22 Kasım 2018 Perşembe

12 EYLÜL ASKERİ DARBESİ’NİN GENÇLİĞİN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ BÖLÜM 13

12 EYLÜL ASKERİ DARBESİ’NİN GENÇLİĞİN  ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ BÖLÜM 13



C-1983 YILI GENEL SEÇİMLERİ 

Ülkede her şey normalmiş gibi görünüyordu. MGK her şeye hâkimdi. Aslında her şey yasaklanmıştı ama halkın henüz her hangi bir şikâyeti yoktu. 12 Eylül öncesi dibe vuran ekonomi, tıkanan siyaset, siyasal sistemdeki güven erozyonundan bıkan halk hiç bir şeyden sızlanmıyordu, aksine halinden memnundu. Belli başlı bunalımlar aşıldığına göre artık siyaset kurumunun güven tazelemesi, siyaset çehresinin de değişmesi gerekiyordu. MGK sonsuza kadar ülkenin başında kalamazdı, nitekim artık idareyi sivillere devretmek gerekiyordu. 

Demokrasi adına, her şeyin normale dönmesi adına siviller uzun bir aradan sonra iş başına geçmeliydi. Halkın bir şekilde artık ekonomik, mesleki ya da siyasal düşüncelerini açıklayabilmeleri lazımdı. Ziller seçim için çalıyordu. 
Kurucu Meclisçe kabul edilen 13 Haziran 1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili 
Seçimi Kanunu, genelde seçim sisteminin orantısızlığını arttırıcı, büyük partileri yararlandırıcı ve küçük partileri cezalandırıcı bir yapı göstermektedir. Kanun, NT' nin d'Hondt yönetimini benimsemiş olmakla beraber, buna iki türlü baraj eklemiştir. Birincisi, "genel baraj" adıyla anılmaktadır. Buna göre "genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde geçerli oyların yüzde onunu geçmeyen partiler, milletvekili çıkaramazlar" 
(m.33/1). İkincisi ise, 1968 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olan seçim çevresi barajıdır. Buna göre, "bir seçim çevresinde, kullanılan geçerli oylar toplamının, o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasi partilere ve bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilmez" (m.34/2). Aynı maddenin son fıkrası, seçime katılan partilerden hiçbirinin seçim çevresi barajını aşamaması halinde, milletvekilliklerinin barajsız d'Hondt sistemi uyarınca paylaştırılacağını hükme bağlamaktadır. Seçim çevresi barajı ve özellikle genel (ulusal) barajın, büyük partiler yararına ve küçük partiler zararına çok güçlü bir faktör oluşturduğu kuşkusuzdur. Hiçbir yabancı 
demokratik ülkede yüzde 5'ten dana yüksek bir genel baraja rastlanmamakta dır.175. 

1983 Milletvekili Seçimi Kanununun büyük partileri yararlandırıcı nitelikleri, sadece baraj hükümlerinden ibaret de değildir. Bu kanuna gelinceye kadar her ilin bir seçim çevresi sayılmış olmasına karşılık, 1983 Kanunu, fazla nüfuslu illerin, her biri en çok yedi milletvekilliğini aşmayacak şekilde birden fazla seçim çevresine bölünmesi ilkesine getirmiştir. Bilindiği gibi, seçim çevrelerinin büyüklüğü ile seçim sonuçlarının orantılılığı arasında güçlü bir ilişki vardır. Seçim çevresi küçüldükçe, seçim çevresi barajı yükselir ve küçük partilerin bu barajı aşmaları olasılığı azalır. Dolayısıyla, seçim çevresi küçüldükçe, seçim sonuçlarının orantısızlığı artar ve bu orantısızlık büyük partilerin yararına işler.176. 

Yeni anayasa Kasım 1982’ de yürürlüğe girmiştir. 12 Eylül 1980’ de MGK’ ca geçici olarak faaliyetleri askıya alınan politik partiler daha sonra 16 Ekim 1981’ de tamamen kapatılmış, 1982 Anayasası’ nın kabulünden altı aya yakın bir zaman geçtikten sonra 24 Nisan 1983 tarihli Resmi Gazete’ de, politik partilerin kuruluşuna izin veren karar yayınlanmıştır. Bununla birlikte MGK politik faaliyetleri serbest bırakan 76 sayılı kararını almıştır.177. 

12 Eylül 1980 darbesinden sonra ilk seçim 1983' te ve 12 Eylül 1980 askeri 
yönetiminin belirlediği yasal çerçeve içerisinde yapıldı. Partilerin kurulmasına 1983 yılı Mayıs ayında izin verilirken, 6 Kasım tarihi de seçim tarihi olarak belirlendi. Seçimlere katılabilme şartı ise, partilerin Milli Güvenlik Konseyi (MGK) tarafından onaylanmasıydı. 10 Haziran 1983 tarihinde kabul edilen yasa uyarınca seçimde çifte barajlı nispi temsil yöntemi uygulandı. Hem yüzde 10’ luk ülke barajı hem de seçim çevresi barajı tatbik edildi. 1983 yılında yeniden partiler kurulmaya başlandı başlanmasına ama 12 Eylül yönetimi seçimlere 
sınırlı sayıda partinin katılmasını uygun görüyordu. Bu nedenle parti kurucusu olmak isteyen 416 kişi ile milletvekili adayı olmak isteyen 672 kişi veto edildi.

Emekli General Turgut Sunalp başkanlığında Milliyetçi Demokrasi Partisi, cunta 
döneminin ekonomisini elinde tutan ve 24 Ocak kararlarını uygulayan Turgut Özal başkanlığında Anavatan Partisi, bir de, yine generallerin desteklediği Necdet Calp başkanlığında Halkçı Parti seçimlere giren şanslı partiler oldu. Bu seçimin hemen ardından, bir kaç yıl içinde HP ve MDP ya diğer partilerle birleşerek ya da kendilerini feshederek yok oldular. 
Orgeneral Turgut Sunalp’ ın başkanlığındaki Milliyetçi Demokrasi partisi hem yapı hem de ideolojisi bakımından cuntanın düşüncelerini yansıtan nitelikte bir partidir. Kurucuları eski askerler ve yasaklı olmayan sağ politikacılardan ile Danışma Meclisi üyelerinden oluşan parti, seçime katılma hakkına sahip olan ilk partidir. Milliyetçi Demokrasi Partisi, seçimlerde Milli Güvenlik Konseyi’ nin favori partisi niteliğindedir. Seçimlere girmeye hak kazanan ikinci parti, İsmet İnönü’ nün eski özel kalem müdürü Necdet Calp tarafından kurulan Halkçı Partidir. Bu parti CHP’nin bir uzantısı olarak değerlendirilebilir. Cuntanın, veto yetkisini 
aşarak ve planlarını bozarak seçime girmeye hak kazanan üçüncü parti, Turgut Özal önderliğindeki Anavatan Partisidir. Kendini Milliyetçi Muhafazakâr olarak tanımlayan bu parti seçimlerden galip çıkmış, liberal ekonomik politikasıyla da 1983–1991 yılları arasında iktidarda kalmayı başarmıştır. Ancak bu başarısını baskıcı politik uygulamalarına ve ülke ekonomisini alt üst eden 24 Ocak Kararlarına borçludur178. Sonuçta 5 Kasım 1983’ te üç partinin katılımıyla seçimler yapıldı ve şu şekilde sonuçlandı: Turgut Özal liderliğindeki ANAP, seçimleri açık farkla kazandı. Yalnız beyinleri kemiren bir kurt vardı. Seçime sadece Milliyetçi Demokrasi Partisi, Halkçı Parti ve Anavatan Partisi olmak üzere üç parti katılmış, diğerleri veto edilmişti. Nedeni elbette merak ve tartışma 
konusu olmuştu. ‘’Zaten 12 Eylül’ den evvel solda bir sosyal demokrat parti, sağda bir AP, bir RP, bir de MHP olmak üzere 4 tane parti vardı. Şimdi ‘’sağda iki partiyi, solda bir partiyi soktunuz’’ derler bana, tenkit ederler. ‘’Niye İnönü’ nün partisini veto ettiniz?’’diye. Endişemin bir sebebi solun çok azaldığının farkındayım Türkiye’ de. Eğer iki parti seçime giderse, korkarım barajı aşamazlar, o zaman tek başına bir sağ iktidar gelir. Hangi parti bilemem, bakarsın anayasayı bile değiştirir. Onun için solda bir parti sağda iki partiye müsaade edelim dedim. 

Bir sebebi buydu. İkinci sebep İnönü’ nün ODTÜ Rektörlüğü zamanında bazı şeyleri vardı, 

178 Sezer Ayan, ‘’ Siyasi Yapılanma Sürecinde 1961 ve 1982 Anayasası’’,C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 2, 2007,s.10 119 elimde bazı belgeleri vardı. Onun için bazıları o kurucular kurulunu tamamlamamak üzere mesela 30 ise 25’ te bıraktık179.’’ 
6 Haziran 1983’ de orta düzey CHP’ li bürokrat – politikacılardan oluşan Sosyal 
Demokrasi Partisi, (SODEP) Boğaziçi Üniversitesi’nde fizik profesörü olan Erdal İnönü’nün liderliğinde kurulmuştur. 12 Eylül darbesinin meşruluğunu kabul eden SODEP’ e. Eski CHP’ liler hakim olmuştur. Calp, birleşme önerisinde bulunduysa da bu öneri SODEP tarafından kabul edilmemiştir. SODEP’ in kurucu üyelerinden, başta Erdal İnönü olmak üzere 21 üyesi, aşırı sol grupların partiye girmesi neden gösterilerek MGK tarafından veto edilmiştir. Bunun üzerine yeni kurucular listesi MGK’ ya sunulmuş bu listeden de 13 kurucu üye veto edilmiştir. Bunun üzerine yeni isimler verilmiştir. SODEP, 25 Ağustos 1983 tarihine iki eksik 
ile 28 vetosuz kurucu üyeye ulaşmıştır. Fakat parti kurmak için gerekli olan 30 kurucu üyeye ulaşamayan SODEP, 6 Kasım seçimlerine girememiştir.180. 
Seçim boyunca televizyon seçime katılan siyasilerin en büyük silahı, en büyük kozu oldu. MDP lideri Turgut Sunalp sert üslubu ve sadece teröre karşı önlemleri belirtmiştir. 
Özal’ın ekonomi için liberal politikaları ile Necdet Calp’ ın Halkçı Partisi’ nin sosyal adalet ve kamu sektörünün daha da güçlendirilmesi hususundaki görüşleri halk tarafından olumlu karşılanmıştır.181. 
20 Mayıs 1983 Cuma günü kurulan partilerden birisi de Büyük Türkiye Partisi’ dir. Partinin başına emekli orgeneral Ali Fethi Esener getirilmiş, kuruluş çalışmalarını ve partinin örgütlenmesini 12 Eylül' ün yasaklılarından Süleyman Demirel ile yakınlığı bilinen Hüsamettin Cindoruk ve Mehmet Gölhan yürütmüştür. Birçok eski AP’ linin daha sonradan katılımıyla parti dikkatleri çekmiş, faaliyette bulunduğu 11. günün sonunda MGK tarafından 
79 sayılı bildiri ile kapatılmıştır. Kenan Evren, tek kanal televizyona çıkıp millete ‘’Seçime girecek üç parti içinden Turgut Sunalp` in MDP` sine oy verirseniz istikrar devam eder’’ diye sesleniyordu ve elbette Turgut Sunalp’ in kazanmasını istediğini saklayamıyordu, desteğini esirgemiyordu. Ne var ki 6 Kasım 1983’ deki seçimlerde halk, askerlerin partisine değil Özal’ a iktidarı verdi. 

Özal’ ın tek başına iktidara gelmesiyle Türkiye askeri rejimi de arkasında bıraktı. Dört eğilimi ANAP çatısı altında toplamayı başaran Özal iki dönem de Başbakanlık yaptı. Evren: ‘’Açıkça söyleyeyim, hakikaten en iyi adaylar Adalet Part... şey Anavatan Partisi’ ndeydi. Kendimizi zorladık. Turgut Sunalp’ in partisinden daha fazla veto yemesi için biraz daha ilave etmek suretiyle, onu, onun önüne geçirdik’’182. 


Türkiye Geneli Seçim Sonuçları: 
*Tablolar: www.belgenet.net 

Halk Evren ya da MGK ne kadar isterse istesin askerin partisinden yana kullanmamıştı oy hakkını, yeni bir isme yönelmişti. Artık asker görmek istemiyordu etrafında. Turgut Sunalp ne kadar iyi bir asker olursa olsun, seçimi kazanmak için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, başta ipi göğüsleyecek gibi duruyorken sırayı taze kana, Turgut Özal’ a bırakmak zorunda kalmıştı. 
Halkın takdiri böyleydi. Halk artık tamamıyla sivil bir hayat istiyordu, özgürlüğünü istiyordu. Özal için bütün yollar açıktı.

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

175 Prof. Dr. Ergun Özbudun, ‘’Seçim Sistemleri ve Türkiye’’/ ‘’1983 Seçim Kanunu ve Değişiklikleri’’, s.530,
http:// dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/298/2768.pdf
176 Prof. Dr. Ergun Özbudun, ‘’Seçim Sistemleri ve Türkiye’’/ ‘’1983 Seçim Kanunu ve Değişiklikleri’’, s.530-531, 
http:// dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/298/276.pdf

177 Hulusi Turgut, ‘’12 Eylül Partileri’’, ABC Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1986, s. 55.
178 Sezer Ayan, ‘’ Siyasi Yapılanma Sürecinde 1961 ve 1982 Anayasası’’,C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 2, 2007,s.10
179 Doç. Dr. Davut Dursun, -Kenan Evren’ le söyleşi-‘’12 Eylül Darbesi / Hatıralar, Gözlemler, Düşünceler’’, Şehir Yayınları, İstanbul, Ocak 2005, s.180
180 Hulusi Turgut, ‘’12 Eylül Partileri’’, ABC Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1986, s. 211
181 William Hale, ‘’Türkiye’de Ordu ve Siyaset (1789’dan günümüze)’’, Çev. Ahmet Fethi. İstanbul, Hil Yayıncılık, 1994, s. 228
182 Mehmet Ali Birand-Rıdvan Akar, ‘’12 Eylül-Türkiye’ nin Miladı’’, Doğan Kitap-İstanbul, 5. baskı, Eylül- 2006, s. 228 


14 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder