Perinçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Perinçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Kasım 2015 Pazartesi

Tayyip’ten Perinçek’e görev: Dışarı çık, CHP’yi böl!



Tayyip’ten Perinçek’e görev: Dışarı çık, CHP’yi böl!

perincek



GÖKÇE FIRAT,
02 ŞUBAT 2014

Türkiye’nin en kritik bir yılı

Seçimlere doğru gidilirken siyaset bugüne kadar hiç olmadığı kadar çalkantılı bir dönemden geçiyor. Türkiye’nin önümüzdeki on yılını belirleyecek son bir yıla girdik çünkü.
Bir yerel seçim, bir cumhurbaşkanlığı seçimi ve bir de genel seçim var önümüzde. Yani ne olacaksa bu bir yıl içinde olacak.
Önümüzdeki bir yıllık tabloyu kısaca özetleyelim.
1- AKP ile Cemaat arasındaki kavga başlamıştır ve bu kavga gittikçe daha da şiddetlenecektir.
2- AKP içinde bir parçalanma gerçekleşecektir, yeni bir AKP oluşumu kurulmaktadır.
3- İlk defa AKP’nin hem İstanbul’da hem de Ankara’da seçimi kaybedebilme ihtimali belirmiştir.
4- Cumhurbaşkanı Gül AKP içindeki bu saflaşmada Tayyip Erdoğan’dan bağımsız hareket etmektedir ve ona rakiptir.
5- Tayyip Erdoğan’ın dış politikası iflas etmiştir, artık arkasında bir Batı desteği kalmamıştır.
6- Ekonomik durum ilk defa kötüye ve artık çevrilemez noktaya doğru gidiyor.
Yani tablo net; AKP gidici!
Elbette bu tabloyu Tayyip Erdoğan da görüyor ve gidişatı durdurmak ve tersine çevirmek için çeşitli hamleler yapmaya çalışıyor.
Tayyip, Apo, Doğu üçlüsü
Bu kadar önemli bir dönemden geçerken iktidar tüm imkanlarını kullanarak süreci kendi lehine çevirmeye çalışacak ve 2023’e AKP ile girilmesinin yolu açılmış olacak. Buna hem kanunsuz uygulamaları dahil hem de siyasi kumpasları.
Siyasi kumpaslar kısmında ise, Apo ile Tayyip arasında geçtiğimiz yıl başlayan görüşmelere yeni bir ittifak kuvvetinin daha katıldığını görüyoruz: Doğu Perinçek.
Kimileri bunu biraz şaşırtıcı bulabilir ama şaşıracak bir şey yok, Aydınlık gazetesini açın, künyesine bakın, bu gazetenin dağıtımını zaten Sabah Grubu’nun yaptığını göreceksiniz!
Apo’dan Tayyip’e tam destek
AKP’nin tüm bu süreç içinde en önemli destekçisi PKK ve Apo oldu. Son bir yıldır PKK AKP’nin başını ağrıtacak hiçbir sorun çıkartmadı ve her koşulda da destek verdi.
Apo’nun bu destek karşılığında Tayyip Erdoğan’a bir çağrısı olduğunu artık çok açık bir şekilde biliyoruz. PKK Güneydoğu’da Cemaat’i istemiyor ve her fırsatta da AKP’nin Cemaat Paralel Devleti’ne açtığı savaşı sürdürmesi gerektiği yolunda tavsiyelerde bulunuyor.
PKK’nın destekçi olarak tutulması son derece önemli. Yerel seçimler için olmasa bile genel seçimlerde oluşacak Meclis tablosunda ve elbette ki şimdiki Meclis tablosunda AKP açıklarını BDP’li vekillerin oylarıyla kapatacak.
Kaldı ki asıl büyük pazarlık Cumhurbaşkanlığı için. PKK’nın %6’lık oyu Tayyip Erdoğan’a giderse neredeyse seçilmeyi garantilemiş olacak.
Tayyip’in asıl düşmanı: Abdullah Gül
AKP’nin Kürt cephesini bu şekilde garanti etmesinden sonra kendi saflarında yani sağ ve dinci seçmen için birkaç tedbiri var.
Birinci tedbir, Cemaat’i bitirmek ve o cepheden Gül’e gelecek bir desteği kesmek.
İkinci tedbir, Gül’e üstü örtülü bir yıpratma kampanyası organize etmek.
Üçüncü tedbir, tabana dinci, Şeriatçı mesajlar vermek. Bunun için zaten türban serbestisi çıkartıldı. Yani AKP’nin Cemaat’e savaşından önce türban kararı alınarak cephe tahkim edilmiş oldu.
Saf olmaya gerek yok. Tayyip Erdoğan artık Başbakanlığı bırakacağını açıkladı. Bunun anlamı net. Cumhurbaşkanı adayı olacak. Ve elbette Cumhurbaşkanlığını yetkisiz bir kurum olarak tutmayacak onu bir Başkanlık sistemine dönüştürecek.
Bu açıdan baktığımızda Tayyip Erdoğan’ın tek bir rakibi var diyebiliriz: Cumhurbaşkanı Gül!
CHP ve MHP’yi bölmek
Kürt-İslam cephesinin iç dengeleri ve çatışmasını bu şekilde değerlendirdikten sonra muhalif güçlerin durumuna bakabiliriz.
CHP açısından bir yükselme eğilimi başlamıştır. Yerel seçimlere güçlü girecek olması AKP’yi ciddi şekilde endişeye sürüklemektedir.
AKP’nin Kürt Açılımı ve PKK ile görüşmesi AKP tabanından MHP’ye bir geri dönüşü başlatmıştır.
Şu anda ilk defa hem CHP hem de MHP birbirlerinden değil AKP’den oy alacak noktada bulunmaktadır.
İşte AKP’nin buna tahammülü yoktur. Bunu engellemek için hem CHP’yi hem de MHP’yi bölecek bir formülünün olması gerekmektedir.
Bulunan o formül ise Doğu Perinçek’tir.
Tayyip’ten Aydınlık’a destek
Aslında bu da yeni bulunmuş bir formül değildir, yıllardır beslenen formüldür.
Türk Ordusu’na kurulan büyük kumpas, yani Ergenekon bir taraftan Türk Ordusu’nu darmadağın ederken diğer taraftan Silivri’de esir subayların Perinçek’e teslim edildiği bir kumpas örgütlenmiştir.
Perinçek sözde terör örgütü kurmak ve yönetmekten yargılanmıştır ama ne hikmetse kendisine cezaevinden tüm süreci yönetme imkanı tanınmıştır. Yani AKP’nin sunduğu imkanla Silivri’nin koğuş ağası yapılmıştır.
Aydınlık gazetesi iktidarın desteği ile çıkmıştır. Sabah Grubu Aydınlık’ı sudan ucuza dağıtmaktadır. Üstelik promosyon olarak dağıtılan ve tiraja yansıtılan önemli bir gazete miktarı olduğu da iddia edilmektedir.
Şimdi soru son derece basit: Tayyip Erdoğan’ın bizzat sahibi olduğu bu şirket neden Aydınlık’ı dağıtır?
Ya da şöyle soralım: Aydınlık’ı dağıtan Sabah grubu neden Türk Solu’nu dağıtmaz?
Cevap basittir. Türk Solu Tayyip Erdoğan’a karşıdır, gerçek muhalefettir, oysa Aydınlık gizli Tayyipçi çakma muhalefettir!
Aydınlık: Tayyip’in yandaş gazetesi
Aydınlık gazetesinin misyonunu iyi okumak gerekir.
Aydınlık gazetesinde yazılanlar Tayyip Erdoğan’ın siyasal mücadelesinde işine gelmektedir.
Aydınlık’ın baş düşmanı Cemaat’tir.
Aydınlık’ın baş düşmanı Abdullah Gül’dür.
Aydınlık’ın baş düşmanı CHP’dir.
Ne tesadüf değil mi? Tayyip’in tüm rakipleri Aydınlık’ın asıl yıprattığı ve saldırdığı güçlerdir!
Aydınlık’ın yeni dönem için görevi ikilidir.
Birinci görev tıpkı Sabah ve Yeni Şafak gibi, aynı argümanlarla, aynı belgelerle ve aynı üslupla Cemaat’e saldırmaktır. Son dönemde Aydınlık gazetesinin manşetleri ile Sabah’ın manşetleri arasındaki paralellik sizce de manidar değil mi?
Ama Aydınlık, Sabah ve diğer yandaşların henüz yapmadığını da yapmaktadır, Abdullah Gül’e de saldırmaktadır. Yani bu bakımdan Tayyip’in tam istediği yayını yapmaktadır.
MİT Perinçek’le Silivri’de görüştü mü?
İkinci görev ise CHP’yi bölmektir.
Tayyip Erdoğan ÖYM’leri kaldıracak, Perinçek’i dışarı çıkartacak ve CHP’yi bu şekilde bölmeye çalışacaktır.
Şimdi bir soru soralım iktidara, bizzat Tayyip Erdoğan adına, MİT’ten ve Adalet Bakanlığı’ndan görevliler Perinçek’le görüştürüldü mü?
Bu görüşmede yeniden yargılama için pazarlık yapıldı mı?
Dışarı bırakılma karşılığında Perinçek’e ne sözler verildi?
İP, CHP’yi böler mi?
Şimdi diyeceksiniz ki iyi de İşçi Partisi CHP’yi bölemez ki!
Elbette bölemez. İP’in tarihi boyunca aldığı en yüksek oy binde 5’tir.
Ama bu yerel seçimlerde, kimi ilçelerde seçimlerin birkaç yüz oyla el değiştirdiğini biliyoruz. Yani yüzde yarımlık bir oy bile AKP için son derece önemlidir. Ve emin olun İP’in seçimlere güçlü girmesi için Sabah daha fazla Aydınlık gazetesi dağıtacaktır!
Bu arada Ulusal Kanal’a değinmeye bile gerek yok. Sahi Ulusal Kanal’a, nasıl oluyor da iktidar dokunmuyor!
Tayyip’in lejyonerliği mi!
Yeniden yargılama meselesine gelince.
Ergenekon başta olmak üzere Türk Ordusu’nu suçlu gösteren yargılamaların birer tertip olduğu biliniyor. Ama bu tertip Cemaat’in tek başına yaptığı bir şey değil. Tam tersine asıl sorumluluk sahibi Tayyip Erdoğan’dır.
Şimdi AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ı aklayıp, tüm suçu Cemaat’e atmak, gizli Tayyipçilik değilse nedir?
Tamam, Türk subayları esir ve dışarı çıkmalı. Ama bunun yolu zaten açılmış durumda. Çünkü AKP yıkılıyor. AKP iktidarı yıkıldığı zaman zindanlarda esir subay kalmayacak.
Ama Tayyip Erdoğan’ın klasik Hitler taktiklerini yine uyguladığını görüyoruz. Hitler de, Rus Ordusu karşısında zor duruma düştüğü zaman, iktidarı yıkılırken, elinde esir bulunan Türkistanlı askerleri serbest bırakıp Rusya ile savaştırmıştı.
Şimdi Türk Ordusu’nun subaylarını birileri Tayyip Erdoğan’ın lejyoneri yapmaya çalışıyor ki, gel de isyan etme!
Tayyip’in ve Perinçek’in Türk Solu korkusu
Türk Solu’nun bayilere çıkması anlaşılan Perinçek’i de Tayyip Erdoğan’ı da fena halde ürkütmüş. İkisi de panik halinde engel olmaya çalışıyor.
Perinçek’in gazetesi bildik MİT suçlamalarını yapmış gazetesinde. Sözde Türk Solu MİT’çiymiş!
MİT’çi gazeteye bak sen: Dağıtımı iktidar tarafından engellenen, PTT’nin bile sansür uyguladığı gazete mi MİT’çi?
MİT’çi olsa bil ki Sabah gazetesi Türk Solu’nu da dağıtırdı tıpkı Aydınlık’ı dağıttığı gibi!
Bu arada Aydınlık’ta çıkan habere göre, Gökçe Fırat imzalı başyazımız komplo teorisi bile denemeyecek saçmalıktaymış!
İyi de madem o kadar saçma, neden cevap vermek için manşet yaptınız gazetenizde?
Üstelik çok da saçma ise, basın Aydınlık’ta millet şu Gökçe Fırat’ın neler saçmaladığını görsün!
Hadi…
Perinçek Tayyip Erdoğan’ın vergi denetmeni mi?
Tayyip Erdoğan ile Doğu Perinçek arasındaki karakter benzerliği son derece dikkat çekicidir.
İkisi de özgür basına düşmandır. Çünkü ikisi de diktatördür.
Mesela Başbakan bir gazetede muhalif bir yazar görürse mutlaka işten attırmaya çalışır. Eğer patron biraz direnirse hemen vergi incelemesi, mali denetim başlar.
Tamam anladık adam iktidar ve bu gücü var.
İyi de Perinçek’e ne oluyor?
Türk Solu’nun ilanını alan gazeteleri tehdit ediyor, baskı uyguluyor: Makbuzlarınızı gösterin diyor!
Nesin be adam sen; vergi memuru musun maliye denetmeni misin?
Devletin memuru isen bilelim de ona göre davranalım.
Perinçek’i serbest bırakın!
Bu arada Tayyip Erdoğan’ın Perinçek’i içerde tutması bir zorunluluktu. Çünkü hiçbir siyasi etkisi olmayan, tecrit bir adamı nasıl etkin kılabilirdi?
Apo nasıl İmralı’da işlevli ise Perinçek de Silivri’de işlev kazandı.
Bizim isteğimiz bir an önce Perinçek’in dışarı çıkartılması.
Böylelikle şu anda mecburen yanında duran isimler de ondan uzaklaşacaktır.
Perinçek’in siyasal tarihini iye inceleyin: Her tecrit olduğunda hapse sokulur, güçlendirilir ve öylece dışarıya çıkartılır.
Ama dışarı çıkınca yine güçsüzleşir.
Bu da onun kaderidir.
TGB’yi Genç Türk mü böldü Perinçek mi?
Aydınlıkçıların bir diğer yakınması da Genç Türk’ün TGB’yi böldüğü.
Kendilerinin şu yerel seçim öncesi aday çıkartarak CHP’yi bölmeleri ortadayken, Genç Türk’ü bu şekilde suçlamaları ayrı bir yüzsüzlük örneği ama TGB’li gençler gerçeği bilmeli.
TGB; gerçekten güçlenen bir oluşumdu. Güçlenmesinin nedeni ise Atatürkçü zemini kullanmanın getirdiği rahatlığın ötesinde Türk milliyetçiliğini desteklemeleriydi. Bu ise PKK ile görüşmeler yapan Perinçek’in işine gelmezdi.
Ayrıca güçlü bir gençlik oluşumu Perinçek’i rahatsız ederdi. Tarihi boyunca kendi partisindeki tüm gençlik oluşumlarını tasfiye etmişti. O alanda iş yapan adamı sevmez, onları büroya sokup denetlemeyi tercih eder.
Gelelim işin bam teline. TGB, CHP ile içli dışlı olmuş bir kuruluştu. Ama CHP Perinçek’in isteklerini kabul etmedi.
TGB’nin CHP yörüngesine girme ihtimali ortaya çıkanca Perinçek alalecele tüm Gençlik önderlerini partiye çekti ve CHP ile temaslarını kesti.

Bu arada Aydınlık’ın tirajı gittikçe düşüyor. Dün Gençlik’in başından İlker Yücel’i alıp tasfiye eden Perinçek göreceksiniz şimdi de onu Aydınlık’ın başından alıp ikinci bir tasfiye yapacak!

.

6 Mart 2015 Cuma

Apo, Tayyip, Perinçek Kumpas Üçgeni


 Apo, Tayyip, Perinçek Kumpas Üçgeni




Gökçe Fırat


gokcefirat@turksolu.com.tr
www.facebook.com/tc.gokce.firat


Paralel ve Üçgen Türkiye paralel devleti tartışırken gözlerden kaçan kirli bir ittifak var, bu bir kumpas üçgeni. Üçgenin üç köşesi var, bir köşede Tayyip Erdoğan, diğerinde Apo, öteki köşede ise Doğu Perinçek var.
Türkiye paralel devleti tartışırken gözlerden kaçan kirli bir ittifak var, bu bir kumpas üçgeni.
Üçgenin üç köşesi var, bir köşede Tayyip Erdoğan, diğerinde Apo, öteki köşede ise Doğu Perinçek var.
Bugüne kadar birbirlerini eleştirir, hatta kavga eder görünseler bile, son dönemde nasıl da ittifak halinde olduklarını tüm Türkiye görüyor.
Bu kirli ittifakı deşifre etmenin zamanıdır.
Herkes kumpastan bahsediyor ama kumpasın hası bu üçgen tarafından yapılıyor.
Gezi’deki PKK-AKP ittifakı
Gezi olayları başladığı andan itibaren Tayyip Erdoğan iktidarı zor duruma düştü. Çünkü halkın artık onu istemediği ortaya çıkmıştı. Milyonlarca insan sokakta, milyonlarcası ise evinde tencere-tava çalarak, “Çek git Tayyip” diyordu.
Gezi olayları başladığında AKP içinde ilk çatlak başlamıştı. Abdullah Gül, çok açıkça ılımlı bir tavır gösterdi. Bülent Arınç aynı ılımlı tavrı sürdürdü.
Tam o dönemde Fethullah Gülen, Tayyip Erdoğan’ın Gezicilere “çapulcu” denmesini doğru bulmadığını, hatta bu insanların içinden nice kahramanlar çıkabileceğini söyledi.
Bu kritik dönem, AKP içindeki çatlağın bir parçalanmaya dönüşebileceği dönemdi. Ancak Tayyip Erdoğan’a destek veren iki güç devreye girdi.
Birincisi PKK’ydı. PKK, Gezi Parkı’nda bir çadırı ve Apo itinin bir de resmi ile sözde bulunuyordu. Yani sanki onlar da Geziciydi!
Ama bizim daha o dönemde yaptığımız bir uyarı vardı. PKK Gezi Parkı’na bizzat Tayyip Erdoğan’ın emri ile sokulmuş bir ajan gruptu. Amaçları Gezi’deki ulusalcı ittifakı parçalamak, sol güçlerle ulusalcılar arasında doğabilecek işbirliğini önlemekti. Ancak bu oyunları tutmadı çünkü ulusalcı güçler de sol güçler de bu tuzağa düşmediler.
Şu anda Apo’nun açıklamalarından anlıyoruz ki, Gezi döneminde Apo ile Tayyip Erdoğan arasında bir ittifak varmış ve Apo’nun deyimiyle yıkılabilecek AKP iktidarını ayakta tutma işini de Apo üstlenmiş.
O günden bu yana PKK ile AKP arasında adeta bir barikat kardeşliğinin sürdüğünü görebiliyoruz. Apo, bugün de Tayyip’i yedirmem diyor!
Gezi’deki yabancı unsur
Gezi olayları sırasında tıpkı PKK gibi Gezi’de bulunan ama göstermelik bulunan bir grup daha vardı: Doğu Perinçek’in İP’i.
İşçi Partisi ve onların gençlik örgütü olan TGB, eylemlerin içinde bir gözüküp bir kayboldular. Hatta şaşırtıcı bir şekilde, bir önceki 29 Ekim ve 10 Kasım’daki, Silivri’deki çatışmacı tavırlarına ve çağrılarına karşın, Gezi süreci boyunca etkin olmadılar, ön plana çıkmadılar.
Daha o zaman tespit etmiştik; İP’in ve TGB’nin yönetici kadrosu eylemlerde yoktu. Belli ki başka bir pazarlığın içinde yönetim kademesini sokaktan çekmişlerdi.
Ve tam o dönemde Aydınlık gazetesi, ulusalcı kesim içinde yeni bir düşman cephe tanımlamaya başladı. Onlara göre hedef artık Tayyip Erdoğan değildi, hedef Gül, Gülen ve CHP’ydi. Kulağa hoş gelebilirdi, hatta Tayyip Erdoğan’dan sonra böyle bir iktidar bloğu kurulabilirdi de.
Ama ortada başka bir gerçek vardı: Tayyip Erdoğan hâlâ iktidardaydı ve o iktidardan düşmeden bu blok başa geçemezdi.
Üstelik bu propaganda, hem AKP muhaliflerini zayıflatır hem de muhalif CHP’yi yıpratırdı. Güçlendirebileceği tek kesim ise elbette Tayyip Erdoğan’dı.
Doğu Perinçek hem yönetim kadrosunu alandan çekerek, hem Tayyip Erdoğan’ın iç rakiplerine savaş açarak, hem de muhalif CHP’yi yıpratma kampanyası yürüterek, Tayyip Erdoğan’a destek vermiş oluyordu.
TSK’ya tuzak kuran kimdi?
Kısacası İmralı’da Kürtçülükten yatan Apo da, Silivri’de sözde ulusalcılıktan yatan Doğu Perinçek de Ankara’daki Tayyip Erdoğan’la birlikte hareket ediyordu.
Elbette bu desteğin dışarı çıkmak gibi bir karşılığının da olması gerekirdi…
Aslında bu tür bir kirli oyuna daha Ergenekon sürecinin en başında dikkat çekmiştik. Ergenekon’da verilecek cezaların kaldırılmasının tek yolu PKK’lılara da af çıkmasıydı. Yani toplum katil PKK’lıların dışarı çıkmasını ancak (ve de belki) mağdur olan komutanlarının dışarı çıkmasını sağlayarak hazmedebilirdi. Hem Ergenekonculara hem PKK’ya af, o daha o günlerde bile düşünülmüş bir formüldü.
Aslında Ergenekon denilen tertibin de ana hedefi Kürdistan’ı kurmaktı. Bu ise elbette PKK’yı dışarı çıkartarak olabilirdi. PKK’yı dışarı çıkartmanın formülü ise TSK’nın komutanlarını içeri almaktı.
İyi de TSK’nın komutanlarını kim içeri alabilirdi?
Bu iş için gerçekten de maharetli bir tezgah gerekiyordu. TSK ile ilişki kurmaya çalışan ve ulusalcı görünen birileri vasıtasıyla TSK sanki bir darbe planının parçasıymış gibi gösterilebilirdi.
Biliyoruz ki Doğu Perinçek’e bir şekilde selam veren ve elini uzatan komutanlar bugün içerdeler…
Ve yine biliyoruz ki Ergenekon tezgahının ilk sözde suç delilleri de İP’ten ve Doğu Perinçek’in evindeki bilgisayardan çıktı…
Perinçek’e verilen imkan
Aslında Silivri, Doğu Perinçek ve grubu için iyi bir büyüme yeriydi. Sonuçta tüm Ergenekon sanıkları Silivri’de olacaktı ve o güne kadar dışarda görüşme imkanı olmayan kişilerle de Perinçek ilişki kurabilecek ve onları örgütleyebilecekti.
Nitekim böyle de oldu. Perinçek, tam da Tayyip Erdoğan’ın istediği gibi TSK mensupları ile rahat bir ilişki kurabildi. Çünkü ona bu imkan verilmişti.
İmralı’da Apo’ya sunulan imkanını aynısını Silivri’de Perinçek’e sunmuşlardı!
Sonuçta Apo ile Perinçek arasındaki eski ilişki biliniyordu. Perinçek, daha önce partisi Anayasa Mahkemesi tarafından Kürtçülükten kapatılmış birisiydi. Apo ile güllü fotoğrafları ortalıktaydı.
Sonuç olarak Apo ve Doğu Perinçek, kontrol altında tutulan ve yönlendirilen isimlerdi.


Apo ve Perinçek dışarı









İmralı’da Apo’ya sunulan imkanını aynısını Silivri’de Perinçek’e sunmuşlardı!
Sonuçta Apo ile Perinçek arasındaki eski ilişki biliniyordu. Perinçek, daha önce partisi Anayasa Mahkemesi tarafından Kürtçülükten kapatılmış birisiydi. Apo ile güllü fotoğrafları ortalıktaydı.
Ve gün geldi, Tayyip Zor duruma düştü.
Artık kendi partisi içinde bile iktidarı yok…
Fethullah Gülen, açıktan karşı tarafa geçmiş durumda…
Muhalefet ilk defa İstanbul ve Ankara’da belediyeleri alabilecek güçte adaylar belirledi…
Tam da bu dönemde “üçgen” panik halinde yeni planlarla kamuoyunu AKP’yi sandıkta yıkma rotasının dışına çekmeye çalışıyor.
Birinci tezgah, PKK ve TSK’ya aynı anda çıkartılacak bir yeniden yargılama yasasıdır. Aslında “af” denilemiyor ama bu bal gibi de “af” demek. Yani TSK’nın şerefli komutanlarını PKK’lı adi katillerle aynı seviyeye düşürüp aynı anda iki tarafı da yeniden yargılamak.
Tabii bu süre içinde yargılamanın tutuksuz yapılmasını temin etmek. Yani adı af olmayan bir afla, şartla salıvermek dışarıya!
Bugün bu tezgaha düşenler, yarın aynı yasa Apo için de uygulanınca sakın şaşırmasın, sonuçta Apo’nun içeride tutulup Tayyip ve Perinçek’in dışarıda kalması, ittifakın doğasına aykırıdır. Bilin ki, Apo’yu da dışarı çıkartacaklardır.
İkinci tezgah, CHP’yi bölecek bir planlama yapmaktır. Sonuç olarak CHP’yi Gül’cü veya Gülen’ci göstererek, CHP’den yüzde bir iki oy bile kaçırmak demek, seçimleri Tayyip Erdoğan’a hediye etmek demektir.
Bunun için, yani oyları CHP’den kaçırtmak ve bölmek için Apo, adayı olarak Sırrı Süreyya’yı aday çıkartmıştır.
Bakalım Doğu Perinçek, CHP adayının karşısına ama Sırrı’nın yanında kimi aday gösterecek?

Mustafa Kemal’in değil Tayyip’in askerlerisiniz!
Büyük kumpas ise, Apo’nun ve Doğu Perinçek’in de dışarı çıkartılacağı bir Türkiye’de, son on yılın tüm günahının kimin üzerine yıkılacağıdır.
Asıl hedef şu anda Cemaat gibi durmaktadır. Paralel devlet diye tüm hukuki ve bürokratik mesuliyet Cemaat’e yıkılmak istenmektedir.
Şu anda Tayyip Erdoğan’ın paralel devletini ortaya koymadan Cemaat’e paralel devlet diye saldıran tüm kesimler, kesinlikle ve kesinlikle, Tayyip Erdoğan’ı ve onun on yıllık bu kanlı zulüm dönemini aklamaya çalışmaktadır.
Ergenekon dahil tüm kumpasların içinde Tayyip Erdoğan bulunmaktadır. Bu işi Cemaat’in altyapısı ile birlikte yapmıştır. Ve her iki kesimin de hesap vermesi gerekmektedir.
(Tam da bu nedenle biz hem Fethullah Gülen’le hem de Tayyip Erdoğan’la davalığız!)
Ama görüyoruz ki, Perinçek grubu başta olmak üzere, sözde ulusalcı yayın yapanlar, bir şekilde Silivri’den dışarı çıkmayı başarmış gazeteciler, ısrarla yandaş medyanın gazete ve televizyonlarında boy gösterip, Cemaat’e bindiriyor ama Tayyip Erdoğan’ın da kandırıldığını ifade ediyorlar.
Vah vah, ne kadar da saf ve kandırılmış bir adammış Tayyip Erdoğan değil mi?
Yediniz mi!
Yazık diyoruz, Tayyip Erdoğan’a verilen bu iğrenç destek, bilin ki sizi kurtaramaz.
Düne kadar can ciğer kuzu sarması dostlarını, tarikatları bile gözünü kırpmadan harcayan Tayyip Erdoğan’a mı güveniyorsunuz?
(Bu durumda tek düzgün tavrı alan Aziz Yıldırım’ı tebrik etmek gerekir. Tüm tezgahın başındaki asıl adam olan, asıl suçlu olan Tayyip Erdoğan’ı aklayacak bir açıklamayı yapmadı.)

Türk Solu’na kumpas
Büyük kumpas’ın ikinci boyutu ise yavaş yavaş şekilleniyor.
Cemaat’in dışında hedef alınacak ikinci kesim Türk Solu’dur.
Türk Solu, hem PKK’ya karşıdır, hem Perinçek gibi sahte ulusalcılara karşıdır, hem de Tayyip Erdoğan’a karşıdır.
Yani üçgenin üç köşesi de ittifak halinde Türk Solu’nun karşısındadır.
Çünkü bu üçgen T.C.’ye karşıdır, biz T.C.’den yanayız!
Bu üçgen Kürtçüdür, biz ise Türkçüyüz!
Bu üçgen enternasyonalisttir biz ise milliyetçiyiz!
Şimdi bu üçgenin tespit ettiği önemli bir husus var. Son on yıl içinde Türkiye’de ulusalcılık yükseliyor. Ulusalcılığın yükselişi ile birlikte, ülkenin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkacak, bu ülkeyi PKK’nın bölmesine karşı çıkacak bir bilinç ve dinamik bir kuvvet oluşuyor.
Yani Tayyip Erdoğan hangi pazarlığı yaparsa yapsın o planları ayağının altında çiğneyecek ve bu ülkeyi böldürtmeyecek bir ulusalcı dalga geliyor.
Gezi’de şahlanan tam olarak bu ruhtu ve Apo bunu görünce gerçekten çok korkmuştu.
Türkiye’de bu görevi omuzlama cesaretindeki tek gücün Türk Solu olduğunu tespit eden üçgen, Türk Solu’na operasyon yapılması için anlaştı.
Apo’nun ifade ettiği gibi Gezi’deki ulusalcılık aşılmalı!
Bu karanlık yapının, kirli üçgenin hedefi bellidir, Apo’nun dışarı çıkartıldığı Türkiye’de, Perinçek’in ve Tayyip Erdoğan’ın savunduğu Türk-Kürt Federal devleti ilan edilecektir.
Bu planı bozacak tek güç olan Türk Solu, bu nedenle içeri alınmalıdır.
Hatta iktidarın 17 Aralık’ta başlayan operasyonun arkasında aslında Çözüm Süreci’ni sabote etmek olduğu açıklamaları son derece önemlidir. Yani mesele Cemaat-AKP kavgasının ötesindedir, Türkiye’yi bölmek isteyenlerle bölmeye karşı çıkan güçlerin savaşıdır bu!
Türk ruhu çoktan uyandı!
Plan bu kadar net ve ama sefilce.
Mustafa Kemal’in güzel bir sözü vardır: Bandırma Vapuru’nu arayan İngilizler’in vapurda kelle sayısını saydıklarını oysa kendilerinin Anadolu’ya bir ruh taşıdığını söyler.
Bizimki de o misal, Türk Solu’nu içeri alsanız da, Türk Ruhu çoktan harekete geçmiştir!
Ey Tayyip, ey Apo, ey Doğu:
Size o Kürdistan’ı Kurdurtmayız!

http://www.turksolu.com.tr/gfirat1434.html

..