TÜRKİYEDE TERÖRLE MÜCADELEDE PKK ÖRNEĞİ., BÖLÜM 23
Öcalan ile yapılan görüşmeler sonucunda çözüm planı şartları şu şekilde (Güller, 2011: 59, 60) belirlenmiştir:
. PKK'nın dağda 250 civarındaki yöneticisinin Irak, İran ve Suriye'ye dağıtılması ve kalanların affedilmesi,
. Bu süreçte PKK'ya yönelik operasyon yapılmaması.
Bu şartlar dâhilinde ise, istenilen demokratik ve hukuki düzenlemeler aşama aşama verilecekti; fakat sürece ABD'nin de dâhil olması ile süreç baltalandı üstelik TSK muhalefeti de bu dönemde güçlüdür. Öcalan'ın dâhil KADEK yöneticilerin Norveç'e sürgüne gönderilmesi planı da (Güller, 2011: 61) sürecin baltalanmasında etkili olmuştur. Özellikle ABD'nin bölgede etkin olması ile PKK'nın bundan cesaret alması ve ABD inisiyatifinde KADEK ve KONGRA-GEL'e yönelik değişimler ile yaşamını sürdürmeye çalışması bir başka etkendir.
Erdoğan'ın 2003 yılı ile başbakanlık makamına oturması ile çözüm planı çeşitli tartışmalar etrafında devam etmiştir. 2009 yılı ise Kürt Açılımı'nın
başlayacağının ilan tarihi olmuştur. Açıklanan pakette yer alan altı madde ise şöyledir (bugun, 2013):
1. Temel şart silah bırakma,
2. TCK'nın 220. maddesine (suç işlemek amacıyla örgüt kurma) işlerlik kazandırılacak,
3. Öcalan'ın yanına 5-6 mahkûm gönderilerek tecrit sona erdirilecek,
4. Avrupa'da yaşayan ve Türk vatandaşlığından çıkartılan binlerce Kürt kökenliye yeniden Türk vatandaşlığı verilecek,
5. Güneydoğu'daki vatandaşlara şefkatle yaklaşılacak,
6. Kürtçe kullanımının önündeki engeller kaldırılacak.
İkinci Pakette yer alan yedi madde ise şöyledir (sabah, 2012b):
1. Uzun tutukluluk süreleri tartışmaya açılacak. Yargılamayı hızlandıracak bazı mekanizmalar devreye girecek. Tutukluluk süreleri kısaltılmazsa bile yargılama nın hızlanmasıyla bu sorun kısmen aşılmış olacak. Düzenlemede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da dikkate alınacak. "Yasa önünde eşitlik, adil yargılama hakkı" ilkelerine aykırılık teşkil eden maddeler süzgeçten geçirilecek.
2. Terör eylemlerine karışmamış, silahını teslim etmeye hazır örgüt mensupları için "etkin pişmanlık" dışında bazı sürpriz adımlar atılacak.
Örneğin, silahı bırakıp teslim olmaları için belli bir süre verilecek, bu süre zarfında teslim olanlar hakkındaki yakalama emri kaldırılabilecek.
3. TCK'nın 215. maddesindeki, "suçu ve suçluyu övme" maddesinin gözden geçirilmesi planlanıyor [Öcalan'a "sayın" denmesinin suç sayılması nedeniyle].
4. TCK'nın 216. maddesinde yer alan "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunun düzenlenmesi öngörülüyor. Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesindeki "terör örgütüne ait amblem ve işaretleri taşıyanlara" 10 yıl hapis öngören düzenleme elden geçirilecek.
5. TMK 7. ve TCK 220. maddeleri üzerinde ince ayar yapılacak. TCK 220/8'de de, terör örgütünün veya amacının propagandasını yapmak suç. TCK 220/7'nci fıkrada ise örgüt üyesi olmamakla birlikte, örgüte bilerek veya isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılıyor.
6. Her türlü suç terör amacıyla ilişkilendirilerek özel soruşturma ve yargılama usullerine tabi kılınabiliyor. Adil yargılama hakkının sağlanabilmesi için
Ceza Muhakemeleri Kanununun özel yetkili mahkemeleri ve uygulayacakları muhakeme kurallarını düzenleyen 250., 251. ve 252. maddeleri de gözden geçirilecek.
7. İfade ve basın özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaların da hafifletilmesi hedefleniyor. TCK'da, yargı görevi yapanı etkileme (277. madde), adli
soruşturmanın gizliliğinin ihlâli (285. madde), adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs (288. madde), suçu ve suçluyu övme (215. madde) gibi suçlar yer
alıyor. TMK'nın 6. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını" basmak veya yayınlamak suçu da benzer nitelik taşıyor.
2010 yılına gelindiğinde ise dönemim İçişleri Bakanı Beşir Atalay açılım paketini şöyle (takvim, 2013) duyurmuştur:
Kısa Vadeli Adımlar
Kısa vadeli olarak ifade ettiğimiz tedbirlerin büyük bir kısmını faaliyete geçirdik; Cezaevlerinde tutukluların yakınlarıyla farklı dil ve lehçeleriyle iletişime geçmesini sağladık.
TRT6 farklı dil ve lehçelerde yayın yapıyor. Özel radyo ve televizyonlarda isterse 24 saat boyunca yayın yapabiliyor.
Üniversitelerde farklı dil ve lehçelerin yaşatılması için çalışmaları var.
Yol kontrollerinin azaltılması ve yayla yasaklarının asgariye indirilmesi için Bakanlığımız gerekli çalışmayı tamamladı.
Özellikle günlük hayatta insanımızı rahat ettirecek demokratik süreçleri devam ettiriyoruz.
Orta Vadeli Adımlar
Bunlar yasal değişiklik gerektiren adımlardır. 18 yaş altı tüm çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanmasına yönelik kanun teklifi Meclis'e gönderildi.
İnsan haklarını birey boyutunda daha da böyle hücrelere kadar hissedilir şekilde gelmesi için bazı tasarımlar hazırlığındayız.
"İhtiyati Protokol"ün onaylanması için tasarı Meclis'e gönderildi.
"Türkiye İnsan Hakları Kurulu"nun kurulması için gerekli çalışma tamamlandı. Haftaya meclis'e gelebilir.
"Kolluk Gözetim Komisyonu"nun kurulmasına yönelik kanun tasarısı için ilgili kurumlarla görüşmelere başlandı.
"Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu"yla ilgili çalışma tamamlanmak üzere.
Şu geçen sürede bu kanun tasarısının uygulanması için katılımcı görüşmeler yaptık. STK'ların katkısı çok öneli onlarla görüştük.
Oluşturulan bu mekanizmaların üç ortak hedefi var.
Birincisi; öznesi insan olan hak ve özgürlüklerin daha iyi korunması...
İkincisi; bu ortak mekanizmalar bağımsızdır.
Üçüncüsü; bunlar kendiliğinden yani reysen veya başvuru üzerine çalışacaklar kurumlardır.
Paketin içeriği tam olarak kesinlik kazanmamıştır; fakat açılımın önemli bir ayağını PKK'lıların dağdan indirilmesi oluşturmuştur. Bu amaçla Ekim 2009
tarihinde Öcalan'ın isteği üzerine 34 PKK'lı dağdan inmiş ve Habur Sınır Kapısı'ndan geçerek teslim olmuştur. Daha önce dediğimiz gibi 34 teröristin DTP'nin organize kalabalık tarafından kutlama ve zafer havasında karşılanması kamuoyu vicdanını ve devlet onurunu zedelemiştir. 34 kişinin önce serbest kalmasına rağmen daha sonra hapis cezası alması, DTP'nin kapatılması ve KCK tutuklamaları ile süreç tıkanmıştır.
Hükümetin "paket"inde yer alan düzenlemeler bir yana Kürtçü çevrelerin isteklerini Tan'ın ağzından şöyle (2011: 559-561) sıralayabiliriz:
1. Yeni, Sivil ve demokratik anayasa hazırlanmalıdır. Sınır ve bayrak muhafaza edilmeli ve resmi dil Türkçe olmalıdır; fakat "Herkes Türk'tür" ibaresi değiştirilmeli, vatandaşlık tanımı yenilenmelidir,
2. Din, mezhep, etnisite, dil ve benzeri her tür farklılıkları yaşatma ve ifade etme hakları anayasal teminat altına alınmalıdır,
3. Kürtçe anadille eğitimin önü açılmalıdır,
4. Üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri ve filolojileri açılmalıdır,
5. Radyo ve televizyonlarda süre ile sınırlı tutulan Kürtçe yayınlar özel kanallarda süresiz olarak bırakılmalı, TRT bir kanalında sürekli olarak
Kurmanci ve Zazaca yayın yapmalıdır,
6. İsimleri değiştirilen tüm coğrafi birimlerin eski orijinal isimleri iade edilmelidir,
7. Bölgede sorunlar nedeniyle rehabilitasyon programları bir an önce uygulanmalı, koruculuk tasfiye edilmelidir,
8. Dağdakileri, cezaevindekileri ve yurtdışındakileri kapsayan genel siyasi bir af ilan edilmelidir,
9. Diyarbakır Askeri Cezaevi tamamen yıkılarak yerine bir anıt dikilmeli ya da müze haline getirilmelidir,
10. Bölgede ciddi bir ekonomik program acilen hayata geçirilmeli, bölgeye pozitif ayrımcılık yapılmalıdır,
11. Irak, İran, Suriye, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan ile yeni ticari sınır kapıları açılmalı, bu ülkelerle ilişkilerde gümrük ve vize kaldırılmalıdır.
Tan'ın bu isteklerine elbette Öcalan'ın önce ev hapsine alınması sonra ise
serbest bırakılarak siyasete atılması düzenlemesi de dâhil edilebilir. Nitekim bu istek neredeyse çözümün başına konmaktadır.
Türkiye'nin yukarda sayılan kültürel hak niteliğindeki isteklerin çoğunu
verdiği görülmektedir; fakat toplumun ve hükümetin tüm siyasi tutuklulara af ilan edilmesi, koruculuğunun kaldırılması, sınır ülkeleri ile ilgili yeni düzenleme ler yapılması gibi başlıklara hazır olmadığı açıktır.
Dahası Öcalan'ın serbest kalması bir yana ev hapsine alınması dahi toplumsal tepkiye yol açacaktır.
Yine de ilerleyen süreçte nelerin olacağını kestirmek şu aşamada oldukça zordur.
3.2.1. Yasama İşlevi
3.2.1.1. 12.4.1999 Tarihli 13713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu
Türkiye'nin terörizmle tanışması 1960 döneminde başlayan ve 1980
Darbesi'ne dek süren öğrenci hareketleri ile olmuşsa da özellikle terörizme eğilen bir kanun PKK terörizmin itici gücü ile çok daha sonra yani 12 Nisan 1991 tarihinde ortaya konabilmiştir. Yine de teröre eğilen ilk kanunun bu tarihte doğduğunu söylemek doğru değildir; nitekim 1985 tarihinden bu yana "eve dönüş" yasaları ile bireylerin terörist faaliyetlere bulaşması engellenmeye çalışılmıştır. İlk kez Özal döneminde çıkarılan bu yasalar sonraki hükümetler tarafından da çeşitli farklarla yeniden çıkarılmıştır. Hükümetler böylece terörizmin önünü almaya çalışsa da bu yasaların örgütü bitirecek başarılara ulaştığını söylemek doğru olmaz.
TMK'nın özel soruşturma-kovuşturmayı içermesi onu önemli kılmaktadır.
TMK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Türk güvenlik güçleri ile PKK arasındaki
çatışmanın zirveye çıktığı dönemde kaleme alınmış, yürürlüğe konmuş ve devlet ile toplumun "güvenlikleştirilmesi" alanındaki en güçlü yasal araçlardan biri olmuştur (Aytar, 2013: 1, 2).
Dönemin özellikleri itibariyle bu kanunun katı olduğu açıktır; fakat
Türkiye'nin terörle mücadelesinde dönemsel farklılıklar, PKK'nın dönemsel olarak kendini dönüştürmesi ve ayrıca AB'ye uyum paketleri bu kanunda değişiklikler yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bir açıdan kanunun ilerleyen yıllarda "yumuşadığı" söylenebilir. Diğer bir deyişle kanun, tanımlamaları daha net, sınırlı ve özel hükümleri azaltılmış bir hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda TMK'da; 1993-2003 yılları arası 13 madde eklenmiş; 2004-2012 yılları arası 10 madde değiştirilmiştir.
Şubat 2002 tarihinde yürürlüğe giren birinci paket TMK'nın bazı maddelerini
değiştirdiyse de, asıl köklü reform Haziran-Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren altıncı paketle gelmiş; bu paket ile "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan yazılı ve sözlü propaganda ile toplantı gösteri ve yürüyüş" yapmayı cezalandıran ve bu yönüyle ifade özgürlüğünün kısıtlanmasındaki en güçlü yasal araçlardan biri olan "meşhur" 8. madde yürürlükten kaldırılmış ve "terör" tanımı daha açık ve kesin bir hale gelmiştir (Aytar, 2013: 2).
AKP iktidarı ile terörle mücadelenin üçüncü döneme girmesi, artan AB uyum
paketleri, PKK'nın BDP ya da türevleri siyasi isteklerini dillendirmesi ve ayrıca
terörle mücadelenin geçmiş deneyimler nedeniyle artık salt bir güvenlik problemi olarak algılanmaması 2003 yılından itibaren TMK'nın köklü değişikliklere uğraması ile sonuçlanmıştır. Örneğin, 2004 yılında devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya Devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) kaldırılmış ve görev alanları ağır ceza mahkemelerine devredilmiştir.
Bir bakıma TMK "terör"le mücadele eden ve suç işlendikten sonraki sürece ilişkin bir yapılanmadan, terörizmle mücadele eden ve önleyici hükümler de içeren bir yapılanmaya dönüştürülmüştür. Türkiye'deki terörle mücadele alanındaki bu değişiminin temel nedenleri şöyle sıralanabilir:
. Mevcut terörle mücadele konseptinin başarısızlığı,
. Demokratikleşme çabaları,
. TSK merkezli terörle mücadeleden hükümet merkezli terörle mücadeleye geçiş,
. Devletteki sivil-asker kanatları arasında sivillerin güç kazanması,
. AB uyum paketleri,
. PKK'nın siyasallaşması,
. Güçlü ve istikrarlı hükümetler,
. Değişen konjonktür.
TMK'daki başlıkları inceleyip irdelersek:
Terör tanımı: En son 2003 yılında değişiklik yapılan terör tanımında dikkat
çeken husus terör tanımının Türkiye ile sınırlı ele alınmış olmasıdır. Tanımın bu hali ile uluslararası terörizme değinmemiş olması eksik bir yandır. Tanımdaki ifade şöyledir (mevzuat.adalet, 2012):
[...] Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik,
ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla.
Terörizmin yöntemleri de cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma,
yıldırma, sindirme veya tehdit olarak sıralanmış ve terörizmin genel tanımına uygun bir yapıda oluşturulmuştur. Böylece bir olayın terör sayılması için öncelikle yukarıda saydığımız yöntemleri kullanması ve Türkiye devletine karşı yukarıda saydığımız amaçları gütmesi gerekmektedir. Tanımın esasında böylece geniş bir yelpazeyi içerdiği söylenebilir; zira tanımdaki esas parametreler amaç ve yöntemdir. Bu amaçlar ve yöntemlerin bir araya gelmesi ile herhangi bir izinsiz gösteri ya da şiddet olayı terör kapsamına alınabilmektedir. Öyle ki tanım sonunda "her türlü suç teşkil eden eylem" ibaresi bu bakımdan önemlidir.
Terör suçlusu: 2. maddede terör suçlusu şu şekilde (mevzuat.adalet, 2012)
tanımlanmıştır:
Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin
mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur.
Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu
sayılır.
Maddede görüldüğü gibi örgüt unsuru amaç ve birliktelik unsurlarından
oluşmuş; fakat terör eylemlerinin birden fazla kişi ile yani örgütle işlenmesi
zorunluluğu aranmamıştır. Böylece intihar eylemi gibi bir terörist saldırı örgüt
eylemi sayılabilmektedir. Nitekim örgüt unsuru terörizmin teşhisindeki üç unsurdan biridir. Örgüt kavramı TCK madde 220'de irdelenmiştir. Bu bakımdan TMK'nın bu maddesi TCK madde 220 ile de ilgilidir. Madde 220'ye göre örgüt ise en az üç kişiden oluşmalıdır.
Terör suçları: 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302,
307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320. Maddeleri ile 310. maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar terör suçlarıdır:
Madde 302: Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak,
Madde 307: Askerî tesisleri tahrip ve düşman askerî hareketleri yararına anlaşma,
Madde 309: Anayasayı ihlâl,
Madde 311: Yasama organına karşı suç,
Madde 312: Hükümete karşı suç,
Madde 313: Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silâhlı isyan,
Madde 314: Silâhlı örgüt,
Madde 315: Silâh sağlama,
Madde 320: Yabancı hizmetine asker yazma, yazılma,
Madde 310: (1) Cumhurbaşkanına suikastte bulunan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu fiile teşebbüs edilmesi hâlinde de suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
24. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder