TÜRKİYEDE TERÖRLE MÜCADELEDE PKK ÖRNEĞİ., BÖLÜM 4
11 Eylül saldırılarının, ABD'nin Soğuk Savaş sonrası inşa etmeye çalıştığı dünya sistemini adım adım gerçekleştirirken ABD'ye mutlak ve meşru şekilde
tüm devletlere müdahale hakkı tanıması bazı kesimlerin ciddi şekilde, 11 Eylül saldırılarının bir ABD kurmacası olduğuna dair komplo teorileri kurmalarına
neden olmuştur; çünkü 11 Eylül ABD'ye Doğu Hazar bölgesine Pakistan-Afganistan üzerinden uzanmak ve Rusya'nın etkinliğini kırmak için uygun
bir fırsat yaratmıştır (Kaynak ve Gürses, 2007a: 42). Tartışmalar bir yana açıkça görülüyor ki; 11 Eylül saldırıları, 1960'lardan bu yana aktörü ABD olan
devlet terörünün de en üst seviyeye çıkmasına neden olmuştur.
Terörizmin geçmişten günümüze dönemsel özelliklerini şu biçimde tablo halinde gösterebiliriz:
Tablo 1: Özet Olarak Terörizm Dönemleri
Devlet-Devlet Destekli-Bireysel Terör
Literatürde terörizmi tanımlama sorunundan başka bir diğer önemli sorun ise terör ve terörizm kavramlarının anlam olarak birbirlerinden farklı olsalar da birbirleri yerine kullanılması sorunudur. Terör ya da Arapça kökenli Türkçe karşılığıyla "tedhiş", aşırı şiddet içeren, yıldırma, korkutma hareket ya da hareketleri iken terörizm ideoloji, örgüt ve eylemi içeren bir strateji-yöntem bütünüdür. Diğer bir deyişle terörizm, daha çok sanayileşme insanının keşfettiği mücadele tarzının fikri kısmıdır (Bal, 2006b: 7) ve terör, stratejik eylemi; terörizm ise stratejik söylemi belirtmektedir (Bal, 2006a: 35).
Özgül bir şiddet eylemi (örneğin, öldürme, yaralama, yakma, bombalama) ya da tehdidi tipik davranışsal tepkiler doğuran bir korku hali (dehşet) yaratır
(Ergil, 1980: 3). Nitekim buradaki adi şiddet, aşırılığı nedeniyle terörün dehşet ve büyük korku yaratma özelliklerine ulaştığı için terör anlamı taşımaktadır. Dilimizdeki "terör estirmek" deyimi de bu durumdan söz eder. Terörizm ise içerisinde örgüt, ideoloji ve eylem unsurlarını taşıyan ve en önemlisi siyasi amaçlara ulaşma hedefi taşıyan sistemli bir şiddet türüdür. Bu unsurlardan biri eksik olduğunda oluşan suç, terörizm suçu dışında tasnife tabi tutulmalıdır (Alkan, 2008: 97). Başka bir deyişle, siyasi amacı olmayan; fakat düzenli olarak yapılan yıldırma hareketleri terörizm olarak kabul edilmeyecektir (Çınar, 1997: 201). Adi şiddette amaç bir varlığa zarar vermek ya da onu yok etmektir; oysa terörist için, şiddet bir amaç değil araçtır (Kışlalı, 2006: 40).
Terörizmin insanlara kendilerini güvensiz hissettirirken, her ne kadar ülkeyi bütün olarak tehdit etmese de, demokratik devletin iki temel direğinden biri olan kişisel güvenliğin temelini çürütmesi (Matthew ve Shambaugh, 2005: 3) onun yoğun bir şekilde "terör"ü içerdiğini gösterir; fakat her terörizm en az bir terör eylemi içermesine rağmen her terör eylemi bir terörizm stratejisi değildir. Ayrıca Dönmezer de terörizmi farklı kılan en önemli özelliğinin, onun belirli politik amaçlara erişmek için kullandığı kendine mahsus stratejisi olduğuna dikkat çekmektedir (Döner, 2012).
Uç noktası terör olan şiddet, Ergil'e göre (1980: 3) "[…] terör (dehşet) sürecinin hem mantıki hem de kronolojik bakımdan ön-koşuludur." Ayrıca Ergil
(1980: 4) tek başına terör hali yaratan şiddet eylemlerini; irade dışı, iradi ve amaçlanmış şiddet olarak üçe ayırır. Alkan da (2008: 96) "terör çoğu kez gayri iradi olarak meydana gelebilir" diyerek Ergil'in ayrımına dikkat çekmiştir. Kısacası terörizm ideoloji, örgüt ve siyasi amaçlara sahip olması nedeniyle amaçlanmış-iradi şiddetin bir örneğidir. Diğer bir bakışla terör bir eylem stratejisi, terörizm ise bu eylem üzerine inşa edilmiş bir söylem ve propaganda doktrini15 denebilir (Bal, 2006a: 6). Laqueur ise (2002: 105) terörizmi, siyasal bir savaş tekniği olarak nitelemiştir.
15 Bal'ın terörizmi bir doktrin olarak kabul etmesine karşın Caşın terörizmin bir doktrin ya da sistematik bir fikir değil bir strateji olduğunu kabul eder.
Bk. Caşın, (2008: 290).
Belirtilmesi gereken bir diğer nokta ise şudur ki; terörizm denildiğinde terör hareketinin sürekli ve sistemli bir biçimde uygulanması anlaşılmaktadır (Baharçiçek, 2000: 12).
Örneğin, 22 Temmuz 2011 günü Norveç'te önce Oslo hükümet binasına bombalı saldırı düzenleyerek 8 kişinin ölümüne, 209 kişinin yaralanmasına, İşçi
Partisi'ne ait Utöya'daki bir yaz kampında ise 69 kişinin ölümüne 33 kişinin de yaralanmasına neden olan aşırı sağcı Anders Behring Breivik'in saldırısı (bbc, 2012a) tam anlamı ile terör yaratmışsa da örgüt ve siyasi amaçtan yoksunluğu bu terör eyleminin terörizm başlığı altına incelenmesini engeller.
Tüm bu ayrıma rağmen literatürdeki bu karmaşa nedeniyle bu çalışmada kaynaklara bağlı kalınarak terör ve terörizm ya da terörle mücadele ve terörizmle mücadele eş anlamlı olarak kullanılmıştır.
Literatürde olmasa da terörizmin anlam olarak birbirine karıştırıldığı bir başka kavram gerilla savaşıdır. Terörist örgütlerin, onların tabanının ve olaya politik
bakan çevrelerin terörist örgütleri meşru görme aracı olarak teröristlere "gerilla" demesi ayrıca terörizm ile gerilla savaşını da birbirinden ayırma gerekliliğini
doğurmuştur.
Ernesto Che Guevara'ya göre (1989: 10, 12, 16-18) iki ayrı tip gerilla savaşı vardır: Birincisi, büyük düzenli orduların tamamlayıcısı olan mücadele şeklidir;
örneğin, Sovyetler Birliği'nde Ukraynalı partizanlarda olduğu gibi. Guevara'nın üzerinde durduğu ise ikinci biçimdir: Sömürge olsun olmasın, kurulu iktidara karşı mücadele içinde ilerleyen, tek üs olarak kırsal bölgelerde yerleşen ve yayılan silahlı bir grubun mücadelesi. Guevara gerilla savaşını klâsik savaşın bir aşaması olarak kabul eder ve ona göre gerilla savaşı bunun bütün yasalarınca yönetilmelidir. Böylece gerilla savaşı ile özünde sadece pragmatik öznel kurallara dayanan esasında kuralsız olan terörizm birbirinden ayrılır. Guevara gerilla savaşının başlangıçtaki temel görevinin imhadan kendini korumak olduğunun altını çizer ve böylece gerilla savaşı bir çeşit son kurtuluş hareketi olarak karşımıza çıkar. Oysa terörizm baskının azaldığı ve göreceli olarak özgürlük ortamının oluştuğu bir ortamda oluşmaktadır.
Diğer bir deyişle demokratik rejimler nitelikleri gereği, totaliter ve otoriter rejimlerden daha fazla terörizmden etkilenirler (Hazır, 2001: 44). Örneğin, Batı
Almanya'da sol terörizm sağcı baskıların yoğunlaştığı bir dönemde değil, tam aksinesosyal demokratların ilk kez hükümete girdiği bir dönemde uç vermiştir (Laqueur,
2002: 129).
Guevara (kurtuluscephesi, 2013) gerilla taktiğinin önemli bir öğesi olarak tüm insanlara karşı takınılacak tavırdan da söz eder. Ona göre düşmana karşı davranış başlı başına önem taşır: Saldırı büyük bir şiddetle yapılmalıdır aynı şekilde hafiyeliğe, cinayet işlemeye kalkışan bütün nefret verici unsurlara karşı da aynı tutum söz konusudur; fakat askeri görevlerini yerine getirmek için dövüşen ya da öyle sanan askerlere karşı olanaklar elverdiği ölçüde merhametli olunmalıdır, büyük harekât üsleri ya da düşmanın erişemediği yerler yoksa esir alınmamalıdır; hayatta kalanlar serbest bırakılmalı, yaralılar, tüm çarelere başvurularak tedavi edilmelidir.
Sivil halka karşı davranışların temeli, bölge halkının gelenek ve adetlerine büyük bir saygı olmalı, gerillanın ahlaki bakımından ezici askere göre üstünlüğünü
kanıtlamalıdır. Özel durumlar dışında, suçluya kendini savunma olanağı vermeden adalet yerine getirilmemelidir. Guevara'nın üzerinde önemle durduğu bir başka konu ise sabotajdan, halkın bir kesimini felce uğratacak, başka deyişle bir toplumun normal yaşayışını felce uğratmaksızın işsizlik yaratacak biçimde üretim araçlarını kullanılmaz duruma getirmekte yararlanılmamasıdır.
Brezilyalı terörist Carlos Marighella ise şehir gerillasının daha doğrusu gerillanın ayırt edici özelliklerini şu şekilde (2003: 66, 67) verir:
Şehir gerillası, askeri diktaya karşı yasa dışı metodlarla savaş veren kişidir. O, bir siyasi devrimci ve ateşli bir vatansever, ülkesinin kurtuluşu uğrunda savaşçı, halkın ve özgürlüğün dostudur. […] Büyük şehirde aynı zamanda, genellikle "kanun kaçağı" olarak tanınan zorbalar da faaliyet gösterir. Çoğu kez bu zorbalar tarafından yönetilen saldırılar şehir gerillasına mal edilir.
Ancak şehir gerillası, bu haydutlara temelden karşıdır. Haydutlar eylemden kişisel çıkar amaçlarlar ve sömüren ile sömürülen arasında ayrım yapmaksızın, istisnasız herkese saldırırlar, bu yüzden kurbanları arasında pek çok halktan kimseler bulunmaktadır. Şehir gerillasının ise politik bir amacı vardır ve sadece iktidara, büyük kapitalistlere ve başta Kuzey Amerikalılara olmaz üzere bütün yabancı emperyalistlere saldırır.
[…] Şehir gerillası diktanın amansız düşmanıdır.
[…] Şehir gerillasının hedefi, kır gerillasına destek olmak, silahlı halk kuvvetleriyle birlikte yepyeni bir devrimci sosyal ve politik yapı kurmaktır.
Daha kapsayıcı ve basit şekilde Wilkinson gerilla ve terörist ayrımını şöyle (2002: 148) açıklığa kavuştur:
Gerillalar, genellikle hafif silahlı küçük gruplarla çarpışabilirler, fakat esir alıp, değiştirerek ve savaşmayanların haklarına saygı göstererek, savaş teamüllerine
uygun olarak savaşabilirler ya da genellikle savaşırlar. Teröristler, kullanılan yöntemlerde sınır tanımazlar ve sıklıkla geniş alana yayılmış suikastlere, sivil halk üzerinde "genel terör" estirmeye ve devrimcilerin ülkesinde hiç bulunmamış olan masum yabancıları öldürmeye bile girişirler.
Tüm bu bilgiler ışında gerilla savaşı ile terörizmin birbirinden ne derece farklı olduğu görülmektedir. Değinilmesi gereken bir diğer nokta ise gerilla savaşının
profesyonel ordular tarafından kullanılan gayrinizamî bir savaş türü olduğudur; fakat terörizm profesyonel orduların kullandığı bir savaş türü olarak kabul edilemez.
Tüm bu atıflar ışığında terör, terörizm organize suç ve ayrıca gerilla savaşı yapısal farkları Tablo 2'de şu şekilde gösterebiliriz:
Tablo 2: Terörizm, Terör, Gerilla Savaşı ve Organize Suçların Karşılaştırılması
Terör ve Terörizm sözcükleri Latince kökeninden (terrere) gelmektedirler ve modern dönemlere gelene kadar içsel bir korku, panik ve dehşet gibi duyguların
ifadesi yönünde kullanılagelmiştir (Ertekin, 2006: 105) ve bu kavrama terör sistemi, rejimi anlamı karşılığı ile ilk defa bir Fransız sözlüğünün 1798 yılında yayınlanan ekinde rastlanmaktadır.
Terörizm siyasal şiddet ve yıldırıcılık anlamına gelmektedir (Kışlalı, 2006: 40). Latince terör kavramı yerine Türkçede uzun bir süre "tedhiş", terörizm kavramı
yerine ise "tedhişçilik" kelimesi kullanılmıştır. Her ne kadar terörizmin sonunda -izm ek olsa da terörizm aynı sonekle biten Anarşizm ya da Faşizm gibi bir ideoloji değildir. Terörizm siyasi amaçlara ulaşma isteği taşıyan eylem ve örgütlülüğün stratejik yöntemidir.
Etimolojik tanımınların terörün yöntemi üzerine yoğunlaştığı görülür. Bu tanım günümüzde de genel bir kabuldür.
Terörizmin ansiklopedik tanımlarına göz atarsak;
Grolier International America Encylopedia'ya göre (1993: 256) terörizm: "Bireylerin ya da örgütlerin şiddete dayanan siyasal eylemi" biçiminde
tanımlanmıştır.
Meydan Laroussea'a göre (1985: 83) terörizm: "İhtilalci grupların giriştiği şiddet eylemlerinin tümü, tedhişçilik, bir hükümet tarafından uygulanan şiddet
rejimi" şeklinde, terör ise: "Fransız Devrimi'nde, 5 Eylül 1793 ile 27 Temmuz 1794 arasındaki döneme ve rejime verilen ad" şeklinde tanımlanmıştır.
Polis Terimleri Sözlüğü'ne göre (Karataş, vd., 2003: 438) terörizm: "Tedhişçilik. İhtilalci grupların giriştiği şiddet eylemlerinin tümü. Bir hükümet tarafından şiddet rejimi" olarak tanımlanmıştır.
Türkçe Sözlük'e göre (Püsküllüoğlu, 2006: 1695) terörizm: "Topluma korku salma, insanları korkutma, yıldırma eylemlerinin tümü. Siyasal bir amaca ulaşmak için terörü bir yöntem olarak kullanma" şeklinde tanımlanmıştır.
Temel Britannica'ya göre (1993: 159) terörizm: "Bireylerin, grupların ya da devletin siyasal bir amaçla başka kişi ve gruplara karşı giriştiği, savaş dışı sistemli şiddet eylemleri" olarak tanımlanmıştır.
Akademisyen ve uzman tanımlarına göz atarsak;
Alkan'a göre (2008: 96) terörizm: "Bir ideoloji etrafında örgütlenen birden fazla kişinin siyasi amaçlarını gerçekleştirebilmek için yürüttüğü kuralsız şiddet
hareketleridir."
Bal'a göre (2006a: 8) terörizm: "Terörü kısaca silahlı eylemle marifetiyle kendini ve davasını duyurma; terörizm ise bu eylemleri savunan, stratejilerini anlatan, aktaran, geliştiren bir düşünce disiplini veya akımıdır" biçiminde açıklar.
Çınar'a göre (1997: 204) terörizm: "Düşük masraflı, düşük riskli ve geleneksel savaşa göre düşük gerilimli bir savaş biçimidir."
Ergil'e göre (1980: 1) terörizm: "Kaçırmadan cinayete kadar uzanan ve amacı sindirme olan şiddet eylemlerine verilen addır."
Heywood'a göre (2007: 540) terörizm: "Siyasi amaçları yürürlüğe koymak amacıyla terörü kullanmak anlamına gelir; terörizm, bir korku, endişe ve belirsizlik iklimi yaratmaya çalışır."
Kışlalı'ya göre (2006: 40) terörizm: "'Siyasal şiddet' ve 'yıldırıcılık' anlamında kullanılır. Toplumun -ve dolayısıyla toplumu yönetenlerin- direncini kırmak için
'ortak korku yaratmak', daha doğrusu 'dehşet salmak' amacına yöneliktir. Terörizm 'zayıf' olanın seçtiği bir tür 'siyasal şiddet' biçimidir."
Wilkinson'a göre (2002: 144) terörizm: "Bireylere, gruplara, toplumlara ya da devletlere, teröristlerin siyasi taleplerine ödün verilsin diye korku ve dehşet salmak için, cinayet ve ortadan kaldırmanın düzenli kullanımı, cinayet ve yok etme tehdididir."
Terörizmin ilk bölümde sözünü ettiğimiz tanımlama sorunu kapsamında ortak bir tanıma kavuşturulamaması, çağdaş yazarları bu kavrama yönelik tanımları
karşılaştırma yoluna gitmeye yöneltmiştir. Literatürde kendisine pek çok atıfta bulunulan Alex P. Schmid'in çalışması bu alanda oldukça dikkate değerdir.
Terörün 1936-1981 yılları arasında 109 ayrı tanımını tespit eden siyaset bilimci Alex P. Schmid, bu tanımlarda en sık sözü edilen ve daha çok öne çıkan beş
öğeyi sırasıyla şu şekilde tespit etmiştir (Aydınalp, 2008: 25):
1. Terörde şiddet ve zor kullanımı vardır,
2. Siyasi bir amaç güdülür,
3. Dehşet ve korku yaratılır,
4. Tehdit içerir,
5. Üçüncü kişilerde psikolojik etki uyandırarak toplumda reaksiyon uyandırma beklentisi mevcuttur.
Schmid'in analizi gereğince siyasi amaçtan yoksun şiddet eylemleri üçüncü kişilerde dehşet ve korku yaratacak düzeyde olsa dahi terör olmaktan yoksundur.
Aslında buradaki "terör"den kasıt "terörizm"dir. Nitekim daha önce terör ve terörizm ayrımından söz edildi. Bu nedenle siyasi amaçtan yoksun ve farklı zamanlarda farklı aktörlerce bilinçli ya da bilinçsiz trafik kazaları "trafik terörü" olarak tanımlansa bile ortada bir terörizm durumu yoktur.
Tüm bu tanımlar ışığında terörizm: Sınırı belli ya da belirsiz bir coğrafyada, devlet aygıtlarının ya da üye sayısı kaç olursa olsun devamlılık gösteren üyeliklerden oluşan örgütlerin, bireysel terörizm ise ideoloji ile örülmüş siyasi amaçların yerine getirilmesi, devlet terörizmi ise iktidarını koruma gayesi ile kendi ülkesindeki ya da kendi ülkesi dışındaki resmi ve sivil unsurlara yönelik öngörülmeyen saldırılar yaparak toplumda korku temelli güç kazanması ve bu şekilde etkin olması stratejisidir.
Sonuç olarak tarihi Antik Çağ'a dek götürülen terörizm, günümüze dek gelen süreçte belli başlı unsurları sabit kalmak koşuluyla toplumdan topluma, devirden devire değişen yapısı ve sözünü ettiğimiz diğer tüm nedenler dolayısıyla sosyal bilimlerde çok zengin tanımsal bir içeriğe kavuşmuştur. Terörizmin bu tanımsal zenginliğine karşın yukarıda sözünü ettiğimiz belli başlı tanımların terörizmin; örgüt, ideoloji, siyasi amaç ve şiddet unsurlarını kapsama konusunda istikrarlı olduğu gözlenmektedir. Böyleyken terörizm üzerine yapılmış tüm tanımların bu temel unsurlar üzerine işlenmiş farklı motifler olduğu gözlenmektedir. Terörizm tanımlarının birbirinden farklılık arz etmesi sorunu terörizmin maddi dünyaya aktarıldığında onu kapsadığı kişi, grup ve örgütlerin belirlenmesi noktasında ortaya çıktığı açıktır.
5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİER.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder