ŞAŞIRMAZ HALİME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ŞAŞIRMAZ HALİME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2018 Pazar

ÖCALAN ÖZGÜR; BİZ HAPİSTEYKEN EN ÇOK BU ŞAŞIRMAZ HALİME ÜZÜLÜYORUM

ÖCALAN ÖZGÜR; BİZ HAPİSTEYKEN EN ÇOK BU ŞAŞIRMAZ HALİME ÜZÜLÜYORUM


 Behiç Gürcihan.,
2005-05-26

Bir gözüm televizyonda dergileri okuyorum...

Elim Gayri-ihtiyari tuşa basınca; izlemekte olduğum KanalTürk'ten bir sonraki kanala atlıyor ve karşımda Kanal D'deki Genç Bakış programı..

Kamera konuşmacının bulunduğu sahnenin önündeki büyük Genç Bakış yazısının üzerinden dışa doğru açı genişletiyor (zoom out) ve kadraja önce izleyici konumundaki öğrenciler...ve sonra sahneye konulan ihtişamlı koltuğa kurulmuş; 28 Şubat sürecini anlatan Süleyman Demirel geliyor...

Genç Bakış..
Süleyman Demirel...
(Sürekli tekrarlayıp, üzerinizdeki etkisini arttırabilirsiniz)

Dünyanın en "extreme sporu" olan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığını yıllardır yapmakta olan insanlarda görülen; en garip olayları bile sıradan bulma hastalığından müzdarip olduğumdan olsa gerek bu sahneye pek aldırış etmeden tekrar dergilerdeki yazılara dönüyorum...
Zamanında Hürriyet gazetesinden Yener Süsoy'a verdiği bir demeçte; "76 yaşında yolun yarısındayım, daha çok hizmet edeceğim" cümlesini okuduğumda yüreğimi ağzıma getiren Demirel'in; karşısında bulduğu "mülayim gençler" topluluğuna;

28 Şubat'ın darbe olmadığını anlatmaya çalışması nedense pek ilgimi çekmiyor.
Dergi sayfalarında dolaşıyorum;  Liberal Düşünce Topluluğu'nun başkanı Atilla Yayla; Aksiyon'daki röportajında 

"AB çok da matah bir şey değil. Bir ülkenin Merkeziyetleşmesi kötüye gidiyor demektir. Brüksel'de bir bürokrasi imparatorluğu inşa ediliyor. 

Demokratik Zaafları var. Karar süreçlerindeki etkisi ulusal demokrasilerden daha az"diye yakınıyor.

"Liberal" geçinen "liboş" sıfatlıları bir cümle ile ofsayta düşürüyor..

Tabi kendisinin Açık Toplum Enstitüsü'nden (Soros) veya Alman Devleti'nin organı Frederick Nauman Vakfı ile beraber yaptığı çalışmalardaki çelişkiyi "bazı problemler de yok değil" şeklinde itiraf etmiyor da değil...

Aksiyon'u bir kenara koyup; 

Fethullah'ın itirafçısı Nurettin Veren'i kadrosuna dahil etmekle övünen Aydınlık'ın; 

Şenkal Atasagun'a bağlı MİT kadrolarının; cezaevinde ziyaret edip; "Seni Sedat Peker'in Yerine Geçirelim" teklifini götürdükleri ve bu teklifi redden Yakup Süt isimli Ankara'lı mafya babasını cilalayan haberini okuyorum. 

"Cezası bittiği halde salıverilmeyen" ve "kardeşinin işlediği bir cinayet yüzünden hapis yatan" Yakup Süt'ün; Şenkal Atasagun yüzünden hapisten salı verilmediğinin altını çizen Aydınlık; askeri kaynaklara dayandırdığı bir başka haberinde, 

Atasagun ve ekibinin Orta Asya operasyonlarında "Türk Devletine" rağmen CIA ile aktif rol almasının Türkiye'nin ulusal çıkarları ile gittikçe çelişmesinin, bu ekibin ipinin çekilmesini tetiklediğini kamuoyuna duyuruyor. 

Herhangi bir Alman vatandaşının kendi istihbarat örgütü içindeki ve dışındaki klikler arasındaki güç savaşını; hapishanede iş teklif edilen mafya babalarının isimlerine kadar varan ayrıntıları da içerecek şekilde okuduğu takdirde gözlerinin yuvasından fırlayacağı bu haberleri; 

Yıllardır Türk vatandaşı olmanın getirdiği tecrübe ile; 

Ayşe Arman'ın gerdek gecesi anıları ve Ertuğrul Özkök'ün şarap manzumeleri tadında okumaya devam ediyor ve ülkemin geldiği demokrasi seviyesi ile gurur duyuyorum...
Köşelere serpiştirilmiş bir kaç şehit haberi var...
Rakamlara bakıyorum...bir de demeçlere...
Hepsi tanıdık geliyor...
Hurşit Paşamızın cenaze töreninde; "İnsan hakları savunucuları nerede" şeklindeki çıkışı var bir kaç yerde...
"Egemenlik devretmekten yana" olanların parsellediği sayfalarda Papazefendi'nin şeriat mahkemesi kadar yerbulmuyor ama olsun...

İmralı'da bir kurşunla işi bitirmeyip; 

"Sadık müttefikleri" ve "sadık üyesi" oldukları ABD ve NATO istiyor diye besledikleri Öcalan'ın "örgüt yönetmesinden" bu noktada şikayetçi olanların bu çıkışları artık ne kulağa, ne akla, ne vicdana inandırıcı geliyor. 

Üzerinde üniforması ile Türk askerine servis yaptırdıkları APO kod adlı terörist ; özel diyeti ile beslenip, hapishaneden örgüt yönetirken; 
Emin Çölaşan'ın Öcalan'la ilgili sorusuna

" Öcalan Palazlandı, Moral kazandı. Mesajlarını özgürce verebildiğini anlayınca yön değiştirdi. Şimdi ensemizde AB baskısı ile hiç bir şey yapamıyoruz.Ayrıca bu konuda devletin ilgili birimleri arasında büyük bir boşluk ve iletişim kopukluğu var. Kimse ne yapılacağını bilmiyor ve ilgili makamlar olanı biteni seyretmekle yetiniyoruz"şeklinde cevap veren "en üst düzeyde yetkili" beni yine hiç şaşırtmıyor. 

Ne de olsa; bir kaç gün önce Devletin televizyonuna çıkıp kadrolu AB vakan üvistlerinden birinin karşısına oturtulan ve " Vatan Hainliği" ile yargılanan kürtçü Orhan Doğan; gözümün içine baka baka; " Dağdaki silahlı kuvvetlerimiz" demiş. 
" Dağdaki silahlı kuvvetinden" sözeden başı koparmayan devletin; 
Öcalan İmralı'da Sefa Sürerken; kendi evlatlarını; PKK ayak takımı ile mücadele için yeniden şehit vermeye başlaması, ondan sonra da onların cenaze töreninde ağıt yakması kürtçü Orhan Doğan'ın şu tespitine haklılık kazandırıyor maalesef. 

Diyor ki bu kadrolu; Expres'in son sayısında, son günlerde tırmanan olaylarla ilgili ; Sanırım derin devlet; kontrollü, stratejik bir gerilim konseptini yaşama geçirdi. Bu konseptin öncelikli nedeni şu olabilir : Sayın Öcalan'ın 
ikinci kez yargılanmasının önüne geçmek.
Öcalan'dan "Sayın" diye sözeden bu başları koparacak cesareti kendilerinde bulamayanlar; ondan sonra bir de şikayetçi oluyorlar. 
Evlatlarının geleceği için kendilerini feda etmeyenler; evlatlarının cenaze töreninde ağıt yakıyorlar. 
Öcalan'ın palazlanmasından, cesaretlenmesinden şikayetçi oluyorlar...
Duyan daÖcalan ellerinin altında değil de; 
ABD'de devlet korumasında bir çiftlikte yaşıyor zannedecek...

Demirel'in "Genç Bakış" yazısı ile aynı kadrajda yeraldığı bir Türkiye'de ; 
kendi hapishanesindeki teröristin palazlanıp örgüt yönetmesinden şikayetçi devlet kadroları ile bu devlete hem de devlet televizyonundan meydan okuyan terör ajanlarının aynı kadraja girmesi beni hiç şaşırtmıyor. 
Ben en çok bu şaşırmaz halime üzülüyorum...

Sabahın 5'inde bu yazıyı Noktalarken. 

B.G.

http://acikistihbarat.com/Haberler/6-Yazilar-%C3%96CALAN%20%C3%96ZG%C3%9CR;%20B%C4%B0Z%20HAP%C4%B0STEYKEN%20EN%20%C3%87OK%20BU%20%C5%9EA%C5%9EIRMAZ%20HAL%C4%B0ME%20%C3%9CZ%C3%9CL%C3%9CYORUM%20-%20Behi%C3%A7%20G%C3%BCrcihan-6


***