Bütün zamanların etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bütün zamanların etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2017 Salı

Bütün zamanların en mütevazi emperyalistleri!

Bütün zamanların en Mütevazi Emperyalistleri!



Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU: 

​Ben ikna oldum;

İYİ Parti kesinlikle bir emperyalizm projesi!

Sinsi mi sinsi bir küresel tuzak!

Evlerden ırak!

Kendisini "ülkücü", "milliyetçi", "vatansever", "cumhuriyetçi", "Atatürkçü", "sosyal demokrat" gibi değişik sıfatlarla ama en nihayetinde "millî" olarak tanımlayan onca insanı, avuç içi kadar salona tıkıştırıp da "buhar" haline getirmek suretiyle yok etmeyi başka hangi üst akıl planlayabilirdi ki!

İşin vahimi;

Salonu nefes alınamaz kılan ter oranına, insanların şıpır şıpır erime noktasına ulaşma hızına bakınca, neredeyse de becerecekti!

Şaka bir yana, ben böyle "sermaye partisi" görmedim hayatımda;

Toplantı yapacak salon bulamadılar koca Ankara'da!

Tıpkı referandum sürecinde olduğu gibi yine CHP'li Yenimahalle Belediyesi "demokratik" bir tavır sergiledi de, "kendinden olmayanın ifade hakkı"nı engellemedi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin kullanımına izin verdi.

Ha, bu "mağduriyet" de "üst aklın" oyununun bir parçası derseniz eğer, siyaset tarihinin bilinen en klişe yöntemini kullanıp da sonuç alırlarsa şapka çıkarmak lazım ona da!

Ha bir de sormak lazım tabii:

Her alanda, her anlamda, kurgu değil, analarından emdikleri süt burunlarından getirilene kadar mağdur edildikleri halde, diğer muhalefet partileri niye bugüne kadar bu en kolay yola başvurup da iktidarın en önemli kozunu elinden almayı denemediler ki!

Kim bağladı ellerini!

Onlar yapabilseydi de yeni bir parti ihtiyacı zuhur etmeseydi...

*

Profesyonel siyasetçi

*

Seversiniz sevmezsiniz, benimsersiniz benimsemezsiniz, size hitap eder etmez; bütün bu duygu, his vs. durumlarından bağımsız olarak yıllardır tespitim aynı Meral Akşener'le ilgili:

Profesyonel siyasetçi.

Türkiye'de, siyaseti profesyonel normlarda yapabilen, daha doğrusu siyaseti "hayatı", "yaşam tarzı" haline getirebilen çok az insandan biri. Ve ustaca yerine getiriyor bunun gereklerini; ki kolay şey değil, sabır lazım, öfke kontrolü lazım, soğukkanlılık lazım, kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyebilmek veya tam tersi, kızılcık şerbeti içerken kan kusuyormuş gibi yapabilmek lazım... Hepsinden önemlisi direnç lazım, hem zihnen hem bedenen dinç olmak lazım.

Minicik, alelade bir detaymış gibi görünebilir ama aylardır, zaman zaman da çileden çıkarıcı olduğunu tahmin etmenin hiç zor olmadığı bir istişare sürecinden, kulislerden, pazarlıklardan, nazı-niyaz hazmetmelerden filan sonra, son gün, son gece yarısına kadar devam eden bir "listeye son dokunuş", "ad", "amblem" uzlaşmasını takiben, sabahın köründe toplumun karşısına göz torbaları sarkmamış, ağzı-burnu kaymamış, son derece bakımlı, amiyane tabirle "janti" halde çıkabilmek bile başlı başına adanmışlık gerektiren bir iş. Hele de bir kadın için.

Kendinizden pay biçin, merdivenleri birer ikişer zıplayarak çıkıp sahnede oradan oraya koşacak kaç babaanne var çevrenizde?

*

"İYİ"nin kötüsü...

İYİ Parti adının en kötü tarafı şu ki...

"Nasılsın" sorusuna "iyiyim" demeyi...

"İyi günler" dilemeyi...

"İyi geceler" dilemeyi...

Partizanlık alameti sayıp sövme potansiyeline sahip "güruh" yüzünden, mimlenmekten korkan bir kesim, alternatif/garip/zorlama bir lügat geliştirmek durumunda kalacak günlük konuşmalarında!

O kadar da olmaz demeyin;

16 Nisan'dan önce "hayırlı/hayırlısı" ifadelerinden nasıl kaçınıldığına, bu yüzden ne başların yandığına hep birlikte şahit olmadık mı!

*

Bazı "iyi" laflar

 "Kupon beyinler kupon arazilerden daha kıymetlidir..."

"Devletin dini, adalettir..."

*

Gelenekçiler-yenilikçiler

İYİ Parti'nin kurucularını daha başka birçok eksende sınıflandırmak mümkün de, sadece dünkü tören üzerinden bir değerlendirme yapmak gerekirse;

Yaştan, geldikleri ideolojik kökenden vs. bağımsız olarak bir yeni koşullara ayak uyduranlar, yeni tarzı siyaseti, iletişim dilini kabullenenler, bir de "eski sistem"de ayak direyenler var anladığım kadarıyla...

Ve onlar, çok dikkatle incelemeyenler fark etmemiştir bile belki ama dünkü törenin "imaj bütünlüğü"nü bir miktar bozdular.

Nasıl mı?

Bir "selfi/özçekim geçidi" şeklinde sunulmaya başlanan "kurucular kurulu" portreleri, "makam fotosu" yahut "vesikalık"ta direnen "gelenekselciler" yüzünden hedeflediği espriye erişemedi.


***