Sinan Cemgil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sinan Cemgil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mart 2015 Çarşamba

68 KUŞAĞI,




68  KUŞAĞI..






68 Kuşağı, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Harun Karadeniz Sinan Cemgil gibi devrimci önderlerin liderliğinde oluşturulan Türkiye'de ki Komünist hareketin adıdır.

 Mustafa Kemal Yürüyüşü 

1960'lı yılların içinde bulunduğu ve tüm dünyada esen özgürlük akımından ve savaş karşıtlığından etkilenmiş ve Türkiye'de sol görüşlü 60 gençliğinin oluşturduğu bir akım olarak bilinir.

68 kuşağı Türkiye'de Deniz Gezmiş (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu-THKO), Mahir Çayan(Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi-THKPC), İbrahim Kaypakkaya(Türkiye Komünist Partisi / Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu-TKP/TİKKO), Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi solu kendi içinde çeşitli fraksiyonlara bölen devrimci ve eylemci öğrenciler oluşturmuştur.

Deniz Gezmiş

68 kuşağının içinde bulunduğu olaylarda sağ ve soldan birçok gencimiz hayatını yitirmiştir.Bu dönemde özellikle göze çarpan olaylar "kanlı pazar" ve 6. Filo'ya karşı yapılan Amerikan askerlerinin denize atıldığı olaylardır.Kanlı Pazar olayında 5 kişi bıçaklanmış ve 3'ü ölmüştür.Devrimcilerin 6. Filo'yu protesto amaçlı başlattıkları bu yürüyüşte radikal sağ görüşlüler bıçak ve sopalarla saldırarak devrimcileri yaralamıştır.
  
Mahir Çayan 
Deniz Gezmiş ile Mahir Çayan'ın önderliğini yaptığı iki fraksiyon o dönemde hedef seçilmiştir. Bunun üstüne Mahir Çayan önderliğindeki THKPCanarşizm ile mücadele kararı almıştır.Deniz Gezmiş önderliğindeki THKO ise anarşizme uzak kalmıştır.Ancak emniyetin yakalanan devrimcilere şiddet uygulaması bu gruptada anarşizm hareketini ateşlemiştir. 

68 Kuşağı İle İlgili 

68 Kuşağı, 1940’lı yılların ortalarından itibaren emeklemeye başlayan Cumhuriyet’in emanetçisi bebeklerin, bu aydınlık ufuklarda büyüyüp gençliğe adım atmalarıyla ortaya çıkan ve artık başka bir dünya arayışıyla ülkemizi emperyalist bağımlılık ilişkilerine ve emperyalist borç batağına sürüklemeyi tercih eden işbirlikçi politikalara karşı bağımsızlığın direniş mevzisi olmasıdır. 1950’li yılların sonunda “Olur mu böyle olur mu / Kardeş kardeşi vurur mu / Kahrolası diktatörler bu dünya sana kalır mı?” gibi marşlarla ifade edilen bir kalabalıklaşma ve dayanışma dalgası 27 Mayıs Devrimi’ni doğurmuş ve bu kuşakların mücadelesinin yansıdığı önemli bir atılım olarak özgürlük ve bağımsızlık yolundaki gençliğin mücadelesine yeni aydınlıklar açmıştı.
68 Kuşağı, Can Yücel’e; 
En uzun koşuysa elbet 
Türkiye’de de devrim  
O, onun en güzel yüz metresini koştu  
En sekmez luverin namlusundan fırlayarak... 
En hızlısıydı hepimizn,
en önce göğüsledi ipi,
Acıyorsam sana anam avradım olsun,  
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun...dedirten Deniz Gezmiş gibi önderleriyle büyüyen ve tüm gençliği sarmakla kalmayıp toplumun tümünü kucaklayan bir sevdaya dönüştü.












O dönemin sevdasının “Kahrolsun Emperyalizm, Bağımsız Türkiye, Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye, NATO’ya Hayır, Amerikan Üslerine Hayır, Kahrolsun Emperyalizm ve Yerli İşbirlikçileri, Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi, Emek En Yüce Değerdir, Atatürk Geliyor...” gibi sloganlarla yaratıldığını söylemek yeterlidir.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan emperyalizmi dünyanın dört bir yanına ahtapot kollarını uzatmıştı. Ama dünyanın dört bir yanından da çoban ateşleri gibi emperyalizme karşı mücadele yangınları başlatılmıştı. Afrika’nın dört bir yanı, Latin Amerika, Güneydoğu Asya, Vietnam, Ortadoğu, Filistin kaynıyordu. 



68 patlaması yaşanmaya başladığında ülkemizde bir karşı devrim yaşanıyordu ve bu karşı devrime dur demek için 68 Kuşağı ayağa kalkmıştı. Ülkemiz gençliği de, Vietnam ve Filistin direnişlerinde simgelenen antiemperyalist özle büyük bir kararlılık, kitlesellik, dayanışma ve coşkuyla ayağa kalktı.
6.Filodaki Amerikan Askerlerinin Kaldığı Opera Oteli
 Önünde Yapılan Eylem

6. Filo’nun bir daha yıllarca denizlerimize gelememesi, sözde “Barış Gönüllüleri”nin toprağımızdan kovulması, ulusal değerlerimizin sahiplenilmesi, bağımsızlık bilincinin yükselmesi bu dönemin yadsınamaz zaferlerindendir.

















Mustafa Kemal yürüyüşü posteri.

1960'lı yılların içinde bulunduğu ve tüm dünyada esen özgürlük akımından ve savaş karşıtlığından etkilenmiş ve Türkiye'de sol görüşlü 60 gençliğinin oluşturduğu bir akım olarak bilinir.

Aynı dönemde kapitalist birçok ülkede ve özellikle Amerika'da sisteme aykırı hareketleriyle ön plana çıkan Hippiler gibi özgürlükçü ve antimilitarist akımlar oluşmuştu. Amerikadaki 60 kuşağının en önemli hareketi o zaman Amerika'nın yürüttüğü Vietnam Savaşı'na karşı yaptıkları protestolardı ve hem Amerika'nın verdiği kayıpların aşırı artması hem de hippiler ile birlikte tüm Amerikada ve dünyada yayılan savaş ve Amerikan karşıtı gösteriler sayesinde Amerika Savaşı sonuçlandırmadan geri çekilmek zorunda kalmıştı.

Ayrıca Amerika'da 68 kuşağı,2. dünya Savaşı'nı görmeyip onun etkisini hissetmeyen savaştan sonraki ilk nesildir.Bu yüzden Amerika'da bu jenerasyonun döneminde lüks malların tüketimi(büyük amerikan arabaları) ve doğum oranlarında patlama görülmüştür.Bu kuşağa bu özelliği nedeniyle 'baby boom generation' denilmektedir.

68 kuşağını başlatan olayların ilki Fransa'daki Sorbonne Üniversitesi'nde meydana gelen öğrenci isyanıdır.Ayrıca Latin Amerikalı devrimci Ernesto Che Guevera'nın 1967 yılında Bolivya dağlarında yakalanarak öldürülmesi de bu olayların başlangıcına neden olarak gösterilebilir.

68 kuşağının Türkiye'deki uzantısını ise Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi solu kendi içinde çeşitli fraksiyonlara bölen devrimci ve eylemci öğrenciler oluşturmuştur...

68 kuşağının içinde bulunduğu olaylarda sağ ve soldan birçok gencimiz hayatını yitirmiştir.Bu dönemde özellikle göze çarpan olaylar "kanlı pazar" ve 6. Filo'ya karşı yapılan Amerikan askerlerinin denize atıldığı olaylardır.Kanlı Pazar olayında 5 kişi bıçaklanmış ve 3'ü ölmüştür.Devrimcilerin 6. Filo'yu protesto amaçlı başlattıkları bu yürüyüşte radikal sağ görüşlüler bıçak ve sopalarla saldırarak devrimcileri yaralamıştır.

Deniz Gezmiş ile Mahir Çayan'ın önderliğini yaptığı iki fraksiyon o dönemde hedef seçilmiştir bunun üstüne mahir çayan önderliğindeki thkpc(türkiye halk kurtuluş partisi cephesi)anarşizm ile mücadele kararı almıştır.deniz gezmiş önderliğindeki THKO ise anarşizme uzak kalmıştır.ancak emniyetin yakalanan devrimcilere şiddet uygulaması bu gruptada anarşizm hareketini ateşlemiştir.

68 Kuşağı














Cumhuriyet aydınlanmasının bir armağanı olan 68 Kuşağı Mayıs ayında yine gündemdeydi. Aynı zamanda Türkiye gençliğinin Cumhuriyet devrimlerine bir borç ödemesi olan 68 Kuşağı; gençliğin coşkusunun, dinamizminin, yaşamı sahiplenmesinin, ütopyasının ve dünyayı fethetme isteğinin ete kemiğe bürünerek toprağımızda kök salmasının adıdır. Bu kök salma, “çaresizliklerden çare” yaratan Kurtuluş Savaşı ve “kimsesizlerin kimsesi” olmayı amaçlayan Cumhuriyet’in önderlerinin gerçek bir yurt haline getirdiği Türkiye’de “yurttaş olma” bilincinin kuşaklardan kuşaklara geçmesinde önemli bir kanıt olmuştur.
Mustafa Kemal ve devrimci arkadaşlarının, Nâzım Hikmet’in dediği gibi, “dağlarda tek tek ateşler” yakarak kazandırdıkları zaferden sonra oluşturduğu yapılanmayla doğan ilk kuşak Cumhuriyet çocukları, 1940 Kuşağı’nı ve Köy Enstitülüler Kuşağı’nı yaratarak tarihin aynasında anlamlı bir sınav vermişti. Bu sınav, İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında ülkemizi yönetenlerin devrimleri sürdürmekle devrimci politikalardan vaz geçmek arasında; bağımsızlıkçı, onurlu politikayı sürdürmekle Amerikan emperyalizminin kurmak istediği Yeni Düzene boyun eğmek arasında kararsız kaldığı dönemde Cumhuriyet’in yılmaz savunucusu olunarak verilmişti. O yıllarda, Cumhuriyet’in ilkelerini, bağımsızlığı, laikliği, yurt sevgisini öne alan bir yaşam biçimi anlayışının topraklarımızda yeşermesiydi bu kuşaklar.

68 Kuşağı, 

1940’lı yılların ortalarından itibaren emeklemeye başlayan Cumhuriyet’in emanetçisi bebeklerin, bu aydınlık ufuklarda büyüyüp gençliğe adım atmalarıyla ortaya çıkan ve artık başka bir dünya arayışıyla ülkemizi emperyalist bağımlılık ilişkilerine ve emperyalist borç batağına sürüklemeyi tercih eden işbirlikçi politikalara karşı bağımsızlığın direniş mevzisi olmasıdır. 1950’li yılların sonunda “Olur mu böyle olur mu / Kardeş kardeşi vurur mu / Kahrolası diktatörler bu dünya sana kalır mı?” gibi marşlarla ifade edilen bir kalabalıklaşma ve dayanışma dalgası 27 Mayıs Devrimi’ni doğurmuş ve bu kuşakların mücadelesinin yansıdığı önemli bir atılım olarak özgürlük ve bağımsızlık yolundaki gençliğin mücadelesine yeni aydınlıklar açmıştı.
68 Kuşağı, Can Yücel’e, “En uzun koşuysa elbet / Türkiye’de de devrim / O, onun en güzel yüz metresini koştu / En sekmez luverin namlusundan fırlayarak... / En hızlısıydı hepimizn, / en önce göğüsledi ipi... / Acıyorsam sana anam avradım olsun / Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun.” dedirten Deniz Gezmiş gibi önderleriyle büyüyen ve tüm gençliği sarmakla kalmayıp toplumun tümünü kucaklayan bir sevdaya dönüştü.
O dönemin sevdasının “Kahrolsun Emperyalizm, Bağımsız Türkiye, Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye, NATO’ya Hayır, Amerikan Üslerine Hayır, Kahrolsun Emperyalizm ve Yerli İşbirlikçileri, Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi, Emek En Yüce Değerdir, Atatürk Geliyor...” gibi sloganlarla yaratıldığını söylemek yeterlidir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan emperyalizmi dünyanın dört bir yanına ahtapot kollarını uzatmıştı. Ama dünyanın dört bir yanından da çoban ateşleri gibi emperyalizme karşı mücadele yangınları başlatılmıştı. Afrika’nın dört bir yanı, Latin Amerika, Güneydoğu Asya, Vietnam, Ortadoğu, Filistin kaynıyordu. 68 patlaması yaşanmaya başladığında ülkemizde bir karşı devrim yaşanıyordu ve bu karşı devrime dur demek için 68 Kuşağı ayağa kalkmıştı. Ülkemiz gençliği de, Vietnam ve Filistin direnişlerinde simgelenen antiemperyalist özle büyük bir kararlılık, kitlesellik, dayanışma ve coşkuyla ayağa kalktı. 6. Filo’nun bir daha yıllarca denizlerimize gelememesi, sözde “Barış Gönüllüleri”nin toprağımızdan kovulması, ulusal değerlerimizin sahiplenilmesi, bağımsızlık bilincinin yükselmesi bu dönemin yadsınamaz zaferlerindendir.
Tarihinin köklerindeki toplumsal dinamikle bütünleşmeyi başaran 68 Kuşağı, bugünün dünyasında yaşanan sorunlara ve ülkemizin getirildiği yere bakıldığında haklı olmanın kıvancını yaşamaya devam ediyor. Dünyanın en gericisi olan emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı mücadele etmenin erdemiyle dolu olmanın ne büyük bir kıvanç olduğunu kim yadsıyabilir? Bugünün küreselleşen dünyasında Amerikan emperyalizminin, en gerici işbirlikçileriyle birlikte tıpkı 68 Kuşağı’nın doğduğu dönemdeki gibi, dünyanın dört bir yanını, en yakın tarihte Afganistan’ı ve Irak’ı kana ve ateşe boğduğu koşullarda 68 Kuşağı ne kadar doğru davranmış denmesinin bir gurur kaynağı olduğunu söylemekten daha doğal ne vardır?
Ne mutlu bu ülkeye ki 68 Kuşağı’nı doğurmuş; tarihinden aldığı güçle en karanlık dönemlerde bile bağımsızlık ateşlerini tutuşturmayı bilen; Şükran Kurdakul’un, “Biz ki acılar döneminden / Ellerimizi kirletmeden geçtik” dizelerindeki gibi haykıran kuşaklar yetiştirmiş.
Bugün, yeni 68 Kuşaklarına; Amerikan emperyalizminin dayatmalarına direnebilecek güçlü direniş kaleleri oluşturma görevini yerine getirecek önderliklere ihtiyacı var ülkemizin.

Bugün o kuşakların genlerini taşıyan bağımsızlık meşalelerini, antiemperyalist savaşımı sürdürecek birikime sahip olmanın kıvancını taşıyoruz ve bu birikim, ülkemizin dört bir yanında çoban ateşlerini yakıyor.
ÖNER YAĞCI

http://www.turksolu.com.tr/56/yagci56.htm


http://seyritarih.blogspot.com.tr/2009/12/68-kusag.html


..