Hüsrev Sami etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hüsrev Sami etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ekim 2020 Cumartesi

Teşkilatı Mahsusa nedir.,

 Teşkilatı Mahsusa nedir.,




ÖZEL BÜRO NOTU : BUGÜN DE MİT’İN DEDESİ OLAN TEŞKİLAT-I MAHSUSA ÖRGÜTÜNÜ İNCELEDİK VE SİZE 3 AYRI KAYNAKTAN 3 FARKLI GÖRÜŞ AKTARIYORUZ. 
KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİZ. 
 Teşkilatı Mahsusa nedir? Teşkilatı Mahsusa kimdir, üyeleri kimlerdir?

Teşkilatı Mahsusa nedir ? 
Teşkilatı Mahsusa kimdir, üyeleri kimlerdir ? 
Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT)'in atası olarak görülen Osmanlı Devleti'nde Enver Paşa'nın 
1913 yılında kurduğu Teşkilât-ı Mahsusa hakkında elde olan bilgiler çok az. Teşkilât-ı Mahsusa’nın varlığı ve faaliyetleri bugüne kadar bilimsel şekilde araştırılmamış, hakkında yazılanlar bir efsane bulutu içerisinde kalmış ve abartmalar günümüze kadar devam etmiştir. Peki Teşkilat-ı Mahsusa kimdir, üyeleri kimlerdir? 

TRT'nin büyük beğeni toplayan dizisi Mehmetçik Kut'ül Amare bu haftaki bölümüne Teşkilât-ı Mahsusa sahnesi damga vurdu. Vatan sevdalısı Hüsrev oğlu Mehmet'i büyük dikkat ve gizlilik içerisinde Bağdat'a ulaştıran Süleyman Kumandan, çölde şifacıların yanında bulduğu Mehmet'i Teşkilât'ı Mahsusa'ya resmen aldı. Büyük heyecan yaşatan sahnede, dizinin başından bu yana sık sık görülen Süleyman Kumandanın yüzüğü dikkatlerden kaçmadı. Bazı izleyicilerin hâlâ merak ettiği üç hilâlli sancağın da Teşkilât-ı Mahsusa sancağı olduğu biliniyor. 


 http://img2.cdn.turkiyegazetesi.com.tr/images/ckfiles/images/k%C4%B1z%C4%B1l.png

TEŞKİLÂT-I MAHSUSA NEDİR? 

Teşkilât-ı Mahsusa, İttihat ve Terakkî Cemiyeti bünyesinde Enver Paşa'ya bağlı olarak kurulan gizli bir teşkilattır. Teşkilatın, Türkçü ve İslâmcı siyasî görüşler doğrultusunda, yurt içi ve yurt dışında, karşı-istihbarat, propaganda ve örgütlenme eylemlerinde bulunduğu bilinmektedir. Çeşitli ifadelere göre 1911'den itibaren etkin olmuş, 5 Ağustos 1914'te Harbiye Nezareti'ne bağlı resmî bir örgüte dönüştürülmüştür. 8 Ekim 1918'de İttihat ve Terakkî hükûmetinin iktidardan ayrılması ile birlikte Teşkilât-ı Mahsusa da resmen tasfiye edilmiştir. 



 http://img2.cdn.turkiyegazetesi.com.tr/images/ckfiles/images/mahsusa1.png




TEŞKİLÂT-I MAHSUSA'NIN FAALİYETLERİ 

Teşkilât-ı Mahsusa'nın Trablusgarp'ta İtalyanlara, Batı Trakya'da Bulgar ve Yunanlara, Mısır ve Irak'ta İngilizlere karşı direniş örgütleme çalışmaları kısmen belgelenmiştir. Buna karşılık 1915 Ermeni Tehciri'nde Teşkilât-ı Mahsusa'nın oynadığı rol, sık sık dile getirildiği hâlde ayrıntılarıyla ortaya konabilmiş değildir. Teşkilât-ı Mahsusa hakkında tek köklü araştırmanın yazarı olan Philipp Stoddard'a göre Teşkilât-ı Mahsusa, Ermeni tehcirinde hiçbir rol oynamamıştır. 

TEŞKİLÂT-I MAHSUSA VE KUVÂ-Yİ MİLLİYE 

I. Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'da oluşturulan Kuvâ-yi Milliye ve Müdafaa-i 
Hukuk gruplarının önde gelen liderlerinin hemen hepsi Teşkilât-ı Mahsusa üyesi 
olduğu bilinen kişilerdir. Buna rağmen Teşkilât-ı Mahsusa ile Millî Mücadele 
arasındaki örgütsel ilişki yeterince incelenmemiştir. Teşkilatın kurucusu Enver 
Paşa'dır. Başında ise Hüsamettin (Ertürk) Bey bulunmaktaydı. 

BU BAŞKA BİR KAYNAK …. 

Teşkilat-ı Mahsusa Kuruluş ve Seçkin Üyeler 
1.Dünya savaşı’nın başladığı günlerde seferberlik ilan edilmiştir. Seferberliğin ilan edildiği 11 Kasım gecesi İttihat ve Terakki Teşkilatı Genel Merkezi‘nde tarihi bir toplantı vardı ve üyelerin hepsi hazırdı. Toplantı önemli bir karar gebeydi: Enver Paşa’nın önerisiyle Teşkilat-ı Mahsusa’nın temelleri atılacaktı. Alınan kararda şöyle deniliyordu: “İster savaşa katılalım, ister katılmayalım ordularımızın ileride düşman topraklarındaki hareketlerini kolaylaştırmak için bir Teşkilat-ı Mahsusa kurulmalıdır. 
Bu teşkilat sayesinde silahlandırılacak çeteler savaş sırasında düşman topraklarına girecekler, düşmanın hareketi ve sayısı hakkında ordularımıza gerekli bilgiyi vereceklerdir.” Teşkilat-ı Mahsusa yaptıkları, en zor şartlarda bile imza attığı inanılmaz eylemlerle bir döneme mührünü vuran bir örgüttür. Öyle ki dünyanın en gizli teşkilatları arasındadır. Hücre sistemiyle çalışmıştır ve hücre evleri günümüzde dahi belirlenememiştir. Teşkilat’ın kuruluş tarihi hakkında çeşitli görüşler vardır: Cemal Paşa hatıralarında Teşkilat-ı Mahsusa’nın 1913 yılında Batı Trakya’daki faaliyetlerinden söz eder. Doktor Philip Hendrick Stoddard (Teşkilat-ı Mahsusa kitabının yazarı) da Ağustos 1914’te Teşkilat-ı Mahsusa’nın illegal olarak çalıştığını 5 Ağustos 1914’te resmi bir kimliğe büründüğünü belirtir. Kaynakların ortak görüşü ise şudur: 

Teşkilat-ı Mahsusa Enver Paşa’nın ve mesai arkadaşı Binbaşı Süleyman Askeri‘nin 
yönettiği ve İttihat Terakki Genel Merkezi’nin Batı Trakya ile ilgili kararlarını uygulamakla görevli bir örgütün büyüyüp gelişmesiyle oluşmuştur.Kuşçubaşı Selim Sami ve Eşref kardeşler, Çerkez Reşit, Hüsrev Sami gibi isimlerin aktif olarak çalıştığı teşkilat, yakın tarihimizin en başta gelen gizemli bir örgütüdür. 
Teşkilat’ın kuruluş amacı şuydu: 

-Bütün Müslüman alemini bir bayrak altında toplamak, yani İslam birliğini 
gerçekleştirmek. Bunun yanında bütün Türk Dünyası’nı da siyasi birliğe kavuşturmak, yani Turan Ülküsü’nü gerçek kılmak.Önemli bir İslam büyüğü Emiri efendi ve Türkçülük’ün ideologu Ziya Gökalp Teşkilat’ın fikirlerinden esinlenmiş, Teşkilat-ı Mahsusa Osmanlı coğrafyasında geniş bir yelpazeye yayılmış, büyük bir ümit kaynağı olmuştur. 
Teşkilat-ı Mahsusa başlangıçta oldukça iyi işler yapmış, ama Arap isyanları ve İngiliz altınları zamanla bütün dengeleri değiştirmiştir. Balkanlar’da ve Osmanlı’nın değişik yörelerinde İttihat ve Terakki’nin fedakar subayları sayesinde ayaklanmalar çıkmış, İtilaf devletleri’ni oldukça uğraştırmıştır. 
Enver Paşa’nın emri ile Teşkilat-ı Mahsusa’nın başına geçen Kurmay Binbaşı Süleyman Askeri’nin emrinde seçme subay ve askerlerden oluşan Osmancık Gönüllü Alayı vardı. 
Yüzbaşı Hayri, Filibeli Halim Cavit, Yüzbaşı Lütfü, Piyade Teğmeni Şehreminili Sadık gibi mümtaz subaylar, Binbaşı Süleyman Askeri Bey’in işini oldukça kolaylaştırıyordu. 
Burada 
Teşkilat-ı Mahsusa emrinde çalışan ve yakın tarihimizde önemli işler yapan bazı 
subayların listesini vermeyi faydalı görüyorum: 
 
1. Yüzbaşı Yakup Cemil 
2. Emir Abdulkadir el-cezayir’in oğlu, Meclis-i Mebusan İkinci başkanı Emir Ali Paşa 
3. Osmanlı Meclis-i Mebusan üyesi Abdulkadir Gannavi 
4. Dr.Abdurrahman Bey 
5. Yüzbaşı Ali 
6. Müstakbel İstiklal Mahkemesi Başkanı ve Cumhuriyet Dönemi Nafia Nazırı Miralay Ali Çetinkaya 
7. Başbakan Binbaşı Ali Fethi Okyar 
8. İşkodralı Ali Rıza 
9. Teğmen İskeçeli Arif 
10. Teğmen Atıf Kamçıl 
11. Binbaşı Mısırlı Aziz Ali 
12. Padişahın saray görevlilerinden Besim Ağa 
13. Gazzeli Cemal Bey 
14. Mustafa Kemal’in yaverlerinden Cevat Abbas 
15. Yüzbaşı Hacı Emin 
16. Geleceğin Harbiye Nazırı Enver Paşa 
17. Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Kıllıgil 
18. Enver Paşa’nın kayınbiraderi Yarbay Nazım 
19. Enver Paşa’nın amcası Kurmay Binbaşı Halil Kut 
20. Enver Paşa’nın yaveri İzmitli Mümtaz 
21. Trablus Mebusu Ferhat Bey 
22. Sapancalı Hakkı 
23. Türk Hava Kurumu başkanı Binbaşı Fuat Bulca 
24. Deli Fuat Paşa’nın oğlu Teğmen İslam 
25. Deli Fuat Paşa’nın oğlu Şehit Reşit 
26. Topçu Yüzbaşı İsmail Hakkı 
27. Jandarma Yüzbaşı Kadri 
28. Kuşçubaşı Eşref 
29. Miralay Neşet 
30. Ünlü Hatip Ömer Naci 
31. Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam 
32. Şeyh Salih eş-Şerif et-Tunusi 
33. Trablusgarplı Süleyman el-Baruni 
34. Askeri Temyiz Mahkemesi Başkanı Bingazili Yusuf Şetvan 
35. Halepli Ethem Paşa 
36. Şeyh Abdulaziz Savaş 
37. Yarbay Çorumlu Aziz 
38. Teşkilat-ı Mahsusa Siyasi Büro Müdürü Dr. Bahaeddin Şakir 
39. Teşkilat-ı Mahsusa Sİyasi Büro Müdürü Mithat Şükrü Bleda 
40. Dördüncü ordu müftüsü Esat Şukayr 
41. Ohrili Eyüp Sabri 
42. Ünlü komitacı Fuat Balkan 
43. Süvari binbaşı Eyüplü Hüsamettin Ertürk 
44. Manastırlı Hüsrev Sami Kızıldoğan 
45. Topçu Yüzbaşı İhsan 
46. Türkistan’daki Teşkilat-ı Mahsusa harekatının idarecilerinden Kuşçubaşı Selim Sami 
47. Kolağası Trabzonlu Rıza 
48. Balkan Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa üyelerinden İsmail Canpolat 
49. TBMM üyesi Edremitli Necati Bey 
50. Yüzbaşı Kırkkiliseli (Kırklarelili) Ali Rıza 
51. Yüzbaşı Üsküdarlı Muhtar 
52. İstiklal Savaşı paşalarından Dağıstanlı Nuri 
53. Çerkez Ethem’in kardeşi Tevfik 
54. Eğinli Hasan Rıza 
55. Meclis-i Mebusan Bursa Mebusu Talip Bey 
56. TBMM üyesi Yüzbaşı Giritli Ruşeni 
57. Fas’ta Ticani Hücresi Reisi Hoca Abbas 
58. Tunus Devlet Başkanı Habib Burgiba’nın babası Şerif Burgiba 
59. Arabistan’ın ünlü şeyhlerinden İbnü’r-Reşit 
60. İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy 
61. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mareşal Mustafa Kemal Paşa 
 
