Finansbank'ı kim aldı?
Hasan ÜNAL
09 Nisan 2006 Pazar
Yunan devleti Finansbank'ın alımı için stratejik bir karar veriyor ve bankanın değerinin bir kaç katını bu alım için peşin olarak sayabiliyorsa, burada bir bit
yeniği vardır. Müzakere/mütareke basınına sorarsanız cevap hazır. Yunan Milli Bankası (Ethniki Trapezi tis Elladas ) Finansbank'ın % 46'lık hisselerini
2.8 milyar dolara aldı. Ve bu, harika bir gelişme. Türk ekonomisine ve Türk-Yunan ilişkilerine katkıda bulunacak. Finansbank'ın sahibi Hüsnü Özyeğin
açısından da mesele basit. Birden fazla müşteri çıkıyor ve fiyat pazarlığı beklenmedik noktalara yükseliyor. Bu noktaya kadar olan bölümle ilgili olarak, ancak genel manada şikayetler dile getirilebilir. Mesela, bir ülkenin finans ve bankacılık sektörünün yabancılara satılması ne kadar doğru? Bankacılık ve finans insan vücudundaki kan gibidir. Bunun başkaları tarafından kontrol edilmesi günün birinde milli güvenlik sorunu bile yaratabilir. Ama aklını küreselleşme ezberi ile bozmuş olanlar açısından, bu endişeler hiç mi hiç geçerli ve inandırıcı değil. Oysa günümüzde Fransa kendi ülkesinde başkalarının üstelik de AB üyesi ülke şirketlerinin stratejik sektörlere girmesini istemiyor. Gaz de France İtalyan şirketine satılacak diye neredeyse kıyamet koptu. Almanlar İspanya'daki bir enerji şirketini satın alacak diye İspanya ayağa kalktı. Aynı şekilde Amerika'daki liman işletmelerini bizim AKP'nin baş tacı ettiği Dubaililer aldı diye Amerika
neredeyse toplumsal çılgınlık geçirdi ve satışı önledi. Amerikan enerji şirketlerinden birinin Çinlilere satılması durduruldu. Ama küresel çetenin bizdeki
uzantılarına göre, bütün bunlar o ülkeler için doğru olabilir; ama bizim için değil. Onlar ellerindeki varlıklarını stratejik oldukları gerekçesiyle başka ülkelerin
üstelik de AB üyesi ülkelerin şirketlerine satmayacaklar; ama biz, elimizde ne varsa satacağız. Çoğu zaman da çok ucuz fiyatlara. Demek ki, biz akıllıyız!!!
Ekonomide milliyetçilik yapan Fransa, İspanya, Amerika ve diğerleri de enayi!!! İşin bu genel eleştiriler kısmını bir kenara bırakıp, tekrardan Finansbank işine
dönecek olursak, eğer bu bankanın satılması sıradan bir ticari işlem olsa, yukarıdaki eleştiriler geçerli olmakla birlikte, aciliyet ifade etmeyebilir.
Veya en azından bu şekilde düşünenler açısından satışın savunulabilirliliği vardır. Ama, eğer Yunan devleti Finansbank'ın alımı için stratejik bir karar veriyor
ve bankanın değerinin bir kaç katını bu alım için peşin olarak sayabiliyorsa, burada bir bit yeniği vardır. Çarşamba günü yayımlanan Yunan gazeteleri bu alım konusunda doğrudan doğruya Yunan hükümetinin devrede olduğunu; devlet bankası olması (bizdeki Ziraat Bankası gibi) hasebiyle zaten kendi başına çok kolay karar veremeyeceğini; Karamanlis'in yeşil ışık yakması üzerine harekete geçildiğini ve bunun sebeplerinden birinin de sarsılmaya başlamış olan Erdoğan hükümetine destek olduğunu yazıyorlardı. İşte bu noktada işler karışıyor. Çünkü banka alımının sıradan bir şey olmadığı ve bir devlet girişimi olduğu ortaya çıkıyor.
Ayrıca Yunan gazeteleri sadece % 46'lık kısımla yetinilmeyeceğini, Türk satıcının Yunan tarafının çoğunluğu elde etmesini garanti ettiğini ve belki bir gizli sözleşme bulunduğunu; buradaki 'gizliliklerin' ise Amerikan piyasalarına Wall Street'e kadar uzanabileceğini yazıyorlardı. Bunlar varsa, bunları bulmak Türkiye'deki hükümetin görevidir. Oysa Yunan bankasının yöneticileri Ali Babacan ile görüşmüşler ve o da kendilerini Türkiye'ye gelmeye zaten davet etmiş. Ayrıca Yunan gazetelerinin iddasına göre Yunan tarafı Türk Genelkurmayı ile de temas kurmuş ve onların da desteğini almış. Bunların hepsi doğruysa, bir bankacılık işlemiyle değil, Yunan devletinin kapsamlı bir operasyonuyla karşı karşıyayız.
Bu arada Yunan Milli Bankası'da bir tavsiye...
Karşılaştıkları Türk gazetecilerin söylediklerine ve yaptırdıklarını söyledikleri kamuyou anketine pek inanmasınlar.
Yunan bankası gerçeği ortaya çıkınca müşteriler çekilebilir. Son bir iki gündür yazdıklarıma ve televizyon konuşmalarıma bu türden çok yoğun tepkiler
alıyorum da...
HEDDAM ..
***