MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOGU VE GÜNEYDOGU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 5
XIX. yüzyılın sonlarına gelindiginde Rusya, Kürtler üzerindeki faaliyetlerini daha da yogunlastırmaya baslamıstır. 1889 yılında İran bölgesinde yasayan
Sikak Asireti’nin reisi Simko’nun agabeyi Cafer Aga, Bedirhan Bey’in torunu Abdurrezzak, Seyh Ubeydullah’ın yegeni Seyit Taha ve baska birçok Kürt ileri geleni, Rusya Çar’ı II. Nikola tarafından Rusya’ya davet edildiler. Ruslar bu kisiler aracılıgıyla Gelecekteki politikaları bakımından, Kürtleri kazanmak ve yanlarına almak istiyorlardı62 .
1896’da Tiflis’te Genel Kurmaydan Albayı Kartsov’un, Rus-Türk savası zamanındaki Kürt-Rus iliskilerini kısaca anlatan küçük bir kitabı yayımlanmıstır.
Kafkas savaş bölgesi Genel Kurmay Baskanı Tuggeneral N. N. Belyavskiy’in verdigi görev üzerine,Yüzbası P. . Averyanov, kendisinin sahsi gözlemlerine ve
Kafkas Askeri Kurmayının zengin arsivindeki bilgilere dayanan, 19. yüzyılda Rusya’nın Türkiye ve İran’la yaptıgı savaslardaki Kürtlerin konumunu inceledigi kapsamlı kitabını 1900 yılında yayımlamıstır. Kitabın yazarı, savaş sırasında Kürtleri Rusya’nın tarafına çekme ya da hiç degilse, onların dısardan destegini alma biçimindeki yeni politikanın uygulanmasına yardımcı olma amacını tasıyordu. Türkiye ve İran Kürdistan’ında bulunan Rus Baskonsoloslugu ve yardımcı konsolosluklar da bu dogrultu da hareket etmislerdir63 .
Rusların Kürtler üzerindeki faaliyetlerini en fazla destekleyen ve isbirligi yapan Bedirhan Bey’in torunu Abdurrezzak Bedirhan’dır. Bedirhan Bey’in oglu Necip
Pasa’nın oglu olan Abdurrezzak, 1864 yılında stanbul’da dogmustur. Osmanlı Dısislerinde çalısan Abdurrezzak Bedirhan, birkaç yıl sonra 1890’lı yılların basında Petersburg Türk Konsoloslugunda üçüncü sekreterlige atanmıstır. Burada Rusça ögrenmiş ve Rusya hakkında inceleme yapma imkânı bulmustur. Bu dönemde Rusya ile gelistirdigi dostane iliskilerden dolayı ikinci derecede Sv. Sitanislav nisanıyla ödüllendirilmistir. Bir yıl sonra Tahran Türk Konsoloslugunda ikinci sekreterlige atanmıssa da bu göreve giderken, bir ihbar üzerine stanbul’a çagrılmıstır.
İstanbul’a giden Abdurrezzak Bedirhan, bilahare İstanbul’daki Rus elçilik mensuplarının yardımlarıyla Eylül 1894’te Sivastopol’a kaçmış ve oradan da sınıra yakın olan Erivan’a yerlesmek umuduyla Tiflis’e gitmistir. Abdurrezzak Bedirhan, Rus yetkililere kendisini ve ailesini anlatan iki rapor yazmış olup, bunlardan birinde Rusya’ya sıgınma gerekçesini söyle açıklamaktadır: “... Kendim ve çocuklarım için Rusya’yı vatanım gibi algılayarak Erivan’da olayım”. Aynı raporda Türk milletine de hakaret eden Abdurrezzak Bedirhan: “Sultan Abdülhamit benim gitmemle büyük bir süpheye düstü. O da geçmisindeki ataları gibi binlerce kötü taktige basvurarak amaçlarına varmaya çalıstı” demektedir64 .
Rusya’dan İngiltere’ye geçen Abdurrezzak Bedirhan, bir süre burada yasadıktan sonra İstanbul’a geri dönmüstür. II. Mesrutiyet’in ilanından sonraki dönemde, Rus Baskonsolosu Çarıkov ile yakın iliski kurmuş ve kendisine politik sıgınma hakkı verilmesi amacıyla Rusya hükümeti nezdinde girisimde bulunmustur. Çarıkov özel bir dilekçe ile Rus Dısisleri Bakanlıgından Abdurrezzak Bedirhan’a Erivan’da ikamet izni ve Rus vatandaslıgı verilmesini istemiş ve onay beklemeden bir vize hazırlamıstır.
Çarikov Rus yetkililere çektigi telgrafta, Abdurrezzak Bedirhan’ın dostça karsılanması istemistir. Abdurrezzak Bedirhan 8 Aralık 1910 tarihinde Sivastopol ve Yalta üzerinden Tiflis’e geçmistir. Rusya, Kürtler arasında etkisini güçlendirmek için Abdurrezzak Bedirhan’ın ismini kullanmayı amaçlamaktadır. Abdurrezzak Bedirhan da bu görevi hakkıyla yerine getirecegine dair söz verir. Osmanlı- ran sınırı boyunca bazı Kürt asiretleri ve Asuri önderlerinden Petros Elov ile iliskiler kurar. Abdurrezzak Bedirhan 26 Mart 1911 tarihinde Türkiye sınırları içine girerek Van’daki Rus Konsolos Yardımcısı Alferev’le görüsmüstür. Hakkındaki süpheleri dagıtmak için Urmiye’de Türk Konsolosu Sadi Bey’i ziyaret ederek, onun evinde de kalmıstır. İstanbul’dan konsolosa iletilen tutuklanma haberi üzerine 11 Mayıs 1911’de Urmiye Rus Konsolosluguna sıgınan Abdurrezzak Bedirhan, Ruslar tarafından Tebriz’e buradan da Tiflis’e götürülmüstür. Bir süre Tiflis’te kalan Abdurrezzak Bedirhan, oradan Paris’e ve Kahire’ye giderek bölücü unsurlarla temaslarda bulunmus, 23 Eylül 1911’de yeniden Tiflis’e dönmüstür65 .
Rus idaresindeki bölgelerde yasamını sürdüren Abdurrezzak Bedirhan, Rusların da destegi ile Gehandıni (Egitim) adlı bir dernek kurmuş ve Kiril Alfabesi’yle Kürtçe bir alfabe hazırlamıstır. Bu dönemde, Rus yetkilileri, Türkiye ve ran arasında var olan sınır anlasmazlıklarını kendi menfaatlerine göre çözme çabalarında Kürtleri bir koz olarak görmekteydiler. Bu amaçla, Kürtler arasında kendi etkilerini genisletmek ve güçlendirmek için Abdurrezzak Bedirhan’ın otoritesini kullanmayı amaçlamıslardır. Yapılan görüsmelerin ardından Abdurrezzak Bedirhan İran Kürtlerinin arasında faaliyet göstermeyi kabul etmistir. Abdurrezzak Bedirhan İran’a hareket etmeden önce Rus
yetkilisi Kahanovskiy’ye, “Rusya’nın bir yandası olarak, Kürtler arasında, Rusya’nın itibarını yükseltmek için iyi niyetle çalısacagını ve Kürtlere, Ruslara karsı sempati duymalarını saglamak amacıyla telkinde bulunacagını” bildirmistir66 .
Abdurrezzak Bedirhan’ın bu faaliyetleri üzerine Osmanlı yönetimi, bu kisiyi gıyabında idama mahkûm etmistir67 . Bu süre içerisinde Ruslarla iliskilerini daha da gelistiren Abdurrezzak Bedirhan, Osmanlı topraklarında yasayan Kürtler arasında bir ayaklanma çıkartmak için yeni faaliyetler içerisine girerek, bölgedeki ileri gelen bazı
Kürt liderlerle görüsmelerde bulunmustur68 . Bu cümleden olmak üzere İran’daki Kürtlerin lideri olan Simko ile Rusya arasındaki iliskilerin gelistirilmesinde de Abdurrezzak Bedirhan önemli bir rol oynamıstır. Bu iliskiler içerisinde, Ruslar Simko’yu tüm ihtiyaçları Rus hazinesinden karsılanmak üzere, Kotur’daki Kürt sınır muhafız komutanı yapmıslardır 69 .
