19 Mayıs 1919 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
19 Mayıs 1919 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Eylül 2020 Pazar

19 Mayıs'ı anlamayan neyi anlar!.

19 Mayıs'ı anlamayan neyi anlar!. 



Arslan TEKİN. 

YENİÇAĞ

29 nisan 2019


Bugün 19 Mayıs. M. Kemal Atatürk Samsun'a çıktı.

Sihrî cümle. "Kurtuluş" bu cümlede mündemiç.

Yok Vahidettin göndermişti, yok İngilizler... Yok asıl şu maksatla çıkmıştı... Yok M. Kemal padişahı kandırmış, ikbal peşine düşmüştü... Daha neler neler yazıldı. Şöyle bir interneti dolaşın, okuduklarınız karşısında dehşete kapılıyorsunuz. Kimse zamanı tahlil etmiyor, sadece ve sadece kin kusuyor. M. Kemal'e baba arayanlar mı ararsınız, dinden girip imandan çıkanları mı ararsınız, M. Kemal'i Marxist idealleriyle örtüştüren absürtlükleri mi ararsınız... Gani...

Ülkemiz aşağıda M. Kemal'in anlattığı gibiyken, "şahsiyat" tartışmasına girenler, art niyetlilerdir. Bilerek veya bilmeyerek emperyal güçlere uşaklık edenlerdir:

"1335 [1919] senesi mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Vaziyet ve umumî manzara:

Osmanlı Devleti'nin dâhil bulunduğu grup, Harb-i Umûmî'de mağlûp olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş,  şartları ağır, bir mütârekenâme imzalanmış.

Büyük harbin uzun seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir hâlde. Millet ve memleketi Harb-i Umûmî'ye sevk edenler, kendi hayatları endişesine düşerek,memleketten firar etmişler. Saltanat ve hilâfet mevkiini işgal eden Vahîdeddin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiğidenî tedbirler araştırmakta. Damad Ferid Paşa'nın riyasetindeki kabine; âciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız padişahın iradesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını  koruyabilecek herhangi bir vaziyete razı.

Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

İtilâf Devletleri, mütareke hükümlerine riayete lüzum görmüyorlar. Birer vesile ile, İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul'da. Adana vilâyeti, Fransızlar;

Urfa, Maraş, Ayıntap [Antep], İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da, İtalyan askerî birlikler; Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleribulunuyor. Her tarafta, yabancı subay ve memurları ve hususî adamları faaliyette. Nihayet, söze başlangıç kabul ettiğimiz tarihten dört gün evvel, 15 Mayıs

[1]335 [15 Mayıs 1919]'te İtilâf Devletleri'nin muvafakatiyle Yunan ordusu İzmir'e çıkartılıyor.

Bundan başka, memleketin her tarafında, Hristiyan unsurlar gizli, açık, hususî emel ve maksatlarının elde edilmesine, devletin bir an evvel çökmesine mesaisarf ediyorlar.

Bilâhare elde edilen sağlam malumat ve vesikalar ile teyit olundu ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde teşekkül eden "Mavri Mira" heyeti vilâyetler dâhilindeçeteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan salîb-i ahmeri [kızılhaçı], resmî Muhacirîn [göçmenler] Komisyonu;

Mavri Mira heyetinin mesaisinin kolaylaştırılmasına hizmet etmekte. "Mavri Mira" heyeti tarafından idare olunan Rum mekteplerinin izci teşkilâtları, yirmiyaşını mütecaviz gençler de dâhil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor.

Ermeni patriği Zaven Efendi de, "Mavri Mira" heyetiyle hem-fikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.

Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul'daki merkeze bağlı "Pontus Cemiyeti" kolaylıkla ve muvaffakiyetle çalışıyor."

(Mustafa Kemal, Nutuk, 1927, s. 5-6).

Salyalı konuşanlar, maalesef şu zamanda öyle itibar görüyorlar ki...


https://www.yenicaggazetesi.com.tr/19-mayisi-anlamayan-neyi-anlar-51964yy.htm


***

24 Haziran 2016 Cuma

AKP Hükümetinden Peşmergeye IŞİD'e Karşı Silah Yardımı






AKP Hükümetinden Peşmergeye IŞİD'e Karşı Silah Yardımı 




Bugün 02 Haziran 2016 Perşembe  

Ümit Özdağ tarafından yazıldı.
30 Aralık 2014 Salı
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü

     Türkiye'nin Barzani yönetimine çok boyutlu yardımı devam ediyor. 
Türkiye, bağımsızlık yolunda ilerleyen Barzani'ye ekonomik ve politik yardımın yanında askeri yardıma da başladı. 
Ancak sorun karşılığında hiç bir şey almaması. 

Bu ikili ilişkilerin mantığına aykırı. 



Barzani hem alıyor hem tehdit ediyor hem Türkiye'nin taleplerini karşılamayı reddediyor. 

Ümit Özdağ
uozdag61@gmail.com
Takip et: @umitozdag 


19 Mayıs 1919’da Bir Başka Açıdan Bakış

19 Mayıs 1919’da Bir Başka Açıdan Bakış,


Yazar: Ümit Özdağ
19 MAYIS 2012

19 Mayıs 1919'a giden süreç, 1774'de başlamıştır. Osmanlı için nihaî ve geri çevrilmez yenilgi, 1768-1774 Savaşı sonunda Ruslar karşısında alınır. İlk kez Osmanlı, Türk ve Müslümanların meskûn olduğu bir toprağı kaybeder ve bir daha geri alamaz. Rus kuşatması dış hatlardan içe yönelir ve doğrudan Osmanlı'yı hedef alır. 1783'te Kırım Hanlığı ortadan kaldırılır. Böylece Küçük Kaynarca Anlaşması'yla 1774'ten 1920'ye 156 sene devam eden büyük bir geri çekiliş başlar.
Bu gerileyiş bir millet ve bir ordunun üç kıtadan geri çekilişidir. 1774'de yüzlerce yıllık bir Türk yurdu olan Kırım'ın kaybından sonra, 1810-1919 arasında kahir ekseriyeti Kafkaslar ve Balkanlarda beş milyon Türk katledilirken, beş milyon Türk de Anadolu'ya çekilmiştir. 1071-1774 arasındaki 703 senede, Türk milleti bu mücadeleden üstün çıkmıştır. Ancak 1774'den 1918'e kadar Türk milleti ve Türk Ordusu, Hıristiyan ittifak orduları karşısında sürekli gerilemiştir.
1801 ise gerilemenin belirginleşmiştir. Napolyon'un orduları, Mısır'a çıkmışlardır. Kafkasya'da Rus işgal savaşları başlama arifesindedir. Rus Orduları, Türkistan'da ilerlemektedir. İngilizlerin 1807'de Çanakkale'yi zorlamaları karşısında, Fransız yardımına başvurulur. 1812'de Gagauz Yeri Ruslar tarafından işgal edilir. 1827'de Navarin'de Osmanlı donanması İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının ortak harekâtı ile yakılır.
1828-29'da Osmanlı ordusu Rus ordusuna yenilir. Fransa 1830'da Cezayir'i işgal eder. Yunanistan ve Sırbistan bağımsızlıklarını ilan ederler. "Belgrad'dan çıktım gece 5 idi. Kur'anımla martinim bana eş idi" diye yas tutarız.
Rus çarlığı'nın 19. yüzyıldaki genişlemesinin büyük bir bölümü hem doğu hem de batı Türklüğünün aleyhine olmuştur. "93 Harbi" diye anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı için çöküşün başlangıcı olmuştur. Ruslar, Plevne'yi aşarak Yeşilköy'e kadar gelmişlerdir.
1901 ise 1918'e kadar sürecek millî felâketlerin habercisidir. Doğu veya Orta Asya Türklüğünün Rus Çarlığı tarafından tamamen denetime alınmasından sonra, Osmanlı Türkleri 1912-1913 Balkan Savaşı ile Türklük, Balkanlar'dan tasfiye edilir. Anadolu'ya yönelik olan bu geri çekiliş, üç kıtadan, Avrupa'dan, Afrika'dan ve Asya'dan geri çekiliştir ve sadece ordunun değil, bir halkın da geri çekilişidir. Türklerin geri çekilişi, özellikle 1878'den sonrası, çok acılı bir geri çekiliştir.
Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli hedeflerinden birisi Anadolu topraklarının da Türklerin elinden alınması ve Türklerin bağımsız bir millet olarak varlığına son verilmesidir. Birinci Dünya Savaşı'nın, Anadolu Türklüğüne yönelik siyasi hedefi, Balkan Türklüğünün başına gelenin, yani aynı durumun Türkiye Türklüğünün de başına getirilmesi esasına dayanır. Yani, etnik olarak, işgallerle, soy kırımlarıyla, sürgünlerle Türklerin yok edilmesi hedeflenmiştir.
Batı, bu hedefe oldukça yaklaşmıştır. 1810-1918 arasında, sadece Balkanlarda, Ortadoğu'da ve Kafkaslarda katledilen Türk sayısı 5 milyon, sürgüne zorlanan Türk sayısı 5 milyondur.[1]Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, (Çev. Bilge Umar), 3. Baskı İnkilap Yayınları, İstanbul 1998) (
Nitekim, 1917'de Kudüs'e giren İngiliz Ordusu, son Haçlı Seferini başarıyla bitirmiştir. 1918'de, İngiliz Başbakanı, savaşın nihaî hedefini açıklamıştır: "Türkler geldikleri yere, Asya'nın derinliklerine gideceklerdir". Türklerin Anadolu'da kalmasına da izin verilmeyecektir
Osmanlı Devleti'nin yenilgiyi kabul ettiği tarihte, 1918'de Türk Orduları, Misak-i Milli sınırlarına çekilmişlerdir. 18 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandığı zaman ordumuzun çizdiği sınır, bugün ki sınırlarımız ile bugün ki Suriye sınırımızın 150 kilometre güneyi ve Irak'ta, Musul, Kerkük, Erbil, Süleymaniye ve Dohuk'u kapsamaktadır ve Anadolu'nun parçasıdır. İngiliz Ordusu, Musul Vilayetini ateşkes anlaşmasından sonra işgal etmiştir.
Artık son sığınak olarak düşünülen Anadolu'nun da, Türkler için güvenli bir yer olduğunu söylemek mümkün değildir. 1919 yılında, dünya Müslümanlarının ancak %2,5'i, 300 milyonun 10 milyonu, yani Sakarya ile Aras nehirleri arasında yaşayan Türkler özgürdür. Onlar da, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde bir ölüm kalım mücadelesi vermektedirler. 19 Mayıs 1919, 1774'den itibaren geri çekilen bir milletin geri çekilmeye "yeter" diyerek yeniden ilerlemeye başladığı dönemin ilk günüdür. Önce Anadolu'yu temizleriz. Türk Ordusu, 1918'de Anadolu'ya çekilmesinden 56 yıl sonra ilk adımını tekrar Kıbrıs'a atarak Anadolu'dan çıkar. Türk Ordusu Kıbrıs'ta bir Türk Cumhuriyetinin doğmasına ebelik yapar. 1991'de beş bağımsız Türk Cumhuriyeti daha kurulur.
Bugün hüzün veren tek şey 19 Mayıs'a düşman olan bir zihniyetin varlığıdır.

[1] Bu konuda bkz. Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, (Çev. Bilge Umar), 3. Baskı İnkilap Yayınları, İstanbul 1998
http://www.21yyte.org/ sitesinden
10.06.2016 tarihinde yazdırılmıştır.