Seçim Ödünleri
Yekta Güngör Özden
02.02.2009
Sayı:222
Yeni yıla girerken Ankara’da yaşanan doğal gaz faciası yürekleri yakmış iken geçen hafta Zigana’daki çığ faciası ile yine acılara gömüldük. Gazetelerin üçüncü sayfalarını dolduran dehşet verici suç olaylarıyla yapımızdaki bozuklukların doğurduğu üzüntü yeterken bu kez beklenmedik durumlarla iyice sarsılıyoruz. Utandıran, düşündüren, tiksindiren olayları siyasal alandaki kimi gülünecek, kimi ağlatacak görünümler izlemektedir. Uygarlıkla, çağdaşlıkla uyuşmazlık bir yana insanlıkla bağdaşması olanaksız söylemler, eylemler hepimizi düşündürecek boyutlardadır. Sataşmalar, saldırılar, yalanlar, oyunlar, oy ve iktidar için her yolu ve yöntemi geçerli sayan ilkel anlayışlar, aymazlık, bağnazlıklar ve sapkınlıklar. Toplumsal doku bozulmasının belirtileri her gün yoğunlaşmaktadır.
Haftalık yazılarımızı yayınından birkaç gün önce gazeteye gönderiyoruz. Yazar çoğunluğunu oluşturan gençlerin beğeniyle karşıladığım çabaları, doyurucu yazıları, okurların aradığı konuları ayrıntıyla işleme becerileri, bizim bilgi ağırlıklı inceleme yazılarımızı gereksiz kılmaktadır. Biz, unutulmaması, örnek alınması, yaşamın her alanında bilinmesinde yarar bulunan olayları ve durumları özetleyerek bir tür veri demeti sunuyoruz. Kimi konularda ve sorunlarda görüşlerimizi belirterek çelişkilere ve aykırılıklara değinerek yinelenmemesine katkı veriyoruz. İncelemeleri gençlere bırakıyoruz.
Olaylar geçidi
Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayımlanan ve Kıbrıs’ı tek parça gösteren haritaya ilişkin “google haritalarından yararlanıldığı ama bunun resmiyet kazandırmadığı…” yolundaki açıklama doyurucu değildir. Sitede gerçeği yansıtan bir harita yayımlanabilir, kuşkulara neden olunmazdı.
DTP’liler soruşturma olmamasından güç alarak giderek isteklerini tırmandırmaktadır. Siirt’te kürtçe eğitim için topladıkları dilekçeyi gösterilerle Millî Eğitim Müdürlüğü’ne vermişlerdir. Saçma sapan belgelerin, suç atma çabalarının kanıt olarak kullanıldığı soruşturmalar gözetilirken DTP’lilere ayrıcalıklı davranıldığı izlenimini verecek anlamsız hoşgörüler yanıt aramaktadır. AKP karşıtlarını karalayıp temizlemek için, Atatürkçü Düşünce ve Çağdaş Yaşam dernekleriyle Metal-İş Sendikası’nda olduğu gibi, kuruluşların bile suçlandığı bir ortamda kimi olumsuz çabalarla sakıncalı eylemlerin görmezlikten gelinmesi ilginçtir.
Okul kitaplarından ermeni savlarına “sözde soykırım, asılsız” nitelemelerinin çıkarılıp “1915 Olayları ” denileceği gazete sütunlarına yansımıştır. Bu tutum tümüyle ödündür. “ Ermeni soykırımı olmamıştır ” demeyi suç sayan İsviçre’nin tutumu, ABD’nin yeni Başkanı Obama’nın sözleri, Ermenistan’ın Anayasası ile saldırgan yaklaşımları, Batı’nın ermenilere desteği, ermeni diasporası, hattâ tâcizci Yunanistan’ın ders kitaplarıyla sergilediği düşmanlık gözetilirse Türkiye adına neler yapıldığı daha iyi saptanır. Hiçbir barış tek yanlı olmaz. Türkiye’deki kaçak ermeniler gerçeği ayrı.
Anayasa Mahkemesi’nin kimi güncel konulardaki kararları merak ediliyormuş. Özellikle tele kulak konusundaki denetiminin sonuna ilişkin olasılıklar tartışılıyor. Olumlu karar çıksa ne olur? Tüm dinlemeler yasaya uygun mu? Kararsız dinlemeler olmuyor mu, olmaz mı? Yönetim Anayasa Mahkemesi kararlarını dinlemiyor ki umut beslensin. Yasa dışı dinlemeler, uygulamalar umursanmaksızın sürdürülecektir. Yabancılara toprak satımı, sıkma baş, özelleştirme, Cumhurbaşkanı seçimi koşulları, ormanlar, imar vd. Nice karar verildiğiyle kaldı. Yönetimin yeniden yasama çoğunluğuyla direnip yasalaştırması, uygulama yanlışlıkları ve oyunları, yerine getirmekten kaçınması sonuçsuz bıraktı. Parti kapatmaları gereğince yerine getirilseydi günümüzdeki siyasal bunalımlar yaşanmazdı. İşlerine gelen kararı alkışlayıp işlerine gelmeyen için yargı organlarını sakıncalı dille eleştiren iktidar ve yandaşlarının Ergenekon uygulamalarıyla ilgili savunmaları, bu uygulamaları sevinerek karşılayanların özellikle güneydoğudaki ayrılıkçılarla her bilinmezliği Ergenekon’a bağlayıp yüklemeye çalışan şakşakçı medya adalete saygıdan uzak duranlardır. Her şeye karışan AB’nin suskunluğu ve ilgisizliği amaçlarını kanıtlayan belirtilerden biridir.
AB’nin Türkiye sorumlularından Heather Grabbe’nin “Türkiye’de devletin lâiklik uygulamaları pek normal değil. Hiçbir AB üyesininkine benzemiyor” sözleriyle açıkladığı bilgisizlik değil, amaçlarına uygun açılım çabasının dışa vurumudur.
Davos Güçlülerin Egemenliğinde, dünyayı özellikle ekonomik çözüm önerileriyle sarmalama ortamı olarak kapanacaktır. Kimilerinin gösteri ve varlık savıyla katıldığı karışık-kalabalık toplantı gündem doldurmaktadır.
İçerdeki Tartışmalar
Ulaştırma Bakanı hukuksal gereği değil eylemli aykırılığı savunarak “ Korkmuyorsanız dinlenmekten niye çekiniyorsunuz? ” diyebiliyor. Adalet Bakanı Ergenekon Savcıları için soruşturma başlatma izninden kaçınırken gizliliğe aykırı açılımların soruşturulmasına olur verdiğini açıklıyor. Bu arada bir mahkeme daha dinlenmelere olanak veren kuralın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma kararı alıyor. Yukarda değinmiştik. Hukuk dışılık yaygınlaşıp yönetim korumasında oldukça kararsız, kuralsız dinlemeler sürer.
Kömür dağıtımı artarak hızlanırken, ormanların kıyımı seçim için yine gündeme geldi. 2B yasasıyla güdülen amaç ormanları kurtarmak değil özel girişime ve konut yapımına açarak, işgale göz yumarak seçimde oy toplamaktır.
Kurtlar Vadisi filminin oyuncularından Atillâ Olgaç’ın Kıbrıs Rum yönetimini ayağa kaldıran sözleri Türkiye’ye karşı yeni girişimlerin bahanesi oluyor. Düşmanca davranışlarını artırarak sürdüren rumlar konuyu AİHM’ne taşımak için uğraşıyorlar. Kendilerinin yaptıklarını unutturmak için Türkiye’yi suçluyorlar. Oyuncunun sözlerine katılmak düşünülemez. Ancak doğru olsa bile savaş sırasında, esirlik, Cenevre Sözleşmesi koşulları yönünden irdelenecektir. Rum tarihçi Ronaldos Kaçaunis’in “1963’te rumlar 32 Türk’ü öldürdü” savı da üzerinde önemle durulacak bir açıklamadır. Gelişmeler gerçeği gösterecektir.
İstanbul’da “Encümen-i Daniş ” Toplantıları konuşulurken önceki Genelkurmay Başkanlarından Hüseyin Kıvrıkoğlu şimdiki Genelkurmay Başkanı’nı ziyarete geldi.
Kaçak Yapılanmalar, Rüşvet yakınmaları yineleniyor. Seçim “ Oy için ödün ” uygulamasını getiriyor. Türkiye’ye yazık oluyor.
Kitap
Emekli diplomatlarımızdan ressam Daver Darende’nin yeni yapıtı “Diplomatın Not Defteri” Arkadaş yayınları içinde çıktı. Meslek deneyimlerini, önemli olayları, ilgili kişileriyle sıcak bir dille anlatan Darende’yi kutluyor, dış ilişkilerimizle ülkemiz yönünden gözetilecek durumlar nedeniyle okurlarımıza salık veriyoruz.
http://www.turksolu.com.tr/222/ozden222.htm
***