6 Mart 2017 Pazartesi

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ BÖLÜM 5


 BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ  BÖLÜM 5




Prof. Dr. Mahir KAYNAK Doç. Dr. Emin GÜRSES
Bu röportaj 13 Mart 2004 tarihinde yapılmıştır


TERÖR MÜ, UZLAŞMA MI,
ISPANYA'DAKI TERÖR SALDIRISINI KİM YAPTI?


> On beş gün önce yaptığımız konuşmada, İspanya, İtalya ve Polonya'ya dikkat edilmesi gerektiğini vurgu-lamışsınız. İspanya'da böyle bir terörü bekliyor muy-dunuz? Terör İspanya'da seçimleri ne yönde etkiledi?

M. KAYNAK: Ben Avrupa'da genel olarak bir ey-lem bekliyordum. Konuşurken sıranın Avrupa'ya geldi-ğini tahmin ediyordum. Çünkü Amerika Birleşik Dev-letleri şöyle bir imaj yarattı, dünyada bir takım terör odakları var ve bunu destekleyen veya en azından çev-resini tehdit eden şer ülkeler var, bunlara karşı sa-vaşıyorum dedi. Avrupa'nın bu savaşta, bu iddiaya pek katılmadığı görülüyordu. İspanya'nın özelliği ise, hü-kümet Amerika Birleşik Devletleri'ni desteklemekle beraber, halk desteklemiyordu. Hükümetin politika-sının doğru olduğuna halkı ikna etmek için hükümetin endişelerini halkın da taşıması lazımdı. O endişeleri taşıması için de, İspanya'nın böyle bir teröre muhatap olması gerekiyordu. O bakımdan hareket uygundu. Burada bazıları diyor ki, İspanya'nın amacı aslında te-röre teslim olmaktı. Bu doğru değil çünkü şöyle bir çelişkiyi de söylüyorlar. İspanya Başbakanı Aznar, ETA terörü dedi. ETA terörü olsaydı, İspanya halkı karşı çıkardı. Ama El-Kaide terörü olunca boyun eğdi. Bu bir çelişkidir. Bir halkın terörün birine karşı çıkıp başka birine boyun eğmesi, mümkün değildir. Bu nedenle sırf teröre karşı olduğu için Aznar'ı destekleyecek olsaydı, desteklerdi ama halk şöyle dedi, bu olaya güven-miyoruz.

> Yani burada İspanyol halkı, Aznar'ın Amerika Bir-leşik Devletleri'nin yanında olmasından dolayı bu teröre maruz kalıyoruz diye bir bilince mi geldiler?
M. KAYNAK: O bilinci kabul etmiyorum. Yani o zaman şunu kabul edersiniz; teröre teslim olmak, yani terörden kaçmak için Amerika Birleşik Devletleri'nin yanından uzaklaşmak lazımdır. İspanya halkı, Aznar'ı ETA terörüne karşı olduğu için seçiyordu. İspanyol hal-kına birbirine ters iki duyguyu birden yüklüyorsunuz. Bunlardan biri ETA' ya karşı olmamak, ikinci duygu Amerika Birleşik Devletleri 'nin yanındayız öyleyse teröre maruz kalıyoruz. Kaçalım terörden, teslimiyet, bu iki şey zıttır. Bunun bir arada bulunması mümkün değildir. Benim söylediğim, İspanya halkı bu terör olaylarının aslında, mahiyetinin doğru anlatılmadığmı, hadi-senin farklı olduğu şeklinde bir kanaate sahip oldu. Burada dürüst olmayan bir taraf gördü. Aznar'ın tavrında da dürüst olmayan bir taraf gördü.

> Zaten seçimlerden önce de yapılan anketlerde Aznar'ın kaybedeceği gözüküyordu...

M.KAYNAK: Sonuç olarak şu oldu, İspanya bu itti-faktan çekildi. Bu çok önemli bir şey.

> O zaman bu terörü yapanlar için bir kimlik söyle-yebilir misiniz?
M.KAYNAK: Evet söyleyebiliriz. Mesela biz bir te-rör odağı olalım ve İspanya'da terör eylemi yapalım, hem de seçimlerden dört gün önce. Biz terör örgütü ola-rak, Amerika Birleşik Devletleri'ne karşıyız. Çünkü te-rörün en büyük düşmanı Amerika Birleşik Devletleri'dir diyoruz. O halde böyle bir eylemi herhangi bir biçimde yapmak, İspanya halkını Amerikan safına iter. Yani, bu eylemi yaptığınız zaman halk şöyle der, bir terör odağı var, bu terör odağı bize de düşman ve Amerika Birleşik Devletleri de terörle mücadele ediyor, O halde Amerika Birleşik Devletleri'nin yanında olalım.

