21 Haziran 2017 Çarşamba

KERKÜKTE HESAPLAŞMAYA BEŞ KALA, BÖLÜM 1


KERKÜKTE HESAPLAŞMAYA BEŞ KALA,
BÖLÜM 1 





KERKÜKTE HESAPLAŞMAYA BEŞ KALA

Türkmenlerin Demokrasi ve İnsan Hakları Mücadelesi Sürecek
(*) Dr. Saadettin Ergeç
(*) Irak Türkmen Cephesi Genel Başkanı, Türkmen Lideri ve Kerkük Milletvekili




Irak toprakları, tarihi boyunca değişik nedenlerden dolayı birçok savaşlara, çatışmalara sahne olmuştur. Kuzey doğuda olan dağlık bölge ve güney
batıdaki büyük çöl, Irak'ın önemini özellikle savaşlar döneminde artırırdı.

Çünkü bu bölge, değişik ulus ve dinlere mensup olan insanların geçiş koridoruydu.

Genellikle Irak nüfusu, dağları konut bilen Kürt ve ovalarda oturan Araplardan oluşur. Bu iki topluluk arasında da kendi dil, adet ve geleneklerini
koruyan Türkmenler yaşarlar. Daha çok; Telafer, Altınköprü, Kerkük, Dakuk, Tuzhurmatu, Kifri, Hanekin, ve Mendelişehirlerinde yoğunlaşmışlardır..

Irak'ta 1925 yılında çıkan ilk anayasa Kürtçe, Arapça ve Türkçe basılmıştır. Ancak 1933 yılında yapılan düzeltmelerden sonra, 17'nci maddesinde;
“ Ülkede Arapça dil olacaktır ” ama 1931 yılında bu madde ile ilgili 74 sayılı mahalli diller kanunu Türkmenleri istisna etmiş “yargı işleri, Kerkük
ve Erbil gibi Türkmen bölgelerinde Türkçe olması lâzımdır” denilmiştir.

1950 yılında hükümet, okullarda Türkçe dilinin kullanılmasını azaltmaya başlamıştır. Daha sonra 24 ocak 1970 tarihinde, resmi bir kanunla ilkokulda
Türkçe eğitim yapma kararı alındıktan bir yıl sonra, hükümet aynı kararı hiçe sayıp okulları kapatarak, Türkçe ile eğitim yapmayı yasaklamıştır.

1970-1980 yılları arasında Türkmenler, etnik temizlik eylemlerine maruz kalmışlardır. Bazı liderler tutuklanıp asılmış yada göstermelik yargılamalarla
hapislere atılmıştır. Irak hükümeti kullandığı insanlık dışı siyasete rağmen, Türkmen halkının direncini kırmayı başaramamıştır. Onlar dedelerinin
yurdunda hep geleneklerini koruyup, milli varlıklarını canlı tutmaya çalışmışlardır.



Türkmenlerin Demokrasi ve İnsan Hakları Mücadelesi Sürecek

Irak hükümeti, sürekli Türkmen nüfusunu asimilasyon politikaları ile azaltmaya çalışmıştır. Dolaysıyla şimdiye kadar Türkmen nüfusunu belirten tarafsız bir sayım yapılmamıştır. 1957 yılında yapılıp sonuçları 1959'da açıklanan sayım da Irak'taki Türkmenlerin sayısı yaklaşık 567.000 kişi olarak belirtilmiştir. Yani Türkmenler Irak'ın toplam nüfusu içerisinde% 10 dur.  Ama Irak hükümeti her türlü yolu deneyerek bu gerçeği saklamaya çalışmıştır.


1957-1977 yılları arasında nüfusun azaldığı görülmektedir. Bunun nedeni ise: Kuzey Irak'ta özellikle Telafer'den Musul'daki Sincar, Erbil, Kerkük,
Hanekin ve Diyale'den Mendeli'ye kadar uzanan bölgelerde, zorunlu göçe veya Irak hükümetlerinin asimilasyon politikalarına maruz kalmalarıdır.
Irak'ta nüfus artış oranı % 3,2 olduğu halde Türkmenlerin toplam sayısı 1994 yılında Kerkük, Erbil, Musul, Salahattin ile Diyala'ya bağlı köy, kasaba
ve Bağdat'ta yaşayanlar dahil, en kötü tahmine göre yaklaşık 3,000,000 kişidir.

1960'a kadar Kerkük nüfusunun % 95'inin Türk olduğu bilinmektedir.Ancak daha sonra güdülen Araplaştırma politikası nedeniyle on binlerce
Arap ailesi Kerkük'e yerleştirilmiştir. Bunun yanı sıra Kürtlerle meskûn civar illerdeki köylerin yıktırılması, Kürtlerin de Kerkük'e göç etmelerine
neden olmuştur. Dolayısıyla 1980'li yıllarda Kerkük'teki ezici Türk yoğunluğu zedelenmiş ve % 95'lik oran % 75'e düşürülmüştür.

Irak'ta bin yılı aşkın bir zamandan beri varlık gösteren Türkmenler, ülkenin kuzey orta bölgesinde yaşamaktadırlar. Türkmenler, günümüzde Musul, Erbil, Kerkük, Diyala ve Selahattin illerinin sınırları ile başkent Bağdat'ın birkaç mahallesinde de bir şerit boyunca yayılmış bulunmaktadırlar.

İngiliz işgali sırasında Erbil'in siyasî valisi olan W. R. Hay, bölge hakkında yazdığı bir kitapta şöyle demektedir: "Belli bir şerit üzerinde bazı şehirler vardır. Bu şehirlerde yerleşik vatandaşlar Türkçe konuşurlar.

Bu şerit, çoğunluğu Kürt olan bölgeyle, çoğunluğu Arap olan bölgeyi birbirinden ayırır. Kerkük, Türklerin yoğun olduğu merkezdir. I. Dünya Savaşı'ndan önce nüfusu 30.000 idi. Şehrin etrafında da Türkçe konuşan bir çok köy vardır.”

Yazar kitabın başka bir yerinde ise; "Ahalisi Türkçe konuşan ve önemli zikredilmesi gereken iki ayrı yerleşim yeri de Erbil ve Altunköprü'dür.
Sonuncusu ise Küçük Zap nehri üzerinde bir adadır. Nehrin kıyıları arasında bağlantı iki köprü ile kurulmuştur” demektedir.




Irak yönetimi, Türkmenleri asimile etmek ve bölgelerini Araplaştırmak için 1980'den sonra çeşitli yöntemlere başvurmuştur. Açık yerlerde Türkçe 
konuşmayı yasaklamakla kalmamış, telefonda kendi ailesiyle konuşanları dahi cezalandırma yönüne gitmiştir. Yüzlerce Türkmen köy ve kasabası çeşitli 
bahanelerle yıkılmış, Türkmen halkı başka yerlere göçe zorlanmış, Irak'ın güneyinde yüz binlerce Arap Vatandaşın Türkmen Bölgelerine
yerleşmeleri için kendilerine karşılıksız teşvik primleri verilmiş ve arazi dağıtılmıştır. Türkmenlerin maruz kaldıkları haksızlıklar şöyle özetlenebilir:
Birçok yerleşim yerlerinin Türkçe olan adları Arapça'yla değiştirilmiştir.

Devrim Komuta Konseyi'nin 29 Ocak 1976 tarih ve 41 nolu kararı ile Kerkük İli'nin adı Al-Tamim olarak değiştirilmiş ve en büyük ilçesi olan Tuzhurmatu, Saddam'ın doğum yeri olan Tikrit'e bağlanmıştır.

20 Ekim 1981'de 1391 no'lu karar ile Türkmenlerin Güney illerine tehcir edilmeleri kararlaştırılmıştır.

27.09.1984 tarihinde 1081 no'lu karar ile Türkmenlerin arazilerinin istimlâk edilerek güneyden getirilen Araplara dağıtılması sağlanmıştır.

