İngiliz Kaynaklarına Göre Türkiye'deki 27 Mayıs Darbesi BÖLÜM 2
Ankara'daki Amerikan büyükelçisi Fletcher Warren, müdahalenin daha ilk günlerinde kendisinin Gürsel'e idamların Amerikan yaklaşımı üzerinde olumsuz etki yapabileceği ve bundan dolayı Amerikan yönetiminin Türkiye'ye yapılacak yardım için Kongre'nin onayını almasını daha da zorlaştıracağını söylediğini bildirdi. Burrows, Alman ve Fransızların bu konuda Türkleri Ortak Pazar görüşmeleri vasıtasıyla etkilemeye çalışabileceklerinden söz etti. Bu ekonomik saikin bu işe katılmasının büyük bir hata olduğunu düşündüğüne işaret etti. Aslında Amerikan büyükelçisinin bu iki konunun ayrılması gerektiğini idrak edip etmediğinden şüphe eden Burrows şunları ekledi:
Türkler, çıkarcı bir tarzda ekonomik kaygıların gündeme getirilmesine karşı şereflerini savunmaktan hoşlanılacak kadar doğulu bir zihniyete sahiptir. Medeni bir millet olarak onların prestijine hitap etmek daha başarılı olabilir.51
Burrows'un bu kanaati Türklerin genel özelliğini en iyi anlatan bir ifadeydi.
Türk hükümeti diplomatik misyon başkanlarına duruşmalara katılmaları için davetiyeler gönderdi. Dışişleri Bakanlığı bu durum hakkında Ankara'ya bir yazı yazdı. Bu yazıda büyükelçinin dost-müttefik ülke diplomatik misyonları ile, özellikle Amerikalı meslektaşıyla, uyumlu davranmasına vurgu yapılmıştı:
Ekselanslarının duruşmalara şahsen katılmasının uygun olduğunu düşünmüyorum -bu tavsiye değinilen türden bir uyumun sağlanması durumunda gözden geçirilecektir-, fakat büyükelçilik personelinden birinin gözlemci olarak sizi temsil etmesinde bir sakınca görmüyor ve hatta bunun bazı avantajları olduğunu düşünüyorum. Bu tarz katılım, Türk yetkililere karşı herhangi bir nezaketsizlik yapmaktan sakınmanızı ve sizin dava süreci hakkında, duruşmaların ve bunların sonunda verilecek hükümlerin onaylandığını ima etmeksizin doğru bir değerlendirme yapabilmenizi mümkün kılacaktır.52
Bu mesaj İngiliz hükümetinin içinde bulunduğu ikilemin bir göstergesidir. Mevcut Türk hükümeti ile iyi ilişkilerin sürdürülmesi arzulanırken, bu esnada askeri rejimin ve önceki hükümet üyelerini yargılamak amacıyla özel bir mahkeme kurulmasının onaylanmasından kaçınılmaktadır. İngilizler askeri otoritelerin denetimi altındaki hükümetin muhtemelen bir süre daha iktidarda kalacağını hesapladılar. Stratejik ve ekonomik sebeplerle, CENTO ile NATO üyeliği ve Kıbrıs sorunundan dolayı, mevcut Türk yöneticiler ile dostça ilişkileri sürdürmeye ihtiyaç duydular. İngiliz çıkarları göz önüne alındığında bu politika anlaşılabilir nitelikte idi, ancak insancıl ve ahlaki bir bakış açısından İngiliz hükümeti ödün vermişti. Yine de İngilizlerin idamların infazını durdurmaya çalıştığı belirtilmelidir. 10 Ekim tarihli bir mesaj ile Burrows'a, eğer ölüm cezası verilirse İngiliz kamuoyunun muhtemel olumsuz tepkisini gözönüne alarak nasıl bir karşılık vereceği konusunda talimat da verildi.
Burrows, 3 Mart 1961'deTürk Dışişleri Bakanı'ndan çok kuvvetli bir ipucu edindiğinden söz etti. Sarper, eski Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğerlerinin Yassıada'daki yargılaması sonucunda ölüm cezasına çarptırılır ve bu ceza infaz edilirse bunun yurt dışında neden olacağı olumsuz imaj hakkında Kraliçe'nin 6 Mart'ta Ankara'ya yapacağı ziyarette Gürsel'le görüştüğü zaman şahsen birşeyler söylemesinin çok faydalı olabileceğinin altını çizdi. Burrows, Kraliçe'nin bu tür bir meseleyi gündeme getirmesinin çok sıra dışı bir şey olacağını düşündüğünü, fakat kendisinin Sir H. Miller'a bu konuda şahsi bir mesaj göndereceğini ifade etti. Sarper, böyle bir teklifi kendisinin getirdiğinin bilinmemesinin şahsı açısından hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.53
Sarper DP hükümeti döneminin en seçkin diplomatlarından biriydi. Darbenin hemen sonrasında askeri yönetim onu Dışişleri Bakanı yaptı. O, uluslararası kuruluşlar ve yabancı ülkeler hakkında engin bir deneyim sahibiydi.54 Şahsen ölüm cezalarına karşıydı ve bu cezaların uluslararası alanda Türkiye'nin şöhreti üzerinde yapabileceği olumsuz etkinin farkındaydı. Burrows ve Miller ile yakın bir ilişki kurmuştu. Sarper çok muhtemelen bu trajik durumun önlenmesi amacıyla İngilizlerle birlikte çalışmanın mümkün olduğuna inanmış olabilirdi. Burrows, Sarper'in 3 Mart'ta kendisine belirttiklerini şu şekilde anladığını Dışişleri Bakanına bildirdi:
Başka bir devlet başkanı tarafından (idamlar konusuna ilişkin görüşleri ifade eden) bir açıklamanın General Gürsel'e iletilmesi her şeyden daha etkili olabilir ve ölüm cezalarının hafifletilmesini sağlayacak bir kararın alınması çabasında onu güçlendirebilir. (Sarper), General Gürsel'in bu tarz bir görüşmeyi mümkün kılmayı umuyor ya da istiyor olabileceği izlenimini bile verdi, çünkü Gürsel gizli bir konuşmanın yapılabilmesi için havaalanındaki resepsiyon odasında bulunacak kişilerin sayısının sınırlı tutulması (Kraliçe, Edinburgh Dükü [Kraliçe'nin kocası Prens Philip], Sayın Sarper ve siz) isteğini kendisine bildirdiğini söyledi.55
Burrows şunları da ekledi:
Sayın Sarper'in önerisi üzerinde önemle düşünmemiz gerektiği kanaatindeyim. O, General Gürsel'e yakındır ve bu hassas konuda neyin en yararlı olacağını bilmek açısından en iyi konumda olan kişidir.56
Kraliçe'nin yukarıda değinilen biçimde Gürsel ile buluşması, Kraliçe'nin uçağının Londra'dan Tahran'a giderken Ankara havaalanında mola verdiği zaman gerçekleşti. 6 Mart 1961'de Kraliçe, havaalanının salonunda Gürsel ile kısa bir görüşme yaptı.Görüşmede Edinburg Dükü, Home Kontu (İngiliz Dışişleri Bakanı) ve Selim Sarper de hazır bulunmuştu. Türkiye'nin siyasi durumuna ilişkin soruya Gürsel, planlarının arzulanan yönde geliştiğinden söz ederek cevap verdi. Ona göre:
Hukukun gereklerinin yerine getirilmesine müdahale edilemezdi. Sanıklara iyi avukatlar temin edilmişti ve hakimler Türkiye'nin en iyi hakimleriydi. Mesele onların vicdanına bırakılmalıydı. Fakat kararı kendisi ve Milli Birlik Komitesi temyiz edecekti. Bu aşamada, eğer gerekirse ve bu doğru ise, kendisi suçlulara merhamet gösterilmesi adına müdahale etme fırsatını bulacaktı.57
Gürsel elbette yargılamanın sonucunu tahmin edemezdi, fakat hükümetinin kansız bir ihtilal yaptığını ve onu kan akıtmadan korumak istediğini ileri sürdü. Prens Philip cezaların indirilmesi yönünde bir kararın elbette Türkiye'nin yurt dışında edindiği çok sayıda dostunun tamamına memnuniyet vereceğini ima etti.58 Rusya konusunda birkaç söz söylendi ve Sarper görüşmeye katılanlara bir Türk atasözünde şu tavsiyede bulunulduğunu hatırlattı:
Ruslarla yemek yiyenin kaşığı uzun olmalıdır. Türkiye ile ilgili olarak Ruslar kur yapmak ile suiistimal etmek arasında değişik teklifler sunmaktadır. Türkiye'ye ekonomik olarak çok cazip şartlarda ticaret önerileri yapıldı fakat Türkiye bu tür ilişkilere girmekten kaçındı.59
Bu görüşmede Sarper yeni askeri hükümetin Sovyetlere karşı dış politikasını açıkça ifade etti. İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Home bu konuda şunları kaydetti:
General Gürsel'in bende uyandırdığı izlenim, uzun bir siyasi hayatı olamayabileceği yönünde idi. Fakat o zihnen uyanıktı ve amacının ne olduğunu tam olarak bilmekteydi. Anayasal reformları sonuna kadar götürmesinin sağlığının elverip vermeyeceğine bağlı olduğunu düşünmeden edemiyorum.60
Ankara havaalanındaki görüşme diplomatik açıdan önemliydi, çünkü bu Türk ve İngiliz devlet başkanları arasında yapılan ilk resmi görüşmeydi. Kral VIII. Edward 1936 yılında İstanbul'da Kemal Atatürk ile buluşmuştu, ancak o zamandan bu yana hiçbir İngiliz kralı "Türkiye'nin hala sade bir yer niteliğindeki başkenti Ankara'yı" ziyaret etmemişti. Kraliçe aynı zamanda askeri darbeden beri Türkiye'yi ziyaret eden ilk yabancı devlet başkanıydı.61
Dışişleri Bakanlığı'nın Burrows'un görüşmeye katılanların sayısının sınırlanmasına ilişkin önerisine ve eski parlamenterlerin yargılanması ve onlara ölüm cezası verilmesi ihtimali hakkındaki İngiliz bakış açısına ilişkin verdiği fikre uygun davrandığı belirtilmelidir. İngiltere'den başka hiç bir ülke devlet başkanının askeri yönetimden eski milletvekilleri için merhamet gösterilmesi talebinde bulunmaması da önemlidir.
Burrows, Macmillan'ın mesajını iletmeyi 4 Ağustos 1961'e kadar dokuz ay erteledi. Bu mesaj Sarper'in bir yabancı ülke dışişleri bakanından aldığı ikinci yazılı mesajdı. Sarper'in büyükelçiye söylediğine göre, Almanların mesajı konuya İngilizlerinkinden biraz farklı bir bakış açısından yaklaşmıştı. Yine de Sarper, Alman mesajının da aynı ölçüde etkili ve potansiyel olarak faydalı olduğunu düşündüğü izlenimini verdi.62 Toplantıda Sarper MBK'nın iç durumu ve neler olabileceği konusunu Burrows'a açıkladı. Orduda kendisini ordunun gerçek temsilcisi diye tanımlayan ve Silahlı Kuvvetler Birliği (SBK) adı verilen diğer bir grubun kurulduğunu belitti. Sarper SBK'nın gizli bir komiteye benzediğini ve idamlardan bir kısmının infaz edilmesini istediğinden söz etti. Sarper, MBK üyelerinden infazlara karşı olanları desteklemek için dış yardım talebinde bulundu. Bu üyeler MBK başkanı Gürsel dahil yaklaşık 22 kişi idi.63
15 Eylül'de mahkeme kararları açıkladı. Bunlar arasında dördü oy birliği ile ve geri kalanı çoğunluk oyu ile alınan 15 ölüm cezası kararı vardı. Yassıada hakimlerinin oy birliği ile kararlaştırdığı ölüm cezalarını MBK 14'e karşı sekizlik bir çoğunlukla onayladı. Yassıada hakimlerinin oy çokluğu ile verdiği 11 ölüm cezası MBK tarafından müebbet hapse çevrildi; oy birliği ile ceza verilen dört kişi eski Cumhurbaşkanı Bayar, Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Zorlu ve Maliye Bakanı Polatkan'dı. Hüküm verildiği zaman 78 yaşında olan Bayar, yaşlı olması nedeniyle infazdan kurtuldu. 64
Bütün ölüm cezaları Türk Ceza Kanunu'nun 146. maddesine dayanılarak verilmişti. Bu madde ölüm cezalarının "Türkiye Cumhuriyeti anayasasını kuvvet kullanarak değiştirmeye, yerine başkasını getirmeye veya ortadan kaldırmaya çalışanlar" için verileceği hükmünü içermekteydi. Duruşmalar esnasında uzmanlar birbiri ile çatışan deliller ortaya koymalarına rağmen, sanıkların bu suçu işlediklerinin ispat edildiğine karar verdi.65
Ölüm cezaları ve cezaların 24 saat içinde infaz edileceğine ilişkin haberler Londra'ya ulaştığında, Burrows'tan -eğer Başbakan üzerinde bir etki yapabileceğini düşünürse- yeni bir mesaj daha iletmesi istendi. Burrows hemen şu mesajı Gürsel'e iletti:
Ekselansları son mektubumda ifade etmeye çalıştığım yargılamaların durumuna ilişkin görüşleri şüphesiz hatırlayacaklardır. Orada belirtilen görüşler, Türk-İngiliz dostluğunun ve bir bütün olarak Batı İttifakı'nın menfaatleri göz önünde alındığında, kanaatimce mevcut durum için özellikle alakalıdır. Bu yeni mesajı gönderirken hissettiklerimi Ekselanslarının takdir edeceğinden eminim.66
Sör Winston Churchill de -artık emekli olmuştu Gürsel'e benzeri bir mesaj gönderdi.67
Mahkemenin kararını öğrenir öğrenmez Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız ve Pakistan hükümetleri, Gürsel'e infazların ertelenmesi çağrısında bulundular. Başka çok sayıda MBK'ya ulaşan cezanın hafifletilmesi istekleri İnönü, Türkeş, Başkan Kennedy 68, Kraliçe Elizabeth, De Gaulle ve Eyüb Han'dan geldi. Eyüb Han, sürgüne gönderilmeleri durumunda Menderes ve Bayar'a sığınma teklif etti.69 Bunların tamamı MBK tarafından gözardı edildi. İngiliz hükümeti ve diğerlerinin mesajları MBK üzerinde etki doğuramayacak kadar geç bir zamanda ulaştı. Mesajların dikkate alınmamasının birkaç nedeni vardı. İlk önce, Ankara'daki diplomatik temsilciler mesajlarını doğrudan Gürsel'e ulaştırmak yerine Sarper'e verdiler. İkincisi, Gürsel MBK üzerindeki otoritesini zaten yitirmişti. Üçüncüsü Genelkurmay Başkanı Sunay ölüm cezalarının onaylanmaması durumunda bunun orduda "hoşnutsuzluğa" yol açacağını belirtti.70 Türkiye'nin içinden ve yurt dışından gelen mesajları MBK üyeleri okumamışlardı. Bundan öteye, Hale'e göre ordudaki radikal ve aşırı gruplar MBK üyeleri üzerinde idamların yerine getirilmesi doğrultusunda baskı yapabilecek güçte idiler.71 MBK'nın general üyeleri infazlara karşı olmasına rağmen,72 alt rütbe sahibi üyeler infaz taraftarıydı ve Generaller bunu kabullenmek zorunda kaldı.
Eski Dışişleri Bakanı Zorlu ve Maliye Bakanı Polatkan 15 Eylül 1961'de İmralı adasında asıldı.73 Menderes uyku hapı yutarak intihar girişiminde bulundu fakat kurtarıldı.
Daha sonra -15 Eylül'de- o da diğer bakanlarla aynı yerde idam edildi.74
İngiliz basını infazları kınadı. The Sunday Telegraph belirtti ki:
Nuremberg yargılamaları ile aynı öneme sahip olduğunu iddia eden bu zorlu mahkeme süreci, tarafsız bir hukuki süreç değil fakat bir siyasi çarpıtmaydı.75
Türkiye'de neden kararlara ve infazlara karşı geniş kapsamlı bir halk tepkisi olmadığını sormak önemlidir. Bunda iki önemli faktör rol oynamıştı. Birincisi, sıkı yönetim uygulanmaktaydı ve en katı güvenlik önlemleri alınmıştı. Askeri hükümet mahkeme süreci hakkında kamuoyu tartışması yapılması hakkını ağır cezalarla müeyyide altına almıştı.
Menderes lehine yapılacak herhangi bir gösteri -üzüntü nedeni ile bile yapılmış olsa- tehlikeli idi. Basın üzerinde sansür de uygulanmaktaydı. 21 Ağustos'ta sıkı yönetim yetkililerinin son anda koyduğu sansür nedeniyle, iki Türk gazetesinin baş sayfaları boş çıkmıştı. Sansürden geçmeyen haberler Yassıada mahkemesinin ölüm cezası vermemesi gerektiğini savunan iki parti lideri -Bölükbaşı ve Alican- ile ilgiliydi.76 İkinci ve daha tartışmalı nitelikteki faktör Türk halkının karakteri ile alakalıydı. İngilizler genel olarak Türkleri gösteri yapma eğiliminde olmayan bir halk diye tanımlamıştı.77 Bu doğru olabilir, fakat infazların yapıldığı dönemde Türk halkı işçi sendikaları ve tarım birlikleri, büyük medya kuruluşları veya üniversiteler ya da yüksek öğrenim kuruluşları içerisinde örgütlenmemişti. Bu nedenle, ülkeye hakim olan genel sessizlik, bireylerin gerçekte ne düşündüğünü yansıtmamaktaydı.
1961 yılı Türkiye'nin yönetimine ilişkin pek çok değişikliğin yapıldığı ve demokratik gelişme ümidinin var olduğu bir yıldı. Yeni bir anayasa Kurucu Meclis'e sunuldu; orada detaylı bir biçimde tartışıldı ve sonunda ciddi değişiklikler yapılmadan onaylandı. Anayasayı yapanların temel amacı, siyasi iktidar gücünün iktidar partisi tarafından kötüye kullanılmasını önlemekti. Yeni anayasanın Kurucu Meclis'ce kabul edilmesi sonrasında 9 Temmuz 1961'de referanduma sunuldu;78 referandumda anayasa beklenenden daha az bir çoğunlukla -%60 lehte ve %40 aleyhte oyla- kabul edildi.79 Referandum aslında eski Demokrat Partisi destekçilerinin devam eden gücünün açık bir delili idi.
Seçimler, neredeyse infazların hemen arkasından, 15 Ekim 1961 tarihinde yapıldı ve infazlara halk tepkisinin iki boyutunu ortaya çıkardı. Seçimler hiç bir siyasi rahatsızlığa yol açmadı ve hem hile karıştırılmaması ve hem de siyasi partiler dahil toplumun adil olduğuna inanması açısından prensip olarak adil ve dürüst biçimde yapıldı. Fakat sonuç, seçimlerin yapılmasını sağlayan ordunun ve o dönemde ihtilalin yapılmasının çıkarlarına hizmet ettiği düşünülen CHP'nin büyük ölçüde, beklenenden daha fazla aleyhine idi.80
Üç parti kendilerini DP'nin mirasçısı olarak gördüler. Bunlar Adalet Partisi, Yeni Türkiye Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi idi ve CHP karşısında toplam oyun %62'sini aldılar.81 Bu sonuç Menderes ya da eski Demokrat Parti için bir zafer olarak nitelendirilebilir.82 Diğer bir deyişle, ihtilal ve infazlar seçmenin %62'sinin karşı olmasına rağmen geçekleşmişti. CHP'nin lideri İnönü, entelektüeller ve ordu CHP'nin mutlak çoğunluğu elde etmesini beklemekteydi. 3 Haziran 1960 tarihli bir raporunda Burrows da "yapılacak ilk seçimde CHP'nin çok büyük bir çoğunluk elde edeceği kesindir" şeklinde tahminde bulunmuştu. Burrows'un seçimin sonucuna ilişkin bu tahmini isabetsizdi, çünkü o entelektüeller ve politikacılar, diplomatlar ve üst düzey askeri personel ile yakın ilişki içindeydi, fakat büyük şehirler haricinde Anadolu'nun tamamı hakkında yetersiz bilgiye sahipti. DP'ye verilen destek çoğunlukla kırsal kesimden gelmişti. Dikkate alınması gereken diğer bir nokta entelektüeller ve subayların çoğunun CHP yanlısı olması ve bu nedenle onların tahminlerinin gerçekçi olmaktan çok subjektif nitelik taşımasıydı. Burrows, askeri yönetim döneminde Türkiye'deki durumu Dışişleri Bakanı -Home Kontu- için hazırladığı 1961 yılı raporunda şöyle tahlil etti:
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin şimdiye kadar neredeyse bir bütün görünümüne sahip yapısında oldukça belirgin çatlaklar görünmeye başlamış olmakla birlikte, ordu içindeki güç dengesinden kaynaklanan genel irade, -bu eski siyasal liderlerin temelde siyasi nedenlerle idam edilmeleri pahasına gerçekleşmiş olsa bile- takdirle karşılanmalıdır. 1960 ihtilalini uygulama ve ilk aşamalarını yönlendirmek amacıyla oldukça garip bir tarzda bir araya gelen iki unsur -Subay grupları ve entelektüeller- yıl içinde birbirlerini gücendirdiler ve anayasa referandumu ile seçim sonuçları her iki grubun da halkın çoğunluğu ile temas kurmadıkları ya da temaslarını sürdürmediklerini gösterdi ve bütün bu gelişmeler sonrasında hangi görüşten siyasetçilerin demokratik sistemin temel unsuru olduğunu hatırlattı.83
Sonuç
Darbeden hemen önceki dönemin, darbenin, darbe sonrasının ve İngiliz tepkisinin detaylı bir incelemesinden ne tür sonuçlara ulaşılabilir? Menderes dönemi, çok partili demokraside sağladığı ilerleme bakımından önemliydi. 1950'de yapılan seçim sonucunda DP'nin iktidara gelmesi Türk demokrasisinde yeni bir dönemin başlangıcı idi.
1950'li yıllarda, Türkiye Batıdan -özellikle ABD'den- dış askeri ve ekonomik yardımlar yanında dış kredi aldı. Bunlar öncelikle tarım, teknoloji ve yol yapımı için kullanıldı. Bu ekonomik politika ilk beş yılda başarılı oldu, fakat ikinci beş yılda yabancı ülkeler, Türkiye'ye verilen kredi ve yardımları ekonomik durumun belirsizliği nedeniyle durdurdular. Ekonomik durumun kötüye gitmesi hükümetin siyasi istikrarını etkiledi. Muhalefet, basın ve entelektüeller hükümete yönelik eleştirilerinin dozunu artırdılar. Hükümet buna sansür uygulaması ve diğer önlemlerle karşılık verdi. Bu şartlar altında bir grup subay hükümete karşı darbe hazırladılar. Subaylar kendilerini devletin koruyucusu olarak nitelendirdi. Bu anlayış Türk askeri-devlet geleneğinden esinlendi. Daha önceki Türk devletlerinin Sultanları -Osmanlılar ve Selçuklularda olduğu gibi- aynı zamanda başkomutan sıfatını taşımaktaydı. Bu ise hem idari hem de askeri güçlerin tek bir kurumda toplanması anlamına gelmekteydi. Fakat böyle bir şey ordunun sivillerin emrinde olmasını gerektiren demokratik idare tarzı ile uyumlu değildi.
Menderes döneminde ABD ve İngiltere, DP hükümetinin Balkanlar ve Orta Doğu bölgelerine ilişkin dış politikasından genellikle memnundu. Türkiye Balkan ve Bağdat paktlarının kuruluşunda önemli bir rol oynadı. Kıbrıs görüşmelerinde ılımlı bir yol benimsedi. Bunun sonucunda İngiltere, DP hükümetinin politikası İngiliz çıkarları ile uyumlu olduğu için, DP hükümeti ile yakın ilişkiler kurdu. Bu dönemde DP çok katı bir Sovyet-karşıtı politika izledi.
Darbe sonrasında İngiliz karar vericiler bir ikilem ile yüzyüze geldiler. Bir taraftan, demokratik süreç demokratik olmayan bir darbe ile kesintiye uğratılmıştı. İngiltere'nin demokrasiye verdiği destek, yeni yönetimi desteklememesini gerektiriyordu. Diğer taraftan İngiliz ekonomik, stratejik ve askeri çıkarları, askeri yönetim ile ilişkileri sürdürmesini teşvik etti. İngiliz hükümeti bu ikilemi, durumu ABD ile müzakere ederek, kısa sürede çözdü. Her iki ülke yeni Türk yönetimini darbeden sadece üç gün sonra, 30 Mayıs 1960'ta, tanıdı.
İngiliz hükümeti görüşlerini Türk yetkililere Ankara'daki büyükelçi ve doğrudan Kraliçe'nin Gürsel ile görüşmesi gibi vasıtalarla bildirdi. Temelde İngiliz politikası, Burrows'un tavsiyelerine uygun biçimde şekillendirildi. Büyükelçi, yargılamalar ve ölüm cezalarının infazı konularında ortaya çıkan sorunların ele alınmasında Sarper'in önerilerine özel bir önem verdi. Kraliçe'nin yaptığı görüşme, devrilen yönetime ve askeri yönetime karşı İngiliz tavrının belirtilmesi açısından kayda değer bir girişimdi, fakat trajik infazların önlenmesi için yeterli olmadı. Bu makalenin yazarı şu sonuca ulaşmıştır ki, şayet Batılı demokratik hükümetler, neredeyse anında darbe liderlerini tanımak yerine örneğin askeri ve ekonomik yardımları askıya alma tehdidinde bulunmak ve Türkiye'nin Batı'daki itibarı açısından sonuçlarını vurgulamak suretiyle daha fazla baskı yapsalardı, MBK ölüm cezalarının infazı konusunda muhtemelen tereddüt ederdi.
Ordu içindeki aşırı grup, infazların onaylanması konusunda MBK üzerinde baskı yaptı. Eğer onlar idam edilmezse, eski milletvekillerinin öldürülecekleri tehdidinde bulundular. Burrows'un doğru olarak belirttiği gibi:
General Gürsel'in son tahlilde her şeyin, şu anda Türkiye'nin istikrarının temelde dayanağı niteliğindeki ordu içinde açık bir bölünmeden daha iyi olacağını düşündüğünü varsaymaktayım ve dış müdahalenin bakanlar ile MBK üyelerinin fikirlerinin oluşumunda ve böylece onaylanan ölüm cezası sayısının sınırlı tutulmasında önemli bir rol oynamış olabileceğini, fakat ölüm cezalarından bir kısmının infazının gerekli olduğu şeklindeki subay grubunun çoğunluğu tarafından benimsenen sonucu belirleyici görüş üzerinde hiçbir etkisi olmadığını düşünmekteyim.84
Askeri yönetim, devrilen yönetimin üyelerini yargılanmak amacıyla özel bir mahkeme kurdu. Yargılamaların, DP'nin Türk halkı nazarında itibarını düşürmek amacıyla planlandığı açıktı. Bu amaç gerçekleştirilemedi. MBK ölüm cezalarından dördünü onayladı. İki bakan ve eski Başbakan Menderes idam edildi. Menderes'in idamı şüphesiz ki MBK'nın pozisyonu ile birlikte Yassıada mahkemelerinin bitiminden kısa bir süre sonra yapılan seçimlerde CHP'nin şansı üzerinde olumsuz etki yaptı.85 İdamlar kağıt üzerinde anayasaya uygundu, fakat gerçekte Türk halkı merhamet duygularını idamlardan sadece bir ay sonra -15 Ekim 1961'de- yapılan ilk seçimlerde gösterdi. Seçim sonucu CHP ve destekçileri için büyük ölçüde sarsıcıydı. Onlar, demokraside ordu ile yakın ilişkilerini kullanmak yerine sivil kurallar ve demokratik prensiplere göre hareket etmeleri gerektiğini anladılar.
Birleşik Devletler, İngiltere, Almanya, Fransa ve Pakistan hükümet başkanları, durumu öğrenir öğrenmez, en azından idamların yerine getirilmesinin ertelenmesini Gürsel'e telkin eden mesajlar gönderdiler. MBK üyeleri bu arzuları tamamen görmezlikten gelip insan haklarını ve demokratik ahlaki değerleri ihlal ettiler. Demokratik dünya Türkiye'deki bu anti-demokratik eylemi 1961'de durdurmadı. Onların aldıkları tedbirler bakanların hayatlarını bile kurtaramayacak kadar geç kalmıştı. Yabancı hükümetlerin, özellikle İngiliz hükümetinin, Türkiye'nin iç işlerine karışıyor imajını vermemek için büyük bir gayret sarf ettiklerini belirtmek de önemlidir. Yine de, Türkiye'nin bir iç meselesi olmasına rağmen, bu olayların aynı zamanda demokrasi ve insan hakları bağlamında uluslararası boyutları vardı. İngiliz hükümeti, Türkiye'de demokratik hakları ve insan haklarını desteklemek için daha çok şey yapabilirdi ve yapmalıydı da. Fakat öncelik varolduğu düşünülen mevcut ulusal çıkarlara verildi.
Darbe ve idamlar Türkiye'de istikrarsız bir siyasal ortam oluşturdu. 1960'daki darbeden 1965 yılına kadar olan dönem, Türk siyasetinde geçiş dönemi olarak adlandırılabilir. 27 Ekim 1965'te Demirel başbakan olana kadar geçen bu süre içinde zayıf hükümetler ve askeri yönetim benzeri rejimler iş başındaydı. 1960 darbesi Türkiye'de demokrasinin gelişimini tahrip etti. Yine bu darbe 1971 ve 1980'de olduğu gibi, sivil hükümete karşı başka askeri müdahaleler yapılmasının kapısını açtı.
DİPNOTLAR;
1 Peter and Marian Farouk, SLUGLETT (eds. ), Guide to the Middle East, the Arab world and its neighbours, The Times Books, London 1996, s. 293.
2 Walter. F. WEIKER, The Turkish Revolution 1960-1961, Aspects of Military Politics,
The Brookings Institution, Washington, 1963, s. 160.
3 Metin TOKER, Demokrasinin İsmet Paşa'lı Yılları, İnönü'nün son Başbakanlığı 1961 -1965, Ankara 1992, s. 48.
4 Burrows (Ankara) to FO (Selwyn Lloyd), 22 April 1960, FO-371/153032, RK 1015/10.
5 Burrows (Ankara) to FO, 19 Nisan 1960, FO-371/153032, RK 1015/9 (A), B, Burrows to Southern Department, 17 Haziran 1960, FO-371/153035, RK 1015/39 Detaylar için bkz. George HARRIS, Troubled Alliance, Turkish-American Problems in historical perspective, 1945-1970 Washington 1972, George S. HARRIS, 'The Causes of the 1960 Revolution in Turkey', Middle East Journal (MEJ), Vol. 24, Autumn 1970, William HALE, 'The Turkish Army in Politics' içinde Turkish State Turkish Society A. FINKEL and N. SIRMEN (eds. ), London 1990, s. 53-77, Cem EROĞUL, "The Establishment of Multiparty Rule: 1945-71" içinde Turkey In Transition, I C. SCHIK, E. A. TONAK, (eds. ), Oxford, 1987, s. 101-143, Carl LEIDEN&Karl M. SMITH, The Politics of Violence Revolution in the Modern World, London, 1973, s. 146, Kemal H. KARPAT, "The Military and Politics in Turkey 1960-64; A Socio-Cultural Analysis of a Revolution" American Historical Review, Vol: 75, 1970, s. 1654-1683.
6 Burrows (Ankara) to FO (Selwyn Lloyd), 22 Nisan 1960, FO-371/153032, RK 1015/10.
7 The Times, 28 Mayıs 1960.
8 Burrows (Ankara) to FO, 3 Haziran 1960, FO 371/153O34, RK 1015/33.
9 Burrows (Ankara) to FO, 3 Haziran 1960, FO 371/153O34, RK 1015/33.
10 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 6 Ocak 1961, FO 371/16O212, RK 1011/1, (Türkiye Hakkında Yıllık Rapor: 1960).
11 Cem EROĞUL, Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi, Ankara, 199O, s. 155.
12 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 6 Ocak 1961, FO 371/16O212, RK 1011/1.
13 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 6 Ocak 1961, FO-371/160212, RK 1011/1.
14 Fahir ARMAOĞLU, "Amerikan Belgelerinde 27 Mayis Olayı" Belleten, Vol: LX, No: 227, Ankara, Nisan 1996, s. 203-226.
15 Burrows (Ankara) to FO, 29 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/3.
16 FO to Washington, 29 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/2; and Burrows (Ankara) to FO, 29 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/3 (B).
17 FO to Ankara, 29 Mayıs 1960, FO-371/153046.
18 FO to Ankara, 30 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/3.
19 CRO to Commonwealth Countries, 30 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/2.
20 FO to Ankara, 29 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1015/29.
21 FO to Ankara, 29 Mayıs 1960, FO 371/153046, RK 1015/29.
22 Burrows (Ankara) to FO, 30 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/5 (A). Burrows Bakanlığa gönderdiği raporda Dışişleri Bakanı Sarper ile 21 Haziran 1960'ta yaptığı görüşmede elbette iç siyasal durum hakkında kendisinin yorum yapmasının uygun olmadığı ve benzeri genel yorumları yaptığını bildirdi. Burrows to FO (A. D. M. Ross), 21 Haziran 1960, FO-371/153035, RK 1015/40.
23 B. Burrows (Ankara) to FO, 30 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/5 (A).
24 FO (Ross) to Burrows, 29 Haziran 1960, FO-371/153035.
25 FO to Ankara, 28 Mayıs 1960, FO-371/153054, RK 1051/4.
26 Burrows (Ankara) to FO, 31 Mayıs 1960, FO-371/153046, RK 1051/8.
27 Ümit ÖZDAG, Menderes Döneminde Ordu-Siyaset İlişkileri ve 27 Mayıs İhtilali, Boyut Kitapları, İstanbul 1997, s. 201, ERİK j. ZÜRCHER, Turkey a Modern History, I. B. Tauris, London 1994, s. 253.
28 FO (Ross) to Burrows, 29 June 1960, FO-371/153035.
29 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 6 Ocak 1961, FO-371/160212, RK 1011/1.
30 The Guardian, 28 Mayıs 1960.
31 W. WEIKER, Revolution., s. 26.
32 W. WEIKER, Revolution., s. 27.
33 Hikmet ÖZDEMİR, Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul 1995, s. 228.
34 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 6 Ocak 1961, FO-371/160212, RK 1011/1.
35 Mehmet Ali BIRAND, C. DUNDAR, B. CAPLI, Demirkırat Bir Demokrasinin Doğuşu, İstanbul 1995, s. 215.
36 Hikmet ÖZDEMİR, Rejim ve Asker, İstanbul 1989, s. 217-219.
37 Ümit ÖZDAĞ, Menderes Döneminde., p. 202, William HALE, The Turkish Politics., s. 119-120.
38 Burrows (Ankara) to FO (Ross), 21 Haziran 1960, FO-371/153035, RK 1015/40.
39 Burrows (Ankara) to FO, 26 Kasım 1960, FO-371/153038, RK 1018/1/83.
40 FO to Prime Minister, 30 Kasım 1960, PREM-11/4552.
41 Burrows (Ankara) to FO (Sarell), 29 Ekim 1960, FO-371/153037, RK 1018/1/48.
42 Burrows (Ankara) to FO (Sarell), 29 Ekim 1960, FO-371/153037, RK 1018/1/48.
43 Burrows (Ankara) to FO (Ross), 21 Ekim 1960, FO-371/153037, RK 1018/1/33.
44 Burrows (Ankara) to FO, 3 Mart 1961, FO-371/160214, RT 1016/49.
45 Minute by E. E. Tomkins (Central Department), 8 Eylül 1961, FO-371/160791.
46 FO to Tehran, 25 Kasım 1960, FO-371/153038, RK 1016/18.
47 FO to Tehran, 15 Kasım 1960, FO-371/153038, RK 1016/18.
48 Erdem ERNER, Davulun Sesi (Dışişlerinde 44 Yil), Bilgi Yayinevi, Ankara 1993, s. 89.
49 FO to Ankara, 16 Aralık 1960, FO-371/153036, RK 1015/71.
50 FO (Sarell) to Burrows, 7 Kasım 1960, FO-371/153037, RK 1016/11.
51 Burrows (Ankara) to FO (Ross), 21 Ekim 1960, FO-371/153037, RK 1018/1.
52 FO to Burrows, 10 Ekim 1960, FO-371/153037, RK 1016/11.
53 Burrows (Ankara) to FO (H. Miller, personal), 3 Mart 1961, FO-371/160214, CT 1016/49.
54 Kemal GİRGİN, Dünyanın Dört Bucağı, bir diplomatın anıları 1957-1997, Milliyet Yayınları, İstanbul 1998, s. 62.
55 Burrows (Ankara) to FO (For the Secretary of State), 3 Mart 1961, FO-371/160214, CT 1016/49.
56 Burrows (Ankara) to FO (For Secretary of State), 3 Mart 1961, FO-371/160214, CT 1016/49.
57 FO to Burrows, 7 Mart 1961, FO-371/160217, RK 1052/2G.
58 FO to Burrows, 7 Mart 1961, FO-371/160217, RK 1052/2G.
59 FO to Burrows, 7 Mart 1961, FO-371/160217, RK 1052/2G.
60 FO to Burrows, 7 Mart 1961, FO-371/160217, RK 1052/2G.
61 The Times, 7 Mart 1961.
62 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 5 Ağustos 1961, FO-371/160791, CT 1016/17.
63 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 5 Ağustos 1961, FO-371/160791, CT 1016/17.
64 Cumhuriyet, 16 Eylül 1961, Hürriyet, 16 Eylül 1961.
65 The Times, 15 Eylül 1961.
66 FO to Burrows, 15 Eylül 1961, FO-371/160224, No: 1921.
67 FO to Burrows, 15 Eylül 1961, FO-371/160224.
68 Foreign Relations Of The United States (FRUS), Volume XVI, 1961-1963, Washington 1994, s. 709.
69 The Daily Telegraph, 18 Eylül 1961.
70 William HALE, The Turkish Politics and Military, London, 1994, s. 144.
71 William HALE, The Turkish Politics and Military, London, 1994, s. 144.
72 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 5 Ağustos 1961, FO-371/160791, CT 1016/17.
73 Hürriyet, 17 Eylül 1961.
74 Hürriyet, 18 Eylül 1961, Cumhuriyet, 18 Eylül 1961.
75 The Sunday Telegraph, 17 Eylül 1961.
76 The Times, 22 Ağustos1961.
77 The Times, 19 Ağustos 1961.
78 H. ÖZDEMİR, Türkiye Cumhuriyeti., İstanbul 1995, s. 263.
79 Cumhuriyet, 13 Temmuz 1961.
80 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 22 Ocak 1962, FO-371/163832, CT 1011/0.
81 William HALE, "The Role of the Electoral System in Turkish Politics" International Journal of Middle East Studies, II (1980), s. 401-417.
82 Feroz AHMAD, The Turkish experiment., s. 172.
83 Burrows (Ankara) to FO (The Earl of Home), 22 Ocak 1962, FO-371/163832, CT 1011/1.
84 Burrows (Ankara) to FO, 16 Eylül 1961, FO-371/160792, CT 1018/18.
85 Department of State Research Memorandum, Military Rule in Turkey, FO-371/160290, CT 1015/32.
https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=354763&/%C4%B0ngiliz-Kaynaklar%C4%B1na-G%C3%B6re-T%C3%BCrkiyedeki-27-May%C4%B1s-Darbesi-/-Yrd.-Do%C3%A7.-Dr.-Cihat-G%C3%B6ktepe-
***