BM-İran Anlaşmasının Küresel ve bölgesel etkileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BM-İran Anlaşmasının Küresel ve bölgesel etkileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2019 Perşembe

BM-İran Anlaşmasının Küresel ve bölgesel etkileri

BM-İran Anlaşmasının Küresel ve bölgesel etkileri




Armağan KULOĞLU
oakuloglu@gmail.com 
30 Kasım 2013


Cenevre’de BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin İngiltere ve Fransa’ya ilave olarak Almanya’nın da katılımıyla oluşan altı ülkeyle İran arasındaki, İran’ın nükleer çalışmalarının kontrol altına alınmasına ilişkin müzakereler sonucunda beklenen anlaşma sağlanmıştır. Bu anlaşmanın, İran ile Batı arasındaki ilişkileri, sınırlı da olsa, iyileştirmenin yanında, bölgesel dengeler açısından da önemli anlamlar taşıdığı ve sonuçlar getireceği düşünülmektedir. Doğal olarak bu durumdan Türkiye’nin de etkileneceği beklenmektedir.***Cenevre’de sağlanan mutabakat, İran’ın nükleer programını barışçıl amaçlarla ve kontrollü olarak yürütebilmesine imkân verirken, nükleer silah elde etme ihtimalini oldukça düşürmektedir. Bu durum nükleer silah tehdidini ortadan kaldıracağından bölgedeki güvenlik endişesini de azaltmış olacaktır.İran krizinin görüşmeler yoluyla çözümlenmesi, Suriye konusunun da benzer şekilde çözülmesine örnek teşkil edebileceği beklentisini yaratmıştır.İran’ın müzakerelerde muhatap aldığı ülkelerin çapı dikkate alındığında ve müzakereden elde edilen sonuçlara bakıldığında, İran’ın bölgede zaten var olan etkisinin daha da artacağı düşünülmektedir. Bu durum, başta Suriye, Irak, hatta Lübnan olmak üzere Orta Doğu’daki birçok sorunun çözümünde İran’ın önemli rol oynayacağını göstermektedir.ABD’nin de, Orta Doğu’da dengelerin değişmesi gerektiğini düşündüğünü ve bunun sonucunda bölgedeki tek müttefikinin Suudi Arabistan olmasının sakıncalı bir durum yarattığını, İran olmadan Suriye ve Lübnan krizinin çözümlenemeyeceğini, Irak’ta da istikrarın sağlanamayacağını hesapladığı değerlendirilmektedir.ABD’nin bu yaklaşımının, ağırlık merkezini Orta Doğu’dan Asya-Pasifik’e kaydırarak Çin’i çevrelemek ve baskı altına almak düşüncesinden kaynaklandığı anlaşılmakta, ancak bunu da Orta Doğu’da kontrolü kaybetmeden gerçekleştirmeye çalıştığı kıymetlendirilmektedir. Bunu, Suriye konusunda olduğu gibi İran konusunda da, BM kapsamında Rusya’yla işbirliğine gitmesinden anlamak mümkündür.Batı’nın, özellikle ABD’nin, İran’la iyi ilişkiler içine girmesinin, İsrail’i tedirgin ettiği de bilinen ve beklenen bir gerçektir.Suriye konusunda Cenevre’de yapılması düşünülen görüşmelerin, nükleer program mutabakatının hemen ardından 22 Ocak 2014’te yapılmasının kararlaştırılması ve İran’ın, davet edilmesi halinde bu görüşmelere katılacağını beyan etmesi, Suriye yönetiminin de Cenevre’deki görüşmelere katılma kararı alması, gelinen aşama açısından önemli gelişmeler olarak mütalaa edilmektedir.Diğer taraftan Suriye’deki çözümün Esad’sız değil, yönetimden makul kişilerin de katılımıyla oluşturulacak geniş tabanlı bir hükümet kurulmasıyla, bu hükümetin seçime gitmesi ve Esad’ın seçim yoluyla yönetimden uzaklaşmasının yolunun açılmasıyla mümkün olabileceği de konuşulmaktadır. Suriye konusundaki bu gelişmelere, İran konusunda alınan olumlu sonucun sebep olduğu düşünülebilir.***İran konusunda varılan mutabakatın bölgesel güvenlik açısından yaratacağı olumlu sonuçların, Türkiye açısından da olumlu gelişmelere olanak sağlayacağı değerlendirilmektedir.İran üzerindeki ekonomik yaptırımların azalması, Türkiye için de ticari bir rahatlama ve yeni yatırım imkânları ortaya çıkaracağı beklenmektedir. 
Ancak bölgede İran etkisinin artması, Türkiye’nin etkisinin sınırlanmasını da beraberinde getirecektir. Türkiye’nin, Suriye ve Mısır’da  “Müslüman Kardeşler 
destekçisi”  olarak algılanan politikalarının bölgeden ve uluslararası diğer çevrelerden daha fazla tepki çekmeye başlayacağı düşünülmektedir. 
Türkiye’nin önce İsrail, sonra Suriye ve en son olarak da Mısır’la olan ilişkilerinin sertleşmesinin, buna karşılık İran’ın uluslararası ortamdaki yumuşama 
görüntüsü veren tutumunun, Türkiye açısından olumsuzluklar yaratabileceği hesaplanmaktadır.Görüldüğü üzere Orta Doğu’da dengeler yeniden oluşmaktadır. 

Türkiye’nin küresel ve bölgesel politikalarını yeniden gözden geçirmesinde, özellikle ideolojik ve duygusallıktan uzak, tamamen ulusal çıkarlara dayanan 
politikalar üretmesinde ve uygulamasında yarar görülmektedir. 


Kaynak Yeniçağ: 
BM-İran anlaşmasının küresel ve bölgesel etkileri - 
Armağan KULOĞLU 


https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bm-iran-anlasmasinin-kuresel-ve-bolgesel-etkileri-28936yy.htm


***