Açık İstihbarat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Açık İstihbarat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Nisan 2016 Cumartesi

BİR PERİNÇEK KLASİĞİ..,


Bir Perinçek Klasiği 



Açık İstihbarat
Tarih:07/04/2014 
Türü:İç Politika 


 Doğu Perinçek; " Ergenekon" sürecinde her türlü operasyona alet olan çamur risalesi Akit'e konuştu :

" Cemaat'e karşı Erdoğan'la birlikte olacağız "

1970'li yıllar: Doğu Perinçek binlerce gencin ölümüne sebep olan sağ-sol saflaşmasında, sol içinde teorik söylemde köylü tabanlı ve anti sovyetik bir kır gerillası cephesi açarak Türkiye'nin kan ile sınavına katkı sundu.  


 
www.acikistihbarat.com
06.04.2014


Doğu Perinçek; " Ergenekon " sürecinde her türlü operasyona alet olan çamur risalesi Akit'e konuştu :

"Cemaat'e karşı Erdoğan'la birlikte olacağız"

1970'li yıllar: Doğu Perinçek binlerce gencin ölümüne sebep olan sağ-sol saflaşmasında, sol içinde teorik söylemde köylü tabanlı ve anti sovyetik bir kır gerillası cephesi açarak Türkiye'nin kan ile sınavına katkı sundu. 

1980'li yıllar: Doğu Perinçek'in öncülüğündeki Aydınlık hareketi, 12 Eylül darbesinin mimarı ve Türkiye'yi 12 Eylül rejimine götüren Gladyo eylemlerinin patronu NATO'ya açıkça bağlılık ilan etti. Darbeden haftalar önce sol örgütlerin haritası Aydınlık gazetesinde yayımlandı. Solcular isim isim, adres adres hedef gösterildi. Bu harita  kanlı 12 Eylül tutuklamalarında en büyük rehber oldu.

1990'lı yıllar: Kanlı terör örgütü PKK'nın meşrulaştırılıp sisteme monte edilme projesinin başlatıldığı yıllardır. Doğu Perinçek "gazeteci" sıfatıyla ve üzerinde gerilla giysileri olduğu halde  Bekaa Vadisi'ne gitti; o meşhur röportajla Türkiye Cumhuriryeti Devleti adına Öcalan'a "Türklerin" kucağını açtı.

Perinçek'in çıkardığı 2000'e Doğru Dergisi ; PKK için "gerilla", "kürdistan" ve "şehitler" ifadelerini ilk kullanan yayın organı oldu.

2000'li yıllar: PKK'nin sisteme iliştirilmesi projesinin diğer ayağı olan Ergenekon operasyonlarının başlamasından tam 9 ayönce Doğu Perinçek'in Aslı Aydıntaşbaş'la görüşmesinde "Ergenekon" adlı belge gündeme geldi. Aydıntaşbaş, belgeyi Perinçek'e verdiğinde, "Ergenekon" operasyonunda kullanılacak önemli bir belge yerini bulmuş oldu. 

(Açık İstihbarat: Yazıdaki, "Ergenekon" belgesinin Perinçek tarafından Aslı Aydıntaşbaş'a verildiği yönündeki maddi hata düzeltilmiştir.Bu maddi hata; yazının, Perinçek'in her dönem  kritik noktalarda bulunduğu ve Akit gazetesine verdiği röportajın, katille röportajı gibi tarihi bir hata olduğu tespitini değiştirmemektedir.)

Ve 7 Nisan 2014: Cemaat-AKP kavgasının Silivri duvarlarında yarattığı çatlaktan"özgürlüğe" süzülen Perinçek, Amerikancı-İslamcı-Faşist iktidarın en azgın yayın organı Akit gazetesine "Cemaat'e karşı Erdoğan'la birlikte olacağız" dedi...

Perinçek'i tanıyanlar açısından bunun anlamı şu: 

"Hazır olun, Türkiye'yi yeni operasyonlar bekliyor...."

Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10477

..


8 Nisan 2016 Cuma

Cemaatin Dershane Propagandası


Cemaatin Dershane Propagandası 



Kaan Turhan 
Açık İstihbarat 
Tarih:06/12/2013 
Türü:İç Politika 



Cemaat okullarında yapılan çalışmalara ilişkin, özellikle yurtdışında yer alan fethullahçı okullardaki sistemi anlatması açısından; Azerbaycan’dan Qafgaz Üniversitesi’nden iki gençle yaptığım ve Haçlı İrticanın Çocukları Ak Faşizm kitabımda yer alan, söyleşiyi de buraya aktarmayı istiyorum.

 Ki fetullahçıların, Türk ve Türklükle ilgili sorunları daha iyi anlaşılabilsin.