BU DA BAŞKA BİR KAYNAK …. 
 

 Teşkilat-ı Mahsusa Hakkında Gerçekler
Teşkilat-ı Mahsusa Hakkında Gerçekler 
Tolga Gerger 
 
  Herkes konuştu hakkında binlerce kitap yazıldı. 

Teşkilat-ı Mahsusa kimdir? 
Faaliyetleri nedir? 
Neler yapmışlardır? 
 
Tarih genel hatlarıyla zor bir bilimdir. Evrakın incelenmesi esas olmakla birlikte bazı konuların yıllarca üzerinde çalışılır. Açıkcası bu yazıyı çok zor bir şekilde yazdım. Teşkilat-ı Mahsusa kimine göre efsanevi operasyonları yapan bir kurum, kimine göre ise Ermeni Tehcirini organize eden grup. Oysa gerçekler çok farklı. Araştırmamı yaparken Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığından faydalandım. 

Arkadaşlarımın ısrarı üzerine kendisine hep şüpheyle yaklaştığım internete bir bakayım dedim. Gördüklerim karşısında adeta şok oldum. Konu hakkında yazılan binlerce kitap olduğunu biliyordum ama bu denli "hayal" ve "yalanın" olduğunu asla tahmin edememiştim. İzlememekle birlikte arkadaşlarım bana malum bazı dizileri ve yapımları söylediler. Oradaki konuları üstün körü bilmekle beraber, içeriğine tam anlamıyla vakıf olduğumda ikinci bir şok yaşadım. 
Bu kendini inandırma furyası halkımıza o denli sirayet etmiş ki burada yazılanlara anlatılanlara inanır duruma gelmişler. Börü Budun efsanesinden tutun, Göktürkler'den bu yana gelen ihtiyarlar örgütü saçmalığına kadar birçok garip şeyle karşılaştım. Bu durum öyle bir noktaya gelmiş ki Teşkilat-ı Mahsusa'nın 
hizmetinde çalışmış (üyesi değil) Yakup Cemil'in torunu olduğunu iddia eden insanın binlerce baskılı kitabını (ki iki kızı vardır, ikisi de hiç evlenmemiştir) bile görmek zorunda kaldım. İnternette yetmemiş, Teşkilat-ı Mahsusa amblemi diye dolaşan şeylerin (ki hiçbiri gerçek değil, gerçeği kayıptır) yüzük yapıp satıldığını gördüm. Bu araştırmayı sırf bunun için yaparak durumu daha anlaşılır hale getirmeyi amaçladım. Takdir siz sayın okuyucularındır. 

Teşkilat-ı Mahsusa gerçekte nedir? 

Teşkilat-ı Mahsusa ya da esas ismiyle Umur-ı Şarkiyye Dairesi'ni (Doğu İşleri Dairesi) askeri yazışmalarda ilk kez 1911 yılında, Trablusgarp'da görmekteyiz. Burada yerel unsurların başında yer alan Osmanlı zabitleri eğitimlerle düşmana zarar vermeye yönelik faaliyetlerde bulunurlar. Başarısız olan bu girişim sonrasında aynı taktik Balkan Savaşı'nda uygulanır. Balkan Savaşı'ndaki büyük yenilgi, istihbarat anlamında devletin ne kadar geri planda olduğunu gözler önüne serer. Burada kurulan Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri gönüllülük esasıyla oluşturulur. Katılım öncesi kontrat imzalanarak işe alınırlar. 

Neden efsane olduğu anlaşılamayan Kuşçubaşı Eşref Burada Teşkilat-ı Mahsusa denildiğinde adı sıkça geçen Kuşçubaşı Eşref'ten bahsetmek gerekir. Nasıl olduğunu anlayamamakla birlikte, Kuşçubaşı'nın yaptıkları zamanla efsaneleşmiş ve bir mit haline gelmiştir. Balkan Harbi sırasında kendisine bağlı Teşkilat-ı Mahsusa birliklerinin disiplinsiz davranışları üzerine buradaki askerlerin kontratları fesh edilmiş ve silahları elinden alınmıştır. Yine Kuşçubaşı'nın faaliyetleri sonrasında kurulduğuna inanılan Batı Trakya Bağımsız Hükümeti onun değil, Fuat Balkan'ın çabaları sonunda kurulduğu arşivlerde geçmektedir. 
 Teşkilat-ı Mahsusa Hakkında GerçeklerBaşkan değil, teşkilatın tasfiyesinden sorumlu üye Resmi bir kurum olarak Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluşu 4 Eylül 1914'tür. İstihbarattan ziyade Genelkurmay içinde memurları ve kadrosu olan "İslam toprakları'' üzerinde yaşayan halkları uyandırma maksadıyla kurulur. Birinci Dünya Savaşı içinde bu kuruluş farklı görevlerde bulunmuştur. Balkan Savaşı'nın verdiği tecrübe sonrası Teşkilat-ı Mahsusa'ya bir Merkezi Umumiye oluşturulur, kendi fonu yaratılır. Binbaşı Süleyman Askeri Bey, Emniyet Umumi Müdürü Aziz Bey, Doktor Nazım ve Atıf Bey tarafından örgüt kurulur. Süleyman Askeri Bey kurulan bu teşkilatın ilk başkanıdır. Kendisi gayri nizami harp tekniklerini savunur. Fakat bu durum kendisine muhalif olanların dikkatini çeker, çabucak istifa etmeye zorlanır. Sonrasında kendisi Irak'ta yaşadığı yenilgiyi hazmedemeyerek intihar edecektir. Teşkilat Nisan 1915'te Almanlar'ın Doğu İşleri Bürosundan örnek alınarak ismini Umur-ı Şarkiyye Dairesi (Doğu İşleri Dairesi) şeklinde değiştirir. 

Başkanları sırasıyla Süleyman Askeri Bey, Enver Paşa'nın amcası Halil Bey, 
Yarbay Cevat ve Ali Başhampa'dır. Çokça bilinen yanlış olarak buna Hüsamettin Ertük eklenir. Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Daire Başkanlığı arşivinden çıkan belgeler bu durumu yalanlar. Hüsmettin Bey başkan değil, teşkilatın tasfiyesinden sorumlu bir üyedir. 

Teşkilat-I Mahsusa'nın elimizde olan belgelere göre faaliyet gösterdiği yerler, Fas, 
Trablusgarp (bugün Libya) Rusya ve İran'dır. Peki bu teşkilat buralarda neler yapmıştır? 
Enver Paşa

Teşkilat-ı Mahsusa'nın görevleri Fas operasyonu bölgede bulunan Fransız nüfusuna yöneliktir. Çanakkale Savaşı'nın neticesinde başlar. Binbaşı Tahir ve emrindeki 3 teğmen, Haziran 1915'te Madrid'e gönderilir. Fas'ta bir cihat organize ederler, bu kısmen başarı sağlar. Fransa bu bölgeden asker toplayamaz. Bölgede kazandıkları güç, o dönemde müttefiğimiz olan Almanlar'ı rahatsız eder. Birinci Dünya Savaşı hakkında yorum yaparken en büyük eksikliğimiz Almanlar'la yapılan ve kusursuz olduğu iddia edilen müttefikliğimizdir. Oysa Almanlar'la müttefikliğimiz kusursuz değil, sorunludur. Şurası bir gerçek: Biz savaş öncesinde İngilitere ve Fransa'ya yanaşmak istedik fakat onlar bizi istemeyince Almanlar'a itildik. İtildik diyorum, çünkü gerçek tabiri budur. Almanlar Binbaşı Tahir'in görevi Alman makamlarına 
devretmesini ister. Binbaşı Tahir bunu reddeder ve görevine devam eder. Almanlar daha çok bastırınca buradaki görev sona erer. 

Trablusgarp operasyonu 

Trablusgarp'da Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa görevlendirilir. Buradaki görev Afrika genelinde Habeşistan sahasına kadardır. Akdeniz'in güvenliği amaçlanmıştır. Nuri Paşa burada ciddiye alınmaz. Bunun üzerine Şehzade Osman Fuat Efendi Trablusgarp'a gönderilir. Kendisi askerdir, Almanya'da eğtim görmüştür ayrıca Osmanlı şehzadesidir. 

Burada yoğun ilgiyle karşılaşır. Birçok Arap Kabile şefiyle görüşür. Kabileler ona biat eder ama bir icraat gösteremez. Savaş sonrası tutuklanır. 
 Teşkilat-ı Mahsusa Hakkında Gerçekler

İran operasyonu 

İran'da Rauf (Orbay) Bey görevlendirilir. Buradaki amaç İran'da yaşayan Türkler'in, onun etkisiyle domino taşı etkisi yaratacağına inanılarak Afganistan ve Hindistan'ı ayaklandırmaktır. Bu, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayaldir. Zaten yapılanları değerlendirdikçe bir hayalin peşinden koşulduğu, uğraşıldığı, fakat arkalarına baktıklarından yine bir hayalin etrafında olduğu görülmektedir. Hindistan'a belgelerin ışığında yapılan kontrollerde iki kişinin gönderildiği ve burada başarısız olup geri geldikleri tarihi kayıtlarda mevcuttur. 

Rusya operasyonu 
Rusya'da ise daha çok siyasi faaliyetleri görebiliriz. Türk - Tatar Konseyi Başkanı Yusuf Akçura burada görevlendirilir. Kendisine Ali Başhampa tarafından para gönderilir. En önemli operasyonları Ukraynalı Milliyetçilerle iş birliği yapıp Rusya karşısında ayaklanmalarını sağlamaktır. Bunda da kısmen başarılı olmuşlardır. 
Teşkilat-ı Mahsusa'nın Genelkurmay arşivlerinde olan operasyonel bilgileri bunlardır. Bu doğrultuda teşkilatla doğrudan bağlantılı olduğu düşünülen bazı kişeleri anlatmadan olmaz. 

Kuşçubaşı Eşref aslında kimdir, kim değildir? 
Kuşçubaşı Eşref figürü tarihimizin büyük bir balonudur. Yaptığı iddia edilen icraatlar bilinmemektedir. Örneğin Lawrance'ın bütün mektup, günlük, kısacası her şeyi yayınlanmıştır. Lawrance ile Eşref'in mücadelesi anlatılır, oysa Lawrance Eşref'ten hiç bahsetmemiştir. Lawrance'ın kitabında, günlüğünde bahsettiği tek Türk, Cemal Paşa'nın Yaveri İsmet Bey'dir. Çokça yapılan iddialar ve hakında yazılan binlerce garip kitaplara rağmen gerçek bundan ibarettir. Ki kendisi, Milli Mücade sırasında Yunanlılar'a iltica etmiştir. Kuşçubaşı aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı yıllarında Mustafa Kemal'e karşı düzenlenmeye çalışılan suikastin içinde yer almıştır, onun sağlığında Türkiye'ye gelememiştir. 

Yakup Cemil kimdir peki? 

Aynı efsaneler Yakup Cemil için de söz konusudur. Yakup Cemil, Teşkilat-ı Mahsusanın emrinde geçici olarak çalışmış biridir. Bu kurum, yazının başında anlattığım üzere, askeri bir kurumdur. Yakup Cemil, Sarıkamış Harekatı sırasında 2000 kişilik Teşkilat-ı Mahsusa gönüllü birliğiyle Artvin'e gelir. Ardahan'da bulunan Rus birliği çekilme taktiğiyle şehri boşaltır. 29 Aralık günü Yakup Cemil ve gönüllü birliği Ardahan'ı alır fakat kısa bir zaman sonra Ruslar saldırır. Yakup Cemil'in kuvvetleri ağır bir yenilgiyle savaşı kaybederler. 

Yakup Cemil'in torunu olmamasına rağmen (daha önce belirttiğim gibi iki kızı vardır ve ikisi de evlenmemiştir) onun torunu tarafından yazıldığı belirtilen Teşkilat-ı Mahsusa kitabının takdirini siz değerli okuyuculara bırakıyorum. 
 Teşkilat-ı Mahsusa Hakkında GerçeklerEn büyük iddialardan bir tanesi de Teşkilat-ı Mahsusa'nın Ermeni Tehcirinde yaptıklarıdır. Birincisi, Teşkilat-ı Mahsusa gizli bir teşkilat değildir. Antetli kağıdı bile bulunmamaktadır. 

Bölgede bulunan bazı süvari alayları, evet, Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri olarak geçmektedir fakat tehcir sırasında bunların görevli olduğunu düşünmek yanlıştır. Ne yazık ki burada da tarihçiliğimizin eksik yönü ortaya çıkıyor. Hamidiye alayları ve sevk defterleri halen açılmamıştır. Bunların ortaya çıkmasının, bazı şeyleri daha net aydınlatacağı düşüncesindeyim. 

Teşkilat-ı Mahsusa hakkında bir diğer iddia ise Kurtuluş Savaşında MM ve Karakol grubu çalışmalarından gelip oradan MİT'in kuruluşuna kadar devam eden süreçtir. Bu tartışmalı bir durumdur. 

Günümüzde anlatılandan çok farklı bir teşkilat Bu kadar evrak sonrasında geldiğimiz nokta Teşkilat-ı Mahsusa'nın günümüzde anlatılandan çok daha farklı bir kuruluş olduğudur. Zaten çok etkin ve güçlü bir yapı olsalardı, Osmanlı İmparatorluğu ayakta kalır ve savaşı kazanırdı. Bahattin Şakir'in Enver Paşa'ya gönderdiği mektup Burada bir evraktan bahsetmeden olmaz. Esası Türk Tarih Kurumu arşivinde yer alan Bahattin Şakir'in Enver Paşa'ya gönderdiği mektuptur. Enver Paşa teşkilatın bütün faaliyetleri hakkında bilgi sahibidir. Savaş sonrası gönderilen bu mektupta ilk iki madde çok ilginçtir. 

1- Teşkilat-ı Mahsusa'nın bütün evrakları kaldırılmıştır. 
2- Örtülü ödenekten alınan evraklar gönderilmiştir. 

Bu iki madde bize şunu gösteriyor. Bu evraklar nerede? Teşkilat-ı Mahsusa neler yaptı? 

Yoksa gerçekten bilmediğimiz operasyonların içinde mi bulundu? Açıkcası şüphe 
içindeyim. Bu evraklar ortaya çıkmadan kesin birşey söylemek halen güç. Fakat bilgi kirliliği oldukça yoğun. Halen bir sis perdesi altında kalan bu teşkilat, yeni belgelerin ortaya çıkmasıyla daha çok aydınlanacaktır. Tarih, belgelerin ortaya çıkmasıyla yazılmaya devam ediyor. 

Kaynaklar: 

GENELKURMAY ASKERÎ TARİH VE STRATEJİK ETÜT (ATASE) VE DENETLEME BAŞKANLIĞI ARŞİVİ 
Ahmet Tetik Teşkilat-ı Mahsusa (Umur-ı Şarkiyye Dairesi) Tarihi, Arşivci Murat Akdeniz İSTİHBARAT DOSYASI, Teşkilatı Mahsusa] 
 

***