Uzak Durun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uzak Durun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2017 Salı

Kavgadan, Uyduluktan Tüm Kötülüklerden Uzak Durun



Kavgadan, Uyduluktan Tüm Kötülüklerden Uzak Durun 







Varlık nedenimiz, yaşam felsefemiz, kendini yenileyerek ülkemizin ve dünyanın koşullarına uyum sağlayan Atatürk ilkelerini yürekten benimsemiş yurttaşlar özeniyle sorunlarımıza çözüm aramak için Türkiyemizin her yerinden koşarak Ankara' da buluşmanızı mutluluk veren soylu bir görünüm olarak karşılıyorum. Öğrencilik ve gençlik yıllarında sizler gibi uğraş vermiş, ödünsüz ve katıksız bir Atatürkçü niteliğiyle kısa bir söyleşide bulunacağım. Düzenleyici arkadaşlarınızın çağrısına olumlu yanıt vererek yanınızdayım.

Ölüm-Kalım Savaşı verilip yangın kalıntıları, kül yığınları temizlenerek şehit kanlarıyla sulanan topraklarda yepyeni bir Türk devleti kuruldu. " Yok "tan "var" edilen değerlerle, dışlanan ve yadsınan " Türk " adıyla, " Ulus " kurumunun tüm görkemiyle yaşama girmesi sonucunda çağdaş uygarlığın olanaklarına kavuştuk. Hiçbir inanç ve soy ayrımı gütmeksizin başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasında "tam bağımsızlık, özgürlük ve ulusal egemenliği" amaçlayan Türkiye aydınlanması, Atatürk ilkelerinin temelini oluşturduğu Türk Devrimi'yle gerçekleşti. Çok ırklı, çok dinli, çok dilli ve çok hukuklu bir teokratik monarşiden tam eşitlikçi yurttaşlar düzeni, tam bir halk demokrasisi olan Cumhuriyet yaratılınca Büyük Atatürk "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk Ulusu denir" açıklığına getirildi. Namık Kemal'in şiirlerinde bile belirginlikten uzak "vatan", Lozan Barış Antlaşması'yla kesinleşen sınırlarıyla yurdumuz, "Türkiye Cumhuriyeti" adıyla onurlu yerini almıştır. Yine Büyük Atatürk'ün "Kimsesizlerin kimsesi, temeli kültür olan en büyük Türk Devrimi" nitelemesiyle yönünü ve yolunu çizdiği cumhuriyetimiz özellikle Atatürkümüzü yitirdiğimiz yıllara değin en parlak dönemini yaşamıştır. Borç almayan, tersine Osmanlı borçlarını bir erdemlilik örneği vererek ödeyen, enflasyona ve devalüasyona gitmeyen, lirasının değeri dolara eşit, millileştirme işlemlerini hızla yürüten, ülkenin her yerinde bayındırlık çabalarını yükselten, zamanının başlıca saygın, güvenilir, barışçı ve demokrat on cumhuriyetinden biri idi. Bugün hepimizi üzen tutumu, durumu ve sorunlarıyla bocalaması, ekonomik buhranların nerdeyse siyasal bunalımlara dönüşmesi, Atatürk'ü unutmak ve unutturmaktan, Atatürkçülüğü sulandırıp bulandırmaktan, kimi çelişki, aykırılık ve sakıncayı "Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü kullanarak işlemekten ileri gelmektedir. Köktendincilerin din ve inanç sömürüsü yaparak din düşmanlığını; etnik ayrımcıların azınlık oluşturma çabalarıyla bölücülük ve yıkıcılıklarını sürdürmesi, hepsinin insan hakları ve demokrasiyi kötüye kullanarak amaçlarına ulaşma oyunları, kimi çıkarcıların siyasal yozlaşma ve soygun olaylarıyla birleşmektedir. Tüm bu olumsuzluklar karşısında "Yeniden Atatürk! Her zaman Atatürkçülük!" diyerek Atatürkçülerin okumasını, Atatürkçülüğün yenilenmesini, melez anlayışının benimsenmesini isteyen numaracı cumhuriyetçilerle medya maşalarına, Türk-İslam sentezcilerine, sahte demokratlara, sahte dindarlara, sahte milliyetçilere ve sahte Atatürkçülere bir kez daha doğruyu göstereceğiz. Faşizmin ve şeriatın sarmalında toplumbilimden işine gelen alıntılar yaparak bir şeyler söyleyip yazdığını sanan bozguncular da paylarını alacaklardır. 

Atatürkçülüğün Türkiyemize özgü düşün dizgisi olduğu gerçeği kimilerini uyarmıştır. Önceleri Atatürk'e ve ilkelerine çatanların, hergün siyasal zikzaklar çizerek, tiksindirici yalpalamalarla karalayanların, şimdilerde Atatürk'e ve O'nun yaşamsal ilkelerine sarılmış görünmelerine aldanmayınız. Kimlerin kimleri nasıl kullanıp ne duruma düştükleri ve maskelerinin nasıl düşürüldüğü ortadadır. 1919 öncesi karanlık dönemi hiç unutmadan, teknolojinin son gereklerine uygun bir bilim devleti olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni sözde dostlara, içimizdeki sapkınlara ve işbirlikçilerine karşı korumak, giderek güçlendirmek ülkümüzden asla ayrılamayız. Dışta dayatmalar, içte dönekliklerle sergilenen kapitülasyon ve Sevr özlemi, bilgiyle, ahlakla, adaletle, yurt ve ulus tutkunluğuyla karşılanacaktır. Demokrasi-nin yaşama geçiş biçimi ve yönetimdeki adı olan cumhuriyet, hepimize kıvanç veren geçmişiyle geleceğimizin de güvencesidir. "On yılda onbeş milyon genç yetiştiren, anayurdu demirağlarla ören" yürek ve beyingücü bugün sizlerle yankılanmakta ve dünyaya yansımaktadır. Fetva ve ferman dönemi geçmiş, kul-köle, tebaa düzeni yıkılmış, ümmet yapısı gömülmüş, onur ve erdem saydığımız hak ve özgürlükleriyle nitelikli, kişilikli bireyler ve bu yolla ulus kurumu hepimize yaraşır olduğumuz düzeye çıkarmıştır. "İnanıyorum o halde varım" dan "düşünüyorum o halde varım"a yükselerek yazgıcılıktan yaratıcılığa geçilmiştir. Sizler bu kutsal cumhuriyetin seçkin koruyucularısınız. Gerçek gücüsünüz. Temeli Atatürk ilkeleri olan bu cumhuriyeti sonsuza değin bağımsız yaşatma ödevi en büyük sorumluluğumuz ve onurumuzdur. Kendini "genç" bilen her Türk'ün insanlık ve yurttaşlık borcudur. Kötülüklerden ve kötülerden arındırmak görevi de damarlarımızdaki soylu kanın gereğidir. Benim "20 yaşında ihtiyar, 80 yaşında genç vardır" sözüm, "Akıl yaşta değil, baştadır" sözünün değişik bir biçimidir. Yeniliği, gücü, devingenliği, yapıcılığı, Atatürkçülüğü hiçbir yaşla sınırlamadan bilgili ve bilinçli herkese benimsetme çabamı, gereksiz anlatımlarla elelştirmeye kalkışan aymazlar vardır. Büyük Atatürk'ün gençlikle ve gençlerle ilgili tüm sözlerini özümsemiş bir yurttaş olarak sizlere desteğimin engin olduğunu yineliyorum. Çirkinliklerden, kavgadan, yolsuzluktan, çatışmalardan, uyduluktan, tüm kötülüklerden uzak kalarak anlayış, hoşgörü, barış ve yapıcı davranışlarla ulusumuzun aydınlığını sağlamak ve kesintisiz kılmanın önemini belirtiyorum. Öğüt vermek kolay, örnek olmak zordur. Savaşı, yaşamsal olmak kaydıyla uygun buluruz. Dünyada müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler içinde bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, uygarlık ve çağdaşlık konusunda en önde gelen Türkiyemizin, inançlarını en mutlu yaşayanlar ülkesi olduğunu asla gözardı edemeyiz. Bu ülkelerden hiçbirisinde demokrasi ve insan hakları Türkiye'deki ölçüde yaşanmamaktadır. Daha anayasası olmayanlar vardır. Ülkemizdeki insan hakları, demokrasi, sosyal hukuk devleti sorunları, tüm sorunları Atatürkçü bir anlayışla çözmek, Atatürkçe düşünmek, çalışmak, başarmak, yaşamak ve yaşatmak zorundayız.
Atatürk, Türkiye aydınlanmasının kaynağı, tüm ulusal varlıklarımızın ve değerlerin simgesi, Türkiyemizle özdeşleşerek kurumlaşan bir ilkeler anıtıdır. Sizler O'nun ilkelerinin bayraktarları olacaksınız. Başta inanç ve düşünce özgürlüğü tüm hak ve özgürlüklerin, bağımsızlığın, demokrasinin kaynağı; siyasal, hukuksal ve ulusal birliğin dayanağı; bilimselliğin, dostluğun, eşitliğin, uygarlığın en elverişli ortamı olan laikliği toplumsal barışın ve ulusal dayanışmanın en akılcı, en gerçekçi aracı bilerek, terörle tırmandırmak, başörtüsüyle dalgalandırmak istenen bağnazlığa, yobazlığa ve inanç düşmanlığına karşı çıkacaksınız. 

Kendileri için 15 dakikada kıyak emeklilik yasası çıkaranlar isteseler 15 günde 30 yasa çıkarırlar. Küreselleşme, globalleşme ve özelleştirme yoluyla ülkemizi tarihin çöplüğüne atılmış düzenlere, savaşarak içinden çıktığımız bataklıklara gömmek isteyen uygulamaları hukuk savaşımı vererek önlemek durumundayız. Uygarlığın çağdaş gereklerine, olanaklarına ve bağımsızlığımıza saygılı eşit uygulamalara ve birlikteliklere elbet karşı değiliz. Bayanları ve gençleri siyaset dışı bırakan, ülkemizi sorunlarla zayıflatan, ekonomimizi çökerten yozlaştırıcı uygulamalarla, baskı ve dayatmalardan, çıkar ilişkilerinden, sapkınlıklardan yakınıyoruz. İstediklerini silahla yapamayan düşmanlar, parayla yapmak isteyen dost postuna bürünmüşlerdir. ABD ve İngiliz mandacılarının yerini AB mandacıları almıştır. Karşılaştığımız olumsuzlukların, kötülüklerin, vahşi uygulamaların sorumlularını, kendilerinin, kuruluşlarının, ve yandaşlarının özel yararını gözeterek ödün verenleri, Atatürk sayesinde TBMM' ye girerek Medeni Yasa Gerekçesi'ni budamak isteyenlerin olduğu gibi Atatürk karşıtlıklarını kınıyoruz. Yabancıların bizi hiçe sayan davranışlarını iyi değerlendirip aramıza şu ya da bu nedenle soktukları ya da kiralamış gibi kullandıkları adamların yapmaya kalkıştıklarını durdurmalıyız. Bölücü, ayrımcı, yıkıcı girişimlerin sömürülerle ve terörle sürdürülmesi, ekonomik destekle yaygınlaştırılması laik Türkiye Cumhuriyeti'ne en büyük kötülük, en ağır zarardır. Hangi tür ve nedenle olursa olsun bu çılgınlıklara ve ırkçılığa karşıyız. Yurtaşlarımızın gereksiz ve anlamsız alt-üst kimlik tartışmalarıyla birbirine, bir insan ve hukuk kurumu niteliğiyle hepimizi kapsayan devlete karşı duruma getirilmesine olanak tanımamalıyız. Ulusal kimliğini yadsıyan asla yurttaş olamaz. 

Tarih hazinesi Anadolu-Türkiye nice isyan, ihanet ve işgalle çok kan ve can yitirmiştir. Zaman yitirmiştir. İç ve dış kaynaklı tüm oyunların üstesinden gelerek Atatürk ilkeleri üzerinden yükselen Cumhuriyet’i demokratik gereklerle donatarak "Cumhuriyetçi demokrasiyi" savunacağız. Sözde demokrat, sözde aydın işbirlikçilerin demokrasiye öncelik vermiş görünerek amaçladıkları "demokratik cumhuriyet" açmazına düşmeyeceğiz. Laikliğin olmazsa olmazı, önkoşulu olduğu cumhuriyetçi demokrasi, Atatürk ilkeleriyle yükselen gerçek demokrasidir. Birbirinin düşünce ve inancına katlanamayanların, dinsel gereklere öncelik verdiği biçimsel demokrasi değildir. 

Büyük Atatürk'ün Ruşen Eşref Ünaydın’a fotoğraf yazısını, 1927 CHP 2. Kurultayı'nda 6 günde, 36 saat 33 dakikalık Büyük Söylevi'nin sonunda Gençliğe Seslenişi'ni, 6 Şubat 1933 Bursa Konuşması'nı, "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir" başta olmak üzere yarınlara ışık tutan sözlerini, özdeyişlerini, kendisini her zaman aradığımız, andığımız gibi unutmayacağız. Yaşasaydı ne yapardı, onu yapacağız.

Kişilere bağımlı kalarak ilkelerin kurumsallaşmasını engellemek, beceri değil ilkelliktir. Siyasete girip etkileyiniz. Çevreden devlet yönetimine, üniversite özerkliğine değin söz sahibi olunuz ki yakınmalar bitmese de azalsın, eskiler yenilensin, ulusal amacımız gerçekleşsin. Yaratıcı özelliğinizi, duygu ve düşünce gücünüzü yansıtan bilime, sanata, beden sağlığınızı ve ruh güzelliğinizi, devingenliğinizi kanıtlayan spora önem veriniz. Dostluğu, duyarlılığı, özenli ve özverili olmayı yeğleyiniz. Ödünü yenilgi sayınız. Yılmayınız, yorulmayınız, korkmayınız ve çekinmeyiniz. Gerçekleri söylemeyi en doğal hakkınız biliniz. Kendinizi sık sık sorgulayıp eleştiriye bağlı tutunuz. Kimseyi haksız yere övmeyiniz ve yermeyiniz. Kirli elleri sıkmayınız. Karşınızdakine saygıyı size saygının önkoşulu sayınız. Para peşinde koşmayınız, para sizin peşinizde koşsun. İnatçı ve kindar olmayınız. Tartışmanın doğruyu bulmada en iyi yöntem olduğunu benimseyiniz. En yüksek mevki yurttaşın yüreğindeki yer, en büyük ödül sevgi ve güvendir. Demokratik kitle örgütlerine girerek görev almayı zorunlu bir yurttaşlık anlayışı olarak algılayınız. Bir görevde çakılıp kalmadan, yenilenmeye ve değişmeye katkı veriniz. Başkalarına yol ve yer açınız. Hukukdışı oluşumlardan kaçınınız. Sesinizi yükselterek, uygar tepkilerle yıllardır özlediğimiz, başta Anayasa, yasal düzenlemelerin ve değişikliklerin gerçekleşmesini, haksızlıkların önlenmesini, her alanda adaletli doyumları sağlayacak çabalara omuz veriniz. Aldanmayınız ve aldatmayınız. İkiyüzlülükleri ve bencillikleri dışlayınız. Yerine getiremeyeceğiniz, tutamayacağınız sözleri vermeyiniz. Kültürü en sağlıklı varlıklılık olarak biliniz, okuyunuz ve çalışınız. 

Atatürk'ün Büyük Söylevi’ni öncelikle özümseyiniz. 

Atatürkçü kişiliğinize ve Yurttaşlık bilincine Gölge Düşürmeyiniz. 

Şimdilerde medya papağını kesilen eski faşizm kuklalarına, döneklere, şarlatanlara, şaklabanlara ve şakşakçılara, kopyacılara ve göstericilere kanmayınız. Genellemelerle herkesi zan altında bırakan ruhsal ve beyinsel özürlülere, yalana-dolana, çelmeye, engele aldırış etmeyiniz. Hiç ummadığınız zamanda, hiç ummadığınız kesimlerden, gerçekdışı ve olmadık nedenlerle saldırılar gelebilir. Hepsini Atatürkçü anlayışla durduracak, göğüsleyecek, yenecek ve aşacaksınız. O'nu yorumlayıp, O'na yaraşır çocuklar olacaksınız. Gülmeyi ve dayanışmayı bırakmayınız. En büyük tutkunuz laik Atatürk Cumhuriyeti'nin gönenci, çalışmak, üretmek ve onurlu ölmek olsun.
Atatürk çocukları, Atatürkçü gençler birer Atatürk bayrağıdır.
Gençlik, Türkiye bahçesinin solmaz çiçekleridir.
Sizlere güveniyoruz. Ne mutlu Atatürk'ü olanlara, ne mutlu Atatürkçü olanlara!
Hepinize esenlik, başarı, mutluluk, ülkemize dirlik-düzen; dünyaya barış diliyorum.

Atatürk Aydınlıklı güzel gelecekler için yolunuz açık olsun!

Sevgilerimi yineliyorum.

http://turksolu.com.tr/ileri/04/ozden4.htm

***

26 Ocak 2017 Perşembe

Kavgadan, Uyduluktan Tüm Kötülüklerden Uzak Durun



Kavgadan, Uyduluktan Tüm Kötülüklerden Uzak Durun 




Kavgadan, Uyduluktan Tüm Kötülüklerden Uzak Durun 


Varlık nedenimiz, yaşam felsefemiz, kendini yenileyerek ülkemizin ve dünyanın koşullarına uyum sağlayan Atatürk ilkelerini yürekten benimsemiş yurttaşlar özeniyle sorunlarımıza çözüm aramak için Türkiyemizin her yerinden koşarak Ankara' da buluşmanızı mutluluk veren soylu bir görünüm olarak karşılıyorum. Öğrencilik ve gençlik yıllarında sizler gibi uğraş vermiş, ödünsüz ve katıksız bir Atatürkçü niteliğiyle kısa bir söyleşide bulunacağım. Düzenleyici arkadaşlarınızın çağrısına olumlu yanıt vererek yanınızdayım.

Ölüm-kalım savaşı verilip yangın kalıntıları, kül yığınları temizlenerek şehit kanlarıyla sulanan topraklarda yepyeni bir Türk devleti kuruldu. " Yok "tan " var " edilen değerlerle, dışlanan ve yadsınan " Türk " adıyla, "ulus" kurumunun tüm görkemiyle yaşama girmesi sonucunda çağdaş uygarlığın olanaklarına kavuştuk. Hiçbir inanç ve soy ayrımı gütmeksizin başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasında "tam bağımsızlık, özgürlük ve ulusal egemenliği" amaçlayan Türkiye aydınlanması, Atatürk ilkelerinin temelini oluşturduğu Türk Devrimi'yle gerçekleşti. Çok ırklı, çok dinli, çok dilli ve çok hukuklu bir teokratik monarşiden tam eşitlikçi yurttaşlar düzeni, tam bir halk demokrasisi olan Cumhuriyet yaratılınca Büyük Atatürk " Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk Ulusu denir " açıklığına getirildi. Namık Kemal'in şiirlerinde bile belirginlikten uzak "vatan", Lozan Barış Antlaşması'yla kesinleşen sınırlarıyla yurdumuz, " Türkiye Cumhuriyeti " adıyla onurlu yerini almıştır. Yine Büyük Atatürk'ün " Kimsesizlerin kimsesi, temeli kültür olan en büyük Türk Devrimi " nitelemesiyle yönünü ve yolunu çizdiği cumhuriyetimiz özellikle Atatürkümüzü yitirdiğimiz yıllara değin en parlak dönemini yaşamıştır. 

   Borç almayan, tersine Osmanlı borçlarını bir erdemlilik örneği vererek ödeyen, enflasyona ve devalüasyona gitmeyen, lirasının değeri dolara eşit, millileştirme işlemlerini hızla yürüten, ülkenin her yerinde bayındırlık çabalarını yükselten, zamanının başlıca saygın, güvenilir, barışçı ve demokrat on cumhuriyetinden biri idi. 

   Bugün hepimizi üzen tutumu, durumu ve sorunlarıyla bocalaması, ekonomik buhranların nerdeyse siyasal bunalımlara dönüşmesi, Atatürk'ü unutmak ve unutturmaktan, Atatürkçülüğü sulandırıp bulandırmaktan, kimi çelişki, aykırılık ve sakıncayı "Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü kullanarak işlemekten ileri gelmektedir. Köktendincilerin din ve inanç sömürüsü yaparak din düşmanlığını; etnik ayrımcıların azınlık oluşturma çabalarıyla bölücülük ve yıkıcılıklarını sürdürmesi, hepsinin insan hakları ve demokrasiyi kötüye kullanarak amaçlarına ulaşma oyunları, kimi çıkarcıların siyasal yozlaşma ve soygun olaylarıyla birleşmektedir. Tüm bu olumsuzluklar karşısında " Yeniden Atatürk! Her zaman Atatürkçülük! " diyerek Atatürkçülerin okumasını, Atatürkçülüğün yenilenmesini, melez anlayışının benimsenmesini isteyen numaracı cumhuriyetçilerle medya maşalarına, Türk-İslam sentezcilerine, sahte demokratlara, sahte dindarlara, sahte milliyetçilere ve sahte Atatürkçülere bir kez daha doğruyu göstereceğiz. Faşizmin ve şeriatın sarmalında toplumbilimden işine gelen alıntılar yaparak bir şeyler söyleyip yazdığını sanan bozguncular da paylarını alacaklardır. 

Atatürkçülüğün Türkiyemize özgü düşün dizgisi olduğu gerçeği kimilerini uyarmıştır. Önceleri Atatürk'e ve ilkelerine çatanların, hergün siyasal zikzaklar çizerek, tiksindirici yalpalamalarla karalayanların, şimdilerde Atatürk'e ve O'nun yaşamsal ilkelerine sarılmış görünmelerine aldanmayınız. Kimlerin kimleri nasıl kullanıp ne duruma düştükleri ve maskelerinin nasıl düşürüldüğü ortadadır. 1919 öncesi karanlık dönemi hiç unutmadan, teknolojinin son gereklerine uygun bir bilim devleti olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni sözde dostlara, içimizdeki sapkınlara ve işbirlikçilerine karşı korumak, giderek güçlendirmek ülkümüzden asla ayrılamayız. Dışta dayatmalar, içte dönekliklerle sergilenen kapitülasyon ve Sevr özlemi, bilgiyle, ahlakla, adaletle, yurt ve ulus tutkunluğuyla karşılanacaktır. Demokrasi-nin yaşama geçiş biçimi ve yönetimdeki adı olan cumhuriyet, hepimize kıvanç veren geçmişiyle geleceğimizin de güvencesidir. "On yılda onbeş milyon genç yetiştiren, anayurdu demirağlarla ören" yürek ve beyingücü bugün sizlerle yankılanmakta ve dünyaya yansımaktadır. Fetva ve ferman dönemi geçmiş, kul-köle, tebaa düzeni yıkılmış, ümmet yapısı gömülmüş, onur ve erdem saydığımız hak ve özgürlükleriyle nitelikli, kişilikli bireyler ve bu yolla ulus kurumu hepimize yaraşır olduğumuz düzeye çıkarmıştır. "İnanıyorum o halde varım" dan "düşünüyorum o halde varım"a yükselerek yazgıcılıktan yaratıcılığa geçilmiştir. Sizler bu kutsal cumhuriyetin seçkin koruyucularısınız. Gerçek gücüsünüz. Temeli Atatürk ilkeleri olan bu cumhuriyeti sonsuza değin bağımsız yaşatma ödevi en büyük sorumluluğumuz ve onurumuzdur. Kendini "genç" bilen her Türk'ün insanlık ve yurttaşlık borcudur. Kötülüklerden ve kötülerden arındırmak görevi de damarlarımızdaki soylu kanın gereğidir. Benim "20 yaşında ihtiyar, 80 yaşında genç vardır" sözüm, "Akıl yaşta değil, baştadır" sözünün değişik bir biçimidir. Yeniliği, gücü, devingenliği, yapıcılığı, Atatürkçülüğü hiçbir yaşla sınırlamadan bilgili ve bilinçli herkese benimsetme çabamı, gereksiz anlatımlarla elelştirmeye kalkışan aymazlar vardır. Büyük Atatürk'ün gençlikle ve gençlerle ilgili tüm sözlerini özümsemiş bir yurttaş olarak sizlere desteğimin engin olduğunu yineliyorum. Çirkinliklerden, kavgadan, yolsuzluktan, çatışmalardan, uyduluktan, tüm kötülüklerden uzak kalarak anlayış, hoşgörü, barış ve yapıcı davranışlarla ulusumuzun aydınlığını sağlamak ve kesintisiz kılmanın önemini belirtiyorum. Öğüt vermek kolay, örnek olmak zordur. Savaşı, yaşamsal olmak kaydıyla uygun buluruz. Dünyada müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler içinde bağımsızlık, özgürlük, ulusal egemenlik, uygarlık ve çağdaşlık konusunda en önde gelen Türkiyemizin, inançlarını en mutlu yaşayanlar ülkesi olduğunu asla gözardı edemeyiz. Bu ülkelerden hiçbirisinde demokrasi ve insan hakları Türkiye'deki ölçüde yaşanmamaktadır. Daha anayasası olmayanlar vardır. Ülkemizdeki insan hakları, demokrasi, sosyal hukuk devleti sorunları, tüm sorunları Atatürkçü bir anlayışla çözmek, Atatürkçe düşünmek, çalışmak, başarmak, yaşamak ve yaşatmak zorundayız.

Atatürk, Türkiye aydınlanmasının kaynağı, tüm ulusal varlıklarımızın ve değerlerin simgesi, Türkiyemizle özdeşleşerek kurumlaşan bir ilkeler anıtıdır. Sizler O'nun ilkelerinin bayraktarları olacaksınız. Başta inanç ve düşünce özgürlüğü tüm hak ve özgürlüklerin, bağımsızlığın, demokrasinin kaynağı; siyasal, hukuksal ve ulusal birliğin dayanağı; bilimselliğin, dostluğun, eşitliğin, uygarlığın en elverişli ortamı olan laikliği toplumsal barışın ve ulusal dayanışmanın en akılcı, en gerçekçi aracı bilerek, terörle tırmandırmak, başörtüsüyle dalgalandırmak istenen bağnazlığa, yobazlığa ve inanç düşmanlığına karşı çıkacaksınız. 

Kendileri için 15 dakikada kıyak emeklilik yasası çıkaranlar isteseler 15 günde 30 yasa çıkarırlar. 

Küreselleşme, globalleşme ve özelleştirme yoluyla ülkemizi tarihin çöplüğüne atılmış düzenlere, savaşarak içinden çıktığımız bataklıklara gömmek isteyen uygulamaları hukuk savaşımı vererek önlemek durumundayız. Uygarlığın çağdaş gereklerine, olanaklarına ve bağımsızlığımıza saygılı eşit uygulamalara ve birlikteliklere elbet karşı değiliz. Bayanları ve gençleri siyaset dışı bırakan, ülkemizi sorunlarla zayıflatan, ekonomimizi çökerten yozlaştırıcı uygulamalarla, baskı ve dayatmalardan, çıkar ilişkilerinden, sapkınlıklardan yakınıyoruz. İstediklerini silahla yapamayan düşmanlar, parayla yapmak isteyen dost postuna bürünmüşlerdir. ABD ve İngiliz mandacılarının yerini AB mandacıları almıştır. Karşılaştığımız olumsuzlukların, kötülüklerin, vahşi uygulamaların sorumlularını, kendilerinin, kuruluşlarının, ve yandaşlarının özel yararını gözeterek ödün verenleri, Atatürk sayesinde TBMM' ye girerek Medeni Yasa Gerekçesi'ni budamak isteyenlerin olduğu gibi Atatürk karşıtlıklarını kınıyoruz. Yabancıların bizi hiçe sayan davranışlarını iyi değerlendirip aramıza şu ya da bu nedenle soktukları ya da kiralamış gibi kullandıkları adamların yapmaya kalkıştıklarını durdurmalıyız. Bölücü, ayrımcı, yıkıcı girişimlerin sömürülerle ve terörle sürdürülmesi, ekonomik destekle yaygınlaştırılması laik Türkiye Cumhuriyeti'ne en büyük kötülük, en ağır zarardır. Hangi tür ve nedenle olursa olsun bu çılgınlıklara ve ırkçılığa karşıyız. Yurtaşlarımızın gereksiz ve anlamsız alt-üst kimlik tartışmalarıyla birbirine, bir insan ve hukuk kurumu niteliğiyle hepimizi kapsayan devlete karşı duruma getirilmesine olanak tanımamalıyız. Ulusal kimliğini yadsıyan asla yurttaş olamaz. 

Tarih Hazinesi Anadolu-Türkiye nice isyan, ihanet ve işgalle çok kan ve can yitirmiştir. Zaman yitirmiştir. İç ve dış kaynaklı tüm oyunların üstesinden gelerek Atatürk ilkeleri üzerinden yükselen Cumhuriyet’i demokratik gereklerle donatarak "Cumhuriyetçi demokrasiyi" savunacağız. Sözde demokrat, sözde aydın işbirlikçilerin demokrasiye öncelik vermiş görünerek amaçladıkları "demokratik cumhuriyet" açmazına düşmeyeceğiz. Laikliğin olmazsa olmazı, önkoşulu olduğu cumhuriyetçi demokrasi, Atatürk ilkeleriyle yükselen gerçek demokrasidir. Birbirinin düşünce ve inancına katlanamayanların, dinsel gereklere öncelik verdiği biçimsel demokrasi değildir. 

Büyük Atatürk'ün Ruşen Eşref Ünaydın’a fotoğraf yazısını, 1927 CHP 2. Kurultayı'nda 6 günde, 36 saat 33 dakikalık Büyük Söylevi'nin sonunda Gençliğe Seslenişi'ni, 6 Şubat 1933 Bursa Konuşması'nı, "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir" başta olmak üzere yarınlara ışık tutan sözlerini, özdeyişlerini, kendisini her zaman aradığımız, andığımız gibi unutmayacağız. Yaşasaydı ne yapardı, onu yapacağız.

Kişilere bağımlı kalarak ilkelerin kurumsallaşmasını engellemek, beceri değil ilkelliktir. Siyasete girip etkileyiniz. Çevreden devlet yönetimine, üniversite özerkliğine değin söz sahibi olunuz ki yakınmalar bitmese de azalsın, eskiler yenilensin, ulusal amacımız gerçekleşsin. Yaratıcı özelliğinizi, duygu ve düşünce gücünüzü yansıtan bilime, sanata, beden sağlığınızı ve ruh güzelliğinizi, devingenliğinizi kanıtlayan spora önem veriniz. Dostluğu, duyarlılığı, özenli ve özverili olmayı yeğleyiniz. Ödünü yenilgi sayınız. Yılmayınız, yorulmayınız, korkmayınız ve çekinmeyiniz. Gerçekleri söylemeyi en doğal hakkınız biliniz. Kendinizi sık sık sorgulayıp eleştiriye bağlı tutunuz. Kimseyi haksız yere övmeyiniz ve yermeyiniz. Kirli elleri sıkmayınız. Karşınızdakine saygıyı size saygının önkoşulu sayınız. Para peşinde koşmayınız, para sizin peşinizde koşsun. İnatçı ve kindar olmayınız. Tartışmanın doğruyu bulmada en iyi yöntem olduğunu benimseyiniz. En yüksek mevki yurttaşın yüreğindeki yer, en büyük ödül sevgi ve güvendir. Demokratik kitle örgütlerine girerek görev almayı zorunlu bir yurttaşlık anlayışı olarak algılayınız. Bir görevde çakılıp kalmadan, yenilenmeye ve değişmeye katkı veriniz. Başkalarına yol ve yer açınız. Hukukdışı oluşumlardan kaçınınız. Sesinizi yükselterek, uygar tepkilerle yıllardır özlediğimiz, başta Anayasa, yasal düzenlemelerin ve değişikliklerin gerçekleşmesini, haksızlıkların önlenmesini, her alanda adaletli doyumları sağlayacak çabalara omuz veriniz. Aldanmayınız ve aldatmayınız. İkiyüzlülükleri ve bencillikleri dışlayınız. Yerine getiremeyeceğiniz, tutamayacağınız sözleri vermeyiniz. 

Kültürü en sağlıklı varlıklılık olarak biliniz, okuyunuz ve çalışınız. Atatürk'ün Büyük Söylevi’ni öncelikle özümseyiniz. Atatürkçü kişiliğinize ve yurttaşlık bilincine gölge düşürmeyiniz. 

Şimdilerde medya papağını kesilen eski faşizm kuklalarına, döneklere, şarlatanlara, şaklabanlara ve şakşakçılara, kopyacılara ve göstericilere kanmayınız. Genellemelerle herkesi zan altında bırakan ruhsal ve beyinsel özürlülere, yalana-dolana, çelmeye, engele aldırış etmeyiniz. Hiç ummadığınız zamanda, hiç ummadığınız kesimlerden, gerçekdışı ve olmadık nedenlerle saldırılar gelebilir. Hepsini Atatürkçü anlayışla durduracak, göğüsleyecek, yenecek ve aşacaksınız. O'nu yorumlayıp, O'na yaraşır çocuklar olacaksınız. Gülmeyi ve dayanışmayı bırakmayınız. En büyük tutkunuz Laik Atatürk Cumhuriyeti'nin gönenci, çalışmak, üretmek ve onurlu ölmek olsun.
Atatürk çocukları, Atatürkçü gençler birer Atatürk bayrağıdır.
Gençlik, Türkiye bahçesinin solmaz çiçekleridir.

Sizlere güveniyoruz. Ne mutlu Atatürk'ü olanlara, ne mutlu Atatürkçü olanlara!
Hepinize esenlik, başarı, mutluluk, ülkemize dirlik-düzen; dünyaya barış diliyorum.

Atatürk Aydınlıklı Güzel gelecekler için yolunuz açık olsun!


Sevgilerimi yineliyorum.


...