Esas itibariyle,Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı olan terör odağı akıllıysa, böyle bir sonuç doğuracak bu eyleme girmezdi. Gerçi İspanyol halkı böyle algılamadı ama sonuç olarak terör eylemlerinin normal sonucu şudur, terör eylemi yapılan ülkeler Amerika Birleşik

Devletlerinin safına geçer. Terörle mücadele etmek için güçlünün yanında yer alırlar, çünkü aynı tehdide maruz kalırlar.

Avrupa'da olacağını tahmin etmemizin nedeni, Av-rupa'nın bu konuda ayak sürümesidir. Diyorduk ki, Avrupa madem ki teröre karşı ama Amerika Birleşik Devletleri ile işbirliği yapmıyor. O halde Avrupa halkını da teröre karşı mücadeleye ikna etmek lazım. İkna etmenin yolu da onları da teröre maruz bırakmaktır. Eğer Avrupa halkı da teröre maruz kalırsa, Amerika Birleşik Devletleri haklıymış, gerçekten de Batı medeni-yetlerine düşman bir terör odağı var. Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte olmamız lazımdır şeklinde bir zihniyetin içine girerler.

Bakın bir şey söyleyeyim, Avrupa Birliği bir bütün olarak siyasi pozisyonda, halkın dışında, Amerika Bir-leşik Devletleri ile beraber bir mücadeleyi ön görmüyor. Ayrı bir grup kurdu. Kendileri terörle mücadele için bir organizasyon yapıyorlar. Ve bir mücadele metodu be-lirliyorlar. Ama içerisinde Amerika Birleşik Devletleri yok. Düşününüz, Avrupa Birliği teröre karşı tedbir alı-yor ve burada Amerika Birleşik Devletleri'ni bir yandaş olarak kabul etmiyor. O halde Avrupa'yı yönetenler, as-lında bu odağın Amerika Birleşik Devletleri ile kendile-rini yan yana getirecek bir tehlike olmadığını söylüyorlar. Farklı algılıyorlar. Buradan şu anlam çıkar, bu terör aslında size yarıyor, sizin dünya üzerindeki mü-dahalelerinizin gerekçesi oluyor. Siz bizim kamu oyumuzu yanınıza çekmek için, bizim politikalarımızı değiştirmek için, bizim halkımızı yönlendirmek için bu eylemleri Avrupa'ya yönlendirebilirsiniz, biz buna karşı tedbir alıyoruz. Yani teröre karşı mücadelenin anlamı bu şekilde algılanır. Aksi halde şöyle düşünselerdi, dünya üzerinde bir terörist odak var, teröristler var ve bunların bertaraf edilmesi lazım. O zaman pekala Amerika Birleşik Devletleri ile yan yana olmaları ve bu ted-birleri beraber almaları gerekirdi. Bir ayrışma var. Ve terörün algılanma biçiminde bir farklılık var. Ona işaret etmek istiyorum.
E. GÜRSES: Aslında böyle bir saldırıyı bir örgütün yapması mümkün değil. Örgütün deli olması lazım bu kadar insanı öldürmesi için. ETA'nın daha önce giriştiği eylemleri biliyoruz. Ben ETA konusunda bir çalışma yaparken, ETA üst kademesindeki birine neden çocuk-ları öldürüyorsunuz, neden sivilleri öldürüyorsunuz, bu tür eylemleri neden yapıyorsunuz diye sordum.

O tarihlerde 1987'de Barselona'da bir markette pat-lama olmuştu ve orada 21 kişi ölmüştü. Bunlar hücre halinde çalıştıkları için bu hücrelerin birbirleriyle haber-leri yoktur. Fakat bunların genel politikaları vardır. Örgütün siyasi kanadı olan Herri Batasuna içindeki bazı mesajlar onları harekete geçirir. Bu hücrelerin birbirlerinden haberleri yoktur ama bu hücrelerin hemen hemen tamamı Bask bölgesindeki Herri Batasuna Par-tisi içinde faaliyet gösterir. Onun için buradan aldıkları bir mesaj ile, her hangi bir hücre eylemi uygulamaya koyar. Onun için burada bir eylem yapmaları için açık bir talimat vermelerine gerek yoktur.
Eylemlerde siviller de ölmektedir. ETA'nın üst düzey bir militanı bu soruma şöyle cevap verdiler, bizim sivillere karşı bir saldırımız olmamıştır. Daha önce alış-veriş merkezine koyduğumuz patlayıcıyı, patlamadan bir saat kadar önce İspanyol polisine haber verdik, fakat bu ihbarımız ciddiye alınmadı.
Biliyorsunuz, istihbarat örgütleri, asılsız ihbarlarla zaman kaybetmemek için terör örgütü ile ilişki kurarlar. Yani dünyanın her yerinde terör örgütü ile istihbarat birimlerinin bir ilişkisi vardır. Çok sarsıcı eylemler çok zarar verir diye İngiltere'de bu açıklandı zaten. İngilte-re'de IRA bombalama eylemlerinde şifreli haber gön-derir. Çok kısa bir süre verildiği için sadece bölgeki insanları uzaklaştırmak için kısa bir zaman kalır. Bir şifre verirler. ETA buna uyardı. Ve sonunda Barce-lona'da 21 kişi öldü. ETA bunu açıkladı, dediler ki, bu bilgiyi Barcelona polisine verdik, fakat onlar alışveriş merkezini boşaltmadılar. Neden? İspanyol devleti bu-rada patlama olur, vatandaş terörden bıkar, devletin Bask bölgesindeki baskıcı politikalarına' destek verir diye mi düşünmüştür?. Fakat böyle olmadı. Bütün öldürmelerde halk terörü kınadı. Hangi terör olursa ol-sun.
Mesela İspanya'da sosyalist Gonzales hükümeti döneminde, GAL diye bir örgüt kuruldu. Karşı terör örgütü. Ne yapıyordu, Herri Batasuna Partisi'nin Bask bölgesinde belediyelerde yönetici konuma yükselmiş elemanlarını öldürüyordu. Bu işi Fransa'ya kaçan ETA militanlarına karşı da yaptı. Aynı işi İngiltere hükümeti de yaptı. Ne yaptılar? Kuzey İrlanda'daki bazı Pro-testan terörist gruplara hem silah sağladılar hem de para verdiler. Bazı durumlarda öldürüleceklerin ad-reside sağlandı. Sonra bir tanesi bu işten çok pişmanlık duyduğunu açıkladı basına ve sonra intihar etti. Ondan sonra çok gürültü çıktı. Ama bir şey olmadı İngiltere'de. Avrupa Birliği kınamadı. İspanya'da Herri Batasuna Partisi kapatıldı. Yöneticileri ETA'ya destek veriyorlar diye hapse atıldı. Ama değişik bir isimle tekrar kuruldu bu parti. Türkiye'de kapatılıp yeniden kurulduğu gibi. Ama Herri Batasuna terör örgütü ilan edildi. ABD'de bunu kabul etti kendisine Irak'ta destek veren Aznar hükümetinin seçimlerde elini kuvvetlendirmek için. Aslında biliyorsunuz, bu tür örgütlerin mutlaka siyasi kanadı olur. Fakat İspanya'da halkın önemli bir kesimi GAL olayından sonra devlete artık inanmıyor bu konularda. Çünkü devletin de bazı iyi niyetli olmayan işlerin içine girdiğini görüyor.

İspanya'daki patlamadan sonra soruyorlar, ETAbunu yapar mı diye. ETA bunu yaparsa kendini yok e-der. ETA'yı biri yanlış yönlendirebilir ve böyle bir ey-leme sürükleyebilir mi? Ama ETA'yı yanlış yönlen-dirmek kolay değildir. Birkaç yere bu kadar patlayıcıyı götürüp koyacaksınız, kolay değildir bu. Sonra terör korkusu nedeniyle Madrid'de istihbarat yoğun çalışır.. Her gün bir şey patlayacak diye. Madrid'de terörle mü-cadele polisleri maskeyle gezerler. ETA militanları belki tanır, Madrid'in dışına çıktığımız zaman, başımıza bir iş gelmesin diye. Çok sıkı korunan bir yer.

ETA 2003 yılında sadece üç kişi öldürebildi. 2003'te yönetimdekiler de dahil çok büyük bir operasyon ye-diği için bu oldu. Operasyonda Amerikan, Fransız, Bel-çika ve İngiliz istihbaratının desteği oldu. ETA daha çok kimi öldürüyor, siyasileri, belediye başkanlarını, as-kerleri, polisleri, yani üst kademe görevlileri. Şu dü-şünülebilir, bir radikal kanat çıkıp, ETA tarihinde bu olmuştur, der ki, ben sizi çok yumuşak buluyorum, başka bir ETA kuruyorum. Bunlar kendini kanıtlamak için böyle bir eylem yapmış olabilir mi; yahut da birileri bunları kullanmış olabilir mi? Bu da olabilir ama bu ayrılan grubun bu kadar patlayıcıyı bir yerden bulması kolay değildir.


TERÖR KİMİN İŞİNE YARADI?

> Hocam sizin böyle büyük bir eylem yapıldığında bu eylem kimin işine yaramıştır sorusunu sorduğumuz zaman, kimin yaptığının da cevabını bulmuş oluruz şeklinde bir teziniz vardır. Bu eylem kimin işine yara-dı?
M. KAYNAK: Bu eylemi yapanlar, bize göre şöyle bir hesap yaptı. ETA'ya atfedilirse bu eylem, o zaman Aznar kazanır, çünkü Aznar, ETA aleyhtarıdır. İkincisi, eğer bu El-Kaide'ye atfedilirse Aznar yine kazanır, çün-kü El-Kaide'ye karşı İspanya halkı Amerika Birleşik Devletleri'ne yaklaşır. Bu noktada aykırı olan husus, ey-lemin bu amaçla yapılmış olmasına rağmen, İspanya halkı tarafından farklı yorumlanmasıdır.

Burada diyoruz ki, bu olaylar siyasidir. Ve uluslar-arası siyasetle ilgilidir. Mahalli değildir. Çünkü seçim-lerden birkaç gün önce İspanya halkını belirli bir isti-kamete yönlendirmek için yapılmıştır. Ve burada yön-lendirilmek istenen yer, Amerika Birleşik Devletleri'nin safıdır. Biz İstanbul'daki Sinagog baskınında da aynı şeyi söyledik, eğer düşmanınız aynıysa ülkeniz büyük ittifaklar arar. Ve düşmanı aynı olan insanlar yan yana gelir. Öyleyse amaç aslında, İspanya halkını Amerika Birleşik Devletleri'nin tezlerine yaklaştırmak olmalıydı. 
Bu amaçla yapılmıştır diyoruz.

Şu da var, kesin olarak, bu eylemler küçük bir oda-ğın işi değil. Son derece profesyonelce yapılmış. Yani biz, El-Kaide'yi en karmaşık operasyonları yapacak kadar akıllı ama siyasi analiz yapamayacak kadar da aptal zannediyoruz. Böyle bir eylemi yaparsa, kendisine düşman kazanacağını, cepheyi genişleteceğini bilmesi gerekir. Sivilleri öldürüyor, halkı öldürüyor. Buradan hiçbir sempati çıkmaz. Herkesi kendisine düşman eder. Oysa karşıdaki cepheyi daraltmanız lazım. Ve onun için Avrupa ile Amerika arasında bir farklılık yaratmanız lazım. Bu eylem, farklılığı yaratmak için değil, asıl me-safeyi kapatmak için yapılmış bir eylemdir. Avrupa'da yapılacak herhangi bir eylem de aynı amaca yöneliktir. Yani ey Avrupa halkı, terör sizin işiniz değilmiş gibi davranıyorsunuz. Amerika Birleşik Devletleri'nin iddia-larına ve politikalarına katılmıyorsunuz ama o bizim söylediğimiz terör örgütü size de kast edecek. Gelin beraber yapalım mesajı için yapılır. Ama bu İspanya'da böyle algılanmadı. Öyle hesap edilmesine rağmen böyle algılanmadı.

E. GÜRSES: Bu mesaj, Almanya ve Fransa'ya mı-dır? Adamlar bu işi Almanya'da, Fransa'da yapamazlar, güvenlik önlemleri daha fazladır. Almanya'ya yapılanbir saldırı başka sıkıntılar yaratabilir. İspanya daha çev-rede olduğu için, Avrupa'nın sistemini bozmaz. Al-manya'da Fransa'da yaparsanız Avrupa'nın sistemini etkileyebilir, Avrupa'da ekonomik olarak da bir sıkıntı yaratabilirsiniz. Bunun da bölge dışı etkileri olur. Aznar bunu Bask bölgesine yüklüyor. Bask böl-gesindeki operasyonlara haklılık zemini hazırlamak için. Zaten Amerika Birleşik Devletleri durup dururken Heri Batasuna partisini terör örgütü ilan etmedi. Ama HADEP'i de ilan etmesi lazım o zaman PKK'nın siyasi kanadı olarak. Sinn Fein de IRA'nın siyasi kolu. Niye ilan etmiyor? Herri Batasuna'yı ediyor. Herri Batasuna belediye başkanlıklarının çoğunu almış Bask bölgesin-de. İlan ediyor, çünkü başka hesap var. İspanya'da yö-netimin değişmesi belki o kadar önemli değildir. Ama Avrupa'da, Fransa ve Almanya ikilisinin Rusya'ya ya-kınlaşma isteklerinin, Amerika Birleşik Devletleri'nin Ortadoğu'daki yeni düzenlemesine olumsuz etki ede-ceğini düşünerek böyle bir mesaj vermiş olabilirlerini? Almanya ve Fransa'da böyle bir algılama, böyle bir kuşku var.

> Bu eylemi yapanlar ilk defa amaçlarına ulaşamadı-lar, eylem ters tepti diyebilir miyiz? M. KAYNAK: Normal olarak bu eylemi yaptığınız
zaman bu eylemi yapanlara karşı husumet beslersiniz. Demek ki, El-Kaide'ye karşı husumet beslemeniz lazım.

E. GÜRSES: Bu saldırının arkasından El-Kaide'ye karşı Pakistan'ın büyük bir operasyona girişmesi için gerekçe de olmuş olabilir.

M. KAYNAK: Olabilir. El-Kaide denen örgütün tasfiye edilmesi halinde ne olacağını düşünelim. Amerika Birleşik Devletleri 'nin dünya üzerindeki operasyonları-nın gerekçesi kalmaz.

E. GÜRSES: Öyle bir operasyon düşünmüyorlardır herhalde. Mesela Pakistan'ı niçin kullanıyorlar, Afganis-tan'da sadece Kabil'de Amerikalılar etkili. Merkezin dışına çıkamıyor kimse, hükümet de çıkamıyor. Merke-ze bazen havan topları düşüyor. Merkez de rahatsız olmaya başladı. Hükümet yetkilileri şehir dışına çıka-mıyorlar. Askeri temsilciler de çıkamıyor. Her yeri kontrol ediyorlar değişik yerel güçler. Boru hatları ko-nusunda, Kazakistan, Türkmenistan,Afganistan Pakis-tan hattı için anlaşma imzalandı. Bu boru hatlarında güvenlik sağlamak, alanı açmak için olabilir bu operas-yonun bir nedeni de.

> El-Kaide'nin ikinci adamı Eymen el-Zevahiri'nin de içinde bulunduğu bir grubun Pakistanlı askerler tara-fından Afganistan-Pakistan sınırında bir yerde kuşat-ma altına alındığı söyleniyor, ne dersiniz?

M. KAYNAK: El-Kaide'nin yok olacağı bir operasyon yapmazlar. Oraya kadar gitmezler.Oraya geldiği zaman, Amerika Birleşik Devletleri politikasının de-ğiştiği anlamına gelir. Usame bin Ladin yakalandı de-diğiniz zaman, iki sonuç çıkar bundan, Amerika Birle-şik Devletleri bu politikayı terk etmiştir. Amerika Birle-şik Devletleri Bush'u terk etmiştir.

> İspanya seçimlerini kazanan Luis Rodriguez Zapa-tero diyor ki, Biz Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde Kerry'i destekleyeceğiz. Irak'taki askeri gücümüzü çekeceğiz. İtalya'da Avrupa Birliği'nden so-rumlu bakan, Irak savaşı olmayabilirdi, bir hataydı di-yor. Bütün bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
M. KAYNAK: Bütün bunlar Amerika Birleşik Dev-letleri'nin stratejisinin artık sonuna gelindiğini gösterir. Biz Irak'a bakarak Amerika Birleşik Devletleri kazanı-yor mu kaybediyor mu şeklinde analizlere giriyoruz. Bu hiç önemli değil. Savaşın neticesi önemli değil. Ama bu gelişmeler önemli. Amerika Birleşik Devletleri Av-rupa'daki müttefiklerini teker teker kaybediyor. İspan-ya'yı kaybetti, Yunanistan'daki seçim sonuçları da Av-rupa yanlısı bir yapıyı gösteriyor. İtalya'da, Polonya'da tereddütler başlamıştır.

Fakat, geçmişten beri bütün bu gelişimin mimarı Türkiye'dir. Eğer Türkiye'de reddedilen tezkere kabul edilseydi, bugün dünyanın manzarası çok farklı olurdu.
Orada bir dönüm noktası yaşandı. Ondan sonra bütün bunların arka arkaya gelmesi normal. Ama eğer tezkere kabul edilseydi, Ortadoğu'da çok geniş bir coğrafyada Türk ve Amerikan askerleri Çarpışıyor olurdu. Ve hiç-bir ülke de böyle kolaylıkla politika değiştiremezdi. Türkiye'nin önemini anlatmak için söylüyorum.

Ama şu anlaşılıyor, Amerika Birleşik Devletleri'nin projesi artık geçerliliğini yitirmiştir. Bunu canlandırma-nın bir tek yolu vardır, Amerika Birleşik Devletleri çok daha büyük olayları tahrik edebilir. Yani halkı yeniden tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi, bir ikna süreci başlatabi-lir. Ama şunu görüyoruz, Amerika Birleşik Devletle-ri'nde yeni muhafazakarlarla ittifak halindeki Bush'un bu projesi artık sona ermiştir. Amerika Birleşik Devlet-leri'nde yeni bir politika olacaktır. Bu politika da dünya üzerindeki bu çatışmaların sona ermesini doğurur. O bakımdan önümüzdeki günlerde dünyadaki değişimin bu istikamette olacağını düşünüyorum.

> Neden bu ülkeler, İspanya, İtalya, Polonya Katolik olduğu halde, Amerika Birleşik Devletleri'nde bir Yahudi oluşumu olan Yeni Muhafazakarlara destek verdiler?

M. KAYNAK: Daha evvel çatışma, din çatışması haline dönüşmemişti. Din bir araç olarak kullanılınca, Katoliklerle başladılar. İsa'nın Çilesi filmi de buna bir
işaret. Katolikler de Amerikan karşıtı cepheye geçtiler. Belki, İspanya'daki yapılan eylem de bunu hızlandırdı. Bana göre uzak bir ihtimal de bu karşılıklı hızlandırma için Amerikan karşıtları tarafından da yapılmış olabilir. Ama ben onu tahmin etmiyorum. Bu bir değerlendirmedir. Ben beklenmeyen sonuçlar yaratan Amerikan taraftarları, Amerikalıların kendisi yapmıştır da demiyorum. Ancak eylem, Amerikan taraftarı bir eylemdir. Beklenen etki dışında bir etki yaratmıştır. Bu tür saldırılarda bu kadar ölümün olacağını tahmin etmemiş olabilirler.
Sonuç olarak bütün bu eylemler büyük güçler tarafından yapılan, istihbarat servislerinin hesaplı kitaplı yaptığı işlerdir. Şu anda bir dünya savaşının sonuçlarını yaratacak bir mücadele var. Dünya yeniden şekilleniyor. Bu şekillenmeyi bir takım ipsiz sapsız adamlara bırakmazlar.

> Bu eylem Avrupa'da ne gibi bir etkiye neden olur? Avrupa ile Amerika savaşı sona erer mi?.

E. GÜRSES: Alınanlarda pes etme gibi bir hava var. Amerikalılarla kavga edildi. Avrupa Birliği güçlen-dirilsin, burada bir ordu kurulsun diye. Ordu kurma i-şini de beceremediler. Amerikalılar araya girdiler Prag zirvesinde, dediler ki, ben sizin emrinize 21 bin kişilik çevik kuvvet veriyorum. Alt yapısını da sağlıyorum. O kadar para da harcamayacaksınız. Ama Avrupalılar askeri güç için yıllık 100 milyar dolar civarında kaynak ayırmışlardı. 100 milyar dolar sadece silahlanmaya ayı-racaklardı. 100 milyar dolar her yıl ayıracaklar, 20 yılda ancak bugünkü Amerikan kuvvetlerinin gücüne gele-cekler. Tabi 20 yıl sonra Amerikan kuvvetleri ne du-rumda olacak? Bu bile Avrupa ordusunun bugünkü planlamaya göre NATO'yu ve dolayısıyla ABD'yi Av-rupa'dan dışlamak gibi bir işlevi kısa dönemde olmaya-cağını gösteriyor.