Bitlis ve çevresinde olusturulan İrsad Örgütü’nün önde gelenlerinden olan Hayrettin Berazi’nin de Ruslar ile yakın iliskileri bulunmaktaydı. Hazırlanmakta olan Kürt isyanının maddi kaynagını elde etmek için Rusya’ya giden bu kisi, sagladıgı maddi desteklerle birlikte geri dönerken Osmanlı kuvvetleri tarafından öldürülmüstür. Aynı isyanın hazırlıgı sırasında Bedirhan Bey’in oglu Kamil Bey’de Ruslar ile yakın iliski kurmustur. Bu isyan hareketi sırasında, isyancıların hedeflerinin basında, olusturulacak olan Kürt devletini, Alman krallıklarında oldugu gibi, Rusya’ya baglamak bulunmaktaydı70. Bitlis syanı’nın bastırılmasından sonra, isyancıların liderlerinden olan Molla Selim’in Rus Konsoloslugu’na sıgınması da Ruslar ile bu isyancılar arasındaki iliskinin boyutlarını daha da öne çıkarmaktadır71 .
I. Dünya Savası’nın baslamasının ardından Ruslar Osmanlı topraklarında yasayan Ermenileri kendi amaçlarına uygun olarak kullandıkları gibi, Kürtleri de kullanmaya çalısmıslardır. Ancak kendilerine yardım edecek fazla kisi bulamamıstır. Kendileri ile birlikte hareket eden Abdurrezzak Bedirhan, etrafına topladıgı 500 kisilik bir kuvvet ile İran’da general Çernazuboy komutasındaki Rus birliklerine bazı yardımlarda bulunmustur72 .
Rusya, bu savaş sırasında elde ettigi bölgelerdeki Kürtleri kendi tarafına kazanmak için, 1917 yılında Bedirhan Bey’in oglu Kamil Bey’i Erzurum Valisi olarak atamıstır73 .
Osmanlı toprakları içerisinde ilerleyen Ruslar, Dersim ve Koçgiri’nin Alevi Kürtlerini kendi taraflarına çekmek için bazı tesebbüslerde bulunmuslardır.
Yapılan bu tesebbüsler sırasında, bu bölgedeki Kürt asiretlerine, Rus hakimiyeti altında yasamayı kabul etmeleri sartıyla kendilerine özerklik verilecegi bildirilmistir. Rus yetkililer ile yapılan görüsmelere, Koçgiri Asiretlerini temsilen Aliser katılmıstır74 .
I. Dünya Savası sırasında, birçok Rus ajanı da Kürt kıyafetleri içerisinde, bölgede dolasmakta ve Osmanlı Devleti aleyhinde faaliyette bulunmaktaydı. Bu kisiler,
bölgedeki halkı Ruslar adına kazanmaya, en azından Ruslara karsı mukavemet etmemeleri hususunda ikna etmeye çalısmıslardır75 .
Bunun yanında Ruslar Kürtler üzerine ilmi çalısmalarda da bulunmuslardır. 1917 Ekim Komünist ihtilaline kadar, Petersburg limler Akademisi ileri gelenlerinden V. Minorsky, Urmiye Rus konsolosu olarak çalısmaktadır. Bir süre bu görevde bulunan bu kisinin Moskova’ya çagrılmasının ardından, V.Nikitin buraya tayin edilmistir. Moskova’ya çagrılan Minorsky’ye Rus ordusunun Dogu Anadolu’yu isgali sırasında buradaki Kurmanç asiretlerinden nasıl faydalanılacagı hakkında, Rus Genel Kurmay Basımevinde gizli olarak bastırılan “Kürtler” adlı kitap yazdırılmıstır76 .
2- İngilizlerin Kürtlerle iliskileri ve Bölgedeki Faaliyetleri
İngiltere, Kürtler üzerindeki çalısmalarına, 19. asrın ilk çeyreginde baslamıstır.
İngilizlerin Dogu Hindistan Sirketi (East İndia Company)’nin bir subesini Bagdat’a açması ile birlikte Irak’a yönelik ilgileri artmış ve Ortadogu’ya birçok İngiliz gönderilmistir. Esasen Kürtler arasında bir hareket yaratma amacıyla gönderilen bu kisiler, Bagdat’a geldiklerinin hemen arifesinde Kürt asiretleri arasında bir seri gezilere basladılar. 1806 yılında bölgesel faaliyetini fiilen baslatan ngilizler, Dogu Hindistan Sirketi Bagdat Subesinin basına Rich ve Heine ve Basra’da görevli ingiliz istihbarat görevlisi Kolkhan ve Hindistan’da Miran sehrinde görevli ingiliz subayı Mc Donald bölgedeki Kürtler ve Ermenilerle ilgilenmislerdir. Bölgeye ilk gelenlerden birisi olan M.J.Kinneir, İran hatıralarını Londra’da 1813’de yayınladı. 1817-1820 yılları arasında bölgede yogun faaliyet gösteren Heine, Brother ve Rich adlı İngilizler bilhassa 1815 yılında Van-Bayezıt bölgesinde meydana gelen karısıklıklarda etkili olmuslardır. Bu olaylarda Kürk asiretleri kıskırtıldıgı gibi, Ermenilerde kıskırtılmaya çalısılmıstır.77
İngiltere, 1821-1822 yıllarından itibaren Anadolu’nun dısındaki iran ve Irak’daki bu asiretlerin uzantıları ile de ilgilenmeye baslamıs, Frazier adlı bir istihbarat
elemanını İran’a gönderirken, bir grup İngiliz subayı da Süleymaniye’de asiretlere farklı milliyet suuru vermek üzere egitime baslamıslarıdır.78
Yine Kürtler arasında geziler yaparak hem propaganda faaliyetini sürdüren ve hem de durumları hakkında rapor hazırlayan daha baska isimler de bulunmaktadır.
İngiliz ordusunda görev yapan Hiyd, Brotr ve Riş isimli ajanlar 1817 ve 1820 yılları arasında etkin çalısmalarda bulunmuslardır. Kürtler arasında bu konu ile ilgili politik gayretler gösteren İngiliz uzmanlar içinde Rodon Cissini ve Ravilson isimleri oldukça tanınmıstır. Rodon Cissini, 1828 yılında İstanbul’a gelmiş ve Osmanlı-Rus Savası sonrasında gizli görüsmelerde bulunmustur. Yine bu arada Mısır’a ve özellikle Kürtlerin toplu bulundukları bölgelere bir seri geziler de yapmıstır. Aynı kisi daha sonra, 1832 yılında da İran Kürtleri arasında dolasmıstır. 1835 yılında ise, bu defa yanına aldıgı bir çok teknik eleman ile birlikte Dicle ve Fırat havalisinde çok çesitli arastırmalar yapmıs, bir yandan bu bölgenin yer altı zenginliklerini tespit ederken, diger yandan da civar bölgelerde bulunan Kürt asiretleri arasında İngiliz politikasının propagandasını yapmıstır79 .
Bu dönemde İngiliz gezginleri ve ajanlarının gezilerinin temel amacı; Hindistan’a sefer yapmak için hazırlıklara baslayan İngiliz ordusunun Kürdistan’da geçebilecegi yolları ve bölgenin özelliklerini saptamaktı. Diger casuslar da benzer etkinliklerde bulunarak, kendi alanlarıyla ilgili bilgi topluyorlardı. Bu geziler sırasında 1817’de
İngiliz Binbasısı Heid, Bagdat, Süleymaniye, Erbil, Musul ve Kıfri’ye, onu izleyen Brother’da 1818’de Bagdat’tan Kıfri’ye ve oradan Süleymaniye’ye gitmislerdir.
1820’de Rich, Süleymaniye’ye egemen olan Namık Pasa’nın çagrısıyla buraya gelerek bu bölgeye iliskin geniş arastırmalar yapmıs, ayrıcı baska Kürt asiret reisleriyle de görüsmelerde bulunmustur80 .
Bedirhan Bey’in isyanı sırasında ngilizler Osmanlı Devleti’nin destekleyerek, Kürtlere karsı Osmanlı’nın yanında yer almıslardır. Bu yer alısın sebeplerinden birisi, Bedirhan Bey’in faaliyetleri sırasında, çevresinde bulunan Hıristiyanlara kötü davranmasıdır81 .
Bedirhan Bey’in isyanından sonraki dönemde isyan eden Yezdan Sir, dış güçlerin, özellikle de İngilizlerin yardımını elde etmek hususunda faaliyette bulunmustur. İlk etapta İngilizler ile iyi bir iliski kurdugunu düsünen Yezdan Sir, İngilizlerin kendisinden el çekmesi sonucunda, yakalanarak İstanbul’a götürülmüş ve etkisiz hale getirilmistir82 .
1880’li yılların basından itibaren Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlügünün saglanması hususundaki politikasından vazgeçen İngiltere’nin, bu dönemde karsılastıgı önemli bir olay Seyh Ubeydullah Hareketi’dir. Baslattıgı isyan sırasında İngilizler ile de irtibata geçmek isteyen Seyh Ubeydullah, isyan hareketine baslamadan kısa bir süre önce, İngiliz ajanlarından Visam, Baskale’ye gelerek Ubeydullah’ın yardımcılarıyla görüsmüstür. Bundan kısa bir süre sonra da İngiltere’nin Van’daki İngiliz konsolos vekili Clayton, 1879’da Hakkari’ye Seyh’i ziyarete gitmistir. Bu ziyaretten sonra, İngilizler tarafından birçok savaş malzemesi ve silah, Seyh Ubeydullah’a gönderilmistir. Ayrıcı Baskale’de yapılan bir baska görüsmede, Seyh Ubeydullah, Clayton’a İngiliz hükümetine iletilmek üzere bir mektup vermistir. Bu mektupta Seyh, kendi amaçlarını belirterek, “artık yekvücut olmuş bulunan Kürtlerin birbirlerinden ayrılmaları imkansız” diyordu83 .
Seyh Ubeydullah’ın faaliyete geçmesinden önceki dönemde, İngilizler Seyh Ubeydullah’ı silah ve para açısından yogun bir sekilde desteklemislerdir. Yapılan bu desteklere ragmen, ngiltere Kürtlerin ayrı bir devlet kurmaları ihtimalini düsük görüyor, fakat eger böyle bir sey olursa üzerinde nüfuz kurabilmek amacıyla Ubeydullah’ı da elinde tutmak istiyordu. Bundan dolayıdır ki Ubeydullah’a destegini sonuna kadar sürdürmemiş ve kısa bir süre sonra Kürtleri yarı yolda bırakmıstır. Ubeydullah ngiliz destegini saglayabilmek için özellikle Hıristiyanlıgın bölgedeki önemini kabul ettigini açıklayarak, kurulacak devlette Hıristiyanlar ile Müslümanların esitligini kabul ettigini, bölgede kilise ve dini okulların açılmasına karsı olmadıgını söylemek zorunda kalmıstır84 .
Seyh Ubeydullah’ın faaliyetleri sırasında en karlı çıkan İngilizler olmustur. Seyh Ubeydullah’ın Sultan Abdülhamid tarafından propaganda edilen Panislamist
düsüncelerle uyumlu bazı İslamî söylemler kullanması İngilizler için gelecekte tehlikeli sonuçlar dogurabileceginden dolayı, İngilizler bu hareketin bastırılması için Osmanlı Devleti’ne yogun bir sekilde diplomatik baskı uygulama yoluna gitmislerdir. Keza, bu olay sonucunda zor durumda kalan İran’ın İngiltere’den yardım talep etmesi sonucunda, İran üzerindeki İngiliz etkisi daha da artmıstır85 .
Osmanlı toprakları içerisinde ortaya çıkan Kürtçü hareketler içerisinde, Bedirhanlar tarafından yurtdısında yayınlanmakta olan Kürdistan Gazetesi’nin bazı nüshaları İngiltere’nin baskenti Londra’da yayınlanmıstır86 .
XIX. yüzyılın sonlarına gelindiginde, artık İngiltere Osmanlı topraklarından kendisine düsecek hisseyi nasıl elde edebileceginin planlarını yapmaya baslamıstır. Markiz Salisbury’den Sir N.O’Conor’a gönderilen ve 25 Ocak 1898 tarihli gizli belgede İngilizler ile Ruslar kendi aralarında anlasmak zorunda oldukları belirtilmistir. Bu anlasma yapılırken, Osmanlı Devleti’nin “... Karadeniz’e çıkan Bogazları ve Bagdat’a kadar olan Fırat Vadisi Rusları ilgilendirir. Diger taraftan Türkiye’nin Afrika toprakları ve Bagdat’tan asagıda kalan bölümleri bizi ilgilendirir; burada İngiliz çıkarları vardır”. Bunun yanında İngiltere ile Rusya birbirlerinin çıkarlarını göz önüne alarak ortak bir sekilde hareket etmelidir denilmekte dir87 .
Yine bu dönemde, Almanya’nın Osmanlı Devleti üzerindeki etkisinden ürken İngiltere, Ortadogu bölgesinde elde ettiklerini kaybetmenin telası içine girmiş
ve yeni stratejiler gelistirmek zorunlulugu hissetmistir88 . Bu stratejilerin en önemli ayagını Osmanlı topraklarında yasayan azınlıkların karısıklıklar çıkartmasını temin etmek ve bundan azami derecede faydalanmak olusturmaktadır.
II. Mesrutiyet’in ilanının ardından İngilizler telasa kapılmıslardır. Sir E.Grey’den Sir G.Lowther’e gönderilen 31 Temmuz 1908 tarihli gizli belgede “...Sayet Türkler Anayasayı tam olarak ayakta tutar ve kendileri de kuvvetlenirse bunun sonuçları bizim simdi göremeyecegimiz kadar uzaklara gidebilir. Bu hareketin Mısır’daki etkisi inanılmayacak kadar büyük olacaktır; bu etki Hindistan’da da hissedilecektir ...” denilmektedir. Bu belgenin devamında, ortaya çıkan Mesrutiyet rejiminin zayıflatılması için faaliyetlerde bulunulması yönünde tavsiyelerde bulunulmakta ve “... bizim mücadelemiz Türk halkının hisleriyle olacaktır. Bunu çok dikkatle ele alınacak bir konu olarak veriyorum” denilerek Osmanlı toprakları üzerinde yasayan insanların duygularıyla oynanarak bu ülkenin zayıflatılması tavsiyesinde bulunulmaktadır89 .
Mesrutiyet’in ilanından sonra ortaya çıkan karısıklıklar üzerine İngilizler sevinç içerisine girmislerdir. Yukarıdaki belgeden kısa bir süre sonra yine Sir E.Grey’den Sir G.Lowther’e gönderilen 11 Agustos 1908 tarihli gizli belgede “Türkiye’de olanlar öylesine harikadır ki anayasayı uzun müddet devam ettireceklerini sanmıyorum. Irklarının ve dinlerinin etkisi ile yeniden siddete ve düzensizlige kayacaklardır” denilmektedir. Bu belgeden 14 gün sonraya ait bir baska belgede ise, Osmanlı toprakları üzerinde bulunan Mezopotamya için gelecege yönelik planlar yapılmakta ve “Sayet Mezopotamya’da demiryollarından sonra sulama tesislerini de yaparsak, her istedigimiz elde etme sansına sahip olacagız” denilmektedir90 .
DİPNOTLAR;
62 A.H. Çay a.g.e., s.381; Naci Kutlay; İttihat ve Terakki ve Kürtler, Ankara, 1992, s.150-151.
63 Celile Celili; Kürt Aydınlanması, İstanbul, 2001, s.99-100.
64 Mahmut Çetin; İsyancı Bedirhan Bey’in Yaramaz Çocukları ve Bir Kardeslik Poetikası Kart-Kurt Sesleri İstanbul, 2005, s.162-163; C.Celili; a.g.e., s.101.
65 Mahmut Çetin; İsyancı Bedirhan Bey’in Yaramaz Çocukları ve Bir Kardeslik Poetikası Kart-Kurt Sesleri stanbul, 2005, s.165; C.Celili; a.g.e., s.104-106.
66 M.Çetin; a.g.e., s.165; C.Celili; a.g.e., s.106.
67 C.Celili; a.g.e., s.110.
68 C.Celili; a.g.e., s.112.
69 C.Celili; a.g.e., s.116-117.
70 C.Celili; a.g.e., s.135-138
71 A.H. Çay a.g.e., s.381; C.Celili; a.g.e., s.145.
72 C.Celili; a.g.e., s.131.
73 N.Kutlay; a.g.e., s.78, 174.
74 N.Kutlay; a.g.e., s.171; E.Kurubas; a.g.e., s.31.
75 Mahmut Risvanoglu; DoguAsiretleri ve Emperyalizm, stanbul, 1992, s.216.
76 M.Risvanoglu; a.g.e., s.218.
77 A.H. Çay a.g.e., s.369
78 A.H.Çay; a.g.e., s.369
79 Süleyman Kocabas; Hindistan Yolu ve Petrol Ugruna Yapılanlar Türkiye ve İngiltere, İstanbul, 1985, s.210-211; Sedat Laçiner; “Türkiye-ingiltere iliskileri ve isbirligi imkanları”,
http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=68.
80 E.Kurubas; a.g.e., s.18.
81 E.Kurubas; a.g.e., s.20.
82 Ali Rıza Seyh Attar; Kürtler Bölgesel ve Bölge Dısı Güçler, İstanbul, 2004, s.77.
83 E.Kurubas; a.g.e., s.20-21.
84 Sedat Laçiner; “Türkiye-İngiltere İliskileri ve İsbirligim İkanları”,
http://www.turkishweekly.net/turkce/makale.php?id=68.
85 A.R.S.Attar; a.g.e., s.80-81. ngiltere’nin Seyh Ubeydullah’a etkin bir sekilde yardım etmemesinin sebeplerinden birisi de, Seyh Ubeydullah’ın Rusya’nın etkisine girme ihtimalidir. S.Laçiner; a.g.m..
86 S.Laçiner; a.g.m..
87 Erol Ulubelen; ngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, stanbul, 2005, s.12. Bu belgeden de anlasılacagı üzere İngiltere, Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlügünü korumak stratejisinden tamamen vazgeçmistir.
88 Erol Ulubelen; ngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, stanbul, 2005, s.58. Daha önceki dönemlerde İngiltere, Osmanlı Devleti’nde yasayan insanların baskı ve
zulüm altında bulunduklarını, bu yüzden de kendi haklarını savunamayacagını belirterek, pek çok konuda emir ve direktifler verme yoluna gitmekteydi.
Ancak Mesrutiyet’in ilanı, yukarıda da görüldügü gibi onları telaslandırmıstır. Günümüzde Avrupa Birligi tarafından demokratiklesme adı altında bize sunulan hususlar ile o dönemdeki hususlar birbirleri ile büyük benzerlikler göstermektedir.
89 E.Ulubelen; a.g.e., s.62-63.
90 E.Ulubelen; a.g.e., s.64-65.
BU YAZI DİZİSİ
6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder