NAZLI ILICAK VE YALAN…
30 Temmuz 2016 Cumartesi
SERDAR ANT
Dilimizde “yalan” kavramını simgeleyen ne kadar çok sözcük var. Acaba “yalan” için başka dillerde bu kadar farklı sözcük kullanılıyor mu?
Katakofti, dolma, üfürük, yüksek ustura, kurmaca, düzme, kofti, kaşkariko, mantar, efsane, piyaz, taklit, afsiyon, blöf, palavra, gır, mugalata, ayak, düruğ, masal, martaval, tırışka, perdah, bahane, atmasyon, güm, afiş, hayal, uydurmasyon, tıraş, mit, numara, tav, balon, kafes, maval, kıtırbom, hikaye, eftamintokofti, kıtır, sahte, kizb, polim, bom, tezvir, dubara, sallama, dümen, roman, riya…
Bir dilde bir kavramı anlatmak için bu kadar çok sözcük yerleşmişse eğer, o kavramın pratikte sıklıkla kullanıldığını düşünmemek elde mi?
İş, sözcüklerle de bitmiyor ki... Atasözlerimizde de yeri var yalanın…
Ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz.
Arife günü yalan söyleyenin, bayram günü yüzü kara çıkar.
Dünya tükenir yalan tükenmez.
Yalan ile iman bir yerde durmaz.
Yalandan kim ölmüş ?
Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Ya Yalan üzerine olan deyimler…
Yalan atmak (kıvırmak), yalancı çıkmak, yalancı pehlivan, yalan çıkmak, yalancısı olmak, yalan dolan, yalan dünya, yalan yanlış, yalan yere yemin etmek…
Ben de sözlüklerin yalancısıyım, ama durum bu işte...
Bugünkü gazetelerde 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından FETÖ/ PDY silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan gazeteci Nazlı Ilıcak’ın savcılıkta verdiği ifadeyi okuyunca aklıma bu atasözleri, deyimler ve terimler geldi.
Meğer Nazlı Ilıcak da Yanılmış!
Şöyle diyor Ilıcak:
“Balyoz ve Ergenekon Soruşturmalarının yapıldığı dönemde ben Ak Parti’nin destekleyicisiydim. O dönemde AK Parti de soruşturmaların yapılması yönünde fikir birliği içerisinde hareket edip beyanlarda bulunuyordu. Sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanıldığını söylemişti. Ben de şu anda özellikle darbe yapılması, darbe esnasında Genelkurmay Başkanı’na darbeye katılanların Fetullah Gülen ile ilgili görüştürme teklifleri, darbeye karışanlardan birer dolarlık banknotlar, darbeye karışanların koşulsuz polise ve vatandaşa ateş talimatı vermesi ve meclisin bombalanması gibi hususları gördüğümde bu insanların aslında mağdur olmadığını anladım. Ben de yanıldığımı düşünüyorum.”
Herhalde bu sözlere en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan sevinmiştir! Bilmem ki kendi kendine “oh be, tek yanılan ben değilmişim, bakın Nazlı Hanım da yanılmış işte…” demiş midir acaba?
Erdoğan bütün bu olanlardan ne kadar üzgündür bilemem, ama Nazlı Hanım yanılmakla kalmıyor, ayrıca üzüntülerini de ifade ediyor:
“Bu yapının aslında dindar bir yapı olmadığını, mazlum bir yapı olmayıp örgütsel bir yapılanma olduğunu yeni anladığım için üzgünüm. Yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm. Daha önce bilseydim ne orada yazardım, ne de orada bulunurdum, bilakis karşısında yer alırdım. Üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Ben yaptığım programlarda ve yazılarda bilerek suç işlemedim. Yaptığım iş suç kalıbına uyuyorsa da farkında değilim, suç olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde herkes bu yapılanmanın bir terör örgütünü olduğunu 15 Temmuz 2016 tarihi ile idrak etti. Herhangi bir kastım yoktur. Ben 40 yıllık gazeteciyim. İyi Niyetimin kurbanı oldum.”
Nazlı Ilıcak’ın ifadesini okurken gözlerim yaşardı! Ama üzüntüden değil, gülmekten…
Ilıcak’ın “Ben 40 yıllık gazeteciyim” sözü, Ömer Naci Soykan’ın o güzel tespitini anımsattı bana:
“Söz alır, söz satarız. Kattığımız yalan bizim.”
Nazlı Ilıcak da söz satıyor hâlâ… Hem de yalanın katmerlisini katarak…
“Yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında” görmüş de “bilerek suç işlememiş” de “farkında değilmiş” de “iyi niyetinin kurbanı olmuş” da… Mış mış da mış mış... Salla babam salla… Yalandan kim ölmüş!
Bilmem ki şimdi ne demeli Nazlı Ilıcak’a… Şu söylediklerini çürütmek için örnekler sunmaya kalksak, onlarca, hatta yüzlerce sayfa tutar. Romalı hatip Quintilian “bir yalancının iyi bir hafızası olmalıdır” demiş. Nazlı Ilıcak hafıza kaybına mı uğradı acaba?
Sanmam…
Nazlı Hanım, akıllı ve bilgili kadındır. “Herkes doğruyu söyleyebilir, ama doğru dürüst yalan söyleyebilmeyi bilmek için kafalı bir adam olmak gerekir” diyen Samuel Butler’ı da bilir. “Bazı insanları her zaman aldatabilirsiniz, bütün insanları bazen aldatabilirsiniz, ama bütün insanları her zaman aldatamazsınız” diyen Abraham Lincoln’ü de bilir.
O zaman bu kadar kafalı ve bilgili biri olan Nazlı Ilıcak, neden “masal” okuyor?
Bu “roman”lara karnımız tok!
Takke düştü, kel göründü Nazlı Ilıcak… Şimdi ne kadar üfürsen boş, geri dönüş yok!
Bir Rus atasözü ne güzel demiş:
“Yalan söyleyerek hayatta ilerleyebilirsiniz, ama geri dönemezsiniz.”
..