23 Kasım 2019 Cumartesi

TÜRKİYEDE TERÖRLE MÜCADELEDE PKK ÖRNEĞİ., BÖLÜM 8

TÜRKİYEDE TERÖRLE MÜCADELEDE PKK ÖRNEĞİ.,  BÖLÜM 8



1.5. Terörizmde Temel Ayrımlar 

Terörizm üzerine yapılan araştırmaların birbirinden farklılık gösteren diğer bir özelliği terörün/terörizmin çeşitleri konusunda ortaya çıkan durumdur. Örneğin; 

Wilkinson (2002: 152) terörizmi: Devrimci denebilecek, devrimci, bastırıcı, ikincil (belli hedefi olmayan) olarak dörde ayırmıştır. 

Edward Hyams terörü: Doğrudan (başkanlar, başbakanlar, bakanlar, krallar, kraliçeler gibi üst düzey yöneticileri hedef alan) terör-dolaylı (yüksek yöneticiler 
dışındaki yan unsurlara yöneltilen) terör ayrımına tabi tutmuştur, 

Gant Wardlaw, terörü, üç kategoriye ayırmıştır: Şahsi amaçlar uğruna yapılan hareketler, askeri operasyonlar içinde yapılan gerilla savaşları ve politik amaçlarla yapılan psikolojik hareketler (Aydınalp, 2008: 35). 

Cirhinlioğlu (2004: 132, 163) terörizmi devlet terörü ve ideolojik terör olarak ikiye ayırır. 

Ergil (1980: 26, 39) terörizmi sınıflandırırken öznesine dikkat çekmiş ve yukarıdan terörizm, aşağıdan terörizm ayrımını yapmıştır. 

Terörizmi türlerine ayırma konusunda pek çok araştırmacı terörizmi sadece bir ya da birkaç değişkene göre tanımlamış ve diğer terörizm türleri göz ardı 
edilmiştir. Bu nedenle terörizmi öznesine göre, ideolojilerine göre, faaliyet alanlarına göre, faaliyet konularına/türlerine göre inceleyerek terörizmin mümkün olan her türünü kategorize ederek tanımlamaya çalışmak daha verimli olacaktır. 

1.5.1. Öznesine Göre Terörizm: Devlet Terörizmi, Devlet Destekli Terörizm ve Bireysel Terörizm 

Bu terörizm türünde göz önüne alınan ayrım terör eyleminin nereden ortaya çıktığı daha doğrusu terörü yaratan öznenin doğrudan ya da dolaylı olarak devlet mi yoksa birey mi olduğudur. Ergil de (1980: 2) terörü egemen sosyo-politik güç yapısına (iktidara) uyumlu, yani onun ürünü ya da karşıt olmasına göre yukarıdan ve aşağıdan terör olmak üzere ikiye ayırır. Buna ayrıca devlet destekli terör çeşidi eklendiğinde öznesine göre terörizm üçe ayrılmış olmaktadır: 

Devlet Terörizmi: Bir devletin, kendi sınırları dâhilinde veya ülke sınırları dışında, tehdit olarak algıladığı kişi, grup ya da kuruluşlara yönelik, emrindeki askeri 
ya da sivil unsurları bizzat kullanarak gerçekleştirmiş olduğu ve hukuki dayanağı olmayan şiddet eylemleridir (Dilmaç, 2011: 22). Geri kalmış ülkelerde görülen bu terörizm çeşidinde terörizmi uygulayan yöneticiler iktidara meşru yollarla gelebilecekleri gibi askeri ya da sivil darbe ile de gelebilirler. 

Devlet terörü güvenliği sağlamaya yönelik legal meşru şiddetin aşırılığından kaynaklanabileceği gibi iktidarın bulunduğu konumu koruma amacından ya da ideoloji açısından düşman olarak gördüğü kendi sınırları içindeki, millete, gruba, sınıfa ya da din mensuplarına yönelttiği baskı ve yok etme politikalarından da kaynaklanabilir. 

İlk örneği Jakobenlerde çok sonra ise Nazi Almanya'sında devlet terörizmi ülke içinde uygulanırken XX. ve XXI. asır ABD örneğinde de dünya ölçeğinde 
uygulanmıştır. Özellikle İsrail devletleşmesinden önceki Siyonist hareketten aldığı mirasla XX. ve XXI. asırda devlet terörüne ABD gibi büyük açılımlar getirmiştir. Daha önce değindiğimiz bir örnek olan 1954 yılında İsrail'in, Suriye'ye ait bir sivil uçağı, Suriye'nin casuslukla suçlayıp tutukladığı adamlarını serbest bırakması için kaçırması Ortadoğu'daki ilk uçak kaçırma olayıdır (Chomsky, 2002: 239). 

II. Dünya Savaşı sonrası muhtemel bir Sovyet işgalini bertaraf etmek amacıyla ABD tarafından NATO ülkeleri içinde kendi güdümünde legal olarak kurulan ve gizli askeri bir yapılanma olan "Gladiyo/Gladio Operasyonu" da bir devlet terörizmi örneğidir. Latincede kısa kılıç demek olan gladio tabiri İtalya'da 
kurulmuş yapılanmayı kastetse de Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, İspanya, Hollanda, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, Yunanistan ve Türkiye'de aynı yapılanmanın sadece isim olarak farklılık arz etmesi tüm bu yapılanmalara genel olarak "Gladio" denmesi ile sonuçlanmıştır. Örneğin, Gladio, Türkiye'de 
Kontrgerilla-Ergenekon, Yunanistan'da B-8, İspanya'da GAL, Fransa'da Rüzgâr Gülü olarak adlandırılmıştır. 

Gladio kuruluş amacı olan Sovyet tehdidinin ortadan kalması ile ülkemizde de olduğu gibi lağvedilmemiş ve küçük değişikliklerle pek çok ülkenin "derin 
devlet"ini oluşturmuştur. Gladio'nun devlet terörizmi örneği sayılması onun faaliyetleri ile yakından ilgilidir. Örneğin, İtalyan Gladio'su 1956 ve 1982 yılları 
arasında bombalama, suikast ve darbe girişimlerini düzenlemiş, planlamış, bizzat yönetmiş, azmettirmiş veya desteklemiştir (Uluslararası Terörizm ve Sınıraşan Suçlar Araştırma Merkezi [UTSAM], 2009: 21). Aynı şekilde Türkiye'de de Kürt yanlısı günlük gazete Özgür Ülke'nin yazı işleri binasına ve matbaasına yönelik bombalama eylemi, 1 Mayıs 1977 Taksim Meydanı katliamı (Goebel, 2000: 133, 134), 1970 ve 1980 yılları arasındaki sağ-sol çatışması, askeri darbeler, faili meçhul cinayetler Türk Gladio'su faaliyetidir. 

Türkiye'de 12 Eylül 1980 Darbesi sırasında yaşananlar da bir açıdan devlet terörizmine örnek olabilir.30 Bu terörizm türü ayrıca, "yukarıdan-dikey terör", "örtük terör", "dâhili terör", "baskıcı terör", "el altından terör", "kont-gerilla terörü" vs gibi adlar ile tasvir edilebilir (Cirhinlioğlu, 2004: 135). 

Devlet Destekli Terörizm: Devletin kendi sınırları içinde olan ya da olmayan bir terör örgütünü politik, ekonomik ya da ideolojik nedenlerden dolayı bir 
başka devlet ya da yapılanma üzerinde baskı aracı olarak kullanmasına verilen addır. Devlet destekli terörizm ile devlet terörizmi arasındaki ince çizgi terör 
uygulayıcıların devlet ajanı olup olmaması durumudur. Devlet aygıtına dâhil bireylerin örgütlü terörü devlet terörizmi iken devlet aygıtına dâhil olmayan; fakat devlet aygıtınca ( Genellikle bu istihbarat kurumları olmaktadır: CIA, KGB, MOSSAD), bir şekilde desteklenen örgütlü bireylerin yarattığı terör devlet destekli terörizmdir. 

Son iki asırda kurulan terör örgütleri, genellikle kendine ait güdü ve motivasyonu olmayan başka bir devletin veya aynı devlet içinde hâkim olmak 
isteyen başka gücün veya devletler üstü küresel güçlerin bir ülke veya bölgedeki menfaat ve gayelerinin gerçekleşmesi yönünde kullanılan beşinci kol31 unsurları olmuşlardır (Avcı, 2012: 90). 

Bir ülke içinde faaliyet gösteren terörist unsurlar, başka devletlerin psikolojik, siyasi, lojistik hatta askeri desteğini almadan varlıklarını sürdüremezler 
(Acar, 2012: 124). 

Devlet destekli terörizmde terör örgütüne verilen destek ayrıca; para, teçhizat, barınma, üs olarak kullanma, eğitim, uluslararası alanda destekleme, ülke içindeki faaliyetlerini görmezlikten gelme, saklama, aracı olma, vatandaşlık verme gibi konularda olmaktadır. ABD'nin Latin Amerika, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Afrika çatışmalarındaki rolü, SSCB'nin Marksist-Leninist terör örgütlerine verdiği destek, İran'ın radikal İslamcı terör örgütlerine verdiği destek devlet destekli terörizmin örneklerindendir. Örneğin, 1970'lerde Almanya'da var olan Baader-Meinhof, İtalya'daki Kızıl Tugaylar ve Muhammed Boudia gibi terör örgütlerinin Sovyetler Birliği ve KGB tarafından desteklendiği bilinmektedir (Yavuz, vd., 2011: 36). Ayrıca Türkiye'de Hizbullah terör örgütünün PKK'ya karşı Türkiye devleti tarafında desteklenmesi/kurulması.32 ve PKK'nın da ABD, Sovyetler Birliği-Rusya, İngiltere, İtalya, İran, İsrail, Suriye, Yunanistan ve daha pek çok devlet tarafından desteklenmesi bu konuya verilecek yakın bir örnektir. 

Özellikle ABD'nin, devrimci ayaklanmalara karşı, işbirlikçi hükümetleri desteklemek amacıyla karşı devrimci şiddet ve terör örgütleri kurup, devrimci 
ayaklanmacılara kendi yollarınca yanıt vermesi (karşı ayaklanma/ counterinsurgency) taktiği ile kurduğu ırk, din, ideoloji tabanlı ve sivillerden oluşan yerel nitelikli "terör timleri/ölüm mangaları" yoğun kitle terörünü beraberinde getirmiştir (Güzel, 2002: 12). 

ABD Dışişleri Bakanlığının 2003 yılı dokümanında terörizme devlet desteğinden bahsedebilmek için dört temel husus sayılmaktadır (Dilmaç, 2011: 24): 

. Yasaklanmış olan silah ihracı ve satışı yapmak, 
. Teröre destek veren ülkelere veya terörist faaliyetlere destek sağlayacak, çift amaçlı (dual-use items) malzemelerin satışının yapılması, 
. Ekonomik destek sağlamak, 
. Çeşitli alanlarda kolaylık sağlama ve aracılıkta bulunma (finansal imkânları kullandırma, seyahat dokümanı temin etme vb.) 

Bu hususlar çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2011 yılı raporuna göre (state, 2012) terörizmi destekleyen ülkeleri: Küba, İran, Sudan, Suriye olarak 
sıralanmıştır. 

Bireysel Terörizm: Egemen güçlerin dışındaki bir güç odağından kaynaklanan ve çoğunlukla, mevcut otorite sistemini, özellikle devleti kontrol eden 
güçleri çökertmeye yönelik terör tipine verilen addır (Ergil, 1980: 2). Günümüzde en çok görülen terörizm çeşidi olan ve bu nedenle terörizm ile eş anlamlı olarak kullanılan bu terörizmin ilk örneğini ise Sicariiler oluşturmaktadır. 

Bu terörizmin özelliği sivil kaynaklı olup resmi ve sivil hedeflere yönelmesidir. 

Bu açıdan bireysel terörizm devletle her zaman bir ilişki içerisindedir. 
İşte, siyasal grupların isteklerini kabul ettirme metodu olarak terörizmin "kendi başına bir varlık olarak devlet"le ilgili olduğu bir nokta burada karşımıza 
çıkmaktadır: Haklarını ya da çıkarlarını kabul ettirtmek istedikleri "kimse", "devlet"tir; ancak bu "kendi başına varlık" bir "yerde" bulunamadığı için, yani 
doğrudan doğruya ona baskı yapmak mümkün olmadığı için, şiddet eylemleri söz konusu devletlerin vatandaşlarına ya da "devlet"i temsil ettikleri düşünülen kişilere yöneltilmekte ve bu grupların elde etmek istedikleriyle ilgisi olmayan insanlar rastgele kurban edilmektedir (Kuçuradi, 2002: 342). 

Cirhinlioğlu (2004: 129) bu tanımlardan farklı olarak bireysel terörizmi, sadece bir tek kişinin kendi kazanımları için girişmiş olduğu şiddet eylemleri (tecavüz etme, soygun, cinayet, kaçırma olayları) olarak tanımlasa da bu tanım terörizmin örgüt, ideoloji ve şiddet eylemlerinden oluşan bir yapı olmasından dolayı kabul edilemez. Aynı şekilde Dilmaç da (2011: 27) bireysel terörizmi örgütsel bir faaliyetin ürünü olmayan, bir kişinin siyasal nedenlerden dolayı, yönetime ve uygulamalarına karşı bir tepki olarak gerçekleştirdiği şiddet eylemleri olarak tanımlar; fakat örgütten yoksun siyasal nedenli şiddet eylemlerini terörizm olarak değerlendirmek yanlış bir tutumdur nitekim bu tanımın kabulü bir milletvekiline ya da bakana yumurta atan örgütsel bağlantısı olmayan bir öğrencinin de terörist olarak kabulü zorunluluğunu doğurur. Zira ortada yönetime ve onun uygulamalarına bir tepki ve şiddet eylemi vardır. Tüm bu nedenlerden dolayı terörizm sınıflandırmasına örgüt, ideoloji (siyasi amaç) ve eylem unsurlarından herhangi birisine sahip olmayan bir eylemi koymak yanlış bir tutum olacaktır. 

Öznesine göre terörizmi sınıflandırırken devlet aktörü dışındaki tüm diğer aktörlerin terörist faaliyetlerinin bireysel terörizmin bir çeşidi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kısacası bireysel terörizm devlete karşı terörizmle eş anlamlıdır. 

1.5.2. İdeolojilerine Göre Terörizm: Aşırı Sol, Aşırı Sağ ve Bölücü (Ayrılıkçı/Etnik) Terörizm 

Aşırı Sol İdeolojili Terörizm: "Sol", "sosyalist"ten de "komünist"ten.33 de daha genel, dolayısıyla her ikisini de kapsayan daha gevşek bir terimdir (Tunçay, 
1967: 1). Aşırı sol ideolojili terörizm, başka bir deyişle Marksist-Leninist terörizm; Silahlı Halk Savaşı neticesi mevcut düzeni yıkıp, sınıfsız ve sömürüsüz bir düzen kurmayı amaç edinen örgütlerin gerçekleştirdiği terör eylemleridir (Acar, 2012: 121). Marksist-Leninist terörizm öncelikle işçi ve köylüden oluşan proleterin devrimle iktidarı ele geçirip bir geçiş süreci olan sosyalist devlet düzenini kurmalarını ve bu geçiş sürecinin devletin ortadan kalktığı komünist düzene doğru dönüşümünü ifade etmektedir. Lenin'in, devleti hâkim sınıfın -burjuvazinin- "icra komitesi" olarak nitelemesi (Kapani, 2007: 111) Marksist-Leninist düşüncenin son aşamada devletin ortadan kaldırılmasını hedeflediğini göstermektedir. 

Marxçı teoride, sosyalizm dönemi bir sınıf diktatörlüğüdür. Kapitalist burjuvazinin baştaki yerini alacak olan sosyalist proleterler, devlet iktidarını kullanarak, sınıf farklarını maddi temellerini ortadan kaldırmak suretiyle "iyi toplum"a geçişin şartlarını hazırlayacaktır. İyi toplum, dünyadaki her şeyin "herkesten kabiliyetine göre ve herkese ihtiyacına göre" paylaştırılacağı, her insanın başka insanlardan ve hatta kendi emeğinin ürünlerinden yabancılaşma sının sona ereceği (alienaton probleminin çözüleceği) bir dönemdir ki, bunun teknik adına "Komünizm" denir. 

Marksist-Leninist terörizmin öncelikle devlet düzeninin değiştirilmesi hedefi üzerine yoğunlaşması bu terörizmin ayrılıkçı unsurlar taşımadığı anlamına 
gelmemektedir. Nitekim bölücü terörizm ülkeyi bölüp bölünen parçada sosyalist ya da komünist bir düzen kurma amacı taşıyabilir. 

Marx, Engels ve Lenin'in, Sosyalizme geçiş sürecinin silahlı mücadele ile hızlandırılabileceğine inanmaları ve ayrıca devrimi gerçekleştirmek için silahlı 
mücadele ve şiddetin kaçınılmaz ve vazgeçilmez olarak kabul edilmesi, doğal olarak komünist ideolojinin şiddet kavramı ile birlikte anılmasına neden olmuştur (Dilmaç, 2011: 156). Bu terörizm türünün dünyadaki terör örgütlerinin çoğunluğunu oluşturması bir açıdan bu gerekçe ile açıklanabilir. Marksist-Leninist terörizmin özelliği bu terörizmin tarihin akışını hızlandırma ve böylece proleter diktatörlüğü kurma mücadelesi aşamasında terörü yoğun olarak kullanması ve sonunda siyasal düzeni sağlamlaştırma aşamasında da ortaya -Lenin ve Stalin Döneminde olduğu gibi- devlet terörizminin çıkmasıdır. Marksist sistemlerde proletarya diktatörlüğünün pratikte parti diktatörlüğüne dönüşmesi ve parti hiyerarşisi içinde de gerçek iktidarın üst kademede küçük bir grubun elinde toplanması (Kapani, 2007: 139, 140) ortaya çıkan devlet terörizminin temel nedeni sayılabilir. Lenin, proletaryanın doğrudan egemen olacağı sistemi, "ezilenlerin öncülerinin egemen sınıf olacağı" bir sisteme yani proletarya diktatörlüğüne dönüştürmüş ve Stalin'in ise Rus Sosyalizmini güçlendirmek adına, en ufak bir muhalefete bile hoşgörü göstermeyen, aydınları ezen, toplumu oluşturan öğeleri tam bir denetim altına alan, aşırı baskıcı bir korku devleti yaratması, proletarya diktatörlüğünü tek kişinin diktatörlüğüne 
dönüştürmüştür (Kışlalı, 2006: 279-281). Diktatörlükler ise özü gereği terörizmden beslenen siyasi yapılardır. 

Aşırı Sağ İdeolojili Terörizm: Faşizme kadar uzanan sağcı ideolojiler, insanın doğuştan kötü olduğunu savunan ve bu nedenle doğuştan iyi ve üstün 
yaratılmış olan küçük seçkin bir azınlığın, kendi başına bırakılması zararlı olan çoğunluktaki tüm bencil ve vahşi insanlar üzerindeki baskı ve şiddet temelli 
yönlendirme-yönetme fiillerini savunan ideolojilerdir (Kışlalı, 2006: 31, 32). Devletin yeniden teşkilatlandırılmasından hareketle; sosyal, siyasi ve ekonomik 
yapıda değişiklikler yaparak bir kadro oluşturulması (Yükseköğrenim Kurulu [YÖK], 1985: 100) gibi her alana müdahaleyi hedefleyen aşırı sağ ideolojiler, 
Marksizm-Leninizm ve Anarşizmin tersine devletin varlığını kutsayan ve bireye karşı onu koruyan ve öncülleyen bir görüşü savunurlar. 

Aşırı sağ ideolojilerin ancak toplumsal bunalım gibi olağandışı olumsuz durumlarda umut vaat eden ve savunulan bir yapıda olması bu ideolojilerin savaş gibi toplumu tümden sarsan ve zayıflatan durumlarda ortaya çıkmasına neden olmuştur. Nitekim ne Hitler ne de Mussolini, bir komplo ya da darbe ile iktidarı ele geçirmişlerdir (Hazır, 2001: 28). İtalya'nın I. Dünya Savaşı'nda, yani savaşa girdiği tarihten başlayarak ele alınırsa tam üç yıl içinde harcadığı para, 1861 yılından 1915 yılına kadar geçen elli dört yıllık süre içinde harcadığı paranın iki katıdır ve bu durumun İtalya'da yarattığı ekonomik çıkmaz (Sander, 2007: 23, 24) elbette İtalya'yı eski Roma İmparatorluğu'na dönüştürme vaadi veren faşist Mussollini'nin kolayca taban bulmasında etkili olmuştur. Hitler'in yine buna benzer bir ekonomik ve toplumsal yapıda güç kazanması aşırı sağ ideolojiler ile toplumsal bunalımların etkileşimini ortaya koyan bir başka örnektir. 

Bu ideolojinin hâkim olduğu terörizm olan aşırı sağ ideolojili terörizm, Hitler Almanya'sı örneğinde görüldüğü gibi soykırıma dek gidebilir. Bu terörizm çeşidinde üstünlüğün referansı, ırk, millet ya da din olabilir. Özellikle din referanslı aşırı sağ terörizm oldukça tehlikelidir; çünkü din diğer bir deyişle cennet vaadi insanları her türlü eylemi yaptıracak güçtedir. Bu nedenle güçlü bir şekilde ajite edilmiş militanlar intihar eylemlerine dahi gönüllü olmaktadırlar. Aşırı sağ ideolojili terörizme örnek olarak; El Kaide, Ku Klux Klan, Irgun, Hizbullah vb. örgütler verilebilir. 

Bölücü (Ayrılıkçı/Etnik) Terörizm: İlk olarak Amerikan sosyologlarından David Reisman tarafından 1953 yılında kullanılan etniklik, bir grup insanın 
kendilerinin gerçek ya da hayali müşterek bir atadan geldikleri inancıyla duygusal bağlarla birleşerek çoğunluktan ayrıldıklarını benimsemeleri hali olarak tarif edilmekle birlikte; doktrin ve özellikle uluslararası kuruluşların çalışmalarına bakıldığı zaman, genel olarak "etniklik" kavramının üzerinde uzlaşılabilecek bir 
tanımına henüz ulaşılamadığı söylenebilmektedir (Dündar, 2009: 19). 

Etno-milliyetçilik ise bir yandan etnikler arası yakınlığı, yani akrabalık ilişkilerine göre düzenlenmiş politika-öncesi soy topluluklarını, diğer yandan, devletsel ya da en azından siyasi bağımsızlık çabasındaki ulusları vurgular (Habermas, 2002: 37, 38). 

Etnik terörizm de kısaca; herhangi bir devlet içinde etnik ayrıma göre bir başka devlet kurma amacı ile uygulanan aşırı milliyetçi terörizm çeşidi olarak 
tanımlanabilir. 

II. Dünya Savaşı'nı takip eden Soğuk Savaş'ın yarattığı ideolojik kutuplaşma dönemini takiben, özellikle yoksulluğun ve baskının beslediği etnik temelli terör 
örgütleri 1960'lı yılların sonu ve 1970'li yılların başından itibaren bazı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin siyasi gündemlerinde yerlerini almaya başlamışlardır 
(Gürses, 2007: 8, 9). 

Etnik terör, genellikle, bir etnik gruba mensup kişilerin terör örgütlerinde ya da eylemlerinde çoğunlukla yer aldıkları terör türüdür (Çınar, 1997: 245). Bazı 
kaynaklarda etno-terörizm olanak adlandırılan bu terörizm türü, kendince savunuculuğunu üstlendiği kategoriyi siyasi amaçların merkezine yerleştirmiş bir terörizmi ifade etmektedir. Diğer terörizm çeşitlerinden farklı olarak bu terörizmin amacı devletten ayrılmak ve önceden belirlenen bir ideolojiye dayanan bir devlet kurmaktır; fakat bazen bu özerklik ya da çeşitli tavizler koparma biçiminde de olabilmektedir.34 
Başka alternatif olmadığı için örgütlü şiddete başvurduklarını savunan etnik temelli terör örgütleri çoğunlukla barışçı yolların uzun sürdüğü düşüncesiyle kendileri için kolay ve kısa olduğuna inandıkları silahlı mücadele yolunu seçerler (Gürses, 2007: 16). Bu terörizm çeşidi aşırı sağ, aşırı sol ya da dini ideolojilere dayanabilir. 

Ayrılıkçı terör, temellerini, kimi zaman tarihsel sürece kimi zaman da ideolojik akımlara dayandırır; hangi temele dayandığı önemli olmaksızın tüm 
ayrılıkçı hareketler, bir şekilde kendisi ile Self Determinasyon ilkesi (kendi kaderini tayin hakkı) arasında bir ilişki kurmaya çalışır (Doğan, 2007: 19). 
Wilson Prensibi olan Self Determinasyon'a dayanmanın getirdiği avantaj ise terör örgütünün bu ilke doğrultusunda destek araması ve kendini sömürülen, 
geri bırakılan kategorinin bağımsızlık mücadelesi olarak lanse edebilmesidir. Bu durum doğal olarak terörist ile özgürlük savaşçı/gerilla ikilemini doğurmaktadır. 
Ayrıca etnik grubun millet olarak kabul edilip edilemeyeceği sorunsalı da mevcuttur. Bölücü terörizme örnek olarak, IRA, ETA ve PKK verilebilir. 

Özellikle belirtilmesi gereken bir başka konu ise etnikliğin terör olarak kendini egemen gücün baskısı altında gördüğünde göstermesidir (Çınar, 1997: 245). 
Bunun nedeni etnik teröristlerin kendilerini "tehdit edilen kültürel kimliğin bekçileri" olarak algılamalarıdır (Kışlalı, 2006: 47). 
Ayrıca toplumda var olan azınlık kültürü ile hâkim kültür çatışması ya da alt kültür ile hâkim kültür çatışması ve ayrımcılık bu terörizmi güçlendiren etkenlerdendir. 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

30 Darbe ile 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı; 7 bin kişi için idam istendi, 517 kişiye ölüm cezası verildi, haklarında ölüm cezası verilenlerden 50'si asıldı, 300 gazeteci saldırıya uğradı, 3 gazeteci silahla öldürüldü, cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi, 71 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi, 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü, 14 kişi açlık grevinde öldü, 16 kişi "kaçarken" vuruldu, 95 kişi "çatışmada" öldü, 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi, 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi (cumhuriyet, 2012). 
31 Beşinci kol: ele geçirilmek istenen bir ülke veya bölgede ve/veya kontrol edilerek yönlendirilmek istenen büyük bir topluluk içinde dış faktörün isteği ile propaganda, casusluk, sabotaj veya terör faaliyetleri sürdüren yerel veya yerel görünümlü unsur veya grup. 
32 İsmail Beşikçi'nin iddiasına göre, Hizbullah, Çevik Kuvvet Merkezi'nde eğitilmekteydi ve bu haberi yazan derginin muhabiri Halit Güngen, haberin yayınlanmasından iki gün sonra faili meçhul bir cinayete kurban gitti (Yavuz, vd., 2011: 120). Ayrıca bk. Radikal, (2012b). 
33 Sosyalizm ile Komünizm kavramları arasındaki farklı Tunçay şöyle (1967: 5) açıklamaktadır: 
34 Bk. günümüz PKK terör örgütü. 
35 Mao Zedong'un biyografisi için bk. Short, (2007). 


9. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder