Türkiye’nin ilk Silah Fabrikatörü: Şakir Zümre
Şakir Zümre’nin girişimcilik serüveni sanayi tarihimizin ibret verici bir öyküsüdür. Türkiye’nin ilk özel silah ve cephane fabrikasını nasıl kurdu? Tarım aletleri üretimine ve sonrasında soba üretimine nasıl yöneldi? ABD’nin silah yardım programı ve Marshall Yardımı’nın etkisi neydi?
HÜSEYİN IRMAK
Yaşı 50’nin üstü olanlar, Şakir Zümre ismini sobalarından dolayı bilir. Çeşitli modellerde üretilen dönemin en kaliteli ve meşhur sobalarıydı bunlar. Şakir Zümre, yakın dönem toplumsal hafızasında sobalarıyla yer alsa da, yakın dönem tarihimizdeki yeri bu kadarla sınırlı değildir.
Zümrezade Ahmet Şakir, aslında ülkemizin ilk silah fabrikatörüdür. İstanbul Haliç’inin Karaağaç mevkiinde I. Dünya Savaşı döneminde ordunun ihtiyacı için silah ve cephane üretimi yapan Tapa Fabrikası’ndan geriye kalan yıkıntıların üzerine 1925 yılında kurduğu fabrika, savunma sanayiinde Türkiye’nin ilk özel sektör fabrikasıydı.
İLK TÜRK MOTORUNU ÜRETTİ
Günümüzde bu yanını pek kimsenin bilmediği Şakir Zümre’nin fabrikasında kadın-erkek çok sayıda işçi çalışıyor, fabrikanın ciddi bir de spor takımı bulunuyor ve bu kadro, uçak bombaları, top mermisi, el bombası, canavar düdüğünden, İş Bankası’nın o meşhur kumbarasına, tarım aletlerinden sobalara kadar yoğun bir üretimin altına imza atıyordu. Şakir Zümre, fabrikasında ilk Türk motorunu da yapmayı başarıyor ve bu başarısı, dönemin İktisat Dergisi’ne “mazot ile müteharrik motor beş beygir kuvvetinde ve 550 derelidir. Araba üzerine bindirilmiş olduğundan köylerimiz için ideal bir enerji kaynağıdır”cümleleriyle yansıyordu.
YUNANİSTAN’A 1.5 MİLYON LİRALIK BOMBA ATTI
Kısa süre içinde Yunanistan, Bulgaristan, Polonya, Mısır, Ürdün, Suriye gibi çeşitli ülkelere ihracata başlayan Şakir Zümre Silah Fabrikası’nın Yunanistan’a sattığı mühimmat “Harp Sanayiimizin Büyük Bir Zaferi. Yunanistan bizden 1,5 milyon liralık bomba satın alıyor” başlığıyla gazetelere haber oluyordu.
Personel sayısı II. Dünya Savaşı döneminde zaman zaman iki bin kişiye kadar çıkan ve çok önemli hizmetlerde de bulunan fabrika, savaş sonrası döneminde Amerikan hükümeti tarafından başlatılan “silah yardımı” nedeniyle silah ve cephane üretimine son vermek zorunda kalır. Tarım aletleri üretimine yönelen fabrikayı bu defa da Marshall Yardımı vurur. Bu yardım çerçevesinde bol miktarda tarım aletleri ithal edilir ve Şakir Zümre yaptığı yatırımdan büyük zarar görür.
KUZİNE SOBASIYLA MEŞHUR
Fabrikasını ayakta tutma mücadelesine giren Şakir Zümre, bu defa pik malzemeden sıhhi tesisat ve elektrik kofraları üretmeye başlar. İş Bankası kumbaraları yapar. Toplumsal hafızamızda yer eden soba üretimini de bu dönemde ağırlık verilir. Bölgelerin ihtiyaçlarına göre farklı biçimlere sahip olan sobalar, Zonguldak, Zümre, Ağaçlı, Alman, Çiftlik ve Köylü isimli modellere sahiptir. Kuzine sobası da çok meşhurdur.
1970 YILINDA KAPANDI
İşletmesini 1946 yılında anonim şirket haline çeviren Şakir Zümre, hükümetin gerekli desteği göstermediğini söylemektedir. Çeşitli yerlerde ifade ettiği bu konudaki görüşlerini 1949 yılında Ticaret Bakanı’nın da katıldığı bir toplantıda onun yüzüne de söyler.
II. Dünya Savaşı sonrası ülkede oluşan siyasal koşullarda hareket alanı giderek daralan ve ayakta kalma mücadelesi vererek yaşayan fabrika, Şakir Zümre’nin 16 Haziran 1966’da vefatıyla son aşamaya gelir. Ve 1970’li yıllarda kapanır.
Sanayi tarihimizde önemli bir yeri bulunan ve mutlaka incelenmesi gereken Şakir Zümre, anılarını ayrıntılı biçimde yazmamış biridir. Yaşadıkları, tanık olduğu önemli olaylar bugüne kadar hiç araştırılmamış bir isimdir.
13 YIL EVRAK-I METRUKEYİ TOPLADI
Zümrezade Şakir Bey olarak Sofya’da başlayan macerası; ilk olarak, sanayi tarihi araştırmacısı koleksiyoner-yazar Atilla Oral tarafından ele alındı. Oral, araştırmasına 13 yıl önce sahaflara düşen çok sayıda Şakir Zümre evrakını görerek başladı. Çeşitli yerlerde dağınık olarak rastladığı ve hemen satın alıp toplamaya başladığı evrak-ı metrukenin nereden piyasaya düştüğünü de merak etti. Şakir Zümre’nin ikinci eşi Ataca Zümre’nin vefat etmesi üzerine oturduğu evin varisler tarafından boşaltılmasıydı neden. Evdeki bazı mobilya ve eşyalar eskicilere verilmiş, belge ve fotoğraflar da böylece eskicilere gelmiş, buradan çeşitli sahaflarca satın alınarak dağılmıştı. Dağılanların peşine düşen Atilla Oral, tam 13 yılda bunları bir araya toplayabildi. Derlediklerini bir kitaba konu etmek üzere çalışma başlatınca Şakir Zümre’nin kimi aile bireyleri de tanışır. Onlardan yeni bilgiler edinir ve kendinden olmayan bazı belgeleri sorar, aile soyağacı bilgisine ulaşır.
GÖLGEDE KALANLARI ÖĞRENMEK İÇİN…
Böylece ilk baskısını Ocak 2012’de yaptığı “Türk Savunma Sanayii’nde Öncü İlk Türk Girişimcisi... İlk Silah Fabrikatörü Şakir Zümre” isimli eserini Demkar Yayınevi’nden çıkarır. Kuşe kağıdına toplam 272 sayfa olarak çıkan kitap, oğlu Devrim Oral tarafından yapılmış güzel tasarım ile rahat okunabilen sıcak bir çalışma olarak okuyucusuyla buluşmuş.
Sanayi tarihimizin ibret verici bir öyküsünü daha öğrenmek, tarihimizin gölgede kalan ya da bırakılan yanlarına zihninizde ışık tutmak istiyorsanız bu kitabı mutlaka edinmeli ve okumalısınız. Gerek zengin görseli gerekse özenle hazırlanmış metniyle önemli bir kaynak kitap olduğuna emin olabilirsiniz.
TARİHE IŞIK TUTAN ARAŞTIRMALAR
Atilla Oral’ın bu alanda yaptığı tüm çalışmaları takip etmenizi de salık vermek zorundayım. Çünkü Oral, yakın dönem tarihimiz açısından önemli konuları kitaplarına konu ediniyor. Atatürk’ün Tarih Kurumu tarafından sansürlenen mektubunu yazdığı kitabı, İstanbul İşgal Komutanı General Harington’u ve anılarını incelediği kitabı, Balkan Savaşı’nı cepheden gün gün fotoğraflayan ve bunları 1912’de Londra’da yayınlayan Herbert F. Baldwin’in kitabının Türkçe’ye çevrilerek yaptığı baskısı gibi önemli çalışmaların yanı sıra Enver Paşa’nın kardeşi, silah fabrikatörü Nuri Dilligil’in mercek altına aldığı kitabı, Kazım Özalp ve Selim Sırrı Paşa monografileri de ihmal edilecek kitaplar değil.
ŞAKİR ZÜMRE’NİN HAYATI ROMAN
Şakir Zümre’nin 1885’de Varna’da doğumu, Cenevre Lisesi ve Cenevre Hukuk Fakültesi’ndeki eğitiminden, dönemin Bulgaristan’ına, Şakir Bey’in Bulgaristan Parlamentosu’ndaki mebusluğuna, Atatürk ile tanışması ve geliştirdiği dostluğa, Türkiye’ye yerleşimi, dönemin ekonomik modasına uyup ithalatçılık ve komisyonculuk yapmak yerine ağır sanayi üretimine yönelmesine, Cumhuriyetin güçlü ismi Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ile akraba olmasına rağmen bu ilişkiyi hiç kullanmaması ve ölümüne kadar nasıl bir macera yaşadığına kadar her şeyi somut bilgi ve belgeye dayalı olarak okumak istiyorsanız, görsel malzemeyle oldukça zenginleştirilmiş bu keyifli ama bir o kadar da hüzün veren çalışmayı edinmelisiniz. Yukarıda Şakir Zümre fabrikası ile ilgili aktardığım tüm bilgiler, bu sayfalarda size sunduğumuz tüm görseller bu çalışmadan size aktarılmıştır. Atilla Oral’a teşekkürlerimle.
….
Görseller, kitap kapağı ve kupürlerin hepsi Atilla Oral Arşivi’nden alınmıştır.