ÜMİT ZİLELİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÜMİT ZİLELİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2017 Salı

Liboşların Guru’su

Liboşların Guru*’su



ÜMİT ZİLELİ: 


*GURU: Mürşit, üstat, spirütüel (ruhsal) öğretmen…

Önce asrın liderimizin AKP Grup Toplantısı'nda söylediklerine bakalım:
-Başkonsolosluktan çıkanla (ABD görevlisi Metin Topuz) STK mensubu dedikleri, Türkiye'nin Kızıl
Soros'u dedikleri kişinin bağlantıları çıkıyor ortaya. Taksim olaylarının (Gezi) arkasında bakıyorsunuz aynı kişi var. Belli yerlere ciddi manada kaynak aktarımının arkasında bunları görüyorsunuz…
AKP'li Cumhurbaşkanı'nın sözünü ettiği, okkalı şekilde suçladığı Kişi Osman Kavala!..
19 Ekim'den bu yana gözaltında… Önce dosyasına gizlilik kararı kondu. Daha sonra anladık ki FETÖ'den dolayı alınmış!.. Hâlbuki AKP Genel Başkanı'nın suçlamaları çok daha geniş bir alanı işaret ediyor!..


Peki kim bu Osman Kavala?.. Fransa doğumlu… İstanbul Robert Kolej ve Manchester Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden mezun. Türk-Yunan İş Konseyi, Güneydoğu Avrupa'da Demokrasi Merkezi, Türk-Polonya İş Konseyi gibi çeşitli kuruluşların yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu. Pek ünlü şahsiyetlerin üyesi bulunduğu TESEV Yönetim Kurulu'nda yer alan Kavala, Açık Toplum Enstitüsü'nde Danışma Kurulu üyesi ve Helsinki Yurttaşlar Derneği üyesi…
-Kısacası epey aktif bir işadamı!..

SOROS'UN HER GİRİŞİMİNDE MEVCUT!..


Özellikle son üç kurumu gördüğünüzde, Osman Bey'in uluslararası spekülatör George Soros'la gerçekten gayet iyi tanıştığını hemen anlayıveriyorsunuz!..
Ben yetinmedim, kendi çapımda araştırdım, bazı önemli kaynaklarla konuştum; öncelikle Kavala'nın kendisinin de Soros misali bir “dolar milyarderi” olduğunu öğrendim. Türkiye'nin cep telefonuyla tanıştığı sıralarda kurulan KVK'nın bir harfi onun soyadını simgeliyordu.. Diğer harfler ise Murat Vargı ve Mehmet Emin Karamehmet'in soyadlarının baş harfiydi!..
Kendisine yakıştırılan “Solcu” benzetmesini ise yadırgadığımı ifade etmeliyim; Şayet “solcu artıklarından”, “Ben de eskiden solcuydum” diyen, “Yetmez ama Evet” cilerden, söz ediliyorsa olabilir… Çünkü Kavala denilince nedense akla hemen, bir zamanlar iktidara “paydaş” olmakla övünen, cansiperane destek veren, kullanım tarihleri geçince de tarihin çöplüğüne defedilen liberal etiketli dönekler geliveriyor. Şu sıralar çoğu ortalıkta yok, ne bir ses ne bir nefes!.. Ancak şaşaalı zamanlarda bu tiplere büyük destek olduğu, yazdıkları “kitap” formundaki şeylere finansör olduğu, maddi ve manevi desteğini esirgemediği anlatılıyor… Hatta çok sevdiğim, saygı duyduğum bir kaynağım, Kavala'yı şu sözcüklerle tarif etti:


-Liboşların Guru'su!..Ancak, iş gelip FETÖ üyeliğine dayanınca, anlatılanlar da değişiyor… Konuştuğum hiç kimse Osman Kavala'nın Fetullah Gülen'le işbirliği yapacağına, hele hele cemaat mensubu olabileceğine ihtimal vermiyor!.. Hele muhterem yandaş medyanın ve tabii liberal, eski solcu döneklerin kumpas yıllarında insanlara nasıl çamur sıvadığını bilenlerin ortak görüşü ise şöyle:
-Yoğurdu üfleyerek yiyelim!..

“ DARBECİLERE KARŞI SOROS'LA KOL KOLA!”

Pekii, ben hayatımda bir kez bile yüzünü görmediğim “Türkiye'nin Soros'u” sıfatlı Osman Kavala'yla ilgili bu yazıyı niçin kaleme aldım?..
Bir zamanların sıkı devrimcisi, günümüzün “liberal dehası” Hasan Cemal'in bir yandan kahkaha atarak, diğer yandan gerçekten üzülerek okuduğum yazısı nedeniyle!.. Önce yazısının başlığını paylaşayım:
-Darbecilere karşı Soros'la kol kola Erdoğan'ın bugün geldiği nokta!..
Bahsettiği bizim “Soros” değil tabii; uluslararası spekülatör, Rotschild'lerin has adamı olduğu kitaplara konu olmuş George Soros!.. Cemal, taa 2003 yılı meşhur Davos buluşmalarına uzanıyor, Soros'la Erdoğan'ın birlikte yemek yedikleri anı anlatıyordu. Anlatım nefisti doğrusu:


“Erdoğan-Gül ikilisi AB yolunda kararlılıkla yürüyordu… Bu hedefi boşa çıkarmak isteyen Ankara'daki darbeciler “Sarıkız, Ay ışığı” gibi isimlerle ve de asker-sivil işbirliği ile darbe tertiplerini derinleştiriyorlardı… Erdoğan-Gül ikilisi bu tertiplerin farkındaydı ve darbecileri etkisiz kılmak ve AB yolunda ilerlemek için yoğun bir çaba içindelerdi…”


Şahane değil mi! AB yolunda nereye ulaştığımız ortada! Haa, şu yukarıdaki satırlar “Kumpas alçaklıklarının” iddianamelerinden aşırma gibi durmuyor mu, ne dersiniz?!..
Neyse işte fotoğraftaki o yemekte zamanımızın AKP'li Cumhurbaşkanı, muhatabı Soros'a aynen şöyle sesleniyordu:
-Türkiye'nin açık toplumu biziz, bizi destekleyin!..
O Soros ki; Gürcistan'da, Kosova'da, Arap Baharı'nda “renkli devrim” adı altında darbeleri, kaosları örgütlemiş, kamyon dolusu rüşvetleri dağıtmış, kendi desteklediği “tüccar-siyasetçi” tayfasını en yüksek makamlara oturtmuş olan kişiydi!.. “Bizi destekleyin” diye ricacı olunan Soros Türkiye'ye geldiğinde, şu sözleriyle Türkiye'ye ne pay biçildiğini, nerede olması gerektiğini gözümüze sokan kişiydi:
-En iyi ihraç malınız Mehmetçiktir!..
Hasan Cemal, o gün Soros'la kol kola olduğunu fotoğrafıyla anlattığına göre, demek ki bir zamanlar araları pek bir iyiymiş… Soros'un Türkiye'de kurdurduğu “Açık Toplum Enstitüsü”, “TESEV” gibi kuruluşlardan, Sabancı gibi, Bilgi gibi güzide üniversitelerimize yakın ilgisinden, yaptığı cömert yardımlardan belliydi zaten!.. Şimdi hatırladım; Soros kuruluşlarının başkanlığını yapan Mehmet Barlas'ın kayınbiraderi Can Paker'e ne oldu acaba? Nedense hiç ortalarda görünmüyor da!..
Hasan Cemal darbecilere karşı bu “devrimci işbirliğinin!” bitmesine, Erdoğan'ın bölge ülkelerine yanaşıp AB ve ABD'yle arasının bozulmasına pek üzülmüş haliyle… Öfkelenmiş de tabii, şu öngörüde bulunmuş:
-Sonu çıkmaz olan bir sokaktasınız!İnsan, acı acı gülüp, sonra da sormadan edemiyor:
-Aynaya bakın lütfen, neredeydiniz, şimdi neredesiniz!..


***

28 Mart 2015 Cumartesi

AKP-CHP KOALİSYONUNUN CAN SİMİDİ: 'KEMAL DERVİŞ'






AKP-CHP KOALİSYONUNUN CAN SİMİDİ: 'KEMAL DERVİŞ'




Daha, “Büyük Atak: AKP-CHP Koalisyonu” başlıklı yazımın mürekkebi kurumadan...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş ile parti genel merkezinde buluştu. Derviş’e önce milletvekilliği teklifi yaptı. Derviş, milletvekili değil, bakan olmak istediğini söyleyince, “Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı” görevini teklif etti. Derviş de bu görevi üstlenmeyi kabul etti!..

Şimdi, filmi biraz geriye saralım; Diyarbakır’daki meşhur Nevruz kutlaması öncesinde, “ortada fol yok, yumurta yok” iken ortalığa dökülen Kemal Derviş, CNN Türk televizyonunda katıldığı programda ne dedi biliyor musunuz?.

-AKP - CHP koalisyonunun çözüm sürecini yürütebileceğini, kendisinin de böyle bir hükümet içinde yer alabileceğini söyledi!..

Ben o yazımda işin “Derviş ayağını” özellikle eksik bırakmış, “Üst Akıl” tarafından görevlendirilen AKP cephesinin bakış açısını yansıtmaya çalışmıştım... Ve yazımın sonunda, CHP tabanının ezici çoğunluğunun böyle bir senaryoya karşı infial içinde olduğunu, ancak YCHP yönetimi konusunda büyük kaygılarım olduğunu belirtmiştim.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sağ olsun, beni yalancı çıkarmadı ve “AKP ile koalisyon” seçeneğini ne denli ciddiye aldıklarını kamuoyuna ilan etmiş oldu... Haa, arkadaşlar ne denli büyük infial yaratacağı bilindiklerinden, son bir kaç gündür AKP-CHP koalisyonunun adını “Geniş Tabanlı Koalisyon” olarak lanse etmeye başladılar. Ancak bu durumu herhalde Derviş’e anlatmayı unutmuş olsalar gerek ki, o bu itirafı hem de ekranda yaptı!..

-Yazımın ardından beni hayalci olmakla, CHP’yi bölmeye çalışmakla suçlayan, iyi niyetlerinden asla şüphe etmediğim partili yurtseverlerin dikkatine sunarım!..

* * *

Pekii, Kemal Derviş kim?..

DSP-MHP-ANAP koalisyonun “ekonomiden sorumlu devlet bakanı” olarak Dünya Bankası’ndan paraşütle Ankara’ya indirilen Derviş için, Başbakan Ecevit, “biz getirdik” derken, Dünya Bankası Başkanı Wolfovitz gayet pervasızca, “biz gönderdik” demişti!..

Derviş, “15 günde 115 yasa” sloganıyla, ABD ve AB’nin dayattığı tüm yasaları Meclis’ten geçirdi. Yıllar sonra 2004 AB raporunda ifadesini bulacağı gibi, Türkiye’yi “kalın zincirlerle” Batı’ya bağladı. Halka tüm acı reçeteler dayatıldıktan sonra, “ Türkiye’ye yeni bir senaryo lazım” diyerek, daha 2,5 yıl zamanı olan koalisyonun sona ermesinde ve AKP’nin iktidara gelmesinde başrolü üstlendikten sonra Birleşmiş Milletler’in 2. adamlığına terfi ederek çekti gitti... Giderken de ülkenin birinci partisi DSP’nin, MHP’nin, ANAP’ın hatta DYP’nin silinip gitmesini, yalnızca 14 ay önce kurulan AKP’nin iktidar olmasını garantiye alarak gitti!..

AKP iktidarı, kurallarını onun çizdiği, çokuluslu şirketlere teslim anlamına gelen ekonomi politikasından bir milim dahi sapmadı. “Derviş Ekonomisi” diyebileceğimiz bu sistemin uygulanması sonucu Türkiye bugün 800 milyar doları bulan iç ve dış borcu, akıl almaz bütçe açıkları ile, üretimden tamamen kopmuş, milli varlıklarını, bankalarını yabancılara peşkeş çekmiş bir ülke konumuna mahkum olmuş durumda... Bugün AKP’nin 2007’ye kadar başarılı ekonomi politikası sürdürdüğünü söyleyen, söyleyebilen CHP gömlekli kimi politikacı ya da ekonomistler, eğer bu sözleri cehalet neticesinde söylemiyorlarsa, halka ve ideolojilerine ağır bir ihanet içindedirler

Vee, 13 yıl sonra, Kemal Derviş, bir kez daha ve terfi etmiş olarak, yani “Ekonomiden Sorumlu Başbakan yardımcısı” olarak dönüyor... Nereye dönüyor?.. Kendisi açıkça itiraf ediyor zaten:

-AKP-CHP koalisyonunda kendisine ayrılan koltuğa oturmaya!..

CHP milletvekilinin gazetesi Yurt’un bugünkü (Cuma) sürmanşeti de kanıttır buna.

* * *

Ancak bu defa görevi yalnızca ekonomiyle sınırlı değil...

Hatta ekonomi ikinci sırada!.. Bu kez öncelik, “çözüm süreci” denilen kumpanyanın CHP’yi de işin içine iyice çekerek başarıya ulaştırılması görevinde!.. Ancak böyle yapılırsa, “çözüm” adı verilen “Büyük Kürdistan” planının başarıya ulaşabileceği öngörülüyor... İkinci görev ise çok açık olarak AKP’yi işlediği büyük günahlardan kurtarma, yapılanların yanına kar kalmasını sağlama görevidir...

Bu planın senaryosunun taa 2009’lara dayandığı, Baykal komplosunun öncelikle bu nedenle kotarıldığı, her atılan adımın öngörülen “proje” uyarınca atıldığı da tabak gibi ortaya çıkıyor, doğal olarak!..

Bu arada, gazete köşelerinde “Kemal Derviş” güzellemeleri yazan, yıkım tüccarını “kurtarıcı” olarak lanse etmeye çalışanların geçmişi ve kimlikleri, ülkenin başına geçirilecek çuvalın ebadı ve derinliği konusunda gayet açık fikir veriyor!..

Şimdi yurtseverlere, özellikle CHP’nin tabanını oluşturan ezici çoğunluğa, Cumhuriyetçilere sesleniyorum:

CHP yönetiminin başarıyı getireceği görünen “Cumhuriyetçi Cephe” ittifakına niçin sırt çevirdiğini, partiden ulusalcı, cumhuriyetçi kişilerin nasıl ayıklandığını daha net görebiliyor musunuz?. Kontenjan ve merkez yoklaması aldatmacası ile listelere kimlerin alındığını gördüğünüz zaman oynanan oyunu çok daha iyi kavrayacağınıza inanıyorum...

Ama bilinsin ki, bu büyük kumpası da geldiği yere iade edecek olan yine bu ülkenin millici, devrimci, ilerici yurtseverleri olacaktır. Türkiye, bu denli ucuz ve alçakça komplolarla köleleştirilebilecek bir ülke değildir...

-Geldikleri gibi gideceklerdir...
https://twitter.com/umit_zileli


ÖZEL  NOTUMDUR;

ECEVİT DÖNEMİ GÖRDÜK ÜLKEYİDE KOALİSYONUNDA ÇATIRDAT TI GİTTİ.. DERS ALAMAYANLARA CAN SİMİDİ OLABİLİR..?

..