 Temel hedefte, ekonomik vurgun yatsa da; amacın, CIA ve ABD güdümlü yerel iktidarlar, şirket yerel temsilcilerinin devşirilmesi dikkat çekicidir. Bunun için de Qafgaz Üniversitesi özelinde, mezunların General Mobil, Shell gibi çok uluslu şirketler içindeki yerlerine bakmak yeterli olacaktır.

  
www.acikistihbarat.com 

06.12.2013




AKP’yle sıcak bir çatışmaya düşen cemaat/camia/hizmet mensupları; her yerde talimatnâme dağıtıyor. Cemaat içinde yaşanan propaganda çalışmasında; (kendi ifadeleriyle)

1.      Belirli saatlerde, twitter üzerinden ileti gönderilmesi, 

2.      Nöbetleşe dua ve namaz kılınması, 

3.      Üst düzeydeki kimselere, faks, mesaj, mail, twitter üzerinden ulaşılması, 

4.      Birebir ‘abi’ler arasında bilgi alış verişi, 

5.      Gazeteden 10 adet dağıtma, 

6.      Gazetelerin görünürlüğünü artırma, Samanyolu haberin izlenmesini sağlama,

7.      Öğrenci velilerini konuşturup medyada haber yaptırma,  

8.      Dost STK’ları ziyaret edip onlara da durumun vehametini anlatma,

9.      Anketlerin takip edilmesi ve oylanması,

10.  Yeni çıkan haber ve köşe yazıları dershane müdürlüklerinden alınabilir,
bilgileri yer almaktadır. 

Ayrıca dağıtılan propaganda evraklarında, cemaat Milli Eğitim Bakanlığı’nın son on yıllık performansını da aktarmışlardır. Savunulacak görüşler de ayrıca talimatnâmeye eklenmiştir. 

1.      Terörün önünde tek engel olarak gözüken bu kurumların tasfiye edilmesini akılla izahatta zorlanıyoruz.

2.      Dans, bale serbest iken fizik, kimya, matematik neden yasak,

3.      Camia ortamı geriyor, kavga ortamı oluşturuyor deniliyor. Biz hiçbir zaman meslek ve meşrebimiz gereği kavga, şiddet ve fitne ortamlarında olmadığımız gibi buna inançlarımız ve mefkûremiz de müsaade etmemektedir. Bu zeminin oluşmaması ile alakalı sayın başbakana arkadaşlarımız bizzat 3 defa ziyaret etmişler ve muhatap alınmamışlar. Siyasi otoritedeki milletvekilleri ve bakanlara mesele intikal ettirildiğinde bu meseleyi niye bizimle paylaşıyorsunuz, başbakanla paylaşsanıza denilmiştir. Bu mevzuda bir muhatap bulunamadığı için gazete ve televizyon aracılığıyla bu mevzu dillendirilmiştir. Ondan dolayı ısrarla üzerinde durulmaktadır. 

4.      Yapılan kapatma hareketi teşebbüs hürriyetine mani, özgürlük anlayışına ters yaklaşımdır. 

5.      İmkanı olanlar özel ders dahi alamayacakları bir zemine doğru sürüklenmekte, imkanları olmayanların halini izahatta zorlanıyoruz.

6.      Bu kurumlar vermiş oldukları hizmet mukabilinde çok düşük ücretler talep etmekte veya okuma salonları, etüt merkezleri gibi kurumlarda ücretsiz eğitim vermektedir.


Cemaat, kılıcı, kalkanı kuşanmış ve savaş veriyor. Özel kurumlarına sahip çıkarken, ellerindeki eğitim kurumlarını, medyayı, öğrencileri, velileri, vekilleri kullanıyor. Bunun için de örgütlü hareket ediyor. Önemli olan konu da dershanelerin bir rant kapısı olması ve cemaatin gelir kaynakları arasında yer alması. Bunun için, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Fatih Sultan Mehmet’in, Pastör’ün, Edison’un, Mevlâna’nın sözlerini; çatışmaları için eğip, bükebiliyor: dahası, kendi çıkar anlayışları üzerine kurdukları dershane yapısını bu sözlerle olumlayabiliyor.


Cemaat okullarında yapılan çalışmalara ilişkin, özellikle yurtdışında yer alan fethullahçı okullardaki sistemi anlatması açısından; Azerbaycan’dan Qafgaz Üniversitesi’nden iki gençle yaptığım ve Haçlı İrticanın Çocukları Ak Faşizm kitabımda yer alan, söyleşiyi de buraya aktarmayı istiyorum. 

 Ki fetullahçıların, Türk ve Türklükle ilgili sorunları daha iyi anlaşılabilsin. 

 Temel hedefte, ekonomik vurgun yatsa da; amacın, CIA ve ABD güdümlü yerel iktidarlar, şirket yerel temsilcilerinin devşirilmesi dikkat çekicidir. Bunun için de Qafgaz Üniversitesi özelinde, mezunların General Mobil, Shell gibi çok uluslu şirketler içindeki yerlerine bakmak yeterli olacaktır.



Qafgaz Üniversitesi’nden İki Söyleşi

       Fetullahçıların, Amerikan derin devletinin uzantısı görünümündeki okulları, Orta Asya’da George Soros güdümlü Turuncu devrimlerden çok önce vardı. Soros’un çabaları açısından hedef ülkede, kullanılabilir akademisyen, siyasetçi, öğrenci hareketi önderleri bulmak güç görünmüyor. Fetullah’ın ABD bağlantılarıyla, Soros’un Amerikan yanlısı iktidar yaratma hedefleri ilginç bir paralellik oluşturuyor. Soros, parasal, örgütsel kışkırtma ve batı bağlantısı açısından gündeme gelirken; Fetullahçılar, insan gücü, eğitim ve yaygın propaganda yoluyla kitleleri etkileme açısından yapbozu tamamlıyor. 

