5 Ocak 2019 Cumartesi

TÜRKİYE'DE ÇOK PARTİLÎ SİYASİ HAYATIN KURULMASINDA BİR DÖNÜM NOKTASI: BÖLÜM 2

TÜRKİYE'DE ÇOK PARTİLÎ SİYASİ HAYATIN KURULMASINDA BİR DÖNÜM NOKTASI: BÖLÜM 2





12 TEMMUZ BEYANNAMESİNİN BASINDAKİ YANKILARI

Beyanname başlangıçta her iki kesimden de olumlu tepkiler almıştır. Halk Partisinin yayın organı Ulus, "İnönü'den yalnız şu parti veya bu grup değil, bütün rejim faydalanmalı, partiler liderleri başlan dara geldiği anda onun masası başında toplanmalıdırlar" demekteydi. Ulus'un başyazarlanndan Nihat Erim, değerlendirmesinde iki tarafın birbirleri hakkındaki görüşlerini özetledikten sonra, "Peker'in yurdu içinden sarsmadan çok partili hayatı faziletli neticelere götüren yollarda muhaliflerle birleşmeye kani olduğunu bildirmesi ile İnönü'nün hakemliğinin mana kazandığının" altını çizmiştir. Erim'e göre -kendisinin de parti içinde mücadele ettiği- muhalefet safındaki müfritlerin ihtilalci metotlannın, halkın süratle gözünden düşerek kenarda kalmalan da bu uzlaşmaya imkan hazırlamıştır.

Son tahlilde Erim, "şimdi olması gereken İnönü'den şu veya bu partinin değil bütün dava ve rejimin faydalanmasıdır"24 diyerek olaya genel olarak ülkenin menfaati açısından baktıklarını göstermiştir.

Demokrat Partinin yayın organı Kuvvet'de ise Fuat Köprülü, çok olumlu karşıladığı beyannameden beklentisini "İnönü'nün beyannamesi memlekette yeni bir hayat neşesi yaratacaktır" sözleriyle ortaya koymuştur. Muhalefet partisinin dört kurucusundan biri olarak Köprülü, Devlet Reisinin Türk Milletine neşrettiği bu tebliği, "dünya ve memleket şartlannı samimiyetle ve cesaretle kavrayan tarafsız bir devlet reisinin en buhranlı dakikada en isabetli bir karannın parlak bir ifadesi "olarak değerlendirmiştir 25. 

"Veciz fakat geniş manalı" olarak nitelediği beyannamenin neşri ile "çözülmez gibi görünen çok buhranlı bir vaziyete son vermek suretiyle kalplere bir ferahlık bahşettiğini", bu hamlesiyle İnönü'yü artık "yepyeni bir sima ile yani sadece tarafsız bir devlet reisi olarak gördüklerini" Cumhurbaşkanı'nın "her iki partinin de müşterek malı, bir milli şahsiyet" haline geldiğini belirtmekteydi26.

   Beyannamenin yayımlanmasının ertesi günü Vakit'te iktidara yakınlığı ile bilinen Asım Us, ortamı "karanlık geceler içinde ümitsiz yaşayan bir adam birdenbire sihirli bir değnek yardımı ile aydınlık bir dünyaya çıkınca ne hal alırsa bu beyannameyi okuyanın ruhu da öyle geniş bir ferahlık duyuyor" cümlesiyle tarif ediyordu27. Beyanname, taraflann her türlü şikayetlerine rağmen birini haklı, diğerini haksız gösterme yoluna girmeden, herkese vazifelerini hatırlatan üslubu dolayısıyla da "tarafsız adalet hükmünün bir şaheseri" olarak vasıflandırı yordu 28.

Son Telgrafta Etem İzzet Benice, beyanname ile yeni bir devir açıldığı yorumunu yaparken işlemin aynı zamanda genel gidişten duyulan bir endişenin sonucu olarak ortaya çıkan siyaset manevrası olduğunu vurgulamıştır.

Türkiye'de gerçekleştirilen İnkılaplardan rahatsız olanlann her muhalefet olayında yeni oluşumlann arasına kanşarak fırsattan istifadeye yeltendiğine işaretle, Benice, "açık kapalı, maskeli maskesiz unsurlann da muhalefetin safında yer alarak araya kanşmalannın inönü'yü, CHP iktidannı, memlekete hakim her türlü münevver kütleyi ve vatanı tehdit etliği bir dönemden geçildiğini, muhalefetin şimdiye kadar kullandığı laktikten vazgeçmesi, bu ruh ve görüşü benimsemesi gerektiğini" hatırlatmıştır29. Benice, 15 Temmuz'da bundan sonra bütün dikkat ve mesuliyet payının DP'ye yüklendiği kanaatini seslendirmektedir; "memlekette iktidara ve dikkatine olan inancı yayacak, iktidann tarafsızlığım, ve güvenini  teminat altında tutacak, insan hak ve hürriyetlerinin en geniş demokratik zihniyet içinde muhafaza edecek bütün harekeüerin DP'nin hareket tavnna bağlandığını" bunu temin ettiği ölçüde, memleket halkının zihin ve ruhunda müspet mesaisini ne ölçüde arttınrsa, muhalefet ve hükümet arasındaki emniyetsizliği o ölçüde sıfıra indireceği" tespitini yapmıştır30.

1946 - 1950 döneminde muhalefeti daha ziyade demokrasi kavramının içeriğine uygun olarak desteklemesiyle dikkat çeken Ahmet Emin Yalman, "idare amirlerinin tek parti döneminden gelen alışkanlıkla, kanuni vazifeleri ile iktidara hizmet etmeyi birbirine kanştırdıklannı, bunun da tarafların eşit şartlarda mücadelesini imkansız kıldığını belirterek, İnönü'nün açıklamalannın bu zeminde önem kazandığına, demokrasinin "ancak tatbikle tekevvün edeceği" için beyannamenin hürriyet ortamının bir müjdesi olduğuna işaret etmektedir31.

Vatan, Demokrat Partililerin de beyannameyi "demokrasinin temelini teşkil eden hürriyetlerin teminat altında bulunması, muhalefetin emniyet altında çalışabilmesi, partiler için eşit haklar sağlanması, mevcut baskıların kaldınlması, ve nihayet devlet reisliği yüksek makamının parti mücadelelerinin üstünde ve dışında tutulması gibi bu gün ve yarın için çok derin ve şümullü manalar taşıyan bir vesika mahiyetinde" gördüklerini tespit etmekteydi 32.

Beyannamenin Halk Partisi için bir zaaf teşkil ettiği düşüncesindeki bazı müfritlerin gelişmelerden memnun olmadıkları, partinin sadece İnönü'den kuvvet alarak ayakta durduğu yolundaki eleştirilere karşılık Kazım Karabekir'i ön plana çıkarmaya çalıştıkları da basına yansımıştır 33.
Yaklaşık bir ay sonra bile Vatan'da beyanname ve İnönü lehine değerlendirme lerin göze çarpması demokrasi yolunun kaçınılmazlığı açısından yarattığı ümidin de göstergesi olmalıdır. Nitekim Yalman, İnönü'nün "hükümetin DP'nin hareketini bir ihtilal teşebbüsü gibi göstermek yolundaki cereyanlara karşı gelerek memleketi büyük bir felaketten kurtardığını, dahili sulh ve emniyetin korunması bakımından bu teşebbüsün çok önemli olduğunu" vurgulamaktadır. Böylece Halk fırkasını "tek bir şahıstan kuvvet almaya çalışan, ve tahakküme güvenen bir yaran zümresi halinden kurtularak halkın sevgisini kazanmaya çalışır duruma getirmek" İnönü'nün yaklaşımıyla gerçekleşmiştir 34.
Aynı paralelde Köprülü de, beyannamedeki vaatlerin fiiliyata çıkmasını sabırla beklediklerini ifade ederken "türlü yalanlar uydurarak maskeli bir takım insanların iç siyaset havasını zehirlediklerin den" şikayet; halk partisi içindeki aklı selim ve vatan menfaati düşüncesinin totalitarizm mutaassıplarına galip geleceğini de ümit ettiğini" hatırlatmaktaydı 35.

Akşam Gazetesi de büyük akisler yaptı dediği beyannameyi, "Türk milletini tam demokrasiye ve hürriyete kavuşturacak bir ışık" olarak görmekte, tek parti zihniyeti ile hareket etmek isteyen bir zümrenin artık taraftar bulmasına imkan kalmadığını belirtmektedir36.
Yalman ise, sert tavır yanlısı başbakan Peker'in istifasının arifesinde yaptığı nihai tahlilde "İsmet İnönü ve Halk Partisine mensup vatandaşların memleketin kahir ekseriyetini temsil eden milli hakimiyet bloku hesabına hayırlı bir zafer kazandıkları ortadadır. İnsaf sahiplerinin uyanmaları, eski arkadaşlarından gelen yaranlık baskısından kurtulmaları ve vicdanlarının emrine göre serbestçe yürüme kararını vermeleri milli birliğe duyulan ihtiyacın neticeleridir" diyerek bir anlamda dönemin genel manzarasını resmetmiştir 37.

İsmet İnönü, Başbakan Peker'in istifasından sonra çıktığı gezinin ikinci durağı olan Kars'ta 18 Eylül 1947'de verdiği demeçte, idare mekanizmasının
en küçük jandarma karakoluna kadar partilere eşit gözle bakan tarafsız ve adaletli durumda olması gerektiğini hatırlatmıştır. Öte yandan partilerin bütün çalışmalarının kanun içinde kalmasını da "siyasi hayatta emniyetin ilk ve temel kanunu" olarak dikkatlere sunmuştur. Bu suretle "idare mekanizması partiler içinde kanşacak şüpheli unsurlan meydana çıkarmakta ve partileri onlara karşı masun bulundurmada çok faydalı bir yardımcı olur" diyerek temel görüşlerini yinelemiştir38. Sözlerinin son kısmını dikkatle incelediğimizde İnönü'nün çok partili denemelerde daha önce görülen ve başansızlığa yol açan istismarlardan duyduğu endişenin had safhada olduğu ortaya çıkar.

İnönü, 8 dönem II. Toplantı yılı açış konuşmasında ise" demokratik hayatın iki ana partiden kurulduğunu hatırlatarak bundan sonra demokrasi için bu partilerin karşılıklı çalışmaları gerektiğinin üzerinde durmuştur. İdare mekanizmasının siyasi partilerle münasebetierini sağlam ve sarsılmaz temeller üzerine yerleştirmelerinin birinci derecede önemli olduğunu vurgulamıştır. Kanuni partilere karşı idari mekanizmanın eşit ve tarafsız muamelesinin şart olduğu üzerinde duran İnönü, "memleketin iç ve dış gelişiminin demokratik inkişafa bağlı olduğuna değinmiştir"39.

    Diğer taraftan muhalefet partisi yöneticileri 12 Temmuz Beyannamesi ile verilen vaatlerin adım adım yerine getirilmesi için takipçi olacaklarını
sonraki günlerde de dile getirmeye devam etmiştir. Demokrat Partinin 22-24 Temmuz tarihleri arasında topladığı küçük kongrenin kapanış tebliğinde, beyannamenin yayınlanmasından önceki şikayet konulannın önemli ölçüde tekrarlanması dikkat çekmekteydi. Buna mukabil Cumhuriyet Halk Partisi'nin ılımlı kanadının önde gelen ismi Nihat Erim de, parti ilişkileri bakımından 12 Temmuz'un adeta bir milat olarak görülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Demokrat Parti'nin geçmişi bir yana bırakıp, "12 Temmuz tarihinden bugüne yeni şikayet konulan ile karşılaşmış ise onlan ortaya" koymasını isteyen Erim, eski şikayetleri sistemli bir tarzda tekrarlamanın "Cumhurbaşkanının bir an önce doğmasını sağlamaya çalıştığı karşılıklı saygı ve güven durumunu sadece geciktireceği" uyansını yapmaktaydı 40.

12 Temmuz Beyannamesinin yıldönümünde yani bir senelik süreçte Cumhuriyet Halk Partisinin gerek idari, gerekse siyasi yapıda gerçekleştirdiği değişimi gördükten sonra yaptığı bir değerlendirmeyle Yalman, olayın iç politika açısından önemini kavradığını göstermektedir: "12 Temmuz ne İnönü'nün bir atıfetidir, ne de bir oyalama manevrasıdır. Sadece Türk milletinin basiret, itidal, azim ve birlik sayesinde elde ettiği ilk esaslı demokrasi zaferidir. Girift menfaat hisleriyle müşterek nüfuz hırsıyla kısmen suç ortaklığı ile birbirine bağlı olan unsurlardan ve dilsiz münevverlerden ve iyi niyet sahiplerinden mürekkep bir iktidar kalesine karşı yalnız bir sene içinde böyle bir netice elde edilmesi ve bu kalede bu
kadar esaslı bir gedik açılması, tarihi ölçülerle havsalaya sığmayacak kadar mühim bir başandır" demekte, iç banş için önemli bir adım tanımlaması 
yapmaktadır 41.

BEYANNAME HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER

12 Temmuz Beyannamesinin yayınlandığı gün Amerikan yardım anlaşmasının imzalanmış olmasının "dikkate değer bir gelişme"42 olarak değerlendirilip İnönü'nün çabalannın dış gelişmelerden önemli ölçüde etkilendiğinin ima edilmesine mukabil, 12 Temmuz Beyannamesi, Türkiye'nin savaş sonrası dönemindeki iç siyasi ortam ve gelişmelerin aynası olmak bakımından müstesna bir önemi haizdir.

Cumhurbaşkanı'nin yakın çevresinde yer alan gazeteci yazar Metin Toker, İnönü'nün iki parti arasındaki arabuluculuk faaliyetinden "milli şeflikten Cumhurbaşkanlığına geçmek" gibi bir işlev beklediği değerlendirmesini yapmaktadır. İnönü'nün Cumhurbaşkanlığının tarihi hizmeüerinden
ziyade, mevcut en iyi seçenek olmasından kaynaklandığının bütün politikacılar ve halk tarafından kabul edilmesi demek olan partiler arası fikir birliği, gerçekten de onun çabalan ile devam etmiştir. Nitekim, anayasada olmayan bir yetkiyi kullanmasına "prensip" olarak karşı çıkan başbakan Recep Peker'in parti içindeki konumunu sarsmak için, Nihat Erim'in başkanlığında muhalif "35'ler" grubunu bizzat İnönü oluşturmuştu 43.
Peker de daha 4 Ağustos 1947'de Cumhurbaşkanı 'na "yeni politikasını takip etme kudretini kendinde bulamadığını" ifadesiyle istifa etmiş, ancak Cumhurbaşkanı'nın Meclisin açılışına kadar göreve devam etmesi yolundaki ricasını kabul etmişti 44.

Aslında Cumhurbaşkanının partiler arası hakemliğe soyunmasını "olmayan bir yetkiyi kullanmak" olarak değerlendirmede Peker yalnız değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi içindeki tek parti idaresinin devamını savunan "aşın"lann yanısıra, Demokrat Parti içinde Yusuf Kemal Tengirşenk ve Ahmet Tahtakılıç başta olmak üzere bir grup milletvekili, "beyannameyi olumlu karşılamanın İnönü'nün yasadışı davranışını kabul etmek olacağını" savunmaktaydı. Beyannamenin kabulü Adnan Menderes, Fuat Köprülü ikilisinin başını çektiği "ılımlı" milletvekillerine aşınlardan Refik Şevket İnce'nin de katılması ile mümkün olmuştur 45.

12 Temmuzdan sonraki gelişmelerin çok partili siyasi hayatın devamını temin eder mahiyette gelişmesini göz önüne alan dönemin CHP Genel Başkan Vekili Hilmi Uran, beyannameyi, "taraflann iddia ve şikayetlerine taraftar görünmeksiz in ve onlan incitmeksizin yumuşatma tedbirini bulabilmiş siyasi bir eser" olarak nitelendirmiştir 46.
Bu kanaat önemli ölçüde ortaktır. Nitekim, DP'nin o zamana kadar memleket çapında gösteremediği gelişmeyi ortaya koyma imkanı bulduğunun
altını çizen F. Giritlioğlu, beyanname ile sağlanan huzur ve güven ortamının, demokratik faaliyetler için ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıştır 47.
Gerçekten, İnönü de beyannamenin en önemli hedefi olarak iki parti arasında güven ortamı yaratmak istediğini, zira bunun demokrasi ortamının zemini olduğunu ifade etmekteydi. Güven aslında Türk siyasi hayatının tamamının da kilit kavramıydı. Zira hem Demokrat Parti içinde genel başkanın devlet başkanı ile ilişkilerinden endişe eden, her türlü yakınlaşmayı iktidar ile "muvazaa" örtüsü altına sokan bir muhalif grup olduğu gibi, Halk Partisi içinde de muhalefetin ihtilal çıkarmak için çalıştığı saplantısında olan ve zamanın basınında "müfritler" olarak tanımlanan bir grup vardı. Bayar kendi partisi içinde Müstakil Demokratlar grubunu , İnönü de CHP içinde başbakan Peker'in etrafında toplanan muhalifleri
nötralize etmeye mecburdular48. Gerçekten de Parti içindeki çekişmenin boyutlan basında Halk Partisinin ikiye aynlacağı haberlerinin görülmesine
yol açacak derecededir. İnönü'nün yakın çevresinde yer alan Nihat Erim'in Ulus Gazetesinde yazdığı ılımlı başyazıların Falih Rıfkı Atay'ın sözcülüğünü yaptığı müfritlerin sert ve tavizsiz yaklaşımlan ile aynı zamanda yer alması parti içindeki çekişmenin açık kanıtlanndan sayılmalıdır.

Nitekim Atay, bu sürecin sonunda gazeteden ayrılmak zorunda kalacaktır49.

Cumhurbaşkanının müdahalesinin ehemmiyeti, dönemin etkili siyasi simalan tarafından da takdir edilmekteydi. Nitekim, beyanname öncesini başbakan ve muhalefet liderinin bir araya gelip konuşamadığı bir ortam olarak tarif eden Asım Us, "eğer Cumhurbaşkanı işleri kendi haline bırakmış olsaydı bu defa başlanmış olan demokrasi hareketi de iflas etmiş olacaktı"diyerek, siyasi hayatın içine düştüğü çıkmaza dikkat çekmekteydi 50. Us, gazetelerde görülen partinin ikiye ayrılabileceği tehlikesine de işaret etmekle birlikte daha önemli bir hususun ipuçlarını vermektedir.

Cumhurbaşkanı, başbakanın Mecliste bulunan Halk Partisi grubunun çoğunluğunu kendisine karşı kullanmak istediğini düşünmektedir. Recep
Peker'in de 27 Ağustos tarihindeki güvenoyu'nu kastederek Cumhurbaşkanının artık ısrarcı olmayacağını sandığını, ancak yanına Demokrat Partili
bir milletvekili alarak Doğu seyahatine çıkmasının aradaki aynlığın devamını gösterdiği yolundaki sözlerini bu niyete delil olarak almaktadır51.
Diğer taraftan İnönü'nün çıktığı gezide 12 Temmuz Beyannamesinin ruhuna atıflarda bulunan konuşmalarından sonra 1 Kasım 1947 tarihinde

Meclisin 8. Dönem II. Yıl toplantısında da aynı hassasiyeüeri vurgulaması, çok partili hayatın devamında ne kadar ısrarlı ve kararlı olduğunu göstermiştir.
Bu konuşmada Demokrat Partinin içerisinde de kanunlara aykırı hareket etmek isteyen grupların yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı her iki tarafın da aynı hassasiyeti göstermesi gerektiğinin altını çiziyordu. 1946 Erken genel seçimlerinden sonra "artan tansiyonun bir bildiri ile düşürülmüş olmasını, İnönü hesabına büyük bir başarî'sayan Rıfkı Salim Burçak, bildirinin daha önemli bir işlevine dikkat çekmektedir: Ordu kaynaklı bir patlamanın önüne geçmek. Zira, "iktidar - muhalefet tartışmalarının son raddeye geldiği o sıralarda, orduda da bir kaynaşma vardı ve subaylar tarafından kurulan siyasi hayata müdahale amaçlı örgütler oldukça yaygın bir hale gelmişti"52.

Beyannamenin iki parti arasındaki tartışmalar için bir "mütareke" olduğu, "gerçek banşın ancak anti-demokratik kanunlann yerini demokratik
kanunların almasından sonra kurulabileceği"53 hükmü ise beyanname sonrasında İsmet İnönü'nün yönlendirdiği gelişmelerle doğrulanacaktır.

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder