28 Eylül 2018 Cuma

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 15

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 15


 

3- Yüzbası Noel’in Anadolu’ya İkinci Gelişi ve Faaliyetleri 


    Bagdat’taki amirleri ile görüsen Yüzbası Noel, yapacagı gezi sırasında kendisine eslik edecek heyetin üyelerinden olup, Emin Ali Bedirhan’ın ogulları olan Celadet ve Kamuran Ali Bedirhan’ın İstanbul’dan geliş tarihleri olan 19 Agustos’ta Halep’e geri dönmüstür422 .
    İstanbul’daki görüsmeler sırasında, Noel’in seyahatinde ona eslik etmesi kararlastırılan Seyit Moin ile Seyit İbrahim’in bu seyahate katılmaktan vazgeçmeleri nedeniyle heyetin yeterli olmadıgını düsünen Yüzbası Noel, bu sırada İstanbul’dan Halep’e gelmiş olan ve Diyarbakır’da yakinen tanısmış oldugu Ekrem Cemilpasazade’yi de bu heyete dahil etmistir423 . 
Halep’teki islerini tamamlayan ve hazırlıklarını sona erdiren Yüzbası Noel, 21 Agustos tarihinde yanında bulunan kisiler ile birlikte trene binerek Antep’e dogru yola çıkmıstır424. Yüzbası Noel ile birlikte bu seyahate çıkan kisiler arasında iki İngiliz daha bulunmaktadır. Bunun yanında Celadet ve Kamuran Bedirhan, 
Ekrem Cemilpasazade, Hakkarili Abdürrahim Efendi425 basta olmak üzere, bazı hizmetliler ve muhafızlar da bulunmaktadır426 . Yolculugu sırasında Antep’e ugraya Yüzbası Noel ve yanındaki heyet, burada bazı incelemelerde bulunduktan sonra tekrar yola devam etmislerdir. Geçtikleri yerlerdeki halkın durumunu inceleyen Noel, bölgedeki halk arasındaki okur yazar oranının arttırılması için Latin harflerinin Kürtler arasında kullanılmasını da yanındakilere ve görüstügü kisilere tavsiye etmistir427 . 

Maraş ve Pazarcık tarafındaki özellikle Alevi olan Kürt asiretleri arasında incelemelerde bulunan heyet üyeleri, Sinemilli ve Atmılı asiretlerinin yasadıkları yerlere ugramış ve bu asiretlerin ileri gelenleri ile görüsmelerde bulunmuslardır. Bu görüsmeler sonrasında Yüzbası Noel günlügüne, “...bizim hedefimiz, yerel asiret liderlerini ve toprak sahiplerini güçlendirmek olmalıdır. Bu hedefe, bölgeye gelecek olan İngiliz yöneticilere verilen görevi kabul etmeleri için en yüksek parayı teklif ederek ulasılabilecegini düsünüyorum ...” seklinde bir kayıt düserek, bölgede hakim olmak için asiret liderlerini ve ileri gelenleri elde etmek gerektigini belirtmistir428 . 

Yolculuguna devam eden heyet 31 Agustos aksamı, misafir oldukları Atmılı Asireti reisi Yakub Pasa’nın yanından ayrılarak Malatya’ya dogru yola çıkmıslardır. Yolculuk sırasında Kürecik (Gürecik) Asireti’nin yasadıkları yerleri de inceleyen heyet, 3 Eylül tarihinde Malatya’ya ulasmıstır429 . 

3.1-Yüzbaşı Noel’in Malatya’daki Faaliyetleri ve Ali Galip Olayı 

19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Pasa, ilk andan itibaren Anadolu’daki milli hareketleri organize etmeye ve isgallere karsı ortaya çıkan tepki faaliyetlerini düzenleme çabası içine girmistir. Bu amaçla gerekli kurum ve kisilerle yazısmalarda bulunan Mustafa Kemal Pasa, Dogu Anadolu Bölgesi’nin temsilcilerinin katıldıgı Erzurum Kongresi’nin yapılmasının ardından, tüm Anadolu temsilcilerinin katılacakları Sivas Kongresi’nin yapılması için gerekli hazırlıklara devam etmistir. Mustafa Kemal Pasa’nın Anadolu’daki faaliyetlerinden rahatsızlık duyan basta İngilizler olmak üzere isgalci güçler ve İstanbul Hükümeti yetkilileri onun geri dönmesi ve faaliyetlerini sona erdirmesi hususunda birçok tesebbüste bulunmuslarsa da basarılı olamamıslardır. 

Mustafa Kemal Pasa ve yanında bulunanların Sivas’ta tüm Anadolu’yu kapsayacak bir kongreyi toplamalarını kendileri açısından tehlikeli olarak gören 
İstanbul’daki Damat Ferit Pasa Hükümeti, bu kongrenin toplanmaması hususunda tesebbüslere girismistir. Bu amaçla Damat Ferit Pasa Hükümeti, 29 Temmuz’da Mustafa Kemal ve Rauf Pasa’nın yakalanarak İstanbul’a getirilmesi hususunda bir karar alarak, bu hususu Erzurum ve Sivas Valilerini bildirmistir. Bu kararın alındıgı gün Damat Ferit Pasa, İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserligi memurlarından Hohler’i ziyaret ederek, Mustafa Kemal ve Rauf Pasa’yı sikayet etmistir. Mustafa Kemal ve Rauf Pasa hakkında alınan kararın ertesi günü olan 30 Temmuz tarihinde, Harbiye Nazırı Nazım Pasa, yakalanmasını istedigi iki kisi ile ilgili talimatların uygulanması hususunda 15. Kolordu’nun yardımda bulunması hususu ile ilgili olarak Kazım Karabekir Pasa’dan ricada bulunmustur. Bunun yanında, dönemin Dahiliye Nazırı Adil Bey’de; Van, Elazıg, Erzurum, Sivas, Ankara, Bitlis, Trabzon Valilikleriyle, Erzincan Mutasarrıflıgı’na telgraflar göndererek. Tutuklanmaları için karar alınan bu iki kisinin idareleri dahilinde bulunan yerlerde bulundukları takdirde yakalanarak stanbul’a gönderilmelerini talep etmistir. Kazım Karabekir Pasa  1 Agustos tarihinde, Mustafa Kemal ve Rauf Pasa’nın tutuklanmaları için bir sebep olmadıgını belirterek, kendisine yapılan ricayı yerine getiremeyecegini bir telgrafla Harbiye Nazırı’na bildirmistir430 . 

Damat Ferit Pasa Hükümeti’nin telgraf ve emirlere ragmen Mustafa Kemal Pasa ve yanındakilerin faaliyetlerine engel olunamaması sonrasında, bu kisiler Sivas’ta yapılacak olan kongrenin hazırlıklarına devam etmislerdir. Durumun bu hale gelmesi üzerine Dahiliye Nazırı Adil Bey, 19 Agustos tarihinde, Sivas Valisi olan Resif Pasa’ya bir telgraf göndererek, Sivas Kongresi’nin toplanmasına engel olmasını ve kongre için gelenlerin memleketlerine gönderilmesini emretmistir. 
Bu arada, Sivas’ta bulunan Fransız Binbasısı Burunot da, Sivas’ta kongrenin toplanması halinde Sivas’ı isgal edeceklerini Resit Pasa’ya bildirmistir431 . 

Mustafa Kemal Pasa’nın faaliyetlerine engel olamayan Damat Ferit Pasa Hükümeti yeni bir planı uygulamaya koymuslardır. Bu planın uygulanmasında dönemin Dahiliye Nazırı olan Adil Bey etkin olarak yer almıstır. Sivas Kongresi tesebbüsünü her ne sekilde olursa olsun basarısız kılmak düsüncesini tasıyan Adil Bey, bu hususla ilgili olarak dönemin Mamuratülaziz Valisi olan Ali Galip’i432 kullanma yoluna gitmistir. Bu düsünceyi tasıyan Adil Bey, Mustafa Kemal Pasa ve yanındakilerin Sivas Kongresi’ne katılmak üzere Erzurum’dan ayrıldıkları tarih olan 29 Agustos’ta, bu sırada eskıya takibi adı altında Dersim’de bulunan Ali Galip’i telgraf basına çagırarak, söhret yapmasına ve böylece tanınmasına sebep olacak bir görevi kabul edip etmeyecegini sormustur. Ali Galip’in, rütbesinin ilk etapta albaylıga, bir süre sonra da pasalıga yükseltilmesi halinde verilecek görevden kaçmayacagını bildirmesi üzerine, 30 Agustos tarihinde Ali Galip Sivas Valiligi ile birlikte 3. Ordu Komutanlıgı’na atanmıstır433 . 

    Adil Bey ile Ali Galip arasında yapılan bir dizi telgraf yazısmasının ardından Ali Galip’in çevreden toplayacagıasiret mensubu silahlı kisiler ile birlikte Sivas’a dogru hareket etmesi ve Sivas Kongresi’ni dagıtarak katılımcıların tutuklanarak İstanbul’a gönderilmesine karar verilmistir434 . 3 Eylül tarihinde bu hususları içeren telgrafı alan Ali Galip hazırlıklara girismiş ve 3 Eylül tarihinde bu husus için çalısmalara baslamıstır435 . Ancak, stanbul ile Mamuratülaziz arasındaki telgraf hattının Sivas üzerinden geçmesi ve kullanılan sifrenin tüm valiler tarafından bilinmesi nedeniyle, Adil Bey ile Ali Galip arasındaki yazısmalar sürekli olarak Mustafa Kemal Pasa’nın bilgisi dahilinde olmuş ve gereken tedbirlerin alınması yoluna gidilmistir436 . Bu yazısmaların oldugu sırada, 3 Eylül tarihinde Malatya’ya gelen Yüzbası Noel ve yanındaki heyetin üyeleri, bu dönemde Malatya Mutasarrıfı olan Halil Rami Bedirhan ve diger idari yetkililer tarafından karsılanmıstır437 . İstanbul’da bulundugu sırada Dahiliye Nazırlıgı’ndan sifreli telgraf gönderme ve alma yetkisini almış bulunan Noel, Malatya’ya ulastıgı sırada kendisine gönderilmiş olan dokuz tane sifreli telgrafı alarak bunları okumaya çalısmıs, ancak kendi ifadesine göre, bu telgraflara birilerinin kasten zarar vermesi nedeniyle okuyamamıstır. Bunun üzerine telgraf müdürünü arayan Noel, Urfa ile baglantı kurarak, bazı telgrafların yeniden kendisine gönderilmesini temin etmistir438 . Yüzbası Noel’in Malatya’ya gelmesinin ardından, kendisi ile yanında bulunan kisilerin tutuklanması için on gün önce 13. Kolordu tarafından bir telgraf gönderildigini Malatya Mutasarrıfı Halil Rami Bey’den ögrenmistir439 . Bu durum üzerine Yüzbası Noel, güvenlik önlemi olması amacı ile İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiligi’ne 5 Eylül tarihinde bir telgraf göndererek, kendisi ve yanında bulunanların tutuklanmaları hususunda yazılmış olan telgrafın hükmünün ortadan kaldırılması ve rahatça hareket edebilmeleri hususunda bölge idarecilerine emir verilmesini istemistir440 . 

Noel’in göndermiş oldugu bu telgrafın ardından İstanbul’daki idareciler tarafından Yüzbası Noel ile yanında bulunanlara dokunulmaması ve gereken korumanın saglanması hususunda bölge idarecilerine telgraflar gönderilmistir. Ancak, İstanbul Hükümeti’nin hükmünün bu bölgede yeteri kadar geçerli olmaması nedeniyle, bu husustaki telgraflara ne kadar uyulabilecegi tam olarak İstanbul Hükümeti’nce takdir edilememistir441 . 

Yüzbası Noel’in Malatya’da bulundugu sırada, Mısır Kesif Kuvvetleri Siyasi Büro Sef Yardımcısı Albay Bell, 4 Eylül tarihinde Kürt bölgelerinde bir gezi yapmak 
amacıyla Halep’e dogru hareket etmistir. Albay Bell’in hareketin haber alan Bagdat Sivil Komiseri ise, belirli bir saskınlıgaugrayarak, bu bölgenin sorumlulugunun kendilerine ait oldugunu ve Mısır’ın idaresi dahilinde bulunmadıgını yetkililere bildirmistir. Ancak Albay Bell, birkaç gün sonra Noel ile bulusmak amacıyla planladıgı yolculuguna devam etmistir442 . 

Yüzbası Noel ile yanında bulunan heyetin üyeleri Malatya’da Kürtçü çevreler ile yakın bir diyalog kurmaları ve Kürtçülük yönünde yaptıkları çalısmalardan haberdar olan Mustafa Kemal Pasa, Malatya Mutasarrıfı Halil Rami’nin Kürt reisleri ile sifreli haberlesmelerde bulundugu ve Sivas’a dogru harekete geçmek üzere bunları silahlı olarak Malatya’ya davet ettigini Diyarbakır merkezli 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey’den ögrenmistir443 . Bu olayların oldugu sırada Ali Galip de Malatya’ya gelmiş ve Yüzbası Noel ile görüsmelerde bulunmustur444 . İslerin gittikçe karısmaya baslaması ve Malatya’da bulunanların durumu daha da kötü bir hale getirmek yönündeki çabaları karsısında, Mustafa Kemal Pasa ile bölgedeki askeri yetkililer arasında yapılan görüsmeler sonucunda, Ali Galip, Halil Rami, Yüzbası Noel ve yanında bulunanların tutuklanarak Sivas’a gönderilmeleri hususunda karar verilmistir445 . 
Verilen bu kararın sonucunda, 9 Eylül tarihinde 15. Alay Kumandanı İlyas Bey’in komutasındaki bir müfrezenin Elazıg’dan hareket ederek Malatya’ya dogru harekete geçmistir446 . İlyas Bey’in kumandasında bir müfrezenin Malatya’ya dogru yola çıkmasının ardından, Malatya’da bulunan Yüzbası Noel ve yanındakiler, daha önceden tanıstıkları Malatya telgraf memurlarından birinin447 sabaha dogru kendilerini ziyaret ederek, Yüzbası Noel ve yanındakilerin tutuklaması ile ilgili Elazıg’dan askerî birligin gelmekte oldugu hususunda bilgi vermesi üzerine, bu kisiler hemen hazırlanarak sabah saat yedide Malatya’yı terk ederek güneydeki daglık bölgeye dogru kaçmıslardır448 . 

Yüzbası Noel ve yanındakilerin Malatya’yı terk etmesinin ardından lyas Bey komutasındaki askeri birlik Malatya’ya ulasmıssa da, yakalanması istenen kisilerin kaçmış oldugunun anlasılması üzerine bu kisilerin takibine girismistir. Yüzbası Noel ve yanında bulunan kisiler, kendilerini takip eden kisilerden kaçmak için yogun bir çaba harcarlarken, takip eden askeri birlik ile aralarındaki mesafe gittikçe azalmıstır. Takibatta bulunan yaklasık 150 kisilik birlik ile Noel ve yanındakilerin arasındaki mesafenin 400 metreye kadar azalması sonucunda, heyette bulunan kisiler sarp ve kayalık daglara dogru tırmanarak mevzilenmiş ve askerlerin hareket etmelerine engel olmuslardır. Durumun bu hale gelmesi sonucunda askeri birlik geri çekilerek Malatya’ya dogru geri dönmüslerdir. Yüzbası Noel ve yanında bulunan kisiler de saat 2 civarında Kahta yakınlarındaki Risvan Asireti’nin yaylası olan Refa köyüne giderek, Noel’in Malatya’da görüsmelerde bulundugu ve elde etmek için büyük çabalar harcadıgı Risvan Asireti reisi Hacı Bedir Aga’nın çadırına misafir olmuslardır449 . 

Yüzbası Noel ile yanındakilerin Kahta yakınlarındaki Refa köyüne gelmelerinin ardından, bu kisilerden ayrı olarak Malatya’dan kaçan Ali Galip, Halil Rami, Arpacı Mehmed Efendi ve yanındaki bazı kisiler ile Risvan Asireti Reisi Hacı Bedir Aga buraya gelmislerdir. Çevrede bulunan bazı Kürt asiretlerinin ileri gelenlerinin de Kahta yakılarındaki Refa köyüne gelmesi sonucunda, bu kisiler ile birlikte Yüzbası Noel ve yanındakiler görüş alısverisinde bulunmuslardır. Yapılan konusmalar sırasında Hacı Bedir Aga, Kürtçülük tavırlarına karsı bir tutum sergilemiş ve Kamuran Bedirhan’ın daha sonraki yıllarda anlattıgına göre, Hacı Bedir Aga bu kisilere, Kürtler arasında birlik olmadıgını, her asiretin kendi basına buyruk davrandıgını, bu yüzden bir arada hareket etmelerinin mümkününün olamayacagını belirterek, bu sevdadan vazgeçmelerini tavsiye etmistir450 . 

Yüzbası Noel ve yanındakilerin Kahta’da Bedir Aga’nın misafir oldugu sırada, 4 Eylül tarihinde Halep’e dogru yola çıkan ve Halep üzerinden Malatya’ya dogru 
ilerleyen Mısır Kesif Kuvvetleri Siyasi Büro Sef Yardımcısı Albay Bell451, Malatya’ya gelmiş ve ortaya çıkan durumu yakinen görmüstür. 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey ile görüsen Albay Bell, 12 Eylül tarihinde Yüzbası Noel’e bir mektup göndererek Malatya’ya gelmesini ve kendisi ile görüsmesini istemistir. Bu mektup üzerine Yüzbası Noel, Malatya’daki durumun kendisi için güvenli olmadıgını belirterek, sehrin dısında bir yerde bulusmayı önermiş ve oraya dogru hareket etmistir. Eylül tarihinde Malatya sehrinin dısına kadar gelen Noel, Albay Bell’in bulusma yerine gelmeyerek, sehre gelmesi hususunda haber bıraktıgını ögrenmistir. Bunun üzerine büyük bir çekince ile Malatya’ya giden Noel, Albay Bell ile yaptıgı görüsme sonrasında seyahatinin sona erdirilmesi hususunda bu kisinin yaptıgı ikaz sonucunda Halep’e 
dönmeye karar vermiştir452 . 

     Verilen bu kararın sonucunda, Yüzbası Noel 14 Eylül tarihinde Türk jandarmasının koruması altında Malatya’dan ayrılmış ve Kahta’ya dogru yola çıkmıstır. Kahta’ya ulasmasının ardından buradaki heyet üyeleri ile birlikte Halep’e dogru yola çıkmıslar ve 19 Eylül’de Urfa’ya ulasmıslardır. Buradan Halep’e dogru yola çıkan Yüzbası Noel ve yanında bulunanlardan bazıları, 21 Eylül tarihinde Halep’e ulasmıslardır453 . 


DİPNOTLAR;


422 E.W.C. Noel; a.g.e., s.9; M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.39. 
423 Ekrem Cemilpasazade’nin o tarihlerde Halep’te bulunması büyük bir ihtimalle daha önceden planlanmış bir durum olmalıdır. Yüzbası Noel, bu heyete dahil ettigi Ekrem Cemilpasazade ile ilgili olarak, bu kisinin halkla iyi iletisim kurabilme ve onlara kendini kabul ettirme yetenegine sahip oldugunu belirtmektedir.  E.W.C. Noel; a.g.e., s.9. 
424 E.W.C. Noel; a.g.e., s.9; M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.39. 
425 Ekrem Cemilpasazade’nin ifadesine göre bu kisi, stanbul’dan Yüzbası Noel ile birlikte gelmiş olup, Noel’e Kürtçe dersi vermektedir. Ekrem Cemil Pasa; 
Muhtasar Hayatım, Beybun Yayınları, Ankara, 1992, s.45. Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinden olan Hakkarili Abdürrahim Efendi, sair bir kisilige de sahiptir. Kürtçe tiyatro eserleri de yazmış olan bu kisi, meshur Kürtçü Musa Anter’in kayınpederidir. Bedirhan ailesinin damadı olan Hakkarili Abdürrahim Efendi, Soyadı Kanunu’ndan sonra, Zapsu soyadını almış olup, günümüz isadamlarından Cüneyt Zapsu’nun da dedesidir. Yasar Kaya; “Abdurrahim Rahmi Zapsu”, 
      http://www.ozgurpolitika.org/2002/11/18/allkos.html; 
      www.turksolu.org/44/ ayas44.htm -25k.
Ayrıca bakınız, Soner Yalçın; Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı-Efendi-2, Dogan Kitapçılık, İstanbul, 2006, s.83-85; 
      http://www.ozturkler.com/forum/viewtopic.php?p= 26145&highlight=&sid=455efc3bfa121c50337b8dcbaa8f6c7e. 
426 Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.45. 
427 E.W.C. Noel; a.g.e., s.23. Bunun yanında Yüzbası Noel, gittikleri her yerde mümkün mertebe fotograf çekmeye ve her seyi kaydetmeye gayret sarf etmektedir.  Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.42. 
428 E.W.C. Noel; a.g.e., s.27. 
429 Yüzbası Noel ve yanındaki heyetin Halep’ten Malatya’ya kadar olan seyahatleri ve ugradıkları yerler ile ilgili olarak, Noel günlügünde ayrıntılı olarak bilgi vermektedir. E.W.C. Noel; a.g.e., s.9-35. Ayrıca bakınız M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.39-41; Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.41-42. 
430 Zeki Sarıhan; Kurtuluş Savası Günlügü II (Açıklamalı Kronoloji) Erzurum Kongresi’nden TBMM’ye (23 Temmuz 1919-22 Nisan 1920), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1994, s.1112, 17. 
431 Zeki Sarıhan; Kurtuluş Savası Günlügü II (Açıklamalı Kronoloji) Erzurum Kongresi’nden TBMM’ye (23 Temmuz 1919-22 Nisan 1920), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1994, s.54 55. 
432 Kayseri’nin Feyziogulları ailesinden olan Ali Galip 1871 yılında dogmustur. 1911 yılında Kurmay Yarbay iken İttihatçı düsmanlıgı nedeniyle ordudan ayrılmak zorunda kalmıstır. 1912 yılında Kayseri’den bagımsız milletvekili olarak Osmanlı Mebusan Meclisi’ne giren Ali Galip’in milletvekilligi bir süre sonra sona ermistir. Mondros Mütarekesi’nden sonraki dönemde hükümete gelen Damat Ferit Pasa’nın İttihatçı oldugunu düsündügü Valileri azletmesi uygulaması dahilinde  görevden alınan Ali Seydi Bey’in yerine 3 Mayıs 1919 tarihinde Mamuratülaziz Valisi olarak atanmıstır. Kemal Arıburnu; Sivas Kongresi Samsun’dan Ankara’ya Kadar Olaylar ve Anılarla, Atatürk Arastırma Merkezi Yayınları, Ankara, 1997, s.131-133; M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.88. 
433 "Mamuretülaziz Valisi Ali Galip Beyefendiye Sifre (Gayet Mahremdir, bizzat hallonulacaktır) Üçüncü Kolordu Kumandanlıgı inzimamıyla Sivas Valiligi’ne tayininiz heyeti vükelaca tensip olundugundan cevabî muvafakatınıza makine basında muntazırım. Dahiliye Nazırı: Adil” Cevdet R. Yularkıran; Cevdet Resit Pasa’nın Hatıraları, İstanbul, 1940, s.132. Ayrıca bakınız, Z. Sarıhan; a.g.e., s.77. 
434 “Oralardaki Kürtlerden itimat edilen yüz-yüzelli kadar süvariyi yanınıza alarak ve ne için oradan hareket edildigi kimseye sezdirilmeden, Sivas’a yine hiç kimsenin ummadıgı bir zamanda varıp, vali ve kumandanlıgı hemen ele alacak oradaki asker ve jandarma sayısının az olmasından dolayı idare edecek olursanız, karsınızda  baska kuvvet bulunmayacagından otoriteyi temin ederek toplantıya fırsat vermemiş olacak ve orada bulunanlar varsa hemen yakalatıp muhafaza altında İstanbul’a göndermeniz emrolunur”. Mevlanzade Rıfat; Türkiye İnkılabının İçyüzü, Pınar Yayınları, İstanbul, 1993, s.277. 
435 Mevlanzade Rıfat; Türkiye İnkılabının İç yüzü, Pınar Yayınları, İstanbul, 1993, s.274; Z. Sarıhan; a.g.e., s.83. Adil Bey ile Ali Galip arasındaki yazısmalar için su esere bakılabilir. Cevdet R. Yularkıran; Cevdet Resit Pasa’nın Hatıraları, İstanbul, 1940, s.134-139. 
436 C.R. Yularkıran; a.g.e., s.140-141; Z. Sarıhan; a.g.e., s.83. Adil Bey ile Ali Galip arasında bu yazısmaların oldugu sırada, dönemin Osmanlı Posta Telgraf Müdürü olan Refik Halid (Karay), telgraf haberlesmesinin Sivas merkezinden geçecegi ve bundan Mustafa Kemal Pasa’nın haberdar olabilecegini Adil Bey’e hatırlatmıssa da, Adil Bey buna önem vermeyerek yazısmalarına devam etmistir. Mevlanzade Rıfat; a.g.e., s.275. 
437 Genelkurmay Harp Dairesi Baskanlıgı, Türk stiklal Harbi IV. Cilt Güney Cephesi, s.14. Noel’in ifadesine göre ngilizler ile iyi iliskiler gelistirmiş olan ve Kürtçü düsüncelere sahip bir kisilige sahip Halil Rami Bey, Türklere karsı besledigi antipatiden dolayı Malatya’daki Türkler ile arası iyi degildir. E.W.C. Noel; a.g.e., s.36.  Malatya Mutasarrıfı olan Halil Rami Bey Kürtçü düsüncelere sahip oldugu gibi, bu dönemde Malatya Belediye Reisi olan Arpacı Mehmet Efendi de Kürtçü düsüncelere sahip bir kisilik olup, Yüzbası Noel ve heyetin diger üyeleri ile yakından ilgilenmistir. Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.42. 
438 Yüzbası Noel, bu telgrafların alınması sırasında, bölgedeki Kürt asiret liderleri ile görüsmesinin engellenmesi için Malatya’nın güneyinde bulunan Kahta Kazası’nın  Kaymakamı’na emir verildigini de ögrenmistir. E.W.C. Noel; a.g.e., s.37. Yüzbası Noel bu faaliyetler ile ugrasırken, heyetin diger üyeleri de Malatya Belediye  Reisi’nin aracılıgı ile bu sehirde bulunan Kürtçüler ile görüserek, çevrede taraftar toplamaya çalısmıslardır. Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.42. 
439 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.89-90. Cemilpasazadeler ile ilgili çalısması bulunan Malmisanij, Haziran ayında Diyarbakır’daki   konusmaları nedeniyle hakkında sorgu müzekkeresi çıkarılan Ekrem Cemilpasazade’nin tutuklanması amacıyla, Noel ile yanındaki heyet Malatya’ya geldigi zaman  bu sorgu müzekkeresinin Diyarbakır Savcılıgı tarafından Elazığ Savcılıgı’na bildirildigini yazmaktadır. Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.137. 
440 “İstanbul’dan ayrıldıgımda çesitli vilayetlerin yöneticilerinin, hükümetleri tarafından belirli bir amaca yönelik görevim ve onun hedefleri konusunda uyarılacaklarına dair bir izlenimin mevcuttu. Malatya’ya vardıgımda hiçbir yerel yöneticinin herhangi bir uyarı almamış oldugunu saskınlıkla karsıladım. Diyarbakır’da bulunan 13. 
 Kolordu’nun, Malatya’daki ordu birliklerine, bana eslik eden ve görevimin hedefine ulasabilmesi için yardımları kesinlikle sart olan Kürtleri yakalamalarını 
 bildiren bir telgraf çekmiş oldugunu ögrendim. Büyükelçilikten ricam; Türk Hükümeti’nin çesitli vilayetlerdeki asker ve sivil yöneticilere bana ve bana eslik eden, yardımları sart olan Kürtlere izin vermeleri için derhal bir telgraf çekmesi ve Türk Hükümeti’nin bana ve yanımdakilere herhangi bir müdahale girisimlerinin kendileri 
       için ciddi sonuçlar doguracagı konusunda uyarmasıdır. Heyette yer alan Kürtlerin isimleri: Celadet Ali Bedirhan Bey, Kamuran Bedirhan Bey, Cemil Pasazade Ekrem Bey ve Abdurrahim Efendi. Bütün bunların ısıgında, alacagınız önlemlerin sonuçları hakkında bilgi vermenizi rica ederim.” E.W.C. Noel; a.g.e., s.39. 
441 M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.90. 
442 A.Mesut; a.g.e., s.89. 
443 Atatürk Özel Arsivinden Seçmeler IV, s.79. 
444 Z. Sarıhan; a.g.e., s.91-92. 
445 Kazım Karabekir; stiklal Harbimizin Esasları, Sinan Matbaası, 1933-1951, s.113; Z. Sarıhan; a.g.e., s.91; 
446 S. Ural; a.g.m., s.64. 
447 3. Kolordu Emir Zabiti Mülazımevvel Recep Zühtü’ye göre, bu haberi veren kisi Malatya Posta Müdürü’dür. Atatürk Özel Arsivinden Seçmeler IV, s.91. 
448 E.W.C. Noel; a.g.e., s.46; Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.43. 
449 Hacı Bedir Aga, Elazıg’dan askeri birlikler gönderildigi sırada Malatya’da bulunmaktaydı. Bu kisi, ortaya çıkan bu durum üzerine Yüzbası Noel ve yanındakilerden ayrı olarak Malatya’dan ayrılmış ve asiretinin bulundugu bölgeye dönmüstür. E.W.C. Noel; a.g.e., s.46-47; Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.44-45. 
450 “Hacı Bedir Aga babamın çok yakın dostuydu, kendisine amca diye hitap ederdik. Ona konuyu anlattıktan sonra, umudumuzun kendisinde oldugunu, diger Kürt liderlerini ikna etmek için bize yardımcı olmasını istedik. Kürt asiretlerinin olurunu aldıgımız taktirde galip İtilaf devletlerinin (bagdasık devletler) de bizi  destekleyeceklerini belirttik. Hacı Bedir Aga bizi dinledikten sonra su yanıtı verdi: “çocuklar, sizler iyi egitim görmüş gençlersiniz, ancak bölgeyi ve bölgedeki  yasam biçimini bilmediginiz için yanlış bir yola girmissiniz. Asiretler ve agalar arasındaki karsıtlıkları ve ihtilafları bilmiyorsunuz. Burada her agayada asiret lideri kendi basına buyruktur. Biri digerinin talanını götürür, malını ve adamını kaçırır, aralarında devam ede gelen düsmanlıklar vardır. 
 Örnegin Milli asiret reisi Kürt İbrahim Pasa(Hamidiye Pasasi) beni çekemez, bana karsıdır; ben de ona karsıyım. Keza Motkili Hacı Musa Bey, Kör Hüseyin Pasa ile  ihtilaf halindedir. Diger asiretler arasındaki iliskiler de benzer niteliktedir. Ben Kahta asiretinin lideriyim, asiretimin çıkarlarını korumakla yükümlüyüm. Digerleri de benim gibidir. Haydi, öngördügünüz devleti kurduk diyelim, bunun basına kim geçecek? Hiçbirimiz digerinin otoritesine boyun egmez ve buyrugunu kabul etmeyiz. Sonuç olarak; Kürt asiret, aga ve beylerinin bir araya gelmesinin mümkün olmadıgını bilmenizi ve bu sevdadan vazgeçmenizi tavsiye ederim” dedi. Yaptıgımız diger temaslar da sonuçsuz kalınca hayal kırıklıgı içinde stanbul’a geri döndük.” Tarık Ziya Ekinci; “Kemalist Aydınlanma ve Kürtler-II”, 
 http://www.gelawej.org/modules.php?name=News&file=print&sid=1023. 
451 Mim Kemal Öke, Malatya’ya gelen Albay Bell’in meshur İngiliz kadın ajanı Gertrude Lowthian Bell oldugunu belirtmektedir. M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu  Anadolu Siyaseti ..., s.98. Ancak Gertrude Bell, Mısır’daki İngiliz kuvvetlerinde degil, Arnold Wilson’un baskanlıgındaki Bagdat Siyasi Bürosu’nda görevli olup onun yardımcılıgı görevini yürütmektedir. D.Fromkin; a.g.e., s.447. Ayrıca bakınız Emir Turam; “Gertrude Bell”, Kutsal Topraklarda Casuslar Savası, İstanbul, 1995, s.141-143. Bunun yanında Yüzbası Noel’in hatıratından anlasıldıgı kadarıyla, Albay Bell kadın degil erkektir. “...Albay Bell’in karısı bayan Bell, Atmi ve Sinemilli asiretlerini ziyaret ettigi Elbistan’dan yeni döndü”. E.W.C. Noel; a.g.e., s.54. 
452 E.W.C. Noel; a.g.e., s.48-49; M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.98-99. 
453 E.W.C. Noel; a.g.e., s.49-5; M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.99-100; Ekrem Cemil Pasa; a.g.e., s.46. 


BU YAZI DİZİSİ
16 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOGU VE GÜNEYDOGU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 14

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOGU VE GÜNEYDOGU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 14

2.1-Yüzbası Noel’in Diyarbakır’daki Faaliyetleri 

I. Dünya Savası’nın sona ermesi ile Osmanlı Devleti’nin tarihe mal olacagını düsünen ve bu amaçla örgütlenen ayrılıkçı unsurlar, bu sondan en iyi karla çıkma gayretini gütmekteydiler. Osmanlı topraklarında yasayan ayrılıkçı gurupların faaliyetleri çerçevesinde kurulan örgütlere paralel olarak, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından Diyarbakır’da bulunan bazı kisiler de Osmanlı Devleti’nden ayrılmak veya bu devletin egemenligi altında özerk bir yönetim olusturulması amacıyla bazı olusumlar içine girmislerdir. Bunun yanında, savaş sonrasındaki dönemde Diyarbakır’ı da kapsayacak Ermeni Devleti söylentileri, bu sehirde bir takım hareketlenmelere neden olmustur. Gerek Osmanlı Devleti’nden ayrılma veya özerk olma hayalleri, gerekse kurulacagı iddia edilen Ermeni Devleti’nin hakimiyeti altına girmemek amacıyla, Diyarbakır ahalisi arasındaki hareketlenmeler sonucunda, 1918 yılının sonlarına dogru, sehirde bulunan “Gülseni Tekkesi”nde bir toplantı yapılmıstır. 
Yapılan bu toplantının sonucunda, Diyarbakır’ın önemli ailelerinden olan Cemilpasazadelerin önderliginde “Kürdistan Cemiyeti” adında bir cemiyet kurulmuş ve bu cemiyetin kurulusu mülki idare tarafından da onaylanmıstır. Kurucu ve faal üyelerinin önemli bir kısmını Cemilpasazade ailesi mensuplarının olusturdugu bu cemiyetin baskanlıgına ise yine Cemilpasazadelerden Kasım Bey getirilmistir385 . 

Diyarbakır’da kurulan Kürdistan Cemiyeti, İstanbul’da kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti ile yakın bir isbirligi içinde çalısmalarına devam etmistir. Diyarbakır’daki bu cemiyetin üyeleri Kürtçülük yönündeki çalısmalarını arttırarak, Kürtçe-Fransızca bir gazete çıkarmak için gerekli hazırlıklara girismislerdir386 . Diyarbakır’da daha önce kurulan Kürdistan Cemiyeti’nin yanısıra, kurulması planlanan Ermeni Devleti’ne karsı olusturulmuş olan Sarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin bir subesi de burada açılarak, etkin bir sekilde faaliyette bulunmaya baslamıstır. İzmir’in Yunanlılar tarafından isgal edilmesinin ardından, 22 Mayıs 1919’da dönemin Diyarbakır Belediye Reisi Delalbasızade Abdurrahman Efendi’nin daveti üzerine sehrin ileri gelenleri belediye salonunda toplanarak, İzmir’in isgalini protesto edilmesi için faaliyete geçmislerdir387 . 

Diyarbakır merkezi ve çevresindeki Kürtçü faaliyetler karsısında, Diyarbakır merkezli 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey gayet dikkatli bir tavır 
sergileyerek, olup bitenleri yakından takip etmiş ve durumu İstanbul’a bildirmistir. Ahmet Cevdet Bey’in 30 Mayıs 1919’da Harbiye Nezareti’ne gönderdigi telgrafa göre, bu sehirdeki Kürdistan Cemiyeti yogun bir sekilde çalısmakta ve asılsız iddialar ile halkı kendi taraflarına çekmeye çalısmaktadır. Bu iddialara göre, Milli Asireti reisi Mahmud Bey, birçok atlı ile Diyarbakır’a gelerek bu cemiyetin üyeleri ile görüsecektir. Diyarbakır’a gelecek olan Mahmud Bey’in yanında 400 atlı olacak ve bu kisilerin de yardımı ile Kürdistan Cemiyeti Diyarbakır’da yönetime el koyarak, Osmanlı-Türk idaresi sona erecektir. Ortaya atılan bu iddialar karsısında gereken tedbirlerin alınmaması halinde, ani bir Kürt ayaklamasının ortaya çıkabilecegini belirten Ahmet Cevdet Bey, İngilizlerin faaliyetlerinin de bu durumu daha da karısık bir hale soktugunu ifade 
etmistir388 . 

Diyarbakır’da durumun böylesine karısık oldugu bir ortamda, Haziran ayının basında Yüzbası Noel Karacadağ üzerinden Diyarbakır’a gelmistir. Diyarbakır’a 
gelmesinin ardından Noel, ilk olarak Kürdistan Cemiyeti üyeleri ile görüsmüstür. Diyarbakır’daki halkın İngilizlere bakısını olumlu bir hale getirmek isteyen Noel, 
Halep’te tutuklu bulunan bazı Diyarbakırlı tüccarların serbest bırakılması için kendisine yapılan basvuruları sevinçle kabul etmiş ve basvuranlardan tek tek imzalı kagıtlar alarak, bunları Halep’e gönderip tutuklu kisilerin salıverilmesini saglamıstır. Yaptıgı bu davranış ile, bölge halkının İngilizler lehine sempatisini kazanmanın yanında, Osmanlı Devleti’nin hükmünün sona erdigini ve kendi vatandaslarının haklarını dahi koruyamadıgını halka göstermek istemistir389 . 

Süleymaniye’de bulundugu zaman, Seyh Mahmut’un adamı Refik Hilmi ile yaptıgı görüsmelerde, Türkiye içlerine dogru bir gezi yaparak, Bedirhan, Cemil Pasa ve Baban aileleri ile tanısıp, Kürt davasına destek saglamak istedigini ifade eden Yüzbası Noel390, Diyarbakır’a gelmesinin ardından Cemilpasazade ailesinin en etkin kisilerinden birisi olan ve Kürtçülük faaliyetlerinde öne çıkmış bir kisi olan Ekrem Cemilpasazade ile tanısır391 . Tanısmanın ardından İngilizlerin Kürtler ile ilgili fikirlerinin ne oldugu geleneksel olarak adlandırdıgı Kürt kıyafetleri bulundugunu belirtmektedir. Bu ziyaret sırasında hususunda bazı bilgiler edinmiş olan Ekrem Cemilpasazade, yeni tanıstıgı İngiliz Yüzbasısı Noel ile birlikte, bu kisinin Kürtçe tercümanı olan Ahmet Faik’i de yanına alarak Kürdistan Cemiyeti’ni ziyarete gitmislerdir. 
Cemiyete gitmelerinin ardından Ekrem Cemilpasazade heyecanlı bir dille, “Burada Türklük ve Osmanlılık yoktur. Burası müstakil Kürdistan’dır” seklinde konusmaya baslamıstır. Ekrem Cemilpasazade’nin bu konusmaları üzerine, orada bulunan bazı kisiler, “Ekrem! Sen kimin namına söz söylüyorsun?” diyerek onun sözünü kesip, kendisine hücum etmisler ve kürsüden indirmislerdir. Durumun bu hale gelmesi üzerine, Diyarbakır sorgu hakiminin Ekrem Cemilpasazade’nin sorgulanması amacı ile müzekkere çıkarması üzerine, bu kisi Diyarbakır dısına çıkmış ve bir süre sonra İngiliz isgalindeki Halep’e kaçmak zorunda kalmıstır392 . 

Diyarbakır’daki Kürtçü faaliyetlerin artması ve bu faaliyetlerde Kürdistan Cemiyeti’nin öne çıkması nedeniyle, 4 Haziran 1919 tarihinde bu cemiyet Diyarbakır Valiligi’nin emri ile kapatılmıstır393 . Bu cemiyetin kapatılması ve yaptıgı zararlı faaliyetlerin giderilmesinde, Diyarbakır merkezli 13. Kolordu önemli görevler ifaetmistir. Kürdistan Cemiyeti’nin faaliyetlerini yakından takip eden bu kolordunun lagvedilmesi yönünde İngilizler bir çok tesebbüste bulunmuslardır. Zira bu kolordunun mevcudiyetini, kendilerinin ileriye yönelik planlarında engel olarak düsünmekteydiler394 . 

Diyarbakır’daki Kürdistan Cemiyeti’nin kapatılmasına ragmen, halk arasında bazı kisiler tarafından Kürtçülük yönünde propaganda yapılmasına devam edilmistir. 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey’in 17 Haziran 1919 tarihinde 3. Ordu Müfettisligi’ne gönderdigi telgrafa göre, Cemilpasazade ailesine mensup olan bazı kisiler, Mardin’den itibaren Diyarbakır Vilayeti’nin Gölcük’e (Hazar Gölü) kadar 

İngilizler tarafından alınacagı yönünde propaganda yapmaktaydılar. Bu kisilere göre, İngilizler gelmeden evvel, bu bölgelerde bir Kürdistan teskil edilmeli ve İngilizler geldigi zaman burada bir Kürt hükümeti görmelidirler. Bunun yanında, bazı Kürtçüler tarafından “Hükümetin askerî top ve mitralyözü kalmadı, hepsini İngilizler aldı” dedikoduları da çıkarılmıstır. Bu tür propagandalar ile devlet otoritesinin sona erdirilmek istendigini gören Ahmet Cevdet Bey, bu kisilerin propagandalarına son vermek amacıyla, Ramazan topu atılması bahanesi ile ç Kale’deki tepeye iki adet sahra topu koydurmuş ve top atısı yaptırmıstır. Bunun yanında “muharebe tatbikatı” adı altında halka açık bir tatbikat icra edilmistir395 . Diyarbakır’da bu olayların oldugu sırada bu sehirde bulunan Yüzbası Noel, burada bazı kisiler ile yaptıgı görüsmelerinin ardından, izlenimlerini bir telgraf ile baglı oldugu üst yetkililere bildirmistir. Bu telgrafa göre, Diyarbakır’daki Kürdistan Cemiyeti üyeleri aktif bir sekilde faaliyet göstermeye çalısmakta ve Türk idaresini sona erdirip, bagımsızlık ilan etmek için fırsat kollamaktadırlar. Bu kisilerin İngiliz “... hükümetine karsı tutumları kesinlikle dostanedir”396 . Bu telgraf sonrasında Yüzbası Noel, 14 Haziran tarihinde Diyarbakır’dan ayrılmış ve Halep’e dogru yola çıkmıstır397 . 

Diyarbakır’da yürüttügü faaliyetler sonucunda Halep’e giden Yüzbası Noel, buradaki yetkililere gereken bilgileri vermesinin ardından, bu tarihlerde398 Halep’e gelmiş olan Bagdat Siyasi Temsilcisi Albay Arnold Wilson ile görüsmüstür399. Yapılan bu görüsme sırasında Arnold Wilson, bölgedeki Türk propagandalarına karsı, İngilizler lehine propaganda için, Yüzbası Noel’in İstanbul’a giderek Bedirhan ailesi mensupları ile görüsmesi ve aileden birini alarak bölgeye gelmesini tavsiye etmistir400 . Bunun müteakibinde Arnold Wilson, Yüzbası Noel’i “... kendisi adına Kürt meselesini görüsmesi için ...
” Haziran ayının sonlarında İstanbul’a göndermistir401 . İstanbul’a dogru hareket etmeden önce Yüzbası Noel, 23 Haziran tarihinde bir beyanname yayınlamıstır. Noel, yayınladıgı bu beyannamede, Paris’te faaliyetlerini yürüten barış konferansının Kürt halkının hakkına uygun bir sekilde Kürt sorununu çözecegini ve Britanya hükümetinin Kürtlerin çıkarlarına uygun bir sekilde konferansın ilgi alanını yönlendirecegini ifade etmistir. Bunun yanında, daha önceki olaylar nedeniyle Kürtlerden öç alınmayacagı, bölgede yasayan farklı etnik guruplar arasındaki düsmanlıgın bir an önce sona erdirilmesi gerektigi de özellikle belirtilmistir402 . Yayınladıgı bu beyannamenin ardından Yüzbaşı Noel, Arnol Wilson tarafından yapılan görevlendirmeyi yerine getirmek amacıyla Kahire’ye ugramış ve buradan İstanbul’a dogru yola çıkmıstır403 . 

2.2-Yüzbası Noel’in İstanbul’daki Faaliyetleri 

    3 Temmuz tarihinde İstanbul’a ulasan Yüzbası Noel, Kürdistan Teali Cemiyeti Baskanı Seyit Abdülkadir ile Bedirhan ailesine mensup kisilerin de içinde bulundugu bir çok Kürt ileri gelenleri ile görüsmüstür404 . Noel’in İstanbul’a ulastıgı 3 Temmuz tarihinde, Noel’in İstanbul’a gitmesini tavsiye eden Bagdat Sivil Komiseri Albay Arnold Wilson, Diyarbakır ve çevresinde bulunan yerlerin durumunun düzeltilmesi için bazı Türk garnizonlarının kaldırılarak, Van, Bitlis vb. yerlere Seyit Abdülkadir’in gurubuna baglı kisilerin yönetici olarak atanmaları hususunu içeren bir yazıyı İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’a göndermistir405 . 

İstanbul’da bulundugu sırada, İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe ile bir çok kereler görüsmelerde bulunan Yüzbası Noel, Diyarbakır ve çevresinde bulunan yerlerde etkisi olabilecek Kürt ileri gelenlerine yardım edilmesinin her açıdan büyük avantaj saglayacagını ifade etmistir. Noel’e göre, İngilizlere en fazla yarar saglayabilecek kisiler Seyit Abdülkadir ile Bedirhan ailesidir406 . Noel ile görüsmesi sonrasında, Anadolu’da ortaya çıkan Milli Mücadele’nin İngilizler açısında vahim sonuçlar dogurabilecegini düsünen Amiral Calthorpe, Londra’ya gönderdigi yazısında “... öncelikle dikkate almamız gereken husus Mezopotamya’nın sınırlarını ve güvenligini saglamaktır. Bu bizi kaçınılmaz olarak Kürdistan’ın kurulması sonucuna götürmektedir. Biz elimizden geldigi kadar Türklerle Kürtlerin birbirinden ayrılmasına çalısmalıyız. Bu ilerisi için iyi olacaktır” demek sureti ile belirli oranda Noel’in de ileriye dönük faaliyetlerinin ön bilgisini vermistir407 . 

İstanbul’daki Kürt ileri gelenlerinden Seyit Abdülkadir ve Bedirhanlarla, Yüzbası Noel arasında yapılan görüsmeler sonrasında, İngilizler Anadolu’da ve Musul 
çevresinde kendileri aleyhinde yapılan propagandalara karsı koymak için Kürtlerin daha etkin bir sekilde kullanılmasını düsünmüslerdir. Yapılan bu görüsmeler sırasında İngilizler, Noel aracılıgıyla Kürt ileri gelenlerine, Paris’te çalısmalarına devam eden barış konferansında Kürtlerin çıkarlarını savunmaya ve Kürtler üzerinde bir “Ermeni hükümranlıgının” olusmasına engel olmaya hazır olduklarını, “... Kürt hareketine sempatik yaklasımlarının teminat oldugunu ...” bildirmislerdir408 . İngilizler açısından, bu dönemde en önemli olarak görülen husus, Musul ve çevresinin kendi hakimiyetleri altında bulundurulması ve buna karsı ortaya çıkabilecek hareketlerin bertaraf edilmesidir. Bu amaçla İngilizler, yukarıda da belirttigimiz gibi Türklerin yürütmekte oldugu propagandalara ve İngiliz propagandalarını önlemeye yönelik faaliyetlerine karsı, Kürtleri kendi taraflarında tutmak, hatta mümkünse Türklere karsı kullanmak istemislerdir. Yüzbası Noel’in İstanbul’a gelisindeki en önemli amaçlardan birisi de budur. Onun esas hedefi, Kürtlerin İngilizler lehinde elde edilmesi ve mümkün mertebe İngiliz çıkarları dogrultusunda kullanılmasıdır. 

Bu hedef dogrultusunda Kürt ileri gelenleri ile yaptıgı görüsmelerin sonucunda, Güneydogu Anadolu bölgesine geri dönecek olan Yüzbası Noel’e, bu bölgede yapacagı gezi ve faaliyetlerinde kendisine eslik etmesi için Emin Ali Bedirhan’ın iki oglu ile Seyit Abdülkadir’in damadı Seyit Moin ve Dersimli Seyit İbrahim’den olusan bir heyet tespit edilmistir409. Yüzbası Noel’in gönlünde yatan kisiler ise, Seyit Abdülkadir ile Emin Ali Bedirhan’dır410. Ancak bu kisiler bazı çekinceler öne sürerek, Noel ile birlikte bu geziye katılmak istememislerdir411 . 

Yüzbası Noel’in İstanbul’daki Kürt ileri gelenleri ile yaptıgı görüsmelerden ve onun yürütecegi faaliyetlerden İngilizler lehine sonuçlar dogmasını ümit eden 
İngilizlerin İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Kürtlerin Mustafa Kemal Pasa hareketine karsı kullanılabilecegi hususunda Noel ile görüsmüş 
olmalıdır. Bu görüsmelerin sonrasında, 10 Temmuz 1919 tarihinde Amiral Calthorpe, Lord Curzon’a gönderdigi bir telgrafta “Kürtler henüz Mustafa Kemal’e karsı ayaklanmadı, ama Noel bunu saglayacagından emin” demek suretiyle Noel’in esas amacının ne oldugunu açık bir sekilde ifade etmistir412 . 

Yüzbası Noel ile Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri arasındaki bu görüsmeler karsısında Osmanlı hükümeti rahatsız olmuş ve bu husus ile ilgili olarak yukarıda Kürdistan Teali Cemiyeti ile ilgili kısımda belirttigimiz görüsme gerçeklesmistir413 . 

Ancak yapılan bu görüsme sonrasında Yüzbası Noel’in faaliyetlerinin engellenmesi veya ortaya çıkarabilecegi zararlar hususunda herhangi bir tedbire basvurulmamıstır. 
İngilizler, bir taraftan İstanbul’da görüsmeleri sürdürürken, diger taraftan da Yüzbası Noel’in yanındaki heyetle birlikte yapacagı seyahat için Osmanlı idarecileri ile görüsmeye ve bu seyahatin rahat bir sekilde icra edilmesi için tedbirler alama yoluna gitmislerdir. İngiliz yetkililerin bu amaçla Osmanlı idarecileri ile yaptıkları görüsmelerin sonucunda, Yüzbası Noel’in yapacagı seyahat ile ilgili olarak Osmanlı Dahiliye Nezareti tarafından 5 Temmuz’da Diyarbakır, Bitlis, Erzurum ve Van vilayetlerindeki yetkililere bilgi verilmistir. Yapılan bu bilgilendirmeden bölge idarecileri pek memnun olmamıslardır. Zira, bu idareciler Noel’in daha önceki hareketleri ile ilgili olarak bilgi sahibi idiler. Bunun yanında bölgeyi dolasan diger 

İngiliz görevlilerin zararlı faaliyetlerini de yakından gözlemlemislerdir. Bölge idarecilerinden olan Van Valisi Haydar Bey, 20 Temmuz tarihinde Dahiliye Nezareti’ne gönderdigi bir yazı ile bu hususu ifade etmiş ve Noel’in yürütecegi faaliyetler ile bölgedeki asiretleri tahrik edecegini ve kendilerinin izzet-i nefislerine dokunacak hareketlerde bulunabilecegini belirtmistir. Haydar Bey bunlara ilave olarak, insani amaçlı bir inceleme yapılmak isteniyorsa, bunun iki taraftan da olusan bir heyet tarafından yapılmasının daha hayırlı olacagını da ilave etmistir414 . 
Yüzbası Noel, İstanbul’daki görüsmelerin sonucunda Temmuz ayının ortalarında Halep’e gitmek üzere İstanbul’dan ayrılmıstır415. Noel İstanbul’dan ayrılırken, yapacagı seyahatte kendisi ile birlikte bulunacak olanları yanında götürmemis, bu kisiler ile daha sonra bulusmak üzere anlasmıslardır. Bu hususla ilgili olarak, İngilizlerin İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe etkili olmuş olmalıdır. Zira Calthorpe, Londra’ya gönderdigi telgrafta, Noel ile birlikte gidecek olanların daha sonra ayrı ayrı olarak gitmeleri gerektigi, böylece samimi bir görüntü vermeyeceklerini kaydetmistir416 . 

Noel’in İstanbul’da yaptıgı görüsmeler ve faaliyetler, bazı İngiliz siyasetçi ve yöneticileri tarafından belirli oranda asırı bulunmustur. Bu İngilizlerden birisi olan ve İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserligi’nde çalısan Hohler, 21 Temmuz 1919 tarihinde Sir Tilley’e gönderdigi bir telgraf ile bu durumu ifade etmistir. Hohler’e göre, Noel iyi bir insan ve çok güçlü biri olmasına ragmen, “... Kürtlerin peygamberi ...” olmak istemekteir. Hohler tarafından asırı Kürt taraftarı olarak nitelendirilen Noel, bu tavırları ile “... bir Kürt Lawrence’i ...” olmak hedefindedir. Ancak Noel’in bu faaliyetleri belirli oranda İngilizlerin o dönemdeki politikaları için geçerli olabilir. Zira, Mezopotamya su asamada İngilizlerin olacagından, Noel’e “... bir Kürt devleti kurdurup kuzey daglarını böylece ...” koruyarak Türk tehlikesi uzaklastırılabilir. Noel’in faaliyetlerini bu sekilde degerlendiren Hohler, Kürtler hakkında ise pek olumlu düsünmemektedir. Bu kisinin düsüncesine göre “... Kürtlere fazla güvenilmez ...”. Ancak dönemin sartları itibariyle Kürtler İngilizler için gereklidir. Bu nedenden ötürü, Türkleri azami derecede zayıflatmak amacı ile Kürtleri harekete geçirmek fena bir düsünce degildir417. Yüzbası Noel’e karsı belirli oranda ortaya çıkan bu tepkiye ragmen Lord Curzon, Noel’in yürütmeye çalıstıgı Kürt politikasına destek vermiş ve Bagdat’taki ngiliz yetkililere bir yazı göndererek, Noel’in Kürtler konusundaki bilgisinin Mezopotamya sınırlarının tespitinde kullanılması ve çalısmalarının sona 
ermesinin beklenmesi hususunda ısrar etmistir418 . 

Fikir ve tavırları bazı İngilizler tarafından da asırı bulunan Yüzbası Noel, İstanbul’dan ayrılmasından sonra, 23 Temmuz’da Halep’e dönmüstür419 . Halep’te bir süre kalmasının ardından Bagdat’a gitmistir. Bagdat’a giden Noel, kendisinin İstanbul’a gitmesini tavsiye eden Bagdat Siyasi Temsilcisi Albay Arnold Wilson’a yaptıgı görüsmeler ile ilgili bilgi vermistir. Bunun yanında daha önce yaptıgı geziler ve görüsmeler ile ilgili olarak 20 sayfalık “Kürtlerin Hakkında Bir Not” adı altında bir raporu da buradaki amirlerine sunmustur. Bu raporda Türkler ve Osmanlı Devleti aleyhinde karsıt görüslere yer verildigi kadar, Ermeniler aleyhinde de ifadeler yer almaktadır. Noel’e göre, kurulması düsünülen Ermeni devleti, İngiliz politikalarını zor duruma düsürecek ve Kürtleri Türkler ile birlikte hareket etmeye sevk edecektir. 

Bunun yerine, Kürtlere sahip çıktıgı takdirde İngilizler daha da karlı olacaklar ve bölgede istikrarı saglamış olacaklardır420 . 

Yüzbası Noel’in Bagdat’ta bulundugu 5 Agustos tarihinde, Mısır merkezli Kürt İstiklal Komitesi idarecilerinden olan Mardinli Arif Pasa ile Süreyya Bedirhan, Mısır Kuvvetleri Siyasi Büro Sefi’ni ziyaret ederek, Kürt bagımsızlıgı veya sınırlı bir İngiliz mandası konusunda isteklerde bulunmuslardır. Bu hususta Büro Sefi ile Bagdat Sivil Komiseri arasında yapılan yazısmalar sonucunda Bagdat Sivil Komiseri, Mardinli Arif Pasa’nın Halep’e gönderilerek, burada Yüzbası Noel ile görüsmesini istemistir. Bunun sonucunda Arif Pasa Noel’le görüsmek üzere Halep’e gönderilmistir421 . 


DİPNOTLAR;


385 N.Kutlay; a.g.e., s.283, 296-297; Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.101. 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey’in 
23 Mayıs 1919’da gönderdigi telgrafa göre de, bu cemiyette esas etkin olanlar Cemilpasazade ailesi olup, esas amaçları İngiliz himayesinde Kürdistan’ın 
 istiklalini saglamak, bu olmazsa, Osmanlı hakimiyetinde muhtar bir devlet olusturmaktır. Atatürk Özel Arsivinden Seçmeler IV, Genelkurmay Atase Baskanlıgı Yayınları, Ankara, 1996, s.7. 
386 Genelkurmay Harp Dairesi Baskanlıgı, Türk İstiklal Harbi IV. Cilt Güney Cephesi, s.14. Diyarbakır’daki Kürdistan Cemiyeti üyeleri, basın yoluyla halka kendi  düsüncelerini yaymak amacı ile bir matbaa satın alarak “Gazi (Çagrı)” adıyla bir gazete çıkarma yoluna gitmislerdir. Bu matbaada, Gazi gazetesinin yanında,  Kürtçe yazılmış baska gazeteler, kasideler ve dergiler de basılarak halka ücretsiz olarak dagıtılmıstır. “Ekrem Cemil Pasa” 
 http://www. esmerdergisi.com/modules.php?name=News&file=article&sid=22. 
387 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.145. 
388 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.126-127. 
389 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.37; S. Ural; a.g.m., s.60. 
390 R.Hilmi; a.g.e., s.22-23. 
391 Yüzbası Noel, daha sonraki seyahatinde kendisine eslik eden Ekrem Cemilpasazade hakkında bilgi verirken bu tanısma ile ilgili olarak, Ekrem’in kendisini ziyarete  geldigini ve bu sırada üzerinde Ekrem Cemilpasazade, “... tasıdıgı Kürt milliyetçi duygularını ve Kürtlerin Büyük Britanya’dan manda istemlerini açıkça ...” Yüzbası Noel’e ifade etmistir. Edward William Charles Noel; Kürdistan 1919 Binbası Noel’in Günlügü, Avesta Yayınları, Çev.: Bülent Birer, İstanbul, 1999, s.9. 
392 Halep’e kaçan Ekrem Cemilpasazade, bir sure sonra stanbul’a gitmiş ve Kürdistan Teali Cemiyeti’nin baskanı Seyit Abdülkadir’in önerisi ile bu cemiyete üye  olarak kabul edilmistir. Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.137. Diyarbakır’dan Halep’e kaçan Ekrem Cemilpasazade, ettigi sırada bir Ermeni tercümanın onu tanıyarak, Ermeni katliamcısı suçlaması ile İngilizlere ihbar etmesi sonucunda İngilizlerce tutuklanmıstır. 
      Bu tutuklama sonucunda hapse atılma tehlikesi ile karsılasan Ekrem Cemilpasazade, sorgulama sırasında Yüzbası Noel’in adını vererek kurtulmustur. 
      Edward William Charles Noel; Kürdistan 1919 Binbası Noel’in Günlügü, Avesta Yayınları, Çev.: Bülent Birer, İstanbul, 1999, s.9. Muhtasar Hayatım isimli hatıratında Ekrem Cemilpasazade, Diyarbakır’dan ayrılırken babasının çantasına banknotlar ve belindeki kemere altınlar doldurdugunu belirtmektedir. Diyarbakır’dan  ayrıldıktan sonra Halep üzerinden İstanbul’a gitme düsüncesinde olan bu kisi, imkan bulursa İstanbul’dan Belçika’ya giderek mühendislik tahsiline devam emek  niyetinde oldugunu hatıratında ifade etmektedir. Ekrem Cemil Pasa; Muhtasar Hayatım, Beybun Yayınları, Ankara, 1992, s.41. Ancak, ileriki sayfalarda da görecegimiz üzere Ekrem Cemilpasazade, Belçika’ya gitmek yerine Yüzbası Noel ile birlikte tekrar Anadolu’ya geri dönüp, onunla birlikte Malatya’ya kadar gitmistir. 
393 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.37. Kürtçülük faaliyetleri ile ilgili bir çok çalısması bulunan Malmisanij, hazırlamış oldugu Diyarbekirli  Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi isimli eserinin 119. sayfasında, Diyarbakır’daki Kürdistan Cemiyeti’nin kapatılmasının tarihi olarak 4 Haziran tarihini verirken, 132. sayfasında 4 Temmuz tarihini vermektedir. Malmisanij; a.g.e., 119, 132. 16 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal Pasa’nın, Erzurum’da bulunan 15 Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Pasa’ya yolladıgı telgrafta Diyarbakır’daki Kürdistan Cemiyeti’nin kapatılmasının nedeni olarak, “... bu cemiyetin ngilizlerin tesviki ile  İngiliz himayesinde bir Kürdistan teskili gayesi takip ...” etmesi gösterilmektedir. Bu telgrafa göre, adı geçen cemiyetin üyeleri hakkında kanuni takibat yapılmakta  olup, bu bölgede bulunan halkın çogunun da gönderdikleri telgraflar ile Kürdistan Cemiyeti’nin kendilerini temsil etmedigini belirttikleri ifade edilmektedir. Atatürk Özel Arsivinden Seçmeler IV, Genelkurmay Atase Baskanlıgı Yayınları, Ankara, 1996, s.43. 
394 Atatürk Özel Arsivinden Seçmeler IV, Genelkurmay Atase Baskanlıgı Yayınları, s.21. 
395 Atatürk Özel Arsivinden Seçmeler IV, Genelkurmay Atase Baskanlıgı Yayınları, s.50-51. 
396 A.Mesut; a.g.e., s.86. 
397 M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.38. 
398 Yüzbası Noel’in Türçe’ye çevrilerek yayınlanmış olan günlügünde, Albay Arnold Wilson’un 26 Haziran tarihinde Halep’e geldigi yazılıdır. E.W.C. Noel; a.g.e., s.7. 
 Bu günlügün İngiliz Arsivlerindeki aslından faydalanan Mim Kemal Öke de bu tarihi vermektedir. M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.38. 
Ancak, Ahmet Mesut’un Türkçe’ye çevirdigi İngiliz belgelerinden olup, gizli ibareli 6 Eylül 1919 tarihini tasıyan bir belgeye göre, Yüzbası Noel 25 
 Haziran tarihinde stanbul’a gitmek üzere Halep’ten hareket etmistir. A.Mesut; a.g.e., s.87. 
399 Bagdat Siyasi Temsilcisi Albay Arnold Wilson, 13 Haziran’da Londra’ya gönderdigi bir yazısında, İngiliz himayesi altında bagımsız bir Kürdistan’ın olusturulması ve Van, Bitlis, Diyarbakır ve Mamuratülaziz’in bu devletin sınırları içine alınmasını önermistir. E.W.C. Noel; a.g.e., s.7; M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu  Siyaseti ..., s.39. Burada dikkat edilmesi gereken husus, kurulacak olan Kürt devletinin sınırları içine Musul ve çevresinin dahil edilmedigidir.  Bu da, İngilizlerin Musul ve çevresini her ne olursa olsun baska bir yönetime devr etmek istemediklerinin en önemli delilidir. 
400 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.39. “Albayla (Arnold Wilson) yapılan görüsmelerde; İstanbul’a gidip burada Bedirhan ailesi ve etkili  olabilecek baska Kürtlerle görüsüp bu ailelerden bir ya da daha fazla kisiyle beraber Kürdistan’a dönmeme karar verildi. Kürdistan’da sorumlulugunu alacagımız özel görev; Türklerin pan-İslamist propagandalarına ve Kürtleri İngiliz silahlarıyla desteklenmiş Ermeni hakimiyeti kurulacagına dair asılsız söylentilerle korkutarak  bize düsman etme çabalarına karsı faaliyette bulunmaktı”. E.W.C. Noel; a.g.e., s.7. 
401 A.Mesut; a.g.e., s.87. 
402 M.S Lazarev; a.g.e., s.71. 
403 Abdurahman Arslan; Samsun’dan Lozan’a Mustafa Kemal Ve Kürtler (1919-1923), Doz Yayınları, İstanbul, 1991, s.59. Yüzbası Noel’in İstanbul’a gitmeden önce  Kahire’ye gitmesi ilginç görünmektedir. Böylesi önemli bir göreve baslamadan önce Kahire’deki İngiliz yetkililer ile görüsmek amacı ile olmuş olabilir.  Bunun yanında, basında Süreyya Bedirhan’ın bulundugu Kürt İstiklal Komitesi idarecileri ile görüsmek amacına yönelik de olabilir. Zira, Süreyya Bedirhan  baskanlıgındaki bu komite, bu dönemde ngilizlerle sürekli temas halindeydi. A.R.S.Attar; a.g.e., s.92. Burada hemen sunu da eklememiz yerinde olacaktır. 
Yüzbası Noel’in Kahire’ye gitmesinden kısa bir süre önce, 13 Haziran 1919 tarihinde, Kürt stiklal Komitesi idarecilerinden olan Mardinli Arif Pasa ve 
 Süreyya Bedirhan, Kahire’deki İngiliz yetkilileri aracılıgıyla İngiltere yönetimine basvurarak, Kürtlerin kendilerinin temsil edebileceklerini belirterek, İngiltere 
 himayesinde bir Kürdistan kurulmasını talep etmislerdir. N.Kutlay; a.g.e., s.337-338. 
404 E.W.C. Noel; a.g.e., s.8. 
405 A.Mesut; a.g.e., s.87. 
406 Amiral Calthorpe, Yüzbası Noel ile yaptıgı görüsmelerin sonuçlarını 10 Temmuz 1919 tarihinde Londra’ya göndermistir. Amiral Calthorpe’un Londra’ya gönderdigi bu yazının İngilizcesini Bilal Şimsir yayınlamıstır. Bilal Simsir; İngiliz Belgelerinde Atatürk (1919-1938), C.:1, Nisan 1919Mart 1920, Ankara, 1973, s.39-41. Bu yazının tam Türkçe tercümesini ise Ahmet Mesut yayınlamıstır. A.Mesut; a.g.e., s.59-60. Keza, bu yazının Bilal Şimsir’in kitabındaki suretinin belirli bir kısmı  Selçuk Ural tarafından tercüme edilmiş ve bu kisinin çalısmasında yer almıstır. S. Ural; a.g.m., s.62. 
407 S. Ural; a.g.m., s.62. 
408 M.S Lazarev; a.g.e., s.102-103. 
409 Bu heyetin tespit edilmesinden önce, Kürdistan Teali Cemiyeti’nde yapılan görüsmeler sırasında, Yüzbası Noel’e eslik edecek kisilerin ailelerinin korunması 
hususunda ngiliz Büyükelçiligi’nden Osmanlı Hükümeti nezdinde tesebbüste bulunulması ve bu kisilerin ve ailelerinin korunmasının garanti edilmesi hususunda  bir talep de gündeme gelmistir. E.W.C. Noel; a.g.e., s.8-9. Heyete katılacak olan kisiler, ailelerinin emniyetinin saglanması hususunda, İngilizlerin İstanbul  Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’dan da garanti talep etmislerdir. Bilal Simsir; İngiliz Belgelerinde Atatürk (1919-1938), C.:1, Nisan 1919-Mart 1920,   Ankara, 1973, s.40; A.Mesut; a.g.e., s.59. 
410 Yüzbası Noel, Bedirhan ailesine özel bir önem vermistir. Lazarev’in ifadesine göre Noel, Bedirhan ailesi üyelerini, Anadolu’da faaliyet göstermekte olan 
Mustafa Kemal Pasa’ya ve onun arkadaslarına karsı kullanmak düsüncesindedir. Bu amaçla Emin Ali Bedirhan’ın Diyarbakır Valiligi’ne, bu kisiye yakın olan baska 
 bir kisinin Mardin Mutasarrıflıgı’na atanması hususunda tesebbüste bulunmustur. M.S Lazarev; a.g.e., s.107-108. Bedirhan ailesine mensup olan Halil Rami’nin  Malatya Mutasarrıflıgı’na atanması ile ilgili olarak Yüzbası Noel’in herhangi bir katkısı olup olmadıgına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 
 Ancak Noel hatıratında, Halil Rami Bey ile ilgili olarak bazı açıklamalarda bulunmustur. Buna göre Halil Rami Bey, güçlü Kürt milliyetçi duygulara sahip olup,  İngilizlere sempatiyle yaklasan açık görüslü bir yöneticidir. E.W.C. Noel; a.g.e., s.36. 
411 E.W.C. Noel; a.g.e., s.8; M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.38-39. Yüzbası  Noel ile birlikte gidecek olan heyette yer alması kararlastırılan kisilerden Seyit Moin ile Seyit İbrahim, bu seyahati riskli ve tehlikeli gördüklerinden dolayı Noel’e eslik  etmekten daha sonra vazgeçmislerdir.  E.W.C. Noel; a.g.e., s.8. Çalısmasının bir kısmını Yüzbası Noel’in faaliyetlerine ayıran Robert Olson, bu kisilerin seyahate 
katılmaktan vazgeçtiklerine dair Noel’in hatıratında yer alan ifadelere ragmen, Noel’in Malatya’ya kadar olan seyahati ile ilgili bilgi verirken, Noel’in beraberinde Seyit Moin (Olson Muin olarak belirtiyor) ile Seyit İbrahim’in de bulundugunu belirtmektedir. R.Olson; a.g.e., s.84-85. İngilizlerin İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe da, Seyit Abdülkadir ve Bedirhan ailesinin en ileri gelen kisilerinin Güneydogu Anadolu Bölgesi’ne gitmelerini ve bu kisilerin “... İngiltere tarafını  tutan Kürtleri izleyen ve Kürt kulüplerini ( Örnegin Diyarbakır’daki) kapatan bölge yöneticilerine karsı mücadeleyi organize etmelerinin daha yararlı olacagı ...” düsüncesini tasımaktadır. M.S Lazarev; a.g.e., s.104. 
412 E.Ulubelen; a.g.e., s.185. Erol Ulubelen, bu telgrafın tarihi olarak 10 Haziran tarihini vermektedir. Ancak 10 Haziran tarihinde Yüzbası Noel İstanbul’da degil Diyarbakır’dadır. Büyük bir ihtimalle bu telgrafın tarihi yazar tarafından kaydedilirken Temmuz yerine Haziran olarak kaydedilmistir. Bu hususta çalısma yapan bazı arastırmacılar da 10 Temmuz yerine, Ulubelen’in verdigi tarih olan 10 Haziran tarihini kullanmıslardır. Bakınız E. Kurubas; a.g.e., s.46; M. Çetin; a.g.e., s.180. 
413 A.Mesut; a.g.e., s.75; E.Kurubas, a.g.e., s.90-91; N.Kutlay; a.g.e., s.324; İ.Göldas; a.g.e., s.108; M.S Lazarev; a.g.e, s.163. 
414 S. Ural; a.g.m., s.62. 
415 Yüzbası Noel’in İstanbul’dan ne zaman ayrıldıgı hususunda herhangi bir bilgi bulunmaktadır. Biz Temmuz ayının 20’sine dogru oldugunu tahmin etmekteyiz. 
416 B. Simsir; a.g.e., s.39-40; A.Mesut; a.g.e., s.59. 
417 “... Kürtlere fazla güvenilmez. Majeste’nin Hükümeti’nin amacı Türkleri azami derecede zayıflatmak olduguna göre Kürtleri bu sekilde harekete getirmek fena bir  plan degil ...” E.Ulubelen; a.g.e., s.186. Erol Ulubelen’in eserinde Hohler tarafından kaleme alındıgı belirtilen bu telgraf, Mim Kemal Öke’nin eserinde İngilizlerin  İstanbul Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’a ait olarak gösterilmektedir. M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.67. Lazarev ise, Ulubelen ile aynı düsüncede olup, bu satırların Hohler tarafından yazıldıgını ifade etmektedir. M.S Lazarev; a.g.e, s.163. 
418 M.S Lazarev; a.g.e, s.173. 
419 E.W.C. Noel; a.g.e., s.9. Noel’in Halep’e ulasmasından bir gün sonra 24 Temmuz 1919 tarihinde de, Noel’in gezisine katılacak olan heyet üyeleri, Halep’e gitmek üzere İstanbul’dan ayrılmıslardır. Bu kisilerin heyette yer almaları hususunda resmi onay, İngiliz Dısisleri Bakanı Balfour tarafından verilmiş ve 30 Temmuz’da İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserligi’ne iletilmistir. A.Mesut; a.g.e., s.87. 
420 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.52-55; A.Mesut; a.g.e., s.87-88, 100. 
421 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.73; A.Mesut; a.g.e., s.88; E.Kurubas, a.g.e., s.101. 


BU YAZI DİZİSİ
15 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 13

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 13

     Savaş sonrası dönemde Ortadogu’nun sekillendirilmesinde kendi sözünün geçerli olmasını isteyen ve bu hususta herhangi bir engel ile karsılasmaktan hoslanmayan İngilizler, Türklerin savastan yenik çıkmış olmalarına ragmen kendileri aleyhlerinde propaganda yapmalarından büyük bir rahatsızlık duymuslardır. Duydukları bu rahatsızlıgı ifade etmekten çekinmeyen İngilizler, bu hususta İstanbul hükümetlerinin aciz durumda olduklarını ifade ederek, bu propagandaların İttihat ve Terakki kökenli kisiler tarafından gizli olarak yürütüldüklerini söylemeleri üzerine farklı bir yöntem izleme yoluna gitmislerdir. Bu dönemde İngiliz politikalarının temelini su olusturmustur: 
Ellerinde tutmak istedikleri bölgelere sınır olan yerlerden kendi bölgelerine dogru yürütülen propagandalara karsı propaganda ile cevap vermek ve düsmanı içten 
çökertecek politikalar izlemek. Bu strateji ile hareket eden İngilizler, kendi ajanları aracılıgı ile Kürtler arasında “inceleme gezileri” adı altında propaganda faaliyetlerine girismislerdir. İngilizler adına Kürtler arasında yapılan bu inceleme gezilerinin en önemlisini Yüzbası Noel’in gezileri olusturmaktadır. 1919 yılı içerisinde Türkler ile İngilizler arasındaki iliskilerin büyük oranda gerginlesmesi ve ileriki dönemlerde de izlerini devam ettirmesi açısından Noel’in faaliyetleri büyük bir önem arz etmektedir. 

2-Yüzbası Noel’in Anadolu’ya İlk Gelisi, Görüşmeleri ve Faaliyetleri 

I. Dünya Savası sonrasında, İngilizlerin olusturmaya çalıstıkları Ortadogu misyonu içerisinde önemli bir yere sahip olan Musul ve çevresinde İngiliz aleyhtarı faaliyetler gittikçe artmaya baslamıstır. İngilizler, kendi aleyhlerindeki bu faaliyetlerin arkasındaki gücün Türkler oldugunu düsünerek, Türklerin bu faaliyetlerinin önünün alınması ve durumun kendi lehlerine çevrilmesi amacı ile bir seyler yapılması gerektigine karar vermislerdir. 
Bu düsüncelerle hareket eden İngilizler, 1919 yılının Mart ayında Bagdat’ta yapılan Sivil Komiser Sir Arnold Wilson’un baskanlıgındaki toplantı sonrasında, 
Seyh Mahmut Berzenci’nin yanında Siyasi Hakim görevini yürüten Yüzbası Noel’in yerine Binbası Soane atanmış ve Yüzbası Noel, bugünkü Türkiye toprakları içerisinde bulunan yerlerde incelemelerde bulunmak üzere görevlendirilmiştir361 . 

Yüzbası Noel’i, Seyh Mahmut’un yanında bulundugu dönemde tanıyan ve ona Kürtçe dersler veren Refik Hilmi’ye göre, bu kisi daha önceki dönemde de Türkiye içlerine dogru bir gezi yapmak istemistir. Refik Hilmi’nin anlatımına göre, kendisi ile görüsmeleri sırasında, Bedirhan, Cemil Pasa ve Baban aileleri hakkında sorular soran Noel, bu kisiler ile görüsüp anlasarak Seyh Mahmut hareketine ve Kürt davasına destek saglamak, bunun sonucunda da Büyük Kürdistan’ın kurulması yönünde bir program hazırlamak amacındadır362 . 

Yüzbası Noel’in Türkiye içlerine dogru yapacagı gezi hususundaki görevlendirmenin ardından, İngiliz yetkililerce bu görevlendirme ile ilgili olarak İstanbul’a bilgi verilmesi ve kendisine mahalli idareciler tarafından destek verilmesi için yazılar yazılması yoluna gidilmistir363 . İngilizler tarafından Yüzbası Noel’in bu göreve atanmasının sebebi, hem bu bölgeyi tanıyor olması, hem de bu hassas görevin üzerinden layıkıyla kalkabilecek yetenek ve kapasiteye sahip olmasıdır364 . 
General Allenby’nin Bagdat Demiryolu’nun Nusaybin’e kadar olan kısmını isgal etmesi hususunda karar verdigi tarih olan 1 Nisan 1919’da, Yüzbası Noel Nusaybin’e gitmek üzere Bagdat’tan ayrılmıstır365 . Bagdat’tan Musul’a gelen Noel, 7 Nisan’da366 Nusaybin’e gitmek üzere buradan hareket etmistir367. 

Yolculugu sırasında 10-11 Nisan tarihinde tarihlerinde Miran’a ugrayan Noel, bölgedeki asiretleri kontrol altında tutan ve en büyük asiret reisi olan Mustafa Pasa’nın oglu Naif Bey’le görüsmüstür. Bu kisiyle görüsmesinde, ona Musul’a gitmesi hususunda baskı yapan Noel, Miran’da yasayan asiretlerin Mayıs sonunda Cizre üzerinden geçerek Van yakınlarındaki yaylalara gidecegi, bundan dolayı Cizre’nin bu tarihten önce isgal edilmesi gerektigini yetkililere bildirmistir368.

Musul’dan hareket etmesi gayet manidardır. Zira bu tarihte, 4 Nisan’da Zaho’da öldürülen İngiliz siyasi görevlisi Yüzbası Pearson’un ölüm haberi İngilizlere ulasmıstır. 
tarihlerinde Miran’a ugrayan Noel, bölgedeki asiretleri kontrol altında tutan ve en büyük asiret reisi olan Mustafa Pasa’nın oglu Naif Bey’le görüsmüstür. Bu kisiyle 
görüsmesinde, ona Musul’a gitmesi hususunda baskı yapan Noel, Miran’da yasayan asiretlerin Mayıs sonunda Cizre üzerinden geçerek Van yakınlarındaki yaylalara gidecegi, bundan dolayı Cizre’nin bu tarihten önce isgal edilmesi gerektigini yetkililere bildirmistir368 . 

12 Nisan tarihinde Nusaybin Kazası sınırları dahiline giren Yüzbası Noel, yol üzerindeki ahali arasında mevcut olan Türk taraftarı ve ngiliz-Hıristiyan karsıtı tavır nedeniyle bayagı zorlanmıstır. Geceleyin görüstügü bir asiret reisinin “ ngiliz hareketine karsı sonuna kadar direnmeye hazır oldugunu” belirtmesi karsısında Noel, Ermenilerin koruyucusu olarak nitelendirilen ngilizler aleyhindeki propagandanın ne kadar etkin oldugunu açık bir sekilde görmüstür. Bu ngiliz karsıtı tavır üzerine Noel, 

İngilizler ile Ermenilerin aynı olmadıklarını ifade ederek, bu tepkileri yumusatmaya çalısmıssa da kendi ifadesine göre oldukça gergin bir gece geçirmistir369 . Nusaybin’e dogru yoluna devam eden Yüzbası Noel’in, Türk birliklerinin ayrılması ve yerel idarenin durumum kontrol edememesine baglı olarak ortaya çıkan huzursuzluk ve düzensizlik dikkatini çeker. Bölgede çok az sayıda bulunan Türk birliklerinin bulundugu yerler dısında güvensiz bir ortamın oldugunu belirten Noel, karsılastıkları Türk askerlerinin 5 aydır maaş almadıkları halde disiplinlerini muhafaza etmelerini özellikle kaydetmistir. 14 Nisan tarihinde ögleye dogru Nusaybin’e varan Noel, kendisini dostane ve samimi bir sekilde karsılayan kaymakam ve diger görevlileri çagırarak onlarla görüsmüstür. Nusaybin ve çevresindeki ahalinin İngilizlere karsı bakısını özellikle arastıran Noel, bölgede yürütülen “Ermeni yanlısı ve intikam heveslisi İngiliz seytanı” propagandası nedeniyle, İngiliz aleyhtarlıgının gittikçe arttıgını belirtmistir. Bu tespitlerin sonucunda Noel, özellikle Musul ve çevresinde İngilizlerin ve Hıristiyanların öldürülmesi sonrasında uygulanacak olan siyasete yönelik de tavsiyelerde bulunmustur. Noel’e göre, sert tedbirler ve misillemeler İngiliz aleyhtarı tavrın daha da artmasına neden olacaktır. Bu ise Müslümanları blok olarak İngilizlerin karsısına dikecek ve onları ciddi askerî sorumluluklara sürükleyecektir. Bu yüzden daha dikkatli davranılmalı ve Kürtler kazanılmalıdır. Noel’e göre, hiçbir dogal dayanagı olmayan Kürt bagımsızlık hareketi, Ermeni tehdidi ve İngilizlerin Ermenileri korudugu yönündeki propaganda nedeniyle güç kazanarak geniş bir alanda etkili olmaya baslamıstır. Nusaybin ve çevresindeki Kürtlerin kültür olarak Araplastıgını da belirten Noel, çevredeki halkın bu sekilde olmadıgını, tam tersine onlarda Arap olan her seye karsı bir antipati oldugunu belirtmektedir370 . 

Noel Nusaybin’de iken, 16 Nisan tarihinde Seyit Abdülkadir ve Emin Ali Bedirhan tarafından Nusaybin’deki mahalli liderlere hitaben telgraflar gelmistir. Bu 
telgraflarda, Kürtlerin Hıristiyanlara karsı herhangi bir harekete giriserek zarar vermemeleri belirtildikten sonra, Emin Ali Bedirhan’ın Diyarbakır Valisi olarak 
atandıgı da belirtilmektedir371 . 

Nusaybin’de kaldıgı süre içinde Yüzbası Noel, bu bölgede yasayan kabileler ve bunların nüfuslarını inceleyip rapor halinde Londra’ya bildirmistir. Bu bilgilere ilave olarak, daha sonra gidecegi yerlerdekinin benzeri bir sekilde, bölgenin iktisadî ve ziraî durumunu, hayvan sayısını, üretim miktarlarını da kaydetmeyi unutmamıstır372 . 

Nusaybin çevresindeki halk arasında İngiliz isgaline karsı bir korkunun olustugunu tespit eden Noel, bu korku yüzünden halkın erken bir tarih olmasına ragmen ekinlerini toplamak için gayret gösterdigini belirtmistir. 19 Nisan’da 12 kisilik Türk jandarmasının koruması altında Mardin’e dogru yola çıkan Noel, bu yolculugu sırasında o bölgede en güçlü asiret olan ve İngiliz karsıtı tavırlar sergileyen Sammar Asireti reisi Ali Abdurrezzak ile görüsmesinde İngiliz karsıtı tavırlarla karsılasmıstır. Noel, gerek bu görüsmesinde ve gerekse çevredeki halk arasında edindigi izlenime göre İngiliz aleyhtarı propagandanın büyük bir etkinlik kazandıgını gözlemlemistir. Bölge halkı arasındaki söylentilerden, Süleymaniye ve çevresinde kurulan asiret konfederasyonlarının İngilizlerin Osmanlı topraklarına rahatça yerlesmeleri ve isgalleri gelistirmek için bir kandırmaca oldugu, bir kere bölgeye yerlestikten sonra İngilizlerin asiret reislerine verdikleri yetkileri geri alacagı yönünde propagandanın varlıgını tespit eden Noel, bu propagandanın etkinlik kazandıgını belirtmektedir373 . 

Nisan ayının 20’sinde Mardin’e ulasan Yüzbası Noel, buraya varır varmaz İstanbul’dan yeni gelmiş olup, İngiliz yanlısı ve İttihat Terakki düsmanı olarak 
tanımladıgı Mutasarrıf Zeki Bey’i çagırarak onunla görüsmüstür. Ertesi gün Mardin’de bulunan Amerikan Misyonerleri ile görüsen Noel, Ermenilere yardım ettikleri için bu kisilerin bölge halkı tarafından sevilmedigini de kaydetmistir. 22 Nisan’da bu sehirde yasayan çesitli Hıristiyan cemaatlerinin temsilcileri ile görüsen Noel, sehirdeki Müslüman halk arasında Osmanlı propagandası nedeniyle İngilizlerin isgaline karsı bir korku olustugunu gözlemlemistir. Bu korku nedeniyle halk arasında isgale karsı silahlanmanın arttıgını belirten Noel, bunun önünün alınmaması durumunda bu bölgeye gelecek olan İngiliz askerlerinin isinin çok zor olacagını belirtmeyi ihmal 
etmemistir374 . 

25 Nisan’a kadar Mardin ve çevresinde incelemelerde bulunan Yüzbası Noel, bu tarihte yanında bulunan kisilerden Faik Tapo’yu yanına alıp, digerlerini Mardin’de bırakarak Halep’e gitmistir. Yüzbası Noel’in hareketlerini ilk andan itibaren takip eden Diyarbakır merkezli 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey’in 27/28 Nisan gecesi Harbiye Nezareti’ne gönderdigi telgrafa göre, Mardin esrafından yüz bulamayan Noel, hakiki maksadını gizlemektedir. Noel’in “serserî mizac”lı bir adam oldugunu belirten Ahmed Cevdet Bey, “... sergüzest kovaladıgı zann idilmektedir ...” dedigi bu kisinin “... propaganda yapabilmek ve maksadlarına nâ`il olabilmek için Haleb’de Mardin’in Nusaybin’in isgâlini taleb ...” edebilecegini de belirtmistir375 . 

10 Mayıs tarihine kadar Halep’te kalan Noel376 , 11 Mayıs tarihinde yeniden Mardin’e gelmistir. Noel’in Mardin’e ulastıgı 11 Mayıs tarihinde İngiliz askeri 
ajanlarından biri olan Yüzbası C.L.Woolley, Noel’in misyonu ile aynı içerikli bir geziye çıkmıstır. 11 Mayıs’ta Urfa’dan hareket eden Woolley Siverek ve Viransehir çevresini dolasmıstır. Gezdigi yerlerde halkın İngilizlere bakısını ve genel durumu inceleyen Woolley, özellikle Milli Asireti ile ilgilenmistir. İngilizler lehine Milli asiretini elde etmeye çalısan bu kisi, bölgedeki ngiliz aleyhtarı tavırların nedeninin, Türkler tarafından yürütülen propagandadan kaynaklandıgını belirterek, buna karsı tedbirler alınması gerektigini ifade etmistir377 . 

Mardin’e geri dönen Yüzbası Noel, ilk olarak 6. Ordu’ya baglı 5. Kolordu Kumandanı Miralay Kenan Bey’le görüsmüstür. Noel’in Mardin’e ulastıgı tarihe 
tekabül eden tarihlerde İstanbul’dan gelen Fehim Efendi isimli bir kisi ile Süryani-Yakubi Patrigi Elias’ın Mardin’deki Osmanlı hakimiyetinin devamı için müracaatta bulunmak üzere İstanbul’a dogru yola çıkmıslardır. Durumu ögrenen Noel, bu kisilerin Halep’te durdurulmaları hususunda yetkililere bir rapor göndermistir. 12 Mayıs’ta Osmanlı süvarilerinin koruması altında Midyat’a dogru yola çıkan Noel, geçtigi yerlerdeki topragın verimini, yöre halkının nüfus durumunu ve ngilizlere karsı tavırlarını incelemeyi de ihmal etmemistir. Görüstügü kisilerde Türk dostlugunu gözlemleyen Noel, halkın Osmanlı yönetiminden ayrılma gibi bir düsünceleri olmadıgını görünce oldukça sasırıp hayal kırıklıgına ugramıstır. 14 Mayıs’ta Midyat’a ulasan Noel, burada da incelemelerine devam etmistir. Yolculugu sırasında, bölgedeki halk arasındaki Türk dostlugu ve Ermeni aleyhtarı tavırları açık bir sekilde gözlemleyen Noel, İngiltere’nin Ermeniler ile hiçbir sekilde isbirligi yapmadıgı ve yapmayacagına dair görüstügü kisilere güvenceler vererek, ngiliz aleyhtarı tavırları yumusatmaya çalısmıstır378 . 17 Mayıs’ta Savur’a dogru hareket eden Noel, burada da incelemelerde bulunduktan sonra 19 Mayıs’ta Mardin’e geri dönmüstür379 . 

Mardin, Midyat ve Savur’daki görüsmeleri sırasında Yüzbası Noel’in nüfus, ziraat ve ticaret gibi konularda sorular sorması ise ilginçtir. Bu hususla ilgili olarak 13. 
Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey, yaptıgı İngiliz yanlısı propaganda nın ters etki de bulunması nedeniyle, Noel’in halkın sempatisini kazanmak ve farklı bir yol izlemek amacıyla bu yola basvurdugunu belirtmektedir380 . Ahmet Cevdet Bey’in bu yöndeki tespitine ragmen, Noel’in bu yöndeki sorularının esas amacının, kafasında planladıgı Kürt devletinin ekonomik yapısını ortaya çıkarmaya yönelik olan planlı bir taktik oldugunu söyleyebiliriz381 . 

19 Mayıs tarihinde Mardin’e geri dönen Yüzbası Noel, bölgedeki idareciler ile yeniden görüserek, buradan Derik üzerinden Diyarbakır’a gidecegini, Diyarbakır’dan sonra ise Siverek ve Urfa’yı ziyaret edip Halep’e geri dönecegini belirtmistir. Daha önceki gezileri sırasında, yaptıgı propagandalar nedeniyle kendisine karsı bazı sert tavırların ortaya çıkmış olması nedeniyle, bölgede bulunan 13. Kolordu tarafından, Noel’in bundan sonra gidecegi yerlerde bu tür tavırların meydana gelmemesi için gereken tedbirlerin alınması yoluna gidilmistir382 . 

   21 Mayıs’ta Mardin’den Diyarbakır’a gitmek üzere yola çıkan Yüzbası Noel, yolculugu sırasında Derik’e ugramış ve burası ile ilgili gerekli bilgileri kaydettikten sonra yoluna devam etmistir. Geçtigi yerlerdeki halk arasındaki Hıristiyan aleyhtarı Osmanlı propagandasının etkilerini gözlemleyen Noel, İngilizlere karsı İslamî bir birlikteligin ortaya çıkabilecegini, bunun ise İngiliz politikaları açısından hiç de iç açıcı olmadıgını belirtmekten geri durmamıstır. Yolculuguna devam eden Noel, Milli Asireti’nin yasadıgı bölgeye gelmistir. Bu asiretin en önemli lideri olan Mahmud Bey’in büyük bir güç sahibi oldugunu belirten Noel, bu kisiyi elde etmek için İstanbul’daki Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri ile Arap bagımsızlıgı taraftarı Arapların yogun bir faaliyet gösterdigini de kaydetmistir383 . 

Milli Asireti’ni İngilizler lehine elde etmek niyetini tasıyan Yüzbası Noel, bu dönemde Viransehir’e gelmiş bulunan Süleymaniye Siyasi Temsilcisi Binbası 
Mahronovil ile birlikte hareket ederek Mahmud Bey ile görüsmelerde bulunmuslardır. Yapılan bu görüsmeler sırasında Mahmud Bey, Milli Asireti’nin Osmanlı Devleti’ne tabi oldugunu, ayrılmak gibi bir emellerinin olmadıgını belirterek, Noel ile Mahronovil’in istemedikleri yönde bir tavır takınmıstır. Bu durum üzerine Noel, 31 
Mayıs 1919’da Diyarbakır’a gitmek üzere Viransehir’den ayrılmıstır384 . 

DİPNOTLAR;

373 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.31-32; A.Mesut; a.g.e., s.72. Nisan ayı içerisinde Noel’in gözlemledigi bu söylentilerin, aradan iki ay  geçmeden gerçeklesmeye baslaması ve Seyh Mahmut’un esir edilmesi, bölgede yasayan halk arasında ngilizlere karsı olan tavrın daha da kötülesmesine neden olmuş olmalıdır. 
374 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.32; A.Mesut; a.g.e., s.72; Selçuk Ural; “Arsiv Belgelerine Göre Binbası Noel’in Faaliyetleri”; 
Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı:11, İstanbul, 2004, s.57. Mardin ve çevresindeki İngiliz aleyhtarı tavır ile ilgili olarak Yüzbası Noel, Müslüman önderlerin, İngiliz isgali tehdidini delil göstererek bölgede yasayan asiretler arasındaki ihtilafları gidermek amacıyla çaba sarf ettiklerini, bunun ise İngilizler için istenmeyen  sonuçlar dogurabilecegi ve bölgede yasayan asiretlerin her an için 3000 kisilik silahlı gurup olusturabilecegini belirtmektedir. A.Mesut; a.g.e., s.73. 
375 Genelkurmay Baskanlıgı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Dairesi Baskanlıgı Arsivi, İstiklal Harbi Katologu (ATASE, İSH), Kutu No: 30, Gömlek No: 14, Belge No: 14-1. 
376 Halep’te bulundugu süre içinde, buradaki ngiliz yetkililer ile görüsmelerde bulunan Noel, burada bulundugu süre içinde, demiryollarının isleyip islemedigi 
 hususunda da incelemelerde bulunmustur. M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.33. Yüzbası Noel’in Halep’te bulundugu sırada, 
Kürtler arasıdaki İngiliz aleyhtarı tavırlar oldukça artmaya baslamıstır. Musul ve çevresindeki İngiliz subaylarının öldürülmesinin ardından Kürtler arasında 
İngilizlerin misillemede bulunacagı korkusunun yayılmaya baslaması ve bu nedenle Türkler ile ortak hareket etme düsünceleri nedeniyle İngilizler endiseye 
kapılmıslardır. Bu nedenden ötürü, 3 Mayıs’ta ngiltere Dısisleri Bakanı Balfour, Kürtlerin sakin durarak, barış konferansının sonuçlarını beklemeleri hususunda, 
İstanbul’daki Kürt liderlere uyarıda bulunması için stanbul Yüksek Komiseri’ne öneride bulunmustur. Bu önerinin ardından 7 Mayıs tarihinde yine Balfour, bu 
 tarihlerde Kürtler ile ilgili çalısmalarda bulunan Noel’e, “... bir misilleme politikası uygulanmayacagı ve Kürt dileklerinin barış konferansı tarafından gözardı edilmedigi yolunda kisisel garanti vermesi...” hususunda bölge yetkilileri tarafından emir verilmesini talep etmistir. A.Mesut; a.g.e., s.85. 
377 Yüzbası C.L.Woolley’in 11-18 Mayıs 1919 tarihleri arasında Siverek ve Viransehir çevresindeki gezisi ve Milli Asireti reisi Mahmut Bey ile yaptıgı görüsmeler ve bölge üzerindeki tespitlerle önerilerini içeren rapor, 10 Temmuz 1919 tarihinde ngiliz Dısisleri Bakanlıgı’na gönderilmistir. Bu raporun Türkçe tercümesi Ahmet Mesut’un kitabının 47-57 sayfaları arasında bulunmaktadır. Yüzbası C.L.Woolley’in faaliyetleri ile ilgili olarak ayrıca su eserlere bakılabilir. 
 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.57-59; E.Kurubas, a.g.e., s.66-67. Bölgede bulunan Osmanlı idarecileri de Yüzbası C.L.Woolley’in 
faaliyetlerini yakından takip etmekteydiler. 29 Mayıs 1919 tarihinde bu hususla ilgili olarak Dahiliye Nezareti’ne bilgi veren Diyarbakır Vali Vekili Mustafa 
Nadir’e göre, bu kisinin Viransehir’i ziyaret etmesi ile “... ngilizlerin Milli ‘Asireti’ni elde etmek üzere mütemâdiyen ve musırrâne tahrîkâtdan hâlî kalmadıkları ...” anlasılmaktadır. Musul-Kerkük İle İlgili Arsiv Belgeleri (1525-1919), Ankara, 1993, s.398. 
378 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey’in 25 Mayıs 1919 tarihinde Harbiye Nezareti’ne gönderdigi telgrafa göre, Yüzbası Noel görüstügü kisilere, 
 I. Dünya Savası sırasında Ermeniler ile  ilgili olayların esas sebebinin Ermenilerin davranısları oldugu ve Ermeni meselesinin ortaya çıkaranın Rusya oldugunu belirtmistir. Bu ifadelerin ardından ngilizlerin Ermeniler ile ilgili herhangi bir faaliyetinin olmadıgını, hatta kendisinin gönderdigi raporlarda, iddiaların aksine  Ermenilerin hiçbir yerde çogunlugu teskil etmediklerini yazdıgını da belirtmistir. ATASE, SH, Kutu No: 85, Gömlek No: 27, Belge No: 27-2, 27-3. 
379 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.33-34. 
380 ATASE, SH, Kutu No: 85, Gömlek No: 27, Belge No: 27-2. 
381 S. Ural; a.g.m., s.59. 
382 ATASE, SH, Kutu No: 85, Gömlek No: 27, Belge No: 27-4. 
383 M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.35-36. 
384 Genelkurmay Harp Dairesi Baskanlıgı, Türk stiklal Harbi IV. Cilt Güney Cephesi, Ankara, 1966, s.14-15; S. Ural; a.g.m., s.59. İngilizlerin Milli Asireti’ni elde etmek için yaptıgı çalısmalar daha sonraki tarihlerde de devam etmistir. Halep’teki ngiliz Kolordu Komutanı General Devi, Mahmud Bey’in Halep’e gelmesi için beş defa davette bulunmussa da Mahmud Bey bu davetleri geri çevirmistir. Keza daha sonra, 30 Haziran 1919’da Yüzbası Noel, Halep’e gelmesi hususunda 
Mahmud Bey’e bir mektup göndererek onu davet etmistir. 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey, İngilizlerin bu faaliyetlerini yakından takip ederek,  bölgenin en güçlü ve kalabalık asireti olan Milli Asireti’nin İngiliz kıskırtmalarına kapılarak isyan etmesinin önünün alınması için, bu asiretin reisi olan Mahmud Bey’e  uygun bir nisan ve rütbenin verilmesini talep etmistir. S. Ural; a.g.m., s.59-60. 

BU YAZI DİZİSİ

14 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 12

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 12


3.3-Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Bölünmesi ve Sonu 

    Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonraki süreçte, Kürtlerin haklarının korunması ve mümkün oldugunca iyi temsil edilebilmeleri için kuruldugu belirtilen Kürdistan Teali Cemiyeti, bu süreç içerisinde yeterli bir varlık gösterememistir. I. Dünya Savası’nın galipleri olan tilaf güçlerinden medet umar bir görüntü çizen bu cemiyetin faaliyetleri karmasık iliskiler yumagı haline gelmistir314. Bunun yanında bu cemiyetin üyeleri arasında da yeterli bir fikir birligi bulunmamakta, hizipler arası savaş kendini göstermektedir. Kürt aristokrat aileleri arasında yeterli bir isbirliginin olmaması ve birbirleri ile rekabet halinde bulunmaları da ayrı bir husus olarak karsımıza çıkmaktadır. Bu rekabette en ileri gidenler olarak görülen Bedirhan ailesi mensupları ile Seyit Abdülkadir arasında büyük bir uzlasmazlık ortaya çıkmaktaydı 

Türk karsıtı bir konum sergileyen Bedirhan ailesine ragmen, Seyit Abdülkadir belirli bir Türk taraftarlıgı göstermektedir. Günümüz Kürtçüleri tarafından “Türk 
ajanı”315 olarak vasıflandırılan Seyit Abdülkadir, Mondros sonrasındaki dönemde isgal altına giren ve zor durumda bulunan Türkleri terk etmek istememis316, 
bunun yanında oyalama stratejisi izleyen İngilizler basta olmak üzere, diger İtilaf güçlerinden de çekinerek, açık bir Türk aleyhtarı konum sergilemekten kaçınmıstır. Bu ise, radikal Kürt istemlerinde bulunan ve Türklere karsı açık cephe almak isteyen grupların tepkisine neden olmustur317 . 

Böylesi bir ortam içerisinde, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin pasif kaldıgını düsünen bazı Kürtler, Aralık 1919’da Kürt Milli Fırkası adıyla bir parti kurmuslardır. Bu partinin etkinligi fazla olmamıssa da, 1920 yılında Kürdistan Teali Cemiyeti’nin ikiye bölünmesinde belirli bir etki olarak ortaya çıkmıstır.1920 yılının baslarında Kürdistan Teali Cemiyeti içerisindeki görüş ayrılıkları ileri bir safhaya gelmistir. Bu dönemde Türk yanlısı olarak görülen Seyit Abdülkadir’i baskanlıktan düsüremeyen Bedirhaniler ve bunlarla birlikte hareket edenler Mayıs ayı içerisinde bu cemiyetten istifa ederek yeni bir olusuma gitme kararı vermislerdir. Bedirhan ailesinin önderliginde harekete geçen bu gurup, 10 Mayıs 1920’de “Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti” adında bir cemiyet kurmuslardır318 . 

Kurucularının önemli bir kısmının Bedirhan ailesi ve Baban ailesinin olusturdugu Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti’nin tespit edilebilen kurucuları sunlardır: Emin Ali Bedirhan319 , Ferit Bedirhan, Sükrü Baban, Fuat Baban, Hikmet Baban, Abdullah Cevdet, Sükrü Mehmet Sekban, Bitlisli Kemal Feyzi, Cemilpasazade Ekrem, Kerküklü Necmeddin Hüseyin, Mevlanzade Rıfat ve Memduh Selim320. Mayıs 1920’de kurulan Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti’ne kısa bir süre sonra Kürt Milli Fırkası ile Hevi Kürt Talebe Cemiyeti mensupları da katılmıslardır321 . 

Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti’ne olan bu katılımların ardından, Jin Dergisi kadroları da bu cemiyet ile birlikte hareket etmeye baslamıslardır. 
Birlikte hareket etme kararının ardından bu dergi, günlük gazete halini alarak, bu cemiyetin yayın organı seklinde çıkmaya baslamıstır322 . 

Kürdistan’ın bagımsızlıgından yana olan Kürt Teskilat-ı İctimaiyye Cemiyeti mensupları, kendilerince ilk kez Kürt ulusal bayragının renk ve biçimini tespit ederek ilan etmislerdir. Buna göre; yukarıda kırmızı, ortada beyaz ve üzerinde günes, altta yesil renkli bayrak Kürtlerin bayragı olacaktır. Kürdistan’ın kurulması için aktif bir çalısma yöntemi uygulanması düsüncesinde olan bu cemiyet ileri gelenleri, 1921 yılında Cemilpasazade Ekrem ile Müküslü Hamza’yı Güneydogu Anadolu Bölgesi’ne, Halil Rami Bedirhan, Mustafa Pasa Yemlüki, Bitlisli Kemal Fevzi ve Mevlanzade Rıfat’ı da Musul ve Süleymaniye’ye gönderdi. Bu son gönderilenlerden Iraklı Mustafa Yemlüki oraya varabilmistir323 . 

Kendi içerisinde fikir ayrılıkları ve bölünmeler sonrasında Kürdistan Teali Cemiyeti’nin etkinligi giderek azalmıstır. Bu arada Osmanlı hükümetleri de bu cemiyetin faaliyetlerinden belirli oranda rahatsız olmaktadır. Bu cümleden olmak üzere, son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde bu cemiyet ve faaliyetleri gündeme gelmis, belirli tartısmalara neden olmustur324 . 
Bu cemiyetin etkinligini büyük oranda yitirmesinin sonrasında, 11 Ekim 1920’de dönemin Osmanlı hükümeti, bu cemiyetin kapatılması hususunda bir karar almıssa da bu karar uygulanmamıstır. 1922 yılına kadar belirli oranda faaliyetlerini yürüten bu cemiyetin varlıgı bu dönemden sonra sona ermistir325 

4-Mondros Mütarekesi’nin mzalanmasından Sonraki Dönemde Ermeniler ve Kürtler Arasındaki Görüsmeler ve Diyalog Çalısmaları 

    I. Dünya Savası’nın sonrasındaki dönemde ortaya çıkan Kürt devleti kurulması planları içerisinde, bu planları yapanların karsılastıkları en önemli problemlerin basında, kurulması düsünülen Kürt devletinin sınırlarıyla, yine bu bölgede kurulacak olan Ermeni devletinin sınırlarının kesismesi ve bu topraklarda yasayan Müslüman Kürtler ile Hıristiyan Ermeniler arasındaki çatısmalar sonucunda ortaya çıkan düsmanlıktır. 
Bu problem, tilaf güçlerinin büyük bir mesai harcamasına neden olmuş ve bu sorunla ilgili bazı çalısmalarda ve arabuluculuklarda bulunmuslardır. 

   İtilaf devletlerinin bu husustaki mesguliyeti, I. Dünya Savası’nın ilk dönemlerinden itibaren baslamıstır. Savaş sonrasında olusturmak istedikleri sistem içerisinde böylesi bir problemle karsılasacaklarını bildiklerinden ötür, bazı projeler üretme yoluna gitmislerdir. Bu cümleden olmak üzere, I. Dünya Savası’nın daha ilk safhalarında, savastan önceki dönemde Fransa’nın Van Konsolosu olan M.Zarecki, 11 Ocak 1915’te Fransız Dısisleri Bakanlıgı’na bu hususla ilgili bir rapor vermistir. 

Bu raporda, Ermenilerin Kürtlerle akraba, hatta aynı ırka baglı oldukları savunularak, savaş sonrasındaki dönemde Kürt-Ermeni birlesik otonom idaresinin Fransızlar tarafından tesis edilmesi tavsiye edilmistir326 . 
Ermeniler ile Kürtler arasında işbirligi ve ortak hareket etme planları savasın müteakip dönemlerinde de devam etmistir. Savaş sırasında Dogu Anadolu bölgesini isgal eden Ruslar ve bunlarla birlikte hareket eden Ermeniler, anılan dönemde katlettikleri yüzbinlerce Müslüman Kürt’ün kanları kurumadan, Kürtleri kendi taraflarına çekmek için tesebbüste bulunmuslardır. Erzincan’a kadar ilerleyen Rus ve Ermeni kuvvetleri, bu bölgede bulunan Dersim asiretleri ile görüserek, savaş sonrasında Kürtler ile Ermeniler arasında isbirligi imkanları aramaya çalısmıslardır. 1917 yılından sonraki dönemde de Ermeniler ile Dersim asiretleri arasında devam eden bu görüsmeler, Dersim asiretlerinin ileri gelenlerinden olan Aliser’in çekingen davranması nedeniyle sonuçsuz kalmıstır327 . 

Kürtler ile Ermeniler arasında isbirligi arayısları 1918 yılı baslarında yeniden gündeme gelmistir. Daha önceki dönemlerde ngilizler ve Ruslar ile görüsmelerde bulunan ve Rus isgali sırasında Ruslar tarafından Erzurum Valisi olarak atanan, Bedirhan Bey’in oglu Kamil Bey,Ermeniler ile Kürtler arasındaki iliskilerde önemli bir rol oynamıstır. Fransa’nın Kafkasya Askeri Atasesi Albay Chardigny’nin aracılıgıyla 28 

Ocak 1918’de Tiflis’te, Ermeni Milli Komitesi Baskanı Aharonyan ile Kamil Bey görüserek, Kürtler ile Ermenilerin ortak hareket etmeleri ve Türklere karsı birlik 
olusturmaları hususunda bir anlasma imzalamıslardır328 . 

I. Dünya Savası’nın sona ermesinden hemen sonraki dönemde, Musul ve çevresini isgal eden ngilizler, bu bölgeyi kalıcı olarak ellerinde tutabilmek amacıyla yeni stratejiler gelistirme yoluna gitmislerdir. Sykes-Picot antlasması ile Fransızlara verilen bu bölgenin kendi ellerinde kalabilmesi için anılan bölgede kendilerine taraftar kazanmak ve Fransız etkisini mümkün mertebe yok edebilmek için bölgede yasayan Kürtler üzerinde etkin bir politika izlemeye çalısmıslardır. Osmanlı toprakları üzerinde yasayan Hıristiyanların tarihî hamisi olarak ün salmış olan Fransızların bu ünü, İngilizlerin isini kolaylastırmıs tır. Hıristiyan Ermeniler ve Nasturiler ile Kürtler arasında özellikle savaş yıllarında artan düsmanlık bu yönden ngilizlerin isini kolaylastırmaktadır. Ancak, Avrupa ve Amerika kamuoyunda savasın en önemli magdurları ve mazlum  toplumu olarak görülen Ermenilerin istekleri de göz ardı edilemeyecek bir durumdadır. Bu nedenden dolayı ngilizler, Kürtler ile olan iliskilerinde Ermenilerin hamisi olmadıklarını, bu görevi Fransız ve Amerikalıların yaptıklarını belirterek Kürtleri kendi taraflarında tutmaya çalısmıslardır329 . 
Bölgedeki sorunları kendi lehine sonuçlandıracak, yeni stratejiler gelistiren 

İngilizlerin bu dönemde elbette kendi içlerinde de bir takım çıkmazları bulunmaktadır. İngilizler, kendi müstemlekelerinde yasayan önemli miktardaki Müslüman nüfus ile gelecekte idare etmeye talip oldukları Ortadogu bölgesinin hemen hemen tamamına yakınını olusturan Müslüman nüfusa karsılık, kendi ülkelerinde ve Avrupa’da olusmuş olan magdur ve mazlum Ermeni halkının çektikleri acıların savaş sonrasında onlar için olusturulacak bir devlet ile giderilmesi düsüncesine de kayıtsız kalamamıslardır. Savaş sonrasındaki dönemde Ortadogu’ya sekil vermeye çalısan İngilizler, Ermeniler ile Kürtler arasındaki bu ihtilafların giderilmesi ve kurulması düsünülen Kürt devleti hususunda yeni projeler üretmeye baslamıstır. Bu cümleden olmak üzere, İngiliz hakimiyeti altında bulunacak olan Musul ve çevresindeki bölge dısında, Ermeni istemlerinin de oldugu Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgeleri için ortak Kürt-Ermeni birlikteligi düsüncesinin ortaya çıkarılmasında ngilizler önayak olmuslardır.330 Savaş sonrasındaki dönemdeki yeni stratejisini Irak ile Musul ve çevresinin hakimiyeti üzerinde kuran ngilizler, hem Kürtleri hem de Ermenileri kendi çıkarları dogrultusunda kullanma yoluna gitmislerdir331 . Bu bölgelerde yasayan Kürtlerin Ermeniler ve diger Hıristiyan guruplara karsı olan tepkilerini azaltmak amacıyla Kürtler ile Ermenilerin ortak hareket etmeleri düsüncesini Ermeni liderlere açarak, Ermenilerin Kürtler ile birlikte hareket etmesi halinde isteklerine daha kolay ulasacakları düsüncesini islemeye baslamıslardır332 . İngilizlerin bu düsüncelerini Suriye üzerinde hakimiyet kuracak olan Fransızların da desteklemesi sonucunda, Ermeni liderler arasında Kürtler ile birlikte hareket etme ve ortak çalısma düsüncesi gelismeye baslamıstır333 . 

Kürtler ile Ermeniler arasındaki ihtilafın giderilmesi yolunda çalısmalar yürüten 

İngilizler, I. Dünya Savası sırasındaki tehcir olayı ile ilgili Kürtlerin suçsuz oldukları yönünde çalısmalar da yürütmüslerdir. Bu baglamda, Halep’te bulunan bir İngiliz generali, yayımladıgı bir beyannameyle “Kürtler, Ermeni tehcirinden ve katillerinden sorumlu degildir. Çünkü bu cinayetleri Kürtler yapmamıstır. Bundan Türk İttihat ve Terakki Fırkası sorumludur...” demek suretiyle hem Kürtler ile Ermeniler arasındaki ihtilafları çözmeye, hem de Türkler ile Kürtler arasın ayrılık tohumları ekmeye çalısmıstır334 . 

  İngilizler, Kürtler ile Ermeniler arasındaki iliskileri iyilestirme yolunda faaliyet gösterirlerken, bir yandan da gelecekte kurulacak olan Kürt ve Ermeni devletleri için projeler üretmeye çalısmıslardır. Bu amaçla Agustos ayının sonları ile Eylül ayının baslarında düzenlenen “Ortadogu Meseleleri Üzerinde Subeler Arası Konferans”ta bu husus tartısılmış ve yeni projeler ortaya atılmıstır335 . Bu konferansın ardından İngiliz uzmanları Kürtler ile Ermeniler arasındaki ihtilafın çözümü için kafa yormaya devam etmislerdir. Kürtler arasındaki Ermeni korkusu ve aleyhtarlıgının, Anadolu’da baslayan Mustafa Kemal hareketinin Kürtler tarafından desteklenecegi korkusuna kapılan İngilizler, Kürtlerin “... en azından geçici olarak bile olsa Ermenilerle birlesmeye ikna ...” edilmeleri için çaba sarf edilmesini istemislerdir336 . İngilizlerin böylesine kafa yordukları ve gelecege yönelik endiselerine neden olan bu meselede, 1919 yılının ortalarından itibaren belirli bir ilerleme saglanmıstır. Bu tarihlerde, Paris’teki barış görüsmelerinde Kürtleri temsil ettigini iddia eden Serif Pasa ile Ermeni Delegasyonu Baskanı Bogos Nubar arasında bir yakınlasma baslamış ve İngilizleri az da olsa oranda rahatlatmıstır337 . 

  İngilizleri çıkmazdan kurtaracak bir çözüm olarak görülen bu yakınlasmanın sonucunda, 20 Kasım 1919’da Kürtler adına Serif Pasa, Ermeniler adına Bogos Nubar ve Ermeni Cumhuriyeti adına Dr. Ohoncanyan’ın imzalarını tasıyan bir uzlasma önerisini barış konferansına sunmuslardır. Sunulan bu öneride, aynı kökten gelen ve ortak çıkarları bulunan Kürtler ve Ermenilerin, aynı devletin mandası altında ve birlesik bagımsız bir Ermenistan ve bagımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını, azınlık haklarına saygı gösterilmesi ve iki devlet arasındaki sınırın barış konferansında çizilmesini kabul ettikleri belirtilmistir338 . 

Ermeniler ile Kürtler arasında Paris’te varılan bu uzlasmaya en fazla sevinen taraf süphesiz ki ngilizler olmalıdır339. Uzlasma haberinin Londra’ya ulasmasının ardından, İngiliz Dısisleri Bakanlıgı’ndan İstanbul’daki temsilcilerine gönderilen bir yazıyla, İstanbul’da da aynı hareketin gerçeklesmesi için “... mümkün olan her türlü tesvik ve destegin saglanması...” talep edilmistir340 . Ermeniler ile Kürtler arasında yapılan bu uzlasmanın haberi stanbul’a ulastıgında ise büyük bir gürültü kopmustur. 
Bu haber üzerine Kürdistan Teali Cemiyeti içerisinde büyük bir karısıklık ortaya çıkmıstır. Bu cemiyet içerisinde yer alan ve dinî duyguları öne çıkan üyeler, bu hususu siddetle protesto ederek, bu uzlasmayı tanımadıklarını ilan etmislerdir341 . Bu uzlasma haberinin ardından Kürdistan Teali Cemiyeti’nin olusmasında büyük bir güç saglamış olan Babanzadeler bu cemiyetten istifa etmislerdir342 . Serif Pasa ile Ermeniler arasındaki bu uzlasma ile ilgili olarak Kürtler arasında geniş bir tepki hareketi ortaya çıkmıstır. Bu uzlasma haberi üzerine birçok asiret reisinden, bu bildirgeyi asla kabul etmediklerini ve Osmanlı Devleti’ne baglılıklarını bildiren telgraflar gelmistir. Benzeri tepkiler Ermeniler arasından da gelmistir343 . 

Gösterilen bu tepkiler üzerine, Paris’te bulunan Serif Pasa, gönderdigi bir telgraf ile “Kutsal halifelik makamına derinden baglı oldugumdan ve ayrılma arayısı 
yönündeki düsünceler ile bu baglılıgı bozmak istemedigimden, Paris Konferansı nezdindeki Kürdistan yetkili baskanlıgından istifa ettim... Bütün çabamı halifelik 
haklarının korunmasına harcayacagımı açıklarım, Serif.” seklinde bir açıklama ile Kürt temsilciliginden istifa etmistir. Gönderilen bu telgraf o dönemde Vakit 
gazetesinde 24 Nisan 1920 tarihinde yayınlanmıstır344 . Serif Pasa’nın bu istifasının ardından, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin baskanı olan Seyit Abdülkadir 
17 Mayıs 1920 tarihinde Paris’teki barış görüsmeleri heyetine gönderdigi bir telgraf ile Kürtlerin temsil edilmedikleri bu görüsmelerin sonuçları ve kararlarını 
tanımayacaklarını bildirmistir345 . 


II- İNGİLİZLERİN KÜRT MESELESİNDEKİ  POLİTİKALARI VE YÜZBAŞI NOEL’İN FAALİYETLERİ 


1-İngilizlerin Kürt Meselesindeki Politikaları ve Amaçları 

    30 Ekim 1918 tarihinden sonra imzalanan Mondros Mütarekesi ile savastan saf dısı edilen ve bu mütareke sartları ile eli kolu baglanan Osmanlı Devleti’nin bir daha kendine gelmemesi ve basta İngilizler olmak üzere, İtilaf güçlerine problem çıkarmaması için özellikle İngilizler bazı faaliyetlere girismislerdir. Bu faaliyetler çerçevesinde 8 Kasım’da Musul’u isgal eden İngilizler, Musul ve çevresinde kalıcı olabilmek ve buraların baska bir devletin hakimiyetine girmemesi için yeni stratejiler üretmeye çalısmıslardır. Bu bölgede yasayan degisik etnik guruplar arasında özellikle Kürtler üzerinde çalısmalarını yogunlastıran İngilizler, Kürtleri nasıl kullanabilecekleri ve bunları kendi emelleri dogrultusunda ne sekilde yönlendirebilecekleri hususunda kalıcı bir formül üretememislerdir. Bölgede yasayan Kürtlerin kendi aralarında birlik olusturamamaları da İngilizler için bir baska sorunu teskil etmekteydi. 

İngilizlerin Musul ve çevresini ellerinde tutma çalısmalarına karsı en önemli tehdit, Fransızlar tarafından olusturulmaktaydı. Zira, I. Dünya Savası sırasında 
imzalanan Sykes-Picot Anlasması ile Musul ve çevresi Fransa’ya verilmistir. Bu nedenden dolayı adı geçen bölgeyi elde etmek isteyen bu devlete karsı ngilizler hep tetikte durmuslar346 ve Fransızları buradan uzak tutmak için mümkün mertebe Fransız aleyhtarı ortamın olusmasında çaba sarf etmislerdir. Gösterilen bu çabalarda, bu bölgenin eski sahibi olan ve mütareke imzalandıgı sırada halen bu bölgeye hakim olan Türklere de ayrı bir önem verilmiş ve Türklerin Musul ve çevresine bir daha hakim olmamaları için en etkin yöntemlere basvurulmustur. Temel amacı Musul ve çevresinin İngiliz kontrolü altında kalması olan bu çabalarda, Kürtler sadece araç olarak görülmüs, nasıl kullanılabilecekleri ve İngilizlere en fazla ne sekilde faydalı olabilecekleri dısında herhangi bir önem verilmemistir347 . 

Musul ve çevresinin isgalini tamamlayan İngilizler, bölgenin idarecisi olarak Seyh Mahmut Berzenci’yi atamış ve daha sonraki asamada Seyh Mahmut Berzenci’nin 
İngiliz çıkarlarına yeterince hizmet edemeyeceginin görülmesi üzerine, İngilizler büyük bir çıkmaz içine girmislerdir. Bölgede ngilizler aleyhinde Türkler tarafından yürütülen İngiliz aleyhtarı propagandalar da ngilizlerin isini oldukça güçlestirmistir. Bu durum karsısında İngilizler bölgedeki hakimiyetlerini saglamlastırmak ve karsılastıkları problemleri çözmek amacıyla bir dizi çalısma içine girmislerdir. 

Savaş sonrasındaki dönemde, Ortadogu’daki kazanımlarının hukuksallıgını saglamlastırmak isteyen İngilizler348 , İlk olarak Fransızlar ile anlasma yoluna 
gitmislerdir. Aralık 1918 tarihinde İngiltere’yi ziyaret eden Fransa Basbakanı Clemenceau ile yaptıgı görüsme sırasında Lloyd George, Musul meselesini gündeme getirerek, bu bölgenin ngiliz hakimiyeti altında kalmasını belirtmiş ve Clemenceau bu hususu sözlü olarak kabul etmistir. Zira bu dönemde Almanya ile yapılacak olan barış görüsmelerinde Fransa, İngiltere’nin destegine ihtiyaç duymustur.349 . 

Clemenceau’dan sözlü olarak Musul hususunda güvence alan ngilizler, alınan bu sözün barış görüsmeleri sırasında da fiiliyata geçirilmesi yönünde, Musul ve çevresinde belirli bir Fransız aleyhtarı ortamın yaratılması için çalısarak, bu bölgede Fransız hakimiyetinin tesis edilmemesi için faaliyetlerini arttırmıslardır350 . 

İngilizlerin Musul ve çevresine hakim olmak hususundaki emelleri karsısındaki en büyük engel ise Türklerdir. Mondros Mütarekesi imzalandıgı sırada dahi bu bölgenin önemli bir kısmını ellerinde tutan Türkler, İngilizlerin bir oldu bitti ile buraları isgal etmesini kabul etmemiş ve bu bölgede ngilizlere karsı aleyhte propaganda yoluna gitmislerdir. Bu ise ngilizlerin en büyük handikapı ve korkusu oldugundan, Türkleri bu bölgeden uzak tutmak ve bölgenin bir daha Türk hakimiyeti altına girmemesi için büyük bir çalısma içine girmislerdir351 . Bu amaçla İngilizler, Musul ve çevresinde yasayan etnik guruplar ve asiretler arasındaki anlasmazlıkları körükleyerek, bölgede bir hakem rolü oynamaya yönelmislerdir. İngilizler, kendi görevlilerinden olusan agı kullanarak, özellikle Kürt asiret reislerini birbirlerine karsı çekismelere sürüklemisler ve sırasıyla bunlar ile görüsmeler yoluna giderek, bu asiret reislerini el altında tutmaya çalısmıslardır352 . 

Türklerin her ne sekilde olursa olsun Musul ve çevresine yeniden hakim olmaları düsüncesine karsı olan İngilizler, Türklerin bu bölgeyi kolay kolay bırakma niyetinde olmadıklarını, bu yüzden de bölgede ortaya çıkan İngiliz aleyhtarı propagandanın Türkler tarafından organize edildigini farkındaydılar353 . Türklerin yürüttükleri İngiliz aleyhtarı bu faaliyetlere karsı ngilizler de karsı taktik uygulayarak, elde etmek istedikleri yerlerin dısında kalan bölgelerde yasayan Kürtler arasında Türklerin aleyhinde faaliyetlere giriserek, bu propagandalara karsı propaganda ile cevap vermeye baslamıslardır354 . 

Ayrıca Türklerin kendileri ile ugrasmamaları için, İzmir’e çıkartma yapmalarından sonraki dönemde Yunanlıları bir piyon gibi kullanıp, Anadolu içlerine dogru ilerlemelerini tesvik ederek, belirli oranda rahat nefes almaya çalısmıslardır355 . Türklerin uyguladıkları propagandalara karsı Kürtleri kendi emelleri dogrultusunda kullanma stratejisi gelistiren ngilizler, Kürtleri ne derecede kullanabilecekleri ve onlara ne vaat edecekleri hususunda ortak bir program tespitinde bayagı zorlanmıslardır. Kürtlerin kendi aralarında genel bir birlik olusturamamaları, İngilizleri kimler ile görüsmelerde bulunacakları hususunda kararsızlıga itmistir356 . 

Gerçi bu dönemde Kürtleri temsil ettigi iddiası ile kurulmuş bulunan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin varlıgı, yukarıda ilgili kısımda da belirttigimiz üzere İngilizlerin bu cemiyet ile görüsmelerde bulunmasını dogurmustur. Ancak, bu cemiyetin içinde Türk taraftarı olan kisilerin bulunması İngilizleri rahatsız etmistir. 
Bunun yanında, Musul ve Süleymaniye çevresindeki İngiliz aleyhtarı faaliyetlerin, bu cemiyete mensup bazı kisiler tarafından organize edildigi istihbaratları, 
İngilizleri Kürdistan Teali Cemiyeti’ne karsı temkinli olma yoluna sevk etmistir. Buna ragmen İngilizler, Kürdistan Teali Cemiyeti ile olan iliskilerini devam ettirerek, mümkün mertebe kendi amaçları yönünde bu cemiyeti kullanmaya çalışmışlardır. 

  İngilizlerin Türklere karsı yürüttügü propagandalarda en önemli unsur olan Ermeniler ve Hıristiyan nüfusa önem verilmesi hususunda ngilizler gayet temkinli davranmıslardır. Kürtleri kendi karsılarına almamak amacı ile Hıristiyanlara karsı mümkün mertebe mesafeli durmaya çalısan İngilizler 357 , Bir taraftan da özellikle Ermeniler ile Kürtler arasında diyalog kurulmasını ve bu iki gurubun kendi aralarında anlasarak, gelecekte teskil edecekleri sistemin bozulmaması için gayret sarf etmislerdir. 
İngilizleri ugrastıran bir diger mesele de kurulması düsünülen Kürdistan veya Kürdistanların sınırları ve ne sekilde olusturulacagıdır358 . Kendi içlerinde yaptıkları görüsmelerde, bir tane mi yoksa birkaç tane mi Kürdistan kurulması yönünde görüş alışverisinde bulunan İngiliz idarecileri, bu hususta büyük bir mesai harcamak zorunda kalmıslardır. Olusturulacak olan bu devlet veya devletçiklerin sınırlarının nereden baslayıp nerede bitecegi hususu İngiliz yazısmaları içerisinde ayrı bir yere sahiptir359 . İngilizlerin uygulamaya çalıstıkları Kürt politikası içinde, dikkati çeken en önemli hususiyet, onlar için önemli olanın Musul ve çevresine kendilerinin hakim olmalarıdır. 
Bu amaçla Kürdistan olarak olusturmayı planladıkları ve kuzeyde kalan daglık bölge ile petrol bulunan ve Bagdat ile Basra’nın gelecekte güvenliginin tesis edilmesi için elde tutulması gereken Musul bölgesinin kaderini ayrı tutmuslardır. Bundan dolayı İngilizler kuzeyde yasayan Kürtleri bazı vaatler ile kendi yanlarında tutarak, Türklere karsı kullanma stratejisi gelistirirken, güneydeki Kürtleri kendi hakimiyetleri altında tutabilmenin yolunu aramış ve bu yönde etkin tedbirler almıslardır360 . 

DİPNOTLAR;

314 Kürdistan Teali Cemiyeti içerisindeki görüş ayrılıklarından birisini de Alevi Kürtler olusturmaktadır. Çogunlugunu Sünnilerin olusturdugu Kürtler içerisinde, 
      Alevilere karsı çekinceler bulunmaktadır.Böylesi bir ortamda, Dersim kökenli olup Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinden olan Nuri Dersimi, 1919 yılında cemiyetin bir toplantısı sırasında Sünni ve Alevi Kürtlerin isbirligini savunarak, bu ayrımın ortadan kaldırılmasını, bu ayrımın Türk hükümeti tarafından kullanılmasının önüne geçilmesini istemistir. Hans-Lukas K ESER; “Kemalist Türk Milliyetçiligine Karsı Alevi Kürtler, Dersim Aleviligi ve Mustafa Kemal'e Karsı I. Kürt Ayaklanması’ndaki 
       Rolü (Koçgiri, 19191921)”, 
       http://www.dersim.biz/html/arastirmalar2.html. 
315 “Koçgiri stiklal Savası”, http://www.zazaki.org/modules.php?name=Content&pa=printpage&pid=12. 
316 Seyit Abdülkadir bu dönem içerisinde, “... Türklerin su düskün zamanında onlara darbe indirmekligimiz Kürtlük siarına yakısmaz ...” diyerek Türklere karsı 
mücadele edilmesine karsı çıkarak, İstanbul hükümetinin bir Kürdistan kurmayı vaat ettigini, bunun ancak Türklerin içinde bulundukları savastan tam olarak 
      çıkmasından sonra mümkün oldugunu söylemistir. Bunun yanında Seyit Abdülkadir’in, Türklerin bu vaatlerinden geri döndügü taktirde “...Kürt milletinin bazu kuvveti 
      ile hakkını almaya muktedir oldugunu ...” söyledigi bazı kaynaklarda yer almaktadır. N.Kutlay; a.g.e., s.330; İ.Göldas; a.g.e., s.190; “Koçgiri İstiklal Savası”, 
      http://www.zazaki.org/modules.php?name= Content&pa=printpage&pid=12. 
317 N.Kutlay; a.g.e., s.307, 334; H.Yıldız; a.g.e., s.29-30. 
318 Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr.Abdullah Cevdet, Jina Nû Yayınları, Uppsala, 1986, s.76; E.Kurubas, a.g.e., s.88, 94; İ.Göldas; a.g.e., s.192-195; 
Selahattin Çetiner; “Kürtlerin Siyasi ve İdeolojik Kürtçülük Faaliyetleri”, 
http://www.mudafaai-hukuk.com.tr/test/TEROR_DOSYASI/scetiner_2.htm. 
319 Türk düsmanlıgı ile nam salan bu kisinin, Seyit Abdülkadir’e göre bu dönemde “Kürdistan muhtariyete kavustugu zaman bile Türklerle birlesmek istemedigini ve 
      Ermenilerle birlesiriz, Türklerle birlesmeyiz ...” seklinde tavır sergiledigi ifade edilmektedir. Mahmut Çetin; İsyancı Bedirhan Bey’in Yaramaz Çocukları ve 
      Bir Kardeslik Poetikası Kart-Kurt Sesleri, Biyografi.net, İstanbul, 2005, s.67. 
320 N.Kutlay; a.g.e., s.334; .Göldas; a.g.e., s.196-197. 
321 E.Kurubas, a.g.e., s.94. 
322 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.168. Naci Kutlay ise, Jin gazetesi ile Jin dergisinin ayrı ayrı yayınlandıgını ve gazetenin haftalık 
oldugunu belirtmektedir. N.Kutlay; a.g.e., s.298. 
323 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.168; Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr.Abdullah Cevdet, s.52, 76; N.Kutlay; a.g.e., s.334; 
      İ.Göldas; a.g.e., s.202-203. 
324 Son Osmanlı Mebusan Meclisi’ndeki bu tartısmalar ile ilgili olarak İsmail Göldas’ın eserinde ayrıntılı bilgi bulunmaktadır. İ.Göldas; a.g.e., s.208-2213. 
325 E.Kurubas, a.g.e., s.95; .Göldas; a.g.e., s.227-228. 
326 Sükrü Kaya Seferoglu; Milli Mücadele Yıllarında Kürt “Türk”-Ermeni liskileri, Türk Dünyası Arastırmaları Vakfı, stanbul, 1990, s.18-19. 
327 E.Kurubas; a.g.e., s.31-32. 
328 N.Kutlay; a.g.e., s.304. 
329 M.S Lazarev; a.g.e, s.107. 
330 E.Kurubas; a.g.e., s.42; M.S Lazarev; a.g.e, s.72. I.Dünya Savası’nın sonrasında İngiliz ilerlemelerine karsı konulmak amacıyla, Türkler tarafından gündemde  tutulan ve ngiliz aleyhtarlıgının ön önemli sloganı olarak kullanılan, İngilizlerin Hıristiyan Ermeni ve Nasturileri koruyarak Kürtleri bunların idaresine verecekleri  propagandasına karsılık, İngilizler mümkün mertebe Kürtleri gücendirmeyecek ve bu propagandayı basarıya ulastırmayacak sekilde hareket etmeye çalısmıslardır. 
      Bu yöndeki İngiliz siyaseti içerisinde, 12 Mayıs 1919’da A.Wilson Kürtler karsısında Hıristiyan azınlıklara küçük bir üstünlük bile verilmemesini önermiş 
ve yaptıgı açıklama ile Kürtlerin yasadıkları yerlerin Ermenilerin taleplerinden uzak tutulacaklarını ifade etmistir. M.S Lazarev; a.g.e, s.70, 105. 
331 27 Agustos 1919 tarihinde Mr.Hohler’den Mr.C.Kerr’e gönderildigi belirtilen bir İngiliz belgesinde su ifadeler yer almaktadır: “Kürtlerin ve Ermenilerin durumu beni hiç ilgilendirmez. Kürt sorununa verdigimiz önem Mezopotamya bakımındandır”. E.Ulubelen; a.g.e., s.188. 
332 Paris’te yapılan barış görüsmelerinin baslangıcında, Ermeni delegasyonu Baskanı Bogos Nubar Pasa, Ermeni isteklerini açıklayan bir bildirgeyi 12 Subat 1919 tarihinde bu görüsmelere katılan ülkelerin temsilcilerine sunmustur. Bu bildirgeye göre, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi arasında uzanan dev bir Ermeni devleti kurulmalı, bu dönemde olusan Ermenistan Cumhuriyeti’yle Dicle’nin güneyinde ve Ordu-Sivas hattının batısında kalan topraklar hariç Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput, Sivas ve Erzurum bu devletin sınırları içinde bulunacaktı. İskenderun dahil bütün Kilikya da talep edilen topraklar arasındaydı. Paul C. Helmreich; Sevr Entrikaları, Büyük Güçler, Masalar, Gizli Anlasmalar ve Türkiye’nin Taksimi, Çev.: Serif Erol, Sabah Kitapları, İstanbul, 1996, s.35; Garo Sasuni; Kürt Ulusal Hareketleri ve 
      15. yy’dan Günümüze Ermeni Kürt İliskileri, Med Yayınları, İstanbul, 1992, s.258-259. Bunun yanında, etkinlikleri fazla olmamakla birlikte Nasturi-Keldani 
       temsilcileri de bagımsız bir “Nasturi-Keldani Devleti” için Musul, Urmiye, Diyarbakır ve Urfa’yı da içine alan, batıda Fırat, kuzeyde Van Gölü’nün güneyi, güneyde de  Bagdat’ın kuzeyiyle sınırlı toprakları istemekteydi. E.Kurubas; a.g.e., s.81. 
333 Sükrü Kaya Seferoglu; Milli Mücadele Yıllarında Kürt “Türk”-Ermeni liskileri, Türk Dünyası Arastırmaları Vakfı, İstanbul, 1990, s.19-20. İngiliz ve Fransızların bu isteklerine ragmen Kürtler arasında Ermeni aleyhtarı tutum devam etmekteydi. Nisan 1919’da İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserligi Siyasi Memuru A.Ryan’ı  ziyaret eden Seyit Abdülkadir, kendilerinin bir Ermeni idaresini asla kabul etmeyeceklerini ve bu konuda güvence verilmedigi takdirde Türklerle isbirligi  yapabileceklerini belirtmistir. A.Mesut; a.g.e., s.35; E.Kurubas, a.g.e., s.45. 
334 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.129. İngilizlerin yaptıkları bu faaliyetlere ragmen, Kürt halkı arasında Ermeniler karsı tepkisel  hareket devam etmistir. Zira, Kürtler arasında, Ermenilerin Rus isgalciler ile birlikte hareket ederek yüzbinlerce Kürtün ölümüne sebep oldugunu unutanlar çok azdır. 
      Bu nedenle Kürtlerin çogunlugu bu propagandalara kulak asmayarak, Ermeniler ve diger isgalci güçlere karsı Türkler ile birlikte hareket etmislerdir. 
      R.Olson; a.g.e., s.47. 
335 Bu konferanstaki görüsmeler ve önerilen projeler ile ilgili olarak bir gizli yazı, 6 Eylül 1919’da Londra’ya gönderilmistir. A.Mesut; a.g.e., s.83-90 
336 A.Mesut; a.g.e., s.99. Kürtlerin Türkler ile birlikte hareket etmesi hususu, bu dönemdeki İngilizlerin en büyük endisesidir. Amiral Sir A.Cathorpe’den Lord Curzon’a gönderilen 29 Temmuz 1919 tarihli bir yazıda “Sulh sartları Müslümanların çok aleyhine ve Hıristiyanların çok lehine olması üstelik Büyük Ermenistan hakkındaki söylentiler, Kürtleri Türklerin yanına itiyor” denilmekte ve bu duruma karsı İngilizlerin güç duruma düstükleri ifade edilmektedir. E.Ulubelen; a.g.e., s.186. 
337 E.Kurubas, a.g.e., s.84. 
338 Sina Aksin; stanbul Hükümetleri Ve Milli Mücadele, Son Mesrutiyet (1919-1920), II. Cilt, Cem Yayınları, stanbul, 1992, s.112; H.Yıldız; a.g.e., s.37. 

 “20 Kasım 1919-Paris Büyük Barış Konferansına, Bay Baskan, 

...Bizler, asagıda imzası bulunanlar, Ermeni ve Kürt uluslarının temsilcileri, Büyük Barış Konferansı’na, iki ulusun da aynı Ari kavimden ve çıkarlarının da aynı oldugunu ve aynı amacı, yani kendi bagımsızlıkları amacını güttüklerini belirtmekten seref duyarız. Özellikle Ermeniler insafsız Osmanlı idaresinden kurtulmak çabasındaydılar ve genellikle hem Ermeniler ve hem de Kürtler her iki ulusa da facialar getiren İttihat ve Terakki Komitesi’nin resmi veya garı resmi kabinelerinin boyundurugundan kurtulmayı zorunlu bulmaktadırlar. 
Su halde Barış Konferansı’ndan, aramızda tam anlasmaya varmış olarak beraberce sizden, ulusların hakları prensibine uygun olarak Birlesik Bagımsız Ermenistan ve Bagımsız bir Kürdistan’ın yaratılmasını, kurulacak olan bu devletlerin halklarımızın istekleri gözönüne alınarak büyük devletler yardımını alabilmesinin teminini, bu konuda karara varılmasını ve de ülkemizin tekrar gelismesi süresinde bu devletlerin gerekli olan ekonomik ve teknik yardımlarını rica ederiz. Delegasyonlarımız tarafından sizlere sırayla raporlar seklinde sunulan aramızdaki anlasmazlık konusu olan topraklara gelince, açık bir sekilde sizleri temin ederiz ki bunların çözüme baglanmasını Barış Toplantısı’nın kararlarına bırakıyoruz. Çünkü, verilecek kararın adaletli bir sekilde verilecegine eminiz. Aynı zamanda her iki devletimizin de içinde yasayan azınlıkların hukuki haklarına saygı göstermek konusunda tam bir birlik içinde oldugumuzu da bildiririz. 

İmzalar 


Bogos Nubar Dr.H.Ohancanyan 
(Ermeni Milli Delegasyonu Baskanı) (Ermenistan Cumhuriyeti Delegasyon Baskan Vekili) 

Serif Pasa 
(Kürt Milli Delegasyonu Baskanı)”. 
N.Kutlay; a.g.e., s.305-306. 

339 İngilizler arasında büyük bir sevinç ve mutluluk olmasına ragmen, İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiser Vekili Amiral Richard Webb, 8 Ocak 1920 tarihli yazısında Serif Pasanın çok uzun süredir Avrupa’da oturdugu ve ülkesinden kopuk oldugu için Kürtler adına konusacak durumda olmadıgını belirtmistir. 
      Sina Aksin; İstanbul Hükümetleri Ve Milli Mücadele, Son Mesrutiyet (1919-1920), II. Cilt, Cem Yayınları, İstanbul, 1992, s.113. Benzeri durum Ermenilerin 
       temsilcisi Bogos Nubar için de geçerlidir. Amerikalı General Harbord, Bogos Nubar ile yaptıgı görüsme sırasında, bu kisiye sordugu“Ermenistan’da son ne zaman  bulundunuz?” sorusuna “hiç Ermenistan’da bulunmadıgı” cevabını alması General Harbord’u bayagı sasırtmıstır. Zira barış görüsmelerinde Ermeniler adına söz sahibi olacak kadar ileri bir mevkide olan kimsenin “Ermenistan” oldugunda ısrar ettigi bölgeyi hiç görmemiş olması General Harbord’un bu saskınlıgının temel nedenidir. Mehmet Can; Ortadogu’da Amerikan Politikası, Bayrak Yayınları, İstanbul, 1993, s.120. 
340 Mim Kemal Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ve Binbası E. W. C. Noel’in Faaliyetleri (1919), Türk Kültürünü Arastırma Enstitüsü Yayını, 
Ankara, 1988, s.119. 
341 Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinden olan Bediüzzaman Said-i Kürdi ile Ahmet Arif ve Mehmet Sıddık, Dönemin Vakit gazetesinde Kürtler adına yayımladıkları  ortak yazıyla, Türklerin ve Kürtlerin birlikte maruz kaldıkları Rus-Ermeni terörüne atıfta bulunarak, Serif Pasa’yı söyle kınamıslardır: “Dört buçuk asırdan beri  İslam’ın fedakar ve cesur taraftarı olarak yasamış ve dini geleneklere baglılıgı gaye bilmiş Kürtler, henüz besyüzbin sehidin kanları kurumadan, sislere geçirilen  yetimlerin, gözleri oyulan ihtiyarların hatıralarını teessürle anarken slamiyetin zararına olarak tarihi ve hayati düsmanımız ile barış anlasmaları imzalamak  suretiyle dinlerine  aykırı hareket edemezler. Bu nedenle, Kürt milli vicdanı bu gibi anlasmaları imzalayanları tanımadıgını ve emellerinin din ve milliyetlerini birlestirmek oldugunu bildirmesine aracı olunmasını ...”. Mustafa Akyol; Kürt Sorununu Yeniden Düsünmek Yanlış Giden Neydi? Bundan Sonra Nereye?,  Dogan Kitap, stanbul, 2006, s.69-70. 
342 Sina Aksin, Baban ailesi mensuplarının istifa olayının nedeni olarak, bu ailenin arazilerinin milliyetçilerin nüfuz alanında bulunmasını göstermektedir. 
S. Aksin; a.g.e., s.113. 
343 E.Kurubas, a.g.e., s.86-88. 
344 E.Kurubas, a.g.e., s.87. Naci Kutlay ve Hasan Yıldız Serif Pasa’nın 5 Mayıs tarihinde istifa ettigini belirtmektedirler. N.Kutlay; a.g.e., s.307; H.Yıldız; a.g.e., s.37.
345 N.Kutlay; a.g.e., s.307; H.Yıldız; a.g.e., s.37.
346 Savas sonrası dönemde İngilizler arasında Fransa’ya karsı çekinceler ortaya çıkmaya baslamıstır. Savastan sonraki dönemde, özellikle Ortadogu bölgesini kendi  istekleri ile sekillendirmek isteyen İngilizler, bu hususta Fransa’nın kendilerine zorluklar çıkaracagından endiselenmislerdir. Bu hususta Lord Curzon “Gelecekte en  çok korkmamız gereken büyük devletin Fransa olacagından ciddi bir kusku duymaktayım” demek suretiyle bu endiseyi açıga vurmustur. Lord Curzon, İngilizlerin çıkar bölgelerini çok genis bir alan olarak görmüs ve bu hususta kendisi ile ortak düsünenler ile yazısmalarda bulunmustur. D.Fromkin; a.g.e., s.375.
347 Kürtlerin bu dönemdeki konumlarını ve üzerlerinde oynanan oyunları inceleyen Robert Olson da, “Kürt ulusal davası Ortadogu’da ve Ortadogu’nun dısında bulunan güçlü devletlere, en azından potansiyel olarak, manipülasyon ve Reel Politika için bir araç saglamaktaydı” diyerek bu hususa dikkat çekmektedir. 
R.Olson; a.g.e., s.15. 
348 M.S Lazarev; a.g.e, s.49 
349 D.Fromkin; a.g.e., s.373-374. Lazarev ise, Clemenceau ile bu görüsmeyi yapan kisinin Dısisleri Bakanı Balfour oldugunu belirtmektedir. M.S Lazarev; a.g.e, s.145.  İngilizlerin Musul üzerinde hakimiyet kurma isteklerinin Musul petrolleri oldugu hususunda bastan beri çekinceleri bulunan Fransızlar, bölgenin kendi hakimiyetlerine verilmesi için savasın hemen sonrasında faaliyete geçmislerdir. I. Dünya Savası öncesinde, Musul vilayetindeki tüm petrolün çıkarılması hakkı, çogunluk hisselerine İngiltere’nin sahip oldugu Türk Petrol Sirketi’ne tanınmıstı. Musul’u elde etmek isteginde olan Fransızlar, İngilizlerden bu bölgeyi alabilmek için, İngilizlerin savastan  önce Türklerden elde ettikleri hiçbir ayrıcalıga, Fransızların nüfuz alanı içinde bile olsa zarar verilmeyecegini ilan ederek İngilizleri ikna etmeye çalısmıslardır. 
      Ancak İngilizler bunu kabul etmemislerdir. P. C. Helmreich; a.g.e., s.156-157. Daha sonraki görüsmeler sonrasında İngilizler Musul’u ellerinde tutmayı basarmıslardır. 
      Fransa ise, Musul’dan vazgeçmesinin tazminatı olarak Musul petrolünün % 25’ini almıstır. M.S Lazarev; a.g.e, s.158. 
350 İngilizler, Fransız aleyhtarı ortamın olusturulmasında, Fransızların tarihî olarak Hıristiyanların hamisi olma rolünü kulanmış ve basta Kürtler olmak üzere Musul ve çevresinde yasayan Müslümanlar arasındaki Hıristiyan karsıtı düsünceleri kullanmayı bilmistir. M.S Lazarev; a.g.e., s.67. 
351 20. yüzyılın ünlü ngiliz tarihçi teorisyeni Arnold Toynbee, bu dönemdeki ngiliz devlet adamlarının Musul bölgesine hakim olma istekleri ve buraların Türklerin  eline geçmemesi ile ilgili olarak su ifadeleri kullanmaktadır. “İngiliz idarecilerinde yaygın bir kanıya göre Türkler bir gün mutlaka Basra’ya kadar ineceklerdir. 
      Musul’u istemelerinin sebebi de budur. Musul’un Mezopotamya’nın geri kalan kısımlarına hakim durumda olması bizim için önemlidir” Mahmut Risvanoglu; 
      Dogu Asiretleri ve Emperyalizm, Bogaziçi Yayınları, İstanbul, 1992, s.221. 
352 A.R.S.Attar; a.g.e., s.114. 
353 M.S Lazarev; a.g.e., s.68, 86. 
354 Musul ve çevresini ellerinde tutmak isteyen ngilizlerin, Türklerin Kürtler arasındaki faaliyetlerine karsı yürüttükleri Kürt ayrılıkçılıgı propagandasını özetleyen belgelerden birisi 27 Agustos 1919 tarihinde Hohler’in C.Kerr’e gönderdigi gizli yazı olusturmaktadır. Bu yazıda Hohler “Kürtlerin ve Ermenilerin durumu beni hiç ilgilendirmez. Kürt sorununa verdigimiz önem Mezopotamya bakımındandır” demek suretiyle esas amaçlarını ifade etmektedir. Keza, İngiliz Yüksek Komisyonu’nun aynı dönemlere ait bir raporunda yer alan “Kürt sorunu Mezopotamya’da tatminkar bir sınır olusturmak içindir” seklindeki ifade, İngilizlerin amaçlarının ne oldugu hususunda bize önemli ipuçları verir niteliktedir. E.Ulubelen; a.g.e., s.188. 
355 Yasar Akbıyık; Milli Mücadelede Güney Cephesi, Kültür Bakanlıgı Yayınları, Ankara, 1990, s.29.  İngilizleri bu dönemde uyguladıkları bir diger strateji de, Kürtlerin de dahil oldukları İslam dünyası içinde Osmanlı hilafetinin itibarını kırmak ve hilafeti ellerinde bulunduran Türkler ile ilgili olarak İslam dünyasında aleyhte faaliyetlerde bulunmaktır. Bu amaçla İngilizler Arap hilafeti hususunu gündeme getirerek, Mısır Hidivi’nin halife olması için propaganda yapmaya ve Kahire camilerinde bu kisi adına hutbe okutmaya baslamıslardır. Müslümanlar arasında bu hususla ilgili tepkilerin olusmaya baslaması üzerine, İngilizler daha etkin bir kisi oldugunu düsündükleri Mekke Serifi Hüseyin’i gündeme getirerek bu yöndeki çalısmalarına devam etmislerdir. H.Yıldız; a.g.e., s.58. 
356 Kürtler ile ilgili planlar yapan ngilizler, Kürt liderlerini sırayla kullanma yoluna gitmislerdir. Bu süreç içerisinde ngiliz siyasetine muhalefet edenler derhal  cezalandırılmış ve yerlerine diger liderler ikame edilmistir. Yeni lider bulma hususunda ngilizler zorlanmamıslardır. Zira, her bir lider kendi krallıgı altında bir   Kürdistan  hayal etmekteydiler. E.Kurubas, a.g.e., s.100. İngilizler ile İstanbul’daki Kürt ileri gelenleri arasında yapılan görüsmeler sırasında,  Paris’teki barış konferansında  Kürtleri temsil ettigini iddia eden Serif Pasa İngilizlere çok farklı bir öneride bulunarak, İngilizlerin Avrupa egitimi almış ve kabile egilimlerinden uzak olan Kürt asilleri ile iliski kurmalarını tavsiye etmistir. M.S Lazarev; a.g.e, s.103. 
357 Türklerin yürüttükleri ngiliz karsıtı propagandalarda en önemli unsur olan Ermeni meselesi ile ilgili olarak, A.Wilson 12 Mayıs 1919’da Kürtler karsısında  Hıristiyan azınlıklara küçük bir üstünlük bile verilmemesini önermiş ve yaptıgı açıklama ile Kürtlerin yasadıkları yerlerin Ermenilerin taleplerinden uzak tutulacaklarını ifade etmek suretiyle bu propagandanın etkisini azalmaya çalısmıstır. M.S Lazarev; a.g.e., s.70, 105. 
358 Mayıs 1919’da ngilizler ile Bagdat’ta görüsen Seyit Taha, ran’daki Kürt bölgesini de içeren büyük bir Kürdistan talebinde bulunmustur.   Bu talebin İngilizler tarafından reddedilmesine ragmen, Seyit Taha bu hususta ısrarcı olmustur. M.S Lazarev; a.g.e., s.71. Bu görüsmelerin ardından Seyit Taha Paris’teki barış görüsmelerine katılmak istemisse de İngilizler bunu kabul etmemislerdir. E.Kurubas, a.g.e., s.79. 
359 Bu dönemde ngilizlerin olusturmayı düsündükleri Kürdistan veya Kürdistanlar ile ilgili degisik öneriler ve planlar için su esere bakılabilir. Erol Kurubas;  Baslangıçtan 1960’a Degin Kürt Sorununun Uluslararası Boyutu, s.50-55. Ayrıca Ahmet Mesut’un eserinde de bu hususla ilgili yazısmalar bulunmaktadır.  A.Mesut; a.g.e., s.83-90, 99-101, 107-108, 
360 E.Kurubas, a.g.e., s.50, 103. Bunun yanında İngilizler, kuzeyde yer alan daglık bölgenin idare edilmesinde zorluklarla karsılasacaklarının bilincindeydiler. Zira, buranın elde tutulması için çok fazla askere ihtiyaç duyulacak, bu da yeni mali yük ve sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktı. Bu yüzden bu bölgenin  kendi idareleri altına alınmasını mümkün görülmemektedir. Ancak Türklere karsı bir koz olarak kullanmak amacı ile burada yasayan Kürtlerin elde tutulması için, onların bagımsızlık söylemleri ile kafalarının karıstırılması ve Türklere karsı kullanılmaları gerekmektedir. A.R.S.Attar; a.g.e., s.90-91. 

BU YAZI DİZİSİ

13 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****