UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A BÖLÜM 5
ARGK İntikam Timleri
26/6/2000 - 11:00 - Atin
Orhan Taşanlar'ın başında olduğu Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün, iki İranlı uyuşturucu kaçakçısının kaçırılması olayına Yeşil üzerinden Mehmet Eymür'ü ve MİT'i karıştırma operasyonu başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Yeşil Serbest
Polis buna rağmen Yeşil'i, bu konuya hiç değinmeden bir kaç gün daha tuttu. Demek polis, esasında bir süredir izlemeye aldığı Yeşil'in iki İranlı'nın kaçırılması olayına karışmadığını biliyordu.
25 Ocak 1995 tarihinde, bir basın organında çıkan yazıyı takiben Yeşil bırakıldı.
AGRK Metropol İntikam Timleri Öldürdü Yayın organı, PKK yanlısı Özgür Ülke gazetesiydi. Yazıda, iki İranlı'nın PKK'nın askeri metropol timleri tarafından cezalandırılıp öldürüldüğü yazıyordu.
Serdar ÇELİK / Köln imzalı bu yazıya bakalım:
“ASKER SİMKO'NUN ÖLÜMÜNDEKİ SIRLAR
Doğu Kürdistanlı Asker Tahiroğlu (Asker SİMKO) ve Nazo ya da Lazo lakabıyla bilinen Zeya Nazım isimli kişilerin Kürt işadamlarının öldürülmesine karıştıkları ve Kürt örgütleri ile PKK'nın arasını açmaya çalıştıkları gerekçesiyle 14 Ocak günü İstanbu'da ARGK metropol timleri tarafından öldürüldüğü bildirildi.
Kurd-A'nın konuya ilişkin olarak dün geçtiği haberde şunlara yer verildi.: Kontra faaliyetlerde bulunan ve MİT'le birlikte çalıştıkları belirtilen ve 10 günden beri kayıp oldukları ileri sürülen Asker SİMKO ve Zeya Nazım'ın , ARGK Metropol İntikam Timleri tarafından cezalandırıldığı açıklandı. Sözkonusu açıklamada; "Kontracıların döktüğü her damla kanın hesabı sorulacaktır.
Metropol intikam timimiz, kontracılık yapan halka ve yurtseverlere karşı cinayet işleyen, MİT ve devletle işbirliği içerisinde eroin ticareti yapan Asker SİMKO ve Zeya Nazım'ı cezalandırmıştır. Bu cinayet şebekesinin peşindeyiz. İzlerini bulmuşuz. Hiç bir faili meçhul canisi cevapsız kalmayacaktır. Eylemlerimiz sürecektir" denildi.
BİR LİSTE DAHA VAR
Asker SİMKO ve Zeya Nazım'ın , uzun süreden beri MİT ile çalıştıkları, ve Başbakan Çiller'in sözünü ettği PKK'ya yardım eden Kürt işadamlarının listesinin Çiller'e bunlar tarafından verildiği ileri sürüldü.
Asker SİMKO ve Zeya Nazım'ın öldürülmeden önce ARGK tarafından sorgulandığı ve eroin ticaretinden istihbarat, Kürt işadamlarının katledilmesine kadar kirli ve kanlı işlerin içinde olan bir çok kişinin isminin öğrenildiği bildirildi.
ASKER SİMKO'NUN ÖLÜMÜ ARDINDAKİ SIRLAR
Asker SİMKO, 1925-1930 yılında İran Şahlığı'na karşı Kürt direnişinin öncülüğünü yapan Simko Ağa'nın torunu. Simko Ağa İranlı komutanlar tarafından görüşmeye çağrılmış ve tuzağa düşürülerek öldürülmüştü. Asker, babasının adı Tarxan olmasına rağmen ünlü dedesinden dolayı Asker SİMKO olarak tanınıyordu.
DİRENİŞTEN MİT'ÇİLİĞE
Oğlu ve torunu Simko ağanın yolundan gitmediler. Önce Savak, sonra MİT ve CİA ile çalıştılar. Sınırda olmanın avantajlarından yararlanarak eroin işine el attılar. İşleri çok iyi gitti. Öye ki baba Tarxan, Denktaş'ın oğlunun düğününe şeref misafiri olabiliyordu. ..
İlişkinin bu boyutu okuyanları şaşırtmasın. Almanya'da "Die Verbrecher Holding" (Üçkağıtçılar Holdingi) ismiyle bir kitap çıktı. Kitapta Alman polisine ifade veren ve MHP içinde kalmış boksör olan birinin ilginç ifadesi yeralıyordu. "Sağcı, parlamenter ve kontrgerilla elemanları, Doğu'dan eroini alıyorlar. Tırlara yüklenen eroin Kıbrıs'taki Magosa şehrine getiriliyor. Burada meyve firmalarının depolarına konuyor. Mersin'e, oradan tırlarla İstanbul üzerinden Almanya ve İngiltere'ye götürülüyor. Bu ilişkilerde en büyük rolü Londra'daki Pack firması üstleniyor. Firmanın sahibi A.N., bu örgütün maliye bakanı gibiydi."
Babası öldükten sonra Asker'in işleri daha iyi gitmeye başlamıştı. İstanbul / Ataköy'de villa sahibiydi. Aksaray'a takılıyordu. Aksaray'a takılan sadece o değildi. Şahcı bir çok İranlı, butik, otel açmış, bu işi yürütüyorlardı. İş karışıktı. Hem uyuşturucu, hem gizli örgütler, hem sahte pasaport hem de kan. MİT'ten bazıları, bu şebekeyi gazetecilere sızdırdı. Gazeteciler, MİT'ten bazı kişilerin yardımıyla kapsamlı bir dosya hazırladılar. Gazeteler dosyada yazılanlardan ürktü ve bu dosya yayınlanmadı. Bunun üzerine gazeteciler 1989 ve 1992 yılında iki dosyayı Uğur MUMCU'ya verdiler. Çünkü şebekenin koruyucuları arasında bazı polis ve politikacıların adı geçiyordu. Atatürk Havalimanı'nda polis müfettiş Müslüm, İstanbul Emniyeti'nden İsmet (Yüksel) Güven, Ali Bahadır, Mehmet Aydın, polis müfettişi Niyazi Seçkin, İçişleri Bakanlığı'nda görevli Zeki Taş ve daha bir çok emniyet görevlisinin bunları himaye ettiği söyleniyordu. 18. dönem ANAP Malatya milletvekili Galip Demiral'ın serbest döviz tüccarı yeğeni Hikmet Demiral'ın istihbaratla ilişkide olduğu ve bunları koruduğu söyleniyordu. Milyarların döndüğü bu piyasada, şebeke gerektiğinde Savama'ya muhalif Kürt ve İranlıları feda ediyor, gerektiğinde MİT'e yaranıyordu.
ASKER'İN EVİNDE KÜRT İŞADAMLARIYLA İLGİLİ TOPLANTI
1994 Kasım ayının başları, 'Asker'in Ataköy'deki evinde önemli bir toplantı yapılıyor. Toplantıya MİT mensupları, İdris Barzani'nin oğlu ve IKDP yöneticisi Neçirvan Barzani, Urmiyeli Kürt Zeya Nazım (Lazo) ve bir kaç önemli kişi daha katılıyor. Toplantının gündemi sırdı. Ama PKK'ya destek verdikleri iddiasıyla kaçırılıp, öldürülen Kürt işadamları ve Güney Kürdistan'daki durumla ilgili olduğunun anlaşılmayacağı kadar sır değildi. Toplantının ardından Güney Kürdistan'da kanlı çatışmaların başlaması bir tesadüf olmasa gerekti. MİT'e göre Celal Talabani PKK'ya çok yaklaşıyordu. Toplantıdan sızan haberler arasında Zeya Nazım'ın görevli olarak Güney Kürdistan'a yerleşeceği söylentileri de vardı.
ÇİLLER'İN LİSTESİNİ ZEYA NAZIM MI HAZIRLADI ?
Zeya Nazım'ın ismi, İstanbul Cezaevi'nde öldürülen PKK ihanetçisi Osman TİM ile beraber anılıyor. Çiller'in geçen yıl İstanbul'da sarfettiği "PKK'ya yardım eden Kürt işadamlarını biliyoruz. Elimizde listeleri var." sözlerine konu olan listenin bu kişilerin verdiği bilgiye dayandırıldığı söyleniyor.
Hatırlanacaktır, bu tehditten sonra aralarında Behçet Cantürk ve Savaş Buldan'ın da olduğu çok sayıda Kürt işadamı kaçırılmış ve öldürülmüştü. Cinayetlerin MİT bünyesinde oluşturulan Mehmet EYMÜR'e bağlı yeni birimin ısınma eylemleri olduğu ve Alaattin Çakıcı'nın da bu cinayetlerde bizzat yer aldığı ileri sürülmüştü. Bu cinayetlerle ilgili olarak yayılan bir diğer söylenti de Savaş Buldan ve arkadaşları sorgulanırken, işkencecilerin telefonla konuştuğu kişinin Asker SİMKO olduğu şeklindeydi.
SÖYLENTİ GERÇEĞE DÖNÜŞÜYOR
Basına yansımamakla birlikte 12 Eylül 1994 tarihinde İstanbul'dan Yüksekovalı işadamı Abdullah Düşünmez kaçırılmış, muhtemelen Savaş Buldan ve arkadaşlarının sorgulandığı Sapanca yakınlarındaki üç katlı binada işkenceye alınmıştı.
Çırılçıplak soyulan ve ölümle korkutulan Düşünmez, sorgu sırasında gelen bir telefon konuşması ardından yüklü bir para verme karşılığında serbest bırakılmıştı. Sorgucular parayı garantiye almak için Düşümez'in el telefonunu, parayı getireceği yeri belirlemek için almış ve kimseye söylememesi için iyice tembihlemişlerdi. Düşünmez'in parayı verip vermediği bilinmiyor. Ama soluğu İspanya'da aldığına bakılırsa vermediği daha güçlü ihtimal ama ihtimal olmayan bir şey varsa o da Düşünmez'e kefil olarak serbest bırakılmasını sağlayanın Asker SİMKO olduğu."
Öldüren Belli, Kaçıran Kim?
Evet, Özgür Ülke, Asgar SMİTKO ve Lazım ESMAEİLİ'nin ARGK metropol timleri tarafından sorgulanıp öldürüldüğünü iddia ediyordu.
Yazıda eksik olan, ARGK timlerinin iki İranlı'yı ne şekilde ele geçirdiğiydi.
ARGK timlerinin polis ekibi görünümüne bürünüp, tepe lambalı arabalarla, şehrin en işlek caddelerinden birinde, saatlerce bekleyip, gazinodan çıkan iki İranlı'yı çevirmesi, arama yapıp alıp götürmesi, mümkün değildi.
O ana caddeden, birçok başka polis aracının geçebileceği riski dikkate alınırsa, böyle bir operasyonu, o tarihlerde polisle arası bozuk olan Yeşil veya Tarık Ümit'in de yapma imkanı yoktu. Böyle bir faaliyeti ancak doğrudan doğruya polis veya polisin yakın himayesindeki bir grup yapabilirdi.
Polis Destekli Örgüt
Böyle bir grup mevcuttu. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar tarafından kurulan ve polis himayesinde faaliyet gösteren Abdullah Çatlı grubu.
O zaman, iki İranlı polis bağlantılı bu grup tarafından kaçırılmış ve önceden yapılan bir anlaşma gereği PKK ile bağlantılı başka bir gruba teslim edilmişti. Her iki grup arasındaki bağ, uyuşturucu kaçakçılığı dolayısıyla kurulmuş olmalıydı.
Özgür Ülke'nin yazısında diğer dikkati çeken husus, Mehmet Eymür isminin, Behçet CANTÜRK ve Savaş BULDAN'ın öldürülme olayları ile ilişkilinderilmesidir.
Yazıyı kaleme alan kişi, Mehmet Eymür'ün o olayların olduğu tarihte resmi bir görevinin olmadığını, Antalya'da buz fabrikasında ticaretle uğraştığını bilmeden, kendisine dikte edilenleri yazıya aktarmıştır.
Ülkücü - PKK Uyuşturucu İşbirliği
Bu, uyuşturucu kaçakçıları arasındaki işbirliğinin, devleti ve terör örgütünü yönlendirebilecek kadar güçlü bir altyapıya sahip olduğunu göstermesi bakımından son derecede dikkat çekicidir.
Özgür Ülke'nin yanıldığı diğer bir nokta, "Çiller Listesi" olarak bahsedilen " PKK'ya yardım ettikleri için infaz edilecek olan kürt iş adamları" listesidir.
Bu liste ile ilgili faaliyetler sırasında Mehmet Ağar grubuna bağlı olarak çalışan Tarık ÜMİT'in cep deferinde, bahsigeçen liste vardı.
Bu listedeki 50 civarındaki isim arasında Asgar SMİTKO ve Lazım ESMAEİLİ adları da bulunuyordu.
Listeyi hazırlıyanların, listeye kendi isimlerini koymaları mümkün olmayacağına göre, Özgür Ülke'nin bu konuda da yönlendirildiği anlaşılıyor.
Ancak dikkati çeken önemli bir husus, Mehmet Ağar ekibince Tarık Ümit'e verilen bu isim listesindeki bir çok ismin, PKK ile organik bir bağının olmaması, aksine, bir kısmının, devlet organlarınca istihbarat kaynağı olarak kullanılmasıdır.
Listede Farklı Amaçlar
Bu husus, faaliyetin devletin üst kademelerince PKK ile mücadele kapsamında onaylanmasına karşın, Mehmet Ağar ekibince başka amaçlı kullanıldığını göstermektedir:
Mevcut uyuşturucu kaçakçılarından belli başlı isimlerin tasfiye edilerek, yeni bir organizasyonun tesisi.
Yani faili meçhullerin, ülke yöneticileri ve uyguluyucular bakımından amaçları değişiktir.
http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=212
6. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder