Sadi SOMUNCUOĞLU
28 Temmuz 2007
Seçim sürecinde “düz ovada siyaset” nasıl yapıldı, anlatalım.
“Bin Umut Adayları” denilenleri, resmen ve açıktan İmralı ile Kandil belirledi. Bunun dışındakiler tehditle vazgeçirildi. PKK adaylarının tüm toplantılarında terör örgütünün sözde bayrağı açıldı, yasak olmasına rağmen, Kürtçe propaganda yapıldı. Yabancı parlamenterler bunların toplantılarına, bunlar da, “Yaşasın Apo, kana kan, Kürdistan bölünmez, kahrolsun T.C.” sloganları eşliğinde PKK’lıların cenaze törenlerine katıldı. Sadece Zana değil, milletvekili sıfatı kazanan birçok isim “federasyon” dedi. Teröristbaşının avukatı, hakkında toplam 34 dava bulunan ve Diyarbakır Milletvekili seçilen partinin eş başkanı Aysel Tuğluk, teröristbaşına “Sayın” demeye devam edeceklerini açıkladı.
“Özgür seçimin” sembolü ise Kandil’de eğitim gören, terör örgütü üyeliğinden 15 yıla kadar hapsi istenen ve tutuklu bulunan bir kadın militanın seçtirilmesi oldu. Bu militan cezaevinden çıkar çıkmaz Roj-Tv’ye telefonla bağlanıp, esti-yağdı.
Şimdi Aysel Tuğluk başta, hepsi 5 yıl dokunulmazlık zırhına büründü. Herhalde bu sürede, iç ve dış hamilerinin desteğiyle teröristbaşının, “PKK’ya şartsız-ayırımsız genel af” buyruğunu da bir şekilde yerine getirtir ve topluca kurtulurlar(!)
İşte seçimler böylesine “demokratik” ti. Doğu-Güneydoğu “kardeş kardeş” paylaşıldığı ve İstanbul’daki “ulusalcı çetelerin” üzerine gidildiği için AKP iktidarı, bu cenahı göremedi(!). “PKK’nın özgür seçimiyle” ilgili belki inceleme başlatıldı, ama neye yarar. Kesin sonuçların açıklanması için öyle acele ediliyor ki, sanırsınız yangından mal kaçırılıyor.
Türkiye demokrasiye yeni geçen, geri bir ülkeymiş gibi, seçimleri izlemek üzere Avrupa Konseyi’nden gelen heyet, “Çok özgür bir seçim yapıldı. Parlamentoda temsil oranları yükseldi” diye bayram yapıyor. Şaşılır mı?
PKK’yı kutlayanlar
Bir büyük toplum mühendisliğinin eseri olan bu tablo kimleri sevindirdi, bakalım.
Talabani ve Barzani, “AKP’nin seçim zaferini” kutladı. Barzani’nin Dış İlişkiler Sorumlusu Dizai, DTP’nin desteklediği bağımsızların sayısı az olmakla birlikte Meclis’te yararlı işlere imza atıp, “balans” rolü oynayabileceğini söyledi. AKP’nin “Kürt bölgelerinde” yüksek oy almasını ise, “Kürtlere yönelik şovenist ve milliyetçi tavırlara girmemesine, köklü değişiklikleri gerçekleştirmiş olmasa da, sorunların açıkça tartışılmasını sağlamasına” bağladı. Talabani’nin Ankara Temsilcisi Galali, Irak’taki PKK partisi PCDK ile PKK’nın militan kaynağı Mahmur Kampı’nın Belediye Başkanı da DTP’yi kutladı.
Değerlerimiz “meze” oluyor
Anayasamıza göre, “Siyasi partilerin tüzük, program ve eylemlerinin devletin bağımsızlığı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olması, yabancı devletler, uluslararası kuruluşlar ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım almaları temelli kapatma” sebebi. Bu hükümlerin bir anlamı kaldı mı?
Şimdi de “Kürt halkını” temsil iddiasındaki bu PKK uzantısı militan-milletvekilleri lütfedip, Kürtçe yemin etmeyecek ama, “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacaklarına, Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacaklarına, büyük Türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine” and içecekler, öyle mi?
Emperyalistler, PKK ve yandaşları bu yeminin değiştirilmesini de istiyordu. Gerek kalıyor mu? Bir milletin kutsal değerlerinin içi acaba daha başka nasıl boşaltılır ki?
Bölücülere “milletvekili” olarak, bize “kâbusla” uyanmak düştü!..
***