Türkmenlerin Demokrasi ve İnsan Hakları Mücadelesi Sürecek · 

Yine aynı Konseyin 8 Nisan 1984 Tarih ve 418 sayılı kararı ve 11 Eylül 1989 tarih ve 434 sayılı kararı, ile Kerkük'te Türkmenlerin gayrimenkul satın almaları 
yasaklanmıştır.

Türkmenler, milli kimliklerinin yok edilmesi ve ülkedeki varlıklarına son verilmesi amacıyla, bütün iktidarların insanlık dışı uygulamalarına maruz kalmışlardır. Türkmenler, 80 yıl boyunca; asimile edilmek, evlerine topraklarına el konmak, göçe zorlanmakla kalmamış liderleri de sistematik olarak çeşitli kişi ve gruplar tarafından katledilmiştir.

Türkmenlere ve Cephe'ye en yoğun baskı Saddam döneminde uygulanmıştır. Saddam Kuvvetlerinin 31.08.1996'da Erbil'de, Türkmen
Cephesi ve Türkmen Siyasî Partilerine ait bürolara, Türkmen okullarına, kültür ve ilim yuvalarına düzenlediği baskınlar sırasında, buralarda
bulunan 34 Türkmen öldürülmüş veya tutuklanmıştır. Tutukluların akıbeti hakkında bugüne kadar aileleri ve Türkmen Cephesi sağlıklı bir bilgi 
elde edememiştir. Konu, BM İnsan Hakları Komisyonu'nun (A /51/496/add. 18 November 1996) raporunda tescil edilmiştir.

Türkmenleri göç ettirmek ve yerlerine Arapları yerleştirme politikası çok eski bir politikadır ve Irak yönetimi tarafından yaklaşık yirmi seneden
beri yürütülmektedir. Türkmenleri hedef alan uygulamaların başlıcaları sı- ralandığında şunlar dikkati çeker:

<   Türkmenler, 80 yıl boyunca; asimile edilmek, evlerine topraklarına el konmak, göçe zorlanmakla kalmamış liderleri de sistematik olarak
çeşitli kişi ve gruplar tarafından katledilmiştir.  >

Türkmen liderleri idamlar, suikastlar ile bilinçli şekilde yok edilmeye çalışılmıştır.
Türkmenler, Kuzey Irak'tan Bağdat ve Güney Irak'a göçe zorlanmışlardır.
Türkmen aydınlar baskı altında tutulmuştur.

Türkmenlerin kendi dilleri ile eğitim yapmaları yasaklanmıştır.
Resmi dairelerde bile aralarında ana dilleri ile konuşmaları yasaktır.
Türkmenlere gayrimenkul alım-satımı yasaklanmıştır.
Her türlü ticarî aracın alım-satımı yasaklanmıştır.
Mahalle, köy ve şehirlerin Türkçe adları değiştirilmiştir.
Kerkük başta olmak üzere Türkmenlere ait verimli tarım arazileri yönetim tarafından istilâ edilerek, yönetime yakın kişilere dağıtılmıştır.

Türkmen bölgelerinde, camilerde Türkmence vaaz ve hutbe verilmesi yasaklanmıştır. Ehli-beyti anma toplantıları, bütün Türkmen bölgelerinde
yasaklandığı gibi, Irak'ın genelinde de yasaklanmıştır.

Türkmenleri göç ettirerek, yerlerine Arapları yerleştirme politikası, vahşice uygulanmıştır. Göç ettirilen Türkmenlere hiçbir tazminat ödenmediği
gibi, gönderildikleri yerlerde kendilerine kalacak yer dahi gösterilmemiştir.

Ekim 1997'de yeni bir nüfus sayımı yapılmıştır. İktidardaki Baas Partisi ve güvenlik birimleri Türkmenler arasında, " kendilerini Türkmen yazdıranların 
ellerinden her türlü vatandaşlık hakları alınarak sürgün edilecekleri " şayiasını yaymışlardır. Halk korkutulmuştur. Bu nedenle birçok Türkmen can ve mal güvenliği nedeni ile kendini Arap yazdırmıştır. Yukarıda anlatılan baskıların önemli bir kısmı BM İnsan Hakları Raporlarında yer almıştır.

Saddam rejiminin Amerikan ve İngiliz orduları tarafından devrilmesinden sonra Irak'a demokrasi ve insan haklarının geleceğine inanan Irak Türkmenleri büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlardır. Ortaya yeni Saddamcıklar çıkmış, sadece Irak Türkmenlerinin değil, Arap ve Kürtlerin kendilerinden olmayanlarının da her türlü demokratik ve insan hakkı vahşîce ihlâl edilmiştir ve ihlâl edilmeye devam edilmektedir.

Ancak bu süreçte Irak Türkmenleri bir halk olarak özellikle hedef seçilmiş ve nerede ise varlıkları ve her türlü demokratik hakları inkar edilmeye çalışılmıştır.
Yaşananları özetleyebilmek için, bir Türkmen şehri olan Kerkük'te son yıllarda yaşanan bazı olayları hatırlatmakta faydalı olacaktır;

Kerkük başta olmak üzere, Türkmen şehirlerinde nüfus ve tapu kayıtları yakılmış, ilk olarak bu dairelere saldırılarak Türkmenlerin hak iddia
etmeleri engellenmek istenmiştir.

Kerkük'e yerleşmek isteyen Kürtlere ciddî maddî destek yapılmakta, doğumunu Kerkük'te yapanlara ayrıca para verilmekte, böylece şehirde Kürt nüfusunun yükseltilmesi amaçlanmaktadır. 

Devlet dairelerinin tamamına yakının Müdürlüklerine Erbil, Süleymaniye, Dohuk gibi şehirlerden getirilen, işle ilgisi ve eğitimi olmayan Kürt Müdürler atanmakta, personelin de benzer şekilde seçimine özen gösterilmektedir. Bu şekilde yapılandırılan Devlet dairelerinde Türk-

Kerkük'e yerleşmek isteyen Kürtlere ciddî maddî destek yapılmakta, doğumunu Kerkük'te yapanlara ayrıca para verilmekte, böylece şehirde Kürt
nüfusunun yükseltilmesi amaçlanmaktadır.

Türkmenlerin Demokrasi ve İnsan Hakları Mücadelesi Sürecek
menlere sürekli güçlük çıkarılmaktadır.
Kerkük'te bulunan Devlet binalarına “Göçmen” adı verilen Kürtler yerleştirilmekte, bunlara aylık düzenli maddî destek verilerek göç teşvik edilmektedir.
Türkmenlerin mallarını ele geçirmek ve fidye istemek için, kaçırılmaları sıkça yaşanmaktadır.





Türkmenlerin iş yerlerine yönelik baskı ve yıldırma politikaları uygulanmakta, zaman zaman şiddete varan, baskı ve yağmalamalarla Türkmenlerin
iş yerlerini kapatmaları sağlanmaya çalışılmaktadır.

Gece yarısından sonra Türkmen'lere ait evlerde aramalar yapılmaktadır.
Arama bahanesiyle eve giren kişiler, evdeki bazı kişileri seçip, meçhul yerlere götürüyorlar. Bir çoğundan tekrar haber alınamamaktadır.
Türkmen gazeteciler tehdit edilmekte, keyfi olarak sık sık gözaltına alınmaktadırlar.
Türkçe basan matbaalar kapatılmakta veya tahrip edilmektedir.
Türkmeneli Radyo ve Televizyonu da her fırsatta vurulmaktadır.

2007 Yılı ise bir kader yılı olarak karşımıza çıkmıştır. Anayasa'ya göre, Aralık 2007'de Irak'ta Kerkük'ün Irak'a mı yoksa Kuzey Irak'a mı bağlanacağını
belirleyecek olan referandum yapılması öngörülmüştür.. Referandum öncesi Kerkük'e yerleştirilen Kürt göçmenlerden yaklaşık 300 binine seçim kartı dağıtılması, bunlar için ABD'nin Barzani'ye kredi açması; Kerkük'te yapılan etnik temizliğin bir uzantısı ve Kürtlere tesliminin yeni bir aşamasıdır.

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder