29 Mart 2021 Pazartesi

ORTA MAHALLEDEKİ KİLİSEYE DAİR BİLGİLER VE İNŞAAT FAALİYETLERİ 2

ORTA MAHALLEDEKİ KİLİSEYE DAİR BİLGİLER VE İNŞAAT FAALİYETLERİ 2



Prof. Dr. Necmettin AYGÜN, Akçaabat, Orta Mahalle, Rum Kilisesi, İhtilaf Raporu, Osmanlı Arşivi,



MİCHAİL VE CEBRAİL TAXİARHON KİLİSESİ.”42 

Kısacası kilise meleklere adanmıştır, bir meleğe değil. Bu durumda Metropol Hrisantos’un Trabzon Kiliseleri adındaki kitabında kilisenin adını neden “Archistrategoi” yani “Başkomutanlar” şekliyle; çoğul yapıda verdiği de böylece açıkça ve isabetli olacak şekilde ortaya çıkmış oluyor. 

Bölgedeki kiliseler üzerine gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar 1929’dan sonra hız 
kazanmıştır. Daha ziyade Arkeolog ve Sanat Tarihçisi menşeli olan bu araştırmacılar literatüre önemli katkı sağlamışlardır. Bununla beraber kilisenin adlandırması açısından bakıldığında Hamilton’dan etkilenilmiştir. Hamilton’un verdiği “Saint Michael” adlandırması bu araştırmalarda tekrar eder durur. Bu bağlamda: 
- Bunlardan ilki T. Talbot Rice’dir43. Rice, makalesinde konumuzla ilgili olmak 
cihetinden sayfa 66’dan başlayarak bilgi vermektedir. Ancak kilisenin adını 
vermemektedir. “Akçaabat’ta iki kilise vardır biri batıda biri doğudadır”44 gibi 
genellemeler ile izahat yaparak konuya girer. Bilhassa Hamilton’dan alıntılar yapmıştır. 
Katkısı ise, “Kilisenin kuzeyinde bulunan bir kapı üzerindeki 20 Mayıs 1846 tarihli 
kitabeye göre, çevrede oturan Rumlardan toplanan yardımlar ile kilise 1846’da restore edilmiş ve genişletilmiştir, sadece genişletme yapılmayıp mozaikler de eklenmiştir” ifadeleri ile başlayan kısımlarda öne çıkmaktadır. Galinos Mahallesi’ndeki kilise ile Visera Köyü’ndeki kiliselerin 1929’a ait fotoğraflarını makalesinde göstermesi ise önemlidir. Konu ile bağlantılı dikkate değer başka bir bilgi yoktur. 
- Diğer bir araştırmacı Salina Ballance’dir45. Makalesi 1960’ta yayımlanan Ballance, Hamilton ile Talbot Rice’den alıntılar yapar ve muhtemel bunlardan etkilenerek kilisenin adını “Saint Michael” olarak verir. Kilise ile ilgili çizdiği krokiler ayrıntılıdır ve bu çizimler özellikli, kaliteli çizimlerdir. Kilisenin iç bezemelerinin tasviri konusunda en iyi gözlemler Ballance’ye aittir. Sanat tarihi ve mimari hususiyetler bakımından Kilise ile ilgili hazırlanacak olan tanıtım broşürü vb. kataloglarda bu makaleden yararlanılması isabet olur. Kilisenin bölgede benzer olduğu diğer kiliselerle olan adlarını belirtir. Ayrıca yapının mimarisinde Ermeni ve Gürcü etkisinin bulunduğundan da bahsetmektedir. 

Kiliseye 19. Yüzyılda eklenen kısmın (yani 1846 inşaatının) kilisenin Ortaçağ’daki 
kısmından kolayca fark edilebileceğini belirtmektedir. Kilisenin bir de fotoğrafına yer verir. 
- Antony Brayer ve David Winfield’in başını çektiği bir grup araştırmacı tarafından 
1950’li yılların sonlarında Trabzon ve çevre sahada pek çok geziler yapılmış, bu ikili ayrıca Beşirli’de ki Ayasofya Kilisesi’nin restorasyonunda görev almışlardır. Çektikleri fotoğraflar ile yaptıkları çizimler 1959-60 yılı için çok önemlidir. İkili restore görevindeyken 60 ihtilalini yaşamalarına rağmen, çalışmalarına devam etmişlerdir 46. 

İkilinin muhtelif yerde yayımlanmış çalışmaları The Byzantine Monuments and 
Topography of the Pontos (1985)’te iki cilt olarak yayımlanmış ve bu yayın Türk Tarih Kurumu tarafından Karadeniz’in Orta Çağ Dönemi Eserleri ve Topoğrafyası adı altında Türkçe’ye aktarılarak 2020’de yayımlanmıştır. Bu eserin 1. Cildi, sayfa 285’ten başlayarak Yoroz ve Akçaabat üzerinedir. İkilinin Hamilton, Talbot Rice ve Ballance etkisinde kalmış oldukları görülmektedir ve kilise için verdikleri ad “Saint Michael” in Türkçe çevirisi olan Aziz Mikhael’dir. Kilise hakkında ayrıca Cilt II’de s. 838’de bir fotoğrafa yer verilmiştir. A. Brayer ve D. Winfield’in Cilt I, Sayfa 304’teki 38 nolu dipnotta: 

Kiliseyi Hamilton ve Ritter’in Aziz Mikhael’e; Papamichalopoulos (1901)’un Taxiarchai’ye; 1846’daki kitabenin ise Archistrategos’a47 ithaf ettiklerini belirttikten sonra, “Bunların hepsi ithaf konusundaki değişik görüşlerdir” ifadesi ve tespiti, kilisenin tek bir adının bulunmadığının en güzel, en sağlam göstergesidir. 
- Yine Anthony Brayer ve arkadaşları tarafından daha önce yayımlanmış muhtelif 
makalelerin toplamı olarak görülebilecek The Post-Monuments of the Pontos (2002)48 adını taşıyan, İngilizce dilinde yayımlanan kitabın I. Bölüm, 258. sayfasında konumuz olan kilise hakkındaki bilgiler, “Church of the Archangel49 (Saint Michael ?)” başlığı ile verilmiştir. Yani “Başmelek Kilisesi (Saint Michael ?)”. Yazarları tarafından kilise adına bırakılan soru işareti kilisenin adı/adları üzerinde zaten bazı tereddütlerin bulunduğu gerçeğine kapı aralamaktadır ve Başmelek ile Saint Michael’i yan yana getirmenin yazar üzerinde bıraktığı ve belki de bu konuda kaynak gösterememenin verdiği tereddüt açıkça sezilmektedir. Bununla beraber, yayımladıkları kitapta ana kapının üstünde bulunan kilise kitabesinin tam metnine yer vermişlerdir ve bu kitabede Arhistratigos (Başkomutan) kelimesinin çekime uğramış hali olan Arhistratigu50 (Başkomutanın) kelimesi açıkça geçmektedir. 
- Bunların yanında Antony Brayer ve David Winfield’in bahsi geçen 2 ciltlik kitabının 1. Cildinde, sayfa 286’daki İskefiye kısmında, 19. yüzyılda İskefiye’de “Kutsal Taxiarchai” adında bir manastır olduğundan bahsedilmekte, ancak kendileri burada (1950’nin sonlarında) bu manastırdan bir eser görmediklerini belirtmektedirler. “Kutsal Taxiarchai”, Osmanlıca belgelerde sıklıkla bahsi geçen “Aya Taksiyarhi” yani “Kutsal/Aziz Başmelekler” ile aynı anlamdadır. 
- Trabzon’un işgalinde yer alan Rus komutanı S. P. Mintslov kilise hakkında bilgi veren diğer bir görgü şahididir, diğer bir kaynaktır. O, 24 Haziran’da Akçaabat’a varmıştır: 
“Bu sokakların birinde kadim bir Bizans kilisesi var idi. Onun mozaik döşemesinin 
kalıntıları hala mevcuttur. Kilisenin arka kısmı yakın bir zamanda inşa edilmişti. Bu kısımda kadimlikten bir iz yoktu.”51 Eserde Akçaabat hakkında, bilhassa tütüncülük ile ilgili pek çok bilgiye yer verilmiş olmakla beraber, bu bilgiler arasında kilisenin adından bahis yoktur. 
- Arkeolog Uspenski, yine aynı dönemde kiliseyi gören bir diğer önemli şahsiyettir. 
Trabzon’un Rus işgaline girmesinin hemen akabinde Trabzon’da bulunan tarihi eserlerin kayda geçirilmesi ve korunması amacıyla oluşturulmuş komisyonun başına getirilmiş olan Uspenski 1916 ve 1917 yılı yaz aylarında Trabzon’da bulunmuştur. İlkinde üç, ikisinde yedi kişiden müteşekkil olan ve içlerinde ressamından (N. Kluge) mimarına (Baglanof) kadar pek çok uzmanın yer aldığı bu grup Trabzon, Maçka ve Akçaabat’ta araştırma ve incelemelerde bulunmuştur. İlk araştırma faaliyeti 13 Mayıs 1916’da başlıyor ve Eylül 1916’da sona eriyor. İkincisi ise 17 Mayıs 1917’de başlıyor ve Eylül 1917’de sona eriyor. Uspenski’nin bu süreçteki tespit ve gözlemleri, çevirisi E. Uzun tarafından yapılan “Trabzon Tarihi” adındaki eserde genel hatlarıyla mevcuttur. Bu eserde Akçaabat’taki araştırma ve incelemelerden bahis yoktur52. Akçaabat ile ilgili olan bilgilere 2020 yılında Moskova’da tamamlanan Rusça doktora tezinde rast gelmekteyiz53. Anna Georgiyevna tarafından hazırlanan Tezin Türkçe adı “Bilim Adamı F. İ. Uspenski İdaresinde Trabzon’da 1916-1917 Yıllarında Gerçekleştirilen Bilimsel Araştırmalar” adını taşımaktadır. Bu tezin 277. ve 278. Sayfalarında Orta Mahalle ve Gramba Mahallesi’nde bulunan kilise ve şapeller ile ilgili 7 fotoğraf bulunmaktadır. Ayrımına varabildiğimiz kadarıyla fotoğraflardan biri - görüntüsü bozuk da olsa- Gramba’dan Akçaabat’ın umumi manzarası, diğer ikisi Orta Mahalle’de bir küçük kilise ile bir şapel, ikisi yine Orta Mahalle’deki “Başmelek Mikail” Kilisesi54, diğer ikisi de, fotoğrafın altında adı verilmemekle beraber, Gramba’daki Rum Kilisesi (Aya Grigor: Aziz Grigorios) ile ilgilidir 55. Uspenski 1916 yılı yazındaki ilk araştırma keşif gezisinde Akçaabat’a uğramıştır. 13 Ağustos’ta Orta Mahalle ve Gramba Mahallesi’ndeki kiliseleri gezmiş, notlar almış, bu eserleri fotoğraflamıştır. İlkin Orta Mahalledeki kiliseyi gezmiştir. Kilisenin adını “Arhangel Mihail”, yani Başmelek Mikail olarak belirtmiştir. Bina ile ilgili kısa bilgiler vermiştir: “Sekiz pencere ve dört yarım kemerden oluşan tambur biçiminde kubbe duvarlara oturmuştur, ölçüleri çok küçüktür. Zemin iyi korunmuştur ve bir madalyonların kompozisyonu biçimindedir. Geometrik süslemeli büyük bir dairenin ortasında küçük madalyonlarla çevrilidir. Ayrıca burayı yapay mermerden bir rampa 
izlemektedir. Zemin kırmızı mermerdir. Yerdeki mozaikler olasıdır ki bu küçük kilise için yapılmamıştır ve bir başka kiliseden getirilmişlerdir. İkonalar yenidir ve sıradan işçiliğe sahiptirler. Eski simge yoktur. Uspenski’nin Orta Mahalle’deki Rum Kilisesinin anlattıkları bunlardan ibarettir ve buradan Gramba Mahallesi’ne geçer ve oradaki kiliseyi de birkaç cümle ile betimler. Her iki kilise için söylediği şu sonuç cümlesi önemlidir: 

“Genel olarak bana Platana’daki kiliseler hakkında çok şey söylediler, fakat büyük bir dağa (:Orta Mahalle ve Gramba sırtlarına) iki kere tırmanmak gerçekten çok büyük emek ister ve buna değmez” ve devamında, “aslında Platana özetle iki obje ile kaydedilebilir, 

1-Mozaik Zemin (:Orta Mahalle kilisesindeki) 
2-Deus (Deisis) Sahnesi (Gramba Aziz Gregory Kilisesi’ndeki). 

Fakat geziler için tavsiye edilemez”.56 

Uspenski’nin Trabzon’daki faaliyetlerini gösteren bu doktora tezinde bizim en çok 
ilgimizi çeken ve şimdiye kadar kaydına hiçbir yerde rast gelmediğimiz Orta 
Mahalledeki Rum Kilisesinin Kuzeybatı tarafından alınmış olan fotoğrafıdır. 

Bu fotoğraf, kilisenin ana giriş kapısı ve çevresinin fiziki/mimari görünümünü ortaya koyduğu gibi Gürcü (Guri) Prensesi Sofya’nın türbesini ve kiliseye göre konumunu, kilise haziresinde bulunan ve Haydar Gedikoğlu’nun sadece değindiği Rum mezarlığını açık şekilde göstermekte, ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda bu tezin ve tezdeki fotoğrafın varlığından beni haberdar eden Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Coşkun Erüz’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Ayrıca Uspenski’nin Trabzon’da yaptığı araştırmaların sonuçlarını peyder pey mektupla Rusya’ya bildirdiğinden dolayı olsa gerek, Uspenski’nin kilise avlusunda bulunan Gürcü Sofya’nın mezarı ve türbesinden bahsetmemesi bir ölçüde olağan görülmelidir. Veya o anki kilise papazı ve sair görevliler Rusya adına burada bulunmakta olan Uspenski’ye bu konuda bilgi vererek olası yaşanacak bir sıkıntıdan kendilerini muhafaza etmek gailesinde de olmuş olabilirler. Bilemiyoruz… Üstte: “Uspenski Akçaabat Köyü’ndeki Bir Kilisenin Yanında” bilgisiyle verilen Gramba’daki Aya Gorigor Kilisesi (1916). Yanda: Uspenski'nin Raporlarında “Arhangel Mihail Kilisesi” yani Başmelek Mikhail Kilisesi diye geçen Orta Mahalle’deki kilise (1916). A. Georgiyevna’dan naklen C. Erüz Arşivi. 



- Muzaffer Lermioğlu’nun Akçaabat Tarihi adındaki eserde eski kiliselerden 
bahsedilmekle birlikte, Orta Mahalle’de ki bu kiliseden bahis yoktur. 
- Haydar Gedikoğlu tarafından hazırlanan ve 1996’da yayımlanan Akçaabat adındaki eserde kaynak verilmeden kilise adı olarak, aynı anlamlara gelen “Saint Michael Kilisesi ile Hagios Michael Kilisesi” verilmiştir. Gedikoğlu ayrıca kilisenin özgün adının “Archangel” yani Başmelek olduğunu da belirtir. Gedikoğlu’nun ilgili konuda kaynak olarak Hamilton ile Anthony Brayer-David Winfield’in yukarıda bahsi geçen eserlerinden yararlandığı açıktır. Yazarın kilise ve çevresindeki eserler ile mezarların varlığı hakkında verdiği bilgiler ise sözlü kaynaklara dayanmakla beraber çok mühimdir. 

- Günümüzde Mudanya’da, Kumyaka Köyünde, Taxiarchoi (Başmelekler) Kilisesi 
adında kilise harabeleri mevcuttur. Yine Gemlik’te Kurşunlu Başmelekler Kilisesi ve Kütahya’da Başmelekler Kilisesi adlarını taşıyan kiliseler mevcuttur. 

Ara Netice: Avrupalı seyyahlar ile yerli ve yabancı bilim insanları veya araştırmacıların kilise hakkında verdikleri bilgiler, daha ziyade Hamilton’a ve Kilisenin kuzeydeki kapısı üzerinde bulunan kitabedeki bilgilere dayanmaktadır. Onlar, kilise hakkında vermiş oldukları bilgilerde Osmanlı devlet kayıtları ile Rum Patrikhanesi veya Trabzon Metropolitliği arşivlerine ait belge ve bilgilerden istifade etmemiş görünmektedirler. 

Osmanlı Arşiv Kayıtları 

- Bilindiği üzere Akçaabat’ın 1830’lara ait Müslüman sakinleri ile ilgili nüfus defterleri yayımlanmıştır 57. Kilisenin 1846’da ki tamiratıyla yaşıt olan bu defterlerde kilise hakkında bilgi yoktur. Osmanlı arşivinde mevcut bulunan ancak yayımlanmamış olan Akçaabat ile ilgili bir Gayrimüslim nüfus defterinde ise, 1840’ lar da Galinos Mahallesi’nde bir Kilise Vakfı’nın varlığı kayıtlıdır. Bununla beraber burada da kilisenin adından bahis yoktur. 

- Akçaabat’ta 2013’te gerçekleştirilen ilk geniş katılımlı sempozyumda, tarafımca sunulan ve Akçaabat’taki kiliselerin İnşaatlarını gösteren makalede58 verilen arşiv belgesinde görüldüğü üzere kilisenin adı devlet kayıtlarında Aya Taksiyarhi Kilisesi formuyla kayıtlıdır. Buradaki “Taksiyarhi” lafzı, “Taxiarchai” kelimesinin Osmanlıca 
telaffuzudur/söylenişidir. İlgili belge 1913 tarihli olup belgedeki ilgili kısım aşağıdaki gibidir: 


L:\lg\AKADEMİK MAKALELER\AKÇAABAT sempozyum\İ. AZN AKÇAABAT KAZASI POLATHANE KASABASI merkez-frankulli-kalyera\LostFile_JPG_7728160 - 
Kopya.JPG

Aya Taksiyarhi nâmındaki 

- Bu raporun giriş kısmında belirtilen diğer arşiv belgelerinde -ki bunlara İstanbul’daki Rum Patrikhanesi ile Trabzon Metropolitliğinden gelen-giden arşiv belgeleri de dâhildir- kilisenin adı “Aya Taksiyarhi” olarak kayıtlıdır. 
- 1912’de Trabzon Metropolitliği’nden İstanbul’a; Rum Patrikhanesi’ne gönderilen arşiv belgesinde, Trabzon Metropolitliği’nin idaresinde bulunan ve ruhsatlı veya ruhsatsız faaliyet gösteren (ibadete açık) bölgedeki tüm Rum Ortodoks Kiliselerinin adları yer almaktadır. Arşivlerimizde eşi pek bulunmayan bu müstesna resmi kayıtta, Orta Mahalle’de ki kilise 30. sırada, “Trabzon Vilayeti dâhilinde Akcaabad Kazasına muzaf (bağlı) Polathanede Galinos Mahallesinde Aya Taksiyarhi Kelisası” adı ile kayıtlıdır. 
- Orta Mahalle’deki kilise hakkında Akçaabat Kazası Kaymakamlığı’ndan devlete 
gönderilen bir izahatı gösteren belge BOA, ŞD 1870/7-10’da kayıtlıdır. Kayıt tarihi 
27 Kanun-i Evvel 1328 (9 Ocak 1913) olan bu belgede kilise adı açık şekilde, 
“Akcaabad Kazasına tâbi Galinos Mahallesinde ‘Aya Taksiyarhi’nâm kelisaya dâir 
izahât” ifadesiyle geçmektedir. Belgede Kaza Meclisi azalarının imzaları da mevcuttur. 

Ara Netice: Hem Osmanlı devlet (arşiv) kayıtlarında ve hem de Metropolitlik veya Rum Patrikliğinden gelen-giden kayıtlara göre kilisenin resmi adı “Aya Taksiyarhi Kilisesi”dir. 

Manası: Aziz/Kutsal Başmelekler Kilisesi. Bu yazılar dönemin Trabzon Metropoliti bilgisi dâhilinde devlete gönderildiğine göre, Aya Taksiyarhi adı resmi bir ad olarak sadece Osmanlı bürokrasisini değil, kilisenin bürokratik yazışmalarını da temsil etmektedir. 

BİLĞİ  -I 

-Hıristiyan inancına göre yedi veya sekiz farklı başmelek mevcuttur: Michael, Gabriel, Raphael, Uriel, Selafiel, Jehudiel, Barahiel ve Jeremiel59. Hal böyle olmakla beraber bunlar içerisinden bazıları -muhtemel halkın daha fazla sevgisine mazhar olmalarından dolayı- öne çıkarılmıştır. Bu bağlamda diğer meleklerden biraz daha farklı gösterilen tek melek Mikhail’dir. 
Şeytan’ı yendiği kabul edildiğinden onu birçok tasvirlerinde savaşçı giysiler içinde zırhlı ve silahlı olarak görmek mümkündür 60, 
-Başmelek Mikail, en saygı duyulan İncil karakterlerinden biri olan ana Başmelek’tir 61, 
-Bir başka görüşe göre “Başmelekler” den kasıt sadece Mikhail (Michael) ve Cebrail (Gabriel)’dir. Bu iki melek “Başmelekler” olarak bilinirler. “Başmelek Mikâil” ve “Başmelek Cebrail” tanrı tarafından yaratıldığına inanılan meleklerdendir. Bunlar içerisinde Mikhail, Hıristiyan ordularının “başkomutanı” olarak bilinir. 8 Kasım günü Mikâil’i anma günüdür. 

Bu nedenle Mikhail, Cebrail’e oranla bir miktar daha sevilen sayılan bir melek olarak itibar görür, 
-Bazı kutsal emirlerde Başmelek’ten kastın Mikhail olduğu yönündedir: (Başmelek Mikhail, Mesih İsa’nın ikinci gelişinde de orduların başkomutanı olarak O’nunla birlikte olacaktır. 

Nitekim Aziz Pavlos’un Selaniklilere yazdığı birinci mektupta, “Rab`bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin seslenmesiyle, Tanrı` nın borazanıyla gökten inecek…” diye yazmaktadır (I. Sel. 4:16)62, 
-Başmelek Mikhail: “Kim Tanrı gibidir”- bu ismin İbranice’den böyle bir çevirisi. Hem Eski Ahit’te hem de Yeni Ahit’te bu kutsal melek hakkında çok şey yazıldı. O bir “prens”, “Rab’bin ordusunun lideri”, şeytana ve onun hilelerine karşı ana savaşçı olarak kabul edilir. 

Şeytan liderliğindeki düşmüş meleklerin ayaklanmasından sonra, onlarla ilk savaşan baş melek Mikail oldu ve o zamandan beri kıdemli bir savaşçı olan “baş melek” unvanını aldı, 
-Bulgaristan Ortodoks Kilisesi, 8 Kasım’da “ruhların koruyucusu ve kötülüğe karşı savaşan ordunun sembolik komutanı” olarak kabul edilen “Başmelek Mikhail’i” anmaktadır. Halk arasında bugün daha çok Başmelek Mikhail Günü (Arhangelovden) olarak biliniyor 63. 

(Arhangel=Başmelek + Den=Slavca’da “gün” manasında). Tanrı’nın tahtının önünde daima yedi melek durur, onların arasında ‘başmelek’olarak adlandırılan melek, Mikhail’dir. Yedi meleğin en güçlüsü olarak kabul edilen Başmelek Mikhail, ikonlarda elinde mızrağıyla şeytanı ayaklarının altına almış şekilde betimlenir. İnanışa göre dünyanın paylaşımında Mikhail’e ölülere eşlik etme görevi verilmiştir. İnançlı Bulgarlar, ölümden sonra insanın ruhunun Tanrı’nın yanına gittiğini bilmenin kişiyi daha rahatlattığı inancına dayanarak, 8 Kasım gününü kutluyor, 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder