EŞKIYA DAĞA ÇIKMIYOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
EŞKIYA DAĞA ÇIKMIYOR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2016 Perşembe

ARTIK EŞKIYA DAĞA ÇIKMIYOR..



ARTIK  EŞKIYA  DAĞA  ÇIKMIYOR..



27/3/2001 - 11:00 -
 Atin



Suç İşleme Dokunulmazlığı

Eskiden eşkiya, güvenlik kuvvetlerinden ve jandarmadan kaçmak için dağa çıkardı. Artık eşkiya dağa çıkmıyor. 

Artık eşkiya parayı verip milletvekilliği dokunulmazlığı kazanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine sığınıyor. 

Birkaç gün önce, kendine alıcı süsü veren polislere, Picasso'nun iki kaçak tablosunu satmak isterken yakalan Van Bağımsız Milletvekili Mustafa Bayram da bu şekilde dokunulmazlık kazanarak, meclisin çatısı altına sığınanlardan. Ondan Maaşlı Katiller ve Balık Meselesi başlıklı yazımızda bahsetmiştik. 

Polis, Bayram'ı yakalayınca Bayram direniyor. ‘‘Ben devletin milletvekiliyim, dokunulmazlığım var’’. Yani ben her türlü suç işlerim ama siz bana dokunamazsınız diyor. Polisi dövmeye kalkıyor, bir sürü itiş-kakış. Polis mecburen bir işlem yapamadan serbest bırakıyor. 

Tarih 22 Aralık 1995, Sabah gazetesinin manşetinde şu haber var : “Skandal. ANAP'ın Van'da ikinci sıradan aday gösterdiği Mustafa Bayram'ın eroin kaçakçılığından tutuklandığı ortaya çıktı” 

Aradan yıllar geçiyor ve Milletvekili Bayram “dokunulmazlık” zırhında her türlü suçu işliyor. 

Şimdi Meclis, Picasso olayının ortaya çıkmasından sonra, Mustafa Bayram’ın yıllardır bekletilen “adam öldürmeye azmettirme” ve “tarihi eser kaçakçılığı” dosyalarını işleme koyup, dokunulmazlığını kaldırmayı düşünüyor. 

Günaydın beyler... 

Meclise Kim Soktu ?

Bayram’ı TBMM’ne sokan Mesut Yılmaz. 

Yılmaz, büyük bir bağışta bulunan Bayram’ı, “birçok uyuşturucu kaçakçılığı olayına adı karıştığını” bile bile, 24 Aralık 1995 Genel Seçimlerinde Van'da birinci sıradan aday göstererek Meclise sokmuş ve dokunulmazlık zırhına bürünmesini sağlamış. 

O tarihlerde, Mustafa Bayram’ı bir basın toplantısı ile savunan isim de ilginç. Zamanın ANAP Grup Başkanvekili ve günümüzün Enerji Bakanı Cumhur Ersümer. 

Hep aynı isimler... 

Her türlü yolsuzluğa ismi karışan ama dokunulmazlık zırhına sıkı sıkı sarılarak, kendilerini ve vatanı kurtaran Türk büyükleri... 


Mustafa Bayram kimdir? 
Mustafa Bayram’ı biraz daha yakından tanıyalım. 

Van Bağımsız Milletvekili Mustafa (Sıddık) Bayram, Başkale 1938 doğumlu. Mehmet ve Emine oğlu Mustafa Bayram meclis kayıtlarına göre Lise mezunu, orta derecede Farsça ve İngilizce biliyor ve İthalat – İhracat – Çiftçilikle uğraşıyor. 20 ve 21’nci dönem Van Milletvekili, evli, 17 çocuklu. 

Mustafa Bayram, Van'daki Etruşi aşiretinin Şerefi kolunun lideri. Bir kardeşi, uyuşturucu kavgası yüzünden Mardin’li Sincar aşireti mensubu Cemal Sincar tarafından öldürülmüş. Van Bruki aşireti ile aralarında kan davası var. Mustafa Bayram’ın yeğeni Bruki aşiretinden eski Van Milletvekili Mirza Kurşunluoğlu'nun bir oğlunu öldürüp, bir oğlunu da yaralamış. 

Mustafa Bayram, 1976’da, Van'da Asayiş Şube Müdürü Serper Baltacıoğlu’nu, kaleşnikof tüfeğine el koydu diye tartışıp tokatlamış. O tarihte Fethi Bildik adındaki Emniyet Müdürü araya girerek Serper Baltacıoğlu ile Mustafa Bayram’ı barıştırmış. Polis Müdürü Baltacıoğlu da bu şekilde uyuşturucu kaçakçılığı sanığı Mustafa Bayram’dan bir kaç tokat yemekle kalmış. 

Türk ve yabancı güvenlik makamlarına göre Mustafa Bayram, Necdet, Vahdet ve Hüsrev isimli kardeşleri ile birlikte Türkiye’nin en büyük eroin tüccarlarından birisi. 

Bayram’lar 1994 yılında İtalya'nın Trieste limanında 300 kg eroin yakalatmışlar. 1995 yılında da 125 kg’lık bir parti eroinleri daha yakalanmış. 

Mustafa Bayram'ın kızı, Cumhur Demir ile evli. Diyarbakır Lice’li Cumhur Demir İstanbul Taksim'de Yakut Oteli'nin sahibi ve Karaköy Bankalar caddesinde büyük bir iş hanı var. Polis kayıtlarına göre Cumhur Demir de İran bağlantılı büyük çaptaki eroin işi yapanlardan. 

Hatırlarsanız daha birkaç gön önce gazetelerde bu konuda haber vardı: 


“19.03.2001, Star Gazetesi
Selahattin Aydınlı




15 trilyonluk eroin vekilin damadının
Türkiye'ye İran üzerinden yüklü miktarda uyuşturucu sokulduğu ihbarını alan İstanbul Narkotik timleri operasyon yaptı. 

Bağcılar ve Gaziosmanpaşa'da tespit edilen adresler aynı anda basıldı. Bağcılar'da 34 VA 315 plakalı minibüsün gizli bölmelerinde tam 323 kilo eroin, 1 tabanca, 11 otomobil ve bir pres makinesi ele geçirildi. Himmet Şahin, Mehmet Yaşa ve Nurettin Eren gözaltına alındı. 


Baybaşin de ortak

Eroinin 105 kilosunun Baybaşin ailesinden olan ve soyadını değiştiren Naif Yavuztürk'e, 218 kilosunun ise Van Bağımsız Milletvekili Mustafa Bayram'ın damadı ve Taksim Yakut Otel'in sahibi Cumhur Yakut'a ait olduğu belirlendi. Uyuşturucunun değeri 15 trilyon. Eroinle ilgili arananlar arasında, 3 yıl önce TEM'de bir otobüsün içinde 6 kişinin öldürülmesi olayının azmetttiricisi Gaffur Çalışkan da var. 


Bora gözaltında

Eğlence ve sanat dünyasına yönelik olarak başlatılan 'Kokain Operasyonu' sürüyor. Fatih Ürek ve Azer Bülbül'ün serbest bırakılmasının ardından Narkotik polis dün bir baskın daha düzenledi. Ve ünlü organizatör Hasan Bora Etiler'deki işyerinde gözaltına alındı. Bora İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanıyor. Ünlü organizatörün, DGM'ce tutuklanan kokain satıcıları Mehmet Demir ile Murat Çavuş'un ifadeleri doğrultusunda ve 'uyuşturucu kullandığı' gerekçesiyle gözaltına alındığı belirtildi. Soruşturma sürüyor.”


Ben annemden erkek doğdum

1995’de Mesut Yılmaz tarafından TBMM’ne sokulan Mustafa Bayram, Anayol Hükümeti'nin sona ermesinin ardından Refaf Partisine geçiyor. Refahyol'un kurulması gündeme geldiğinde Bayram'ın RP'ye geçeceği iddiaları gündeme gelince Bayram bir basın toplantısı yaparak, ‘‘Ben annemden erkek doğdum. Bende parti değiştirecek göz yok’’ diye iddiaları reddediyor. Ertesi gün ise ANAP'tan istifa ederek RP'ye geçiyor. Son seçimde FP'den seçilen Bayram, bilahare istifa ederek bağımsız milletvekili oluyor.

Sultanahmet Adliyesi'nin taranmasıyla ilgili tutuklanan ve altı ay hapis yatan Mustafa Bayram, Polis kayıtlarına göre 1979’dan günümüze kadar uyuşturucu işine karıştığı iddiasıyla birçok kez gözaltına alınmış. Ancak her seferinde adamları işi üstlendiği için, şu veya bu şekilde mahkumiyet almaktan kurtulmuş. Karıştığı olaylar şunlar :

03.08.1979’da Van-Başkale’de uyuşturucu kaçakçılığı. 8 kilo 845 gram eroin, 800 gram baz morfin, 584 kilogram, eroin yapımında kullanılan asit anhidrit yakalandı. Mustafa Bayram'ın adının karıştığı olayla ilgili 8 kişi tutuklandı. 

26.11.1980’de Kilis’te 5 kilo 25 gram eroinin yakalandığı bu olayda satıcı olduğu belirtilen Mustafa Bayram tutuklandı. Aynı olaya Halil Havar'ın da ismi karışmıştı. 

16.09.1983’de Van’da 12 kilo bazmorfin, 2.5 kilo eroin’in yakalandığı bu olayda Mustafa Bayram dahil Bayram ailesinden 14 kişi gözaltına alındı. Mustafa Bayram serbest kaldı. 

28.04.1986’da İstanbul-Bakırköy’de 20 kilogram eroinin yakalandığı bu olayda Mustafa Bayram ile birlikte Halil Havar, Mehmet Kendirci, Sait Yağızer, Mustafa Salgın, Dursun Altaş gözaltına alındı ve eroin satmak suçundan savcılığa verildi. Mustafa Bayram'ın da arasında bulunduğu 4 kişi serbest bırakıldı. 

02.06.1987’de İstanbul-Beşiktaş’ta 7 kilogram eroinin yakalandığı bu olayda Mustafa Bayram ile birlikte 9 kişi tutklandı. 

17.12. 1988’de Van-Başkale’de 8 kilo 850 gram eroin 34 AVV 42 plakalı otomobilde ele geçirildi. Eroin satışına aracılık yaptığı gerekçesiyle aranan Mustafa Bayram firar etti. Olayla ilgili 4 kişi tutuklandı. 

11.07.1994’de Van-Başkale’de 63 kilo 617 gram eroinin yakalandığı bu olayda Mustafa Bayram hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartıldı. Oğlu Levent Bayram'la birlikte bir kişi tutuklandı. 

06.08.1997’de Van’da Cinayet. Van'da araç park etme sırasında çıkan bir olayda karşılıklı birçok silah ateşlendi. Çatışmada iki kişi öldü. Mustafa Bayram yaralandı. Mustafa Bayram'a ait tabancadan çıkan mermi Yakup İnce'nin gözüne isabet ederek ölümüne neden oldu. Yine Salih İnce'yi yaralayan bir kurşunun Mustafa Bayram'a ait silahtan atıldığı saptandı. Van Cumhuriyet Başsavcılığı Bayram'ın dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi. Bu olayda Mustafa Bayram'ın 30 yıla kadar hapsi isteniyor. Dosya bugün TBMM’de ele alınacak. 

17.12.1999’da İstanbul Üsküdar’da tarihi eser kaçakçılığı ve zorla senet imzalatmak. Bu olayda Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı Mustafa Bayram'ın milletvekili olması nedeniyle yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etti.


Yeraltı Kültürü Geniş 

Mustafa Bayram’ın 1997 yılında Aktüel Dergisinde çıkan ilginç bir söyleşisi de var: 

"AKTÜEL- Aktüel'in iki hafta boyunca kapak yaptığı fidye olayında adı geçen çete sizden de haraç istemiş. Nasıl oldu? 

BAYRAM- İki yıl önceydi. Kendini "Yeşil" olarak tanıtan, sonradan adının Ahmet Demir olduğunu öğrendiğim bir kişi telefonla aradı. "Biz, devlet adına çalışan kimseleriz. Masraflarımız oluyor. Yurtsever biri olduğunuzu duyduk. Paranız var. Bize 500 bin mark gönderin" dedi. Kendisini tanımadığımı söyledim. Yüz yüze görüşmeyi teklif ettim. "Her telefon edene 500 bin mark gönderirsek, iflas ederiz" dedim. Her zaman devletin yanında olduğumu, ancak devlete yardım yapmak gerekirse, Mehmetçik Vakfı ya da Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı gibi vakıfları tercih edeceğimi bildirdim, hareketinin yanlış olduğunu söyledim. Bunun üzerine sertleşti. Tehdit etmeye başladı. "Savaş Buldan'ın, Behçet Cantürk'ün, Abdullah'ın (Cantürk'ün şoförü) sonunu biliyorsun. Onların akıbetine uğramak istemezsin herhalde" dedi. "Bu bir tehdit midir" diye sordum. "Ne sayarsan say" dedi. Kendisine tehditlerinin vız geldiğini, parayı vermeyeceğimi söyledim ve "Diğer insanlar size inandılar, güvendiler, mezbahaya götürdünüz. Ben kurbanlık koyun gibi mezbahaya gitmem. Ben hazırlıklıyım. Görüştüğümüz yerde vuruşuruz. Yanlışlık yapmayın, terbiyesiz olmayın" dedim ve telefonu kapattım. 

AKTÜEL- Sonra ne oldu? Bir daha aradılar mı? 

BAYRAM- Bostancı Bağdat Caddesi'nde bir yazıhanem vardı. Birdenbire kiremit kırmızısı, eski model, 116 kasa bir Mercedes peydahlandı. O zaman plakasını almıştım. Araştırdık, plaka sahte çıktı. Her sabah yazıhanemin karşısına park ediyor ve yazıhanemi gözetliyorlar. Ben akşam çıkınca, takip etmeye başlıyorlar. Üç gün üst üste takip ettiler. Yanımda üç - dört korumam vardı. Ayrıca beni takip eden bir başka arabada da beni korumakla görevli insanlarımız vardı. Peşimden evimin önüne kadar geliyorlar, herhalde cesaret edemiyorlar ki, dönüp gidiyorlar. Bir gün onları araya aldık ve evimin önüne geldiğimizde, ruhsatlı silahımı alıp arabamdan indim. Çocuklar da silahlarını aldılar. Onları çembere aldık. Elde silah üzerlerine geldiğimizi görünce, ellerini havaya kaldırıp arabadan indiler. Dört kişiydiler, "Biz polisiz" diye bağırdılar. "Üç gündür beni takip ediyorsunuz. Ben bir işadamıyım. Burada herkes kendi gölgesinden korkuyor. İnsanlar vuruluyor, faili meçhul cinayetler oluyor. Ben düşman sahibi biriyim. Size ateş de edebilirdim" dedim. "Efendim biz polisiz" diye tekrarladılar. Kimliklerini göstermelerini istedim, çıkardılar. Dördü de polis kimliği taşıyordu. İsimlerini hatırlamıyorum. Ama birinin ismi Nazmi'ydi. Plakayı araştırdım. Trafiğe gittim. Plaka sahte çıktı. Hiçbir kaydı, kuydu yok. Çocuklar bunları hırpalamak istedi izin vermedim. Yalnız "Beni bu şekilde rahatsız etmeyin. Kuşkulanıyorsanız açıkça gelin, evimi, işyerimi, arabamı arayın. Bir şey bulursanız, yasal işlem yapın. Böyle sinsi sinsi takip etmeyin. Siz kötü niyetli insanlarsınız" diye uyardım. Kendilerini, "Bizim kötü bir niyetimiz yoktu. Can güvenliğinizi sağlamak için takip ediyorduk" diye savundular. Buna inanmadığımı çünkü, emniyetten böyle bir talepte bulunmadığımı söyledim. 

AKTÜEL- İşin peşini neden bıraktınız? 

BAYRAM- Arabamda tedbirli geziyordum. Arkamdan bir araba dolusu aşiret üyesi geliyordu. Tedbirimi aldığım için bu işin peşini bıraktım. 

AKTÜEL- Aktüel'de kendisini "Özel Harpçi" diye tanıtıp Vanlı işadamı Senar Er'den fidye isteyen Nafiz Karacan'ın resmini gördünüz. Onunla hiç karşılaştınız mı? 

BAYRAM- Ben bu şahsı, Senar Er'le birlikte Ankara Stad Oteli'nde gördüm. Senar'ın babasının durumunu biliyordum. Kendisine yardımcı olabilecek üst düzeydeki bazı kimselerle görüştürmeyi teklif ettim. "Babanı kurtarmak için ne gerekirse yapalım" dedim. Yanındaki o kişiyi (Nafiz Karacan'ı) işaret etti. "Bu bey sağolsun, babamı bana teslim edecek" dedi. Nasıl teslim edeceğini sordum. "Para konusunda anlaştık. Tedarik ettik, parayı verip babamı kurtaracağım" dedi. Bana söylediği bu. 

(Bu karşılaşmayı, Aktüel'in sorusu üzerine Senar Er de doğruladı.) 

AKTÜEL- Poliste başınızdan geçen ilginç bir anıdan bahsetmiştiniz. Onu biraz açar mısınız? 

BAYRAM- İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde üst düzey bir görevli, bir gün bana, "Senin düşmanların varmış. Onları istediğin yerde sana teslim edelim. İster infaz et, ister ne yaparsan yap. Yalnız bunun faturası 150 bin marktır" dedi. Sözünü etttiği kişiler Mardinli. Ağabeyimin cebindeki 25 bin markı almak için Gaziantep'ten bir davetle Mardin'e götürüp kendi evlerinde öldürdüler. Cesedi aradan iki - üç ay geçtikten sonra bir tarlada bulundu. O aileyle aramızda kan davası var. Meçhul kişiler bunları Adliye'de taradı, 18'i yaralandı. Bizden bilindi. Beni alıp götürdüler, altı ay Bayrampaşa Cezaevi'nde kaldım. Basın daha sonra olayı "Eroin kaçakçılığından mahkum oldu, hapis yattı" diye yazdı. Oysa ilgisi yok. Söylediğim polis şefi bu olayı biliyor. Bana, "Düşmanın Cemal Sincar cezaevinde. Ama kardeşleri dışarda serbest geziyor. Hangisini istersen sana teslim edelim, götür infaz et. Karşılığında 150 bin mark ver" dedi. (Not: Bir ayağı Beyrut'ta olan Sincar ailesinden Cemal Sincar ile bir başka fert, zamanında MİT'e çalışmışlardı. Bu ilişki Beyrut'ta görev yapan Nuri Gündeş vasıtasıyla kurulmuştu.) "Peki karşı taraf 200 bin mark verirse, aynı şeyi bizim için düşünmez misin" dedim. "Hayır, yapmayız. Biz satılık insanlar değiliz" demez mi? Aciz biri olmadığımı, bir hesabım varsa, bunu kendi kendime halledebileceğimi söyledim. Bunun üzerine lafı değiştirdi, "Biz sana zarf attık. Evet deseydin gayet tabiî resmi işlem yapacaktık" dedi. Ne demek istediğini gayet iyi anladığımı söyledim ve bir daha bu tür tekliflerle bana gelmemesini tembihledim. 

AKTÜEL- Behçet Cantürk, Savaş Buldan veya Av. Medet Serhat cinayetleri hakkında bilginiz var mı? 

BAYRAM- Medet Serhat benim avukatımdı. Çok değerli bir insandı. Medet Serhat'a gidip gelirken, bir gün bana, tehdit edildiğini ve öldürüleceğini söyledi. Aynı çete, kendisinden de fidye istemiş, vermediği takdirde öldüreceklerini söylemişler. Dediğine göre büyük bir para istemişler. Anlatırken, "Beni çok zengin biliyorlar. İstedikleri parayı ne ben, ne de sülalem ödeyebilir" diyordu. Emniyete silah ruhsatı için başvurduğunu, ancak ruhsat vermediklerinden yakınıyordu. Bunun üzerine, memleketi Iğdır'a gitmesini ya da yurtdışına çıkmasını önerdim. Kabul etmedi. Geçimini sağlayabilmek için İstanbul'da kalmak ve avukatlığa devam etmek zorunda olduğunu, öldürüleceğini bilse dahi bir yere gidemeyeceğini söyledi. Çok dertli, çok düşünceliydi. Bu görüşmemizin üzerinden henüz 15 gün bile geçmemişti ki, öldürüldüğünü duydum. 

AKTÜEL- Behçet Cantürk ile Savaş Buldan iyi korunuyorlardı. Onlar nasıl öldürüldü? 

BAYRAM- Behçet Cantürk'ü polis şefi olan dostu Hüseyin Kocadağ tuzağa düşürmüş diye duydum. Malatyalı Celal Ateş'in polisle ilişkisi olan bir hanımı var. Kocadağ bunun evine gidiyor. Birlikte Behçet Cantürk'ü telefonla arayıp "Gel, seninle özel bir işimiz var" diyorlar. Yalnız gelmesini tembihliyorlar. Behçet de Hüseyin Kocadağ'a güvendiği için, inanıyor. Hiçbir şeyden kuşkulanmıyor. Korumalarını bırakıp yalnızca şoförüyle gidiyor. Tuzağa düşürüp öldürüyorlar. Savaş Buldan iyi korunuyordu. Yalnız birazcık kumar tutkunuydu. Çınar Otel'e oyun oynamaya gidiyorlar. Kumarhaneler silah kabul etmediği için silahlarını arabada bırakıyorlar. Ertesi sabah erken saatlerde otelden çıkarken alıp götürüyorlar. Bir hayli de mücadele etmişler. Hatta bu esnada Savaş'ın kolu da kırılmış. 

AKTÜEL- İki İranlı "işadamı"nın öldürülmesi hakkında bilginiz var mı? 

BAYRAM- Yine aynı çete, Yüksekovalı Düşünmezler'den birini rehin alıyor. Ya Abdullah Düşünmez'di ya da Hurşit Düşünmez. Tam hatırlamıyorum. Bu kişi sağ. Cesaret edip ortaya çıkarsa bütün bu olaylar açıklığa kavuşur. Onu alıp Sapanca'ya götürüyorlar. Sapanca'daki bir villada dünyanın işkencesini yapıyor "Seni öldüreceğiz" diyorlar. 5 ya da 10 milyon mark can bedeli istiyorlar. "Verirsen kurtulursun, vermezsen ölürsün. Behçet'i (Cantürk), şunu bunu öldürdük." Hepsini sayıp "Seni de öldüreceğiz" diyorlar. "Beni bırakın, gidip istediğiniz parayı getireyim" diyor. "Hayır kaçarsın. Biri sana kefil olsun, öyle bırakalım" diyorlar. Bu da İranlı işadamı Asker Simitko'nun (Perinçek'in açıkladığı MİT raporunda adı geçen iki İranlı işadamından biri) adını veriyor. Cep telefonuyla Asker Simitko'yu buluyorlar. Düşünmez'le görüştürüyorlar. Adam yalvarıyor. Bunun üzerine İranlı kefil oluyor. Asker Simitko'yla Lazım Esmaeli de bu kontrgerilla ile irtibatlı olan kişilerdi. Asker kefil olunca, bunu bırakıyorlar. Bırakılır bıraılmaz, pasaportu hazır, hemen yurtdışına kaçıyor Düşünmez. Onlar da ellerinden kaçırınca, bu defa kendisine kefil olan iki İranlı'yı öldürüyorlar. 

AKTÜEL- Ömer Lütfü Topal cinayeti hakkında bir bilginiz var mı? 

BAYRAM- Ömer Lütfü Topal, malum, kumarhaneleri sayesinde çok para kazandı. Bunlar onun da peşine düştü. Hatta öğrendiğim kadarıyla Topal'ın peşine düşenler, üst düzeyde bazı kimseler. DYP ile hükümet ortağıyız. İsim vermem doğru olmaz. Bu üst düzeydeki kişiler, bir sıkıntılarını gerekçe gösterip üç trilyon lira para istiyor. Topal istenen üç trilyonu bir kuryeyle bunlara yolluyor. 

AKTÜEL- Topal parayı kiminle yolluyor? 

BAYRAM- Bildiğim kadarıyla, yanında çalışan bir muhasebe müdürü varmış. Onunla yolluyormuş. Bir süre sonra bu kez altı trilyon lira istiyorlar. Topal buna da direnmiyor ve altı trilyonu aynı şekilde yolluyor. Bir süre sonra, bu defa da 10 trilyon lira istiyorlar. 10 trilyon denince Topal "Bu kadar parayı bulamam. Beni bitirdiniz, veremem" diyor. Vermeyince de bir süre sonra kıstırılıp, öldürülüyor. 

AKTÜEL- Bu bilgileri nasıl elde ettiniz? 

BAYRAM- Bunları dağdaki çobana sorun o bile anlatır. Türkiye'de herkes biliyor. Yalnız kimse cesaret edip açık açık konuşmuyor. Çünkü herkesi sindirmişler. Şu anda herkesin gözü kulağı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde. Herkes, Meclis'in bu olayları çözmesini bekliyor. 

AKTÜEL- Cezaevi'nde olduğu halde sık sık dışarı çıktığı söylenen PKK itirafçısı "General Zinnar" kod adlı Alaattin Kanat'la hiç karşılaştınız mı? 

BAYRAM- Alaattin Kanat'ı geçen yıl Murat adlı bir başka PKK itirafçısı ile birlikte Van'da gördük, yolda gezerken... Ben tanımıyordum, yanımdaki bir yakınım gösterdi. "Buralarda dolaştığına göre yakında birileri öldürülecek" dedi. Aradan iki üç gün geçmişti ki, Van'ın Haçort mahallesinde bunlar birileri tarafından silahla tarandılar. Bu Murat dediğim Vanlı çocuğa 8 - 9 kaleşnikof mermisi isabet etti. Şu anda sakattır. Alaattin Kanat kaçıp kurtulmayı başardı. 

AKTÜEL- Alaattin Kanat'ın geçtiğimiz yıl cezaevinde olması gerekmiyor mu? 

BAYRAM- Tabii tabii. Senar Er haraç istediği için onu yakalatıp içeri attırmıştı ya. İşte cezaevinde yatarken birden Van'da ortaya çıktı. Büyük ihtimalle Senar'ın peşinde dolaşıyordu ve fırsatını bulsa onu vuracaktı. 

AKTÜEL- Başbakan Erbakan, liderler zirvesine 58 isimlik bir liste götürmüş. Bunların bir kısmı basında çıktı. İçlerinde tanıdığınız, hakkında özel bir bilgiye sahip olduğunuz kimse var mı? Örneğin Abdullah Çatlı ile hiç karşılaştınız mı? 

BAYRAM- Abdullah Çatlı ile Meclis Halkla İlişkiler Binası A Blok 2. kat, 1. balkonun koridorlarında karşılaştık. Benim odam burada. İki oda ötede, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak'ın odası var. Oraya girip çıkarken, birkaç kez karşılaştık. Kazadan sonra gazetelerde resmini görünce tanıdım. Çünkü bir seferinde sorduğumda "Mehmet Özbay" diye tanıtmışlardı. Koridorda karşılaştığımızda, Allah var, son derece saygılı davranıyordu." 


Meclisin Saygınlığı Yeni Hatırlandı

Bazı milletvekilleri Bayram'ın durumunu, ‘‘Meclis'in saygınlığına gölge düşürülmesi’’ olarak nitelemişler. Bugün, Meclis Genel Kurulu'nda Mustafa Bayram'ın dokunulmazlığının kaldırılması oylanacak. Dokunulmazlığının kaldırılması halinde Mustafa Bayram, tarihi eser kaçakçılığı ve cinayete azmettirme suçlarından yargılanacak. 

Ancak dokunulmazlığın kalkması ile her şey bitmiyor. Anayasa'nın 83'üncü Maddesi'ne göre, mahkemenin ceza vermesi durumunda, bu cezanın infazı için 2004 yılına kadar Mustafa Bayram'ın TBMM üyelik sıfatının sona ermesi beklenecek. 

Ve Mustafa Bayram, cezasını çekse ve bir daha milletvekili olamasa bile ömür boyu TBMM'den maaş alacak.

Ne güzel Memleket değil mi?



..