HASİP KAPLAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HASİP KAPLAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ekim 2015 Pazartesi

Barış Süreci Tamamlandıktan Sonra ne olacak?




Barış Süreci Tamamlandıktan Sonra ne olacak?





30 yılın ardından Güneydoğu’da silahlar susar ve kalıcı barış sağlanırsa, bölgede nasıl bir tablo ortaya çıkacak? 
Baştan yaratılabilecek olan Güneydoğu için uzman isimlerden gelecek tahmini yapmalarını istedik.

Giriş : 
30.07.2013 17:13 
01.08.2013 00:41
Barış süreci tamamlandıktan sonra ne olacak?

Yedi aydır tabutsuz geçen süre içinde, Türkiye barışın vaat ettiği havaya şimdiden alışır gibi oldu. Sürecin gidişatı açısından, Öcalan'ın talimatıyla 
PKK'da gerekli olan yapılandırma tamamlandı. Eşbaşkanlık sistemine geçildi. Bununla daha az hata ve hızlı işleyiş umuluyor. 
Can sıkan olaylar yaşansa da sınır dışına çekilme sürüyor. Bu pozitif atmosferden yola çıkarak, "Diyelim ki Güneydoğu'da kalıcı barış sağlandı. 
Peki ya sonra ne olacak?" diye araştırdık. Sosyal yaşamdan iş hayatına, tarımdan turizme kadar Güneydoğu'da ortaya çıkabilecek tabloyu tahmin 
etmeye çalıştık. Bölge ve konu hakkında uzman isimlerle görüştük.

"MİTOLOJİ TURİZMİ YAPILABİLİR"

COŞKUN ARAL (Belgeselci)

Siirt'ten yeni geldim. Daha önceden gidemediğim yerlere gittim. Barışın adının telaffuz edilmesi bile bölgede yapıyı değiştirmiş. Arıcılar her yerde. 
Her tarafta hayvan sürüleri görüyorsunuz. Ama korkutan unsurlar da var. Bölgede gericilik teşvik ediliyor ve feodalizm tekrar hortlatılıyor. 
Ben Siirtliyim. 17 yaşıma girdiğimden itibaren, dul olduğu için teyzemi görememiştim. Şimdi yine var bunlar. Siirt'te bir otel bile açılamamış 
şimdiye kadar. Feodalite yüzünden burada hiç yatırım da yapılamamış. Ağalık yerine artık din istismarcıları var. Çok saygın alimler de var. 
Sözüm onların dışında. Neredeyse kendi çıkarları uğruna hadis üretenler bile var. Feodalite eskiden toprak ağalığına endeksliyken, şimdi din istismarcıları na geçmiş durumda. Özellikle de Siirt'te. PKK tamamen çekilse bile feodalite kırılmadığı sürece PKK gider ZKK gelir. 
Bugün din istismarı olur, yarın başka bir şey olur. Diyanet'in din istismarcılarına karşı bölgede işi çok sıkı tutması şart. 
Pozitif anlamda önümüzdeki yıllarda neler olabilir diye bakarsak, bölgenin florası çok güzel, arıcılar çok kazanıyor. 
Ayrıca mitoloji turizmi yapılabilir. Sonuçta tek tanrılı bütün dinlerin çıktığı bölge burası. Sadece Nuh'un gemisi hikayesiyle bile Ağrı kalkınır. 
Bu tür mitolojik öykülerin filmleri çekilip tanıtımı yapılabilir ve anlatıldıkları yerlerde butik otel sektörü oluşturulabilir.

