Usta Sahtekar!
Mustafa Mutlu
Anlatacağım olayın yaşandığı iddia edilir ama nerede, ne zaman olduğu bilinmez:
Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir otostopçu görmüş... Acımış, yabancıyı arabaya buyur etmiş.
Ancak adam ön koltuk yerine arka koltuğa geçmiş, hali tavrı da gizemliymiş...
***
Sürücü, havayı dağıtmak için, "Hemşerim kimsin, nereye gidiyorsun?" diye sormuş.
Otostopçu, "Ben Azrail'im. Canını almaya geldim" diye fısıldamış...
Şoför alaycı bir tavırla, "Sen mi Azrail'sin? Yahu senin gibi Azrail olur mu hiç" diye itiraz etmiş...
Otostopçu sakin bir tavırla yanıt vermiş:
"Sen daha önce Azrail gördün mü de beni beğenmiyorsun? Demek inanmadın bana..."
"İnanmadım tabii..."
"Sen bilirsin" deyip susmuş...
***
Bir kilometre kadar gittikten sonra yolun kenarında bekleyen bir başka otostopçuyu görmüş sürücü... Frene basıp durmuş, onu da almış arabasına...
Şoför yanındaki yeni yol arkadaşına da sormuş aynı soruyu:
"Kimsin arkadaş, nereye gidiyorsun?"
"Yabancı bir gezginim ben ağabey, konaklamak için bir otel arıyorum. Beni şehir merkezinde bırakırsan geceyi orada geçirebilirim."
***
Sürücü, bir süre sonra başparmağıyla arka koltuğu göstermiş ve dalga geçerek fısıldamış:
"Şu arkadaki adam var ya; bana az önce Azrail olduğunu söyledi... Güya canımı almaya gelmiş!"
Yandaki yeni yolcu başını arkaya çevirmiş ve sonra şoföre dönmüş:
"Ağabey iyi misin sen? Arkada kimse yok ki?.."
Sürücü dikiz aynasından bakmış; adam orada oturuyor...
Tam "Nasıl görmezsin kardeşim orada işte" diye çıkışmaya hazırlanıyormuş ki, arkadaki otostopçu lafa girmiş:
"Boşuna yorulma... Beni senden başka kimse göremez ve duyamaz. Şimdi inandın mı benim Azrail olduğuma?"
***
Sürücünün dizlerinin bağı çözülmüş, beti benzi atmış...
Arkadaki otostopçu devam etmiş:
"Hadi; artık arabayı kenara çek de iki rekat namaz kıl... Yolun sonuna geldik, namazsız gitme..."
Şoför, "Yapma Azrail, kıyma bana Azrail" diye yalvarmaya, ağlamaya başlamış ama bakmış olacak gibi değil, adamın dediğini yapmış...
Arabayı sağa çekip yolun kenarında namaz kılmaya başlamış...
Sonra ne mi olmuş?
Öndeki adam direksiyona geçmiş; arkadaki "Bas gaza Selami" diye bağırmış ve arabayı alıp gitmişler!
***
Nereden mi aklıma geldi bu sahtekârlık hikâyesi?
Nereden olacak; son iki haftada yaşadıklarımızdan, gördüklerimizden, duyduklarımızdan...
Birileri Azrailliğe soyunup önüne gelen herkesi "öldürmekle" korkutmuş ve haraca kesmiş...
Şimdi ortaklarıyla anlaşmazlığa düşüp birbirlerini yiyorlar!
***
Tamam, çoğumuz bu yaşanmış hikâyedeki tuzağa düşecek kadar saf değiliz de...
Bu sahtekârlar da bayağı "usta" be arkadaş...
Neye inanacağımızı bilemez hale getiriyorlar bizi!
GEZİ YASAĞI
Haziran Direnişi'nde ölen altı gencimiz için yeni yıla girdiğimiz saatlerde bir anma töreni düzenlenecekti. Taksim Gezi Parkı'nda.
Ancak aşırı şiddet kullanarak o gençlerimizin çoğunun ölümüne neden olan polis, bu masum anma törenine de izin vermedi.
Saat 18.00'de Gezi Parkı'nın tüm girişlerini kapattı, içeriye kimseyi sokmadı.
AKP iktidarının tüm unsurları; sorum size:
Daha ne kadar sürdüreceksiniz bu faşizan baskıyı?
Öldürttüğünüz o gençleri daha ne kadar yok sayıp, katilleri ne zamana kadar saklayacaksınız?
Üstelik bilin ki Gezi Parkı'nı değil ikide bir kapatmak; yakıp yıksanız da...
Dünya Direniş Tarihi'ne altın harflerle kazınan Gezi Ruhu'nun karşısında sonsuza kadar ezileceksiniz!
GÜNÜN SORUSU
Sorum, "Bütün dağları ben yarattım" havasında olanlara:
Aslında hiçbir b.k olmadığınızı ne zaman anlayacaksınız?
Devletten tek kuruş almamış!
AKP'den istifa eden Fethullahçı Milletvekili Hakan Şükür, cemaate yakınlığıyla bilinen bir kanala özel bir röportaj vermiş...
"Teknik nedenlerle" yayınlanması ertelenen bu röportajın bir bölümü artık nasıl olduysa (!) internete düşmüş...
Hakan Şükür bu bölümde Fethullah Gülen'e övgüler düzüyor ve onu "Devletten bir kuruş almamış hayırsever" olarak tanımlıyor...
Yuh artık!
Adamın 1980'li yıllara kadar Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kadrolu vaizi olduğunu herkes biliyor; sadece müridi Hakan Şükür bilmiyor!
Diyanet İşleri personeli; ne zamandan beri "devlet memuru" sayılmıyor Hakan kardeş?
Ve Fethullah Hoca'nızın devletten aldığı maaş ortadayken, onun için "Devletten bir kuruş almamış hayırsever" demek, biraz komik olmuyor mu?
Ha, bir de söyler misin; bu "hayırsever"in, harcadığı o milyonlarca dolar babasından mı kaldı, yoksa "hayrına vaazlar vererek" mi kazandı?
GÜNÜN İsyanı!
Şarkıcı Ebru Gündeş'e, yolsuzluk ve rüşvetten tutuklanan eşi Reza Zarrab'ı cezaevinde ziyaret etmesi için her gün 45 dakika görüşme izni verildiği yönündeki iddialar, tutuklu ve hükümlü yakınlarının tepkisini çekti. Günün isyanı, Ergenekon davasının tutuklu sanığı gazeteci Tuncay Özkan'ın kızı Nazlıcan Özkan'dan savcılara:
"Ben niye yılda sadece 12 kez sarılabiliyorum babama?"
***