Başkanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Başkanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2016 Salı

Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihinin Haklı Haykırışları ve Türkiye’nin Tutumu



Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşat Salihinin Haklı Haykırışları ve Türkiye’nin Tutumu



Yazar: Dr. İlhan Yılmaz Cömert





Suriye’de olduğu gibi Irak´ta da meydana gelen güvenlik olayları ve çıkan çatışmalardan en çok Türkmenler zarar görmektedir. Irak’ta yaşayan Kürtler, Asuriler,  Araplar ve Yezidilerin maruz kaldıkları en küçük sıkıntıyı bile Türk ve dünya kamuoyu bilmekte, ancak Türkmenlere karşı kayıtsız kalınmaktadır. Bu konuda, Irak Türkmen Cephesi(ITC) Başkanı ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi’nin haklı haykırışlarına kulak vermek gerekir. Bunlar sırasıyla ifade edilmeye çalışılacaktır.
Türkmenlere yönelik sistematik saldırılar ve suikastlar yapılmakta, uluslararası toplum bunu görmezden gelmektedir.
Kerkük Kentine bağlı nüfusunun tamamı Türkmen olan Beşir köyü iki yıldan beri IŞİD işgali altındadır. Irak hükümeti, koalisyon güçleri ve BM bu duruma duyarsız kalmaktadır.

Terör örgütü IŞİD, Irak’ın Kerkük kentine bağlı ve 40 bin civarında Türkmen’in yaşadığı Tazehurmatu kasabasına yoğun füze saldırıları yapmaktadır. Geçtiğimiz Şubat ayında 147 füze kasabayı hedef almıştır. Sadece 8-9 Mart tarihlerinde 40’ın üzerinde kimyasal gaz (klor, hardal) içeren füze kasabaya düşmüştür[i]. Gaz saldırısı sonucunda 3 yaşında bir çocuk ölmüş, 670 Türkmen yaralanmıştır.[ii] Kasabayı savunan en büyük silahlı güç Şii Türkmenlerden oluşan Haşdi Şaabi(Halk Yığını) güçleridir. Bunun yanında diğer gönüllü Türkmen silahlı unsurları da bulunmaktadır.

Yine Tuzhurmatu ilçesinde Türkmenlerin aleyhine “demografik değişim” girişimleri yapılmış, aynı amaçla Musul’un batısındaki Telafer bölgesindeki Türkmenler, güneydeki Kerbela ve Necef kentlerine göç etmeye zorlanmışlardır.
IŞİD saldırıları sonucunda coğrafi anlamda Türkmenler kendi yerlerinden olmuş, mezhepsel olarak da ikiye bölünmüşlerdir. Salihi, IŞİD’in Musul kentini ele geçirdiği Haziran 2014’ten bu yana 200 bin Türkmen ailenin yerinden edildiğini, bunlardan 60 bininin Türkiye’ye sığındığını, açıklamıştır[iii]. Irak’ta yerlerinden edilen Türkmenler, Kerkük, Kerbela ve Necef’e gitmişlerdir. Bir bölümü de Türkiye Cumhuriyeti tarafından Irak’ta ve Türkiye’de kurulan kamplarda yaşamaktadırlar[iv]. Kamplar yetersiz olduğu için göç eden Türkmenler, çoğunlukla okul, cami gibi kamuya ait binalarda kalmakta, oldukça kötü koşullarda, salgın hastalık, açlık ve sefaletle boğuşmaktadırlar[v]. Yine Salihi’nin ifadelerine göre, 500’ün üzerinde Türkmen kadını ve kızı IŞİD tarafından kaçırılmış, 500’den fazla Türkmen erkeği çatışmalarda şehit olmuştur. Türkmenlerin içinde bulunduğu bu trajik durum karşısında Irak yönetimi ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) tamamen duyarsız kalmıştır.
Tuzhurmatu yakınlarında konuşlanan Şii Türkmen Haşdi Şaabi milislerine 12 Kasım 2015  tarihinde peşmergelerin ateş açması üzerine başlayan  ve Aralık 2015 sonrası zirveye çıkan olaylar bütün ilçeye yayılmış, ortam iyice gerilmiştir[vi]. İlçe adeta patlamaya hazır bir bomba gibidir.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi(IKBY), IŞİD’a karşı savunma tedbiri bahanesiyle, hendekler kazmaktadır. Hendekler, Kuzeybatıdaki Suriye sınırında bulunan Rabia’dan başlamakta ve 400 kilometre uzanarak güneydoğudaki İran sınırında bulunan Hanekin’de sona ermekte, Türkmenleri ikiye bölmektedir. Türkmenler, bunu endişe ile karşılamakta, Kürtlerin bağımsızlık sınırının ön hazırlığı olarak yorumlamaktadır[vii]. Irak yönetimi, bu konuda gerekli hassasiyeti göstermemektedir.
Kürtler tarafından demografik yapısı değiştirilen Kerkük, özel bir statüye sahip olmalıdır. Türkiye ve Türkmenler açısından stratejik bir öneme sahip olan Telafer’in Türklüğü korunmalıdır.

IŞİD saldırıları “Türkmenleri kendisinden başka hiçbir silahlı gücün savunamayacağını” ortaya çıkarmıştır. ITC tarafından Türkmenlerden silahlı unsurlar oluşturulmuştur. Irak hükümetinden bu konuda yasal izinler alınmaya çalışılmaktadır. Ancak Kürtler de Türkmenlerin silahlanmasını istememektedir.
Irak parçalanırsa,  bundan en zararlı çıkan Türkmenler olacaktır. Çünkü Şiiler güneyde, Kürtler kuzeyde ve Sünniler orta bölümdedir. Türkmenler ise diğer unsurlara göre daha dağınık durumdadır.  

ITC Başkanı Salihi, Türkmen davasına büyük katkıları olan bu uğurda şehit vermiş bir ailenin mensubudur. Çocukluk yıllarından itibaren “Türkmen Milli Hareketi’’ içinde olmuş, bu nedenle Saddam döneminde 9 yıl hapis yatmıştır. 2011 yılından itibaren Irak Türkmen Cephesi’nin başkanlığını yürütmekte, milliyetçi, cesur, özverili ve fedakâr tavırlarıyla bilinmektedir. Türkmenlerin haklarını korumak için, her fırsatta gerekli girişimlerde bulunmaktadır.
Türkiye, insani yardım açısından elinden geleni yapmaya çalışmış, Irak’ta ve Türkiye’de yüzlerce insan barındıran kamplar yapmış, tırlar dolusu yardım malzemesi göndermiştir. Ancak 2004 yılından itibaren takip ettiği “eşitlikçi” politika gereği, bunu sadece Türkmenler için değil, Irak’taki tüm etnik unsurlar için yapmaktadır.  

Hatta Suriyeli 2,7 milyon sığınmacı için çok daha fazlasını yapmıştır. Dolayısıyla Türkmenlere verilen destek oldukça yetersiz kalmaktadır. Türkmenlerin insani yardım yanında uluslararası desteğe, parasal güce, silaha ve askeri eğitime ihtiyacı vardır. Ancak bunlar olursa siyaseten daha güçlü olabilirler.  Ankara, bu konuda daha etkin rol oynamalıdır.

Türkmenler arasına nifak sokarak Şii-Sünni çatışması çıkarmak, en sıkıntılı konulardan biridir. Türkiye, sorunlu Türkmen aşiretleri arasında anlaşma sağlamalıdır.  Şii Türkmenleri İran’ın, Sünni Türkmenleri de Sünni Araplar ve Kürtlerin insafına bırakmamalıdır. Türkmenleri mezhepsel olarak ayırmadan bir bütün halinde desteklemelidir. Türkiye’nin bekası açısından da bu destek önemlidir.
Irak’ta,  her etnik unsurun arkasında destekleyen ülke veya ülkeler vardır. Ancak Irak Türklerinin(Türkmenlerinin) Türkiye’den başka kimsesi yoktur.

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü internet sitesinde yer alan yazılar, sadece yazarlarının görüş ve değerlendirmelerini yansıtmakta olup, bunların sitemizde yayınlanması, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü tarafından tümüyle veya kısmen benimsendikleri veya ‘Enstitünün’ kurumsal görüşünü yansıttıkları şeklinde alınamaz.


[i] Sözcü, Turgut Erat, “Türkmenlere Kimyasal Saldırı”, 10 Mart 2016.
[ii] “Erşet Salihi: Türkmenlere Soykırım Yapılıyor”, 12 Mart 2016,
http://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/erset-salihi-turkmenlere-soykirim-yapiliyor-1133799/.
[iii] Salihi: Irak'ta 200 bin Türkmen aile göç ettirildi”28 Temmuz 2015,
http://www.aljazeera.com.tr/haber/salihi-irakta-200-bin-turkmen-aile-goc-ettirildi
[iv].“Telafer'in Sessiz Sürgünleri”,Can Hasasu, 5 Mar 2015, http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/telaferin-sessiz-surgunleri
[v] Yeni Şafak, 21 Ağustos 2016.
[vi] “Tuzhurmatu Sokak Sokak Bölünüyor”10 Mart 2016,
http://www.gazetevatan.com/tuzhurmatu-sokak-sokak-bolunuyor-923270-dunya/,
[vii] “ Barzani, Bağımsızlık İçin Hendek Kazıyor ”,12 Ocak 2016,
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/barzani-bagimsizlik-icin-hendek-kaziyor-128962h.htm


http://www.21yyte.org/tr/arastirma/orta-dogu-ve-afrika-arastirmalari-merkezi/2016/03/23/8430/irak-turkmen-cephesi-baskani-ersat-salihinin-hakli-haykirislari-ve-turkiyenin-tutumu