"DOĞU'YA GÖÇ BAŞLAR"

PROF. EROL GÖKA (Akil Heyet üyesi, psikiyatrist)

Çözüm sürecinin kısa vadeli olduğu sanılıyor ama değil, bu uzun vadede olacaktır. 30 yıllık bir alışkanlık var neticede. 
Örgüt silah bırakıp siyasete geçmeye çalışacak. Süreç başarılı olursa Güneydoğu cazibe merkezi olur. Mesela Bitlis'te ciddi bir kültür ve doğa turizmi potansiyeli var. Kuzey Irak ile Güneydoğu'daki barış hamlesi birleşince, Güneydoğu şehirleri de gelişmiş şehirlere benzeyecektir. 
Bölgede Kürt etnisitesi yalnız kalmayacak çünkü Batı'dan Doğu'ya göç olacaktır yeni iş imkanları sebebiyle. Bölge Ortadoğu'nun da merkezi haline gelir.

"YATIRIMCI İSTİLASI OLUR"

SUAD ÖZDEMİR (MÜSİAD Batman Şube Başkanı)

PKK sorunu bugün bitse, önümüzdeki 10-20 yıl içerisinde Güneydoğu'da, siyaset yeniden şekil alır ve insanlar hür iradeleri ile siyasi görüşlerini her platformda zikredebilir hale gelir. Siyaset bölgemizde kavga aracı olmaktan çıkarak, bölgemizin kalkınma aracı haline dönüşür. 
Terörün yarattığı siyasi boşlukla birlikte bölge yatırımcıları ve sermaye sahipleri yatırımlarını bölge dışına taşıdılar. 
Bölge nüfusu ise sürekli artmakta. İstihdam yaratılmadığı da bir gerçek. Yeni istihdam alanlarının yaratılması bölgedeki işsizliği giderecektir. 
Bölgedeki sosyal hayatı incelendiğinizde kafe, çay ocakları ve oyun salonlarının çokluğu göze çarpar. Hizmet sektörünün çokluğu işsizliğin en büyük göstergesidir. Kavga biterse bölgemiz içinden ve dışından yatırımcı istilasına uğrayacak. Yeraltı zenginlikleri, tarım, hayvancılık sektörlerinde çok ciddi yatırımlar olacağı aşikardır. Ayrıca eğitime daha çok önem verilecek kızlarımızın eğitimi daha çok önem kazanacak, çeşitli kültür transferleri ile dışa açılım daha çoğalacak ve gelişim daha hızlı gerçekleşecektir. İş dünyası da bu anlamda çeşitlilik kazanarak rekabet ortamı elde edecek ve akabinde kalite gelecektir. İş dünyası dışarıdan kurumsallık, yeni yönetim tarzları, inovatif çalışmaları transfer edecek, kendi kültürlerini de dışarıya taşıyabileceklerdir.

"GENÇ MÜTEŞEBBİS KUŞAK ORTADOĞU'NUN İSTİKBALİ"

HASİP KAPLAN (BDP Şırnak Milletvekili)

Güneydoğu bölgesinde Cumhuriyet tarihi boyunca geri bıraktırılmış bölgesel dengesizliği aşmak, diğer yandan kimlik, kültür, sanat, sosyal yaşam, eğitim ve sağlık alanlarındaki yasaklar aşılarak hızlı bir gelişme sağlayabilir. 30 çatışma sürecinin bitmesi, demokratik siyaset kanallarının açılması, askeri ve her türlü vesayetin sona erdirilmesi, yerel yönetimleri güçlendirecektir. Yerel parlamentolar da her türlü farklılığın temsili, savaş harcamalarının yatırıma dönüşmesini sağlayacaktır. Mezopotamya'nın verimli toprakları, GAP projesinin özellikle 40 yıldır tamamlanamayan sulama projesi ile hayat bulacak; bir milyon hektar arazi sulanacak, beş milyon istihdam yaratılabilecektir. Enerji kaynakları açısından zengin olan bölgede, ülke ekonomisine büyük katkı sunacak projeler, işsizliği de asgariye indirir. Son 30 yıllık çatışmaların, yasak bölgelerin, yayla 
yasaklarının faturası ağır oldu. Önünün açılması, ihraç ürünlerine yenilerini katacaktır. Dünyanın en büyük sınır ve ticaret kapısı olan Habur, Mersin'e kadar olan hatta sadece bölgenin değil Akdeniz bölgesinin de umududur. Olaylar nedeniyle hâlâ bini aşkın köye geri dönüş yapılamamış, Mahmur kampında 15 bini aşkın yurttaşımız mülteci statüsündedir. Geri dönüşlerin ve yerleşimlerin katacağı canlılık önemlidir. 
Bölge insanının inşaat, turizm, maden yatırımlar konusunda hevesli genç müteşebbis kuşağı, başta Irak olmak üzere Ortadoğu'da ve diğer ülkelerde istikbal vadeden bir potansiyele sahip. Ayrıca yurt dışı göçlerin ülkeye geri dönüş yaparak bölgeyi cazibe merkezi haline getireceği unutulmamalı.

