19 Aralık 2020 Cumartesi

Demokrat Parti Dönemi Dış Politikasında Genel Hatları., BÖLÜM 2

Demokrat Parti Dönemi Dış Politikasında Genel Hatları., BÖLÜM 2



Sıddık Sami Onar, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Hüseyin Nail Kubalı,
Ragıp Sarıca, Naci Şensoy, Tarık Zafer Tunaya, İsmet Giritli, 1961 Anayasa Çalışması,Muharrem Nuri Bilgi,


   27 Mayıs Darbe Yönetimi ve Türk Dış Politikası

 27 Mayıs Askeri Darbesi


Askeri darbe demokratik süreci kesintiye uğratan, gelişmesinin ve halk içinde yerleşmesini engelleyen hareketlerdir. Darbeler, İnsan hakkı ihlalini neden olan, halkın kendi iradesine dayanarak seçmiş olduğu sivil iradenin iktidarını devreden çıkaran demokrasi dışı hareketlerdir.

Az gelişmiş ve gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerinde, silahlı kuvvetlerin sık sık yönetime müdahalede bulunmaları, demokrasinin gelişim sürecini büyük ölçüde sekteye uğratmış, bu durumda üçüncü dünya ülkelerinin gelişmiş demokratik ülkeler karşısında geride kalmalarına neden olmuştur.52

T.C’ de askeri müdahaleler yolunu açan 27 Mayıs Darbesi’ni gerçekleştiren ordu, sözde “özgürlük ve demokrasiyi getirmek” ve “anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlara son vermek” amacıyla 27 Mayıs sabahı Ülke yönetimine hiçbir şekilde demokratik olmayan yollardan el koymuştur.53

Bu durum 27 Mayıs 1960 Hürriyet Gazetesi manşetine şu şekilde yansımıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri sabaha karşı 3’den itibaren tüm yurtta idareyi eline almış
duruma hakim olmuştur.

Sabah 4.30’dan itibaren Türk radyoları ,kısa fasılalarla İstiklal Marşı çalarak şu
tebliği yayınlamağa başlamışlardır:

Büyük Türk Milleti,Silahlı kuvvetlerimiz bütün yurtta 27 Mayıs saat 3’den itibaren
idareyi ele almış bulunmaktadır.Bütün vatandaşlarımızın ve emniyet kuvvetlerinin silahlı kuvvetlerle yakın iş birliği ile,bu harekat ,hiçbir can kaybı olmadan
başarılmıştır.İstanbul’da ikinci bir tebliğe kadar silahlı kuvvet mensupları hariç,sokağa çıkma yasağı konmuştur.

Vatandaşlarımızın silahlı kuvvetlerin vazifelerini kolaylaştırmaya ve milletçe ümit edilen demokratik rejim tesssüs etmesine yardımcı olmasını rica ederiz”.54
Türk Silahlı Kuvvetleri Yazılı basında 27 Mayıs Darbesi bu şekilde halka duyurulur ken 27 Mayıs sabahı tüm vatandaşlar radyolarının başına davet edilmiş,
“Güvendiğiniz Silahlı Kuvvetleri’ nizin sesi , bir dakika sonra size hitap
edecektir” denmiş ve Albay Alparslan Türkeş ”ihtilallin kudretli albayı” olarak
anons edildi.Türkeş konuşmasında 4 numaralı tebliği bildirmiş ve ihtilali
halka şu şekilde duyurmuştur;

Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini eline almıştır.

Bu harekete Silahlı Kuvvetlerimiz,partileri, içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun,seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmakta dır. Girişilmiş olan bu teşebbüs hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir.İdaremiz
hiç kimse hakkında sahsiyata müteallik tecavüzkar bir fiile müsaade etmeyeceği
gibi, edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir.Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş kanunlar ve hukuk prensipleri
esaslarına göre muamele görecektir.

Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş
evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve
anlayışla muamele etmeleri ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti
için zaruri görünmektedir. 

Kabineye mensup sahsiyetlerin ,Türk Silahlı Kuvvetlerimize sığınmalarını rica ederiz.Şahsi emniyetleri, kanun teminatı altındadır.

Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz.Gayemiz,
Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir.
Büyük Atatürk’ün “ Yurtta Sulh,Cihanda Sulh ” prensibi bayrağımızdır.Bütün
ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sağdığız. NATO’ya inanıyoruz ve bağlıyız.  CENTO’ya bağlıyız.Tekrar ediyoruz; düşüncelerimiz ,yurtta sulh, cihanda
sulhtur.Türkiye dahilinde bütün garnizonlardaki garnizon komutanları,o yerin mülki ve askeri idaresine el koyacaklar ve vatandaşların her hususta emniyetini
sağlayacaklardır. 55

27 Mayıs darbesini gerçekleştiren, çoğu genç subayların oluşturduğu Milli Birlik Komitesi , darbe yapma gerekçelerini belirten bu konuşma, amaçların belirtilmesi açısından da oldukça önemli olmuştur.

Partileri çıkmazdan kurtarıp, partiler üstü bir yönetim kurup, şartlar olgunlaştığın da halk iradesine dayanan serbest seçimleri gerçekleştirip, siyasi iktidarı halkın oylarıyla seçilen siyasi bir partiye bırakmak amacını taşımıştır. 38 subaydan oluşmuş olan MBK, ülke yönetimini üstlenmiş, anayasa ve TBMM’yi feshetmiş, siyasi faaliyetleri durdurmuş, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes olmak üzere bir çok DP’liyi tutuklamıştır.56.

Yassıada davaları, 14 Ekim 1960'ta başlamış 11 ay 1 gün sürmüştür.
203 gün davaya,872 oturum yapılmış, 1068 tanık dinlenmiş ve yargılamalar
hükmün açıklandığı 15 Eylül 1961 tarihine kadar devam etmiştir.Yargılamalar, Ada'daki ağır şartlar altında gerçekleşmiş, hapsedilenler sadece Kabine üyeleri ve DP yöneticilerinden oluşmamıştır.

CHP'liler tarafından gerçekleştirilen ihbarlar sonucunda Türkiye'nin her
bölgesinde tutuklamalar başlamış, halk arasında birbirini ihbar etme ve
bunun sonucunda derin bölünmeler başlamıştır. Celal Bayar'a göre 150 bin
kişi hakkında ihbar yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda Yassıada'da yaşananların son derece insanlık dışı olduğu mahkemelerin adil, bağımsız ve tarafsız olmadığı, sözde bir yargılamanın yapıldığı ortaya çıkmıştır. Ancak yaşananlar konusunda Ada komutanı ve MBK üyeleri daha sonraları sorumluluğu kabul etmemiş, birbirlerini suçlamışlardır.
Sivil ve askerlerden oluşan Yassıada mahkemelerinde adil olmayan
bir şekilde yargılanan siyasilere; vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye
kullanımı, Kırşehir'in ilçe yapılması, meclis iç tüzüğünde yapılan değişiklik,
Meclis oturumlarının yayınlarına engel olunması, CHP'nin mallarına el
konulması, Tahkikat komisyonu oluşturmak, hakim teminatı ve mahkeme
bağımsızlığının ihlali gibi konularla toplam 19 dava açılmış, davalar
anayasayı ihlal davasıyla birleştirilmiştir.57Davalar 18 Haziran 1960’da
hazırlanan bir kanunla “özel mahkeme” niteliğindeki “Yüksek Adalet Divanı”
ve Yüksek Soruşturma Kurulu” tarafından yürütülmüştür.58

Mahkeme sonucunda Yüksek Adalet Divanı’ndan 15 sanık için idam cezası çıkmıştır. Celal Bayar, Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan oybirliği ile, eski TBMM başkanı Refik Koraltan, eski Genel Kurmay Başkanı Rüştü Erdelhun, Agah Erozan, İbrahim Kirazoğlu, Ahmet Hamdi Sancar, Nusre Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, Emin Kalafat, Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Eratman oy çokluğu ile ölüm cezasına çaptırılmıştır.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli idam cezalarından biri, eski Genel Kurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’nun idam cezası olmuştur.

Ordunun içinden çıkan cuntacılar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Genel Kurmay
Başkanı’nı idama mahkum etmişlerdir. Cunta ordu disiplinine son derece
zarar vermiş, çok sayıda subay da darbeyle birlikte ordudan uzaklaştırılmıştır.
Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamından sonra İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth başta olmak üzere bütün Avrupa ülkeleri idamların durdurulması için Türkiye’ye baskı yapmıştır.Menderes’in idamından sonra herhangi başka bir infaz gerçekleştirilmemiş, sanıkların cezaları hapis cezasına çevrilmiştir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun,İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa ve Kore Gazisi Tahsin Yazıcı tutuklanalar arasında olmuştur.59
27 Mayıs Türk siyaset tarihine bazı çevreler tarafından ”devrim” olarak
değerlendirilmiş olsa da, 27 Mayıs halkın katıldığı ve sosyo-ekonomik yapıyı
dönüştüren ve değiştiren bir hareket olmaktan çok, DP hükümetine karşı
yapılan bir darbe olmaktan öteye geçememiştir.

Alparslan Türkeş’in de içinde bulunduğu “14 ‘ler” adıyla anılan grup,
parlamenter demokrasiyi yeniden kurup, siyasetçilere iktidarı teslim etmeden
önce, yapısal reformları gerçekleştirebilmek için silahlı kuvvetlerin iktidarı
elinde tutmasını isteyen grup olmuştur. Daha köklü reformları tasarlayan bu
gurup kısa sürede cunta yönetiminden tasfiye edilmiştir. 60

Öte yandan Türk anayasa hukuku literatüründe, 27 Mayıs darbesi bazı çevreler tarafından olumlu karşılanmıştır.27 Mayıs Darbesini bir devrim olarak kabul edip, Türkiye’de Atatürk ve İnönü’nün kurmuş olduğu demokrasinin temellerini güçlendirdiğini belirtilmiştir. Bu durum Türkiye’ de darbeci zihniyetin sadece ordu içinde olmadığını, bürokraside, üniversitelerde ve medya da var olduğunu göstermiştir 61

Barlas’a göre; 27 Mayıs’ta medya son derece tek taraflı davranmıştır.
Yargılananlara savunma hakkı verilmemiş, DP’lilere adeta “Demir Kafesteki
Hayvanlar” gibi muamele yapılmıştır. DP’lilerin gizlice çekilen fotoğrafları her
sabah Dolmabahçe Sarayı’ndaki irtibat bürosundan basına açık arttırma
yoluyla verilmiştir. Basın da askerlerden çok korktuğu için asker ne söylerse
onu yazmıştır. 27 Mayıs müdahalesi sonrasında tam bir baskı dönemi
başlamıştır.Yassıada mahkemelerinin başlamasıyla birlikte anlaşılmıştır ki,
Türkiye’de çok sesli medya , olayların tartışıldığı bir medya yokmuş!...

Basın,
Yassıada’da kendisine ne empoze edildiyse onu yazmış, devletin tekelindeki
radyoda, sabah akşam Yassıada Adalet Divanı Başkan’ı Selim Başol ve
Başsavcı Ömer Egesel ne söylüyorsa durmadan tekrar edilmiştir.62

Yani ,” 27 Mayıs 1960 darbesi, milli iradenin tezahürü olarak ortaya
çıkan siyasi iktidarın bürokratik irade tarafından devrilmesidir”. Bu devirme,
sadece askeri iradenin bir ürünü olmamıştır, bu darbede CHP ile birlikte
medya ve Üniversitelerin derin bir etkisi olmuştur. Etkilerinin daha fazla
olduğu bile söylenebilir, çünkü bu darbeye zemin oluşturan ve meşruiyet
sağlamayı amaçlayan tüm hazırlıklar ve olgunlaştırma bu kesimler tarafından
yerine getirilmiştir.63

27 Mayıs Yönetimi

27 Mayıs rejimi kurucu işlemleri ilk olarak 12 Haziran 1960 tarihli 1 sayılı yasa yer almıştır.27 Mayıs müdahalesi meşruiyet bildirimini,”eski iktidarın anayasayı çiğnemesi” biçiminde düzenlemiş, hukuk düzeni içinde yeniden üretilmiştir. Meşruiyet bildirimi düzenlenirken,”Türk Milleti’nin bütün fert ve insanlık hak ve hürriyetlerinin ve masuniyetlerinin ortadan kaldırılması” ve “muhalefet murakabesi işlemez hale getirilerek tek parti diktatoryası kurulması” suçları üzerinde durulmuştur.64

