HUKUK DEVLETİ
Yekta Güngör Özden
yektagungorozden@mucadele.com.tr
04 Ağustos 2007
İlkel toplumlardan uygar toplumlara uzanan gelişim çizgisinde en önemli aşamayı birlikte yaşamanın çatısı, ülkeyi ve ulusu kapsayan bir insan ve hukuk kurumu niteliğiyle devlet oluşturmuştur. İktidar adı verilen siyasal gücün yönetimindeki donanlı örgüt soyut bir varlık olmasına karşın olanakları ve yaptırımlarıyla dayandığı, temsil ettiği ve yönettiğini toplumla özdeşleşmekte ve somutlaşmaktadır. Kurucu halka ilişkin egemenliğin kaynağı ve yapısı yönlerinden değişik devlet biçimleri yanında klâsik demokrasilerin doğrudan , temsili, yarı doğrudan temsili biçimleri demokrasilerde de Meclis Hükümeti, Başkanlık , Parlamenter dizgi (sistem) türleri ve yönetim (Hükümet) biçimleri vardır. Devletlerin adları biçimlerini biçimleri de adlarını tam olarak yansıtmasa bile yapılarının dokusunu, özünü ve ısrarını (karakterini)gerçekleştirmeyi amaçladığı ilkeleri, bir ulusal yaşam andı olarak iktidarın siyasal ve hukuksal konumunu belirleyip sınırlayan Anayasasının içeriği açıklar, belirgin kılar. Bu durumda devletin kimliğinin en gerçekçi kanıtı, değerini ortaya koyan niteliğidir. Hukuk, kişisel ve kurumsal ilişkilerini düzenleyen evrensel bir ölçüttür.
Kaba güçten, insan haklarını ve özgürlüklerini güvenceye bağladığı ölçüde saygınlık kazanan, demokra tik devlet yapısına erişinceye değin insanlık büyük acılar çekmiştir. Güçleri denetime alan, toplumcu, katılımcı kurallar ve kurumlar düzeni demokrasilerde yönetimin niteliği devletin simgesidir. Güçler ayrılığına dayanan parlamenter dizginin geçerli olduğu ülkemizde organların varlığı ve birlikte çalışma düzeni siyasal rejimin göstergesidir. Aslında “ halk egemenliği “ demek olan demokrasiler de, halk doğrudan ya da temsilcileri eliyle denetim hakkını kullanır. Bu kullanım, hukukun öngördüğü yöntemle yapılır. Hukukla yönetilen, hukukun yönlen dirdiği, geçerliğini saptadığı, hukuku uygulayarak varlığını sürdüren devlet, hukuk devletidir. Hukuk devletinde hukuk siyasallaşmaz, siyaset hukuksallaşır.
Bir devlettin Anayasasında “ Hukuk devleti” niteliği yazması, o devletin gerçek bir hukuk devleti olduğunu göstermez. Anayasada yazıla olan bir öngörüdür, ulaşılmak istenen düzeydir ve amaçtır. Hukuk devleti, her istediğini yapamayan, kendini hukukla bağlı sayan devlettir. Baskıya, zora, güce, dayanan “ Polis devleti “ yle, biçimsel düzenlemelerin uygulandığı “kanun devleti “ evrelerini geride bırakan, hukukun üstünlüğü ilkesini yaşama geçirerek her işlem ve eyleminin hukuka uygunluğu koşulunu gözeten devlet, gerçek hukuk devletidir. Çağrımız, insan hakları, bilgi ve uzay çağı olarak adlandırılmaktadır. İnsan kaynakları adaletin kaynağıdır, adalet ve devletin, hattâ dünyanın temelidir. Hukuk, insan haklarından tüketilir, yasalar da hukukla üretilir. Hukuk devleti, hukukçu devleti ya da yargıçlar devleti değildir. Hiçbir kişi ve kurumun hukukun dışında ve üstünde olmadığı, kuralları yaşam gerekleriyle gerçeklerine uygun, yaptırımları çağdaş, yargı organları bağımsız devletin hukuksallığı tartışılamaz. Aykırılık, çelişki, sakınca, bozukluk, kötülük, haksızlık, adaletsizlik vd. tüm sorunların hukukla çözümlediği, son sözü hukukun söylediği devlet, hukuk devletidir.Hukuk devletinin birçok tanımı yapılmış, yapılacaktır. Özetle hak aramanın, savunmanın kutsallığını benimseyen devlettir hukuk devleti. Yönetenlerin hesap vermeyi çok doğal bulduğu, demokratik bir işlerliğin her dalda ve konuda yeğlendiği bir devlet hukuk devletidir. Yasaklar düzeni değildir, lâiktir. Yönetim hukukla kotarılacağından dindışıdır, dinsel değildir, laiktir. Baskıcı değildir, demokrattır. Çağın toplumsal gereksinimlerini doyurucu yanıyla da sosyaldır.
Yasaların üstünde yasakoyucu nun da uymak zorunda bulunduğu evrensel ve üstün hukuk kurallarını hiçbir zaman gözardı etmeyen, hukuksal ilkelerden ödün vermeyen, her organ üzerinde hukukun mutlak egemenliğini sağlayan, insan haklarına ve gözgürlüklere saygılı, bunları koruyup güçlendirmeyi, yaygınlaştırmayı, hukukun üstünlüğü ilkesine özenle uyarak tüm işlem ve eylemlerini hukuka uygun yürütmeyi, böylece güvenceli ve adaletli bir düzeni kurup geliştirmeyi başlıca erek ve görev edinen, bağımsız yargının etkin denetimine açık, çağdaş içerikli Anayasası bulunan, hukuku yadsıdıkça ve hukuka karşı çıktıkça geçersiz kalacağını, bağlılığı oranında onur kazanacağını bilen, hiçbir ayrım gözetmeden tüm bireyleri eşit kucaklayan, hiçbir sömürüye ve haksızlığa olanak tanımayan, hukuksallıkta öncü ve örnek olan devlet, hukuk devletidir. Böyle çağdaş bir hukuk devletinin en sağlıklı güvencesi de anayasa yargısıdır. Hukuk devletinin dayanağı, eğitimli yöneticiler, bilinçli yurttaşlardır. Sözle değil, sonuçlarıyla kanıtlanır.
http://www.mucadele.com.tr/yazarlar/hukuk-devleti-56285/
***