Anadolu Partisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Anadolu Partisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Aralık 2017 Cumartesi

Niçin Anadolu Partisi? BİR DAVET VE BİR İSTİFA,



Niçin Anadolu Partisi?


Türker Ertürk
19 Kasım 2014, 16:05
   


Bu köşeyi okuyanlar, Konferanslarımı dinleyenler, Televizyon konuşmalarımı izleyenler bilirler uzun zamandır Türkiye’de yeni bir siyasi harekete ihtiyaç olduğunu söylüyordum. Bilimsel veriler de söylediklerimi doğrular mahiyetteydi. Kamuoyu yoklamalarına göre en büyük parti parti sizlerin partisiydi.

Halk çıkış yolu arıyor! “Anladık ama sandıkta kime oy vereceğiz?” diye soruyor! Ülkemiz emperyalizmin işgali altında, onun yerli işbirlikçileri eliyle her geçen gün biraz daha bölünme, parçalanma ve iç savaş rotasında ilerliyoruz. Ve adım adım karşı devrim sürecini yaşıyor ve Ortaçağ karanlığına doğru sürükleniyoruz.

Bu kötü gidişin önü kesilmesin, hatta bu sürece koltuk değneği olunsun diye CHP’ye operasyon yapıldı, dönüştürülerek YCHP haline getirildi. Yönetimde artık Atatürk düşmanları, ajanlar, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine muhalefet edenler, Türk üst kimliği ile barışık olmayanlar ve F Tipi Örgütün savunucuları etkin hale geldi. 

Halen bu partide bulunan ve yaklaşan genel seçimler öncesi partiye kenar süsü olarak alınacak olan Atatürkçülerin görevi balık yemi olmaktır. 
Zokayı halka yutturmak  için!

BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ!


Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halk bir planın parçası olarak seçeneksiz bırakıldı. Öncülük yapan herhangi bir örgüt olmamasına rağmen halk bu durumu protesto etti ve sandığa gitmedi! Seçeneksizliğin devamı durumunda halk kaderine razı olma psikolojisi içine girecek. Bu psikolojinin emarelerini bu yıl içinde 29 Ekim ve 10 Kasım’da gördük. Katılım geçmiş yıllara göre düştü!
“Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı güzel ve motive edici. Halk gerçekten birleşilmesini, aydınların ve öncülerin bir araya gelmesini ve ülkemiz için kötüye giden sürecin durdurulmasını istiyor. Burada şüphe yok. Sorun aydınlarda, öncülerde, siyasetçilerde ve örgütlerde! Şahsi ihtiraslar, kişisel ve örgütsel çıkarlar yüzünden bu birleşme sağlanamıyor, “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganının arkası doldurulmuyor. Ekranlarda, salonlarda ve meydanlarda size söylediklerinin gereğini yapmıyorlar.

Herkes liderlik ve öncülük peşinde! Herkes bana gel diyor! Ne yazık ki, bazıları 2015’te alınacak seçim yenilgisi üzerinden siyasi ikbal ve liderlik inşa etmeye çalışıyor. 

Oyalamalarla ve engellemelerle gerçekten Millici, Atatürkçü, Ulusalcı, Cumhuriyettin kurucu ideolojisine yürekten inanmış bir siyasi hareketin önü kesilmek isteniyor.

Yurtsever Halk Hareketi!


İşte bu ortamda Sayın Emine Ülker Tarhan bir adım öne çıktı, kimsenin cesaret edemediğini yaptı, risk aldı ve Anadolu Partisi’nin kuruluşuna önderlik etti. Seçimlere çok az bir süre kaldı, zaman baskısı var, parti hızla örgütleniyor, mutlaka başarmalı, yoksa halk yine alternatifsiz kalacak ve sandığa gitmeyecek!
İşte bunun için Anadolu Partisi’ne katıldım ve kurucusu oldum. Anadolu Partisi entelektüellerin öncülük ettiği bir parti kurma girişimi değil, çağdaş uygarlık yolundan sapan ve hızla felakete sürüklenen ülkemizde taşın altına elini sokan, umutsuzluğa ve seçeneksizliğe çare olmak üzere ortaya çıkan yurtsever bir halk hareketidir.