"VAHŞİ YAŞAM TURİZMİ YAPILIR"

HALİT SOYDAN (Cilo Doğa Derneği Başkanı)

Bölge dokunulmamış, bakir. Eko turizm ve organik tarım için ideal. Bunların geliştirilmesi bölgeye ve Türkiye'ye moral olur. 
Bu savaşın sırf insan üzerine değil doğa üzerine de çok kötü etkileri oldu. Mesela bu yıl çiçek çok ama arılar bal yapmıyor Cilo'da, bunu üniversiteler araştırmalı. Yıllardır kullanılan silahların bir yan etkisi olabilir. 30 yılda ormanların yarısı gitti, yandı. Ama hâlâ orman ve vahşi hayat bakımından zengin bir bölge. Anadolu kaplanının izi bile görülüyor. Vahşi yaşam turizmi bile yapılabilir burada.

"ŞEHİRLER SIFIRDAN KURULABİLİR"

UFUK TARHAN (Fütürist)

Eğer silah tüccarları ve onların arkasındaki yerel ve uluslararası güç odakları gerçekten bu pazarı terk ederler ise Güneydoğu hızla kalkınır. 
Devlet kaynakları silah yerine o bölgede yapılacak teşviklere akarsa, iş dünyası, yatırımlar oraya yönlenir. Yıllardır eğitimsiz, işsiz, umutsuz olan yöre halkı, batıdan gelen yeniliklerle hızla dünyaya entegre olur. Kültür, sanat, spor ortamı, her şey değişir. Batı ile doğu arasında ticaret, kültür köprüsü olur. Güneş enerjisine geçiş yapıldığında enerji merkezlerinden biri haline gelebilir. Elektrikli araçlar ilk önce orada kullanılmaya başlar. Şehirleşme projeleri, yerleşme merkezi yapılanması batıdan çok daha modern ve etkin gelişir. Batıdaki şehirler eskinin üzerine yeni teknolojileri oturtmaya çalışırken, Güneydoğu'da daha hiçbir şey olmadığı için her şey sıfırdan en son trendlere göre kurulabilir. 
Nano ve genetik teknolojinin gelişimi ile dikey tarım uygulamalarının önemli merkezlerinden biri olabilir.

" KÜRT SİYASETİ TEK PARTİDEN KURTULUR"

ÜMİT FIRAT (Yazar)

Her şey yolunda giderse 20 yıl içerisinde Güneydoğu şehirleri de yaşam tarzı ve kent görüntüsü açısından mesela bir Antalya gibi olabilir. 
Bölgede siyasi partiler ve STK'lar çoğalır. Kürt siyasi hareketi tek parti yönetiminden kurtulur. Güven içinde olan insan yeni arayışlara da girmez. 
Artık anayasa tartışılmaz. Kültürel faaliyetler de artar. Yerel yönetimler kendilerine daha güvenli bir hale gelir. İki tabelalı ve iki dilli bir sistem oturur. İstanbul'da yaşayan ve mutlu olmayan pek çok Kürt toprağına geri dönebilir. Çünkü yaşam maliyeti çok daha ucuz. Van'daki bir villa fiyatına İstanbul'da stüdyo ya da muhtaç daire satın alınıyor, aradaki fark bu. Daha çok parti ve STK'lar kurulur.

İNANÇ TURİZMİ VE FAİLİ MEÇHULLER MÜZESİ

MEHMET METİNER (AK Parti Adıyaman Milletvekili)

Ortaya her bakımdan zengin ve müreffeh bir Güneydoğu tablosu çıkar savaş biterse. Dağları, yeşillikleri, çay, dere ve yaylalarıyla öyle güzel bir coğrafya ki, İsviçre'ye bile rakip olur. Ayrıca bölgede çok güçlü dini merkezlerimiz ve medreselerimiz var. İnanç turizmi açısından cazibe merkezi haline gelir. Mesela Tillo'nun medreseleri ünlüdür. Manevi ocaklar var. Onların eski işlevlerini yerine getirdiğini düşünün. Munzur'un çevresine kümelenmiş mesela Gözeler diye bir mevki var. Dağlardan süt görünümlü sular fışkırıyor. Çok görkemli bir manzara ama güvenlik nedeniyle bu araziler işletilemiyor. Bölge çok dilli, dinli ve etnikli bir bölge, minyatür bir Osmanlı. Bu tanınırsa Türkiye için de zenginleştirici olur. Ayrıca bölgeye yaşanan acıları anlatan müzeler de kurulabilir. Diyarbakır cezaevi müzesi, faili meçhul müzesi gibi. Bir de ortak anıt dikilmeli.

"AVRUPA ALPLERİ İLE YARIŞIR"

TUNÇ FINDIK (Dağcı)

Güneydoğu'daki sorunlar bittiği takdirde, geleceğin doğa sporları turizmi ve eko turizm açısından parlak olduğu aşikar. Ülkemizin doğusu dağlık bir coğrafyadır ve kışın olsun, yazın olsun değişik sporlara, mesela benim açımdan dağcılık, kaya tırmanışı ve dağ kayağına müthiş olanaklar sağlayacak kadar zengin bir bölge. Dağcılık açısından Hakkari'nin Buzul (Cilo) dağları ve Sat dağları, teknik kaya ve buz çıkışları, uzun duvar çıkışları, tur kayaklı kış tırmanışları ve donmuş şelale tırmanışı açısından çok elverişli. Keza trekking ve doğa yürüyüşü için de muhteşem güzergahlar var. Tüm Doğu'yu geçen ve kış boyunca tur kayaklarıyla gidilen özel dağ evlerinde konaklanacak güzergahlar yaratmak olası. 
Bu tür aktiviteler ülke turizmini 12 aya yaymanın yanı sıra, yerel insanlara da gelir getirecektir. Rehberlikten tutun da yük hayvanı kiralamaya, malzeme satıp kiralamaya kadar turizm altyapısının oluşturulmasında büyük olanaklar yaratılabilir. Uygun yatırımlarla Güneydoğu'nun Avrupa Alpleri ile yarışacak potansiyeli var.

"DİKKAT! BABAİ İSYANLARI ÇIKABİLİR"

MUHSİN KIZILKAYA (Akil Heyet üyesi, Yazar)

Öncelikle risklerden söz etmeliyiz. Eğer hükümet gerekli ekonomik tedbirleri almazsa, durum daha kötü bir hal alır. Köyler boşaltılmış. Oralardan şehirlere gelen insanlar fazla politize olmuş bir kitle. BDP tarafından istendiğinde harekete geçirilebilen mobil bir kitle. Adrenallerini hep bu eylemsellik ayakta tutuyor ve yükseltiyor... Aktivizasyon ortadan kalkınca asıl kendi meselesine dönecek insanlar. Ailesinin ve kendisinin yaşam standartlarıyla ilgilenmeye başlayacak ilk defa... Ekonomik olarak desteklenmezse Babai isyanları çıkar. Korucular 90 bin kişi. 
Bunları neyle görevlendireceksiniz. Savaş bitince her şey güllük gülistanlık olmayacağı gibi asıl sorun da o zaman baş gösterecek. 
Dağ romantizmi elinden alınmış, tek ideale kitlenmiş gençlere yeni bir umut vermek zorundasınız. Doğru eğitim ve mesleklendirme şart. 
Mesela dağ turizmi teşvik edilirse Hakkari'de 5 bin kişiye iş imkanı doğar. Zap'ta seracılığın teşviki ile 3 bin kişi iş imkanı bulur. 
Yaylacılık ve koyun neslinin rehabilitasyonu, ekolojik tarım ve hayvancılıkta yatırımlar gerekli.

"SON BİRKAÇ YILDA KURUMLAŞMA YÜKSELİŞTE"

İSMAİL BEŞİKÇİ (Toplum bilimci, Yazar)

Son birkaç yıldır, Kürtlerde yoğun bir kurumlaşma yaşanıyor. Dilde, edebiyatta, sanatta, kültürde, resimde ve müzikte kurumlaşma yükselerek 
sürmekte. 15-20 yıl öncesine nazaran bugünün önemli bir özelliği budur. Kürt diliyle, Kürt kültürüyle, Kürdistan tarihiyle ilgili çalışmalar hızlandı 
ve yoğunlaştı. Bugün bu konularla ilgili çok daha özgür araştırmalar yayımlanıyor. 20 yıl sonrasında da bugünkü durumdan çok daha ileri bir 
durum yaşanacaktır. Kürtler 20 yıl sonrasında kendi kendini yönetmede, kendi geleceğini tayin etmede, anadilinde eğitimde, yani Kürtçe mecburi 
eğitimde, bugünkünden çok daha ileri bir seviyede olacaktır.

"KÜRTLERE FEDERASYON VERİLMELİ"

MOLLA SÜLEYMAN KURŞUN (Ünlü Kürt din adamı)

Bugün dünya mazlum ve mağdurları, Kürdistan halkı da dahil olmak üzere bir baharı bekliyor. Buna Arap Baharı diyorlar. 
Ama bu bir insanlık baharıdır. Bu ahir zamanın yüce inkılabıdır. Bu da İlahi adaletin tam anlamıyla tecelli etmesidir. Irkçılık, milliyetçilik söz konusu 
değildir. Türkler ve Kürtler, zengin ve fakir, erkek ve kadın her türlü sınıfsal tabakalar arasında ilahi adalet neyi gerektiriyorsa onun vuku 
bulmasını istiyoruz. Daha sonrasında Müslümanlar kendi aralarında birleşip ümmetin vahdetini oluşturacaklardır. Bu büyük inkılabın iki aracı vardır.
 Biri tevhidi ilahi, diğeri adalettir. Şu hadis dikkat çekicidir: "Eğer dünyada tek bir gün kalsa Cenabı Allah onu uzatır ve ehlîbeytinden ismi benim 
ismime, babasının ismi de babamın ismine mutabık olan bir kişiyi gönderir. O daha önce zulüm ve haksızlıklarla doldurulan yeryüzünü, adalet ve 
hukukla dolduracak." Burada yeryüzü namazla, hacla, oruçla ve başka ibadetlerle doldurulacak denilmiyor, insanlık adalete muhtaç olduğu için 
adaletle dolduracak deniliyor. Biz Kürdistan'da adaleti istiyoruz. Siz sesinizi bizim sesimize katıp bu hakları endişe duymadan, açıkça dile  getirdiğiniz takdirde,
Kürtler ayrılacak sendromuna kapılmadan bize yardım ettiğinizde İslam'ın kısa bir zaman zarfı içinde Kürdistan'a hakim olacağını göreceksiniz. 
Kürdistan halkına en makul çözüm olan federasyon verilmelidir.

Ürün DİRİER

http://www.aktuel.com.tr/dergi/2013/07/30/baris-sureci-tamamlandiktan-sonra-ne-olacak


...