ERGENEKONCULUKTA YENİ SAHNE: PERİNÇEK, EGEMEN BAĞIŞ, BAYKAL
Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
29.01.2015
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
29.01.2015
Erdoğan'da, Cumhurbaşkanı olduktan sonra Türk etnik kökenine bağlılık daha fazla ön plana çıktı. Başbakanlığında, sürekli olarak etnik/dinsel/bölgesel milliyetçiliği "ayakları altına aldığını" söyleyen Erdoğan, Cumhurbaşkanı, olduktan sonra bu söylemini "ayakları altına alırcasına" vazgeçmiş durumdadır. Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte kendisin yarı başkan/kral olarak görmeye başlayarak kendisini 17.Türk devletinin "başı" olarak görmeye başladı. Türkiye'de sanki Kürtler yokmuş gibi, Kobani'de olduğu gibi "Kürtlerin acısını, kendi acısı, Kürtlerin sevincini kendi sevinci" gibi görmedi. Kürtler acı ve keder içindeyken, o bayram ederken, Kobani'nin kurtarılmasına sevinen ve bu kurtuluşu bayram havasında kutlayan Kürtleri aşağılayacak bir şekilde "çiftte telli" oynamakla suçlama yolunu seçti. Bu da Erdoğan'ın kendisini Ergenekonculuğun başı olarak görmesi anlamına geliyor. Türkiye'de, Ergenekonculuğun ne canlı olduğu, AİHM Büyük Daire’de 28 Ocak’ta görülen davasına katılması için Doğu Perinçek'in yurtdışı yasağını kaldıran mahkeme kararı ile ortaya çıktı. tarihi dava öncesi ilk başarı Doğu Perinçek’in yurtdışı yasağının kaldırılmasıyla geldi.
Bilindiği gibi, “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” dediği için İsviçre Mahkemesi tarafından para cezasına çarpıtılan Doğu Perinçek, AİHM'ne başvurmuş, AİHM'nin işgili dairesi İsviçre Mahkemesinin kararını AİHS'ne aykırı bulmuştu. AİHM'sinin kararı, ifade özgürlüğünün ihlali olarak görüldüğü halde Perinçek ve onun taraftarları, AİHM'nin bu kararını "Ermeni Soykırımı yoktur" anlamında kamuoyuna yansıtmışlardır. Yurtdışı yasağının kaldırılması için, mahkemeye verilen dilekçede de bu husus ileri sürülmüştür.
Doğu Perinçek'in bireysel davası olarak görülen bu dava bu şekilde Türkiye aleyhine açılan bir dava haline getirilmiştir. Dava, ilgili daire tarafından İsviçre aleyhine sonuçlandıktan sonra İsviçre davayı AİHM Büyük Daire’ye taşıdı. Perinçek, yurtdışı yasağının kalkması için kendi bireysel başvurusunu "Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı savunmak" olarak niteleyerek mahkemeye başvurmuş, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay'da bulunan bir dava ile ilgili karar verme yetkisi olmadığı halde, oybirliği ile Perinçek’in yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasına karar verdi. Burada ilginç olan, mahkemenin yetkisiz olduğu bir yana, kararın gerekçesinin hukuktan uzak siyasi ve ideolojik saiklerle verilmiş olmasıdır. Kararda, "AİHM’de görülecek davanın Perinçek’in 1915 olaylarına dair şahsi görüşüyle sınırlı olmayıp Türk devletinin 1915 yılı Ermeni olayına ilişkin resmi tezlerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce kabul görülüp görülmeyeceği, Perinçek'in AİHM’deki duruşmaya katılması şahsi bir durumdan ziyade, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni olayı hakkındaki tez ve savunmalarını da yakından ilgilendiren bir husustur” ifadelerine yer verilerek HSYK seçimlerinde ifadesini bulan ittifakın sonuçları bu kararla yaşam alanı bulmuştur. "Perinçek’in yasağı kalkmalı” hükümet ve muhalefet elbirliği ve işbirliği içinde dile getirilmesinden sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek yasağın kalkması gerektiğini söylediler. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da aynı görüşte olduğunu açıkladı. Böylece, Doğu Perinçek'in yurtdışı yasağının kalkması için yasama/yürütme/yargı işbirliği ve eşgüdüm içinde olduklarını göstermiş oldular. Aynı günü, Cumhurbaşkanı Erdoğan Yasama/Yürütme/Yargı mensuplarını AKSarayında ağırlıyordu.
Perinçek'in yasağının kalkmasındaki bu eşgüdüm, Strasbourg'daki mahkemeye de yansıdı. Makara yaparcasına Egemen Bağış, Doğu Perinçek ve Deniz Baykal
yanyana geldiler. Adalet Bakanlığının ve Erdoğan'ın yolsuzluk tapelerinde adı geçen avukatı da müştemilatıyla birlikte orada yerini almıştı.
Ergenekon ve ergenokonizm yeni canı ve kanıyla yeni versiyonuyla sahnede yerini alırken, Perinçek "baş aktörlüğü" oynamaya devam ediyordu.
***