Prof.Dr. Ümit Özdağ Milliyetçi Hekimler Konferansı'nda...
Yazar: 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
16 HAZİRAN 2014 PAZARTESİ
Milliyetçi Hekimler Derneği’nin düzenli olarak gerçekleştirdiği toplantıların Haziran Ayı konuğu Prof.Dr. Ümit Özdağ idi. Toplantı yoğun bir katılım ile gerçekleşti.
Açılış konuşmasının ardından, Dernek Başkanımız Prof.Dr. Orhan Gedikli konuşmasını yaptı. ''Türkiye nereye gidiyor?'' sorusunu sorarak konuşmasına başlayan başkanımız, hem jeopolitik hem de tarihi sürece baktığımızda ülkemizin bulunduğu toprakların daima hedef olmasının üzerinde durdu. M.Ö. 1000’li yıllardan itibaren kurulan tüm büyük devletlerin en çok önem verdiği topraklar Yukarı Mezopotamya ve Anadolu olduğunu belirten Dr.Orhan Gedikli katılımcı ve konuklara teşekkür ederek, sözü Prof.Dr.Ümit Özdağ'a verdi.
Konuşmasına, davettten ve organizasyondan ötürü Milliyetçi Hekimler Derneği'ne teşekkür ederek başlayan Prof.Dr. Ümit Özdağ; İsveç gibi bir ülkede yaşamadığımız için gündemin her gün çılgınca bir şekilde değişmesi sonucunda konferans konusunun belirlenmesinin çok güç olduğunu belirtti.Özdağ, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından bir ekip çalışması ile oluşturulmuş ve ülkemizin tüm kesimlerine kaynak olabilecek bir şekilde hazırlanmış 2014 Küresel, Bölgesel ve Jeopolitik değerlendirme sunumuyla konuşmasına devam etti.
Avrupa-Atlantik merkezli dünya düzeninden Asya-Pasifik merkezli dünya düzenine geçildiğinin üzerinde duran hocamız, Amerika, Çin, Rusya, Japonya'nın bu değişen dünya düzenine göre şekillendirdiği askeri ve ekonomik tedbirleri açıkladıktan sonra kutup değişikliğine giden dünyada ülkemizin alması gereken önlemlerin üzerinde durdu. Arkasından, Orta Doğu'dan ülkemize yönelik tehditleri, bölgede hüküm süren kaos ortamının ülkemizde ki yansımalarını açıkladı. Irak'ın parçalanması durumunda ülkenin kuzeyinde kurulacak bağımsız Kürt devletinin Ülkemizin Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bağımsızlık duygularını daha da arttıracağını, Suriye kuzeyinde terör örgütü PKK denetimindeki bölgenin Türkiye'ye karşı elini güçlendireceğini, ülkemize baskı imkanının artacağını ve örgüt yanlısı halkın moralini yükselterek merkezkaç duygulara güç vereceğini belirtti. Bu oluşumlarla birlikte Orta Doğu'da güçlenen El-Kaide ülkemize dayatmalarda bulunacağı ve kabul edilmemesi durumunda yıkıcı eylemler gerçekleştireceği üzerinde durdu.
Dayatmanın en basit örneğinin Musul'daki konsolosluğumuza yapılan saldırı olduğunu belirterek, hükümet sözcüsünün' bu eylem Türkiye'ye karşı değildi' şeklindeki değerlendirmesinin bu milletin aklıyla alay etmek anlamına geldiğini belirtti. Prof.Dr. Ümit Özdağ bu açıklamasını şu benzetme ile pekiştirdi;
Hindistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra İngiliz valisinin ülkeyi terk etmeden önceki son toplantısında; Hindistan Cumhurbaşkanı, onlarca yıl ülkemizde kaldınız ve vatandaşlarımızın emeklerini ve varlıklarını bu sürede sömürdünüz, bize yapmadığınız kötülük kalmadı dedikten sonra, sükûnetle dinleyen son İngiliz valisi: '' Sizde Müsaittiniz '' cevabını veriyor.
Hatay-Kilis-Gaziantep ekseninde devlet otoritesi erirken, istikrarsızlaşmanın kuvvetleneceği üzerinde durduktan sonra otoritenin devlet elinden kaydığını belirtti.
Prof.Dr. Ümit Özdağ konuşmasına şu şekilde devam etti:
- 2014’te Türk-Amerikan ilişkileri, 2013’te olduğundan daha iyi olmayacaktır. Siyasi iktidar Türkiye'nin 2014'te Kıbrıs, 2015'te sözde ermeni soykırımı konusunda vereceği tavizlerle bu ilişkilerdeki mevcut yarılmayı azaltma politikasına gidecektir.
- Türkiye'nin şu süreçte ki gidişatını, Başbakanın Fetret Devri olarak nitelendirdiğine değindikten sonra AKP devleti, Paralel devlet, KCK devleti ve ismi valilik binalarından dahi indirilmeye çalışılan gariban bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak 4 farklı devlet var. Bu dörde parçalanmış yapılar arasındaki çatışma ve müzakere süreçleri 2014'ün iç politik gündemini belirleyecektir.
- Türkiye'de 17 Aralık sonrasında AKP tarafından gerçekleştirilen Anayasal darbeyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası askıya alınmış durumdadır. Hükümetin uygun bulduğu maddeler uygulanıyor. Hükümet mevcut yargının aldığı kararlara uymayarak mevcut anayasal düzene son vermiş bulunmakta. Ülkenin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yürürlükteki kanunlar dahi uygulanmıyor. Artık Türkiye’de bir hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil.
- Türk Silahlı Kuvvetleri Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar politize olmuştur. TSK'nın moral ve güç yapısını ancak I.Balkan Savaşı öncesinde ki durumla kıyaslayabiliriz. TSK'nın elindeki tüm imkanlar alınarak MİT bünyesine devredilmiştir.
TSK kör bir orduya dönüştürülerek savaşamaz hale getirilmiştir. Jandarma Genel Komutanlığında ise tasfiye çalışmaları başlatılmıştır. Deneyimli ekiplerimizin tasfiyesi, gittikçe ısınan Ortadoğu coğrafyasında ülkemizin elini gittikçe zayıflatacaktır. Emniyet Teşkilatı ise artık deneyimli emniyet Amirlerince değil, emniyet ve kolluk kuvvetleri açısından tecrübesi ve çalışması olmayan mülki amirlerce yönetilmektedir.
Prof.Dr.Ümit Özdağ'ın konuşması sonrasında kendisine yöneltilen soruları yanıtlamasıyla, konferans son bulmuştur.
Açılış konuşmasının ardından, Dernek Başkanımız Prof.Dr. Orhan Gedikli konuşmasını yaptı. ''Türkiye nereye gidiyor?'' sorusunu sorarak konuşmasına başlayan başkanımız, hem jeopolitik hem de tarihi sürece baktığımızda ülkemizin bulunduğu toprakların daima hedef olmasının üzerinde durdu. M.Ö. 1000’li yıllardan itibaren kurulan tüm büyük devletlerin en çok önem verdiği topraklar Yukarı Mezopotamya ve Anadolu olduğunu belirten Dr.Orhan Gedikli katılımcı ve konuklara teşekkür ederek, sözü Prof.Dr.Ümit Özdağ'a verdi.
Konuşmasına, davettten ve organizasyondan ötürü Milliyetçi Hekimler Derneği'ne teşekkür ederek başlayan Prof.Dr. Ümit Özdağ; İsveç gibi bir ülkede yaşamadığımız için gündemin her gün çılgınca bir şekilde değişmesi sonucunda konferans konusunun belirlenmesinin çok güç olduğunu belirtti.Özdağ, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından bir ekip çalışması ile oluşturulmuş ve ülkemizin tüm kesimlerine kaynak olabilecek bir şekilde hazırlanmış 2014 Küresel, Bölgesel ve Jeopolitik değerlendirme sunumuyla konuşmasına devam etti.
Avrupa-Atlantik merkezli dünya düzeninden Asya-Pasifik merkezli dünya düzenine geçildiğinin üzerinde duran hocamız, Amerika, Çin, Rusya, Japonya'nın bu değişen dünya düzenine göre şekillendirdiği askeri ve ekonomik tedbirleri açıkladıktan sonra kutup değişikliğine giden dünyada ülkemizin alması gereken önlemlerin üzerinde durdu. Arkasından, Orta Doğu'dan ülkemize yönelik tehditleri, bölgede hüküm süren kaos ortamının ülkemizde ki yansımalarını açıkladı. Irak'ın parçalanması durumunda ülkenin kuzeyinde kurulacak bağımsız Kürt devletinin Ülkemizin Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bağımsızlık duygularını daha da arttıracağını, Suriye kuzeyinde terör örgütü PKK denetimindeki bölgenin Türkiye'ye karşı elini güçlendireceğini, ülkemize baskı imkanının artacağını ve örgüt yanlısı halkın moralini yükselterek merkezkaç duygulara güç vereceğini belirtti. Bu oluşumlarla birlikte Orta Doğu'da güçlenen El-Kaide ülkemize dayatmalarda bulunacağı ve kabul edilmemesi durumunda yıkıcı eylemler gerçekleştireceği üzerinde durdu.
Dayatmanın en basit örneğinin Musul'daki konsolosluğumuza yapılan saldırı olduğunu belirterek, hükümet sözcüsünün' bu eylem Türkiye'ye karşı değildi' şeklindeki değerlendirmesinin bu milletin aklıyla alay etmek anlamına geldiğini belirtti. Prof.Dr. Ümit Özdağ bu açıklamasını şu benzetme ile pekiştirdi;
Hindistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra İngiliz valisinin ülkeyi terk etmeden önceki son toplantısında; Hindistan Cumhurbaşkanı, onlarca yıl ülkemizde kaldınız ve vatandaşlarımızın emeklerini ve varlıklarını bu sürede sömürdünüz, bize yapmadığınız kötülük kalmadı dedikten sonra, sükûnetle dinleyen son İngiliz valisi: '' Sizde Müsaittiniz '' cevabını veriyor.
Hatay-Kilis-Gaziantep ekseninde devlet otoritesi erirken, istikrarsızlaşmanın kuvvetleneceği üzerinde durduktan sonra otoritenin devlet elinden kaydığını belirtti.
Prof.Dr. Ümit Özdağ konuşmasına şu şekilde devam etti:
- 2014’te Türk-Amerikan ilişkileri, 2013’te olduğundan daha iyi olmayacaktır. Siyasi iktidar Türkiye'nin 2014'te Kıbrıs, 2015'te sözde ermeni soykırımı konusunda vereceği tavizlerle bu ilişkilerdeki mevcut yarılmayı azaltma politikasına gidecektir.
- Türkiye'nin şu süreçte ki gidişatını, Başbakanın Fetret Devri olarak nitelendirdiğine değindikten sonra AKP devleti, Paralel devlet, KCK devleti ve ismi valilik binalarından dahi indirilmeye çalışılan gariban bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak 4 farklı devlet var. Bu dörde parçalanmış yapılar arasındaki çatışma ve müzakere süreçleri 2014'ün iç politik gündemini belirleyecektir.
- Türkiye'de 17 Aralık sonrasında AKP tarafından gerçekleştirilen Anayasal darbeyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası askıya alınmış durumdadır. Hükümetin uygun bulduğu maddeler uygulanıyor. Hükümet mevcut yargının aldığı kararlara uymayarak mevcut anayasal düzene son vermiş bulunmakta. Ülkenin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yürürlükteki kanunlar dahi uygulanmıyor. Artık Türkiye’de bir hukuk devletinden bahsetmek mümkün değil.
- Türk Silahlı Kuvvetleri Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar politize olmuştur. TSK'nın moral ve güç yapısını ancak I.Balkan Savaşı öncesinde ki durumla kıyaslayabiliriz. TSK'nın elindeki tüm imkanlar alınarak MİT bünyesine devredilmiştir.
TSK kör bir orduya dönüştürülerek savaşamaz hale getirilmiştir. Jandarma Genel Komutanlığında ise tasfiye çalışmaları başlatılmıştır. Deneyimli ekiplerimizin tasfiyesi, gittikçe ısınan Ortadoğu coğrafyasında ülkemizin elini gittikçe zayıflatacaktır. Emniyet Teşkilatı ise artık deneyimli emniyet Amirlerince değil, emniyet ve kolluk kuvvetleri açısından tecrübesi ve çalışması olmayan mülki amirlerce yönetilmektedir.
Prof.Dr.Ümit Özdağ'ın konuşması sonrasında kendisine yöneltilen soruları yanıtlamasıyla, konferans son bulmuştur.
http://www.21yyte.org/ sitesinden 13.06.2016 tarihinde yazdırılmıştır
..