Azerbaycan’da eğitim öğretim yapan Fetullahçılara bağlı Qafgaz Üniversitesi’nden bir öğrenciyle yaptığımız söyleşi, Fetullahçıların Orta Asya faaliyetlerine ışık tutması açısından önemli görünmektedir. R.A.’yla yaptığımız söyleşi, genel hatlarıyla Azeri Türkçesi korunarak aktarılmıştır. Türkiye Tükçesi anlaşılabilirliği artırmak açısından bazı düzeltmeler dışında, söyleşinin tamamına yansıtılmamıştır.

1.       Fetullahçıların Qafgaz Üniversitesi’nde öğrenim görmektesin. Bu üniversite hakkında bilgi verebilir misin? (Eğitim dili, eğitim politikaları ve öğrencilerin durumu açısından) 

Evet..tabii ki. 1993 yılından itibaren eğitim verirler. Kaliteli eğitim verirler. Öğrencilerin durumu eğitim açısından iyidir. Üniversite’de genelde dini bir ortam var. Doğru yeni gelenler bunu hemen anlamazlar,ama yavaş yavaş her şey aydın olur.

2.       Üniversitenin, Azerbaycan siyasetine yönelik çabası var mıdır? Azerbaycan’da gerçekleştirilmeye çalışılan George Soros güdümlü Turuncu/Kadife devrimlerle akademik kadronun bağlantıları var mı? 

Bunların, Soros’la ne kadar yakın ilişkide olmaklarını bilmem. Zaten bu bir sistem. Eğer alakaları varsa da bunların değil de başta duranları alakaları olar. Üniversitedeki öğretmenler sadece ders verirler, bir de  dini faaliyetler. Her halde gelecekte bu yetiştirdikleri insanları devlet içinde güçlü mevkilere getirmek isterler..

3.        Hizmet öğrencilerinin, okulda dini içerikli, Türklük karşıtı faaliyetlerindeki gözlemlerin nelerdir? Hizmet öğrencileri, üniversite dışındada “Işık Evi” olarak isimlendirilen, Fetullah Gülen’in propaganda merkezlerinde faaliyette bulunmakta mıdırlar?

Hizmet çocukları kesin olarak neyinse karşıtı filan olmazlar. Ama Türkçüde değiller. Bunların için önemli olan ümmetçilik. Arapları, kürtleri vb. milletleri Türklere kardeş olduğunu soyler ve hatta bazıları milli kimlik ayrımı yapmaksızın herkesi Allah yarattı, herkes eşittir falan filan söyler. Zaten hizmet çocukları bu evlerde yaşıyorlar.. Burada dini propoganda yaparlar. F.Gülen’in kitapları bir de Said-i Nursinin (Kürdinin) Risale-i Nur’larını çocuklara okuturlar. Böyle evler, Bakü de çok fazla.. Kızlar için bir de erkeler için. Hizmet çocukları için ilk önce hizmet yapmaktır,sonra ise Okul.

4.       Üniversiteyle Azerbaycan devleti arasındaki ilişkiler nasıldır? Azerbaycan ordusu, Azerbaycan siyaseti, Azerbaycan medyası Fetullahçılara ve özelde üniversiteye karşı nasıl yaklaşmaktadır?

Devletle özde görunen ilişki normaldir. Devlet de zaten onların eğitimlerinden razıdır. Medyada bazen onlara karşı yazılar oluyor; Türk düşmanları falan diye. Görünürde her kes normal yanaşmaktadır. Ama bazen MTN (MİT) ışık evlerini basıyor.

5.       Üniversitenin akademik kadrosu hakkında neler söyleyebilirsin? Örneğin, Türkiye’den gelen akademisyenler, Azerbaycan içindeki akademisyenler daha öncesinde de hizmet insanı olarak faaliyet göstermiş midir? 

Akademik kadro genelde Türkiye’de eğitim görmüş ve hizmet yapmış hocalardan oluşur. Yani 99% hizmet adamları. Azerbaycanlı akademisyenler önceler hizmetçi olmayada biler. Ama sisteme girerse artık hizmetçi olacak zaten. Yani ya Bizdensen ya bize karşı...buna benzer bi durum. Onların içinde olup onlarda olmamak kolay değil yani.

6.       Üniversitede faaliyet gösteren öğrenci kulüpleri varsa; bu kulüplerin Fetullahçılar açısından önemini ve bu yöndeki faaliyetlerini açıklayabilir misin? Film gösterimi, kitap ve dergi okumaları, konferans ve seminerler yapılmaktaysa; içerikleri hakkında bilgi verebilir misin? 

Bir sürü klüp var. Tabii ki bazıları onlara hizmet edir. Ama bir tane Türkçü bir klüp yoktur. Bir defe izin almak istedik,olmadı. Dediler ki burada Türk olmayanlar da var; Müslüman olmayanlar da var ama Üniversitedeki ortam dini bir ortamdır. Farklı konferanslar yapılır ama yinede Türkçülükle ilgili hiçbir şey yoktur. Zaten Türkçülük dersen bi sürü düşman kazanırsın.

7.       Üniversitede, fetullahçılarla ilgili olarak başından geçen birkaç olayı aktarabilir misin? Hizmet insanlarının öğrencilere yaklaşımları ve onları kazanma yöntemlerini açıklayabilir misin? Örneğin geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye davet edilmemenin gerekçeleri nelerdir sence?             

Başımdan geçen... Bir defasında hizmet evine gitdim. Yani tam aldatılarak aparıldım. Ders okuma adıyla. O zamanlar Qafqaz da yeni idim. Ama sonradan nerede olduğumu anladım. İyi ki öncede hizmet hakkında okumuştum. Yoksa anında meni yok ederdiler.. Akşam yemek zamanı bunu anladım. Televizyonda bir kanal var o da Samanyolu. Sadece o çalışır. Diğerleri çalışmır. Ve Samanyolunda F.Gülenin vaazı mı neyimi dinlenir. Bir az konuştuk sohbet Atatürk’e geldi. Atatürk’ü sevdiğimi söylediğimde hepsi bana karşı çıktı. Aralarında Azerbaycan ve Türkiye Türkleri vardı. Ben de tekdim (yalnız idim). 

 Niye sevmediklerini sordum; hemen cevap geldi: “ Sen get onun laiklik ilkesini oku. İslam’a karşıdır, Atatürk’ü toprak almayıp, o kafirdir.“ 

Bir sürü hakaret. O günden itibaren ora gitmedim.

Öğrencilere yaklaşma usulleri. Genelde önce tanış olurlar, sonra kantinde bi kahve ismarlarlar. Sonra eve davet ederler. Kitaplar verirler. Yavaş yavaş önce midesini, sonra kalbini ve en son olarak kafasını ele alırlar. 

Türkiye sohbetinin üstünde durmak istemirem. Ama bununla ilgili bir olay oldu. Diğer sınıftan, daha doğrusu bir üst sınıftan bir çocuk vardı. O da başvuru yaptı. Onu da almadılar. Arkadaşlarından sordum. Bir az araştırdım. Sonunda belli oldu ki çocuk önceleri Türkiye Kara Harp okulunda okumuş ve Atatürkçü’dür. Maalesef kendisiyle konuşmadım, tanımadığımdan. Ama arkadaşlarından duydum ki; öncelikle bu sebeple kadroya alınmadı.

Bir olayda başıma gelmişdir. Bunu da anlatmak gerekir bence. Sınav günü idi. Sınıfta bir hizmet çocuğu var. Adam hiç ders okumaz, bütün gün hizmetdeki işlele uğraşır. Geldi sınava. Hoca herkese 1 kağıt payladı. Geçti hansısa belgeleri kontrol edirdi. Çocuk hemen masanın altından bir yazılı kağıt çıkardı. 15 dakika falan bekledi. Sonra dedi ki:

-         Hocam bir vereq daha alabilerem?

-         Evet tabii ki...

-         Teşekkürler...

Bir 20 dakika falan geçti artık çocuk hiç yeni kağıt almadan yenisi çıkardı. Artık 3 tane kağıt çıkarmış. Ve hepside doğru cevaplar. Ama öyle yapıyor ki hiç kimse görmüyor. Ben de sanki yazıyorum gibi yaparak ona bakıyorum. Evet çocuk 3 tane kağıdı aldı ve kalktı..

- Hocam bitirdim

- Tamam ver..

- Sağ olun Hocam

- Bi dur ya..ben sana 2 tane kağıt verdim sen bana 3 tane..

 Hoca böyle soruyla ona bakıyor (sanki ...oğlum bunu kim doğdu?)

Çocuk durdu ve dedi: „Hocam siz bana 3 tane verdiniz. Ama herkes 2 tane olduğunu biliyor.“ Sonra ne olduysa Hoca sanki herşeyi anladı ve çocuğu bıraktı. Her halde bazı işaretler falan.. Hizmet çocuğu soruları önceden bilirdi. Sonra hak mak diyorlar.

 8.       Türkiye’deki örgütlenmeleri açısından Fetullahçıların, Türk Silahlı Kuvvetleri dışında hemen her yerde hizmet adı altında batı emperyalizminin uzantısı konumundadırlar. Bölge imamları vardır. Işık evlerinde genç beyinlere, Saidi Nursi olarak bilinen ama İngiliz casusu, Hamidiye Alayları’nın içinde yer alan Kürt Said’in deli saçması yazdıklarını enjekte etmeye çalışırlar. Türkiye’deki yönüyle fetullahçı gençler, ulusal değerleri, Türklüğü, Kemalizm’i, cemaat çıkarlarının ve hizmetin altında görürler. Bunlara ilişkin neler söylemek istersin. Azerbaycan’daki Türk Gençleriyle, Türkiye’deki Türk Gençleri arasında bu yönüyle bir paralellik var mıdır?

Her şey aynı... Atatürk’ü sevmezler, alkol düşkünü olduğunu söylerler. Saidi ve F.Güleni çok sevirler. Türklük onların için yoktur zaten. Yer vermezler. Türklük milliyetçiliktir ama bunlarda ümmetçilik vardır. Bazen aralarından “Türküm“ diyen de çıkar ama maalesef sadece “Türküm“ der...


    D.K.’yle yaptığımız söyleşi:

1.       Fetullahçıların Qafgaz Üniversitesi’nde öğrenim görmektesin. Bu üniversite hakkında bilgi verebilir misin? (Eğitim dili, eğitim politikaları ve öğrencilerin durumu açısından) 

       Qafgaz üniversitesi Azerbeycan’da 1993 yılında kurulmuştur. Ben üniversiteyi kazanana kadar yine Fetullahçılara ait olan “Araz” kurslarından birinde eğitim görmekteydim. Orda bana nedense hep Qafgaz üniversitesi örnek olarak getirilmekteydi. Nihayet 2004 yılında söz ettiğimiz üniversiteyi kazandım. Azerbeycan’da hem kamu hem de özel sektör üniversiteleri arasında en uygun üniversite Qafgaz’dır aslında. 

 Çünkü, Azerbeycan şartlarında böyle üniversite zor bulunur. Başka üniversitelerde eğitim çok zayıf, sınav dönemlerinde öğrencilerden para toplanıldığı ve hatta sıfır seviyesinde eğitim olduğu takdirde bu üniversite Azerbeycan için büyük varlık haline dönüşmüştür. Ama bunlara rağmen yine de üniversite tercihi döneminde öğrenciler hiç kuşkusuz bu üniversiteyi seçmemektedirler. 

 Üniversitede eğitim İngilizce, Tükiye Türkçesi ve Azeri Türkçesi’nde verilmektedir. Dillerin ağırlığı bölümlere göre değişiyor. Eğitim politikasıysa; Azerbeycan’da faliyet gösteren tüm üniversitelerden farklıdır. Yani burada sistem aynen Türkiye’deki gibi kredi sistemi olarak hayata geçiriliyor. (2008 eğitim yılında değişeceği beklentisi var) Başka farklı eğitim politikası farketmedim daha doğrusu. Öğrenciler durumu açısından da üniversite normal karşılanıyor. Azerbeycan’da gerçekten okumak isteyen öğrencilerin çoğu bu üniversitedeler. Yıllık eğitim harçlarıysa; devamlı bir artış gösterdiğinden ve üniversiteye geçiş puanının artması bu üniversiteye tercihin azalacağını gösteriyor.

2.       Üniversitenin, Azerbaycan siyasetine yönelik çabası var mıdır? Azerbaycan’da gerçekleştirilmeye çalışılan George Soros güdümlü Turuncu/Kadife devrimlerle akademik kadronun bağlantıları var mı? 

       Üniversitenin mutlaka bir çabası vardır. Ama henüz bunu açık bir şekilde ortaya koyamıyorlar. Belli ki ya kendilerini yeteri kadar güçsüz sanıyorlar ya da belli bir zamanın gelmesini bekliyorlar. Aslında onların ne işler çevirdiğini öğrenebilmek için onların arasında olmak gerekir. Onların arasında olmak gerekir derken: yani onlardan birisi olmak lazım. Akademik kadro George Soros güdümlü Turuncu Kadife devrimlerle ilişkisinin olup olmadığını bize bildirecek kadar aptal değil. Akademik kadro o kadar titiz ve net görev yapıyor ki hatta ne zaman namaz kıldıklarını bile farkedemiyoruz.

3.        Hizmet öğrencilerinin, okulda dini içerikli, Türklük karşıtı faaliyetlerindeki gözlemlerin nelerdir? Hizmet öğrencileri, üniversite dışındada “Işık Evi” olarak isimlendirilen, Fetullah Gülen’in propaganda merkezlerinde faaliyette bulunmakta mıdırlar?

       Hizmet öğrencileri okulu yeni kazanmış öğrencilerle devamlı ilişki kurmaktalar. Onlarla çabuk arkadaşlık edip, onları evlerine davet ediyorlar. Hatta ben de bir kez müsafir olmuştum. Bundan başka yüksek kurs talebeleri İngiliz dilinden kurslar falan teşkil etmekte, yeni gelen öğrencileri sapıtmak amacıyla onları beleş olarak kurslara davet etmekteler. Bahsettiğimiz kurslar ya ışık evlerinde ya da üniversitede kurulmaktadır. Hizmet öğrencileri Türklük kavramını kabul etmiş öğrencilerle pek tartışmazlar. Onların asıl amacı yenileri kendi türlerinden yapmaktır. Türklük karşıtı faaliyetler derken mesela; onlar Araba, İranlıya, Mısırlıya kısaca Müslüman olan herkese kardeş demekteler. Hatta en sakıncalı olan şu ki, bir Ermeni Müslümanlığı kabul etmişse eğer, o zaman onu da seve seve kabul ederler. Fetullahçıların en aktif oldukları yer de zaten ışık evleridir.

4.       Üniversiteyle Azerbaycan devleti arasındaki ilişkiler nasıldır? Azerbaycan ordusu, Azerbaycan siyaseti, Azerbaycan medyası Fetullahçılara ve özelde üniversiteye karşı nasıl yaklaşmaktadır?

       Üniversiteyle Azerbeycan ilişkisini anlamak çok zordur. Medya Azerbeycan’da faaliyet gösteren Nurcular’ın devletimiz için çok tehlikeli olduğunu söylediği halde, Eğitim Bakanlığı’mız Qafqaz Üniversitesi’nin imkanlarının genişletileceğini vaad etmektedir. Azerbeycan polisi bazı ışık evlerindeki öğrencileri propaganda yaptıklarına göre tutukladığı halde Cumhurbaşkanı’mız “Ben ÇAĞ öğretimin yaptığı işten çok memnunum” diyor.

5.       Üniversitenin akademik kadrosu hakkında neler söyleyebilirsin? Örneğin, Türkiye’den gelen akademisyenler, Azerbaycan içindeki akademisyenler daha öncesinde de hizmet insanı olarak faaliyet göstermiş midir? 

       Üniversitenin akademik kadrosu eğitim açısından çok yüksektirler. Genelde çoğu “doktor” adresine ulaşmışlar. Her iki ülkeden kadro bulunmaktadır. Azerbeycan’dan katılan öğretim kadrosu ise çoğunlukla Türkiye’deki Fetullah Gülen üniversitesinde eğitim görmüşler ya da “ışık evler”inde kalmışlar. İşlerindeki kusursuzluk onların daha önce de hizmet yaptıklarını hiç düşünmeden “evet” dememize imkan veriyor.

6.       Üniversitede faaliyet gösteren öğrenci kulüpleri varsa; bu kulüplerin Fetullahçılar açısından önemini ve bu yöndeki faaliyetlerini açıklayabilir misin? Film gösterimi, kitap ve dergi okumaları, konferans ve seminerler yapılmaktaysa; içerikleri hakkında bilgi verebilir misin? 

       Üniversitede faaliyet gösteren öğrenci kulüpleri vardır. Bu kulüplerin Fetullahçılar açısından tek önemi o ki, oraya kayıt olmuş öğrenciler kolaylıkla onlara yem oluyorlar. Kitap okuma, film seyretme, dergi dağıtma, seminer, konferans gibi olaylar genellikle üniversitede değil, onlara ait olan öğrenci yurtlarında yapılır. (2 yıl yurtta kaldığım için bunları kesin biliyorum.)

       Kitaplar Said Nursi’nin “Söz” lerinden oluşmaktadır. Dergiler Azerbeycan ve Türkiye’de basılan dergilerdendir. Hepsinin de içeriği aynı masallar. Bu tür propagandayı zorunlu yaptırmaktan kaçınırlar. Mesela ben hiç yapmadım. Çünkü nefret ediyordum onlardan da, filmlerinden de, kitaplarından da, kalemlerinden de...

 7.       Üniversitede, fetullahçılarla ilgili olarak başından geçen birkaç olayı aktarabilir misin? Hizmet insanlarının öğrencilere yaklaşımları ve onları kazanma yöntemlerini açıklayabilir misin? Örneğin geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye davet edilmemenin gerekçeleri nelerdir sence?             

       Bizim grupta her iki türden ögrenciler var. Yani hem Nurcu’lar, hem de Türkçü’ler. Genelde Türkcü’ler Nurcu’lardan derslerinde daha başarılıdırlar. Ama buna rağmen sınav döneminde zor bir dersden pek çok Türkçü’nün kaldığı halde Nurcu’lar düşük puanlarla geçmekteler.

       Hizmet öğrencileri normal insanlara üstten aşağı –sanki bizler durmadan hayatımızı kaybediyoruz ve karşılığında ölümden sonrakı dünyamızı da kazanamıyoruz ama onların kazandıkları bir şey mi var. 

       Hizmet öğrencileri yeni gelmiş öğrencileri aldatarak “ışık evler”ine götürüyorlar. Onlara pek çok dersten yardım edeceklerine, sınavda da başarılı olacaklarını ilişkin söz veriyorlar. Ama eve girdikten bir kaç gün sonra ona tanımadığı kitaplar hediye ediliyor, okumasının vacibliğinden bahsediliyor.



http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10442


..

1 Nisan 2016 Cuma

PKK'nın Koruyucu Melekleri Özel Uçakları ile Diyarbakır'da- Açık İstihbarat

PKK'nın Koruyucu Melekleri Özel Uçakları ile Diyarbakır'da- Açık İstihbarat



Tarih:03/10/2015  
Türü:İstihbarat









Sürekli tekrarlıyoruz; artık terörle değil işgalle mücadele noktasındayız.

PKK bir terör örgütünün ötesinde ABD/NATO'nun öncü birliği olarak karşımızda.

Suriye'ye Rusya'nın konuşlanması ve ABD'nin sahne önünde bu konuşlanmaya karşı gibi görünürken arka planda iseUkrayna benzeri bir derin paylaşımın yapılmış olma ihtimali yüksek.

ABD için Pasifik mi daha değerli, Doğu Akdeniz mi sorusuna Pasifik cevabını veriyorsanız ; Rusya ile Doğru Akdeniz'e karşı Pasifik pazarlığı yapmadıklarının garantisini kimse verebilir mi?


PKK'nın Koruyucu Melekleri ve Özel Uçakları
www.acikistihbarat.com

04.10.2015



ABD'nin PKK'ya Destek İçin Diyarbakır'a Konuşlandırdığı Uçak

ABD'nin PKK'ya Destek İçin Diyarbakır'a Konuşlandırdığı Uçak

Yukarıdaki resme iyi bakın. ABD'nin AKP ile yaptığı son anlaşma ile Diyarbakır'daki üsse yerleştireceği uçaklardan biri.

ABD Özel Kuvvetlerinin kullandığı, Boeing'in ürettiği MC-130H model bu uçaklar; ABD Hava Kuvvetlerine bağlı "Guardian Angels" (Koruyucu Melekler) kod adlı birliğe bağlı olarak üsse
konuşlanacak.

"Milli AKP"'nin İncirlik ve Diyarbakır'a ek kuvvetlerle yerleşmesine izin verdiği ABD'nin bu uçakları sıradan uçaklar değil.

Burunlarındaki o büyük çıkıntıya dikkat.

O hazne bünyesinde en gelişmiş elektronik harp teçhizatı yatıyor. Bu uçakla her türlü iletişimi engelleme, yayma ve karıştırma becerisine sahipler.

Görünürde 300 kişilik "Guardian Angels" birliği , bölgede arama kurtarma operasyonları için bulunacak. Bizdeki MAK'ın karşılığı.

Bu birlik ABD Özel Kuvvetleri'nin de en elit tabakasını temsil ediyor ve bölgeye çok özel uçakları ile geliyorlar.

"Koruyucu Melek"lerin özel uçağı MC-130H 'nin derin özelliklerine geri dönelim...

Bünyesindeki son nesil elektronik harp teçhizatı dışında bu uçak, 75 metre yükseklikten her türlü hava şartında uçabiliyor.

Yani radar ufkunun altında uçabilecek yetenekte; hele ki bu ufuk bizim yetersiz radar sistemlerimizin ufku ise.

MC-130H kısa toprak pistlere inebiliyor ve ayrıca psikolojik harp materyalleri ve muhimmat/malzeme atabilmesine yarayacak teknolojiye sahip.

Özel Birlikleri nakletme kapasitesi bu uçağın en son ve en yavan özelliği.

Kitabın ortasından konuşalım...

"Guardian Angels" ve uçakları Diyarbakır'a kendi düşen pilotlarını kurtarma/koruma için değil PKK'ya destek operasyonlarına hız verme maksadı ile yerleşiyor.

300 kişilik birliğin farklı rotasyon teknikleri ile bölgeye sızdırabileceği özel kuvvet personelinden tutunda ; ister havadan, ister inebileceği kısa toprak pistler aracılığı ile karadan PKK'ya verebileceği lojistik ve elektronik harp desteği envai çeşit.

ABD NATO'nun Çıkartma Gücü olarak PKK(Dağlıca/Cizre Beachhead Saldırılarıdır)

başlıklı yazımızda PKK'nın ABD Özel Kuvvetleri tarafından  yeniden formatlanarak bölgeye yeniden konuşlandırıldığını yazmıştık.

ABD'nin İncirlik ve Diyarbakır'daki yeni konuşlanması ise işte bu yeni PKK'ya daha yakından destek verme girişimidir.

Bu girişim sonrası bölgedeki kritik referans noktalarında  istikrarsızlaştırma faaliyetleri hız kazanacaktır.

ABD'nin uzun erimli işgal operasyonunda, Diyarbakır konuşlanması çok önemli bir faz başlangıcına tekabül ettiğinden, NATO bağımsız TSK unsurlarının bu gelişmelere karşı teyakkuzda olması ülkenin bekaası açısından hayati önem taşımakta.

Sürekli tekrarlıyoruz; artık terörle değil işgalle mücadele noktasındayız.

PKK bir terör örgütünün ötesinde ABD/NATO'nun öncü birliği olarak karşımızda.

Suriye'ye Rusya'nın konuşlanması ve ABD'nin sahne önünde bu konuşlanmaya karşı gibi görünürken arka planda iseUkrayna benzeri bir derin paylaşımın yapılmış olma ihtimali yüksek.

ABD için Pasifik mi daha değerli, Doğu Akdeniz mi sorusuna Pasifik cevabını veriyorsanız ; Rusya ile Doğru Akdeniz'e karşı Pasifik pazarlığı yapmadıklarının garantisini kimse verebilir mi?

Devler birbirleri ile savaştıkları kadar da danseder ve gerekli taktik ve stratejik zekaya sahip olmayanlara ise, "Rusya'nın komşusu olmayan Suriye ile ne işi var?" şeklinde stratejik sığlık abideleri dikmek düşer. 

Bu tarz sığ akıllar ve ahlaklar , ABD-Rusya gibi devlerin ortak kullanımına ve zamanı geldiğinde ortak olarak harcanmasına adaydır.

Türkiye'de Devlet aklını mevcut güruhun elinden kurtarılıp , bizi bekleyen Metal Fırtına'yı karşılayabilecek düzeye taşınması için çok fazla vaktimiz yok.

Obama'nın demeçlerinde "Fırat'ın doğusu" terminolojisi kullanmaya başladığı noktada Devlet'in raflarından "ABD ile Savaş" senaryosunu indirip revize edip hazırlıklara başlama zamanı gelmiş demektir.

10 sene önce bugünleri uyardığımızda bizi "paranoyak komploculukla" suçlayanları tekrar uyarıyoruz.

Bu ülkenin bir 10 sene daha sizin gaflet ve dalaletinize tahammül edecek hali yok.

Açık İstihbarat


..



2 Şubat 2016 Salı

Gökçek Erdoğan'ı Devirmek İçin Ne Kadar Harcadı?




Gökçek Erdoğan'ı Devirmek İçin Ne Kadar Harcadı? 




Açık İstihbarat
Tarih:16/07/2013 
İç Politika 

Melih Gökçek'in bugün ekran ekran dolaşıp, " Faiz Lobisi " masalları adı altında, lideri Erdoğan'ı cansiparene savunmasına ve işi gücü bırakıp twitter hesabından herkesle ağız dalaşına girmesine bakmayın.
Bugünlerde ekranlarda Erdoğan'ı devirmek için Gezi olaylarına nasıl finansman sağlandığını kanıtlamaya çalışan Gökçek'in bizzat kendisinin Erdoğan'ı devirmek için ne tür araştırmalara nasıl finansman sağladığının, tek başına faiz lobisi gibi çalıştığının  belgesini aşağıda dikkatinize sunuyoruz.

Gökçek  Erdoğan'ı Devirmek İçin Ne Kadar Harcadı?


Açık İstihbarat
Açik Istihbarat'in Resmi web sitesi;
www.acikistihbarat.com
16.07.2013



Gezi olayları sonrasında Tayyip Erdoğan'ın en büyük zararlarından biri Melih Gökçek'in  çevresindeki konuşlanmasını güçlendirmesi oldu.

Erdoğan'ın çevresindeki çemberin daraldığı ve iyice kalitesiz hale geldiği yolundaki tespitlere, Yiğit Bulut ve Melih Gökçek gibi isimlere bakıp da katılmamak mümkün değil. Ekonomi başdanışmanı olarak Yiğit Bulut'u atamak, ekonomi konusunda tuzağa yürümekle eşdeğerdir. Benzer şekilde Melih Gökçek gibi Türk siyasetinin en şaibeli isimlerinden birini bu kadar yakınına yaklaştırmak Erdoğan için bir diğer akıl tutulmasıdır. 

Erdoğan'ı cansiparene savunur görüntüsü veren Melih Gökçek'in, Ankara'daki miting sırasında sahada MHP bayrağı açtırması Erdoğan'ı nasıl bir tuzağa çekebileceğine güzel bir örnek.Erdoğan'ın önümüzdeki süreçte en fazla ihtiyaç duyacağı MHP ve tabanı ile arasına sokulan bu usta nifak bugün meyvelerini AKP'li Çelik'in sert demeçleri ile veriyor. 

Melih Gökçek'in bugün ekran ekran dolaşıp, "faiz lobisi" masalları adı altında, lideri Erdoğan'ı cansiparene savunmasına ve işi gücü bırakıp twitter hesabından herkesle ağız dalaşına girmesine bakmayın.

Bugünlerde ekranlarda Erdoğan'ı devirmek için Gezi olaylarına nasıl finansman sağlandığını kanıtlamaya çalışan Gökçek'in bizzat kendisinin Erdoğan'ı devirmek için ne tür araştırmalara nasıl finansman sağladığının, tek başına faiz lobisi gibi çalıştığının  belgesini aşağıda dikkatinize sunuyoruz. 

Tarih : 13.06.2003

Faturanın Sıra No : 012730

Fatura Ankara merkezli bir araştırma kuruluşuna ait. Faturanın orijinalindeki bu alanı, sözkonusu kuruluşun ticari hakları açısından bloke ettik.

Melih Gökçek'e kesilen bu faturada, Gökçek'İn ismi ve adresi açıkça görülüyor.

Toplam 354.749.999.350 TL'lik bir fatura. 

Yani 354 milyar TL.

Melih Gökçek bu parayı bakın kendisine danışmanlık yapan bu araştırma şirketine ne için ödemiş:

Aynen faturadaki satırlardan aktarıyoruz:

"AKP'nin İktidara Gelmesi Nasıl Önlenir Araştırması" ve

"AKP Başkanı Erdoğan'ın Tutarsızlıkları Araştırması"

Gökçek, bu araştırmalarla birlikte kendisi hakkında anketler yaptırmış ve bu anketlerde tesadüfe bakın ki, Tayyip Erdoğan'ın önünde "en güvenilen lider" çıkmış, oy oranının % 45' lere vurduğu iddia edilmişti.

O zaman da, bu araştırmalar Gökçek'e yakın kanallarda ( bkz TGRT ) şişirilerek anlatılmış ve Gökçek için Erdoğan'a karşı zemin hazırlanmıştı.
...

Zamanında Erdoğan'ın koltuğunda gözü olan Gökçek'in , Erdoğan'ı koltuğundan etmek için " Faiz lobisi " gibi çalıştığını görüyorsunuz.

Türkiye'de hiç kimse rezil olamaz kuralı bir kez daha kanıtlanıyor.

Bugün utanmadan AKP'nin gitmesini  isteyenleri darbecilikle suçlayan ve Gezi parkındaki olayların nasıl finanse edildiğini kanıtlamaya çalışan bu şaka gibi adam, 
kendisinin daha bir kaç sene önce AKP'yi devirmenin yollarını araştırmak için araştırma kuruluşlara milyarlarca TL aktardığını unutuyor. 

Erdoğan'ın da Melih Gökçek'İn neye tekabül ettiğini bildiğine eminiz fakat denize düşen psikolojisi ile hareket etme olasılığını da gözardı etmemek gerekiyor. 
Hele ki elindeki dosya arşivi ile ünlü bu ŞAKA ADAM'a karşı, " Dostlarını yakınında tut, düşmanını daha da yakınında " prensibi de devrede olabilir.

Sebebi ne olursa olsun, Melih Gökçek ve Yiğit Bulut gibi Türk siyasi tarihinin en dramatik dönüşlerini gerçekleştiren isimlerin Erdoğan'a bir faydası olmayacağı aşikar.

Tarih unutmaz. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar.

Gerçekleri çarpıtarak iktidarda kalabileceklerini zannedenlere rağmen.

----- Melih Gökçek'in Erdoğan Karşıtı Çalışmalara Sağladığı Finansmanın Belgesi ---

Melih Gökçek'in Erdoğan Karşıtı Faaliyetlerinin Belgesi

Yukarıdaki faturanın tam boy halini görmek için Tıklayın
( http://www.acikistihbarat.com/dosyalar/melih-gokcek-akp-iktidari-nasil-onlenir-arastirmasi-fatura-acikistihbarat.jpg )

Açık İstihbarat

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10377


..