PKK Rahat bir nefes alacak! Kılıçdaroğlu'na PKK desteği!
İnan Kahramanoğlu
CHP'nin Gerçek Seçim Sloganı:
PKK RAHAT NEFES ALACAK
KILIÇDAROĞLU
YIL 2011
Kılıçdaroğlu, kaset komplosuyla gelir gelmez ilk sözü Apo'yu affa evet diyecekleri oldu. Geçtiğimiz haftaki Hakkari mitinginde ise Tayyip'in bile vaadetmeye cesaret edemediği özerklik talebiyle çıktı kar?ımıza. Hakkari mitinginin bir özelliği daha vardı. PKK'lılar tarafından doldurulan kalabalıkta hiç kimsenin elinde Türk bayrağı yoktu.
Genel başkanlık koltuğuna oturduktan hemen sonra PKK'lı teröristlere "genel af"tan bahseden, anadilde eğitim ve Kürtçe yayın başta olmak üzere pek çok PKK talebinin savunuculuğuna soyunan Kemal Kılıçdaroğlu, seçime sayılı günler kala Kürtçülük gazına iyiden iyiye basmış durumda.
Hâl böyle olunca da Tayyip Erdoğan'ın Kepenk kapatılarak karşılandığı Doğu ve Güneydoğu illerinde Kemal Kılıçdaroğlu, PKK'nın örgütlediği büyük kalabalıklara hitap ederek adeta gövde gösterisi yaptı.
CHP'nin eski lideri Deniz Baykal'ın iki yıl önce yumurtalı ve taşlı saldırılarla karşılaşıp, ancak bir avuç CHP'liye, o da polis korumasında seslenebildiği Van'da da durum farklı değildi. Kılıçdaroğlu, Yeni CHP'nin genel başkanı olarak Baykal'dan iki yıl sonra gittiği Van'da davul zurna eşliğinde ve kitlesel bir katılımla karşılandı.
Kılıçdaroğlu'na yönelik bu ilginin ve açık desteğin sebebi nedir peki?
Ne değişti?
CHP'nin bu bölgelerde büyük bir oy patlaması yapması zaten mümkün değil. Nitekim Kılıçdaroğlu da bu gerçeği itiraf etmek zorunda kalıyor:
"Mitinge gelenlerin hepsinin bize oy vermesini beklememeliyiz" diyor.
BDP'nin resmi olarak miting katılımını örgütlediğini açıklaması da düşünülürse toplanan kalabalıklar zaten PKK'nın kalabalığı.
Nitekim çeşitli basın yayın organları PKK mitingine katılanların CHP mitinglerinde hazır kıta olarak bulunduklarını fotoğraf ve kamera kayıtlarıyla belgelediler.
Dolayısıyla CHP'ye yönelik bu ilginin sebeplerini CHP'nin bölgede güçlenmesinden çok Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğuna oturduktan sonra açıkladığı Kürt politikasında aramak gerek. CHP'nin PKK'yı bu denli memnun eden yeni Kürt politikası CHP'ye yönelik PKK desteğinin de başlıca sebebi.
Kılıçdaroğlu'nun Tunceli, Van, Bitlis ve Hakkari mitinglerinde söylediklerinden sonra PKK'nın bütün gövdesiyle Kılıçdaroğlu'nun arkasında yer alması da bu açıdan bakıldığında hiç şaşırtıcı değil.
PKK ve CHP arasındaki iyi niyet gösterileri zaten uzunca bir süredir herkesin gözü önünde cereyan ediyordu.
Diyarbakır'da PKK'lı terörist cenazelerini bahane ederek yapılan kepenk kapatma eylemine CHP Diyarbakır İl Başkanlığının katılması, CHP-PKK arasındaki bu işbirliğinin önemli bir göstergesiydi.
Nitekim CHP genel başkan yardımcıları Sena Kaleli ve Sezgin Tanrıkulu'nun kepek kapatma eylemlerini "halkın kendi iradesi ile yapılmış eylemler" olarak göstermesi ve Kılıçdaroğlu'nun da bu eylemlere destek veren açıklamaları da bu "kepenk kardeşliği" görüntüsünün hemen arkasından geldi. Yıllardır PKK'nın değişmeyen eylemlerinden birisi olan kepenk kapatmalar CHP lideri ve yardımcıları tarafından "halkın kararına saygılıyız" denilerek açıkça desteklendi.
Ve ilginçtir; tek bir CHP örgütünden ve tek bir CHP'liden bugüne kadar eleştirel bir tek söz bile gelmedi!
Demek ki, CHP'deki Kürtçüleşme sanıldığından da hızlı ilerliyor.
Kılıçdaroğlu Kürtlere özerklik vaadetti
Kılıçdaroğlu'nun Hakkari mitingi ise taşların yerine oturduğu ve CHP-PKK işbirliğinin ayyuka çıktığı bir miting oldu.
Kılıçdaroğlu seçim barajının düşürülmesinden tutun da faili meçhul cinayetlere kadar pek çok konuda PKK söylemlerini aratmayan açıklamalarının yanı sıra KCK tutuklusu PKK'lı belediye başkanı ve siyasilere de açıkça destek verdi:
"Demokrasi varsa herkes için var. Belediye başkanlarını kelepçeleyip, fotoğrafını çekip medyaya servis edeceksin! Sabahın köründe evlerin basıldığı düzene son vereceğiz."
KCK davasının avukatlığına soyunan Kılıçdaroğlu, davanın savcısını ziyaret edip PKK'lılara yönelik operasyonları eleştirmekten de geri kalmadı.
Tayyip'in Hakkari'de yaptığı "Artık Kürt sorunu yoktur, Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır" açıklamasını eleştiren Kılıçdaroğlu miting alanını dolduran PKK'lılara üç kez "Böyle bir sorun var mı?" diye sorup "Ankara'da Recep Hakkarililerin sesinden duymuş olur" diyerek "Kürt sorunu vardır" vecizesini de Tayyip'in elinden almış oldu.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun Hakkari'deki en önemli açıklaması hiç şüphesiz Kürtlere özerklik vaadiydi.
Avrupa ülkelerinde kabul edilen özerklik şartlarını aynen kabul edeceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu Kürt açılımının mimarı Tayyip'in bile cesaret edemediği özerklik vaadiyle Kürtçülük yarışında Tayyip'i çok gerilerde bırakmış oldu. Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki dönemdeki misyonu da böylelikle daha netleşti.
Apo'nun İmralı'dan Tayyip'e gönderdiği "Sen çözemezsen Kılıçdaroğlu çözer" mesajının kerameti de ortaya çıkmış oldu böylece.
Hakkari'de PKK'lılara seslenen Kılıçdaroğlu'nun "Bedeli ne olursa olsun bu ülkeye barışı getireceğim. Çatışmayı bitireceğiz" sözü Apo'nun bu mesajının Kılıçdaroğlu tarafından alındığının kanıtıydı adeta.
Tek bir Türk bayrağı dahi olmayan CHP mitingi
Hakkari mitinginden akıllarda kalan önemli bir nokta da on binlerce kişinin hınca hınç doldurduğu miting alanında tek bir Türk bayrağının, tek bir Atatürk posterinin olmayışıydı.
Hadi diyelim ki mitinge katılanların tamamına yakını PKK destekçileriydi ve bunların Türk bayrağı ve Atatürk'e alerjileri var. Peki ama CHP il ve ilçe örgütlerinin de aklına gelmemiş miydi koskoca miting alanında tek bir Türk bayrağı ve Atatürk posteri açmak.
Diyarbakır'da PKK'lılarla birlikte kepenk kapatan CHP'lilerden sonra Hakkari'de Türk bayrağı taşımaktan kaçınan CHP'liler ne yazık ki artık kimseyi şaşırtmıyor. Çünkü CHP'nin doğu ve Güneydoğu teşkilatlarının tümü Gürsel Tekin'in marifetiyle PKK yandaşlarına devredilmiş durumda. Elbette bu Kürtçüleşme sadece bu bölgelerle sınırlı değil. CHP tepeden tabana bir Kürtçü dönüşümün içinde kimlik değiştiriyor.
Hakkari'deki manzara aslında Yeni CHP'de Atatürkçülüğün tasfiye edildiğinin, Yeni CHP'nin PKK çizgisinde bir partiye dönüştürüldüğünün somut göstergelerinden birisiydi.
Elbette gören gözler, duyan kulaklar için. Yoksa CHP'yi hâlâ Atatürk'ün partisi zannedip bu açık dönüşümü görmezden gelmeyi ve devekuşunu oynamayı sürdürenlerin sayısı da az değil.
Genel başkanlık koltuğuna oturduğu günden beridir Atatürk adını ağzına almaktan özenle kaçınan, bir türlü "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyemeyen Kılıçdaroğlu ise bu eleştirilere nazire yaparcasına, Kürtçe pankartlarla karşılandığı memleketi Tunceli'de "Dersimli olmaktan gurur duyuyorum" demiş.
Atatürk'ün Dersim isyanını bastırdıktan sonra buraya Tunceli adını vermesine inat kendisini Dersimli olarak tanıtan ve Kürtçe pankartlarla karşılanmaktan son derece memnun birinin başında bulunduğu bir partiden hangi aklı başında insan hâlâ Atatürk'ün partisi olarak bahsedebilir!
Kılıçdaroğlu'nun Yeni CHP'si neresinden tutsanız dökülüyor!
Kılıçdaroğlu: BOP'un yeni eşbaşkanı
Diyarbakır'da PKK'lı terörist cenazelerini bahane ederek yapılan kepenk kapatma eylemine CHP Diyarbakır İl Başkanlığının katılması, CHP-PKK arasındaki bu işbirliğinin önemli bir göstergesiydi (üstte). Genel başkanlık koltuğuna oturduğu günden beridir Atatürk adını ağzına almaktan özenle kaçınan, bir türlü "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyemeyen Kılıçdaroğlu ise bu eleştirilere nazire yaparcasına, Kürtçe pankartlarla karşılandığı memleketi Tunceli'de "Dersimli olmaktan gurur duyuyorum" demiş. Yukarıdaki resimde Kılıçdaroğlu'nun Tunceli'deki Kürtçe bilboardlarını görüyorsunuz.
Baykal'a yönelik kaset komplosunun hemen arkasından Kılıçdaroğlu genel başkanlık koltuğunu devraldığında TÜRKSOLU sayfalarında bu süreci "CHP'de PKK darbesi" olarak adlandırmış ve Kılıçdaroğlu için"Amerika'nın ve PKK'nın adayı" demiştik
Gerçekten de Kılıçdaroğlu bir küresel proje olarak ve "Gandi Kemal" imajıyla CHP'nin başına getirilmişti.
Kimler tarafından ve ne amaçla CHP'ye genel başkan yapıldığı şimdi herhalde çok daha net görülebiliyor.
CHP genel başkanlığı koltuğunda birinci yılını dolduran Kılıçadaroğlu her söylemi ve eylemiyle adeta TÜRKSOLU'nu haklı çıkarmak için çırpınıyor.
Kılıçdaroğlu'nun seçimlere günler kala Kürt meselesiyle ilgili yaptığı bu açıklamalarsa elbette boşuna değil.
Kılıçdaroğlu bütün eylem ve söylemleriyle BOP'un yeni eşbaşkanı olduğu mesajını vermektedir aslında.
Tayyip Erdoğan'ı her fırsatta BOP eşbaşkanı olarak suçlayan Atatürkçülerimiz bakalım BOP'un yeni eşbaşkanı Kılıçdaroğlu'na da aynı sert eleştirilerle karşı çıkabilecekler mi?
"Tayyip gitsin, Kılıçdaroğlu gelsin de, ne olursa olsun"diyenler ABD'nin Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'yi bölme, üniter, lâik ve ulus devlet yapısını ortadan kaldırarak Türkiye'yi bir federasyona dönüştürme projesinin taşeronu olduğunu görebilecekler mi?
"Başbakan Kılıçdaroğlu" sloganları eşliğinde Atatürkçü bir iktidar rüyasına dalıp Kılıçdaroğlu tehlikesini görmezden gelen CHP'liler, Kılıçdaroğlu'nun "Türkiye Cumhuriyeti"nin değil ancak "Türk-Kürt Federal Cumhuriyeti"nin başbakanı olabileceğinin acaba farkındalar mı?
ABD'nin seçim planı: CHP-BDP koalisyonu
MHP'ye yönelik kaset olayı da içinde olmak üzere pek çok operasyonla ABD Türk siyasetini yeniden dizayn etmektedir.
Burada ise ABD'nin esas oğlanları değişmiştir. Amerikancı Tayyip'in son günlerde birden en keskin Amerikan karşıtı olması, Kılıçdaroğlu'nun ise Amerikancılıkta sınır tanımayan tavrı ve Kürtlere özerklik vaadi bu görev değişikliğinin kanıtıdır.
Yükselen milliyetçiliği büyük bir tehlike olarak gören ABD MHP'yi Meclis dışına atarak ve CHP'yi bir Kürt partisi durumuna sokarak Türkiye'deki ulusalcı yükselişin sonunu getirmek istemektedir.
ABD, AKP'yi defterden silmiştir. MHP baraj altına sürülmek istenmektedir. CHP ve BDP ise açıkça desteklenmektedir.
Kim bilir daha düne kadar açıkça telaffuz edilen CHP-BDP ittifakı bir bakmışsınız seçimden hemen sonra bir CHP-BDP koalisyonuna olarak ortaya çıkmış!
MHP'nin dışarıda bırakıldığı bir Meclis aritmetiğinde bu hiç de uzak bir ihtimal değildir. Bunun önündeki tek engel şimdilik CHP'nin böyle bir ittifakı kuracak sayıda milletvekili çıkartma ihtimalinin az olmasıdır.
Ancak yeni Meclis tablosunda CHP ve BDP arasındaki somut işbirliğini izlemeye şimdiden hazır olmalıyız.
Yeni Anayasa, federasyon, özerklik gibi hayati derecede önemli gündem maddelerinde AKP'ye bile rahmet okutacak bir CHP-PKK ittifakı ise zaten şimdiden oluşmuş durumdadır.
CHP'nin gerçek seçim sloganı: "PKK rahat bir nefes alacak!",
CHP'nin seçim sloganı her ne kadar "Türkiye rahat bir nefes alacak" şeklindeyse de bu politikalarla CHP'nin Türkiye için bir felaket senaryosu olduğu ortaya çıkmıştır.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'si, Apo'yu ve PKK'lı teröristleri affetmeye hazırlanmaktadır.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'si, Kürt kimliğini Anayasa'ya geçirtmeye, Kürtçeyi ikinci bir dil yapmaya hazırlanmaktadır.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'si, Türkiye'yi bir federasyona dönüştürüp Özerk Kürdistan'ı kurmaya hazırlanmaktadır.
Bütün bunları alt alta yazdığınızda ise CHP'nin gerçek seçim sloganı ortaya çıkmaktadır:
PKK rahat bir nefes alacak!