımlara karşı politikaların uygulanması için her türlü işbirliğine katkıda bulunmak konusunda istekliliğimizi beyan etmenin ulusal ve ahlaki görevimiz olduğunu düşünmektedir.....

"İran'ın gayretli evlatlarının çabalarının ve işbirliğinin sevgili ulusumuzun tüm uluslararası ve finansal alanlarda yükselişiyle sonuçlanacağını umut ediyoruz."

BAE'den İran Petrol Bakanlığı'na transfer

Sıralanan e-postalar arasında 7 Ocak 2013 tarihinde Zarrab'ın, Royal Holding'deki bir çalışanına Türk şirketi ECB Kuyumculuk İç ve Dış Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nden Türkmenistan'da bulunan bir enerji şirketine yaklaşık 600 bin dolar gönderilmesi emri verdiği belirtiliyor.
Bunun yanı sıra Zarrab'ın, İran Petrol Bakanlığı'na yapılacak bir ödemeyi yönettiğine dair kayıtlar da iddianamede yer alıyor.
Buna göre Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunan Gunes General Trading'in Türkmen bir şirkete gönderdiği 1 milyon doların ABD bankaları aracılığıyla gönderildiği ve bu miktarın nihayetinde Türkmen şirket tarafından İran Petrol Bakanlığı'na iletildiği iddia ediliyor.


http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/03/160322_zarrab_iddianame


***
( KARA PARA AKLAMA OLAYI )

Savcı Bharara: Halkbank, Zarrab'ın 5 milyar Euro'luk para transferine aracı oldu.,



( KARA PARA AKLAMA OLAYI )
10 Haziran 2016 11:06

Başsavcısı Bharara Mahkemeye toplam 222 sayfalık belge sunmuştu.,

Başsavcı Bharara, 17 Aralık 'yolsuzluk' soruşturmasının kilit ismi Reza Zarrab’ın ABD'deki davasında kefaletle serbest bırakılmaması için mahkemeye yeni belgeler sundu. Belgelerde, İranlı şirketin, Çinli Bank of Kunlun’da bulunan 5 milyar Euro’yu alamadığı ve Halkbank’ın paranın transferi için aracı olduğu belirtildi. 

Yarına Bakış'ın haberine göre, Reza Zarrab’ın tutuklu bulunduğu ABD’de kefaletle serbest kalıp kalmayacağına dair karar duruşması için New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’nın mahkemeye sunduğu belgeler kamuoyu ile paylaşıldı. Toplam 222 sayfalık belgelerde, İranlı bir ticaret şirketinin Çin merkezli Bank of Kunlun’da bulunan 5 milyar Euro parasını alamadığı ve Halk Bankası’nın aynı bankadan 5 milyar Euro transferi için aracı olduğu anlatılıyor.

Belgelere göre İranlı şirketin, 2006-2015 yılları arasında Çin’e maden, kimyasal ve inşaat malzemeleri sattığı ve bunun karşılığında hesaplarında bulunan toplam 5 milyar Euro’yu geri istediği ifade ediliyor. Temmuz 2012’den beri, Bank of Kunlun’daki 5 milyar Euro’yu alamadıklarını belirten İranlı şirket, bu durumun uluslararası kanunlara aykırı olduğunu savunuyor.


Savcılığın mahkemeye sunduğu başka belgede ise Halk Bankası’nın Bank of Kunlun hesabından, Çin merkezli bir başka Ping An Bankası’nda yeni açılan hesabına 5 milyar Euro’nun nasıl aktarılacağı anlatılıyor. Belgeye göre paranın aktarılması sırasında Bank of Kunlun ve Ping An Bankaları’na yüzde 6,5 (325 milyon Euro) komisyon verileceği detaylı bir şekilde anlatılıyor. Belgede Party A diye yazılan kişi veya kuruluşun, geriye kalan paranın yüzde 93,5’ini başka bir yere aktarabileceği yazıyor.

Whatsapp'ta ilginç yazışmalar

Başsavcı Preet Bharara, mahkemeye sunduğu belgelerde 149 sayfalık WhatsApp yazışmalarına da yer verdi. Zarrab’ın anadili İngilizce olduğu iddia edilen 
‘Adem Turkey’ isimli birisi ile sıklıkla yazıştığı görülüyor. Zarrab’ın çocuğuna bakıcı bulma konusundan, yeni bot alımına kadar bütün işleri takip eden kişi olarak ‘Adem Turkey’ olarak görülüyor. Yazışmalara göre Adem isimli şahıs, Zarrab’ın kızı için İngiltere’den bakıcı arıyor. Bakıcının genç ve güzel olmasına dikkat ediliyor.

Adem, Florida tatili öncesi anlaşmaya çalıştığı İngiliz bakıcının Zarrab hakkında BBC’de gördüğü haberlerden dolayı çekindiğini Zarrab’a iletiyor. Adem ise basında çıkan haberlerin Reza Zarrab’ı yansıtmadığı ve onun kötü bir insan olmadığını açıklamaya çalışıyor. Daha sonra ikna olan İngiliz bakıcı, Zarrab, eşi ve kızıyla birlikte Miami’ye geliyor. Yazışmalarda Zarrab’ın 17 Şubat 2016’da Adem’e “Ciddi aile problemleri olduğunu ve iş yapacak zamanı olmadığını” söylemesi dikkat çekiyor.

WhatsApp mesajlarından Dubai’de bulunan Zarrab’a Acun da eşlik ediyor. Acun, Zarrab’ın jetinde kendi çalışanlarına da yer olup olmadığını soruyor. Savcılığın diğer  belgelerinde Zarrab’ın Farsça ve İngilizce bildiği iddia ediliyor. Mahkemeye sunulan belgelere göre Zarrab’ın ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları hakkında bilgi sahibi.


http://t24.com.tr/haber/savci-bharara-halkbank-zarrabin-5-milyar-euroluk-para-transferine-araci-oldu,344634


***