UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A BÖLÜM 8
Yeşil'le Görüşmeler
4/7/2000 - 11:00 - Atin
Düzeltme
Diziye devam etmeden evel, bir yanlışımızı düzeltmek istiyoruz.
Dizinin 6.ncı bölümünde Behçet CANTÜRK ve Savaş BULDAN'ın kaçırılıp infaz edilmeleri sırasında görevli olmadığımızı belirtmiştik. Bu konuda yanlışımız olduğunun farkına vardık.
MİT'te tekrar göreve başlama tarihimiz 14 Şubat 1994'dü. Behçet CANTÜRK 14.Ocak 1994 tarihinde kaçırılmış ve bir gün sonra cesedi Sapanca civarında bulunmuştu. Bu tarihte görevde değildik.
02 Haziran 1994'de kaçırılan Şavaş Buldan olayı sırasında görevdeydik. Bu yanlışımızı düzeltir, özür dileriz.
---------------------------
13 Ocak 1995
MİT Özel İstihbarat Dairesinde görevli iki muazzaf subay, 13 Ocak 1995 günü saat 16.30'da, yani iki İranlı'nın kaçırıldığı geceden bir gün önce Ankara 2.nci cadde 7.nci sokakta bulunan Cafe Violet'de YEŞİL ile buluştular. Görüşme yarım saat kadar sürdü.
Zaten, görüşmenin amacı, YEŞİL'e yapılacak aylık ödeme ile ilgiliydi. YEŞİL'e, 20 milyon TL. aylığını ödeyen görevliler, bir çay içip ayrıldılar.
15 Ocak 1995
YEŞİL ile bir sonraki görüşme, İki İranlı'nın kaçırılmasından sonra, 15 Ocak 1995 tarihinde, saat 19.00'da aynı yerde yapıldı. Görüşen görevliler aynı kişilerdi. Bu görüşme bir saat sürdü.
YEŞİL, 13 Ocak 1995 günü, görevli personelle buluştuktan sonra Sırrı SAKIK'a uğramıştı. SAKIK, o akşam davalarını yürüten avukatları akşam yemeğine davet etttiği için, YEŞİL ziyareti uzatmamıştı. 15 Ocak 1995 günü Sırrı SAKIK'ın bürosunda buluşmayı kararlaştırdılar.
YEŞİL, 15 Ocak günü Sırrı SAKIK ile bürosunda baş başa görüştü.
Sakık'ın Sorgu ve İşkence Korkusu
SAKIK, hayatından endişe ediyordu. YEŞİL'e, kendisini öldürmek için hapisten çıkarttıklarını, ölümden korkmadığını, ancak işkence ve sorguya dayanamayacağını, her an ölümü beklediğini, fakat kesinlikle sorguya gitmeyeceğini, hiç kimsenin kendisini yanlız olarak almasına rıza göstermeyeceğini, aldıkları zaman işkence göreceğini ve akabinde öldürüleceğini bildiğini, işkence görmeden ölüme razı olduğunu, gerekirse götürmek isteyenleri tahrik edip kendisini öldürmeleri için elinden geleni yapacağını, söylüyordu.
SAKIK, bir çok kişi gibi YEŞİL'i devletin kadrolu resmi bir görevlisi sanıyor, ona dert yanıyor, ondan yardım istiyordu.
Şemdin Sakık Teslim mi Olacak?
YEŞİL'in amacı başkaydı. YEŞİL, Şemdin SAKIK'ın, Aptullah ÖCALAN ile arasının bozulduğunu, bu nedenle gelip teslim olabileceğini düşünüyordu.
Böyle bir gelişme, PKK'da çözülmelere yol açabilirdi.
YEŞİL, Sırrı SAKIK'a, kendisini yetkili bazı kişilerle tanıştıracağına söz verdi. Ancak Sırrı, o şahıslara da televizyonlardaki gibi siyasi çözüm vs. tarzında konuşmalar yaptığı taktirde, bu hiç bir fayda sağlamayak, hem ona, hem de kendisine zarar verecekti.
Sırrı SAKIK, böyle bir görüşmeye hazırdı. Görüşmenin kendi bürosunda yapılmasını tercih ediyordu. Olmazsa, Büyük Ankara Oteli gibi bir otelde de görüşebilirdi. Sırrı SAKIK bir oyuna gelmekten korkuyordu.
Ağabeyim Nerede?
YEŞİL'e memleketini çok sevdiğini, kan dökülmesini istemediğini, Avrupa'daki KUM - Kürdistan Ulusal Meclisi faaliyetine de karşı olduğunu, yurtdışına çıkmayı düşünmediğini belirtti.
Konuşma sırasında Sırrı, YEŞİL'e "Ağabeyimin nerede olduğunu biliyormusun?" diye sordu. Belirttiğine göre uzun süredir Şemdin SAKIK ile görüşmemişti. YEŞİL, Sırrı'nın samimi olduğuna inanmıyordu. "Sen nerede olduğunu daha iyi bilirsin" şeklinde soruya cevap verdi.
Görev ve Ceza
Sırrı SAKIK-YEŞİL görüşmesi sırasında konu, merhum Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL'a geldi. SAKIK, rahmetli ÖZAL'ın kendisini Abdullah ÖCALAN'la görüşmeye gönderdiğini, akabinde de bu sebeple mahkum edildiğini belirtti. Sırrı SAKIK, ÖZAL'ın normal kalp krizinden ölmediğine, MİT tarafından öldürtüldüğüne inanıyordu.
15 Ocak 1995 tarihindeki görüşmede YEŞİL, kendisiyle görüşen yöneticilerine Sırrı SAKIK konusunun dışında başka şeyler de bildirdi.
Yardımcı Unsurlar
YEŞİL'in Hollanda'da Enver TOPTAŞ isimli tanıdığı vardı. Yurt dışı faaliyetlerde yardımcı olabilirdi. İstendiği taktirde oraya bir görevli gönderilmesi mümkündü. Orada arkadaşlarının yanında barınma imkanı vardı.
YEŞİL, esas haberi sona bırakmıştı. Ancak o anda kendisi ile görüşenler, bu haberin sonradan çok önem kazanacağını bilmiyorlardı. Onun için anlatılanla yetinip, konuyu detaylandırmadılar.
Yeşil'e İki İranlı Ricası
Cahit diye bir kaçakçı vardı. YEŞİL'in geçmişte bununla irtibatı olmuştu. Bu şahsın, FE - Farma Tıp Malzeme AŞ. adında bir şirketi vardı. Bu şirketin hissadar veya yetkililerinden Nazım İSMAİLİ ve Efgar SİMİKO adlı iki İranlı kaybolmuştu. Bu konuda kendisini telefonla arayan şahıs, numarasını Cahit'ten aldığını söylemişti. YEŞİL, arayanın konuşmasından, bu iki İranlı'yı kendisinin kaçırdığını zannettiklerini anlamıştı. Zira arayan şahıs YEŞİL'e, "onlara bir şey olmasın, biz seni görürüz" demişti. YEŞİL, kendisine para gönderileceği için hiç sesini çıkartmamıştı.
Telefon görüşmesinden, Cahit'in şirketinin taşınacağını öğrenmişti. Eğer bu doğruysa mutlaka firmanın isminide değiştireceklerdi. Bu firmanın takibinde yarar vardı.
YEŞİL'le görüşen görevli memurlar, bu bilgileri aldıktan sonra saat 20. 00'de görüşme yerinden ayrıldılar.
http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=220
9. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder