Ermenileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ermenileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Temmuz 2016 Cumartesi

Hiram Abas ile Alaattin Çakıcı Ermenileri Öldürdü! BÖLÜM 2


Hiram Abas ile Alaattin Çakıcı Ermenileri Öldürdü! BÖLÜM 2


'Yeşil başlı başına bir teşkilat'

Yeşil olayı şu. Ben daha önce tanımam Yeşil’i. Geçen yıl Eylül ayında İç istihbarattan (ismini vermeyim)  Yeşil isimli kişinin Elazığ’ın elemanı olduğu, ihale usulü işler yapacağını, çok becerikli olduğunu bildiren bir rapor verdi. Ben de gelsin görüşelim, dedim. Bizim Türkiye’de değil, yurt dışında işimiz. Ankara’da sorgu yeri bile varmış, adam başlı başına teşkilat. Çalışmaya başladık. İki tane adam var. Biri Tarık Ümit biri Muzaffer Yıldırım bunlarla görüştük. Planlı faaliyet haline de getirdik. Fakat emniyetle işimiz zor. Onlar bizimle çalışmasını istemiyor. O söylediğim raporda (İranlılarla ilgili) çok geniş bilgiler var. Tamamen tertipvari. İsterseniz tamamını müsteşarımıza arz ederim.

'Fabrika için Dünya Bankası'ndan kredi aldık'

Nasrullah Ayan, çok eski Mikdat ile beraber görüştük. Halen temaslarımız var. Ben bu fabrikayı Nasrullah Ayan’ın şirketine sattım. Tüveng Holding'e maliyeti 1 milyon dolara mal oldu. 600 bin dolara çıkacaktı, Korkut’u oturttuk 1 milyon dolara çıktı. Ben bu fabrika işinden bıkmıştım. Çünkü ticaret yapamıyordum. O kadar güzel bir fabrika yaptık ki, Dünya Bankası'ndan kredi aldık. Geldi gördü teşekkür mektubu yazdı. Dayım ölmeden bir kerede verdi kapattı. Bizim aile borcu pek sevmez. Mardin’den gelince ilk evimi arabamı almıştır.

'Halen Öcalan ile ilgili yardımı oluyor'

Nasrullah ile ilişkim eniştem onun yanında koordinatörlük yaptı. Bir amiralin oğlu onun genel müdürüydü. Nasrullah ile iş dışında özel irtibatlarım çoktur. Bir gün yine İstanbul’a gittiğimde yanına gittim. O zaman kral adam, Gayrettepe’de kompiturize bir bürosu var. 1000 kişi çalışıyor yanında, birkaç kuruluşu var. Fabrikayı bir müşteri bulursam satacağım dedim. Ben alayım dedi. Fabrikayı kârlı bir hale sokamadık. Körfez krizi, turist gelmedi ama geçimimizi sağladı ama çok kârlı değildi. Belgeleri istedi verdim, enteresan bir konu dedi. Sudan para kazanmak, hammadde yok, yer altı suyunu alıyoruz filtreliyoruz. Düden şelalesinin kolu üzerinde. 10.000 TL’lik 4’lü paket satıyoruz. Fakat benim yapacağım bir iş değil. Her şey denk geldi. Ne verirsin, ne olur? Biz 850 bin dolara anlaştık. İki yeğenim, bir baldızım İstanbul’da bir sınıf arkadaşım, bir Korkut. İlk aldığımız parayı Korkut’la arkadaşıma verdik. Sonra Nasrullah Ayan battı 600 bin dolar alacaklıyız.
Cumhuriyet’te bizimle ilgili bir bölüm çıktı. Halen Abdullah Öcalan ile ilgili yardımı oluyor. Resmi ilişkim devam ediyor.

Semra Özal: Kızım, etrafı Ermeni dolu bir davulcuya kapıldı

Semra Özal’la kızının evliliğinden dolayı Başbakanlık konutunda görüşme yaptığım doğru. Bunun raporu da var, ben Semra hanımı tanımam. Kadıköy Belediye Başkanı Osman Hızlan ile ilişkim var. Yazın Bayramoğlu’nda evinde kaldım. Bir gün telefon geldi hanımefendi seninle konuşmak istiyor, dedi. Telefon verdi, aradım. Ne zaman görüşürüz. Evim orada. Çankaya’da oturuyordum, akşam gelirim, dedim gittim.
Hanımefendi yatak odasında, sonra salona geldi. Üç çocuğumuz var, çok sıkıntılarımız var, dedi. Oğullarım iyi, kızım son zamanlarda bir davulcuya (Asım Ekren, T24) kapıldı. O davulcunun etrafı hep Ermeni. Davulcu, kendi karısı da Ermeni. Evli dedi. Fakat muvazaalı bir şekilde karısından ayrılmış. Şimdi bizimki ile evlenmek istiyor. Ben tetkik ettirdim. Cebi delik. Fakat gitmiş yine Ermeni bir kuyumcudan kıza birtakım güzel şeyler almış dedi. Uyuşturucu kullandığına dair bir şeyler de var. Acaba Ermenilerle bir tertip içine mi giriyoruz, dedi. Ne yapabilirsiniz bir tetkik edebilir misiniz? Osman sizi çok methetti, oturduk. Bakayım efendim. Bizde bilgi var mı araştıralım. Başbakan karısı ya! Sonra Turgut Bey geldi rahmetli beni tanıştırdı. Turgut bey ondan sonra ne yapıyor, müsteşarınız nasıl, memnun musunuz? O zaman Bigali Paşa. Sık sık değişmesinden iyi. Bizi öğrendi, iyi sevdik. Tabii gönlümüz bizden biri, içimizde yetişsin onlar bu makama gelsin. Dedi ki, Bigali paşayı emekli edelim de oraya MİT’in başına getirsek nasıl olur dedi. Dedim ki yeni birisinin gelmesinden iyi olur. Konuştuk, ufak tefek bir şeyler daha fazla konuşmadık.
Görüşmemizi müsaade eder misiniz müsteşarımıza nakledeyim, dedim. Tabii tabii dedi. Kalktım geldim, oturdum hem raporumu yazdım. Müsteşarımızla ilgili konuşmasını da kendisine naklettim. Bana bir kızdı yerinden hopladı sen benim istikbalimle mi oynuyorsun? Ben iyi bir şey yaptım zannediyorum. Ben orgenerallik bekliyorum dedi. Dedim ki orgeneralden çok var da MİT Müsteşarı'ndan bir tane var. Ben ne bileyim sizin öyle tepki vereceğinizi, kızacağınızı dedim. Çocuk gibi enteresan, ben şimdi gidip görüşsem dedi. Gidin görüşün dedim. Ben sordum, iznini de aldım. Müsteşarımıza arz edeceğimi söyledim dedim.

'Kızınızı çekmeniz lazım bu muhitten'

Neticede Zeynep’in (Özal, T24)  işini de söyledim. Dedi ki, İstanbul Bölge Kişiye Özel yazalım . Ondan sonra da ben devreden çıktım. İstanbul’dan bilgiler geldi. Ajda Pekkan vs gittim. Menfi bazı şeyler var etrafında. Dejenere bir muhit. Kızınızı çekmeniz lazım bu muhitten . Gece kulüpleri kız da müptezel bir hayatın içindeydi. Falcılar falan. Çocuklar evlenecek nasıl yapsak legal olmaz.

“Elimize yüzümüze bulaştırdık'

Mehmet Ağar’a söyleyin, o kursa gitti Amerika’da, yok. Ünal beye söyleyin o pek yanaşmıyor. Vallahi bu iş olsa olsa yer altı dünyasının birtakım adamları var. Vasıtalı olarak onlara söyleyim, onlar bunun bir kulağını büksünler. Çok iyi olur. Geldim müsteşara söyledim. Burada İskender Çolak var ona söyledim. Bunlar da sanki biz öyle demedik. Çolak, Ulucanlar’a söylemiş o da silahlı adamlarını yollamış Başbakan'ın emri diye ortalık allak bullak oldu. Yani işi elimizieyüzümüze bulaştırdık. Tabii gazetelik olduk, sesimiz çıkmadı. Onlardan da Semra hanımlardan da ses gelmedi. O olay öyle kapandı. Şimdi arada sırada canlanıyor.
Dündar Kılıç’ın benden ödü kopuyor. Emekliyken Mete’yi ona gönderdim. Necati Fil vardı emekli oldu. Yılmaz Güney’in kardeşi kumarhane işletiyordu. Mete ve Necati birlikte çalışıyordu. Kumarhaneye gidiyorlar, cepleri yabancı sigaralar o zaman. Cüzdanlarda paralar. Necati, Yılmaz Güney, Mete, Şükrü Balcıçağırdı diye gitti. İstanbul Em. Md. Yardımcısı oldu. Sonra emekli oldu. Necdet Küçüktaşkıner ile işyeri açtı. Avukatlık bürosu açtı, bozuştular. Mete, Antalya’yı aradı. Eski küskünlükleri unutalım dedi. Eşiyle geldi. Biraz rahatsız. Neticede Dündar Kılıç’ın yanında çalışıyor. Sen avukat adamsın her yerde çalışabilirsin dedim. Kafkasya’dan adam getirtiyormuşsun Dündar’ı vurdurmak için Kafkasya’dan bize gelen oluyor ama hanımın akrabalarından, o Kafkasya’dan olduğu için. Ben belli bir görev yaptım. Sen de bilirsin memurluk yaptın. Ben olmasam X şahıs yapardı benim yaptığımı, ben Dündar’la muhatap bile olmak istemem. Ben devlet memurluğu yapmış adamım o yeraltı dünyasının adamı. Onunla ne alıp vermediğim olabilir ki , ben onu vurdurayım o gayet memnun gitti. Tabii Dündar yollamış bunu. Şimdi onu söyleyeyim. Geçen günde onu söyledim. Benden emekliyken bile korkan bir adam. Çıkıp da ben buraya döndükten sonra televizyona çıkıp üzerime gitmesi, ancak bir yerlerden güç alarak olur. Kesin bir şey bilmediğim için de kimsenin günahına girmek istemiyorum. Ama duyduğum kadarıyla Korkut gitmiş, biz polis olarak arkandayız, çık konuş, her türlü destek. O gücü bularak çıkıyor. Yoksa cesaret edemez. Tamamen tahrik. Bizim Nuri ağabeyimiz dahil.

'Abdullah Çatlı,  Nuri beylerin eski adamı'

Ben şimdi size bunların bağlantılarını kurayım. Abdullah Çatlı,  Nuri beylerin eski adamı. Nuri Gündeş (eski MİT İstanbul Bölge Başkanı, T24), Metin Günyol, şimdi de Korkut da bunların şeyine girdi. Mehmet Ağar, Ünal Erkan hepsi bir ekip olarak benim karşıma şimdi yine çıktılar. Bir de benim yanımda çalışan da buraya gelmemden önce son derece gayri memnun. Çok enteresan bir adam.

'Örtülüden alınıyor, bizim sütümüze kalmış'

Çok büyük paralar dönmüş bizim dairede. Kuzey Irak çalışmaları ile ilgili olarak.  5 bin dolarlık arabaya 8 bin dolar yazılmış. Örtülüden alınıyor. Bizim sütümüze kalmış. Ben çıkarıyorum,Abdullah Öcalan’a 100 bin dolar verebiliyorum. Bugün müsteşar da bu konuda yetki vermiş. Ama ben devletin parasına titizlenen bir adamım. Ama birçok olumsuz şey yaşanmış orada. Araba alınmış, niye böyle. 91 faaliyetinde bin liralık işe 5 bin lira ödenmiş. Geri kalanını dolar olarak kullanmışlar, kendine yakın adamlara ihtiyacı olanlara vermişler. Kimseye hesap yok, yazılı görüşme raporu yok. İstediğinle görüşüyor, kendisini yetkili göstermiş. Üst makamlara da iş çıkarılmış tabii. Müsteşarın teveccühünü kazanmış. 50 tane Alaattin Çakıcı için devreye girmiş. Mehmet Ağar ile gidip konuşmaları var. Bir Allah'ın kulu da çıkıp da demiyor ki, Mehmet beyi diyorlar esas bu adam işi himaye ediyor. O işlerine gelmiyor. Bugünlerde çok tedirgin, benim amacım bazı şeyler ortaya çıksın. Bunun teşkilat kademesinde bilinmesi gerekir. Benim 1000 tane gazeteci tanıdığım var. Ben de yaparım bu işin sonu yok.

'Oflu İsmail tomarla para vermeye çalıştı'

Yayın organlarında Of’lu İsmail tarafından kurtarıldığıma dair iddialar var. Neye dayanıyor bilmiyorum. Benim Bulgaristan’da beraber çalıştığım arkadaş öldürüldü. Onun doğruluk derecesi nedir bilmiyorum. Mardin’den mesaj olarak yolladım. Demirtepe ülkelerinde bu iş var. Kadınlar kapımdan eksik değildi. Bazen 7-8 kadın olurdu. ben yorgun olur yatardım. Viskilerini açardım onların. Hatta Burgaz’ın emniyet müdürü general bile benim evime gelirdi. O kadar iyi ilişkiler kurmuştuk. Tabii bunların o şartlar içinde yaşanması gerekirdi. Tabii o zaman Of’lu ile ilişkim oldu. O zaman yattığım kadın dahil hepsini buraya rapor etmiştim. Hiçbir şey gizlemedim. O zaman da Of’lu bana iş teklif etti. Sıkıyönetim zamanı. Diplomatik pasaportum var diye huduttan bir şeyler geçirmek için onları buraya yazdım. Döndü dolaştı, Of’lunun kulağına geldi. Bizim konuştuklarız hududa bilgi olarak gidiyordu. Günahı boynuna o zaman gümrükçülerle geliyor gidiyor bir paşamız vardı. Arda paşa. Benim buradaki raporlarım dönüyor dolaşıyor oraya gidiyordu. Günahı boynuna sıkıntıya soktu beni. Of’lu İsmail’den iki tane hediye aldım. Buraya rapor olarak yazdım. Bir tanesi rıpond  çakmak, bir tanesi de firuze tesbih. Tomarla para vermeye çalıştı, almadım. Of’lu ismail’in çocukları beni arar yaparsa o yapar. Dürüst adamdır diye. Dündar Kılıç ile bir akrabalığı var.

'Çatlı ve Ağca’nın girdiği işler sakat'

Bir gazetede Abuzer Uğurlu’nun 1974-1979 arasında  YILDIRIM takma adıyla teşkilatımızca kullanıldığı, MATARACI davası nedeniyle gözaltına alınan adı geçenenin, kaçakçılıktan başka bir MİT mensubunun İstanbul Ülkü Ocakları eski başkanı Komando Mustafa olduğu halde Beşiktaş’ta Sadettin Tantan’a teslim ederek ona iyi davranması istediği hususu:
Bu benim Bigali Paşa’ya yazdığım raporum. Bu Abdullah Çatlı’nın Oral Çelik’in Mehmet Ali Ağca’nın girdiği, Metin Günyol’un yaptıramadığı işlerin ne kadar sakat olduğunu, Bulgaristan’daki ne kadar olduklarını belirten rapordur. Ama ben nerelere verildiği, başka dış makamlara verildi mi hatırlamıyorum. Bigali Paşa ile bu operasyonlar yönünden KEspiyonaj’dayken ikaz mahiyetinde yazdığım bir rapor.

'Behçet Cantürk  Türkiye için çok tehlikeliydi'

Behçet Cantürk’ün sorgulanışı sırasında Ağa Ceylan’ın adının verildiği, ancak ifadenin bu buluşmadan sonra örtbas edildiğine dair iddia; aslında edilmedi de maalesef emniyet falan kapattı. Bizim bura da üstüne gitmedi. Emniyet de üstünde durmadı. O zaman TDKP faaliyetleri vardı. Mikdat çok iyi bilir, Behçet Cantürk (öldürüldü, T24) hakikaten Türkiye için çok tehlikeliydi. 

'Mumcu hakikaten iyi bir gazeteciydi'

Ceyhan Mumcu benimle görüşmek istiyor. (bu kısım silinmiş) .. istismar edilir diye. Bir laf söyleriz tersine alırlar (bu kısım silinmiş)… Eymür de şöyle söylüyor diye ki ben, Uğur Mumcuhakikaten iyi bir gazeteciydi, namuslu bir adamdı. (bu kısım silinmiş)…fikren anlaşamasam da (bu kısım silinmiş) ettiğim bir adamdı.
Kitap analiz yazmam konusuna gelince, şimdi ben esasında modern teşkilatlara bakıyorum. Üst seviyede görev yapmış kişiler, Fransız servis başkanının bir hatıratı var. Ben servis başkanı değilim ama Türkiye için ilginç bir konu. Propagandanın şekli olmaz bence. Ben o kitabı yazdım. Aytuğ Gül’e yolladım. Müsteşarımıza o zaman arz ettiğini çok teşekkür ettiğini söyledi. Dedim ki bu bir izin değil de en azından menfi bir şey varsa çıkaralım dedim. Bir kere rahmetlinin hatırasına anısına bir şey kalsın. Yapacağım da bir şey yoktu çünkü elim ayağım bağlıydı. Bir gücüm yoktu. Hani çok da isterdim görevde olup da çözebilmek isterdim, kim yaptı, nasıl yaptı, yapamadık tabii. Ancak oturup kitap yazdık. Tabii teşkilatta çeşitli yorumlara sebep olmuş, teşkilatı sattı. Halbuki ben işte Aytug Gül burada. Ben bu teşkilatı hakikaten seven adamım. Ben bu teşkilatı hiçbir zaman satmam. Yanlışlarım olabilir, kolay bir şey zannediyorum. O kadar da zorlandım ki, hem teşkilatı yıpratacak bir şey olmasın, hem okuyana enteresan gelsin. Fazla yıpratmasın çok zor iş yani.

'Nuri Bey'in Dündar Kılıç'la ilişkisi var'

Gruplaşmalarla ilgili olarak,
O zaman biz imzamızı attık, iyi niyet mektubu şeklinde. Bülent Öztürkmen’lerin sonradan bir imzasız mektubu çıktı. Biz zamanında baya idealisttik. O zaman Şenkal vardı. 33 kişiydik. O klik o zaman başladı. Rahmetli ile Bedri Özdemir’in çekişmesi. Rahmetliyi bütün yakınlığıma rağmen o konularda hatalı bulurum. Biz rahmetli ile çok çekişirdik, çakışırdık. Bedri beye de bir haksızlık oldu. İnanın şunu samimiyetle söyleyebilirim. Nuri bey davası onlar için bir çıkar davası. Bizim için mesleki bir dava. Aramızda çok değişik bir anlayış var. Araştırırsanız, yine Nuri beyin Dündar Kılıç ile ilişkisini çıkarabilirsiniz. Var, ben biliyorum ama söylememin önemi yok. Koskoca İstanbul Başkanı. Nuri beyin gidişinde benim bir rolüm yok. Müsteşarın yanına, 8. katta, Şenkal bey de vardı. Ne olursa olsun Nuri beyi de yalnız bırakmamak lazım. Çaresiz korumasız, hedeftir dedim. Kızları ile ilgili yayınlar çıktı. Televizyona çıktı. Eğer kızının ismini biliyorsam şerefsizim. Ama adamın hayatında teksif ettiği bütün şey benim. Kendi öyle düşündüğü için hepsinin altında ben varım sanıyor. Buradan gidişi, o kızları ile ilgili yayınlar zannediyor ki hepsini ben yapıyorum. Halbuki ben artık onları aştım. Nuri bey benim için bir hedef değil. Nuri bey DEV-SOL’cu olsa benim için hedef olur, hayat boyu düşman olur. PKK’lı olsa olur. Ama benim şimdi yani bir, yani bir insanın çıkar çatışması olur onun görevinde gözü vardır. Vakıf toplantısı oldu en fazla oy aldım. Ayrıldıktan sonra bir gün buranın kapısından içeri girmedim. Çünkü benim için yeni bir hayat başladı. Şahıslara küsülür kuruma küsülmez.
Mahir Kaynak yanlış bence. Özcan Koç çok hatalı tehlikeli bir adam. Yöntem çok ama bu yönden zayıf bir teşkilatız.ama gittikçe inisiyatif kaybediyor bu teşkilat.

'Ordudan gelenlere güvendiğimi söyleyemem'

Özel istihbarat dairesinde yürütülen faaliyetler konusunda, personel arasında mevcut spekülasyonlarla ilgili olarak,
Şimdi orada iki-üç tim var. Bir birincisi ordudan gelmiş, çok fazla güvendiğimi söyleyemem. Teşkilatta senelerce çalışmış ama kalemi olmayan bir grup var. Konukevinde eşlerinin yanında hava attıklarını duydum. Birgün müsteşarın helikopterinin gelecek. Kespiyonaj kata gitmişler, buradan çıkın.
Dedim ki, kimse sizi görmemiş ama hepsine tembih ediyorum ama bu insan karakteri. Benim de sıkıntım bu. Bunların hepsinin bilincindeyim. Ama bir senedir epey şey düzeltebildim. Birçok şey usulsüz müfettiş gelse altından çıkamaz. Teşkilat yapısındaki kopukluklardan kaynaklanıyor. Ben gittim, geldim. Fazladan gibiyim gibi geliyor bana. Allah bana nasip etti, döndüm çok şükür. Buraya gelmem de çok büyük prestij. Burada teşkilatın yüzünü güldürecek bir şey yaparsak ne mutlu.”
T24
..