ANAYASA MEHKEMESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ANAYASA MEHKEMESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2018 Cumartesi

HAŞİM KILIÇ:ANAYASA MEHKEMESİ VE UMUTLARI

HAŞİM KILIÇ:ANAYASA MEHKEMESİ VE UMUTLARI



Tesadüf bu ya, günler öncesinden belirlenmiş bir randevu gereği tam Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile buluşacakken, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın 'türban kararı' olarak bilinen anayasa değişikliği ile ilgili raporunu başkana sunduğu haberi geldi.

Oysa Ankara temsilcimiz Erdal Sağlam'la birlikte makamında ziyaret ettiğimiz Haşim Kılıç, cuma günü saat 3 itibariyle 'rapor henüz bana ulaşmadı' diyordu.

Biz Anayasa Mahkemesi'nden çıktıktan 2 saat sonra ise raporun nihayet başkana ulaştığı bilgisi geldi.
Niye anlatıyorum tüm bunları?
Cuma günü Ankara'da bir randevudan diğerine koşarken gün boyu şiddetli başağrısı ile dolaşmama sebep olan akıl almaz kapatma senaryolarının basit bir gelişmeyle nasıl yerle bir olduğunu gösterebilmek adına.
Tıpkı iki kallavi ağrı kesiciye rağmen gün boyu peşimi bırakmayan şiddetli başağrısının, daha uçağım İstanbul'a doğru yeni havalanmışken kendiliğinden Ankara'da kalmaya karar vermesi gibi!
Şaka bir yana Ankara tam anlamıyla cadı kazanı.
Ve bu kazanda herkes pozisyonuna uygun senaryo üretiyor.
Şundan emin olun, hiç kimse kapatma davası ve sonrasına ilişkin tam olarak ne olacağını bilmiyor. Buna Erdoğan, Baykal hatta Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve diğer üyeler de dahil.
Çünkü taraflar hala gönüllerinden geçen sonucun çıkması için uğraşıyor.
Geçen hafta yazdım, kabaca iki senaryo var.
Bir, kapatma ve sonrasında dibine kadar hesaplaşmaya devam.
İki, kutuplaşma hepimize zarar veriyor karşılıklı uzlaşma tek çıkar yol!
Ankara'da 'bu son şans sonuna kadar hesaplaşalım' diyenlerin sesi daha çok duyuluyor. Fakat tüm bu karamsar senaryolara rağmen geçen hafta yazdığım uzlaşma senaryosunun içeriği biraz daha netleşmiş.
Mesele AK Parti'nin kapanması ya da kapanmamasıyla sınırlı değil.
Çok daha ötesinde bir pazarlık ve uzlaşma arayışı var.
En büyük sorun güven ortamının fazlasıyla zedelenmiş olması. İşe oradan başlanacak ama fazla zaman yok. Bu yüzden şu anda türban ve kapatma davasıyla ilgili karardan daha önemli olan süreç, yani takvim.
Mesela türban kararının geciktirilmesi üzerine senaryo kuranlar yanıldı, karar haziran başında çıkıyor.
Parti kapatma davasına gelince orada takvim en erken Ağustos'un ilk haftasına ayarlı.
Geçen hafta 19 Mayıs'a dikkat edin demiştim. Başbakan bizzat kendisi bir çıkış yapacaktı. Son anda sağlık gerekçesiyle Erdoğan resmi törenlerde kendisini Cemil Çiçek'in temsil etmesine karar verdi.
Başbakan adına şimdiye kadar süreci yöneten Cemil Çiçek'ti.
19 Mayıs itibariyle Çiçek'in üstlendiği 'gizli misyon' resmiyet kazanmış oldu.
Anlayacağınız kaotik senaryolara rağmen takvim işliyor.
Tekrar ediyorum, mesele parti kapatmayla sınırlı değil!
O kararın nasıl çıkacağını Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesi dahil hiç kimse şimdiden bilmiyor. Zaten bilmesi de mümkün değil.
En büyük yanlış, siyasi anlamda ülkenin kaderini etkileyecek önemde bir kararın 11 hukukçunun sırtına bindirilmiş olması.
80 yıldır siyaseten çözemediğimiz din-devlet ilişkisi 11 hukukçunun vereceği bir kararla çözülebilir mi?
Demokrasi adına kapanmama kararı isteyenler de, laiklik adına 'bu son şans kapatılsın' diyenler de büyük bir illüzyon içinde.
Haşim Kılıç'a bir dost olarak söz verdim, 1 saati aşan sohbetimizi aktarmayacağım.
Fakat konuşmamız sırasında tam 3 kez tekrar ettiği şu cümleyi tarihe not düşmek adına kayda geçirmem gerekiyor.
'Eyüp Bey inanın çıkacak karar ne olursa olsun. Göreceksiniz hem demokrasimiz hem laikliğimiz hem de hukukumuz bu süreçten çok daha güçlenmiş olarak çıkacak. Ve yine inanın bu söylediğim temenni değil!'
Başkana sözüm var.
O, başkanlığını yaptığı kuruma yakışır yeni Anayasa Mahkemesi binasının açılışını 29 Ekim'e yetiştirecek.
Ben ise ilk kutlayanlardan olacağım.
Sadece yeni bina için değil, 29 Ekim'de Anayasa Mahkemesi'ne 3 kez tekrarladığı 'demokrasi-laiklik ve hukukun' gerçekten daha da güçlenip güçlenmediğini görmek için gideceğim. 
Eyüp CAN/REFERANS
---------
Bir yorum:

Fullerin son kitabi Yeni Turkiye Cumhuriyeti'ni yeni bitirmis olmasaydim, Hasim Kilic'in sozlerini anlamakta zorluk cekebilirdim.
 
Ancak Fuller'inki sadece bir envanter. Amerikan Hava Kuvvetleri icin RAND'a ismarlanmis bir raporda F. S. Larrabee, Mahir Kaynak, Hasan Cemal, Fehmi Koru da bu envanteri tamamladilar.
 
KApatma davasinin anatomisini anlamak icin TC-ABD, TC Israil iliskilerinin 1997'den sonraki seyrine bakmak gerekir.
 
Cevik Bir'in katkilariyla zirve yapan TC-Israil iliskileri o tarihten sonra hizli dususunu surduruyor. Turkiye'nin bolgesel guc olma istikametinde attigi adimlar, Ortadogu ve Merkezi ve Dogu Asyada cicek acip meyveye dururken, Israil-Turkiye iliskileri surunuyor.
 
2003 tezkere reddinden sonra cok daha belirgin hale gelen Turkiye ABD iliskilerinde 'emir erligi' doneminin sona ermesi, Mart 2008 cikisli RAND ABD HAVA Kuvvetleri raporunda 'Turkiye guvenilmez muttefik' yazilacak asamaya ulasmis.
 
Israil gelismeyi, guvenligi icin buyuk tehdid olarak algilarken, ABD, Buyuk Ortadogu'daki planlari icin tam bir gedik degerlendirmesi yapiyor.,
 
Israil'in guvenligine birinci oncelik veren dar kafali Siyonizm, BASORTUSU'nun Cankayaya cikmamasi icin her seyi yapmaya kararli. ABD'den aldigi sinirli 'ama demokratik kilifli olsun' izni ile Cumhuriyet Mitinglerini baslatiyor.
 
Temmuz secimlerinde bu mudahele ters tepince, ABD de alana iniyor ve Turkiye'deki MAsonlar ve diger Siyonist aparatlarin olanaklari seferber edileren 'adli mudahele' tezgaha konuyor.
 
ABD ve Israil icin amac, AKP'yi yok etmek degil. AKP kapatildiginda 'Gelen gideni aratabilir'. Üstelik Fullerin analizinden de goruldugu gibi, Turkiye'deki diger siyasi mekteplerle AKP arasinda Amerikan ve Israil Politikalarinda mutabakat var.
 
Onun icin Eyup Can'in Gazetecilik diye yaptigi kepaze calismada da gordugunuz gibi, ABD ve Israil, AKP'yi kapatmak degil, 'Bolgesel Guc olma' istikametindeki cabalarindan vazgecirmeye indeksli bir operasyonun içindeler.
 
Yine Eyup Can ve ayni kulvarin kosucusu diger yazar cizer takiminin kalemlerinden tekrarlattirilan 'uzlasma' da bundan ibaret.
 
Kilic milic, gordugunuz ibi sadece ABD-Israil ile AKP-Turkiye arasindaki muzakerelerin sonucunu bakleyen noter katipleri.
 
Turkiye adaleti adina yaziklar olsun.
A.Deyam                       


***