Eksileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eksileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Kasım 2014 Pazar

Yeni Suriye Politikasının Artıları, Eksileri ve GAP YIL 2009





Yeni Suriye Politikasının Artıları, Eksileri ve GAP  YIL 2009


BIÇAK SIRTI
Erol MANİSALI 


23 Aralık 2009'da Başbakan Erdoğan 10 bakanı ve 250 işadamı ile Suriye'ye gitti, 51 ön anlaşma yapıldı. Bunlar ulaştırma, ticaret ve su başta olmak üzere çeşitli alanları kapsıyor.

28 Aralık 2009 Pazartesi
   
Erdoğan Hükümeti son 3-4 yıl içinde Suriye, İran, S. Arabistan ve Ürdün ile ilişkilere büyük öncelik vermeye başladı. İlişkilerde iktisadi ağırlık öne çıkıyor.

Bu köşede uzun yıllardan beri, bölgesel iktisadi işbirliğinin önemini sürekli vurguladım. Örnek olarak da AB, Latin Amerika (Merceseur), Şanghay İşbirliği Örgütü ve NAFTA gibi oluşumları gösterdim.

Türkiye'nin Suriye ile iktisadi ilişkilerini geliştirmesi önem taşıyor. 2008'de gerçekleşen 2 milyar dolarlık yıllık ticaret hacmi komik bir rakamdır ve potansiyelin çok altındadır.

Türkiye 70'li yıllarda Güneydoğu Anadolu Kalkınma Projesi'ni (GAP) planlayıp 1980'li yıllarda uygulamaya koyduğunda amaç, çok geniş kapsamlı idi. Bir yandan Güneydoğu Anadolu'ya barajlar, sulama sistemleri, tarıma dayalı imalat sanayisi, yeni ulaştırma ağları ve bunları tamamlayan eğitim, sağlık ve çağdaş yerleşim birimleri de beraberinde getirilecekti.

Ve GAP'ın gelişmesi ile birlikte Türkiye ile Suriye, Irak ve İran arasında bölgesel bir iktisadi bütünleşme sağlanacaktı(*). Ortak iktisadi çıkarlar ülkeleri birbirine yakınlaştıracaktı.

Devlet tarihi fiyatlarla 16 milyar dolar, bugünkü rayiçle 25 milyar dolar dolayında harcama gerçekleştirdi.

GAP'ın eksiği...

Ancak GAP'ın sosyo ekonomik ve sosyo politik boyutları eksik kaldı. Hatta yapılan dev yatırımların potansiyel getirilerinin ortadan silinmesine bile yol açtı.

Toprak reformundan eğitime, ağalık düzeninin tasfiyesinden modern yerleşim birimlerinin kurulmasına kadar esas tamamlayıcı öğeler çalıştırılamadı. Kimi iç ve dış odaklar bunu engelledi. 1990 sonrasında ortaya çıkan yeni küresel konjonktür en önemli sorundu.

GAP sosyal ve ekonomik boyutları ile tamamlanabilseydi, bölge; Türkiye, Suriye, Irak ve İran arasında birleştirici bir cazibe merkezi olacaktı. «Ortak çıkarlar», GAP üzerinden ve bölge ülkelerinin iktisadi yararları doğrultusunda işletilecekti.

Suriye ile başlatılan iktisadi ağırlıklı yeni politikalar, GAP'ta yapılan hataların kısmen de olsa karşılanmasına yol açabilir.

Esas yapılması gereken..

Vizeler kaldırıldı, birçok ön anlaşma yapıldı ama çok önemli bir eksiğimiz var. Normal olarak aralarındaki iktisadi ilişkileri geliştirmek isteyen ülkeler «ikili ticaret anlaşmaları» yaparak işe koyulurlar. Ama Ankara Şam ile ikili ticaret anlaşması yapamıyor. AB'nin Gümrük Birliği sistemine dışarıdan ve tek yanlı bağlandığımız için bu en önemli aracı kullanamıyoruz.

Yıllardır yaza yaza usandığım gibi, bu tek yanlı bağımlılık,Türkiye'nin üçüncü ülkelerle ticari ilişkilerine ipotek koymuş oluyor ve bu yüzden ticari kayıplarımız dev boyutlara çıkıyor.

Türkiye bölgenin en önemli iktisadi ve ticari gücü konumunda. Suriye ile iktisadi ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye'ye büyük yararlar sağlayacaktır. Ancak işe, «karşılıklı olarak gümrükleri indirerek başlamak gerekir» .

Son 60 yıldır bilimsel ve reelpolitik açıdan modern dünyada uygulanan en önemli yöntem budur. AB ile yapılan yanlışlıklar sonucu doğan bu zararların ortadan kaldırılması için «hataların düzeltilmesi gerekir» .

«Normalleşme» sağlandığında sadece Suriye ile ticari ilişkilerimiz değil; ABD, Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya ve daha niceleri ile ticaretimiz de olması gereken uygar, akılcı ve kârlı bir düzeye gelecektir.

Devekuşunun kafasını kuma gömmesi gibi bu sorunu görmemezlikten gelemeyiz. Sanayide tekstilciler, dericiler, mobilyacılar, gıda sanayicileri fabrikalarına son 10 yıl içinde bu yüzden kilit vurmadılar mı?
(*) E. Manisalı, «The Southeast Anatolia Project», MEBB Centre, 1989

http://www.Heddam.com/index.asp?M=5657  

..