Cumhuriyetin kurucu ideolojisi ile sorunu olmayan, Atatürk’te birleşen, sağ, sol, merkez demeden Millici olan herkese kucak açmaktadır bu hareket. Anadolu Partisi’nin kurucuları arasında “Gezi Parkı Direnişi”nin öncü gençleri ve ilahi mesajı doğru anlamış başörtülü yurtsever kadını da vardır.
Partinin adından, logosundan yola çıkılarak Anadolu Partisi’nin vurmaya çalışmak “Öküzün altında buzağı aramak” olur. Geçtiğimiz günlerde “Emine Ülker Tarhan ilk açıklamasını Amerika’nın Sesine yaptı” başlığını gördüm medyada. Demek istiyor ki, bunlar emperyalizmle işbirliği içinde. Algı operasyonu! Bu köşenin yazarı da aynı parti ikinci kurucu üyesi olarak Rusya’nın Sesi ve Tahran Radyosu tarafından arandı, buna ne diyeceğiz?
Birbirimizle değil ülkemizin düşmanları ile uğraşmalıyız.
Saygılar sunarım.

ÖZEL NOTUMDUR;

BU YAZIYI YAZAN TÜRKER  ERTÜRK ANADOLU PARTİSİNDEN İSTİFA ETTİ  AYRILDIGINI DUYURDU..
http://www.aydinlikgazete.com/nicin-anadolu-partisi-makale,57449.html

BU YAZIYI YAZAN TÜRKER  ERTÜRK ANADOLU PARTİSİNDEN İSTİFA ETTİ  AYRILDIGINI DUYURDU..

Türker Ertürk, Anadolu Partisi'nden istifa etti

Türker Ertürk, kurucusu olduğu Anadolu Partisi'nden istifa etti. Ertürk açıklamasında, "Sayın Emine Ülker Tarhan etrafındaki kuşatmayı yarabilecek liderliği gösterememişti. Bu nedenle Anadolu Partisi’ndeki görevlerimden istifa ediyorum" dedi.

18 Mart 2015 Çarşamba 16:07






Anadolu Partisi kurucularından ve MKYK üyesi Türker Ertürk, partisinden istifa etti. Türker Ertürk, kendisinin Aydınlık'ta yazdığı bir yazıda Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada Anadolu Partisi'nin kendisiyle ilgili bir açıklama yapmamasından şikayet etti.

TÜRKER ERTÜRK'ÜN İSTİFA AÇIKLAMASI

Sevgili Yurtseverler,

Ülkemiz hızla bölünmeye, parçalanmaya ve Ortaçağ karanlığına doğru sürüklenirken, ana muhalefet partisi CHP operasyon nedeniyle YCHP haline gelerek AKP’ye koltuk değneği görevine soyunduğundan halkın umudu olabilecek yeni bir siyasi harekete olan ihtiyaç çok fazlaydı. İşte bu nedenle Sayın Emine Ülker Tarhan’ın davetini kabul ettim ve Anadolu Partisi’nin kurucusu oldum.

Kuruluşla birlikte Anadolu Partisi’ne karşı ilgi, alaka ve teveccüh çok fazlaydı. Örgütte görev almak ve partiye üye olmak için adeta yarış vardı. Ama başından itibaren iyi gitmeyen şeyler oluyordu. 

Partinin programını yüzeysel bulmuş ve beğenmemiştim. Hemen üzerinde çalışarak düzeltmeler yaptım, ülkemiz için hayati öneme haiz yeni başlıklar ve maddeler ilave ettim ve gönderdim. Ama neredeyse hiçbiri parti programına dahil edilmedi. Zaman baskısı nedeniyle hata yapıldığını düşünerek pişmiş aşa su katmamak için sonra düzeltiriz umuduyla sustum. “Güneydoğu’da feodalizmin tüm kalıntıları temizlenecek ve toprak reformu yapılacak” gibi girişimlerim yok sayılmış ve programa ithal edilmemişti.

En başından itibaren bana karşı örtülü bir savaş, baskılama ve sıradanlaştırma vardı. Vitrinden kalıp Atatürkçü, Millici ve Ulusalcı oylar için cazibe merkezi olmaya devam etmeliydim ama yönetimde etkin olmamalıydım. İsmim daha fazla parlamasın diye örgüte haber gönderiyorlardı “konferans için çağırmayın yazılarını dağıtmayın” diye

Sayın Tarhan parayı da bulan dar bir çevre tarafından kuşatma altındaydı. Bu yakın çevrenin en önemli özelliği partiyi merkez sağ yapma gayretiydi. Ne yazık ki, karşı devrim sürecinin en önemli kilometre taşı olan Turgut Özal bazılarının ilahıydı. 
Genel Merkez, halk, il ve ilçe örgütleri için erişilebilir ve ulaşılabilir değildi. Örgütsel sorunlara çare üretmemek moral ve motivasyonu düşürüyor ve giderek halkın ilgisini azaltıyordu. Ama bu konuda farkındalık yoktu.

Diğer taraftan emperyalizmin süpürgesi işbirlikçileri vasıtası ile Anadolu Partisi’nin kovasının içindeydi. Tekmeler, dışarı atar temizleyebilirdik ama istenmedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “faşist” ve “diktatör” dediğim için hapis istemi ile yargılanıyordum. Sayın Tarhan ve Anadolu Partisi bu konuda bir açıklama yapmadı. Erdoğan ile benim kişisel bir husumetim yoktu. Sorun demokrasi, ifade özgürlüğü, faşizme ve diktatörlüğe direniyor olmamdı! Anadolu Partisi bu konuda kurumsal açıklama yapmayacaktı da, hangi konuda yapacaktı! Sanırım sorun yine Sayın Tarhan’ın kuşatıldığı yakın çevresinin Türker Ertürk’ün ismi fazla parlar endişesiydi.

Halk arasında “hırsızlık yolsuzluk” oylaması olarak bilinen Meclis oturumuna Genel Başkan Tarhan’ın katılmaması tansiyon bile olsa kabul edilemezdi. Destek veren kitlelerde büyük bir düş kırıklığı yarattı.

Divan toplantılarında siyaset ve ülke sorunları dışında ama her şey konuşuluyordu. Türkiye, tarihinde hiç karşılaşmadığı kadar büyük sorunlarla baş başaydı ve yaşamsal olarak tehdit altındaydı. Halka umut olabilmek için radikal söylemlere ihtiyaç vardı. Çiçek, böcek söylemleri ve çevreci yaklaşımlarla halkta umut yaratılamaz, gerekli güç toplanamaz ve sorunlar çözülemezdi.

Bu sorunları ve yapılması gerekenleri Sayın Tarhan ile çok konuştum. Her seferinde tamam diyor, anlıyor gibi gözüküyor ama iş eyleme dökülmüyordu. Çok çok yakınında Atatürk’e tereddütlü yaklaşan, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine şüphe ile bakan ve “ikinci cumhuriyetçi” STK’larda görev almış birisini tutmaya devam ediyordu. Son olarak uyarı niteliğinde elektronik posta gönderdim, endişelerimi anlattım ve eğer düzelme olmaz ise yolumu ayıracağımı söyledim. Yanıt yok ve sessizlik. Artık yapabileceğim tek şey kalmıştı.

Sayın Emine Ülker Tarhan etrafındaki kuşatmayı yarabilecek liderliği gösterememişti. Bu nedenle Anadolu Partisi’ndeki görevlerimden istifa ediyorum. 

Bana inan insanları daha fazla hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

Kötü giden tarihsel süreci emperyalizmi yenerek tersine çeviren ve Türkün direnme gücünü tüm dünya gösteren Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100. Yılını idrak ettiğimiz bu günden aldığım güçle mücadeleme hiç duraksamadan kaldığım yerden aynen devam edeceğim.
Ya İstiklal Ya Ölüm, Tam Bağımsız Türkiye,
Saygılar sunarım.

ÖZEL NOTUM..; NE  GÜZEL  SİYASET  NE GÜZEL ATATÜRKÇÜLÜK  RUHU..  GÖRDÜNÜZMÜ.? KULLANILMAKMI? HALKIN DUYGULARIYLA BİR YERLERE GELMEKMİ? SİYASET..TAKDİRLERİNİZE..

http://www.aydinlikgazete.com/politika/turker-erturk-anadolu-partisi-nden-istifa-etti-h65469.html

**************