26 Haziran 2019 Çarşamba

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 14

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 14


Görüşmede bahsi geçen “Halk Gelen” isimli excel dosyası



Diğer taraftan teknik takip ve diğer soruşturma yöntemleri ile elde edilen veriler ışığında aynı süre zarfında (Dosyalarda bazı hesapların tekrar ettiği anlaşıldığından Süleyman ASLAN’a gönderilen paraların haricindekiler aşağıda listelenmiştir);
Dijital belgelerde (Excel dosyalarında) Toplam (teknikli tespitlilerle birlikte)
30.053.600,00 Euro (29.589.500,00 nakit ödenen + 464.100,00 lüks saat için)
4.766.750,00 Dolar (4.036.900,00 Taş için + 729.850,00 Saat)
2.465.000,00 TL
+
Süleyman ASLAN’a gönderilen ise (o tarihe kadar)
2.500.000 Euro
1.400.000 Dolar
şeklinde olduğu tespit edilmiştir. Tarafımızca yapılan çalışmalar neticesinde tespit edilen rakamalardan 30.053.600 Euro+2.500.000 Euro=
32.553.600 * 2,3 (1 Euro’nun TL karşılığı)= 74.873.280 TL
4.766.750+1.400.000 Dolar=6.166.750 Dolar*1,8  (Dolar’ın TL karşılığı)= 11.100.150 TL
Ayrıca 2.465.000 TL de eklenince teslim edilen toplam para miktarı;
74.873.280+11.100.150+2.465.000= 88.438.430 TL olduğu anlaşılmıştır.
29.03.2013 tarihine kadar suç işlemek amacı ile kurulan örgütün rüşvet olarak Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve Halk Bank Genel Müdürü Süleyman ASLAN’a verdikleri paranın kendi hesaplarından 84.526.485 TL olduğu, tarafımızca yapılan çalışmalarda da bu miktarın 88.438.430 TL civarında olduğu anlaşılmış olup, kur farkındaki oynamalarında göz önünde bulundurulduğunda rakamların yakın olduğu ve Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün,firmaların Halk Bank’taki hesabına gelen paraların yaklaşık olarak % 0,5’ini rüşvet olarak Zafer ÇAĞLAYAN ve Süleyman ASLAN’a verdiği tespit edilmiştir.

TK:1838240781 - 27.12.2012 22:40 Abdullah Happani – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Abdullah Happani: “bu Şehram’lar iki günden beri Nesteren’in hesabına para döküyorlar … bugün şeyde dökmüşler 2 Milyon küsür Çin’den bu tarafa TL zannetmiyorum ben … hatta Nesteren bana sordu bunlar sizden mi vuruyorlar ben dedim yok bize vurmuyorlar ben de dedim Çin’den geliyordur dedim de belki de şeydir AHMET’e vuruyorlar ordan alıyorlardır“, Rıza Sarraf: “Tose Sadirat olursa Nesteren vurur direk”, Abdullah Happani: “Nesteren diyor daha iyi fiyat veriyorlar mesala Tose Sadirat Çin’e vuruyor gidiyor yani”, Rıza Sarraf: “tamam Çin için iyi fiyat yani Türkiye için vermemişler ki ayrıca Tose Sadirat ...bir banka”, Abdullah Happani: “bilmiyorum belki de Çin muhabbeti doğru şey bu Mümtaz’ın hesabı niye çalışmıyor bizden dolayı mı … şu aşamada çalışmamasının bize faydası var mı … çalışmasının faydası icabında kendine pay çıkarabilirsin yani ŞEHRAM’A DERSİN AÇTIRIYORUM AMA İCABINDA 3-5’Nİ ŞEY İSTİYOR ABİYE VERİYORUZ … SÜLEYMAN’A VERİYORUZ”, Rıza Sarraf: “boşver ya … boşver boşver”, Abdullah Happani: “tamam”, Rıza Sarraf: “ya zaten burda az var HEPSİNİ DURDURMAK LAZIM”, Abdullah Happani: “abi şimdi hepsini durduramıyorsan birisini ikisini durdurup diğerleri gibi bırakmak olmaz Şehram çalışıyor öbürü çalışıyor”, Rıza Sarraf: “yo hepsini hepsini durdurmak lazım … yok hepsininkini durdurmak lazım”, Abdullah Happani: “yapabiliyorsan öyle bişey yap yapamıyosan bence bırak Ahmet kazanacağına dayını çocukları kazansın yani”, Rıza Sarraf: “yo durdurum sen sabret … HEPSİNİ DURDURACAM”
Görüşmeden, Rıza Sarraf ve Abdullah Happani’nin kendilerinin haricindeki komisyoncuların işlemlerinden rahatsızlık duydukları, bankadaki irtibatları sayesinde rakiplerinin işlemlerinin durdurulmasına kanaat getirdikleri,
Diğer yandan Abdullah Happani’nin, Mümtaz ve Şehram gibi komisyoncu şahısların işlemlerinin durdurulmayıp, (Abi’ye) Zafer Çağlayan’a ve Süleyman Aslan’a verilen %0,3-0,5’lik oranlardaki rüşvet masrafına ortak olmaları durumunda çalışmalarına müsaade edilmesini teklif ettiği, ancak Rıza Sarraf’ın bu fikri beğenmeyip tüm komisyoncuların işlemlerini durdurtacağını söylediği anlaşılmıştır.
Görüldüğü üzere şahıslar arasında gelişi güzel bir maddi menfaat alışverişinden ziyade, her iki taraf için de belli bir sisteme ve belli bir ön sözleşmeye dayanan maddi menfaat alışverişinin oluşu, şahıslar arasında bir rüşvet anlaşmasının mevcut olduğunu gösterdiği anlaşılmıştır. Firma hesabına ne kadar para geldiğini kontrol ettirip, kendisine verilenin paranın bu miktarın binde 5’ine tekabül edip etmeyeceğini kontrol etme; elbette daha önceden taraflar arasında gerçekleşmiş bir anlaşmanın tezahürü olarak değerlendirilmiştir.
Mesela Zafer ÇAĞLAYAN’ın, firma hesaplarına gelen paraya göre kendisine daha az (10 Milyon Eksik) gönderildiğini iddia etmesi, şahıslar arasında net bir anlaşma olduğunu göstermektedir. 
TK:2024892297 - 06.04.2013 23:12 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “SENİN VERDİĞİN RAPOR VAR YA …O RAPORU BEN VERDİM O İNCELEMİŞ … EURO OLARAK DİYOR Kİ ALDIKLARIMIZA BİR 10 KAĞIT FARK VAR DİYOR”, Abdullah Happani: “10 kağıt fark olur mu abi ya mümkün mü”, Rıza Sarraf: “ABİ SENİN SİZİN YAZDIĞINIZDAN BEN 10 DAHA AŞŞAĞI ALDIM DİYOR”, Abdullah Happani: “ABİ VERDİĞİ TARİHLERİ FALAN SADIK BİLMİYOR MU”, Rıza Sarraf: “biliyor”, Abdullah Happani: “E TAMAM YANİ ONUN HESABI KİTABI BELLİ HANGİ TARİHTE NE VERDİĞİMİZ BELLİ BİZİM … gerekirse önüne koymak lazım şu tarihte şu gelmiş bu tarihte bu gelmiş”, Rıza Sarraf: “şöyle var mesala Süleyman’a vermişiz ona geçmişisizdir”, Abdullah Happani: “zaten İki Milyon Süleyman’a verdiğimiz para…he şeyleri falan da çıkarmadıysan bir küsür falan da o çıkar saatçi Yusuf falan”, Rıza Sarraf: “onları sildim hayatım onun içinden …verdiğin listede”, Abdullah Happani: “adamı aldığı rakamları günü birlik söyleyemez mi bize”, Rıza Sarraf: “ben yırtım attım diyor”, Abdullah Happani: “he hesapta yok orta da abi öyle olmaz ki ama şimdi biz günü birlik o zaman şey yaparız çıkarır verriz extrayı kendisine … ABİ HANGİ TARİHTE BU ADAMA NE GÖNDERMİŞİZ O ŞEKİLDE ÇIKMIŞIZ YANİ TOPLU BİR ŞEY YOK MESALA ATIYORUM İŞTE 1. AYIN 18’İNDE 3 MİLYON PARA GÖNDERMİŞİM ADAMA 1.AYIN 18’İNDE BU ADAMIN CARİ HAREKETİNDE 3 MİLYON ÇIKIŞ VAR ZATEN ŞEYİNDE SADIK’IN DA O TARİHTE GİTTİ NE İLE GİTMİŞSE UÇAKLA OTOBÜSLE ŞEYLE BELLİDİR YANİ…araba ile gitmiştir araba ile de senin şöförlerinle falan gitti yani sonuçta tek başına da gitmedi bu adam”, Rıza Sarraf: “nasıl çıkaracağız”, Abdullah Happani: “abi şey şey söyleyeceğiz yani şu tarihte şu gelmiş bu tarihte bu gelmiş diye adama söyleyeceğiz …yani hoş bir durum olmamış bu kimse için hoş bir durum olmamış yani şimdi verilen bir para adam diyor almadım yani”, Rıza Sarraf: “hayır acaba o verdiğin listede bir yanlışlık olabilir mi senin”, Abdullah Happani: “abi onu da check ederiz ama yok yani listeye ben bir kaç kere baktım yine bakarız yani sonuçta bu adama bir bir gönderdiğimiz rakamlar”, Rıza Sarraf: “ben de diyorum ki farzedelim listede yanlışlık var … öyle kabul farzedelim hadi öyle farzedersek… tamam mı e gelen o zaman gelen ne bizim buna 10 milyon borcu olmamız lazım öyle bir şey yok … ben de onu anlatıyorum”, Abdullah Happani: “yo o zaman işte verdiğimizi doğru bizim he biz bunun hesabına zaten şey yani her para verdiğimizde hesap yapıyordum ben abi şu kadar borçluyuz sen diyordun şunu gönder onlar da bire bir şeyleri ile belli yani sonuçta götüren adam belli o gün o gün kasa çıkışımız belli”, Rıza Sarraf: “abi kasa çıkışları ile onları bir çıkaralım mı Abdullah”, Abdullah Happani: “abi kasa çıkışlarımız belli çıkarrız onları bire bir yani geçmişe dönük icabında ne kadar kamera kaydımızın tutulduğunu bilmiyorum ama kamera kayıtları bile bellidir sonuçta para yukarıya geliyor biz yukarda hazırlıyoruz sadık’a verip gönderiyoruz ya aşağıdan falan da gitmiyor direk para mutlaka ben görüyorum parayı ben geliyor … ilk kez yapılan bir şey değil ki yani sürekli şey yapıyoruz onun hesabını yapıyoruz ya ki en son yaptığımda bu Süleyman’a verdiğin parayı unutmuştum ben hatta sana döndüm dedim ki ne abi biz bu adama fazla para vermişiz sonra bankaya döndüm dedim ki total şeyleri çıkarın bana banka da dedi Euro olarak söyleyebiliriz Euro olarak hesapladım baktım hesap doğru sonra Süleyman’a verdiğimiz aklıma geldi dedim abi2 Milyon’u Süleyman’a verdik yanlışımız ordan bu adamın hesabına geçtik … kasayı check etmek bire bir hangi tarihlerde ne vermişiz işte o tarihte Sadık ne ile gitmiş zaten Türk Havayolları ile falan gitmişse bellidir senin uçağın ile gitmişse yine bellidir şoförlerle de gitmişse zaten Ankara’ya gidişi gelişi yanındaki adam bellidir onu o şekilde şey yapacağız”, Rıza Sarraf: “Sadık’tan öncede kim gidiyordu Ümit gidiyordu”, Abdullah Happani: “Ümit’in götürdüğü iki tane 700 Bin para abi başka bişey değil ki”, Rıza Sarraf: “yok ya fazla abi abi en iyi kasa çıkışından anlarız bence”, Abdullah Happani: “abi çıkarız yani bütün ihtimalleri deneriz … ama bana göre bizde bir yanlışlık yok yani hesapta da bir yanlışlık yok zaten paranın da gitmemiş olabilme ihtimali sıfır yani çünkü ben kasamdan çıkanı biliyorum götüren adamda yani hadi adam diyeceğim şey şüpheli falan filan …ama yok yok tek başına öyle bir şey kesinlikle aklıma gelmez birde tek başına götürmüyor zaten çocuk hiç bir yere hiç bir şeyi”, Rıza Sarraf: “abi yok HEPSİNE ONAY ALDIM BEN”, Abdullah Happani: “yani bir de yaptığı şeylerden onay alıyorsun doğru olarak doğru … abi işte senin verdiğin şey hesap nedir ne değildir ona bir bakalım pazartesi günü ben çıkarayım kasa çıkışlarını şunun ona göre ona göre çözüm”, Rıza Sarraf: “kayıtları benin kayıtlı bilgisayarda verdiğin”, Abdullah Happani: “tamam o verdiğin şeye bir bakalım önce de çünkü ben yoktum ne verdiğini de bilmiyorum ben ona bir bakalım ondan sonra şey yapalım abi ya bizimkinde bir problem yok yani ben %100 eminim problem olmadığına”, Rıza Sarraf: “olmadı detaylı ekstra veririz ona ya”, Abdullah Happani: “abi verriz günü birlik sonuçta şey yani bizim parayı verdiğimiz günleri de icabında hatırlat hatırlatmak gerekir ya biz sonuçta şey ne bilim insanın aklına şey de geliyor kendisine vermiyoruz ki biz bunu başkasına veriyoruz …ama KENDİSİNDEN okey alıyorsun sen de mi”, Rıza Sarraf: “alıyorum onda sıkıntımız yok ya”, Abdullah Happani: “bilmiyorum abi bir şey yapalım o zaman da pazartesi bakalım ona göre”
Görüşmeden, Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ın kendisine verdiği Excel dökümünden görünenden 10 Milyon Euro daha az aldığını iddia etmesi üzerine, Rıza Sarraf’ın bu durumu para teslimini organize ederek listeyi tutan Abdullah Happani’ye sorduğu, Abdullah Happani’nin de günüyle, kuryesiyle, miktarıyla verdikleri tüm paranın kayıtlı olduğunu, hesapta yanlışlık olmadığını söyleyip parayı teslim alan Salih Kaan Çağlayan’ı kastederek “adamı aldığı rakamları günü birlik söyleyemez mi bize” dediği, böylece Zafer Çağlayan’a gönderilen paraların “adamı” olarak eylemlere iştirak eden Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildiğini söylediği (Ankara’ya giden paraların Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildikten sonra Zafer Çağlayan’a bilgi verildiğine dair Bkz; TK.2292387889), Rıza Sarraf’ın da “hepsine onay aldım ben” diyerek verilen her bir para için “birebir” hatlardan iletişimle paranın teslim alındığına dair (kendisinden) Zafer Çağlayan’dan onay aldığını söylediği anlaşılmıştır.
Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN’ın arasında rüşvet ilişkisinin başlaması Zafer ÇAĞLAYAN’ın sayesinde gerçekleştiği, bu yeni fiili birlikteliğin Zafer ÇAĞLAYAN tarafından oluşturulduğu ve bu yeni rüşvet ilişkisinin Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN arasındaki rüşvet sistemi ile aynı olduğu anlaşılmıştır. 
Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN’ın 06.10.2012 tarihindeki buluşmalarından sonra, Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN’ın buluşarak görüştükleri, bu görüşmeden sonra;
TK:1704387145 - 06.10.2012 18:57 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “Süleyman beyin yanındaydım şimdi çıktım … BURASI ABİ GİBİ TAMAM … ABİ AYARDA TAMAM ORASI”, Abdullah Happani: “öyle mi … iyi ya” Rıza Sarraf: “ABİ AYARINDA HEM DE O SİSTEMDE YANİ” Abdullah Happani: “he tamam peki şey mi adamların işlerini halledecek mi”Rıza Sarraf: “TABİ TABİ HER İŞİMİZİ BİZİM HER İŞİMİZİ HALLEDECEK BİZİM OLDUĞUMUZ” Abdullah Happani: “e tamam o zaman ONA FARKLI BİR ŞEY Mİ KULLANMAK LAZIM” Rıza Sarraf: “yok ya ben anlamam” Abdullah Happani: “hayır anladım da BİZİM MEVCUTU KULLANIRSAK ABİ BİLMEYECEK Mİ” Rıza Sarraf: “BİLECEK ABİYE ONU DA YAPIYORUZ DİYECEĞİM VERİYORUZ … ABİYE SÖYLEDİM O BENİ ÇAĞIRDI ZATEN O KENDİSİ YOL VER DEDİ” Abdullah Happani: “hee tamam o zaman … iyi ya hayırlısı açsınlar kanalıda adamların işini halletsin de şey ABİ İLE Mİ GÖRÜŞTÜN BUGÜN” Rıza Sarraf: “HEE” Abdullah Happani: “o şeye GİTME SEBEBİNİZ OYDU YANİ” Rıza Sarraf: “he he”
Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın kuracağı yeni sistem içerisinde Halk Bankası’nın kullanılacağı, bunun için önce Zafer Çağlayan ile buluştuğu, daha sonra aynı gün Zafer Çağlayan’ın yönlendirmesi ile Süleyman Aslan ile buluşarak görüştüğü, bu görüşmede;
? Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan arasında rüşvete dair anlaşmanın gerçekleştiği,“burası abi gibi tamam” diyerek bu anlaşmanın Rıza Sarraf ile Zafer Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisi (rüşvet sistemi) gibi olduğu,
? Bu anlaşmaya göre Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a Zafer Çağlayan’a verildiği gibi (aynı sistemde) firma hesaplarınagelen paranın belli bir oranında komisyon (rüşvet) verileceği (“abi ayarında hem de o sistemde yani”),
? Verilecek rüşvet karşılığında Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf liderliğindeki örgütün Halk Bankasındaki işlemlerinin/işlerinin hepsini halledeceği (“her işimizi bizim her işimizi halledecek bizim olduğumuz”) anlaşılmıştır.
Ayrıca, görüşemeden Süleyman Aslan’a ihracat ödemesi altında firma hesaplarına gelecek paralarla ilgili Rıza Sarraf’a yol vermesini, Zafer Çağlayan’ın söylediği (abiye söyledim o beni çağırdı zaten o kendisi yol ver dedi) ve Süleyman Aslan’a verilecek paranın Zafer Çağlayan’a verilen komisyon (rüşvet) içerisinden verilmesi durumunun Zafer Çağlayan’a bildirileceği (bilecek abiye onu da yapıyoruz diyeceğim veriyoruz) anlaşılmıştır.

Başka bir görüşmede,

TK:1709058469 - 09.10.2012 22:44 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “PAZAR GÜNÜ LEVENT’İN PATRONUNA İKİ YOLLAYACAĞIZ HA HAZIRLA”, Abdullah Happani: “tamam oldu ayarlarım ben”, Rıza Sarraf: “ONU SONUNDA ŞEY YAPTIM … bu bize lazım bu adam sonuçta … bu bize orda olduğu müddetçe yeter adam lazım işte bize”, Abdullah Happani: “tabi ki”, Rıza Sarraf: “BENCE ABİNİNKİNDEN DAHA ÖNEMLİ BUNUN Kİ”, Abdullah Happani: “ya muhakkak O DA FARKLI BİR ÖNEME SAHİP YA ŞİMDİ ONUN SAYESİNDE DE BÖYLE HER YERE İŞTE RANDEVU ALIP ŞUNU YAPIP BUNU YAPIP GİDEBİLİYORUZ”, Rıza Sarraf: “O AYRI BAŞKA YANİ TAMAM DA BU DA BAŞKA AMA YANİ BU İSTEDİĞİ GİBİ TOP OYNATABİLİR”, Abdullah Happani: “tabi daha etkili olur”, Rıza Sarraf: “tabi tabi iyi oldu bu … değer bu”, Abdullah Happani: “tabi ki bununla yani her türlü şey yapabilirsinabi işte şu şöyle oluyor bu böyle oluyor”, Rıza Sarraf: “ÇÖPE GİDEN ÇÖPE GİDEN PARA ŞEY DEĞİL BU YANİ”, Abdullah Happani: “yo yo  ya o muhakkak değil”, Rıza Sarraf: “ya şimdi mesela bunlar gelmiş İran tamam mı burda bütün hani bize ödemeleri yapıyoruz ya dirhem o bu şu … tamam mı direk yapmak istiyorlardı bunlar topu taça attı Ziraat’le Vakıf’ı devre dışı bıraktı”, Abdullah Happani: “HALLEDEBİLECEK Mİ O OLAYI”, Rıza Sarraf: “YANİ YÜRÜYÜN GİDİN DİYO”, Abdullah Happani: “iyi abi hayırlısı yani sonuçta dediğin gibi gerekli yani kesinlikle lazım bir adam”, Rıza Sarraf: “dur bakalım bu da tamam TAŞLARIMIZ OTURUYOR YAVAŞ YAVAŞ YERİNEde bir iş hızlanaydı”, Abdullah Happani: “hareketleniyor zaten geçen haftakinden iyiyiz yani … yani bizimkiler kapatmadığı sürece”,  Rıza Sarraf: “bak şimdi bişey söyleyeceğim her şey bunun elinde artık… bence yanlış karar vermedim onu bunu bu karar vererek”, Abdullah Happani: “yani adam lazım yani sonuçta zaten şey ayrıntılı da bişey konuşmamışın iş şey olduğunda netleştiğinde spesifik olarak yani abi şu şudur diye biliriz yani”, Rıza Sarraf: “bilsen aşşağı kadar arabaya kadar beni şey yapıyordu artık önümüze onu bunu koymaz bence iyi oldu … SEN NE DİYORSAN DİYO ÖYLE YAP YA O KIVAMA GEÇTİK HAHAH”, Abdullah Happani: “iyi ya hayırlısı”, Rıza Sarraf: “insan ilişkilerden sorumluyum da ben insan ilişkilerinden”, Abdullah Happani: “onları halletsen yeterli zaten” 
(“Levent’in patronu”ndan kastın o dönem Halk Bankası’nda yetkili Levent Balkan’ın üstü olan Genel Müdür Süleyman Aslan olduğu, “Abi” de Zafer Çağlayan’dan bahsedildiği anlaşılmaktadır)
Görüşmeden, Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan arasındaki rüşvet anlaşmasının net bir şekilde tamama erdiği (“onu sonunda şey yaptım”), buna göre;
? İlk etapta 14.10.2012 Pazar günü Süleyman Aslan’a 2.000.000,00 (İki Milyon) Euro gönderileceği,
? Rıza Sarraf’ın, Süleyman Aslan’a verilecek paranın Zafer Çağlayan’a verilecek paradan daha önemli olduğunu düşündüğü, şahsın kendileri için istediği gibi işlem yapabileceğini, bu sebeple Süleyman Aslan’a verilecek paranın boşa giden para olmayacağını söylediği,(“bence abininkinden daha önemli bunun ki” “bu istediği gibi top oynatabilir” “çöpe giden para şey değil bu yani”)
? Süleyman Aslan’ın, sağlanacak maddi menfaat karşılığında Rıza Sarraf’ın eylemlerine (işlemlerindeki usulsüzlüklere) göz yumacağı, “yani yürüyün gidin diyo” “sen ne diyorsan diyo öyle yap ya o kıvama geçtik hahah”
? Abdullah Happani’nin de, “o da farklı bir öneme sahip ya şimdi onun sayesinde de böyle her yere işte randevu alıp şunu yapıp bunu yapıp gidebiliyoruz” diyerek Zafer Çağlayan’ın örgütün eylemleri açısından önemli olduğunu, mesela Süleyman Aslan’la bu şekilde irtibat kurulmasının Zafer Çağlayan sayesinde olduğunu söylediği anlaşılmıştır.
Rıza SARRAF’ın, Zafer ÇAĞLAYAN’la mevcut olan rüşvet ilişkisinden sonra Süleyman ASLAN’la da rüşvet ilişkisi kurularak, suç işlemek amacıyla kurduğu örgütün yeni eylemlerine başlamak için, nüfuzunu ele geçirmenin gerekli olduğuna inandıkları kamu görevlilerini satın almalarını “taşlarımız oturuyor yavaş yavaş” diyerek betimlediği anlaşılmıştır.
Diğer yandan görüşmede Rıza SARRAF’ın verilen yüksek miktarlardaki paralar için “ÇÖPE GİDEN PARA DEĞİL” şeklindeki tabirinden, kamu görevlilerine verilen bu paraların boşa gitmediğini karşılığını aldıklarını söylediği anlaşılmıştır. Sadece bunun bile bahse konu rüşvet anlaşmasını (örgütün menfaati karşılığında maddi menfaat sağlandığını) yeterince izah ettiği düşünülmektedir.
Başka bir görüşmede,
TK:2048529982 - 19.04.2013 14:16 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “AHMET ELİNİ ALIP DÖNÜP ÇIKMIŞ DIŞARI”, Abdullah Happani: “öyle mi”, Rıza Sarraf: “TABİ OLUMSUZ CEVABI … DEMİŞ Kİ REZA NE VERİYO BELGE … BANA DA SÖYLEYİN GÖSTERİN BEN DE AYNISINI GETİRİYİM MÜDÜR DE DEMİŞKİ O GİZLİLİK GEREKTİREN BİŞEY”, Abdullah Happani: “iyi demiş veya ben belge getirecem falan demiş mi”, Rıza Sarraf: “yo bi tane tırışkadan belge getirmiş iç yazışma…bunu yırt at demiş Ahmet bunlarla olmaz…demiş ki işte bunları bari bur hep bekliyenleri alın hesaba ticari şeyim zedelenir itibarım ben sana bildirdim demiş vurmadan evrağını getiremiyeceksen vurma diye vurmayacaksın demiş”, Abdullah Happani: “çok muymuş bekleyeni”, Rıza Sarraf: “3 Milyon muymuş neymiş… param bana ordan mesaj attı param maram bak... bilir derse alıyım mı hesabı bende yok dedim bu şimdi sağa sola ŞİKAYETTE YAZAR bizi kesin”, Abdullah Happani: “yazabilir evet bi de ŞEY OLAYINI SONUÇTA HERŞEYİMİZİ ŞEY BİLİYOR bu değil de gerçi bu da biliyor Türker biliyor ya… ya İŞTE KİMİNLE NE YAPIYORUZ KİME NE VERİYORUZ FALAN”, Rıza Sarraf: “BİLSİN BİLSİN KİME SÖYLİYE KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK”, Abdullah Happani: “normal bir insan için bilsin güzel de şey işte sen normal biri değilsin yani basın her zaman benim korktuğum bişey”, Rıza Sarraf: “hayır bişey söyliycem yani neyi gidip basının bunun bu böyle demesi farzet dedi böyle bişey gitti basınla konuştu tamam mı ee elinde bir belgesi var mı … yok tamam mı yani basının böyle bişeyi yazmaya götü yer mi sence BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM … anladın mı BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”, Abdullah Happani: “yazabilir yani şikayet mikayet çünkü bütün şeylerimizi biliyor adamlar”
Görüşmenin en dikkat çekici yanının, rakip Taha Ahmet ALACACI’nın Rıza SARRAF yüzünden engellenmesi üzerine Rıza SARRAF’ın Ekonomi 
Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ile olan rüşvet ilişkisini (Ayr. Bkz: TK:2032013548) şikayet edebileceği konusunda yapılan konuşmada, Rıza Sarraf’ın 
“KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK” diyerek zaten üst makamlara (şikayet edebileceği makamlara) rüşvet verdiğini, bu durumda kimi kime şikayet edeceğini 
söylediği, Abdullah HAPPANİ’nin de “yani basınher zaman benim korktuğum bişey” diyerek rüşvet ilişkilerinin basında yer almasından korktuğu söylediği, 
bunun üzerine Rıza Sarraf’ın;

? “BASININ BÖYLE BİŞEYİ YAZMAYA GÖTÜ YER Mİ”
? “BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM”
? “BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”

şeklindeki konuşmalarıyla kurduğu rüşvet ilişkilerinin boyutunu, satın aldığı kamu gücünü ve sebep olduğu yozlaşmanın boyutunu ortaya koyduğu değerlendirilmiştir. 
Konuşmalarda geçen “Ben taraflı bişey değil”, “Çift taraflı” tabirlerinden Rıza SARRAF’ın icra ettiği rüşvet eylemlerinin veren ve alan failler boyutuyla suç işlemenin farkındalığı ve bilinci ile hareket ettiği, rüşvet verdiği makam sahiplerinin gücüne ve nüfuzuna güvenerek “şikayet edilemeyeceğini” veya “basının bunları haber yapamayacağını” düşündüğü anlaşılmaktadır. 
“Kimi kime şikayet edecek” ve “Basın benden değil öbür taraftan korkar” sözleri ve tutumu, örgüt lideri Rıza SARRAF’ın üst düzey kamu görevlileriyle olan rüşvet ilişkisinin, kendisine “FİİLİ BİR DOKUNULMAZLIK ZIRHI” kazandırdığı düşüncesine sahip olduğu anlamına gelmektedir. Zira görüşmesinin olduğu sırada (19.04.2013 14:16), Rıza SARRAF’ın Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile kurulmuş rüşvet ilişkisinin olduğu, AB Bakanı Egemen BAĞIŞ’a da 500 Bin Dolar götürülmek üzere hazırlanıldığı ve aynı gün paranın teslim edildiği anlaşılmıştır.

Benzer bir konu olarak,

TK:2031961776 - 10.04.2013 18:58 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “ŞEYİ ÇÖZÜYORUM HA KAPATMA İŞİNİ”, Abdullah Happani: “vallahi ııı yani benim dediğim yöntemle çözülürse süper olur”, Rıza Sarraf: “o yöntemle normal altını da durduracak onu da yapacak”, Abdullah Happani: “evet yani hiçkimse de şey ıı kıllanmamış olur öyle kimseyi küstürmekte o hiç bir şey değil”, Rıza Sarraf: “NE YAPACAK BANA NE YAPABİLİR BEN ONA ENGEL OLSAM”, Abdullah Happani: “hiç bir şey yapamaz bilemedin …ne yapar gider şey yapar yani karıştırır işte buna yapıyorsunuz bana da yapacaksınız gibi”, Rıza Sarraf: “ONLARI KONUŞTUK GÖZE ALDI BANKA… Ali BABACAN’a gider en fazla başkaSENCE ONUN GÜCÜ BENDEN FAZLA MI”, Abdullah Happani: “ya hiç bir bok yiyemez abi oralara ulaşamaz bile…yani yapaçağı şey yap yapcağı şey bankayı karıştırmak yani”, Rıza Sarraf: “karıştırsın abi ben bi daha fişlik daha taktım dedim ki kişi bizim hesabımıza bakıyor şubesinden şubesini değişiyorlar bakıyordu hakkaten”

Görüşmeden, Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan’ın, rakip Taha Ahmet Alacacı’nın Halk Bankası’ndaki işlemlerinin durdurulması ile ilgili görüştükleri, Abdullah Happani’nin daha önceden söylediği gibi sunamayacakları evraklar istenerek durdurulabileceğini söylediği, Rıza Sarraf’ın da hem o şekilde hem de gelen parayla altın alımının durdurulacağı şekliyle olacağını söylediği anlaşılmıştır.
Ayrıca görüşmeden, Rıza Sarraf’ın, rakibi Taha Ahmet Alacacı’ya engel olması durumunda ne yapabileceğini sorması üzerine, Abdullah Happani’nin banka nezdinde “eşitsizlik”ten ötürü karışıklık çıkarabileceğini söylediği bunun üzerine Rıza Sarraf’ın bu durumu Süleyman Aslan’ın göze aldığını söylediği ve Taha Ahmet Alacacı ile satın aldığı kamu gücünü karşılaştırdığı anlaşılmıştır.

Engellemeden ötürü, Rıza SARRAF’ın, rakip Taha Ahmet ALACACI’nın Bakan Ali BABACAN’a gitme durumunu kastederek “ONUN GÜCÜ BENDEN FAZLA MI” şeklindeki rekabet yaklaşımından ve Abdullah HAPPANİ’nin “ya hiç bir bok yiyemez abi oralara ulaşamaz bile” cevabından, (Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile olan rüşvet ilişkileri dikkate alındığında) Rıza SARRAF’ın satın aldığı kamu görevlilerini “ŞAHSİ GÜCÜ” dolayısıyla “LİDERİ OLDUĞUÖRGÜTÜN GÜCÜ” olarak gördüğü ve kamu gücünün haksız desteğini alma konusunda rakipleri ile rekabete girdiği ve bu durumun, bahse konu örgütün rüşvete olan bakış açısını, rüşvete olan motivasyonun kodlarını ve rüşvet saiki etrafındaki fiili içtimalarını ortaya koyduğu değerlendirilmiştir.


15. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder