Musa Anter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Musa Anter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2021 Perşembe

" TÜRKİYE 'NİN HÜKÜMETSİZ KALIŞI " HDP'NİN DERDİ OLMAMALIDIR,

"TÜRKİYE'NİN HÜKÜMETSİZ KALIŞI" HDP'NİN DERDİ OLMAMALIDIR

 
Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
12.07.2015 

7 Haziran seçimlerinin en önemli sonuçlarından biri de Türkiye'de "sağcılaşma" trendinin yavaşlaması, az da olsa solculaşmanın varlık göstermesidir. MHP'nin 12 Eylül 1980 öncesi rolüne dönüş yapmasının en önemli belirtisi, Türkiye'de olası "solculaşmayı" önlemek içindir. MHP, bunu o dönemde Türkiye'yi "milliyetçi cephe(MC) hükümetlerine mahkum ettiyse, 7 Haziran seçimlerinde yapmak istediği de aynıdır. 

7 Haziran seçimleriyle birlikte ulusalcı/milliyetçi kalıntılarından büyük bir hasar görmeden çıkan CHP'nin MHP konusundaki beklenti ve yanılgısı, CHP'yi yeniden ulusalcı/milliyetçi yöne savrularak Türkiye'deki solculaşma trendi tersine dönebilir. İster AKP ile isterse MHP ile birlikte kurulacak herhangi bir koalisyon CHP'yi "sağcılaştırmaya" alet etmeye devam edebilir. 

7 Haziran'da çıkan sonuç "solculaşma" adına büyük bir atılım olsa da, alınan sonuç "sol" bir iktidara olanak sağlayamadı. Bu nedenle çıkan sonuç, ne CHP'ye ne de HDP'ye iktidar yolunu açmıştır. HDP ve CHP'ye verilen rol muhalefet rolüdür. Muhalefeti büyüterek iktidara yürüyüş kolaylaşabilir. 

MHP ve AKP'nin Meclis Başkanının seçimlerinde gösterdikleri örtülü birliktelik, koalisyon hükümetinin kuruluşunda daha da açık hale gelebilir. 

MHP, olması zor olsa da içinde CHP veya HDP'nin bulunabileceği hükümet modellerini engelleyebilmek için Meclis Başkanlığı seçimine benzer tavırlar geliştirebilir. CHP'nin de HDP'nin de MHP'nin bu siyasal eğilimini bilerek, hangi sebeplerle olursa olsun, AKP'yle herhangi bir hükümet pazarlığına girmemesi gerekir. Ancak öyle anlaşılıyor ki, CHP koalisyon hükümeti için çok istekli. Özellikle, Davutoğlu'nun hükümet kurma görevi aldıktan sonra "HDP'yle görüşmenin usulen olacağını" söylemiş olması, CHP'nin de bu söylem karşısında bir şey dememiş olması, yüzde 13 oy almış bulunan HDP'nin tıpkı AB'nin Nisan ayındaki Ermeni Soykırımı ile ilgili kararı konusunda AKP+CHP+MHP birlikteliğine benzer bir durum söz konusudur. Bu durumda, CHP'yi mevcut durumuyla sol siyaset yürüten bir parti olarak görmemek gerekiyor. Bu durumda sol siyasetin merkezinin HDP'ye doğru olacağı kuşkusuzdur. Yunanistan'da on yıllarca sol olarak görülen PASOK'un SYRIZA'nın çıkışı karşısında yüzde üçlere doğru gerilemesi Türkiye'deki siyaset için de örnek gösterilebilir. 

Türkiye'deki sağcılaşma/muhafazakarlaşmaya karşı en önemli tepki 1989'da yaşandı. Bu dönem, Özal ve ANAP'ın üstünlüğünü kaybetmesi ve bir çok yerel yönetimlerin SHP'nin eline geçmesi şeklinde yaşandı. SHP, ilk kez genel seçimlerde iktidar şansını yakalayabilirdi. Başta Kürt sorunu olmak üzere, devletin yeniden yapılandırmasa SHP'de yaşanan siyasetsizlik bu fırsatın kaçmasına sebep oldu. SHP'nin, HEP ile ittifak yaparak, Kürt siyasetini meclise taşıması dahi bu fırsatın yakalanmasına yaramadı. Tersine, SHP giderek CHP'leşti. Süleyman Demirel'e payanda olarak ona yeniden başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yolunu açtı. Bu şekilde, siyasal İslam'ın yerel yönetimde başarı göstermesinin yolunu açtı. 1991-1995 yıllarında yaşananlar ne yazık ki, içinde SHP/CHP'nin bulunduğu bir koalisyon hükümeti iş başındayken oldu. Madımak Katliamı, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Musa Anter ve nice faili meçhul cinayetler bu dönemde oldu. 

AKP'nin 7 Haziran öncesinde HDP'ye savaş açmasını, mitinglerinin havaya uçurulmasına zemin hazırlamasını, Kürt halkı AKP'yi cezalandırarak cevabını verdi. Son Türk partisi kalıntılarını AKP şahsında sildi süpürdü. HDP'nin Kürt halkının AKP'ye karşı ortaya koyduğu bu sonuca göre, AKP ile birlikte adı anılmaya başlarsa, bu başlangıç AKP'nin başka bir deyişle Türk siyasetinin Kürdistan'da yeniden hayat bulmasıdır. MHP'nin örtülü yardımı ile meclis başkanlığını elde etmiş bir AKP'den Kürtlerin çıkarları doğrultusunda hareket edeceği beklentisi içine girmek Kürt siyasetine kaybettireceği açıktır. Bu nedenle, HDP'nin kiminle olursa olsun, koalisyon dilenciliğine girmesine gerek yoktur. Hatta, HDP'nin Türkiye için hangi koalisyonun "hayırlı" olacağını söylemesi de gereksizdir. Türk siyaseti nasıl olsa kendisine bir yol çizecektir. Hangi yol çizilirse çizilsin, Türkiye'de ve Ortadoğu'da oluşan Kürdistan siyasal gerçekliğini göz önünde bulundurmaktan başka çıkış yolu yoktur. HDP, bu siyasal gerçekliğin bilincinde olduğu müddetçe büyüyecek, büyüdükçe Türkiye siyasetinde daha büyük rol oynayacaktır. 

7 Haziran bunun için başlangıçtır. HDP, bu seçimdeki başarısıyla " Otoriterleşme ve Totaliterleşmeyi" önlemekle kalmadı; aynı zamanda "sağcılaşma / muhafazakarlaşmaya" da dur dedi. Bunun etkileri, koalisyon hükümeti kurulmadan görülmeye başlandı. HDP'nin gösterdiği başarı demokratik siyaset ve demokratik liderliğin başarısıdır. Bu başarıyı sağlayan Kürt halkının demokratik duyarlılığı, siyasetin bu zeminde devamını istemektedir. Bunu sağlamak da HDP'nin kendi iç demokratik yapısını oluşturmasına bağlıdır. 

Baraj aşma telaşı, zaman azlığı bu seçimde "aday belirlemede" halkın bir avansı olarak değerlendirilmelidir. Bundan sonra ki seçimlerde aynı yöntemle başarı gösterilmeyebilir. HDP, başarısıyla Türkiye'yi maceradan korudu ancak kendi iç macera tehlikesi halen devam ediyor. Seçimlerden de seçimlerin yenilenmesinden de korkulmamalıdır. 

Kısacası, "Türkiye'nin hükümetsiz" kalışı, HDP'nin derdi olmamalıdır. 

***

9 Aralık 2018 Pazar

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 8

TRT ŞEŞ VEYA  ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 8


TRT SES SAYESİNDE KÜRTÇE SEKTÖR HALİNİ ALACAK 

Turgut Özal döneminde Kürtçe sarkı, kaset, gazete, dergi vb.'nin serbest bırakılması ile hızlı bir sekilde baslayan Kürtçe furyası kısa bir süre sonra hızını keserek önemini kaybetmeye baslamıstı. Sebebi ise vatandastan az talep gelmesi ama daha da önemlisi bu is ile ugrasanların ekonomik olarak bir seyler kazanamaması idi. TRT Ses ile baslayan süreçte Kürtçe ilk defa ekonomik getirisi olan bir sektör halini almıstır.72 TV'de program yapanlar, programa çıkanlar, müzisyenler, dublaj yapanlar hatta program konuk olarak katılanlar bile bu isten para kazanmaktadırlar. Esyanın tabiatı geregi ekonomik olarak getirisi olmayana ragbet yoktur. 
Kürtçenin sektör haline gelmesinin nelere yol açacagını ayrılıkçı Kürtçülerden birisinin agzından dinlemek daha isabetli olur diye düsünüyorum: 

“Bu gün TRT için 'mükemmel düzeyde Kürtçe yazıp okuyabilen eleman aranıyor' ilânı, yarın mükemmel düzeyde Kürtçe yazıp okuması sart olmayan, 'Kürtçe konusabilmesi yeterli' nüfus dairesi memurları, belediye çalısanı, doktor, hemsire, hâkim, savcı aranıyor ilânı olarak karsımıza çıkarsa bu bizi sasırtmamalı. Bu talebin karsılanması için ise, devlet okullarında Kürtçe egitimin gündeme gelmesi sarttır. Kürtçe, bilincimizin bize sorumluluk olarak yükledigi ulusal mücadelenin bir parçası olarak ögrenilmesi gereken bir görev yanında, Kürtçe okuyup yazabilmemin ayrıcalık oldugu, ise girmede, ilk ve orta dereceli egitimde diploma puanına etki eden, üniversiteye girerken yerlestirme sınavında toplam puana etki eden bir avantaj olarak degerlendirildigi mecraya dogru gitmektedir. 
Kürtçe konusup yazabilmenin insanların istikballerini kurmada, dilinin kamu alanında kullanılmasının deger ettigi, diger diller gibi ekonomik pazarda kullanılabilmesinden dolayı, ögrenilmesi nin gerekliligi küçümsenmeyecek bir varsayım olmasa gerek.”73 

Kürtçe egitim yapan çok sayıda okulun birkaç yıllık denemenin ardından ögrencisizlikten kapanması, son derece ögretici bir baska gerçegi gün yüzüne çıkardı. Demek ki “Kürtçe ögrenmenin” gerçek hayatta bir karsılıgı bulunmamaktadır. 
Kürtçe ögrenmek, kisiye pratik bir “yarar” saglamamaktadır. Bundan dolayı Kürtçe ögrenim kursları ögrenci bulamamaktadır ve kapanmak zorunda kalmakta-dır. Ortaya çıkan bir gerçektir ki Kürtçe, Türkiye'de bu saatten 
sonra ancak “devlet zoruyla” ögrencilere ögretilebilir. Ve “devlet marifetiyle yaratılacak bir talebin” karsılıgı olarak gerçek hayatta kendine bir alan açabilir.74 

Aynı durum Kürtçe TV yayın için de geçerlidir. Özel televizyonların Kürtçe yayın yapabilme olanagına sahip olmaması ve yeterli talebin olmamasından dolayı kendisine bir hayat alanı bulamamıstır. Bulunamayan hayat alanı devlet 
eliyle TRT Ses'in açılması ile yaratılmıstır. 

TRT 6 Ses'in yayına geçmesi ile birlikte Kürtçe, ekonomik olarak kazanç getiren bir hal alınca bu durum dogal olarak birçok vatandasımızın kalbiyle ve dili ile Türkiye'den uzaklasmasına öncülük edecektir. Kürtçe?nin ekonomik deger 
ifade etmesinin bir baska sonucu da birilerince ileride geçilmesi düsünülen federatif yapının temel taslarının yavas yavas dösenmesi olacaktır. Çünkü böyle bir durumda Kürtçe?ye talep artacak ve sinemadan tutun da dini alana kadar 
her alanda Kürtçe kullanımı yer edinmeye baslayacaktır. Söz konusu durumda üniter yapının ayakta kalması zaten mümkün olmayacaktır. 

SONUÇ 



1. TRT Ses'in açılması “kültürel haklar” çerçevesinde atılan bir adım olarak yansıtıldı. Burada dikkat edilmesi gereken, Kürt kültürel kimligini gelistirme özgürlügü denilen adımların, bir Avrupa normu olan ‘ayrıstırma degil, bütünlesme yönünde mi yoksa ‘ayrısma yönünde mi kullanılacagıdır. Özgürlükler ‘bütünlesme?degil, ‘ayrısma yönünde  kullanılırsa bunun bir kültürel gettolasma yaratma tehlikesine dogru ilerleyecegi kaçınılmazdır. 
Hâkim kültür içerisinde kendi kültürüne fazlaca baglanan etnik unsurlar sosyal, ekonomik ve kültürel yönden geri kalırlar. Nitekim bu alanda önemli çalısmalar yapmıs Birc'e göre de etnik topluluklar kültürel kimliklerine ne kadar sıkı 
sarılırlarsa, ekonomik bakımdan o oranda basarısız olmakta, bu içe kapanma yüzünden kendi kültürlerini de gelistirememektedirler.75 

Belirli çevrelerce dile getirilen sözde kültürel haklar bu sekilde verilmeye devam edilirse Kürt kökenli kardeslerimizi bütünlesmek söyle dursun daha da uzaklastırmaya ve ayrıstırmaya yol açacaktır. Bizce TRT Ses örnegini verdigimiz 
içine kapanma, gettolasma sürecini daha da hızlandırmaktan öte bir ise yaramayacaktır. 

2. TRT Ses'in, etnik soruna çare olup olmayacagına süpheli bir sekilde yaklasan Taha Akyol bu konuda su tespitlerde bulunuyor “tarih laboratuarı gösteriyor ki, etnik milliyetçi talepleri kabul etmek ve o yönde reformlar yapmak bazen bu hareketleri sakinlestirmis ama bazen de ayrısmayı, ‘kabilelesme?yi derinlestirerek büyük, kanlı felaketlere yol açmıstır.” 76“TRT 6 (Ses) adıyla Kürtçe TV yayınının baslaması, T. C. Basbakanının Kürtçe ‘Hayırlı olsun?demesi güzel gelismeler ama içimdeki korku dinmiyor; Yugoslavya olur muyuz 
diye! Korkuyorum çünkü, etnik milliyetçilik tatmin edilmesi fevkalâde zor bir marazdır.” 77 Meselenin adını etnik bir mesele koyar ve ona göre hareket ederseniz bilmelisiniz ki etnik meseleler tavize doymazlar, tavizle çözülemezler. 
TRT Ses'in açılması da bu yönde düsünenlerin isteklerinin yerine getirilmesi için atılan bir adım olduguna göre sunu açık yüreklilikle ifade edebiliriz ki bu adım hiçbir derde deva olmaz. 

3. TRT Ses çok masumane bir sekilde atılmıs kültürel adımdan çok, ulus insa etme sürecinin önemli bir kilometretası olarak görülmektedir. 
Zira çok iyi bilindigi üzere dil, ulus insasında en önemli unsurdur. Nitekim Irak'ın kuzeyinde yeni bir ulus, yeni bir devlet insa etme yolunda emin adımlarla 
ilerleyen Barzani, bölgesinde Soraniceyi tek dil olarak ilân etmistir. Bölgenin egitim, resmi yazısma ve yayın dili Soranicedir. Kendi anadili olan Kurmançcayı terk ederek Soraniceyi teklestirmeye çalısan Barzani; bir lehçeden bir dil, 
bir dilden bir millet yaratmanın nasıl gerçeklestirildigini gözler önüne seriyor. 

4. TRT Ses hadisesi ile Türkiye'nin sosyolojik anlamda bütünlesme sürecine en agır darbelerden birisi vurulmustur. 
Çünkü televizyon yayınları Güneydogu'da Türkçe-nin ögrenilmesine çok büyük araç olarak hizmet etmistir. Daha yayınla biz Kürt kimligine hizmet edecegiz”- Star Gazetesi, 4 Ocak 2009, önce belirttigimiz gibi Güney dogu'da birçok 
çocugun akıcı ve aksansız bir sekilde Türkçe konusması Türkçe televizyon yayınları sayesinde olmustur.78 
TRT Ses'in yayına geçmesi simdi yüz binlerce gencin elinden bu imkânı almanın ilk adımı olmustur. 
Bir süre sonra Güneydogu'da evlerde özellikle Kürtçe dublajlı çizgi filmlerin seyredilmeye baslanması ile birlikte Türkçe hızla gerileme süreci içine girecektir.79 

5. Dil sosyal entegrasyonun baslıca aracıdır. Bu kanalın TRT'den yayına geçmesi ile birlikte toplumun önemli bir kesimini olusturan ve sosyolojik anlamda kendini Türk olarak adlandıran kitlenin karsısında bir “öteki” olarak yerlesecektir. 
Bu “ötekilestirme” süreci bir süre sonra yerini azınlık muamelesine bırakacaktır. Kısacası, birada yasamanın en önemli aracı olan dilde ayrısma saglandıktan sonra bir arada yasamak oldukça zorlasacaktır. 

6. TRT Ses'in Kurmnançca lehçesinden yayın yapması bölgede yaygın olarak konusulan Zazaca, Dersimce gibi lehçelerin de bu potada eritilmesinin önünü açacak, bu kardeslerimizde “demek ki Türkiye'de bazı haklara sahip olmak 
için; devlete silah çekmek, onun varlılıgını hedef almak gerekmektedir” gibi bir inancın ortaya konulmasına neden olacaktır. Nitekim kimi Zaza çevreleri bu iddiaları dile getirmeye basladılar bile... 

7. Kurmançca TV yayınını savunanların kullandıgı gerekçelerden birisi de “Kürtçe yayın tekelinin” PKK'nın elinden alındıgı iddiasıdır ve bu iddia çok zayıf aynı zamanda kendilerini teselliye yönelik bir iddiadır. Katliam tekeli de PKK?nın elindedir. Piyasadaki kötü mal ile piyasaya kötü mal sürülerek mücadele edilemez.80 

8. Tam gün boyunca Kürtçe yayının yapılması yanlıs oldugu gibi bu yanlısın TRT eliyle yapılması daha da vahim olmustur. Nedeni AKP Diyarbakır milletvekilinin su sözlerinden anlayabiliriz: “Kürtçe dil egitimiyle ilgili kurslar açıldı. 
Bu kurslar daha sonra kapanmak zorunda kaldı. Bunun sebebi iste bunun halk tarafından sübvanse edilemeyisi veya iste finanse edilemeyisine baglandı ve dendi ki; bunlar aslında tamam verdiniz bu hakkı ama bunun devlet tarafından sübvanse edilmesi gerekiyor denmisti. Eger biz bugün Kürtçe televizyonu 
da özel kanallarla baslatmıs olsaydık az önceki konuklarımızın da ifade ettigi gibi ben öyle inanıyorum ki birçok insan korkudan ki bu haliyle bile belki reklâm veremeyecek, yasam hayatına, yayın hayatına çok uzun süreli devam edemeyecek veya iste kendini gelistirip daha gelismis programlar 
yapamayacaktı.” 81 

9. Kürt kökenli vatandaslarımızı verilen “kültürel haklar” ile ilgili olarak bazı çevreler sık sık “kültürel zenginlik” vurgusu yapılmaktadır. Bahsedilen zenginlik bir ise yarasa idi bugün Çekoslovakya, Yugoslavya, Sovyetler Birligi gibi ülkeler dimdik ayakta olurdu. Ancak görüyoruz ki adı geçen devletler bugün paramparçadır. Bu yüzden “vahdette kesret” diye adlandırılabilecek bir uygulamaya gidilmelidir. 

Önce herkes Türk kimligini kabul ederek birlesip, sonra kendi kültürel zenginligini istedigi gibi yasabilmelidir. Bu yüzden devletin resmi görevi herhangi bir etnik dille yayın yapmak degil; devletin görevi etnik diller ya da mezhepler üzerindeki baskıyı kaldırmak, onların önünü açmak, onların her türlü çalısmalarına ve kendilerini ifade etmelerine imkân tanımak olmalıdır.82 

Sonuç olarak meselenin adını net bir sekilde koymadan Kürt meselesinin hiçbir zaman çözüme kavusturulamayacagını belirtmeliyiz. 
Nihayetinde BDP çizgisi, Türkiye'nin Türk ve Kürt olmak üzere iki ulustan olustugu tezine dayanır. Kürtçe, PKK-DTP çizgisi için “Kürt ulus” bilincini 
olusturmanın ve yaygınlastırmanın en önemli amacıdır. Bagımsız bir Kürt devleti kurmak üzere, silahla ve “ulusal kurtulusçu” bir anlayısla sahneye çıkmıs BDP konjonktürel kosullar nedeniyle, bu amaçtan vazgeçtiklerini açıklamıstır. Bunu bir erteleme olarak görmek daha gerçekçidir.83 

Baslangıçta bagımsızlık olan amacın, degisen kosullarda federasyona ve/veya “demokratik cumhuriyet”e çekilmis olması, nihaî hedefin degistigi anlamına gelmez. Bu is belediye kazanmakla, bireysel, kültürel hak talebiyle sınırlı degildir. 

Sorun, ulusal nitelikli bir sorundur. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti için ulusal bütünlük, PKK-DTP çizgisindeki Kürtler için “ulusal bagımsızlık” sorunudur. Folklorik sorun degildir. Yster iktidarda ister muhalefette olsunlar, Türki-
ye'nin kurulus felsefesi ve ilkeleriyle sorunlu olmayan siyasî partilerin isin bu yönünü unutmamaları gerekir.84 

Sorunun adını tam olarak koyamayanlar TRT Ses ve benzeri adımlarla çözüme ulasabilecekleri yanılgısına kapılırlar ki bugün gelinen nokta odur. TRT Ses bir buçuk yıldır faaliyette ama ne daga çıkıslarda ne de terör olaylarında azalma 
görülmekte, aksine daha da artmaktadır. Türkiye?nin milli bütünlügü ve varlıgı açılım saçmalıklarına feda edilmeyecek kadar önemlidir. Bu yüzden “zararın neresinden dönülürse kardır” denilerek tekrar “milli devlet”ten yana tavır alınmalıdır. 

ÖZEL RAPOR 

EK: TELEVİZYON ANKETİ

1. Anadillere Göre TV Seyredilme Oranı 
a) Sadece Kürtçe TV seyrediyorum ( 7 ) 
b) Sadece Türkçe TV seyrediyorum ( 405 ) 
c) Hem Kürtçe hem Türkçe seyrediyorum ( 188 ) 

2. Kürtçe TV'yi izleme oranları. En Çok Hangi Kürtçe TV'yi seyrediyorsunuz? 
a) Kurdistan TV ( 4 ) 
b) Kurd Sat ( 3 ) 
c) Kurd 1 ( 11 ) 
d) Mezoptamya TV ( 65 ) 
e) Newroz TV ( 11 ) 
f) Roj TV ( 46 ) 
g) TRT 6 (Ses) ( 53 ) 
g) Diger ( -) 

3. TRT 6 (Ses)'in yayınlarının dilini tam olarak anlayabiliyor musunuz? 
Evet ( 373 ) 
Hayır ( 227 ) 

4. Asagıdaki Kürtçe kelimelerin Türkçe karsılıgını biliyor musunuz? 
a) belavok > 36 b) fermi > 24 
c) gerdun > 46 d) tenduristi > 25 
e) ewlekari > 28 f) buyer > 32 
g) dimen > 42 h)nakoki > 27 
ı) netewe > 44 j) tekosin > 60 

5. En çok seyrettiginiz Türkçe dizi hangisi? 
a) Arka Sokaklar ( 92 ) 
b) Hanımın Çiftligi ( 54 ) 
c) Genis Aile ( 42 ) 
d) Kurtlar Vadisi ( 94 ) 
e) Tek Türkiye ( 103 ) 
f) Türk Malı ( 85 ) 
g) Ask-ı Memnu ( 18 ) 
h) Yaprak Dökümü ( 35 ) 
ı) Ezel ( 25 ) 
j) Diger ( 35 ) 
k) Hiç Türkçe Tv seyretmeyen ( 7 ) 

6) Aşagıdaki Kanallardan hangisini daha fazla izliyorsunuz? 
a) Kanal D ( 102 ) 
b) Samanyolu tv ( 81 ) 
c) Haberturk ( 38 ) 
d) Star Tv ( 89 ) 
e) CNN Turk ( 23 ) 
f) Atv ( 62 ) 
g) Ntv ( 36 ) 
h) Kanal 7 ( 64 ) 
ı) Show TV ( 80 ) 
j) Diger ( 18 ) 
k) Hiç Türkçe TV Seyretmeyen ( 7 ) 

Yukarıdaki anket Diyarbakır'ın merkez Dicle, Huzurevleri, Kuruçesme ve Ofis semtlerinde 600 kisi üzerinde uygulanmıstır. 

DİPNOTLAR;

1 Kürtçe sözlüklerde de Romi, Türk olarak geçmektedir. Bir örnek için bkz. : D. Yzoli, Ferheng, Deng Yayınları, Ystanbul 2000, s. 363'de 
   Rom kelimesi su sekilde açıklanmaktadır. Rom: halk dilinde Türk, türke ait, eksere romê: Türk askeri
2 Ali Rıza Özdemir, Kart-Kurt Sesleri Arasında Kaybolan Gerçek: Kürtler ve Türklük, Kripto Yayınları, Ankara, 2009, s. 115-116
3 Terör medya iliskisi konusunda iki yararlı çalısma için bknz. Güral Korkmaz, Terör-Medya İlişkisi, Ankara 1999 ; Orhan Gökçe ve Ugur Demiray(Ed.),
   Terörün Görüntüleri, Görüntülerin Terörü, istanbul 2004
4 Bozkurt Zakir Avsar, Terör ve Haber Söylemi, Sayfa: 64.
5 Yonnah Aleksander, Çagdas Terörizm, Stratejik NATO semineri tebligi, naklen Bozkurt Zakir Avsar, Terör ve Haber Söylemi, Sayfa: 64.
6 Kürtçe, bilim adamlarının ve arastırmacıların ifade ettigi gibi karma bir dildir. Homojen bir yapısı yoktur ve farklı grupların konustugu dil
   birbirlerine anlasılmaz gelmektedir. Bu konuda detaylı bilgi için bkz.: Ahmet Buran, “ Karma Diller Ve İki Örnek: Klasik Osmanlıca Ve
   Kürtçe”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 20 Yıl: 2006/1; Ali Rıza Özdemir, Kart-Kurt Sesleri Arasında Kaybolan Gerçek: Kürtler ve
   Türklük, s. 149-212
7 Oysa toplam sehit olan asker sayısı 24, geçici köy korucusu sayısı 3 idi. Ayrıca bir de helikopter düsürdüklerini iddia ettiler. Görüntü de yayınladılar
   ama söz konusu görüntülerde etraf yemyesildi. O tarihlerde Irak'ın kuzeyinde her taraf karlarla kaplı idi. PKK terör örgütü yıllarca gayret
   göstererek olusturdugu televizyon yapılanmasının meyvelerini iste böyle yemeyi sürdürmüstür.
8 Diyarbakır, Mardin, Sanlıurfa ve Batman illerinde ögretmenler ile gerçeklestirdigimiz mülakatlar.
9Türkmen Töreli, PKK Terör Örgütü 1978-1998 (Tarihsel ve Siyasal Gelisim Süreci Bakımından Yncelenmesi) basılmamıs doktora tezi, Isparta 2002.
10 Sedat Laçiner, “Bölücü Televizyon Yayıncılıgı ve Uluslararası Baglantıları: Med TV Örnek Olayı (1994-1999)”, Avrasya Dosyası, Yaz 2000, cilt: 8, 
     sayı: 2, sayfa 329-371.
11 Sedat Laçiner, “Med TV'nin Etki ve Yslevleri”, Strataejik Analiz Dergisi, Sayı: 27, Sayfa:128.
12 Sedat Laçiner, Strataejik Analiz Dergisi, Sayı: 27, “Med TV'nin Etki ve İslevleri” Sayfa:129.
13 Sedat Laçiner, Strataejik Analiz Dergisi, Sayı: 27, “Med TV'nin Etki ve İslevleri” Sayfa:129.
14 Hulki Cevizoglu, Ya Sev Ya Sevr, Sayfa: 107.
15 Hulki Cevizoglu, Ya Sev, Ya Sevr, Sayfa 108-109.
16 İsmet İsmet, PKK Ayrılıkçı Siddetin 20 Yılı, Sayfa 306.
17 Sedat Ergin, “Kürtçe TV'ye Vize”, Hürriyet, 28 Kasım 2000. MYT'in bu açılımına siyasilerden dogru dürüst bir tepki gelmezken MHP'li Devlet Bakanı
     Abdülhaluk Çay, ''Türkiye'de Kürtçe televizyon istemek ihanetten baska bir sey degildir diyerek, Kürtçe yayın yapmanın vatan hainligi ile
     esdegerde olacagını” belirterek açıkça karsı çıkmıstır. Özgür Dogan, 11 Mart 2002, 
     http://ilef. ankara. edu. tr/id/yazi. php?yad=793.
18 Bu konuda kapsamlı bir çalısma için bkz.: Ümit Özdag, “Kırmançça Televizyon Yayının Siyasal Sonuçları”, 21. Yüzyıl Dergisi, sayı: 8/9,
     Ocak-Haziran 2009, s. 115-137
19 TRT Ses'te program yapan Fırat Ceweri adlı Kürtçü ideoloji mensubu da bu durumu itiraf ediyor. Bakınız: Aknews, Fırat Ceweri ile röportaj,
     “Cewerî, kahramanı Diyana'yı savundu”, 29 Mayıs 2010,
     http://www. aknews. com/tr/aknews/9/150160.
20 TRT Ses'te yayınlanan “Buka Barane” adlı program, 13 Subat 2010
21 İhsan Aksoy, Latif Epözdemir, Fırat Ceweri gibi program hazırlayıcıları ile Federasyoncu KADEP genel baskanı Serafettin Elçi, yasadısı Kürdistan
Sosyalist Partisi(PSK) lideri Kemal Burkay, HEP eski genel baskanı Feridun Yazar, sık sık Barzani'nin yanında boy gösteren Hasim Hasimi gibi konuklar
bunlardan bazılarıdır.
22 Zaman, 9 Mart 2003.
23 Yeni Safak, 2 Ocak 2009.
24 CNN Türk Televizyonu Fikret Bila-Murat Yetkin'in ortak sundugu program, 2 Ocak 2009.
25 Devlet Bahçeli, 6 Ocak 2009 tarihli TBMM Grup Konusması.
26 http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID= 923827&Date=28.02.2009&CategoryID=98
27 Sadi Somuncuoglu, “TRT-6, Etnik gruplar, Akiller ve TSK'nın Görüsü”, Yeniçag, 4 Mart 2009.
28 Sadi Somuncuoglu, “a.g.y. , Yeniçag, 4 Mart 2009.
29 Sadi Somuncuoglu, “a.g.y.” , Yeniçag, 4 Mart 2009.
30 Radikal, 10 Ocak2009, “Baydemir: Bu Toprakların Adını da Kabullenecekler”
31 Cumhuriyet, 21 Ocak 2009, Mehmet Farac, “Taviz Güzergâhında Tünel Kazmak”
32 www.lekolin.info, “Karayılan: Ykinci Ordu Büyük Bir Savasa Hazırlanıyor”, 8 Ocak 2009
33 Aksiyon, 13 Ocak 2001, Cevdet Gengörü, “Bu Tv Bizi Birinci Lige Çıkarır”
34 Radikal, 10 Ocak 2009 “Baydemir: Bu Toprakların Adını da Kabullenecekler”
35 İHD Bingöl Subesi 2008 Ynsan Hakkı Yhlalleri Raporu, ANF, 17 Ocak 2009
36 Orhan Miroglu, “Hükümetin Degil Kürtlerin Basarısı Ses TV”, 09 Ocak 2009 www.habervesaire. com/haber/1197,
37 Aksam, 4 Aralık 2009 Özlem Çelik-Dengir Mir Mehmet Fırat röportaj, “Öymen'den Allah Razı Olsun”
38 Star, 5 Ocak 2009, “20 Yıl Önce Olsaydı 30 Bin Ynsan Ölmezdi”
39 Haber7. com, 2 Ocak 2009, “Hakkâri TRT Ses`i ayakta alkısladı”
40 Bugün Gazetesi, 6 Ekim 2009
41 Cengiz Çandar, Radikal, 2 Ocak 2009
42 “TRT Ses Roj TV'nin Pabucunu Dama Attı”, 20 Ocak 2009, Zaman
43 Ali Rıza Özdemir, Kart-Kurt Sesleri Arasında Kaybolan Gerçek: Kürtler ve Türklük, s. 183
44 Sinan Sungur, “Abdülkadir Aksu TRT Ses'i Anlıyor mu?”, Odatv.com, 09 Ekim 2009
45 Sinan Sungur, “Varan 1) Bülent Arınç'ı Kim Kandırıyor?”, Odatv.com, 10 Eylül 2009
46 Sinan Sungur, “Varan 1) Bülent Arınç'ı Kim Kandırıyor?”, Odatv.com, 10 Eylül 2009
47 Stratejik Boyut, sayfa: 43-45, sayı:6, yıl: 2
48 Zaman, 22 Mart 2009
49 Sırnak ilinde yaptıgımız saha arastırmalarında Türk askerine de Romidenildigini gördük.
50 Ali Rıza Özdemir, Kart-Kurt Sesleri Arasında Kaybolan Gerçek: Kürtler ve Türklük, Kripto Yayınları, Ankara, 2009, s. 115-116
51 Aydınlık, 14 Haziran 2009, “TRT Ses Türkçeye Roj TV'den Daha Yabancı”
52 Çetin Çeko-Yhsan Aksoy röportaj, “Kürtler Eski Kürtler Degil”, , 6 Haziran 2009
53 Latif Epözdemir, “Türklestirilmis Yslam Karsısında Kürtler”, www.navkurd. net .
54 Latif Epözdemir, “Kimligin Altı da Üstü de Kürtlerin Derdine Deva Degildir”, www. navkurd. net
    www.gelaewj. com
55 Latif Epözdemir, “Kimligin Altı da Üstü de Kürtlerin Derdine Deva Degildir”, www. navkurd. net
56 Latif Epözdemir, “Kimligin Altı da Üstü de Kürtlerin Derdine Deva Degildir”, www. navkurd. net
57 “Ceveri, kahramanı Diyana'yı savundu”, www. aknews. com, 29 Mayıs 2010.
58 Roşan Lezgin, “Khormekî-Xormekî Asireti ve Zazalar Türk mü?”,
     http://www. haberdiyarbakir. com/news_detail. php?id=32663
59 Sedat Laçiner, Bölücü Televizyon Yayıncılıgı ve Uluslararası Baglantıları: Med Tv Örnek Olayı (1994-1999), Avrasya Dosyası, 
    Yaz 2000, cilt: 8, sayı: 2, sayfa329-37
60 Aksiyon, 29 Aralık 2003, “Türkçe Konus Kurban”
61 Vatan Gazetesi, 25 Temmuz 2007, Öge Demirkan-Burak Kara, “Bingöl' de oy patlaması yapan AKP, bunu nasıl basardı?”
62 Can Dündar, “Neden” Programı, NTV, 7 Ocak 2009.
63 Cihan Haber Ajansı 11 Ocak 2009
64 Mustafa Erkal, Etnik Tuzak, Sayfa 89.
65 Hasim Söylemez, “Kürtçe TV?de Siveler Belli”, Aksiyon, 25 Kasım2000.
66 Ali Rıza Özdemir, Koç Heykelli Mezarların Yzinde: Zazalar ve Türklük, Kripto Yayınları, Ankara, 2010, s. 36 
67 Rafet Ballı, Kürt Dosyası, Sayfa 303. Kürtçülerin söz konusu politikalarına birçok örnek verebiliriz: Paris Kürt Enstitüsü, “Zazaca Kürtçe'nin 
bir lehçesidir” diyor. Aynı kurum, Hevi adında çıkardıgı dergide Zazacanın edebiyat dili olmasına karsı çıkıyor. Sözde sürgünde Kürt parlamentosu 
Zazaca'nın Kürt uluslasmasının önünde bir engel oldugunu söylüyor. (Sait Çiya, “Hedefteki Dil”, Munzur Gazetesi, Sayı: 44, Yıl: 3) 
68 Benzer sekilde yıllardır Tunceli Milletvekilligi yapan CHP'li Kamer Genç, katıldıgı bir televizyon programında Kürtçe'nin homojen bir dil oldugunu 
iddia eden Sırrı Sakık'a hitaben “Neresi homojen kardesim, dilleri ayrı. Ben Tunceli Kürtçesini(Zazaca'yı kast ediyor) konusuyorum sen Kurmançi dilini. 
Ben sizin konustuklarınızdan bir kelime anlamıyorum, siz de bizimkini, yani Dersim lisanını anlamıyorsunuz. Farkımız yok diye milleti kandırmayın. 
. Zazaca var, Sorani Kürtçesi var. Hiçbiri birbirini anlamıyor. Dolayısıyla Kürtler ve Kürtçe için bir ve birlik demek dogru ve bilimsel degil. ”( Yeniçag 
Gazetesi, 5 Ocak 2009, Sebahattin Önkibar, “TRT Bir Millet Yaratıyor”) 
69 Firat News Agency, “FDG ve TUDEF'in 'Dersimce' Girisimine Sert Tepki” 20 Ocak 2009. 
70 “PKK'dan Alevi televizyonlara tehdit”, Ynternethaber. com, 5 Aralık 2006. 
71 Yeni Özgür Politika, 28 Kasım 2006, Mehmet Zahid Ekici, “Düzgün TV Ne Kadar Düzgün?”, 
72 Bu durumu bizzat TRT Ses Kordinatör müdürü Fethullah Kırsan ifade etmistir: Zaman, 25 Ocak 2009, “Kürtçe kendi sektörünü olusturuyor”
    - Ayrıca TRT 6 program yapan Nilüfer Akbal'ın bir röportajda söylediklerini de belirtebiliriz: “ Zazaca bildigimden ben bile Kürtçe egitim 
      almaya basladım”, “ Kürtçe biliyorum deyip is bulmak bir devrim ”, “Kürtçe yayınla biz Kürt kimligine hizmet edecegiz”
    - Star Gazetesi, 4 Ocak 2009, Helin Sahin-Nilüfer Akbal röportaj.
73 Çetin Çeko, “TRT'de Kürtçe Yayın Kürtlerin Kazanımıdır”, gelawej.com, 23 Aralık 2008.
74 Mehmet Bedri Gültekin, “Kürtçe Televizyon”, haberjans. com, 6 Ocak2009.  
 75 Mustafa Akyol, Kürt Sorununu Yeniden Düsünmek, Antony Birc, Nationalizm and Union Human Londra 1989, sayfa 55'den alıntı. 
76 Taha Akyol, Milliyet, 30 Aralık 2009 
77 Taha Akyol, Milliyet, 31 Aralık 2009. 
78 15 yasındaki Remziye Alamut hiç okula gitmemis Türkçeyi televizyondan ögrenmistir. (Hasim Söylemez 'Kürtçe TV'nin Adı Var', Aksiyon, 06 Ekim
2008), Yine benzer bir durum asiretinin bir kısmı Irak'ın kuzeyinde yasayan Hakkâri'li bir dostumuzun anlattıklarında da görülür. Irak'ın
kuzeyine akraba ziyaretine giden dostumuz aksam evde sohbet ederken evin küçük çocuklarının Türkçe konusabildigini hayretle gözlemler. Evin
büyügüne bunun sebebini sordugunda 'çocuklar genellikle Türkiye'den yayın yapan TV'leri, özellikle de çizgi film programlarını seyrederler'
cevabını alır. Bu olay, TRT Ses üzerinden Kürtçe çizgi film yayınlama gibi saskınlıga düsen TRT yöneticilerine ders olsa gerek.
79 Ümit Özdag, Kürtçülük Sorunun Analizi ve Çözüm Politikaları, sayfa: 172
80 Ümit Özdag, “Kırmançça Televizyon Yayının Siyasal Sonuçları”, 21. Yüzyıl Dergisi, sayı: 8/9, sayfa: 134.
81 Abdurrahman Kurt, Can Dündar-Neden Programı, NTV, 7 0cak 2009. 
82 Özcan Yeniçeri, Can Dündar-Neden Programı, NTV, 7 Ocak 2009. 
83 Abdullah Öcalan, Kürtçe konusunda uygulanacak stratejiyi: “...Birden bire koptuk mu, çırılçıplak açıkta kalırız. Ben size gerçekleri de çok yalınkat 
göstereyim. Hatta Kürtçe?yle dogru dürüst okul açamayız... Türkçe?yi uzun süre egitim dili, bilim dili olarak kullanacagız... Kaç yıl gerekebilir? Tarih de 
veremem. Ne zaman Kürtçe biraz gelisir, Kürtçe ile insanlar okur, yazar, egitim görür, bilim ögrenir, kültür özümser duruma gelince Kürtçe?nin payı 
artar Türkçenin payı azalır. Fakat birden bire Türkçe?nin payını kesersek Kürtler cahil kalır...” diyerek ifade etmistir. Rafet Ballı, Kürt Dosyası, Sayfa: 235, 
Röportaj tarihi: Mayıs 1991. 
84 Fikret Bila, “Türk Kazın Ayagının Hiç de Öyle Olmayacagını Gösterdi”, Milliyet, 25 Subat 2009 


21 YY DERGİSİ ÖZEL RAPORU 2010 
“21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü" 

21.YYTE; Türkiye ve Dünyadaki Millî güvenlik stratejileri, ekonomi, hukuk, enerji/enerji güvenligi, nükleer enerji / nükleer silahlanma, enformasyon/bilgi iletisimi, anayasal düzen, hukuk, adalet, düsük yogunluklu çatısma(terör ve terörizm), teostratejik arastırmaları demokrasi ve sivil toplum arastırmaları gibi islevsel ana konular ile, çevre/Türk Dünyası ülkeleri ve küresel/bölgesel güçler ile uluslararası örgütlerdeki gelismeleri izlemek, bu gelismeleri Türkiyenin milli menfaatleri ve ulusal güvenlik gerekleri,dogrultusunda incelemek ve bu alanlarda ciddî çalısmalar yaparak alternatif politika, strateji,program ve projeler üretmekamacıyla 01 Aralık 2005'de kurulmustur.


21.YYTE 'de kurulma amacına uygun olarak aşagıdaki arastırma merkezleri kurulmuştur.

Milli Güvenlik Araştırmaları Merkezi 
Kafkasya Araştırmaları Merkezi 
Türkistan Araştırmaları Merkezi 
Rusya-Avrasya Araştırmaları Merkezi 
Amerika Araştırmaları Merkezi 
Avrupa Birliği Araştırmaları Merkezi 
Orta doğu Araştırmaları Merkezi 
Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi 
Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi 
Düşük Yoğunluklu Çatışma Araştırmaları Merkezi 
Politik, Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Merkezi 
Karadeniz Araştırmaları Merkezi 
Anayasal Düzen, Hukuk, Adalet Araştırmaları Merkezi 
Teostrateji Araştırmaları Merkezi 
Enerji ve Enerji Güvenligi Araştırmaları Merkezin Ekonomik Araştırmalar Merkezi  GYRYS 
Ekonomik Araştırmalar Merkezi


***

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 7

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 7




KÜRTÇE TV ÜZERİNDEN ORTAK DİL YARATMA POLİTİKASI 

Çok fazla akademik bilgiye girmeden basından yapılacak alıntılar çerçevesinde verilen örneklerle aslında Türki-ye'de ve Ortadogu'da Kürtçe adı altında birbirleri ile anlasmak konusunda sıkıntı içinde olan bir dizi farklı lehçeden, hatta Zazaca-Kırmançça örneklerinde farklı dillerden bahsedilmektedir. Basında yer alan bazı tespitler bu durumu söyle sergilemektedir: 

“Kürtçe stand-up sergileyen tiyatro oyuncusu Murat Batgi, Tunceli'deki oyununda halkın Kürtçe anlamadıgını görünce Türkçe devam etmek zorunda kalmıs. Batgi bunun nedenini Tunceli'de daha çok Zazaca konusulmasına baglıyor”60 Bingöl'de AKP seçim basarısı üzerine yapılan bir röportajda Vatan gazetesi muhabirine Bingöllü hamal Mehmet Canan söyle demektedir: 

“19 Temmuz'da Leyla Zana geldi. Konusmasına Kürtçe basladı. Ama biz Zazayız Kürtçe bilmeyiz. 5 dakika Kürtçe konustu. Birisi kulagına bir seyler dedi ve Zana konusmasına Türkçe devam etti.” 61 

2 Ocak 2009'da NTV tarafından Diyarbakır'da gerçeklestirilen sokak röportajı: 
“Vatandaş: Yani iyidir yani, fena degil yani. 

Soru: Dilinden anlayabiliyor musunuz? 

Vatandaş: Çok degil, yani Lehçeleri biraz farklı.” 62 

TRT Ses'in 1 Ocak'ta baslattıgı yayını olumlu buldugunu kaydeden hukukçu yazar Hüseyin Aygün, ancak, “Tunceli ve çevresinde Zazaca konusulması nedeniyle TRT 6'nın yeterince anlasılamadıgını söyledi.”63 
“TBMM'nin yemin töreninde dikkati çeken bir kadın milletvekili Londra'da düzenlenen bir toplantıda Kürtçe konusur. Bir süre sonra salondan ugultular baslar ve konusulanların anlasılmadıgı ifade edilir. 
Ve ancak Türkçe?ye dönülünce herkes konusulanı anlar.” 64 

Yukarıda verdigimiz örneklerden de anlasılacagı gibi Dogu ve Güneydogu'da türdes bir Kürtçe konusulmamaktadır. 
Ancak simdiye kadar mevcut olmaması bundan sonra olmayacagı anlamına gelmiyor. Zira Kürtçe televizyon politikasının büyük yanlıslarından dolayı orta ve uzun vadede pankürdizmin kültürel alt yapısını besleyecek bir süreç devlet 
eli ve kaynakları ile gelistirilmektedir. Bu yanlıslıkları söyle sıralayabiliriz. 

Örneklerini yukarıda verdigimiz Türkiye'de günlük hayatta kullanılmayan kelimelerin TRT Ses'te kullanılması sebepsiz degildir. Kullanılan söz konusu kelimelerin tamamına yakını Sorani kökenlidir. Geçtigimiz yıllarda Barzani yönetimi sürpriz bir karara imza atarak egitim dilini Soranice'ye çevirmistir. Kuzey Irak'ta yayın yapan Kurdistan TV, Kurdsat gibi kanallar uzun zamandan buyana Soranice yayın yapmakta-dırlar. TRT Ses'te kullanılan Soranice kelimeler yolu ile yavas yavas Türkçe?de kullanılan kelimeler atılması, uzun vadede türdes bir Kürtçe olusturulması hedeflenmektedir. 

TRT ŞEŞ'TE ZAZACA 

TRT Ses'te Zazaca yayına yer verilmesi düsülen yanlıslıkların en büyügüdür. Bu yolla Kurmanç lehçesi üst çatı olarak algılanacak ve Zazaca, Kurmançça'nın bir alt kolu olarak degerlendirilecektir. Zaten TRT Ses'te program yapan Kürtçülerin 
hemen hemen tamamı Zazacayı Kürtçenin bir alt kolu olarak görmektedirler. 

Nitekim Ystanbul'daki Kürt Enstitüsü mensuplarından ve Kürtçe Sözlük'ün yazarı olan Zana Farqin Kürtçe televizyonda Kurmanci ve Zazaki sivelerinin kullanılmasının uygun oldugunu belirterek “Zazakiler ve Kurmanciler kısmen  de olsa birbirlerini anlamakta zorluk çekiyorlar. Ancak bu iki sivede yayın yapıldıgında problem ortadan kalkar. Bu da zaten zamanla tek siveye yani Kurmanciye döner”65 diyerek söz konusu hedefi açıga çıkarmaktadır. 
Farqin'in belirttigi süreç TRT Ses'in Kurmanç agırlıklı olan fakat kısmen Zazaca ya da yer verilen yayın formatı sayesinde islemektedir. Özetle Zazalar bizzat devlet eliyle Kürtlesmeye dogru sürükleniyorlar. 

Oysaki Zazaca Kürtçeden tamamen farklı özelliklere sahiptir, gramer yapısından tutun da kelime hazinesine kadar apayrı özellikler tasır. Kürtçüler, dildeki bazı benzerliklere dayanarak Zazacanın, Kürtçenin bir lehçesi oldugunu iddia 
etmektedirler ki, bu bütünüyle yanlıştır. “ Bilim insanlarından B. Henning (1954), D. N. MacKenzie (196195), 
T. L. Todd (1985), G. S. Asatrian-F. Vahman (1987-95), Joyce Blau (1989), P. Lecoq (1989), C. M. Jacobson (1993-97), 
Jost Gippert (1993-96), M. Sandonato (1994), Ludwig Paul (1994-99)   Zazacanın Kürtçenin bir lehçesi olmadıgı yönünde görüs 
belirtmislerdir. Peter Lerch (1856), Friedrich Müller (1864), Albert von Le Coq (1901), Prof. Dr. G. Kôjima gibi dilbilimcilerin eserlerinde de Zazaca net bir şekilde özgün ve bagımsız bir dil olarak tasnif edilmistir. 

Bunlardan Strasburg Üniversitesi'nden Japon dilbilimcisi Prof. Goichie Komija, Zazacayı ayrı bir dil olarak sınıflandırmakta, hatta daha ileri giderek bir Kürt dil grubunun bulunmadıgını, diger lehçelerin de ayrı bir dil hüviyeti tasıdıgını belirtmektedir. ”66 

Kürtçülük ideolojisinin esiri olmus veyahut PKK yandası Zaza kökenliler hariç, Zazaların tamamı da Kürtlerden ayrı bir topluluk olduklarını ifade ederler. Hatta birçok Zaza, Kürtlerin asimilasyonuna maruz kalma tehlikesinden bahsetmekte dir. Kürt asimilasyonuna ugramamak adına siyasî tercihlerden tutun da hayatın her alanında bir araya gelip söz konusu tehlikeyi bertaraf etmeyi amaçlarlar. Son yapılan yerel seçimlere ya da ondan hemen önceki genel seçimlere bakılacak olursa Zazaların siyasî tercihlerini Kürtçü partiler dısında kullandıkları bariz bir sekilde görülecektir. Örnegin Kürtçü partiler Siverek(%22. 65), Hilvan (%24. 
97), Mutki (DTP %2. 81), Solhan (DTP %2. 83), Bingöl(%34. 62), Palu(%0), Maden(%0. 66), Elazıg(%2. 40), Genç(% 8. 43), Çermik(%24. 47) 
gibi Zazaların yogun olarak yasadıgı yerlerin hiçbirinde Kürtçülük yapan partilerin seçim kazanamadıgı bir gerçektir. 

PKK bu gerçegin farkında oldugu için, kuruldugu ilk yıllardan itibaren Güneydogu'nun etnik yapısı üzerinde, özellikle de Zazalar üzerinde, önemli etüt çalısmalarında bulunmustur. PKK lideri Öcalan, gazeteci Rafet Ballı'ya 
verdigi röportajda bu hususu söyle itiraf ediyor. “PKK'da bir sentez var... Alevi yörelerde PKK gelisiyor. Zazalar içinde denilebilir. Zazaların oldugu yerde de PKK gelisiyor... Yani Alevinin de, Sünni'nin de, Karsın da, Agrı'nın da, Urfa'nın da, Mardin'in de olumlu olumsuz özellikleri nelerdir, bunları nasıl birlestirebiliriz 
diye bölge çapında degerlendirmeler yaptık. Sonuçta PKK'da bir sentez olustu.” 67 

TRT Ses'in yayına baslamasının hemen ertesinde Dersim Dernekleri Federasyonu ve Tunceli Dernekleri Federasyonu'nun birlikte hareket ederek Cumhurbaskanlıgına ve Basbakanlıga sundukları “Biz Tunceli(Dersim ve çevre 
illerde yasayan insanlar Dersimce (Dimilice-Zazaca) konusmaktayız. Dersimce kendi basına bir dildir ve milyonlarca insan tarafından konusulmaktadır. Dersimce (Dimilice-Zazaca) dilinde de TV yayını talep ediyoruz”68seklindeki basvuruları üzerine PKK yandaslarının âdeta paçalarının tutustugunu görmekteyiz. PKK'lı grup düzenledikleri basın açıklamasında “Kürt olmadıklarını iddia eden bu çerçeveleri siyasal koruculuk pesindedirler... Kürt olmamak için bir zamanlar ‘Zazaca?, ‘Zaza ulusu?diyenler, tutmayınca bu sefer ‘Dersimce?
diye yeni bir dil ve halk icat ettiler. Söz konusu kisiler, ‘Dersimce? konusup koruculuk yapmak istemektedirler” 69 demistir. Örnekte de görüldügü gibi, Zazaların Kürtlestirilmesi plânına uymayan her türlü faaliyet anında bertaraf edilmeye çalısılmaktadır. 

Hal böyle iken devlet tarafından Zazalara yönelik farklı politikalar ve çalısmalar üretilmesine acil ihtiyaç hâsıl oldugu halde, bizzat devlet eliyle Zazacayı Kürtçe potasına sokmanın ve Zaza kökenli vatandaslarımızı Kürtçülerin kucagına atmanın milli güvenlik açısından ciddi tehlikelere yol açacagı muhakkaktır. 

PKK yandasları, Turksat uydusu üzerinden yayın yapan Alevi televizyonlarından oldukça rahatsız olmuslardır. Daha önceleri Roj TV, MMC TV, Newroz TV gibi PKK yayın organlarını takip ettigini düsündükleri Alevi vatandaslarımızın söz konusu kanallar açıldıktan sonra yavas yavas kendilerinden koptugunu fark ettiklerinden dolayı Alevi kanalları aleyhine baslattıkları kampanyayı, tehdide kadar ilerletmislerdir. 

Alevi televizyonları olan Denge TV, Su TV, Düzgün TV, Cem TV, Yol TV ve Dem TV'nin özgün ve Kürtçe müzik agırlıklı olarak devam ettirdikleri yayın politikası sayesinde, Roj TV'nin önemli oranda seyircisini kendilerine yöneltmesiyle, 
örgüt panige kapılarak bu kuruluslarda çalısanları ve bu kurulusların yöneticilerini tehdit etmeye baslamıstır.70 Çogu Almanya'da kurulan ve PKK propagandası yapan, kıskırtıcı, düzeysiz örgüt yayınlarından bıkan kitleyi kendilerine çekmeyi basaran Alevi televizyonlarını arayan PKK'lılar, “Bu kanalları devlet kurdurdu; bunun hesabını soracagız' türünden tehditler savurmuslardır. Son olarak Almanya'nın Dortmund kentinde yayın yapan Düzgün TV'nin sahibi ve genel müdürü, PKK'nın yayın organı olan ve Avrupa'da yayınlanan Özgür Politika gazetesi tarafından Kürt düsmanı olarak lanse edilmis ve üstü kapalı tehdit edilmistir.”71 


8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 6

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 6



TRT ŞEŞ TÜRKÇE'YE ROJ TV'DEN DAHA AZ YER VERİYOR 

Med TV ve Medya TV ilk yayına basladıklarında yayınlarının yarıdan fazlası Türkçe idi. Su an bunların devamı niteliginde olan Roj TV'de de bazı programlar ve özellikle haberlerin bir bölümü Türkçe yayınlanmaktadır. Oysa TRT Ses'in “Kürtlere Kürtçe televizyon; Türklere Türkçe televizyon” gibi, Türkiye gerçegiyle bagdasmayan yapay ayrılıkları zorladıgı görüldü. Türkan Soray'ın “Al Yazmalım” filmi Kürtçe oynamaktadır. Hâlbuki Kürt kökenli yurttaslarımız, o filmin Türkçesini çok daha iyi anlarlar. Türkan Soray'ın filmlerini bir televizyonda Türkçe, digerinde Kürtçe gösterin, Kürtçe bilen yurttasların büyük çogunlugu Türkçesini izler. Çünkü çogunluk, Türkçesini daha iyi anlar. 

TRT Ses'te yayınlanan bir programda degerli müzikçimiz Cahit Berkay'la söylesi yapılıyor. Berkay Türkçe anlatıyor; TRT Ses'in degerli sunucusu ve sanatçı Nilüfer Akbal, Kürtçe?ye çevirmeye çabalıyor. Oysa televizyon izleyicileri, 
Cahit Berkay'ın Türkçesini, Kürtçe çevirisinden çok daha iyi anlıyor. Ama TRT Ses'in yöneticileri öyle buyurmuslar. 

TRT 6 Ses'in en büyük yanlısı, Türkçe?ye yabancı dil muamelesi yapmalarıdır. Oysa Türkçe, Kürt yurttaslarımız için yabancı dil degildir; ortak yasam dilidir; yalnız Türkiye ölçeginde degil, Kürt yurttaslar arasında da yerelligin ötesindeki 
anlasma dilidir.51 

TRT ŞEŞ'TE PROGRAMLARA DAMGASINI KÜRTÇÜLER VURMAKTADIRLAR 

TRT Ses'te program hazırlayıp sunanların kimler oldugunu ve bunların siyasî görüslerinin ne oldugunum ortaya konulacagı bu bölümde örneklem olarak bazı isimler ele alınacaktır. Bu kisilerin siyasal görüs olarak üç ana grupta toplandıgı 
görülmektedir: Kemal Burkay'a yakınlıgı ile bilinen Kürtçüler, Kürtçü-Yslamcı Nubihar Grubu, Nur Cemaatine mensup Yslamcı-Kürtçüler. Simdi bu isimleri ve TRT Ses için hazırladıkları programları inceleyebiliriz. 

a) İhsan Aksoy: TRT Ses'te program yapan Yhsan Aksoy Türkiye Ysçi Partisi çatısı altında siyasete baslamıs, daha sonra Kürtçü çizgiye geçis yaparak Ankara DDKO'nun kurucuları arasında bulunmustur. 1971'de Diyarbakır'da Kürtçülük davasından hüküm giyerek, hapis yatmıstır. Daha sonra Kemal Burkay ile yakınlasıp yasadısı Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisinin kurucuları arasında yer almıstır. 12 Eylülde yurt dısına çıkan Aksoy, burada da PKK ile yakınlaşıp PKK'nın yayın organı Serxwebun'da yazarlık yapmıstır. Programına nerede Kürtçü ve 
federasyoncu varsa hemen hepsini konuk etmistir. Sertaç Bucak, Kemal Burkay bunlardan bazılarıdır. 

Aksoy'un TRT Ses'te program yapmaya devam ederken verdigi bir röportajda kullanmıs oldugu ifadeler siyasî görüsünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ne kadar aykırı oldugunu ortaya koymaktadır: “Kürt halkı kendi kendisini yönetmek istiyor. Bu hangi biçimde olacak? Bunu halkın talebi ve somut kosullar belirleyecektir. 
Bir halka ayrılma hakkını yasaklamaya veya bunu bir ayıp gibi göstermeye kimsenin yetkisi ve hakkı yoktur ve olamaz. Bir halkın gelecegini belirleme hakkı halkın kendisine aittir. ” 52 

b) Latif Epözdemir: TRT Ses'te “Gulene Edebiyade” isimli bir program yapan Epözdemir, Barzanici geçmise sahip bir aileden gelmektedir. Bir dönem Barzani yanlısı Kürt-Kav'da yönetim kurulu üyeligi de yapan bu L. Epözdemir'in 
aralarında Kemal Burkay yanlılarının da bulundugu Kürtçü internet sitelerinde yayınlanmıs yazılarından birkaç alıntı verelim: “Üniter ve tekçi yapı degismeden Kürtler anayasal hak esitligine kavusamazlar.”(...) 53 
“Böyle diyoruz çünkü irademizi halkın iradesinin önüne koymak gibi bir hakkımız yok. Ancak özgür kosullarda, halk demokratik bir sekilde kendi gelecegini kendi belirleyebilir. Bu da günümüzde iki biçimde mümkündür. Ya demokratik esit ve gönüllü ve istege baglı federasyon ya da ayrılıp bagımsız devlet kurmak. Kuskusuz Kürtlerin kendi devletlerini kurması, ülkesini birlestirmesi kadar dogal ve insani bir hak yoktur. Bu ise tümü ile Kürtlerin kendi tercihine bırakılmalı dır.”54(…) “Devletin üniter yapısı degismez ise bu biçimi ile her iki halkın birlikte yan yana yasaması da güçlesir”(…)55 “Yüz yıla yakın bir zamandan beri Türkler, Kürtlerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürüp yagmalıyorlar. Her fırsatta 
Kürtleri dövmekten de geri kalmıyorlar. Bu yüzden vatandaslık bagı, karsılıklı olarak saglam ve güçlü bir sekilde gelismemistir. Çünkü Türkler, Kürdistan'ı vatan degil, isgal etmislerdir. Hala orduları oradadır ve Kürt halkına olmadık eziyetler çektiriyorlar. Bu yüzden mevcut anayasaları ile ortak vatandaslık 
olanaklı degil.”(…)56 “Simdi, gerçekçi olmak gerekir. Kürtler ulus olarak birlige kavusmadan, parçalı ülkelerini birlestirip özgürlüge dair tüm sorunlarını çözmeden bize devleti lüks görebilirler mi?” 

Yukarıdaki yazıların sahibi bugün devletin televizyonunda, terörün sebeplerini ortadan kaldırmak, barısın tesis edilmesine yardımcı olmak, bireysel kültürel hakların saglanması amacıyla açıldıgı belirtilen kanalda Türk halkının ödedigi vergilerle verilen ücreti alarak program yapmaktadır. 

c) Fırat Ceveri: TRT Şeş'te “Evroname” (Avrupa Mektubu) adlı programın hazırlayıcısı olan Ceveri, Ysveç'te yasamaktadır. Ysveç Yazarlar Birligi üyesi olan Ceveri, 12 Eylül döneminde Avrupa'ya kaçmıstır. Ceveri geçmiste sık sık Roj TV'de görülen bir kisiliktir. Programına Avrupa'da yasayan Kürtçü kadroları çıkarmakta ve onlara propaganda imkânı sunmaktadır. Ceveri, yasadısı PSK yanlılarını olusturdugu internet sitelerinde de zaman zaman yer almaktadır. 
Fırat Ceveri, asagıdaki sözlerin sahibidir: 

“Kürt siyasetini Kürtçe kullanmadıgı için elestiren biriyim. ” 

“Muhabir: TRT 6 (Ses)'te “Kürdistan” gibi kavramlar kullanabiliyor musunuz? 

Ceveri: Evet, ben birçok defa bu kavramı kullanmısım. Güney, Kuzey, Dogu, Batı gibi kavramları kullanmısım. Şimdiye kadar herhangi bir problem çıkmıs degil. ” 57 

d) Müfit Yüksel: TRT Ses'te “Neynika Tarixe” (Tarihin Aynası) programını hazırlıyordu. Naksibendî seyhlerinden Molla Sadrettin Yüksel'in oglu olan sosyolog Müfit Yüksel Yslamcı-Kürtçü bir siyasal çizgiyi temsil etmektedir. İddialara göre hazırladıgı programlarda fazla Osmanlıcılık yaptıgı gerekçesi ile kanal yönetimi ile anlasamayıp programlarına son verdigi iddia edilmistir. 

M. Yüksel, “Seyh Said hadisesi devletin bir provokasyonuydu aslında. Devletin bir anda bir seyi patlatmasıydı” tezini savunmaktadır. 
Örneklerini verdigimiz kisiler haricinde Kürtçü, ayrılıkçı görüse sahip daha birçok kisi TRT Ses'te program hazırlayıp hem görüslerinin propagandasını yapma imkânını buluyorlar, hem de Türk halkının ödedigi vergilerle para kazanıyorlar. 

TRT ŞEŞ'TE KONUKLAR 

TRT Ses'e programlara davet edilen birçok kisinin siyasal Kürtçü bir dünya görüsüne sahip oldugu görülmektedir. 
Bu bölümde TRT Ses'te sık sık görünen bazı program konukları ve siyasal tavırları analiz edilmistir. 

Rosan Lezgin gibi Zazaların aslında Kürtlerin bir parçası oldugunu iddia eden ve bunun için mücadele veren, Zazacılık yapanları Türk Milliyetçilerin usakları olarak gören ayrıca “Rosan Lezgin benim Kürtlük adım. Devletin bana verdigi isimi kabul etmiyorum. Kürtlük adımı kulla-nıyorum” diye devleti tanımayan birisi TRT Ses'te programa çıkmaktadır. Yine Rosan Lezgin'e göre, “Bu bölgede nice milletler yasadı. En önemlileri Ermenilerdi. Kuzey Kürdistan'da Kürtçenin dısında bir çok yer ve köy isimleri Ermenice kökenlidir. 1930-1960 yılları arasında Türkçelestirilen isimlerin tarihsel hiç bir degeri yoktur. Bunlar, zorla dayatılmıs ırkçı isimlerdir. Örnegin, Tunceli gibi.”58 

PKK'dan evvel var olan yasadısı Kürdistan Sosyalist Partisi(PSK) genel sekreteri Kemal Burkay, TRT Ses'in konukları arasındadır. 

PSK'nın yayın organı olan “Dema Nu” adlı derginin yayın yönetmeni olan ve HAK-PAR'da aktif siyaset yapan Arif Sevinç ile yine PSK'dan Kemal Baysülen, eski HAK-PAR Genel Baskanı Sertaç Bucak TRT Ses'in konukları arasında 
öne çıkmaktadırlar. 

TRT Ses'in stüdyolarının en asina oldugu isim süphesiz Katılımcı Demokrasi Partisi(KADEP-Mesut Barzani'nin KDP'si ile telâffuzunun benzerligi dikkat çekicidir) Genel Baskanı olan Serafettin Elçi'dir. Kanala defalarca çıkıp propaganda yapma imkânı bulan Elçi, kamuoyunda bilindigi üzere yıllardır federatif yapıyı savunmaktadır. 

Kanalda program yapan veyahut programlara konuk olanlara baktıgımızda, PKK haricindeki bütün Kürtçü, bölücü, ayrılıkçı fraksiyonlara mensup oldukları görülmektedir. Bu durum uzun vadede çok tehlikeli sonuçlara yol açabilir. 

Temsil anlamında hep marjinal gruplara mensup olan, ama nedense merkez medya tarafından hep el üstünde tutulup “Kürt aydını” olarak lanse edilen, Kürt meselesinde agzını en hafifinden “federasyon” ile açıp “ayrılma hakkının” 
verilmesine kadar götüren söz konusu kesimin kanalda program hazırlaması, sunması, programlara konuk edilmesi ve dahi kanal danısmanlıklarında görevlendirilmesi izaha muhtaç bir durumdur. 

TRT ŞEŞ YAYINLARININ ANAYASA'YA  AYKIRILIGI VE MİLLİ BÜTÜNLÜK İÇİN OLUŞTURDUĞU TEHDİT 

PKK'nın kuruldugu tarihten beri en temel amacı ayrı bir Kürt ulusu insa etmektir. Bu konuda Sedat Laçiner, su tespiti yapmaktadır: “Yeni bir Kürt ulusunun temel sartı ise ortak bir dil ve kültürde standartlasmadır. Birbirinden çok farklı gelenekleri ve lehçeleri bulunan Kürt toplulukları bir birleri ile iletisim kurmakta dahi zorluk çekmektedirler. Bunun farkında olan örgüt 1990'ların ortasında ilk olarak Kürtçe?de standartlastırma faaliyetlerine hız verilmesini istemis, ikinci olarak ise Avrupa'da topragı olmayan bir Kürt milletinin olusturulmasını ve bunun ve bunun demokrasinin tüm imkânlarını kullanarak içinde bulundugu ülkeleri de kullanarak Türkiye üzerinde baskıda bulunulmasını planlamıstır. Bu projenin en önemli ayagı ise teknolojinin sagladıgı imkânlar sayesinde 
mümkün hale gelen Kürtçe televizyon yayınıdır. ” 59 

PKK söz konusu proje için milyonlarca dolar harcaması bosuna degildir. Avrupa'da illegal yollardan topladıgı paraları TV'ye yatıran örgüt, TV yayıncılıgında Irak'ın kuzeyindeki gruplardan daha ilerde yer almıstır. Çünkü PKK da çok iyi bilmektedir ki, televizyon, dogru amaçlar için kullanılırsa birlestirici bir unsur halini alabilecegi gibi kötü niyetle kullanıldıgı takdirde ayrısmanın en önemli aracı halini alabilir. 


7 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE. BÖLÜM 5

TRT ŞEŞ VEYA '' ATEŞ DÜŞSÜN TÜRK'ÜN EVİNE. BÖLÜM 5



TRT ŞEŞ'iN YAYIN İÇERİGİ

Üzerinde çok tartısma yapılan TRT Ses'in yayınlarının içerigi hakkında simdiye degin kapsamlı bir çalısma ve tartısma yapılmamıstır. 
Çalısmamızın bu asamasında TRT Ses'in yayın politikasının bazı temel ilkeleri tespit ve tahlil edilmeye çalısılmıstır. Bu ilkeleri dört baslık altında toplayabiliriz: 



a) TRT Ses bölgesel düzeyde yayın yapmakta, bölge bilinci olusturmayı hedeflemektedir, 
b)TRT Ses'in yayın dili halkın konustugu Kırmançça ve Soranice'nin birlestirilerek ortak bir Kürtçe olusturmayı hedefleyen bir dildir. 
c) TRT Ses'in yayınlarında pankürdist bir söylem ve içerik vardır. 
d) TRT Ses'te Türk Düsmanı PKK türküleri çalınmaktadır. 

Aşagıda bu Dört temel Yayın ilkesi örneklerle tahlil edilmistir. 

a) TRT 6 (Ses)'te Bölgesel Bilinç Olusturmayı Hedefleyen Bölgesel Yayıncılık Yapmaktadır 

TRT 6 Ses'in yayın formatı anadili Kürtçe olan yurttaslarımızı Türkiye'nin bütününe, hakim kültüre entegre etmekten çok uzak bir seyir izlemektedir. Kanalda yayınlanan 

“Dem u devran” (An ve Zaman) adlı belgesel program Van, Bitlis, Agrı, Urfa, Kars, Adıyaman, Mardin illerini kapsayan programlar yapmıstır. Programda söz konusu illeri tanıtıcı mahiyette bir format yürütülmüstür. 

Buna benzer sekilde 2009 Ramazan ayında Yftara Dogru programı her aksam canlı olarak, çesitli illerden yapılmıstır. Van'dan baslanan program yayını her gün bir baska Güneydogu sehrinde devam edilerek en son Sanlıurfa'da son bulmustur. Belirlenen on iki vilâyetin bazıları üç gün, iki gün, bes gün, bir gün duruma göre dolasılarak on iki vilâyetin tamamını dolasılmıs ve bu yayınlar canlı olarak yayınlanmıstır. 

 Yine Seyh Sait'in torunlarından olup AKP Diyarbakır il teskilatında yöneticilik de yapan avukat Muhammed Dara Akar tarafından Zazaca olarak hazırlanan “Xon u Kerwon” ( Han ve Kervan) adlı belgeselin çekimleri de Zaza nüfusun agırlıklı oldugu Solhan, Mutki gibi yerlerde gerçeklestirilmistir. Bu örnekleri çogaltmamız mümkündür. 

Güneydogu Anadolu'da yasayan vatandaslarımıza sadece Kürt kökenli yurttasların yasadıgı yerlesim yerlerini merkez alarak mı entegrasyon saglanacaktır, sorusunun sorulması mesrudur. Bu yurttaslarımıza bölgesel bilinci gelistirmeyi hedefleyen bir yayın ile mi yasadıgı ülkenin ortak degerleri benimsetilecektir? Söz konusu programlarda görülen formatta yapılan yayınları izleyecek vatandasımız zihninde dar bölgecilik anlayısına dayalı mikro milliyetçilik hisleri olusmayacak mıdır? 

Yayınlanan programlar aracılıgı ile vatandaslarımızın zihninde belli sınırların çizilmesi ile teröre destek verdigi için Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan DTP'nin milletvekili olan Pervin Buldan'ın 29 Mart 2009 yerel seçimlerinden hemen 
sonra “seçimlerde halkımız Kürdistan'ın sınırlarını çizdi” mealindeki sözlerinin arasında ne fark vardır ve bunların hangisi daha tehlikelidir? 

b) TRT Ses'in Yayın Dili Günlük Hayatta Kullanılan Dil Yle Alâkasız Soranca ile Kırmançça'nın Birlestirilmesini Hedefleyen Bir Dildir 

Televizyon yayıncılıgında kullanılan dil çok önemlidir. PKK ve diger ayrılıkçı uzantılar tarafından kullanılan kelimelerin bu anlamda TRT 6 Ses'te yer almaması gerekirken görülmektedir ki günlük hayatta Kürt kökenli vatandaslarımız tarafından kullanılmayan birçok kelime bu kanaldaki yayınlarda 
kullanılmaktadır. “PKK'nın yayın tekelini kıracagız” derken adeta PKK'yı taklit edercesine PKK ve diger Kürtçü unsurlar tarafından kullanılan türkü ve sarkıların benzerlerinin TRT Ses'te sıkça yayınlanmak-tadır. 

Öncelikle alfabe ile baslamalıyız. TRT Ses'te kullanılan alfabe Türk alfabesi degildir. Kürtçe alfabe olarak takdim edilen bu alfabe, Erivan'da Kürdoloji çalısmalarında Prof. A. Maragulof tarafından 1929 yılında hazırlanmıs, bazı degisik ve eklemelerden sonra 9–14 Temmuz 1934'de Erivan'da toplanan “Kürdoloji Genel Konferansı”nda kesin biçimini almıstır.43 Bütün Kürtçü çevrelerde bu alfabeyi ortak sekilde kullanmaktadırlar. 

Arastırmacı yazar Sinan Sungur'un tek dil yaratmak hususunda önemli tespitleri bulunmaktadır. Sinan Sungur söyle demektedir: “TRT-Ses'in bazı programları nın (haber, söylesi vb.) dili, bölge halkının konustugu Kürtçe degil. Halk, bu Kürtçenin ancak yarısını anlayabiliyor. Bu dil, PKK ve diger Kürtçü örgütler / kurumlarca bir “standart dil” olusturulması amacıyla kullanılmakta. TRT-Ses'te Kürtçe program yapmakla görevlendirilen Kürtçü görüslü unsurlar da hâlihazırda TRT-Ses'i bu amaca alet ediyor” 44 

S. Sungur'un tespit ettigi TRT-Ses'te kullanılan ve bölge halkının anlamını bilmedigi kelimelerden bazı örnekler asagıda verilmistir: “aram, arise, artés, asayi, asteng, belavok, buyer, çalaki, dadgeh, damezrandın, darayi, derhéner, dimen, dirok, dozger, ewleyi, ewlekari, erdnigari, éris, fermi, gerdun, giring, 
helwest, hindekar, komar, kovar, maf, merc, mijar, nakoki, navnetewi, netewe, nexse, nijad, niqas, nuçe, nujen, parézger, pejirandin, perwerde, pésesazi, péskés, pévajo, péwist, pirtuk, pispor, pizisk, raman, rayagel, rexne, réxistin, rizgari, sano, saredari, sirove, tawanbari, taybeti, tekosin, tenduristi, tékili, wéje, qedexe, zaningeh, zanyari”45 

Diyarbakır merkezinde yaptıgımız anket çalısmasında yukarıdaki kelimelerden seçtigimiz 10 tanesini 600 vatandasımıza sorduk ve aldıgımız dogru cevapların sayısı söyle: “belavok(bildiri) 36, buyer(olay) 32, dimen(görüntü) 42, 
ewlekari(güvenlik) 28, fermi(resmi) 24, gerdun(evren) 46, nakoki(çeliski)27, netewe(ulus) 44, tekosin(mücadele etmek-ugrasmak) 60, tenduristi(saglık) 25”. 600 kisi üzerinden degerlendirdigimizde dogru cevapların oranı %4 ile %10 arasında degismektedir. Peki, neden kullanılıyor bu Türkiye Kürtçesinde var olmayan kelimeler? Çünkü Türkçe ve Kürtçe/Kurmanci'de ortak kullanılan kelimelerin yerine, Erbil ve Süleymaniye'de konusulan Soranice'den kelimeler 
alınıp, Türkiye'de konusulan Kurmanci Kürtçesine dahil ediliyor ve medyada sürekli kullanılıyor. Böylece, Türkiye, Irak, Yran ve Suriye Kürtleri arasında “dil birligi” ve bir “Standart Kürtçe”nin yaratılması hedefleniyor. 

TRT-Ses'in Kürtçe yayınının bilim kurumları tarafından mercek altına alınması kimsenin aklına gelmemektedir. Nedense güvenlik ve istihbarat kurumları da Diyarbakır, Sanlıurfa, Mardin, Sırnak, Hakkâri, Van, vs. illerinde, anadilini konusan köylülere, esnaflara, dedelere, ninelere, analara, babalara, TRT-Ses'te kullanılan Kürtçeyi anlayıp anlamadıklarını sormamaktadırlar. Örnegin; her Kürt kökenli vatandasın günlük hayatta kullandıgı tarihin “dirok”, edebiyatın 
“wéje”, mektebin “dibistan”, kitabın “pirtuk”, milletin “netewe”, cumhuriyetin “komar”, avukatın “parézger”, belediyenin “saredari”, doktorun “pizisk”, sıhhatin “tenduristi” olarak TRT Ses'te neden degistirildigini düsünülmemektedir. 

Sinan Sungur, özellikle Türkçe ve Kürtçede ortak olarak kullanılan kelimelerin degistirilmesi düsün-dürücü oldugunu söyleyerek bu sekilde bir yayın politikası izleyen TRT-Ses kime ve hangi amaca hizmet ettigini sormaktadır.46 TRT-Ses bu zihniyetle yayınını sürdürdügü takdirde, PKK'nın ve diger Kürtçü örgütlerin 
bölgede Kürtçülük propagandası yapmalarına artık gerek kalmayacaktır. Zira onların yerine Kürtçülük bilinci olusturma “görevini” devletin resmi bir kurumu olan TRT-Ses fazlasıyla yapıyor. Kürtlerin “dil birligi”ni olusturma ve 
Pan-Kürdist bilincini gelistirme görevini TRT-Ses üstlenmis görünmektedir. 

c) TRT Ses yayınlarında Kuzey Irak'a Pan-Kürdist İlgi Gösterilmektedir 

TRT Ses Kuzey Irak ile çok yakından ilgili görünmektedir. Bunu en yetkili kisiden TRT Ses Kanal Koordinatörü Fethullah Kırsan da kanalın yayın amaçlarından bahsederken açıkça dile getirilmekte ve “Türkiye'nin uluslararası ülkeler ve bölgesindeki komsu ülkelerle iliskilerini gelistirmek; Türkiye'nin farklı din, dil ve kültür mozayigini göz önünde bulundurarak bölge halkının barıs ve kardeslik duygularını gelistirmek...”, “...Dısarıdaki Kürtler yönelik bir takım plânlarımız var. Oradaki edebiyatçıları, tarihçileri, dilbilimcileri programlara davet ediyoruz. ” demektedir. 47 Bu açıklama, TRT 6 (Ses)'in Yran, Irak ve Suriye'de yasayan Kürtlere yönelik Pan-Kürdist bir misyon tasıdıgının ifadesidir. Zaten program dokusu da, bu misyonun varlıgını göstermektedir. 

20 Mayıs 2010'da TRT Ses'te yayınlanan “Keskesor” (Gökkusagı) adlı programda HEP eski lideri Feridun Yazar ve Barzani'ye yakınlıgı ile bilinen Hasim Hasimi, Mustafa Barzani'nin hayatını Kürtler için neler yaptıgını, “Ölümsüz Mustafa 
Barzani” baslıgı ile anlatılmıstır. TRT Ses'in hazırladıgı bu Mustafa Barzani programı, ogul Mesut Barzani tarafından kendi kanalı olan Zagros TV'de de iki defa yayınlanmıstır. Söz konusu programın hazırlayıcısı Seyh Sait'in torunu 
Muhammed Dara Akar'dır. Avukat olan Akar, bir baska programında Barzani bölgesinden konukları ile “Kürdistan Medreseleri” konulu yayına da imza atmıstır. 

2009 Nevruz'unun TRT Ses'te kutlama programında Kuzey Irak'tan “Come Music Geviyan” adlı Kürt grup da yayına çıkmıstır. Adı geçen grubu kanala tavsiye eden kisinin Celal Talabani'nin esi Hero Ybrahim olması ise bir hayli düsündürücüdür.48 TRT Ses'in yayına baslamasının nedenleri arasında PKK'nın argümanlarının elinden alınması da vardır. PKK, Nevruz “Kürt bayramıdır” diye propaganda yapmakta iken TRT 6 Ses de Nevruz'a özel olarak Kuzey Irak'tan bir grubun getirip çıkarmakla mı PKK'nın argümanları elinden alınacaktır? 

d) TRT Şeş'ta Terörist Türküleri Yayınlanmaktadır Ya Da “Ates Düssün Türk'ün Evine” 

Kürtçe yayın yapan TRT Ses'in 1 Ocak 2009'da gerçeklesen açılıs programında, Rojin tarafından seslendirilen “Mihemedo” adlı agıt, bir söylenceye göre Kıbrıs Barıs Harekâtı'nda, baska bir aktarıma göreyse Ystiklal Harbi'nde sehit 
olan Siverekli bir askere yakılmıstır. Basında agıt, bu se-kilde haberlesti. Basın mensupları, bu iddiayı agıtta geçen “Romi” kelimesine dayandırdılar. Çünkü söz konusu agıtta “Wî de agir bikev mala van Romiyan(Ates düssün bu 
Romilerin evine)” diye bir mısra vardır. Bazı basın organları, “Romi”den kastın “Rum” oldugu sonucuna varmıs veya öyle yönlendirilmislerdir. Oysa Kürtçe bilen ya da Kürtçe ile ilgilenen herkes çok iyi bilir ki Romi'den kasıt Türk'tür. 49 Bu 
kelime, Kürtçe sözlüklerde de bu anlamıyla geçmektedir. D. İzoli, Ferheng, Deng Yayınları, İstanbul 2000, s. 363'de Rom kelimesi su sekilde açıklanmaktadır. Rom: halk dilinde Türk, türke ait, eksere romê: türk askeri (Türk ismindeki bas 
harfler sözlükte küçük yazılmıstır.) 

Hatta Musa Anter, söyle diyordu bir yerde: “Tarihte Kürdistan'ı zulümle ve devamlı ilkin isgal edenler Roma ve Bizans'tır. Topraklarımıza ailesiz ve yalnız asker olarak gelen bu adamlar, zulüm, hakaret ve namussuzluktan baska bir sey yapmamıslardır. Türkler de tıpkı Roma ve Bizans askerleri gibi, sırf erkekler ile, yani askerlerle gelip Kürtlere aynı muameleyi gösterince ve Kürt anane ve terbiyelerine riayet etmeyince, haliyle Kürtler bunlara da Romi diyorlardı.” 50 Özetle, yıllar süren Kürtçe televizyon yayını tartısmalardan sonra, TRT 6 Ses açılısını “Ates düssün Türklerin evine” diyerek yapmıstır. 

Romi kelimesinin Türk anlamına geldigini kendisi de TRT Ses'te program yapan Kürt dili uzmanı, edebiyatçı unvanlı yazar Muhsin Kızılkaya, parçada geçen “Romi” kelimesini “Türk” anlamında kullandıgını, 7 Ocak 2009'da NTV'de yayınlanan “Neden” programında ifade etmistir. Bu referanstan hareketle parçada geçen “Agir bikeve mala van Romiyan” ifadesi Türkçe'ye “Ates düssün bu Türklerin evine” seklinde tercüme edilebilecegini bir kez daha ifade edebiliriz.51 

“Mıhemedo” adlı agıtın geçtigi Siverek yöresinde, yapılan arastırmalar neticesinde hikâyenin gerçeginin su sekilde oldugu anlasılmaktadır: Siverek'in Karacadag bölgesinde yasayan insanların anlattıgı bu öyküye göre, Mehmet Emin (Zafer) kod adıyla bir terörist Karacadag-Demirli (halk arasında Dımırli) Köyü agası F. A. arasında bir olay yasanır. F. A., aldıgı korucubası olma sözü ve paralar karsılıgında Mehmet Emin adlı teröristi yemek sofrasına davet eder ve yemek yerken Salman kod adlı diger arkadasıyla birlikte Mehmet Emin'in ellerini baglayıp Jandarmaya teslim eder. Bundan sonra firar da dahil olmak üzere birçok olay yasanır ve en sonunda terörist Mehmet Emin çatısmada ölür. Sivan 
Perver'in bu sarkıyı söyledigi için hapis cezası alması ve yurt dısına kaçması da bu agıtla ilgili bulunmaktadır. 

Agıtta “Mehmet'in Karacadag'da ilerlerken askerler tarafından önünün kesildiginden” bahsedilmektedir. 
Eger iddia edildigi gibi Kıbrıs Harekâtı'nda ya da Kurtulus Savasında sehit olan birisinin önünü neden Karacadag'da askerler kessin? Agıtı yakanın yardıma çagırdıgı Siverek, Mehmet Emin'in memleketidir ve onun için yardıma 
çagırır. Zira Mehmet Emin'in bütün asireti Siverek'tedir ve yakalandıgı köydeki aga F. A. da akrabasıdır. 

Bu agıt daha önce de içeriginden dolayı mahkemelik olmustur. Adana'da yayın yapan Radyo Dünya'nın genel yayın yönetmeni Mehmet Arslan, anılan dönemde yasaklı olan Kürtçe türkü Mihemedo'yu 16 Ekim 2007'de Sivan Perver'in 
sesinden yayınlamıstır. Terörle Mücadele Sube Müdürlügü, Kürtçe türkü yayını hakkında Basın Savcılıgı'na suç duyurusunda bulunmustur. Savcı Duran Yılmaz, suç duyurusu üzerine radyocu Arslan hakkında ‘Halkı kin ve düsmanlıga 
tahrik suçundan Adana 2'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde 8 Ocak 2008'de dava açtı. Savcı hazırladıgı dava iddianamesinde, radyocu Arslan'ın yayınladıgı ‘Mihemedo adlı Kürtçe türküde ‘Oy de Ates düssün o Türk'lerin evine/ diyorlar ki Mehmedimin boyunu günes önüne sermisler/ oy haber verdiler dediler/ Türk askeri iz sürüp Mehmedimi yakalamıs/ vallahi haber verin Diyarbakır'a Siverek'e/ babalara, kardeslere, Mehmedimin intikamını alsınlar sözleri ile halkı kin ve düsmanlıga tahrik ettigini belirtmistir. Ancak kaseti tercüme eden bilirkisi hazırladıgı raporunda, sarkı sözleri içinde ‘Türk askeri diye bir tabirin yer almadıgını, ‘Rumilerin askeri diye bir kelime kullanıldıgını, ayrıca ‘Mehmed'in intikamını bu kâfirlerden alsınlar seklinde sözler bulundugunu ileri sürmüstür. Ancak görüldügü gibi bilirkisinin tercümesi yanlıstır. 

Sonuç itibarı ile TRT Ses yayınına Türk askerine düsmanlık güden bir bölücü türkü ile ve bir PKK'lıya agıt ile baslamıstır. 

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 4

TRT ŞEŞ VEYA  ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE, BÖLÜM 4



TRT ŞEŞ GÜNEYDOGU ANADOLU'DA FARKLI KATMANLARDA NASIL ALGILANDI? 

Kamuoyunda yasanan atesli tartısmalar ve büyük reklamlar arasında yayına baslayan TRT'nin Kürtçe yayına baslayan kanalı TRT Ses'in Kürtçü çevreler ve bölge halkı tarafından nasıl algılandı? Sade vatandas bu konuda neler düsünüyor ve TRT Ses kimin hangi isine yarıyor? Arastırmamızın bu bölümünde bu soruların cevabı aranacaktır. Bu konu ile ilgili siyasî çevrelerin ve sokaktaki vatandasın bakıs açısı birkaç baslık altında incelenebilir. 

a) AB'nin Baskıları Sonucunda Bu Adımın Atıldıgını Düsünenler 

Bu görüsü savunanlara örnek olarak haftalık bir derginin görüstügü Kürt kökenli vatandaslarımızın fikirlerinin özeti-ni verebiliriz. “Kürt kökenli vatandaslar, Kürtçe TV yayını konusunda ısrarlılar. Bunun er ya da geç gerçeklesecegine inanıyorlar. Çünkü onlara göre devletin bazı kurumlarının karsı çıkması bir mana ifade etmiyor ve bu sonucu da degistirmeyecek, son sözü AB söyleyecek!”33 Anlasıldıgı üzere Güneydogu'da yasayanların bir kısmı TRT Ses'in yayına baslamasının AB'nin olusturdugu dıs dinamige baglanmaktadır. 

b) PKK'nın Yürüttügü Silahlı Mücadelenin Ürünü Oldugunu Düsünenler 

Siyasî Kürtçülerin önceleri özel sohbetlerde ve toplantılarda dile getirdikleri bu iddia bir süre sonra örgütün liderleri ile Türkiye'deki siyasî kanadın liderleri tarafından kamuoyu önünde açıkça dile getirilmeye baslanmıstır. Bu iddiaları 
Diyarbakır Büyüksehir Belediye Baskanı Osman Baydemir'in su sözleri en iyi sekilde özetlemektedir: “Bu halkın dilini, kültürünü ve kimligini kabul etmeyenler, 20 yıldır verilen mücadele sonucu bunu kabul ettiler. 
Bu mücadele böyle devam ederse, yakında bu toprakların da adını kabullenecekler.”34 

Baydemir'in söz konusu beyanının özü “20 yıldır verilen PKK mücadelesi sonucu halkın dilini, kültürünü kabul ettirdik. TRT 6 Ses AKP'nin lütfü degil, bizim söke söke kabul ettirdigimiz bir kültürel haktır. Bu mücadeleyi böyle sürdürürsek yakında bu toprakların Kürdistan oldugunu da kabul edeceklerdir” anlayısına 
dayanmaktadır. Bu iddia bölge halkının politize olmus kesimleri tarafından genel bir kabul görmüstür. Çünkü siz PKK terör örgütü eylemlerine bütün hızı ile devam ederken onun geçmiste dile getirdigi talepleri, ister kültürel haklar, 
isterseniz de Kürt Açılımı adı altında adı ne olursa olsun, faaliyete geçirirseniz bu adımlar böyle algılanmaya mahkûmdur. 



c) TRT Ses'i AKP'nin Siyasî Propagandası Olarak Düsünenler: 

Bu gruptakilerin hemen hemen tamamını PKK yandasları olusturmaktadır. TRT Ses'in açıldıgı tarihin 29 Mart yerel seçimlerinin hemen öncesine rast gelmesi PKK yandaslarında “oy kaybına neden olur mu” gibi bir korku yaratmıstır. 
Bu yüzden olusacak oy kaybının önünde geçebilmek için TRT Ses'in açılması “AKP'nin seçimleri almak için basvurdugu bir kandırmacadır” tezi islenmistir. Fakat gruptakiler seçim sürecinden sonra liderlerinin açıklamaları dogrultusunda 
TRT Ses'i PKK'nın bir kazanımıdır diye lânse etmeye baslamıslardır. Bu durum örgüt yandaslarının TRT Ses'e ve yayınlarına olumlu baktıgı anlamına gelmemektedir, çünkü PKK Stalinist bir örgüt olarak kendi denetimi altında 
olmayan hiçbir yapıya karsı hosgörülü degildir. 

d) TRT Ses'i Terörle Mücadele Konseptinin Parçası Olarak Düsünenler 

Bu grubu teskil edenlerin tezi su “Devlet PKK'nın Batı ülkelerindeki yürüttügü propagandanın önüne geçmek için böyle bir adımı atmıstır. Oysa Kürtlerin, Kürtçe TV diye bir ihtiyacı yok. Kürtler, bu ihtiyacı Roj TV ve türevleri aracılıgı ile zaten karsılamaktadır. Örnegin YHD Bingöl Subesi 2008 Ynsan Hakkı Yhlalleri Raporu'nda “On yıllardır Kürt dili üzerindeki baskıdan sonra yayına TRT Ses, temel insan çerçevesinden öte terörle mücadele konsepti çerçevesinde 
yayına baslamıstır” görüsü savunulmustur. 35 

Kürtçü hareketin teorisyenlerinden Orhan Miroglu ise “Bölgede Roj TV dahil 10 tane Kürtçe yayın yapan kanal var ve bunlar uydu aracılıgıyla izlenebiliyor. 

Dolayısıyla TRT bu girisimi o kanallar kurulmadan önce yapsaydı, bir ihtiyaçtan kaynaklanarak bu hizmeti sunmus olacaktı ve daha inandırıcı olacaktı. 
Gönül isterdi ki, Ses TV'nin yayın hayatına girmesini demokratik bir adım olarak degerlendirebilelim” demektedir. 36 

e) TRT Ses'in Terörü Bitirecegini Savunanlar: 

Bu gruptakilerin çogunlugunu AKP ve destekçisi çevreler olusturmaktadır. AKP'lilerin böyle düsünmesinin veya düsünür görünmesini nedeni TRT Ses'e karsı halktan gelebilecek tepkileri önlemektir. Bu konuda AKP Hükümetini 
destekleyen basın organlarının da kamuoyu olusturmak konusunda önemli bir çaba sarf ettikleri görülmektedir. 4 Mart 2009 tarihli Sabah gazetesi “Ses Konustu, Keles Sustu” manseti ile çıkmıstır. “Kürtçe TV'nin içinde yer aldıgı 
Kürt açılımları, özellikle Dogu ve Güneydogu'da AK Parti ile DTP arasında geçmesi beklenen 29 Mart seçimleri öncesinde terörü durma noktasına getirdi. Dogu ve Güneydo-gu'da özlenen huzurlu bir dönem yasanıyor” seklinde haber yapılmıstır. 

PKK'nın her seçim öncesinde oldugu gibi 29 Mart yerel seçimleri öncesinde basvurdugu “saldırmazlık”, “eylemsizlik” kararı sonrası olusan kısmî huzur bile TRT Ses'e baglanarak siyasî çıkarlar için kullanılmıstır. Bunun bir diger 
örnegini de zamanın AKP Genel baskan yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ve İhsan Arslan'ın açıklamalarında görebiliriz. Fırat, “TRT 6 (Ses) kuruldu, Mardin'de üniversitede Kürtçe bölüm açıldı. Niye farkında degiliz çatısma 
yok kırsalda ve 3 aydır sehit gelmiyor. Bu açılımın sonucu degil mi?” 37 demistir. 

Star muhabirinin “TRT Ses'in terörü doguran sebepleri ortadan kaldıracagına inanıyor musunuz?” seklindeki sorusuna Yhsan Arslan: “Evet, çok hayatî ve stratejik buluyorum” cevabını vermistir.” 38 

Oysa madalyonun tersi hiç de öyle degildi çünkü Fırat'ın bahsettigi süre içerisinde PKK eylemlerine Türkiye asker ve vatandas olmak üzere toplam 15 sehit, 16 yaralı vermistir. 

   İstihbarat kaynaklarına göre PKK'ya katılımlarda da azalma görülmemistir. Bu üç örnek de gösteriyor ki, TRT Ses yüzünden Anadolu'da AKP'ye karsı olusabilecek tepkileri tolere etmek amaçlı faaliyetler yürütülmüstür. “Bakın TRT Ses açıldı bunun karsılıgında terör bitiyor” havası olusturmaya çalısmıslardır. Bunun hiç de öyle olmadıgının bugün gelinen noktada daha iyi anlasılıyor olması gerekir. 

TRT 6 (Ses) konusunda AKP Hükümetin elini güçlendirmek için bir kısım medya grupları aracılıgı ile bir de “TRT Ses Çok Yzleniyor” kampanyası baslatılmıstır ki bunun aslında hiç de öyle olmadıgını yine kendileri itiraf etmek zorunda 
kalmıslardır. 

Önce basın ve yayın organlarında baslatılan “TRT Ses Çok İzleniyor” kampanyasından örnekler verelim sonra da bunun tamamen bir psikolojik harekât oldugu gösterelim: 

<“Yediden yetmise birçok kisi televizyon basına geçerek TRT Ses?i izledi. Bazı gençler de yayını alkıslarla karsıladı”39 
<“TRT Genel Müdürü Ybrahim Sahin: ‘Kuzey Iraklıların yüzde 60'ı TRT Ses?i seyrediyor?”40 
<“Talabani: ‘Eger TRT Ses yayını böyle devam ederse, Kürdistan TV'yi, Kurd Sat TV'yi hiç vakit uzamadan sollar geçer. Program kalitesi ve içerigi ile Irak'taki Kürtler kendi kanallarını degil TRT Ses'i izlemeye baslarlar?”41 
<“Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık, 'Takip ettigim kadarıyla TRT Ses bana göre İran, Irak ve Suriye?de yayın yapan Kürt kanallarından ya da Roj TV?den daha kaliteli. Böyle devam ederse, oradaki Kürtlerde bir süre sonra TRT 6 Ses?i izleyecektir.” 42 

Bazı basın organlarında yukarıda örneklerde gösterilen türden binlerce haber çıkmıstır. Birçok kisi de bunun etkisinde kalarak bölgede ve Irak'ın Kuzeyinde TRT Ses'in en çok izlenen kanal olduguna inanmıstır. Oysaki her ikisi de 
tamamen propagandadan ibarettir. 

Bu iddialar ne bilimsel verilere ne de rating arastırmalarına dayanmaktadır. İzlenilirlikle ilgili ne bir anket ne bir saha arastırması yapılmıstır. Irak'ın kuzeyinde en fazla TRT Ses izleniyor iddiasının içi bostur. Irak'ta ve Irak'ın Kuzeyinde kanalların yayın yaptıgı baslıca iki uydu vardır; bunlar Hotbird ve Nilesat uydularıdır. Bu yüzden bölge halkının evinde ya Hotbird ya da Nilesat uyduları kuruludur. TRT Ses ise Türksat uydusu üzerinden yayın yapıyor. Dolayısıyla TRT Ses'i izlemek için mevcut uydu antenlerine ek olarak üçüncü bir uydu anteni alması lâzımdır. Sadece TRT Ses seyretmek için Kuzey Iraklıların yeni bir uydu alması söz konusu degildir. Bunun en önemli ispatı hükümete yakın bir durus sergileyen Cihan Haber Ajansının su haberinde saklı: “Iraklı Kürtler, Türkiye'de Kürtçe yayın yapan TRT Ses?in yayınlarını kendi uydularından izlemek istiyor. TRT Ses yayınının sadece Türksat'ta olması bölgede kanala ilgiyi azaltıyor. Bölgede ve Ortadogu'da sadece Nilesat ile Hotbird uydularının izlenmesinden dolayı Iraklı Kürtler, TRT Ses?in kendi uyduların geçmesini istiyor. Bölgede Türksat uydusunun çok az sayıda kisinin takip ettigine dikkat çeken bölge halkı, TV yetkililerine seslenerek TRT Ses?in diger Kürt kanallarının bulundugu uydularda yayın yapmasını istediklerini dile getiriyor. 
TRT Ses?in açılmasına çok sevindigini belirten Senger Aziz isimli vatandas, “Açıldıgını çok sevindim. Ama bizim evde Nilesat'ı izliyoruz. TRT Ses o uyduda yok. Bundan dolayı TRT Ses seyredemiyoruz. Bu bölgede Erbil, Süleymaniye ve Dohuk'ta herkes Nilesat uydusunu takip ediyor. TRT Ses de bizim en çok izledigimiz Nilesat gibi uydulara gelirse seviniriz. 

Burada bizim bölgemizde Türksat'ı izleyen çok az.” diye konusuyor” 

TRT Şeş'in Kuzey Irak'ta dogru dürüst izlenme imkânı bile yok iken, izlenme rekorları kırmasını nasıl mümkün oldugunu TRT Genel Müdürünün açıklaması çok yerinde olacaktır. 

TRT Şeş'in Güneydogu Anadolu'da çok izlendigi ve Roj TV'yi gerilettigi iddialarının gerçek olmadıgını görülmektedir. 
Çalısmanın ekinde verilen Diyarbakır'da Kuruçesme, Huzurevleri, Ofis ve Dicle Mahallelerinde 600 denek üzerinde gerçeklestirilen anket çalısmasının sonuçları da bu hususu ortaya koymustur. Anketin sonuçlarına göre: 

“Sadece Kürtçe TV seyrediyorum” cevabını veren kisi sayısı 7, 

“Günün herhangi bir saatinde Türkçe TV'nin yanında Kürtçe TV de seyrediyorum” diyen kisi sayısı 188 olarak ortaya çıkmaktadır. 

Diyarbakır merkezinde “Sadece Türkçe yayın yapan kanalları tercih ediyorum” diyenlerin sayısı ise 405'tir. 

“Günün herhangi bir saatinde Türkçe TV'nin yanında Kürtçe TV seyrediyorum” diyen kitlenin tercih sebeplerinin; 
ideolojik, müzik ve haber yayınları oldugunu tahmin etmekteyiz. Kuzey Irak'tan yayın yapan kanallardan, Paris merkezli Kürt Enstitüsü'nün yayın organı olan Kurd 1'e kadar uzanan Kürtçe yayın yapan televizyonların yer aldıgı 
listede izlenme oranında PKK yanlısı müzik kanalı MMC TV birinci sırayı almaktadır. Bu kanalın birinci gelmesinin nedeni söz konusu kanalın gün boyu müzik yayını yapmasıdır. Ankette Kürtçe TV seyrediyorum diyenler içerisinden 65 kisi MMC TV'yi, 53 kisi TRT 6 (Ses)'i, 46 kisi Roj TV'yi, 13 kisi Newroz TV'yi, 11 kisi Kurd1 TV'yi, 4 kisi Kurdistan TV'yi, 3 kisi de Kurd Sat'ı en fazla izlediklerini belirtmislerdir. 


5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE. BÖLÜM 3

TRT ŞEŞ VEYA  ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE. BÖLÜM 3



Dördüncü Bölüm: TRT ŞEŞ'in Yayınlanması ve Sonuçları; 

Kürtçe televizyon maratonunda yasanan süreç, TRT Ses'in 1 Ocak 2009'da yayına baslaması ile son bulmustur. 
TRT Ses, yayını bir yandan 2008 yılının son altı ayında gerçeklesen Türkiye'nin Kuzey Irak Açılımının sonu, öte yandan 2008 yazında baslayacak olan Kürt Açılımının ilk adımıdır. TRT Ses, 15 Agustos 1984'te PKK'nın gerçeklestirdigi 
Eruh baskınından sonra ulasmıs oldugu en önemli sonuçtur. 

Kürtçe televizyon tartısmalarının Özal döneminde gerçeklesen birinci asamasında “Kürtlerin de aslında Türk oldugunun anlatılması”, “PKK'nın ne kadar kanlı bir terör örgütü oldugunun anlatılması”, 2000'lerin basına rastlayan ikinci asamasında ise “bir tiyatro grubunun Kürtçe oyun oynayıp Kürtçülük yapması baska bir seydir, devletin vatandasıyla anlasması için Kürtçe kullanması baska bir seydir” seklinde psikolojik harekât kokan söylemler 2009'da ulasılan asamada artık geride kalmıstır. 

Bu asamada “Kürdistan” kelimelerinin rahatlıkla kullanılabildigi,19 “Kültürümüzü, mezarlarını bilmedigimiz aydınlarımızın, büyük insanlarımızı geri istiyoruz”20 denilebildigi, birçok siyasî ve kültürel Kürtçünün program hazırlayıp konuk olabildigi21 devlet eli ile Kürt milliyetçi televizyon yayınının gerçeklestigi sürece girilmistir. 

TRT Ses ile baslayan süreci yakından anlayabilmek için önce TRT Ses'in yayına basladıgı dönemde siyasetçilerin, akademisyen, gazeteci, yazar olan Kürt milliyetçilerinin ve PKK'lıların TRT Ses'e gösterdigi tepkileri irdeleyecegiz. Daha 
sonra TRT Ses'in Güneydogu Anadolu'da nasıl algılandıgını açıklamaya çalısacagız. Üçüncü olarak TRT Ses'in yayın içerigini ele alarak hangi amaca hizmet ettigini anlamaya çalısacagız. Dördüncü bölümde TRT Ses'te program yapanların siyasî görüslerini tahlil edecegiz. Son olarak ise TRT Ses'in mevcut yayın politikası ile Türkiye'nin milli birlik ve beraberligine ne kadar hizmet edebilecegini ele alacagız. 

TRT ŞEŞ YAYININA TEPKİLER 

TRT Ses televizyon yayınına devletin, siyasetin ve toplumun degisik kesimlerinden yogun ve farklı tepkiler gelmistir. 
Bu bölümde söz konusu tepkiler iki bölümde kısaca hatırlatılmak istenmistir. Birinci bölümde ele alınan tepkilerin sahipleri Cumhurbaskanı Abdullah Gül, Basbakan Recep Tayip Erdogan, CHP Genel Baskanı Deniz Baykal, MHP Genel Baskanı Devlet Bahçeli ve TSK'dır. İkinci bölümde ise PKK ve diger Kürtçü örgütlere mensup kisilerin TRT Ses konusundaki görüsleri ortaya konulmustur. 

Türk Siyasetçilerinin ve TSK'nın Tepkileri 

a- Cumhurbaskanı Abdullah Gül 

AKP iktidarının ilk yıllarında TRT Ses'in açılmasının gündemde degilken zamanın Dısisleri Bakan Abdullah Gül, özel televizyon kanallarında Kürtçe yayına bakısını söyle açıklamıstır: “Bunu TRT'nin yapması konusunda görüs var. 
Devlet eliyle yayın yaptıgınızda farkına varmadan ikinci bir resmi dil koyuyorsunuz. Oysa Türkiye'nin resmi dili Türkçe?dir. Biz herkese Türkçe ögretecek ve dilimizi zenginlestirecegiz. TRT yabancı bir dille yayın yapacak -ki buna Kürtçe diyelim- o zaman baskaları da çıkabilir Kürtçe yayına izin verir-sin, 
Karadeniz'den biri çıkıp Lazca yayın ister. Güneydogu'daki bazı vatandaslarımız Arapça yayın ister. Açar davayı, kazanır; TRT de bu dillerde yayın yapmak zorunda kalır. Devletin televizyonu ikinci dille yayın yaparsa, o dilin ikinci resmi dil gibi algılanması tehlikesi var...” 22 

Cumhurbaskanı Abdullah Gül ise Dıs Ysleri Bakanı Abdullah Gül'den farklı düsünmektedir. Cumhurbaskanı A. Gül, TRT'nin Kurmanç lehçesiyle yayın yapmasına dair yasayı 25. 06. 2008'de onaylamıstır. Yani Cumhurbaskanı A. 
Gül kendi ifadesi ile “ikinci resmi dil” tehlikesi yaratan bir süreci tetiklemistir. Cumhurbaskanı A. Gül, TRT Ses yayına basladıktan sonra “Bunu(TRTSes?in açılmasını kast ediyor) TRT'nin yapıyor olmasını yine çok anlamlı buluyorum. Bunun, halkımızın birligini, beraberligini daha da pekiştirecegini ümit ediyorum” demiştir. 23 

b- Başbakan Recep Tayyip Erdogan 

Basbakan Recep Tayyip Erdogan 5 Haziran 2003 tarihli TBMM Grup konusmasında su tespiti yapmıstır: "Özel kisiler ve sirketler, televizyon istasyonu radyo kurarak, gazete ve kitap çıkararak, kültürel haklarını geliştirebilirler… 
Bize göre devlet tüm bu süreçlerde denetleyici olmalıdır. Devletin baska dillerin ögretilmesine soyunmasına ya da baska dillerde tv-radyo yayını yapmasına gerek yoktur… Devleti denetleme fonksiyonu dısında islere sokmak dogru degildir ve uzun vadede üniter yapımızı sıkıntıya sokan gelismelere yol açar…" 

Görülmektedir ki, Cumhurbaskanı Gül ve Basbakan Erdogan da devlet eliyle Kürtçe televizyon yayının üniter yapıyı zedeleyecegi konusunda hemfikirler. Ama nedense uygulama noktasında üniter yapıyı sıkıntıya sokacak kararları almaktan 
da geri durmuyorlar. Bu durumda rahatlıkla ifade edebiliriz ki ülkemizi en üst düzeyde temsil eden iki makamın basında bulunanlar, kendi ifadeleri ile kendi ülkelerinin üniter yapısını bozacak faaliyetler içerisinde bulunmaktadırlar. 

c- CHP Genel Baskanı Deniz Baykal 

TRT Şeş hakkında en önemli görüslerden biri dönemin CHP Genel Baskanı Deniz Baykal'a aittir. TRT Ses'in yayına baslamasının hemen sonra CNN Türk'de Murat Yetkin ve Fikret Bila'ya açıklamalar yapan Deniz Baykal söyle demektedir: 
“Türkiye'de bir RTÜK düzeni vardır. O düzen içerisinde nasıl özel televizyonlar varsa Kürtçe yayın yapmayı uygun gören bir TV çıkar yapar. Buna hiç kimse hiçbir sey diyemez. Ama devletin parasının, devletin kaynaklarının, 70 milyonun parasının sadece bir kesim vatandaslarımızın etnik talepleri dogrultusunda 
harcanması dogru degildir.”24 Özetle Baykal TRT Ses'e karsı çıkmakta ancak özel Kürtçe televizyon yayını onaylamaktadır. AKP Hükümeti bir süre sonra Baykal'ın dediklerini de gerçeklestirip arzu eden özel TV'ye 24 saat Kürtçe yayın yapma hakkını tanıyan yönetmelik degisikligini gerçeklestirmistir. 

d- MHP Genel Baskanı Devlet Bahçeli 

TRT Ses konusunda en sert karsı görüsü MHP Genel Baskanı Devlet Bahçeli göstermistir. Bahçeli, AB'nin ilerleme raporlarında, Avrupa Parlamentosunun Türkiye raporlarında ve AB, ABD destekli kisi ve kurumların kampanyalarındaki 
isteklerle sivil çözüm-siyasal çözüm adı altında PKK'nın siyasallasma stratejisi çerçevesinde TRT'nin yayın hayatına geçirdigi Kürtçe televizyona dikkat çekerek, “Masum bir kültürel hakkın tanınması sorunu olarak Türkiye'nin önüne getirilen bu konunun PKK için tasıdıgı hayatî önem; Türk milletinden ayrı bir millet 
kimligi ve ayrı bir milli mensubiyet duygusu yaratılmasında dilin temel vasıta olmasından kaynaklanmaktadır. 
Kürtçe ögrenim ve yayın bu mihraklarca Türk milletinde bulusmus, kardeslerimizde farklı milli kimlik suuru yerlesmesinin en etkili vasıtası olarak görülmektedir. MHP, ortak dil ile milletlesme arasında kaçınılmaz bir tabiî bag oldugunu düsünmekte, müsterek bir milli dilin mevcudiyeti ile toplumsal 
dayanısma ve birlikte yasama arzusunun devamı arasında dogrudan ve yakın bir iliskinin olduguna inanmaktadır. Milli dil ile milli varlık ve milli beka arasındaki bagın kesintiye ugraması, tahrip edilmesi milletlesmenin geriye dönüsünü kaçınılmaz kılacak, bir arada yasayabilmenin asgarî müstereklerinin 
en önemlisini ortadan kaldıracaktır. Bu itibarla lehçeler agızlar, alt dil grupları yalnızca kültürel hatıralar olarak saygı ile anılmalı. Ana dil olarak hürmetle karsılanmalı, ancak esas olanın üst dile dogru dogal bir yükselisle bütün toplum fertlerinin bir dilden güç ve ilham almalarını saglamak olmalıdır.” 
25 demistir. 

Bahçeli, Ortak dil ile Milletlesme arasındaki paralellige vurgu yaparak aslında PKK'nın dil üzerinden bir ulus yaratma pesinde oldugunu çok etkili bir sekilde ifade etmistir. 

e- Türk Silahlı Kuvvetleri 

Tarihsel durusuna bakılır ise TRT Ses'e en fazla karsı çıkması beklenen kurum olan TSK'nın bu konudaki tavrı net olmaktan uzak olmustur. Genelkurmay Baskanlıgı Yletisim Dairesi Baskanı Tuggeneral Metin Gürak, DTP Genel Baskanı 
Ahmet Türk'ün DTP Meclis Grubunda Kurmançca konusmasına karsı çıkmıs, ancak TRT'nin Kürtçe yayın yapmasını “Üniter devlet ve ulus devlet yapısına zarar vermeyecek tedbirleri de göz önüne almak kaydıyla, devlet kültürel alanda bazı açılımlarda bulunabilir” açıklamasını yapmıstır.26 

Genelkurmay Baskanı Orgeneral Ylker Basbug ise “Bugün bölücü terör hareketinin temelinde etnik milliyetçilik vardır. Etnik kimliklerin anayasal güvenceye kavusturulması sık sık ve açıkça dile getirilmektedirler. 
Bu görüs, ulus devlet yapısını hedef almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti bireysel kalmak ve ulus devlet yapısına zarar vermemek sartıyla kültürel zenginliklerin yasanması ve yasatılması için gerekli düzenlemeleri gerçeklestirmistir” diyerek birinci olarak yerel özelliklerin bireysel olması, ikinci olarak günlük 
hayatta yasanması sartını ileri sürmüstür.27 

Tuggeneral Gürak'ın ifadeleri ile Orgeneral Basbug'un ifadeleri anlam bakımından çok farklı seyler ifade etmektedir. Bunu açıklayacak olursak; eger dil veya kültür TV'lere, okullara tasınırsa, kolektif kimlige dönüsür. Bunu da hiçbir 
devlet kabul etmez. Nitekim AYHM bu tür davaları hep reddetmistir.28 Anayasamızda oldugu gibi, evrensel hukuk da, dinsel, dilsel, etnik, ırk gibi gruplara herhangi bir hak tanınmıyor. Çünkü bu insanlar çogunluga mensup, esit bireydir. Çogunluga mensup demek, o milletin, o devletin neyi varsa onun sahibi ve koruyucusu olmak demektir. Bir de imtiyaz ve ayrıcalık istenemez. 

Azınlıklara gelince, bunların tespiti her devletin kendi yetkisindedir. Verilen haklar kolektif olmayıp, bireyseldir. Siyasî amaçla ve ayrımcılık için kullanılamaz, kendi kaderini tayin hakkı tanımaz.29 

PKK ve Diger Kürtçü Siyasetçilerin Görüşleri 

TRT Ses'in yayına baslaması süreci ile 29 Mart yerel seçimleri süreci paralel seyir ettigi için PKK ve siyasal uzantısı olan partinin yetkilileri TRT Ses'i seçim malzemesi haline getiremeyeceklerini, çünkü AKP'nin TRT Ses'in siyasî 
rantına talip oldugunu gördükleri için TRT Ses'in bir seçim yatırımı oldugu tezini islemislerdir. Ancak PKK ve yandasları el altından da devlet eli ile Kürtçe tele-vizyon yayınlarının baslamasının PKK'nın yürüttügü silahlı mücadelenin bir 
sonucu oldugunu iddia etmekten kaçınmamıslardır. Bu konuda PKK'nın haksız oldugunu ileri sürmek mümkün degildir. Çünkü Kürtçe televizyon, anadilde egitim hakkı ile birlikte PKK'nın her platformda dile getirdigi te-mel taleplerdir. 

PKK'nın özellikle yerel seçimlerden önce TRT Ses'e karsı çıkıyormus gibi görünmesinin altında yatan bir takım gerekçeler vardı. Bu gerekçeleri maddeler halinde sayacak olursak: 

<AKP'nin yerel seçimlerde bunu siyasi malzeme olarak kullanması. 
<Kendi yayın organı olan Roj TV, MMC ve Newroz TV'nin izleyici kitlesinde azalma olacagını düsünmesi. 
<Batı'da yürüttügü ezilmislik propagandasını bundan sonra kullanmakta zorlanacagını düsünmesi. 
<PKK taraftarı olmayan Kürtçelerin bu kanalı kullanacagını öngörmesi. 
<Bu kanalın PKK aleyhinde yayın yapacagını öngörmeleri. PKK'nın yukarıda sayılan gerekçelerinden “PKK aleyhinde yayın yapan bir araç haline gelmesi” hariç hemen hemen hepsi gerçeklesmistir. Ayrıca PKK'nın yerel seçimler öncesinde TRT 6(Ses)'e söylemsel olarak karsı çıkısı Türkiye genelinde AKP'nin elini güçlendirmesine neden olmustur. Söyle ki AKP Hükümeti yerel seçimler öncesinde oldu) -18. 1. 2009 Anf. (Not: Anf, PKK yayın organı Fırat Haber Ajansını ifade eder. ) 

“Bakın PKK TRT Ses'in açılmasına karsı çıkıyor, panige kapıldı. Demek ki attıgımız bu adım ne kadar isabetliymis” diyerek milli konularda hassas çevrelerin endiselerini yatıstırmaya çalısmıstır. Bir bakıma PKK, TRT Ses'e 
karsı çıkar gibi görülürken bile AKP'ye katkı sunmustur. 

PKK yandaslarının TRT Ses ile ilgili söylemlerinin neler olduguna bakacak olursak birinci kısımda sloganik bir sekilde karsı çıkıslar, ikinci olarak da “aslında bizim mücadelemizin ürünüdür” seklindeki tepkileri görebiliriz. 

a- PKK'nın TRT Ses'e Sloganik Karsı Çıkısları 

Bu karsı çıkısları çogunlukla PKK yandaslarının mitinglerinde açılan pankart ve PKK'nın siyasî kolu olan partinin önde gelenlerini sözleri ile açıklamak yerinde olacaktır. 

•  “TRT Ses Nilüfer ü Rojin Buye Cehs” (TRT Ses Nilüfer ve Rojin Sıpa oldu) 
•  “TRT Ses, Rojin buye Fahs” (TRT Ses, Rojin Fahise 29 Sadi Somuncuoglu, “a.g.y. , Yeniçag, 4 Mart 2009.” 
• “TRT Ru Res” (TRT Yüzü Kara)- 8. 2. 2009 Anf. 
• “Roj TV denge me ye” (Roj TV sesimizdir) -17. 1. 2009 Anf. 
• “ TRT Ses Rese Rese Rese” (TRT Ses Kara, Kara, Kara) “TRT Ses?e” -24. 1. 2009 Anf) 
• “TRT Ses Kur e”( TRT SesÇamur), “TRT Ses Sese, Rojin Cehse” (TRT Ses Sıpa) -25. 1. 2009 Anf. 
• “TRT Ses nin e TRT Cehse” (TRT Ses Degil, TRT Sıpa), “Kahrolsun TRT Ses, Yasasın Roj Tv”, “ TRT Ses Rojin Cehs” ( 11. 1. 2009 Anf) 
• DTP milletvekili Bengi Yıldız: “TRTSes?i sadece korucular izleyecek sanırım. Zaten halkımız da kanalın ismini Korucu TV koydu” 
• PKK elebasılarından Murat Karayılan “Bu kanala çıkan herkes, siyasî korucudur” 
• “TRT Ses kültürel koruculuktur”, 
• “TRT Ses Kürt kültürü ile Kürt siyasal iradesini kırmaya yönelmistir” (10-01-2009 www. gomanweb.com) 

b- PKK'nın TRT Şeş'i Sahiplenisi 

PKK görünürde TRT Ses'e karsı çıksa da onun açılısını terörün “haklılıgının” ispati için kullandıgı görülmektedir. 
Nitekim Diyarbakır Büyüksehir Belediye Baskanı Osman Baydemir'in tepkisi olmustur. Baydemir DTP'nin gerçeklestirdigi bir toplantıda kameraların önünde “Bu halkın dilini, kültürünü ve kimligini kabul etmeyenler, 20 yıldır verilen mücadele sonucu bunu kabul ettiler. Bu mücadele böyle devam ederse, yakında bu toprakların da adını kabullenecekler”30 diyerek TRT Ses'in açılmasını PKK'nın bir basarısı olarak sunmustur. 

PKK'nın Kandil'deki liderlerinden Cemil Bayık ise “AKP'nin bir takıyyesi de olsa, TRT Ses'in kendisi bile, Apo ve mücadelesinin ortaya çıkardıgı bir sonuçtur.”31 PKK'nın bir diger önde gelen yöneticisi Murat Karayılan, TRT Ses'in açılmasını kast ederek “Bu biçimde devlet görüsünde köklü bir degisiklige yol açılmıssa 
elbette ki bu verilen 30 yıllık mücadelenin bir sonucudur. Hareketimizin mücadelesi, 20 bine yakın kahramanımızın sahadeti olmasaydı ne herhangi bir Kürt kızı böyle ozan olabilirdi, ne de öyle Türk devleti, TRT'de Kürtçe kanal açabilirdi”32 diyerek TRT 6 (Ses)'in açılmasını PKK kazanımı olarak ortaya koymustur. 

PKK ve yandaslarınca yapılan açıklamalarında gözlenen çeliski aslında profesyonelce uygulanmakta olan bir projeden baska bir sey degildir. TRT Ses'in Kürtçe yayına geçmesi önemli ve de yeterli görülmeyerek ileriye dönük 
taleplerin -ki bunların en basında anadilde egitim geliyor önünün açık olması hedeflenmistir. 

PKK'nın yukarıda örnekleri verilen açıklamaları da göstermektedir ki, terör sürecinde etnik meselelerde verilen her taviz, her reform girisimi sadece terör örgütünün isine yaramakta ve yeni bir tavizi gerektirmekte, terör örgütünün 
siyasal tabanını güçlendirmesine neden olmaktadır. 


4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***