Almanlar diyorlar ki, biz Doğu Avrupa'yı pazar o-larak düşünüyorduk Rusya ile beraber iş birliği yapa-caktık büyük bir pazar açılıyordu. Önümüzü kesti A-merikalılar. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti'ni de NATO'ya aldılar Romanya'yı da kontrol ediyorlar. Bütün yolumuz kesildi. Almanlar rahatsız. Onun için Almanlar, Japonların yolunu izleyebilirler. Amerikalılar Japonlara önce bir mali bir operasyon yaptılar. Asya krizi önemli ölçüde bu işlevi görmüştür. Büyük bir o-perasyon, bütün bölgedeki bankalara verdiği kredilerin zamanında geri dönüşü sıkıntıya girdi. Ve Japonlar yola geldi, biz Japon kapitalizmini böyle koruyamayacağız dediler. Şimdi bazı Almanlarda da böyle bir düşünce
var.

Geniş Ortadoğu Bölgesi Haziran'daki NATO zir-vesinde tartışılacak. Bu proje tartışılırken Kuzey Af-rika'nın bu bölge içine alınması Fransa'nın Afrika'dan dışlanması demek olacak. Burada İngilizler de var za-ten, İngilizlerle Fransızların dolaylı olarak çatıştıkları yer neresi? Petrol kaynaklan nedeniyle Nijerya.. 
Amerikahlar ne yapacaklar burada? bütün yolu kesecek-ler. Burada Amerikalıların önüne ne tür bir sorun çıka-bilir? Eğer Bush yönetimi devam ederse, İspanya'da, İtalya'da, Polonya'da Bush karşıtlığı gelişir ve o zaman Avrupa Birliği'nde yeniden toparlanma olabilir.

Amerika'nın içindeki bir kesim mali sermaye de Bush yönetiminden rahatsız. Bush yönetimini değişti-recekler. Eğer bunu değiştiremezlerse Avrupa Birliği halklarında ABD karşıtlığı ve dolayısıyla dayanışma ar-tabilir. Bu da AB'de yeniden bir araya gelmenin önü a-çılabilir. Değiştirirlerse Amerika ile Avrupa arasında kavgada buzlar erir. Eşitler arasında birinci olarak A-merika'yı kabul ederse Avrupa, o zaman sorun olmayacak. Yeniden soğuk savaş dönemindeki o ittifak yapılanmasına dönülebilir. Yani ganimetin paylaşımı konusunda anlaşırlar ve kavgalar biter. Ama kavga bitmezse, Bush yönetimi seçimi tekrar kazanırsa, ger-ginlik sürer. Avrupa'da kutuplaşma artar. Şiddet ey-lemleri bir karşılıklı boyun eğdirme yöntemi olarak
artan oranda yeniden kullanılmaya başlanılabilir.

> İspanya'daki eylem Avrupa ülkelerinde Müslüman-lara karşı da bir cepheleşmeyi de getirebilir mi?

M. KAYNAK: Hayır. Onu getireceğini zannetmiyo-rum. Müslümanlara karşı böyle bir cephenin hiç kimseye faydası yok. Müslümanlar hiç kimseyi tehdit et-miyor. Edecek gücü de yok zaten. Ama uygun bir araç olduğu için Müslümanlar seçilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin şöyle bir projesi vardı, bir tehdit vardı, Bu tehdit de İslam'dan geliyordu. Amerika Birleşik Dev-letleri, Avrupa'ya dedi ki, bu tehdide karşı birleşelim ve ben sizin öncülüğünüzde bu savaşı yürüteyim ve o böl-gelerin de kontrolünü sağlayayım. Onun için Müs-lümanlar seçildi. Yoksa ne onların dini endişeleri ne başka bir şey. Bunların arkasındaki siyasi hesapları görmek lazım.

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder