SEÇİMLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SEÇİMLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2021 Perşembe

ŞEHİRLERDE SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI, GÜVENLİK BÖLGELERİ VE SEÇİMLER

ŞEHİRLERDE SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI, GÜVENLİK BÖLGELERİ VE SEÇİMLER



Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
08.09.2015 

Şehirlerde sık sık ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve kırsal alanların güvenlik bölgesi ilan edilmesi "serbestliğin esas olduğu" seçim ortamını ortadan kaldırmaktadır. Son olarak Batman'ın bazı bölümlerinin Mart 2016'ya kadar güvenlik bölgesi ilan edilmesi bize bu konuda önemli bilgiler verebilir. Bununla devlet ya seçimleri ertelemek ya da bir çok yeri güvenlik bölgesi ilan edip seçim sandıklarını belirli yerlerde taşımalı yöntemle yapmak isteyebilir. Devletin taşımalı sandık yöntemini denemesi demek çoğunluğu HDP seçmeni olan seçmenlerin sandığa gitmesini önlemekten başka bir sonucu olamaz. Bunun tepkisel sonucu da çatışmaları daha da içinden çıkılmaz duruma getirir. 

Güvenlik Bölgesi ilanı sıradan bir olay değildir. Son olarak 16 Askerin hayatını kaybettiği Dağlıca güvenlik bölgesi ilan edilen bir bölgedir. TSK bu bölgeye askeri yığınaklar yaparak PKK'ye karşı savaş pozisyonunu en üst düzeye çıkarmaktadır. Ancak TSK'nin güvenlik bölgesi ilanı ile şu ana kadar elde ettiği bir başarısı yoktur. PKK'nin yeni savunma/saldırı taktikleri ilan edilen güvenlik bölgesini TSK için tuzak haline getirmiştir. Bu bakımdan Dağlıca örneği önemli bir örnektir. Güvenlik bölgesi ilanının sivillerin ekonomik/geçim şartlarını da zora soktuğu dikkate alındığında bunun bölge halkına zarar verdiği de açıktır. 1990'lı yıllarda olduğu gibi Kürt toplumunda "Koruculaştırma / İtiraflaştırmanın" alt yapısı kalmamıştır. 

O yıllarda Kürtlerin çatışmasını esas alan Hizbullah/PKK gibi çatışmalara Kürtler artık prim vermiyor. AKP ve Erdoğan'ın sürekli gündeme getirdiği Yasin Börü olayı gerekli ortamı yaratmaya yetmedi. Kürdistan'da Kürtleri birbirine çatıştırmanın mümkün olmadığını gördükçe Kürdistan'ın kentlerine ve köylerine daha fazla askeri/polisiye güç yığma yolunu seçmekle kalmamış, Dağlıca olayından sonra görüldüğü gibi Batı'da yaşayan Kürtlere ve HDP binalarına ırkçı saldırı startı verilmiştir. Kobani'yle dayanışmaya gelen Türkiye toplumunun dayanışmacı sesi 33 gencin öldürülmesi bu konuda Türk toplumuna verilmiş "Kürtlerle dayanışmaya gidenlerin sonucu budur" şeklinde bir mesajdır. Ne olursa olsun bu mesajın başarıya ulaşamayacağı Osmaniye'de kardeşinin cenaze töreninindeki Yarbay Mehmet Alkan'ın konuşmasıyla ortaya çıktı. Toplumun geneli çatışmalı ortamdan kimin siyasal yarar elde etmek istediğini gördü. Ne yazık ki, Yarbay Mehmet Alkan'ın tepkisine benzer tepkiler Dağlıca olayında gösterilmedi. Hürriyet internet sitesi bu tepkiyi gösteren bir haber yayınladıysa da Hürriyet'in saldırıya uğraması, tepkilerin adresinin Hükümet ve Erdoğan'a değil de HDP ve Kürtlere olmasının yolunu açtı. Henüz Dağlıca olayı yokken CHP'nin sınırötesine asker gönderilmesi tezkeresine evet demiş olması, Dağlıca'dan sonra Kılıçdaroğlu'nun Davutoğlu'nu makamında ziyaret etmesi ve CHP MYK'sından barış ve çatışmasızlığa yönelik hiç bir söylemde bulunulmamış olması, AKP/MHP/CHP'nin tehlikeli birlikteliğinin gözönünde bulundurulması gerekiyor. Bununla CHP'nin Kürt bölgelerine heyet göndermesinin samimiyetini de sorgular hale getiriyor. 

Kürt Siyasal Hareketi(KSH) bu şekilde sadece mecliste yalnızlığa mahkum edilmiyor. Yukarıda Suruç Katliamında olduğu gibi sol/sosyalist, liberal demokratlar ve Alevilerin desteği de yok edilmeye çalışılıyor. 

HDP ve PKK, bulunduklararı konum ve oynadıkları rol bilinmesine rağmen 7 Haziran seçimlerinden önce HDP'ye destek veren bazı kesimler AKP tarafından çok önceden bitirilen çözüm süreci ve çatışmasızlığın sanki PKK tarafından bitirildiğini ileri sürerek savaşı sürdürenlerin ekmeğine yağ sürüyorlar. Bu kesimler bunu savunurken, PKK'nin çatışmalara devam etmesi halinde çatışmalı ortamın HDP'nin 1 Kasım'da yüzde on barajının altında kalabileceği gerekçesini kullanıyorlar. Bu konuda PKK ile Erdoğan'ı yanyana göstermeye kadar gidebiliyorlar. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ahmet İnsel yazısında "İki taraf da farklı açılardan HDP’nin temsil kapasitesine sahip olmadığını gösterme çabasında birleşiyorlar. 

Ölüm borazanları yeniden karşılıklı çalıyor. " demesi bunun örneklerinden biridir. 
Dağlıca Olayının nasıl olduğu konusunda ne hükümet ne de TSK kamuoyuna doyurucu bir bilgi vermemiştir. Olay olduğu günden itibaren "yola döşenmiş el yapımı patlayıcıların patlatılması" şeklinde veriliyor. Olay öncesi ve sonrasında çatışma yaşanıp yaşanmadığından söz edilmiyor. Yine Tabur Komutanı Yarbay'ın nasıl öldürüldüğü konusunda büyük belirsizlik vardır. Daha öncesinde gerek Yarbay Mehmet Alkan'ın ve başka bölgedeki komutanların "gerekçesiz savaşmak istemedikleri" yönündeki bazı açıklamalar biliniyor. CB Erdoğan'ın Dağlıca olayının olduğu akşam ölümlerin "temizlik hareketi yapılırken ilgili birimlerin" hatası olarak nitelemesi Yarbay'ın ölümünün 20 Yıl önce Lice'de öldürülen Tuğgeneral Bahattin Aydın'ı akla getiriyor. 

Hatırlanacağı gibi Bahattin Aydın'ın PKK tarafından öldürüldüğü söylenmesine sonradan JİTEM'in öldürdüğü ortaya çıkmıştı. 

Şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyetinin Kürdistan'daki varlığı AKP üzerinden sürdürülüyordu. Son yıllarda AKP'nin giderek erimesi Türk siyasetinin 
Kürdistanda iflası anlamına geliyor. Türk siyasetinin Kürdistan'da erimesi demek, Kürdistan'da olağanüstü koşullarda sürdürülse de bundan sonra demokratik yaşamın sürdürmenin gereksizliği anlamına geliyor. 

Nitekim, CB Erdoğan 7 Haziran'da HDP'nin aldığı sonucu tanımayarak yeniden seçim demesi bu anlama geliyor. Öyle anlaşılıyor ki, AKP Kürdistan'da halkın sandığa gitmesini önleyerek istediği sonucu almak istiyor. 

Nasıl Valileri atıyorsa Milletvekillerini de kendisi atamak istiyor.
 
***

5 Kasım 2019 Salı

GEÇMİŞİMİZLE BUGÜNÜ MUKAYESE YAZILARI., BÖLÜM 8

GEÇMİŞİMİZLE BUGÜNÜ MUKAYESE YAZILARI.,   BÖLÜM 8


MENBİÇ GÖRÜŞMESİ, KUZEY IRAK POZİSYONU VE SEÇİMLER.


Ahmet Kılıçaslan Aytar.,
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
 Jun 05 05:01PM +0300

MENBİÇ GÖRÜŞMESİ, KUZEY IRAK POZİSYONU VE SEÇİMLER


     Kaos'un hakim olduğu Irak ve Suriye'de hadiseler, hedefler, yöntemler, araçlar, ilişkiler mütemadiyen değişiyor.
Toplam savaş karşısında ABD, Rusya, Türkiye, İsrail, İran ve Avrupalı? ülkeler bir taraftan çıkarlarını sağlamak, diğer taraftan savaş suçlarından kurtulmak için yarışıyor. Yazık ki, bu topraklar kurallara dayalı küresel düzenin hızla çözüldüğü bir girdap durumundadır...

*
İslam Devleti (İŞİD) Suriye ve Irak'ta toprağa bağlı olmayan yeni mücadelede stratejisinde yeni siyasi çıkış yolları ve ittifak arayışındadır.
Suriye ve Irak'tan İŞİD'i süpüren? Kürtler, ABD'nin desteğiyle önemli su, tarım alanları, petrol ve doğal gaz alanlarını kontrol etme hedeflerini
pekiştiriyor.
Bir taraftan da Kürtler arası ilişkilerde rekabet derinleşmiş, her bir grup kendi lehine stratejik kazanımların peşine düşmüştür.

*
Suriye ve Irak, işbu çıkarlar çerçevesinde daha geniş bir uluslararası çatışma ortamı haline gelmekte, çözümleme imkansızlaşmaktadır.
Tehlikeli olan şey ise taraflar arasında başka çatışmaların gerçekleşme ihtimalinin yükselmekte oluşudur.
Özellikle İsrail ve İran askeri kuvvetlerinin karşı karşıya gelebilecek olması gibi bir felâket herkesi korkutuyor...

*
Türkiye ise Suriye ve Irak'ın kuzeyinde terör koridoru oluşumunu engellemek başlığında Kürtlere karşı kapsamlı bir mücadele sürdürüyor.
Bu mücadele aslında Türkiye'nin, yabancı diyarlarda Suriye ve Irak'la savaşı anlamına geliyor.
Ama bu suretle Türkiye esasen ABD'nin izniyle çıkarları birbirleriyle farklı ülkelerin Suriye ve Irak'ı geniş bir uluslararası çatışma ortamı
haline getirmesinin önüne geçiyor!
Üstelik ABD adına Çin'in İpek Yolu projesinde çok önemli bir yeri olan Deir el-Zor ve Palmyra'dan Türkiye'ye uzanan güzergahı gözlüyor.

*
Ve Türkiye bu savaşımında mütemadiyen yeni cepheler açıyor.
Birbirinden farklı her neden yeni bir cephenin kurulması sonucunu veriyor...

*
Çünkü Türkiye hükümeti; Cumhuriyetin 1938 yılına kadar gerçekleşen anlaşmaların sınırı içinde ülke birliğinin temeline işaret eden Misak-ı
Milli'sini, Ve bu perspektifte "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesini reddediyor.
Bunun yerine 28 Ocak 1920'de İstanbul'da son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin kabul ettiği saldırgan Misak'ı Milli ilkesinden hareketle, Kuzey Suriye ve Irak'ta İslamcı yeni Osmanlı Devleti için gerekli olan su, tarım alanları, petrol ve doğal gaz alanlarını kontrol etme hedefini gözetiyor.
Sonra çıkarları birbirleriyle farklı ülkelerin Suriye ve Irak'ı geniş bir uluslararası çatışma ortamı haline getirmesinin önüne geçme görevi
karşılığında;
Bu hedefe ulaşmak için ABD'nin himmetinden medet umuyor!

*
4 Haziran'da Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu'nun, " YPG militanlarının Menbiç'i boşaltması" konusunda Washington'da yaptığı görüşmelerin ardından,
"Yol haritasının onaylanması, Amerika'nın bize verdiği sözü tutması anlamına geliyor " açıklamasını yukarıdaki çerçevede değerlendirmek
gerekiyor.
Nitekim AKP Genel Başkan Yardımcısı H.Yazıcı, Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu ile ABD'li mevkidaşı M.Pompeo'nun Washington'daki Menbiç görüşmesini,
"Umarım Amerika sözünü tutar " ifadesiyle değerlendiriyor...

*
Pazar günü de Başbakan B. Yıldırım, Türkiye'nin Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki askeri varlığını terörü yok etmek üzere ikiye katladığını, TSK'nın Irak topraklarında 27 kilometre derinlikte operasyonlar tertiplediğini açıklıyor.
Ayrıca Suriye'de "Fırat'ın batısı anlamına gelen Afrin ve Fırat Kalkanı bölgesinde 250 kilometrelik bir mesafeyi terörden temizlediklerini " söylüyor.
Dün toplanan Bakanlar Kurulu ardından Hükümet Sözcüsü de koroya katılıyor ve " Türkiye Kandil'e girebilir, her an her şey olabilir" diyor...

*
Birkaç yıldır Türkiye, tıpkı Suriye'de olduğu gibi Irak'ın da geniş bir uluslararası çatışma ortamı haline ge?tirilmesinin önüne geçme görevindedir.
Bu sırada Kürtçü terörle mücadele kisvesi altında Irak'ın kuzeyinde de petrol ve doğal gaz alanlarını kontrol etme hedefini koşturuyor.
Nitekim Türk hükümeti Kandil, Maxmur ve Şengal'e operasyon yapmak talebiyle Irak hükümetine Musul sınırlarında yeni bir gümrük kapısı açma ve İrak ile
ticareti geliştirme teklifini hayata geçiriyor...

*
Buna göre Türkiye hükümeti, Irak hükümetinin PKK'ye yönelik operasyonlara izin vermesi karşılığında, Habur'un batısında Şırnak/ Silopi'ye bağlı
Ovaköy'de yeni bir sınır kapısı açıyor.

Bu kapıdan yapılan ihracaatın Telafer, Musul'dan Ninova ve Bağdat'a ulaşması planlanıyor.

Aslında Türk Ordusu Ovaköy'den Musul'un kuzeyine kadar olan 50 kilometrelik alanda bulunan İran'a bağlı Haşdi Şabi ve Şengal Direniş Birliklerini engellemeye çalışıyor.
ABD adına Irak'ta Musul'un kuzeybatısında yer alan stratejik konuma sahip Irak- İran ticaret koridorunu ve Irak'ın Peshkhabur kentine yapılan kuzeydoğu geçidiyle uluslararası piyasalara ulaşan güzergahı da kontrol altında tutuyor.

Ama Kürtçü terörle mücadele kisvesi altında Irak'ın kuzeyinde petrol ve doğal gaz alanlarında hak sahibi olmanın hedefini koşturuyor.
Son bir haftadır şehit edilen Türk askerleri Ovaköy'ün Telafer'e ve Musul'a giden ana yola bağlanması için 120 kilometrelik bir stabilize yolun
inşasındaki görevlilerdir...

*
Dışişleri Bakanı M. Çavuşoğlu, ABD'li mevkidaşı M.Pompeo'nun dün Washington'daki Menbiç görüşmesini aktarırken, "Net bir gün söz konusu. Takvim sayesinde sürüncemede kalmayacak. Ama Anadolu Ajansının sonradan düzelttiği haberindeki gibi 30 gün söz konusu değil. Bu, sahada birlikte atılacak adımlara bağlı. 6 aydan az bir süreden bahsediyoruz " ifadesini de;

Türkiye'nin 24 Haziran' dan itibaren mutlaka farklı etnik ve dini kökenlerden gelen insanları bir arada yaşatmak için normalleşeceği bir
perspektifte düşünmek gerekiyor.

6. 6. 2018
Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com

*******************


TAYYİP ERDOĞAN’IN SAHTE DİPLOMA DAVA DOSYASI.,


ANAYASA MAHKEMESİ VE A.İ.H.M’e (32372/18 YAPTIĞIM BAŞVURULARIN METNİDİR. SAKLAYIN ASLA ASLA BU DAVADAN KURTULAMAZLAR..


EYÜP  LİSESİ  Diploması  yok  ise  (  yok  olduğu  anlaşılıyor  );  
Recep  Tayyip  ERDOĞAN’ ın;  İLÂHİYAT   FAKÜLTESİ  dışında,  hiçbir  yüksek  öğrenim  kurumundan  bırakınız  diploma  almasını;  Hiçbir  yüksek  öğrenim  
kurumuna  kayıt  yaptırmasının  dahi  olanağı  olmadığı  için;  YÜKSEK  ÖĞRENİMİ’  nin  hiç  olmadığı;  otomatik  olarak  kesinleşmiş  olmaktadır.  Ben 36  yıl; lise ve dengi  okullarda  fiilen  öğretmenlik  yaptığım  için;  
bu  konuları  çok  iyi  bilirim.  Yüce   mahkemeniz’  in  bu  konuyu  ANAYASA  MAHKEMESİ  ile  YARGITAY  CUMHURİYET  BAŞSAVCILIĞI’ na  taşımasını;  
RECEP  TAYYİP  ERDOĞAN’ ın  sahte  evrak  tanzim  ettirerek;  YÜKSEK  SEÇİM  KURULU’ nu  kandırıp;  
CUMHURBAŞKANLIĞI  YÜCE  MAKAMI’ nı   HİLE  ile  İŞGAL   ETME   SUÇU’  ndan  YARGILANMASI’  nın  temin  edilmesini;  en  derin  saygılarımla  
ARZ ve TALEP ediyorum.  
Timur EREN 05 Haziran 2018

http://www.bagimsizozgurmedya.com/timur-eren--erdogan-in-eyup--lisesi--diplomasi-yok--15364.html

Timur EREN: ERDOĞAN’ ın' EYÜP LİSESİ diploması yok...
Bir kişini bildiği sır iki kişini bildiği medyadır ve bunu yayınlamak medyanın görevidir... 
Evet, Bu iddiaya dikkat etmek gerekir...

https://groups.google.com/forum/#!topic/dunyaturkbirligi/npa_b2PdGmQ


1.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 79;Yüksek Seçim Kurulu Kararları yargı denetimi dışındadır.

2.30.03 20111 sayılı Anayasa Mahkemesi kuruluş Kanununa göre de YSK Kararları Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı yoktur

3.Yüksek Seçim Kuruluna yaptığımız 11.05.2017 sayılı “Recep Tayyip Erdoğan “T.C. Anayasası Gereği Cumhurbaşkanı olmak için “Yüksek Öğrenim yaptığına dair onaylı Diploma ibraz etmelidir” ancak ibraz ettiği diploma noter sureti sahtedir.

Cumhurbaşkanlığından alınmalı ve seçim yenilenmelidir başvurumuzu değerlendirmiş 23.05.2017 tarihli 697 nolu kararıyla oy birliğiyle reddetmiştir.
Karar ektedir.(no 1 ek)

4.Kararda “Noterden alınmış diploma suretinin sahteliği ancak mahkeme kararı veya aynı kuvvette bir başka belge ile ispatlanabilir”denmiştir.

5.Bu ifadelerine dayanarak 04.05.2018 tarihli başvurumuzda “Ankara 39.Asliye Ceza Mahkemesinin bir Cumhurbaşkanına Hakaret Davasında celbettirdiği ve daha önce bir siyasi parti tarafından talep edildiği için YSK tarafından Yayınlanan 2014 yılına ait “Noter onaylı Diploma suretinin”Sahte olduğunun” kanıtlandığını öne sürerek delilleri “KUVVETLİ BELGE”olarak sunduk.
Bu başvuruda 2014 de İstanbul 16.cı Noterliğinin 01113nolu yevmiye kaydında yer alan 27.haziran 2014 tarihli DİPLOMA SURETİ”İNCELENMİŞ ve bu eksiklerle sahte olduğu belirlenmiştir.

A)

Bu 2014 de alınan “NOTER TASTİKLİ SURET” Hangi orijinaldendir belli değildir.
Eğer SURET GERÇEK DİPLOMADAN çıkartıldıysa bu imkansızdır.
Çünkü Recep Tayyip Erdoğan 2011 yılında Mezunu olduğunu iddia ettiği Marmara Üniversitesi rektörlüğüne başvurmuş ve 1 DUPLİKATA almıştır.
Dolayısıyla bu SURET ASIL DİPLOMADAN çıkartılamaz..
(EK 2)

B)

Eğer bu suret yine aynı noterliğin yani İstanbul 15.ci noterliğinin 13 Nisan 1994 Tarihli “DİPLOMA SURETİNDEN”SURET ALINMAK ŞEKLİNDE ÇIKARTILDIYSA 2014 de YSKya verilen Diploma Suretinin suretinde 13 Nisan 1994 tarihi neden yer almamaktadır?
EK 3ve 4)

C)

(EK 5 )de açıkça görüleceği üzere YSK tarafından Yayınlanan 2014 Tarihli Diploma Üzerindeki incelemede “fotoshop yapılarak “TİCARİ SİLİNEREK “İDARİ”YAZILMIŞTIR.
Çünkü R.Tayyip Erdoğan’ın “DİPLOMASI” zamanına uydurulmak zorunda kalınmıştır.

D)

2018 yılına kadar Marmara Üniversitesi Diploma Sorgulama database içinde yapılan DİPLOMA ARAMALARINDA R.Tayyip Erdoğan çıkmamaktadır.

E)

Ancak 2018 başında birden Data Base’de R.Tayyip Erdoğan çıkmaya başlamış ve YSK(Yüksek seçim kurulu)da hemen Ani bir kararla “ONAYLI DİPLOMA ÖRNEĞİ yerine E-devlet sitesinden alınacak digital kayıtın da kabul edeceğini açıklamıştır(YSK 327 numaralı kararı)
Yaptığımız araştırmalarda arkadaşı ALİ İBİŞ’in Marmara Üniversitesi “data base”indeki yerine R.Tayyip Erdoğan kaydının konulduğunu anladık. Çünkü 2018 başına kadar DataBase aramasında çıkan Ali İbiş ,R.Tayyip Erdoğan çıkmaya başladıktan sonra taramalarda çıkmamaktadır.
(EK 6)

Bu konuda yapılan tüm yayınlar hiç bir gerekçe gösterilmeden Ankara 6.Sulh Ceza Hakimliği 2018/4281 ve 12.06.2018 kararla tedbir altına aldırılmış kamunun ulaşımına kapatılmıştır.
örnek:

http://grihat.com/erdoganin-sahte-diplomasi-ali-ibisin-dip…/

Bu bilgilerin yer aldığı başvurumuz da “”YÜKSEK SEÇİM KURULU” YSK tarafından 15.05.2018 tarihli 2018/444 kararla reddedildi.
Red mektubunun ulaşmasından sonra yapılan araştırmalardan gördüğümüz bu mektubun”MATBU”olduğu ve verilen hiç bir delilin araştırılmadığı her başvuruya aynı cevap verildiğini anladık.
Zaten YSK Daha öceki 697 nolu kararında”YSK BİR ARAŞTIRMA KURUMU DEĞİLDİR”yazmıştı.

6-İÇ HUKUK YSK TARAFINDAN 2 DEFA REDDEDİLİNCE BİTMİŞ VE Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 79;DAKİ “”Yüksek Seçim Kurulu Kararları yargı denetimi dışındadır “””HÜKMÜ GEREĞİ”””A.İ.H.Mahkemesine”” BAŞVURU HAKKIMIZ “ANAYASANIN “SEÇME VE SEÇİLME HAKKI”HAK KAYBI NEDENİYLE DOĞMUŞTUR.

7- R.Tayyip Erdoğan dikte ettirdiği 2001 yılında basılan ve Ruşen Çakır/Fehmi Çalmuk tarafından yazılan “Bir Dönüşümün Öyküsü”Kitabında
(EK 7-8-9)Kitabında 1973 yılında İmam Hatip Lisesini bitirdiğini ,İHL mezunlarının sadece meslekleriyle ilgili İLAHİYAT fakültelerine girdiklerinden Üniversite sınavlarında kazanmış olduğu Erzurum Atatürk Üniversitesine gitmediğini 1974 yılında Eyüp Lisesi FARK SINAVLARINA girdiğini ve tekrar girdiği Üniversite Giriş Sınavını kazanarak Üniversiteye girdiğini yazdırmıştır

8- Yine (EK 10-ve 11de ) göreceğiniz üzere “YANDAŞ”gazetecilerinden Yeni Şafak Gazetesi yazarı MUAMMER PAMUK’A dikte ettirp daha sonra da kendi kontrolünden geçirerek yayınlattığı “YASAKLI UMUT”kitabında aynı şeyleri tekrarlatmakta o zamanki adı “İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisini”kazandığını açıkça beyan etmiştir.
Daha önce bilgilerinize sunduğumuz (EK5de)açıkça görüldüğü üzere “İSTANBUL İKTİSADİ VE TİCARİ İLİMLER AKADEMİSİNE”GİRMİŞ AMA NASIL OLUYORSA DİPLOMASI”İKTİSADİ VE TİCARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ”olarak alınmıştır.

Belli ki”yüksek seçim kuruluna sunulmuş olan 2014 tarihli suretgin çıakrılmış olduğu orijinal açıkça bir hile ile bir başkasının DİPLOMASINDAN”üretilmiştir.
Bu nedenle de “TİCARİ” İBARESİ “İDARİ” İLE DEĞİŞTİRİLİŞ AMA ACEMİ BİR FOTOSHOP ÇALIŞMASI İLE MARGİNLER KAYDIRILMIŞTIR

Her 2 kitapta da yer alan Üniversiteye 1974 yılında girdim” beyanları TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI RESMİ SİTESİNDE İSE 1973 YILINDA GİRDİM OLARAK YER ALMAKTADIR.
(EK12)

YA KİTAPLAR YA DA BU BEYAN YALANDIR.

https://www.tccb.gov.tr/receptayyiperdogan/biyografi/

9- ÜNİVERSİTEDE DİPLOMA HAZIRLANANA KADAN ÖĞRENCİYE VERİLEN ÜNİVERSİTE MEZUNU OLDUĞUNU BİLDİREN “ÇIKIŞ KAĞIDI”DA normalden değişiktir.
(EK 13-14)Belli ki burada da bir hile yapılmıştır.
Gerçek bir ÇIKIŞ BELGESİ İLE KENDİ ÇIKIŞ BELGESİ karşılaştırmalı olarak bilgilerinize sunulmaktadır.

10- A.İ.H.M ve diğer Mahkemelere sunulmak üzere Devlet Kurumlarından Talep edilen Belgelerin tümü “R.TayyipErdoğan’ın Özel hayatı bahanesiyle Mahkemelere de bize de gönderilmemektedir.
Her gün attığı imzalarla TEK ADAM rejimi temsilcisi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini “temsil ve ilzam”eden bir Cumhurbaşkanının Seçilme şartlarını hile ile geçerek ANAYASAMIZIN EN TEMEL HAKKI OLAN SEÇME SEÇİLME HAKKININ KAYBOLMASINA VE SÜREKLİ İHLALİNE engel olmak üzere mahkemelere gönderilmesini sürekli olarak talep ettiğimiz kurumlardan gelen cevaplar
(EK15-16)de yer almaktadır

11- Devlet Kurumları “DİPLOMA ÖZEL HAYATTIR”bahanesiyle talepleri reddettiklerinden başvurduğumuz “TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI GENEL SEKRETERLİĞİ
“Belgelerin mahkemelere gönderilmesi”isteğimize garip bir cevap vermiş ve “MAHKEMELERE İNTİKAL ETMİŞ KONULARDA DİLEKÇE KABUL ETMEYİZ”demiştir. Cevapları (EK17)dedir

12- Baskılardan bunalan R.Tayyip Erdoğan ,04.06.2016da sınıf arkadaşı olduğunu iddia ettiği Marmara Üniversitesi Rektörü Emin Arat’a seslenerek”ARŞİVDEN ÇIKART ŞU DİPLOMAYI”demiştir.

Sadece bu örnek bile R.Tayyip Erdoğan’ın bir gün bile üniversiteye gitmediğini kanıtlamaktadır.

Çünkü Üniversite mezunu olan herkes bilir ki diplomayı almışsanız(ki Kendisi de almış ve Kaybettiğini beyan ederek bir de duplikata almıştır)
Üniverite arşivinde diploma kalmaz size sadece 2 satır yazılarak bir yazılı belge verilir..

http://www.diken.com.tr/erdogan-diplomasi-icin-sinif-arkad…/

Rektör 2018de istifa edip baskılara dayanamayarak ayrılmıştır.

13- 2016 yılının Kasım ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan başvuru ve İstanbul’un Ankaraya göndermesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından R.Tayyip Erdoğan’a “Sahtecilik ve dolandırıcılık” soruşturması açılmış ancak nedense GİZLİLİK KARARI”koyulmuştur.

Aradan 24 ay geçmesine ve Burhaniye 2.Asliye Ceza Mahkemesince bu soruşturmanın “AKIBETİ”2018 yılının Nisan Mayıs ve Eylül aylarında 3 defa istenmesine rağmen hala bir cevap alınamamaktadır.

Bizim başvurduğumuz devlet kurumları en fazla 15 günde “ ÖZEL HAYAT ” bahanesiyle bilgi göndermemekte ama cevap vermektedirler

Nasıl olur da Ankara Cumhuriyet Savcılığının Soruşturması 24 ay sürebilir.

Son derece basit bir soruşturmadır. Yapılan Suç Duyrusu dilekçesi ve Burhaniye 2.Asliye Ceza Mahkemesinin talebi

(EK 18-19-20de)bilgilerinize sunulmaktadır. T.C. Adaleti belli ki büyük bir baskı altındadır ve Anayasa 101 SEÇME SEÇİLME HAK KAYBIMIZ AÇIKTIR

14- A.İ.H.Mahkemesi ve diğer mahkemelere gereğinde sunulmak üzere Anayasamızın 39. maddesi olan ispat hakkı ve Türk Ceza Kanununun 127Maddesinde tekrarlanan amir hükümler nedeniyle talep ettiğimiz bilgiler ve kurumlar şunlardır

A) 

1973 yılı Ekim ayının 5inde bütünlemedeMezun olduğu İstanbul Fatih İmam Hatip Lisesi (şimdi R.Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi)müdürlüğünden Milli Eğitim İstanbul Bölge ve Milli Eğitim Bakanlığından “DİPLOMA KÜTÜĞÜ ANA DEFTER ORİJİNALİNDEN ALINMIŞ “MEZUN OLDUKTAN SONRA NEREYE GİTMİŞ”KAYDI not; Ergün Poyraz’ın DİPLOMASIZ adlı kitabı 3 yıla yakındır satılmakta hakkında tek bir soruşturma yalanlama dava ve toplama kararı bulunmamaktadır. Bu Kitapta Ergün Poyraz elinde bu kaydın kopyasının bulunduğunu ve R.Tayyip Erdoğan’ın İmam Hatip Lisesinden sonra hiçbir eğitim kurumuna gitmediğini açıkça yazmaktadır.

(EK 21-22-23-24)

Ergün Poyraz A.İ.H.Mahkemesinde bile tanık olarak ifade vermeyi kabul etmiştir.

İstendiği zaman ya bir NOTER aracılığı ile ya da Bizzat gelerek ifade vermeye hazırdır

B)

İstanbul Eyüp Lisesi Müdürlüğünden 1973 veya 1974 yılında girdiği “lise fark dersleri sınavları”transkripti ve diploma verdilerse diploma kütüğü aslı veya onaylı kopyası .

C)

Marmara Üniversitesi Rektörlüğünden,

- Not transcripti

- Milli Savunma Bakanlığına R.Tayyip Erdoğan’ın her Türk erkek vatandaşı için zorunlu olan askerlik hizmetinin tecili için yazılmış en az 6adet olması gereken tecil yazılarının kopyaları

- Diploma defterinin aslı veya onaylı kopyası

- Ali İbiş adlı mezunun 2018e kadar diploma sorgulamada çıkması ama R.Tayyip Erdoğan kaydının çıkmamasına rağmen 2018 sorgulamasında Ali İbi’in data basede çıkmamasına karşılık R.Tayyip Erdoğan’ın çıkmasının açıklaması.

NOT; Ali İbiş Erdoğan tarafından AKP Milletvekili yapılarak ödüllendirilmiş görülmektedir.

(KIRŞEHİR – 1953, Hüseyin – Urgış – İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi – Özel Sektör Yöneticisi, Serbest Ticaret, İSEGEV Vakfı Kurucu Başkanı, Üsküdar . Erdoğan belediye başkanı olunca biyografisine, marmara üniversitesi mezunu olduğunu ekledi Dönemin milliyet gazetesi olayların üstüne gidip yeteri kadar rezil etse de daha sonraları olayın üstü kapatıldı
(EK 25-26Milliyet Gazetesi)

-Çıkış Belgesi iade edildiğinde koçana eklenir ve diploma verilir.Çıkış Belgesinin koçan kaydını

D)

Milli Savunma Bakanlığı Genel Kurmay Başkanlığından -Askere gittiği zaman verdiği diplomayı,, -Milli Savnma Bakanlığı Askere Alma dairesine Marmara Üniversitesi veya her hangi bir üniversiteden yazılmış “öğrenci olduğunu tevsik ederek tecil isteyen en az 8 adet olması gereken “tecil yazılarının aslı veya onaylı kopyası

E)

Üniversite giriş sınavını yapan Ö.S.Y.M Başkanlığından.,

-1973 ve/veya 1974de girdiğini iddia ettiği Üniversite Sınavlarına Başvuru belgelerini
-Sınav Sonuç Belgelerini
-Hangi Üniversiteye Kaydolduğunun bildirilmesini

F)

YSK 2014DEKİ DİPLOMASINI KAMUYA AÇIKLADIĞINDAN DOLAYI özel hayat bahanesinin arkasına sığınamayacağından, R.Tayyip Erdoğan’ın 1991 Genel Seçimlerinde  ve 1994 Yerel Seçimlerinde YSKya verdiği diploma veya suretlerin onaylı kopyalarını (ilk suret 13Nisan 1994 ama Erdoğan’ın seçildiği Yerel seçim 27 Mart 1994 dür.

G)

T.C.Adalet Bakanlığı Ceza İşlerinden Erdoğan’ınMahkum olduğu ceza aldığı 3 davanın soruşturması ve yargılanması sırasında verdiği “öğrenim beyanlarını Mahkemelere ve A.İ.H.Mahkemesine verilmek üzere istedim.
-Kışkırtıcılık
-Kaçak İnşaat
-Sandık Başkanına hakaret

TALEBİMİZ;

YSK KARARLARI TARTIŞILMAZ VE İTİRAZ EDİLEMEZ OLDUĞUNDAN DOLAYI ,2014 DE AÇIKLADIĞI DİPLOMA SURETİ OLDUĞUNA GÖRE “ÖZEL HAYAT”SÖZ KONUSU OLAMAZ DEMEKTİR.
DOLAYISIYLA TÜM BELGELERİN BAŞTA MAHKEMELER OLMAK ÜZERE KAMUYA AÇILMASI GEREKMEKTEDİR.
A.İ.H.M de bu belgeleri istemelidir BU KONU BAŞKA TÜRLÜ AYDINLANAMAZ

https://www.turkishnews.com/tr/content/2018/11/13/tayyip-erdoganin-sahte-diploma-dava-dosyasi/


***


GÖKÇE FIRAT'TAN MARMARA ÜNİVERSİTESİ'NDE BASIN AÇIKLAMASI

TAYYİP ERDOĞAN'IN DİPLOMASI SAHTE!


Değerli basın mensupları. 
Tayyip Erdoğan’ın diplomasının sahte olup olmadığı ile ilgili bir basın açıklaması yapacağım. Bu açıklama sırasında Tayyip Erdoğan’ın öğrencilik hayatını liseden itibaren madde madde masaya yatıracağım. 

1. Tayyip Erdoğan 1965 yılında İmam Hatip Lisesi’ne kaydolmuş. O dönem orta kısmı 4, lise kısmı 3 yıl olmak üzere İmam Hatip Lisesi toplam 7 yıl eğitim veriyor. Tayyip Erdoğan bu okuldan 1972-73 döneminde, 1973 yazında, yani 8 yıl sonra mezun oluyor. 
Demek ki, İmam Hatip Lisesi’nde 1 yıl sınıfta kalmış. 
Tayyip Erdoğan hangi yıl sınıfta kaldı? 
Hangi derslerden sınıfta kaldı? 
Kaldığı derslerin içerisinde Kur’an ve Siyer (Peygamberin Hayatı) dersleri var mı?

2. Tayyip Erdoğan 31 Mayıs 1973 tarihinde İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden mezun oluyor. Fakat, bundan sonra Eyüp Lisesi’nden fark dersleri verdiğini iddia ediyor. Halbuki vermesi gereken fark dersleri toplam 6 ders ve devletin bu dersler için belirlediği süre 1 yıl. 
Yani Tayyip Erdoğan biyografisinde belirttiği gibi 1973-74 öğrenim döneminde üniversiteye girmiş olamaz. En erken girebileceği tarih 1974-75.

3. Tayyip Erdoğan’ın hayatını anlatan ve TRT’de yayınlanan bir belgeselde o yıllarda İmam Hatip mezunlarının üniversiteye alınmadığını, bu nedenle Siyasal Bilgiler’e giremediğini belirtmektedir. Yine aynı konuşmasında Eyüp Lisesi’nden fark dersleri vererek Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girdiğini iddia etmektedir. 

Bu konuşmadan çıkabilecek sonuç Tayyip Erdoğan’ın üniversiteye giremediği ve Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin üniversite statüsünde olmadığıdır.

Ya da Tayyip Erdoğan Siyasal Bilgiler’in kendi sınavını kazanamamış, bu nedenle Akademi’ye yazılmıştır. Ama kendi kitlesine kendisini acındırmak için sanki İmam Hatip mezunlarının Siyasal’a alınmadığı gibi bir izlenim yaratmaya çalışmaktadır. Fark dersi verdiyse Siyasal’a girememesi için hiçbir neden yoktur. 
Asıl şüpheli hareket ise bu belgesel linkinin TRT sitesinden silinmesidir. Bu link niye silindi?

4. Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’nün yaptığı açıklamaya göre, Tayyip Erdoğan 1974 yılında yapılan ve adı o gün Üniversitelerarası Seçme Sınavı (ÜSS) olan yaygın tabirle ÖSS’ye giriyor. Sınavı kazanarak İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne bağlı Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu’na kaydoluyor. 

O halde, ya Tayyip Erdoğan 1973 yılında üniversiteye girdiğini söylerken yalan söylüyor ya da Marmara Üniversitesi 1974 yılında girdi derken yalan söylüyor. 

5. 1973 ve 1974 yılları arasında çok önemli bir fark var. Çünkü 1974 yılına kadar her üniversite ve akademi kendi sınavını yapıyor, bir öğrenci birden fazla üniversiteye başvuru yapabiliyor ve sınavlarına girebiliyor. 

Tayyip Erdoğan’ın kendi biyografisine göre 1973 yılında Akademi’nin kendi sınavına girip üniversiteyi kazanmış olması gerekir. Fakat Marmara Üniversitesi yeni bir açıklama yaparak Tayyip Erdoğan’ın 5 Temmuz 1974 tarihinde o günün ÖSS’sine girerek Akademi’ye kaydolduğunu belirtmektedir. 

O halde Marmara Üniversitesi Tayyip Erdoğan’ın ÜSS giriş belgesini ve ÜSS sonuç belgesini açıklamalıdır. Kaldı ki, 1974 yılında yapılan ÜSS’de öğrenciler girmek istedikleri okulları da tercih ediyorlardı. 

Tayyip Erdoğan, kaç puan alarak hangi tercihine girmiştir? Marmara Üniversitesi’nin ve ÖSYM idaresinin bu belgeleri kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir. 

6. Tayyip Erdoğan’ın üniversiteye girebilmesi için gerekli olan Eyüp Lisesi diploması ve 1974 ÜSS sınav sonuç belgesi ortada yoktur. Bunlar açıklanmadığı sürece değil üniversiteden mezun olması, üniversiteye girişi dahi tartışmalıdır. 

7. Marmara Üniversitesi’nin açıklamasında Tayyip Erdoğan’ın İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin Aksaray İktisadi İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu’na kaydolduğu bilgisi veriliyor. Yani Tayyip Erdoğan 4 yıllık bir üniversiteye değil, 4 yıllık üniversiteye bağlı 2 yıllık bir yüksek okula kaydolmuştur. 

Nitekim, Ankara’da görülmekte olan bir davada Tayyip Erdoğan’ın avukatı üniversite mezuniyetine ilişkin bir açıklama yapmış ve 4 ara dönemlik, yani 2 yıllık yüksek okulların yüksek öğrenim sayıldığını belirtmiştir. Tayyip Erdoğan’ın avukatının bu açıklaması girdiği okulun 4 yıllık değil 2 yıllık olduğu iddialarını tasdik etmektedir. 

8. Tayyip Erdoğan 1973 yılında üniversiteye girip 1981 yılında mezun olduğunu söylüyor. Aynı bilgiyi Marmara Üniversitesi açıklaması da tekrarlıyor. Tayyip Erdoğan’ın kendi açıklamasına göre 1973-74 yılında girdiği okuldan 1980-81 yılında mezun olduysa 7.5 yıllık bir öğretim dönemi sürdürdü demektir. Bu da imkânsızdır. Bugün 7 yıl olan azami üniversite öğrenim süresi o yıllarda 6 yıldı. 

Yani Tayyip Erdoğan’ın 1979 yılında mezun olmuş olması, eğer mezun olamadıysa okuldan atılmış olması gerekir. Eğer, bugünkü 7 yılı kabul edecek olsak dahi yine 1980 yılında ya mezun olmak ya da okuldan atılmak zorundadır. 

Her halükarda Tayyip Erdoğan okuldan mezun olamamış ve atılmıştır. Dolayısıyla diploma alabilmesine imkân yoktur. 

9. Tayyip Erdoğan’ın okuldan atılıp atılmadığının, okulun kaç yıllık olduğunun, kaç dönem olduğunun ve Tayyip Erdoğan’ın diploma derecesinin ne olduğunun anlaşılabilmesi için tek yöntem transkript (not dökümü) belgesidir. 

Transkript belgeleri öğrencilerin sicil kayıtlarında saklanmaktadır. Tayyip Erdoğan veya üniversite bu transkript belgesini sunarak Tayyip Erdoğan’ın gerçekten üniversitede okuyup okumadığını, okuduysa kaç yıllık okul okuduğunu, mezuniyeti hak edip etmediğini ancak bu şekilde ispat edebilir. 

Marmara Üniversitesi’nin çok saygıdeğer velinimetleri Tayyip Erdoğan’a bu iyiliği yapmalarını ve transkript belgesini açıklamalarını istiyorum.

10. Bu arada, Tayyip Erdoğan’ın transkriptinin Marmara Üniversiteliler açısından ayrı bir önemi bulunmaktadır. Üniversitemizin kuruluşunda önemli bir payı olan Ticaret Hukuku profesörü Ergun Tuna’nın dersleri son derece zordur. Genelde bu dersi 3-4 yılda biriken öğrenciler çok zor verebilirler. Ben de bir Marmaralı olarak Tayyip Erdoğan’ın Ticaret Hukuku I ve II derslerinden kaç puan alarak sınıfını geçtiğini merak ediyorum. 

11. Tayyip Erdoğan, 1981 yılı Şubat ayında mezun olduğunu iddia ediyor. Eğer 1981 yılında mezun olduysa sunduğu mezuniyet belgesi mühürsüz, fotoğrafsız ve dekanın imzası farklıdır. Muhtemelen Tayyip Erdoğan bu belgeyi kendisi hazırladı. Bu nedenle bu mezuniyet belgesi sahtedir. 

Eğer bu mezuniyet belgesi sahte değil ve Tayyip Erdoğan da gerçekten bu okuldan mezun ise 1981 yılı Şubat’ından sonra en fazla 2-3 aylık süre içerisinde diplomasının hazırlanmış olması gerekir. 



Yani Marmara Üniversitesi kurulmadan bir yıl önce bir diploma almış olması gerekir. 

Marmara Üniversitesi, daha sonra kendisine bağlanacak olan okulların mezunlarına tek bir şartla diploma verebilir, kendisine bağlandığı tarihten sonra mezun olmak kaydıyla. Oysa Tayyip Erdoğan, Aksaray Akademisi Marmara Üniversitesi’ne bağlanmadan önce mezun olmuştur. Dolayısıyla Marmara Üniversitesi diploması alamaz. 

12. Benzer bir şekilde Bülent Ecevit’in Robert Kolej diploması vardır. Bilindiği gibi Robert Kolej sonradan Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüştürülmüştür, fakat Bülent Ecevit’in Boğaziçi Üniversitesi diploması yoktur. Aynı şekilde, Boğaziçi Üniversitesi “Bülent Ecevit bizim mezunumuzdur” şeklinde bir açıklama yapmamaktadır. 

Marmara Üniversitesi kendisine bağlanan tüm fakülte ve okulların eski mezunlarına diploma veremez. Eğer böyle olacak olursa 1889 yılında Hamidiye Ticaret Mektebi Âli’sinden mezun olanlara bile şu an Marmara Üniversitesi diploması verilmesi gerekir. 

Bildiğimiz kadarıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın dışında Marmara Üniversitesi’nin diploma verdiği bu statüde ikinci bir şahıs yoktur. 
Biz tüm Türkiye’ye ve üniversiteye sesleniyoruz. 1981 yılına kadar mezun olmuş ve daha sonra Marmara Üniversitesi diploması alabilmiş kimse var mı?

13. Marmara Üniversitesi’nin açıklamasında Recep Tayyip Erdoğan’a verilen mezuniyet belgesinden bahisle geçici mezuniyet belgesi verildiği söylenmektedir. Fakat 1981 tarihli bu belge geçici mezuniyet belgesi değil mezuniyet belgesidir, zira o dönemde geçici mezuniyet belgesi yoktu. Yani Marmara Üniversitesi’nin açıklamasında yanlış bilgi verilmektedir. 

14. Kaldı ki, 1981 tarihli mezuniyet belgesinin orijinali sadece bir yerde kullanılmış olabilir. O da askerlik. Tayyip Erdoğan askere gitmeden önce böyle bir mezuniyet belgesi hazırlamış veya hazırlatmıştır. Zaten bu sayede askerliğini yedek subay olarak yapmıştır. 

Bu belgenin şu an Tayyip Erdoğan’ın askerlik dosyasında bulunuyor olması gerekir. Milli Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı bu belgeyi kamuoyuyla paylaşmalıdır. Böyle bir belge yoksa olmadığını bilmeliyiz. Böyle bir belge varsa da bu belge üzerinden adli inceleme yapılmalıdır çünkü belge sahte olduğu şüphesi taşımaktadır. 

15. Marmara Üniversitesi’nin açıklamasında 1.11.1991 tarihinde Tayyip Erdoğan’dan mezuniyet belgesinin geri alındığı ve kendisine diploma verildiği belirtilmektedir. Demek ki, bu belgenin orijinali 1991 yılında Marmara Üniversitesi arşivine girmiştir. Marmara Üniversitesi’nin kendi arşivindeki bu belgeyi bir an önce açıklaması gerekmektedir. 

16. Tayyip Erdoğan’ın 1981 yılında mezun olduğu Akademi’den bir diploması olmamasının imkansız olmasına dayanarak ve Tayyip Erdoğan’ın 6 yıllık azami öğrenim süresini geçirdiğini göz önünde bulundurarak ortaya yeni ve farklı bir ihtimal daha çıkmaktadır. 

Acaba Tayyip Erdoğan 1988-89 yıllarında çıkan öğrenci aflarından yararlanarak üniversiteyi bitirmiş ve Marmara Üniversitesi’nden diplomayı bu nedenle 1991 yılında almış olabilir mi?
Böylesi bir ihtimalde Tayyip Erdoğan üniversite mezunu olsa bile askerliğini kendisinin hazırladığı sahte bir mezuniyet belgesiyle yedek subay olarak yapmış olur ki şu anda yeniden askere alınabilir. 

17. Bundan daha önce 2014 tarihinde Marmara Üniversitesi Tayyip Erdoğan’ın diplomasıyla ilgili yine bir açıklama yapmıştı. Fakat o açıklamada 1991 tarihli diplomaya yer vermemişlerdi. 3 yılda ne değişti ki böyle bir bilgi ve belge üniversite tarafından açıklandı?

18. 1991 tarihli diploma dekan olarak Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel imzası taşımaktadır. Şu anda elimizde bu diplomanın bir fotokopisi bulunmaktadır. Fakat bu fotokopideki Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel’e ait imzayla Batırel’in diğer imzaları birbirini tutmamaktadır. Zaten Ömer Faruk Batırel o dönemde profesör değildi. 1991 tarihli diploma aslı, acilen ortaya çıkarılmalı ve imzalar üzerinde adli inceleme yapılmalıdır. 

19. Bilindiği gibi, diploma defterinin Tayyip Erdoğan’a ait sayfasının açılması, bunun kamuoyuyla paylaşılması elzemdir. Bu defterde diplomayı alan kişinin o tarihe ait bir fotoğrafı bulunur. Yine diplomayı alan kişi, diplomayı teslim aldığı tarihi yazar, kendi adını, soyadını ve imzasını atar. 

Marmara Üniversitesi’nin acilen bu arşivi açması gerekmektedir. 1991 yılı yakın bir tarihtir. Defter, diploma bölümünde bulunmaktadır. 

Sonuç olarak, 

1. Tayyip Erdoğan’ın Eyüp Lisesi diploması açıklanmalıdır. 

2. Eyüp Lisesi’nde farkları verdiği döneme ait öğrenci sicil belgesi açıklanmalı ve bu dersleri gerçekten verip vermediği ortaya çıkarılmalıdır. 

3. Tayyip Erdoğan’ın hangi yıl üniversiteye girdiğine karar verilmelidir. Çünkü Tayyip Erdoğan 1973 yılında üniversiteye girdiğini açıklamıştır. Marmara Üniversitesi ise üniversiteye 1974 yılında girdiğini söylemektedir.

4. Tayyip Erdoğan üniversite için bir sınava girmiş midir? Hangi üniversitelerin sınavına girmiştir, hangisini kazanıp hangisini kazanamamıştır? Ya da Tayyip Erdoğan ÖSS’ye mi girmiştir?

5. Tayyip Erdoğan eğer ÖSS’ye girdiyse ÖSS başvuru belgesinin, tercih belgesinin ve sınav sonuç belgesinin ÖSYM ve Marmara Üniversitesi tarafından açıklanması gerekmektedir. 

6. Sunulan diplomaların herhangi bir anlamı yoktur. Hukuki bir kanıt da teşkil etmez. Önemli olan diplomanın gerçek olup olmadığını belirleyecek transkript belgesidir. Tayyip Erdoğan’ın transkripti üniversite tarafından açıklanmalıdır. 

7. Marmara Üniversitesi diploma kayıt defterini açmalı ve buradaki kayıtları kamuoyunun incelemesine sunmalıdır. 

Bu nokta son derece önemlidir. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın dün yaptığı açıklamada diplomayı açıkladıklarını ve bununla yetinmemiz gerektiğini belirtti. Oysa, biliyoruz ki, sahte belge düzenlemenin çeşitli yolları olduğu gibi sahte belgeleri ortaya çıkartmanın da yol ve yöntemleri bulunmaktadır. 

Örneğin, sahte bir nüfus kağıdı taşıyabilirsiniz. Bu durumda nüfus kütüğünüz üzerinde inceleme yapılır. Yine sahte bir ehliyet taşıyabilirsiniz. Bu durumda trafik sicil kaydınıza bakılır. Şu anda iddia edilen şey, diplomanın olup olmadığı değil, gerçek olup olmadığıdır. Biz bu diplomanın gerçekliğinin araştırılmasını talep ediyoruz. 

Marmara Üniversitesi Tayyip Erdoğan’ı değil, kendi tüzel kişiliğini ve itibarını düşünmelidir. Marmara Üniversitesi’nin herhangi bir yöneticisi veya memuru bu tür bir diploma sahtekarlığına alet oldularsa bunun üzerine gitmeli ve sorumlular hakkında soruşturma açmalıdır.

Ama görüyoruz ki, Marmara Üniversitesi kendi geçmişini kurulduğu tarih olan 1982’den 1883’e çekmiştir. İşin garip tarafı bu geriye çekme olayı çok yakın bir tarihtedir. Ben üniversiteden mezun olduğum 1996 yılında üniversitemiz 1883’te kurulduğunu iddia etmiyordu. Logosu da farklıydı. 

Anlaşılan Tayyip Erdoğan’ın okulunu da kapsayacak şekilde logoda bir değişikliğe gidilmiş ve kamuoyunda Tayyip Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi mezunu olduğu şeklinde bir algı yaratılmaya çalışılmıştır. 

Diploma meselesi sadece hukuki bir mesele değildir. Ahlaki bir meseledir. Ortada Cumhurbaşkanına yöneltilmiş bir soru bulunmaktadır. Kamuoyu Tayyip Erdoğan’ın eğitimli olup olmadığını tartışmıyor. Zaten kendisi tüm konuşmalarıyla eğitim seviyesini ortaya koymaktadır. 

Kamuoyunun merak ettiği olay sahte bir diplomanın hazırlanıp hazırlanmadığıdır. Bu sorular Cumhurbaşkanının kendisine, Cumhurbaşkanlığı tüzel kişiliğine, YSK’ya, TBMM’ye, TSK’ya, ÖSYM’ye, YÖK’e, Marmara Üniversitesi’ne sorulmaktadır. Bu soruları cevaplandırmak kamuoyunu bilgilendirmek son derece kolay bir şeydir. Bizim anlamadığımız Cumhurbaşkanının ve bu kurumların neden çekindiği veya korktuğudur. 

Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Marmara Üniversitesi’nin diploma sorgulama bölümüne erişimin yasaklanmış olması başlı başına şüphe çekecek bir uygulamadır. Dünyada bir üniversitenin diploma sorgulama bölümüne mahkeme kararıyla erişim yasağı koymuş başka bir ülke var mıdır acaba? 

Kişilerin veya kurumların suçlanması normal karşılanmalıdır. Kendi haklılığına güvenen kişiler, bu tür suçlamalardan çekinmezler. 

Biz ki, Türk milletine yöneltilen Ermeni soykırımı iddialarına karşı, sadece Türkiye Cumhuriyeti arşivlerini değil, Osmanlı arşivlerini bile açmış bir milletiz. Tayyip Erdoğan için 30 yılık okul kayıtlarını açmaktan neden korkulmaktadır?

Bir cevap bekliyoruz. 

Bizim için açıklanan diploma kağıtlarının bir önemi yok. Biz bu kağıtların gerçek olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Bunun için de imzalar üzerinde Adli Tıp incelemesi ve defterlerde karbon testi incelemesi dahil, teknolojinin tüm imkanlarının kullanılmasını istemek hakkımızdır. 

Son olarak, diploması gerçek olanın arşivden korkusu olmaz. 
Ben, kendi diplomamı bir örnek olarak sizlere sunuyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da aynısını yapmasını temenni ediyorum. 

Gökçe Fırat Çulhaoğlu
Marmara Üniversitesi 1996 Mezunu

Ek I: Üniversite mezuniyetinin gerçek olduğunun kanıtlanması için bulunması gereken belgeler

1. Lise çıkış belgesi veya diploma
2. ÖSYM Sınav Sonuç Belgesi
3. Transkript
4. Geçici Mezuniyet Belgesi
5. Diploma


https://www.change.org/p/recep-tayyip-erdo%C4%9Fan-tayyip-erdo%C4%9Fan-diplomas%C4%B1n%C4%B1-ispatlas%C4%B1n



***