Irakta Soykırım Yapılıyor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Irakta Soykırım Yapılıyor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Eylül 2016 Çarşamba

Türkiye Devletinin Sınır Komşusu Irak’ta Soykırım Yapılıyor


Türkiye Devletinin Sınır Komşusu Irak’ta Soykırım Yapılıyor



Turhan Feyizoğlu 




Kimler Tarafından?


4 Temmuz 2003 günü, Süleymaniye’de 11 Türk askeriyle, 6 çalışanın kafasına çuval takıp gözaltına alan işgalci-emperyalist-soykırımcı ABD-İngiltere askeri güçleri ve bunlarla işbirliği yapan işbirlikçi-rüşvetçi-faşist, maşa ve uşak olarak kullanılan Barzani-Talabani yanlısı kürt aşiretleri tarafından.
Peki ABD-İngiltere işgalci emperyalist askeri güçlerin Irak’ta ne işleri var?
Bu işgalcilerin iki amacı var:
Bir: Sömürü,
İki: Egemen olma.
Bu işgalci emperyalist güç ve uşak-maşaların bu bölgede yaptıkları her hareket yalandan ibaret.
Tamamen yalan söylüyorlar.
Peki Irak’taki bu sömürücü-işgalci emperyalist güçlerin en büyük dayanakları kim?
Bu sömürücü emperyalist-işgalci askeri güçleri davul-zurna halay ile yaşadıkları topraklarda kimler karşıladı?
Irak’ta yaşadıkları topraklarda komşusuna, dostuna, arkadaşına, vatandaşına ihanet edenler, arkadan hançerleyenler oldu.
Kimdir bunlar?
ABD-İngiltere emperyalist işgalci güçlerin desteği-korumasıyla yönetime getirilen Barzani ve Talabani olarak adlandırılan şahıslar ile bunlara bağlı aşiretler.
Emperyalist işgalci güçler, çıkarları doğrultusunda Ortadoğu bölgesindeki bütün aşiretleri destekledi, desteklemeye devam ediyor.
Hattâ İngiliz devleti, Irak’ta Surçi Aşireti’ni 1993 yılı Temmuz ayında Saddam yönetimine karşı destekledi. İngiliz Milletvekili Lord David Ennalas, bu aşiretin liderini Irak’ta ziyaret etti.
Geçmişte ve günümüzde bunlar CIA’dan maaş almışlar-alıyorlar.
Emperyalizme satılan kişi her türlü alçaklığı, ihaneti yapar. Yapmışlardır da. Yapmaya devam ediyorlar.
Irak’taki işgalci emperyalist ABD-İngiltere güçleri öyle bir durum yarattılar ki, Iraklı çocuklar bile babalarını ihbar eder duruma sokuldular.
Yaşadıkları topraklara ihanet eden bu işbirlikçi, hain ve faşist kürt aşiretlerin desteğiyle Irak’ta soykırım ve işkence yapılıyor işgalci AB-ABD-İngiltere emperyalist güçleri tarafından.
Irak’ta bugün emperyalizmle birlikte hareket eden “faşist” işbirlikçi-hain bir kürt yönetim oluşturulmuş durumdadır.
İşgalci ABD-İngiltere emperyalist güçleri, Irak’ı işgal etmek için yalan söyledi. Bütün dünyayı kandırdı.
Saddam’ın elinde kitle imha silahı olduğunu, iddia etmişlerdi.
Yalan olduğu ortaya çıktı.
Hem de kendi kurumları tarafından bu yalanlar açıklandı.
Bu yalanlara rağmen, işgalci ABD-İngiltere emperyalist güçleri, bugün Irak’ta kitle imha silahlarını bazı faşist kürt aşiretleriyle birlikte kullanıyor.
ABD-İngiltere güçleri, Irak’ta, “Mark 77 tipi Napalm”, “Beyaz-siyah fosfor bombası” ve “Misket bombası” kullandı-kullanmaya devam ediyor.
Bu bombaların kullanımı belgelerle kanıtlandı.
Bu kitle imha silahları şimdilik açıklananlar, bilinenler.
Başka hangi kitle imha silahları kullanılıyor şimdilik bilmiyoruz.
Günümüzde görüyoruz ki, Irak sınırları içinde yaşayan bazı kimseler kendi halkına ihanet ediyor, soykırıma göz yumuyor. Bu kesimler, geçmişte emperyalist güçlerden maaş almışlardı. Bugün de sırtları sıvazlanarak yönetime getirilmiş.
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, Meksika Devlet Başkanı Fox’u “ABD yönetiminin fino köpeği” olarak nitelemişti.
2005 yılında Irak’ta yöneticilik yapanlar da böyledir.
ABD-İngiltere’nin uyuz-kaşınan itleri, fino köpekleri.
Emperyalist bazı güçlerce nasıl zorla dinci bir tarikat yaratılıyorsa; aynı emperyalist güçlerce zorla bir millet yaratılmaya çalışılıp Türk Milleti’nin ve Türk devletinin karşısına çıkartılmaktadır.
Türkiye’den de bu kaşınan uyuz itlere destek veren bazı kaşınan uyuz itler, finolar var.
Emperyalizm, maaşlı-paralı uşak ve maşaları her yerde bulduğu gibi Türkiye’de de bulmuş.
Parayla her zaman bazıları satın alınabilir. Alınmıştır.
Irak’ta napalm bombaları savaşın başladığı 2003 Martında işgalci ABD-İngiltere emperyalist güçleri tarafından Dicle Nehri çevresine atılmış ve Hille’de çoğunluğu çocuk 33 sivil ölmüştü.
ABD-İngiltere emperyalist işgalci güçleri, 2004 yılında, Irak’ın Kaim, Semerra, Telefar ve Felluce şehirlerinde, siyah-beyaz fosfor bombası ile napalm bombası kullandı. Siviller öldürüldü. İnsanlar kullanılan bu bombalarla yakıldı.
9 Kasım 2005 tarihli Birgün gazetesinin “Gizli Katliam: Felluce” başlıklı haberinde, Irak’ın işgalinde görev yapmış ABD’li eski bir asker, bu konuda özetle şunları açıklıyor:
“Fosfor vücutları deriden kemiğe kadar yakıyor. Cocukların ve kadınların yanmış cesetleri her yerdeydi. Fosfor kullanıldıktan sonra patlıyor ve bulut şekline giriyor. 150 metre çapın içindeki herkes bundan etkileniyor.”
Telefar ile Felluce kentinde öldürülenler arasında o şehirlerde binlerce yıldır yaşayan Türkler de vardı.
Ortadoğu’da Türk varlığını silmeye yönelik bu politikalarına ABD-İngiltere emperyalist güçleri, Balkanlar ve Kafkaslar ve Ortaasya’da da Türk varlığının etkisini silmek amacıyla ABD Dışişleri Bakanı Condolezezza Rice adlı kadın, 2005 yılının Ekim ayında, Orta Asya gezisine çıktı.
Türk cumhuriyetleri olan Özbekistan, Kazakistan ve Tacikistan’a giderek burada bazı yetkililerle görüştü.
Rice adlı kadın, 2005 yılının Kasım ayında da, Bahreyn, Suudi Arabistan, İsrail, Batı Şeria ve Irak’ı ziyaret etti ve bazı yetkililerle görüştü.
Art arda yapılan geziler zevk için yapılan tatil ziyareti değildi. ABD’nin emperyalist çıkarlarını korumak için yapılan ziyaretlerdi.
İkinci Dünya Paylaşım Savaşı döneminde Telafer, 1920’de Irak tarihinde İngiliz işgalci güçlerine karşı ilk toplu direnişin başladığı yerlerden birisiydi.
1920’de İngiliz işgalci güçler, Irak’ta İngilizlere karşı direnen 10 bin Irak’lı yurtseveri öldürmüştü.
İngiliz ajanı Lawrence, 22 Ağustos 1920 tarihli The Sunday Times gazetesinde yayınlanan yazısında, bu vahşeti açıklamıştı.
Bu vahşet yetmemişti. Telafer’e yönelik İngilizlerin tarihten gelen bir düşmanlıkları devam ediyordu.
2004 yılının Kasım ayında, uçaklardan atılan bomba ve füzelerle büyük bir katliam yapıldı Telafer’de.
1920’deki direnişin intikamı alınıyordu böylece işgalci emperyalist güçler ve onlarla işbirliği içinde olan maşa-uşaklar tarafından.
2004 yılında İngilizlere Irak’ta maşalık-uşaklık yapanlar 1920’de de İngilizlere Irak’ta maşalık-uşaklık yapmıştı.
İşkence merkezleri kurulan Irak’ta insanlar tutuklanıp bir süre sonra elleri arkalarından bağlı olarak infaz edilmiş şekilde cesetleri bulundu- bulunuyor.
Gözaltına alınan Iraklı vatandaşlar, çırılçıplak soyulup işkence ediliyordu. Tutsaklar kırbaçlanıyor, vücutlarında sigara söndürülüyor, diz kapaklarına matkapla delik açılıyor, kol ve ayakları kırılıyor, erkek tutsaklar çırılçıplak soyularak birbirleri üzerine bindiriliyordu.
Gözaltındakiler köpeklerin saldırısına uğratılıyor, ısırtılıyordu. Bazı tutuklular kabloyla boğuluyordu.
Süpürge sapıyla erkek tutukluya tecavüz ediliyordu.
İşgalci emperyalist ABD-İngiltere askeri güçleri tarafından Irak’ta kadın ve kızlara tecavüz edildi.
ABD-İngiltere, Irak’ta soykırım yapıyor, sivilleri, çocukları, kadınları öldürüyor, işkence yapıyor.
Yapılan bu işkencelerde bazı kişiler öldürülüyor, felç ve sakat bırakılıyor.
17 Kasım 2005 tarihli gazetelerde, Irak İçişleri Bakanlığı’na ait bir binadaki dehlizlerde 173 tutuklu bulunduğu haberi yayınlandı.
Habere göre, tutuklu bulunan ve işkence gören sadece 173 kişi değil. Halen İçişleri Bakanlığı’nın dehlizlerinde 800 kişi daha işkence görüyormuş.
Yayınlanan bu haber özetle şöyle:
“Çoğunluğu sünni olan 173 kişi, işkence görmüş, aç bırakılmış, 2 kişi sakat bırakılmıştı.”
Bu 173 kişiden bazılarının derileri işkence yapıldığı sırada soyulmuştu.
İşkence edilenlere elektrik verildi. Aslanların bulunduğu kafeslere atıldı.
Gözaltına alınan kadın ve erkeklere cinsel tacizde bulunuldu.
İşkence merkezleri ve hapishaneler sadece Irak’ta bulunmuyordu.
ABD-İngiltere işgalci emperyalist güçler, değişik ülkelerde de gizli cezaevi ve işkence yerleri açmıştı.
ABD-İngiltere’nin nerede askeri üssü varsa orada işkence merkezi kurulmuştu.
Afganistan, İsrail, Fas, Mısır, Suriye, Ürdün, Macaristan, İsveç, İspanya, Polonya, Romanya, Özbekistan, Pakistan, Tayland, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi yaklaşık 20’nin üzerindeki ülkede ABD-İngiltere işgalci emperyalist güçler tarafından gizli cezaevleri kurulmuş, buralarda Irak’lı esirlere işkence yapılmıştı.
3 Kasım 2005 tarihli Milliyet gazetesinin “Gizli CIA Zindanları” başlıklı haberde bu konuda özetle şu bilgilere yer veriliyor:
“Gizli merkezler... ABD kamuoyundan, yabancı yetkililerden ve CIA’nın gizli operasyonlarını izleyen Kongre’den bile saklanıyor... Beyaz Saray, CIA, Adalet Bakanlığı ve Kongre’nin gizli belgelerinde siyah bölgeler olarak adlandırılan bu merkezlerin varlıkları ve yerleri yalnızca ABD’de az sayıda yetkili, ABD Başkanı ve her ev sahibi ülkedeki birkaç üst düzey istihbarat yetkilisi tarafından biliniyor.”
ABD-İngiltere işgalci güçleri, şüphelendikleri Irak’lı vatandaşları buralardaki işkence merkezlerine götürüyor, işkence yapıp sorguya çekiyordu.
ABD-İngiltere emperyalist işgalci güçler, bu işkence merkezleri ve cezaevlerini sadece ülkelerde değil bazı uçaklarda da hazırlanmıştı.
Bunlara, “İşkence Uçakları” adı takılmıştı.
Sadece uçaklar değil; ABD-İngiltere işgalci emperyalist güçleri, açık denizlerdeki askeri gemilerinde işkence merkezleri-cezaevleri kurmuşlardı.
Örneğin Hint Okyanusu’nda seyreden ABD-İngiltere işgalci emperyalist güçlerin askeri gemilerinde işkence merkezleri oluşturulmuştu.
29.6.2005 tarihli Cumhuriyet gazetesinin “ABD’nin Gizli Hapishane Gemileri” başlıklı haberinde, BM’nin Özel İşkence Raportörü Manfred Nowak, “ABD’nin özellikle Hint Okyanusu’nda seyreden hapishane gemileri gibi, gizli hapishaneleri bulunduğuna dair çok ciddi suçlamalar olduğunu” açıkladığı belirtilmektedir.
Bu işkence gemilerinde işkencede ölenlerin okyanusa atılarak, köpekbalıklarına yem edildiği bilgisi veriliyor.
Sadece işkence merkezleri ve cezaevleri kurulmadı.

Açıktan insanlar kaçırılıyordu.

İtalya’da bir imam ABD’nin Roma Büyükelçisi’nin de içinde bulunduğu bir ekip tarafından Almanya’ya kaçırıldı. Orada işkence edildi.

ABD-İngiltere işgalci emperyalist güçlerin, Irak’tan sonraki ilk işkence merkezi Guantanamo Üssünde ortaya çıktı.

Irak’tan götürülen insanlara bu işkence merkezinde işkence yapılıyordu.
Bu üsde yapılan işkenceler o kadar ağırdı ki, Birleşmiş Milletler Teşkilatı(BM), uluslararası kamuoyunun zorlaması sonucu Guantanamo’daki mahkumlarla 2005 yılının Kasım ayında görüşmek istediğini bildirmek zorunda kaldı. BM’nin bu isteği, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld tarafından geri çevrildi.
Neden geri çevrildi?

Nerede insan hakları, hukuk, özgürlük?

BM olmasına rağmen bir yaptırımı olamıyor ABD karşısında.
Bu da gösteriyor ki insan hakları, hukuk, özgürlük sadece ABD’nin dilinde.
Bir kere daha hatırlatıyorum.
ABD-İngiltere işgalci askeri emperyalist güçleri tarafından Irak halkına yapılanları hiç kimse unutmasın.
Irak’ta işgalci emperyalist ABD-İngiltere güçleriyle işbirliği yaparak yaşadığı topraklarda kendi komşusuna, dostuna, arkadaşına, halkına ihanet eden emperyalizm işbirlikçisi Barzani-Talabani aşiret güçlerini unutma.
19 Kasım 2005 tarihli Hürriyet gazetesinde “Barzani Rüşvet Zengini” başlıklı yazıda özetle şöyle deniyor:

“ABD’li Ortadoğu uzmanı Michael Rubin’e göre Barzani adlı şahsın yolsuzluktan edindiği servetin boyutu 2 milyar dolar.”
Londra’da yayınlanan “ El Kuds el Arabi ” adlı gazetenin 17 Kasım 2005 tarihli nüshasında Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atwan, yazısında özetle şunları açıklıyor:

Irak’ın yeni yöneticileri, devlet adamı değil, bir grup hırsız, iki yüzlü ve intikama susamış kin dolu ayrımcı. Tek ilgileri, ülke kaynaklarını, olabildiğince talan etmek, ülkede bozgunculuk çıkartan kendi yandaşlarına ve milis güçlerine dağıtmak. Onlar sanki Irak, geçici transiz bir durakmış gibi hareket ediyorlar. Ellerinden geldiğince zenginlikleri yağmalıyorlar. Çünkü projelerinin başarısız olduğunu ve halkın bu suçlarından ve hırsızlıklarından ötürü kendilerini yargılayacağını iyi biliyorlar. 

Bu yüzden, geldikleri son duraklarına, yani kendilerini ülkelerine savaş açmak ve işgal etmenin aracı ve kılıfı olarak kullanan Batılı başkentlere kaçma hazırlığı yapıyorlar... Sadece Savunma Bakanlığı bütçesinden 2 milyar dolardan fazla, petrol aidatlarından ise 4 milyar dolar çalınmış. Hırsızlar, özel uçaklarla Batılı başkentler arasında mekik dokuyan mafya liderleri gibi hareket ediyor; Amman, Dubai ve Londra’da yüz milyonlarca dolarlık gayri menkul ve hisse senedi satın alıyorlar.

Rüşvetçi olarak nitelendirilen Barzani adlı şahıs, 23 Ekim 2005 tarihinde, İncirlik Üssü kullanılarak davet edildiği ABD’ye giderek ABD Başkanı George W. Bush ile görüştü.

Bugün emperyalist işbirlikçileriyle hareket eden bu işbirlikçi iki köylü aşiretinin Irak’ta yaptığı işbirliği- ihanet ve alçaklık yarın her halkın başına gelebilir. Geliyor da.
Hattâ dost diye bilinen ülkelerin Türk halkı için yaptıklarına bakalım.
Birinci Kurtuluş Savaşı’nda işgalci-emperyalist güçlerin Türklere yaptığı hainlikleri-alçaklıkları unutmayın.
Hakkını, ülkeni, vatandaşını, komşunu, arkadaşını, dostunu korumak için savaşçı olacaksın.

Irak’ta yaşananları gör.

Irak vatandaşının uğradığı haksızlıkları örneklerle anlattım.
Bunun için önlemini al. Eğer önlemini almazsan yarın evinde bile oturamaz hale gelirsin.
Tercih senin! Bağımsız mı yaşamak istiyorsun, yoksa emperyalist bir işgal altında mı yaşamak istiyorsun?
Bağımsız yaşamak istiyorsan;
Türk ve Türkiye düşmanlarını tanı. Onlara karşı çık.
Türk ve Türkiye yanlısı hareket edenlere sahip çık, destekle, katıl.
Bu senin daha iyi, daha huzurlu, daha güven içinde yaşaman için önemlidir.
Bunu neden yapmalısın? Son bir örnek.
İstanbul Beylikdüzü’nde D-100 Karayolu üzerindeki Tatilya durağındaki üst geçitin yanında bulunan çöp kutusuna konulan A-4 tipi bomba, 18 Kasım 2005 Cuma günü, saat 18.30 sıralarında, uzaktan kumandayla patladıldı. Bu sırada durakta bekleyen vatandaşlardan Mustafa Sayar adlı 36 yaşındaki makine mühendisi öldü. 11 kişi yaralandı.
Silopi Emniyet Müdürlüğü bahçesine 20 Kasım 2005 tarihinde, bazı kişilerce patlayıcı madde atıldı.
Bu ve buna benzer alçakça saldırılarda bulunan Türk ve Türkiye düşmanı kişi ve çapulculara, bunları kim olursa olsun destekleyenlere vatandaş olarak karşı çıkılmalı.
Bu eylemler Türk ve Türkiye düşmanı olanlarca, bunları destekleyenlerce yapılıyor.
Türk olarak geçmişte güçlüydün, şimdi de güçlüsün. Daha da güçlü olabilirsin.
Tarihine bak. Öğren. Eğer tarihini öğrenir ve bilirsen tarihin sana her konuda örnek ve aydınlatıcı olur.




..