27 Mayıs darbesi yönetimini Milli Birlik Komitesi adındaki kadro ele almıştır, ancak komitenin içinde bulunacağı hem halk hem de kadronun kendi içinde belirsizliğini korumuştur. Hareketin içindeki subaylar da darbe sabahına kadar gizlilik esasına göre örgütlendikleri için çekirdek kadro içinde kimlerin yer alacağı bilinememiştir. Bu durum MBK üyesi olan her subayın Başbakanlık ‘ta yetkili gibi dolaşabilmesine yol açmıştır. Yaşanan karmaşa, belirsizlik ve anarşi ortamının devlet mekanizması nın çalışmasını engellemesini önlemek için MBK isimleri 18 Haziran 1960’da açıklamıştır.65

MBK’ nin başına, yüksek kıdemli olması nedeniyle emekli Orgeneral
Cemal Gürsel getirilmiş, demokratik seçimlerin yapıldığı 15 Kasım 1961
yılına kadar iktidarda kalmıştır. MBK 27 Mayıs 1960’tan 6 Ocak 1961’e kadar
ülkeyi tek başına yönetmiş, 6 Ocak 1961’den 29 Ekim 1961’ e kadar ülkeyi
Kurucu Meclis ile birlikte yönetmiştir.66

12 Haziran 1960’da Anayasa Komisyonu MBK’nin yetkilerini tanımlayan ve sınırlarını belirten geçici Anayasayı kamuoyuna açıklamış, iki gün sonra da yürürlüğe girmiştir67 MBK’nin yetkilerinin niteliğini gösteren maddelere göre komite, Teşkilat_ı Esasiye Kanununa göre TBMM’nin sahip olduğu tüm hak ve yetkilere sahip olmuştur.68Genel seçim yapılıp, yeni anayasa yürürlüğe girip, TBMM tekrar yönetimi devralana kadar MBK’nın, Türk Milleti adına kullanması belirtilmiştir. Yasama yetkisi doğrudan MBK’ ye bırakılmış, yürütme yetkisi ise Devlet Başkanı’nın atayıp, MBK’nin onayladığı bakanlar kurulu tarafından kullanılması belirlenmiştir. Bakanlar kurulu üyeleri Devlet Başkanı tarafından atanıp, MBK tarafından görevden alınabilmiştir.

Yasama ve yürütme erkleri MBK’ da toplanırken yargı yetkisi MBK’ dan
bağımsız bırakılmıştır. Ayrıca komite Yüksek Soruşturma Kurulu ve Yüksek
Adalet Divanı üyelerini atayıp, idam cezasını onaylama ve veto etme yetkisine sahip olmuştur. MBK üyeleri rütbeleri ne olursa olsun eşittir, istedikleri zaman üyelikten çekilme yetkisine sahip olup, görevi her hangi bir şekilde ihlal ettikleri durumda ise mahkeme kararıyla da görevden alınabilmişlerdir. Komite üyelerinin beşte dördünün oyuyla herhangi bir üyehakkında dava açılabilmiş, komitenin toplantıları gizlilik içinde tutulup, yapılan tartışmalar hiçbir şekilde kamuoyuna yansıtılmamıştır.69

MBK geniş yetki ve haklara sahip olurken, komitenin çalışma usulu ve kullanacağı yetkilerinin niteliği konusunda bir güvence olmamış, yani komitenin yetkilerini, hakimiyet hakkını ulus adına kullanacağını gösteren herhangi hukuki bir güvence yoktur.70

MBK emir- komuta hiyerarşisinin dışında oluşturulmuş, bir cunta özelliği taşımaktadır.BU kapsamda da MBK içinde yer alan subaylar son derece farklı görüş ve düşünceleri temsil etmiştir.71

27 Mayıs Darbesi aslında, MBK’ nin bile sonunun nereye gideceğini
bilemediği bir darbedir. Darbeyi gerçekleştiren kadronun içinde bölünmeler
olmuş, bir kısım DP iktidarını devirip iktidarı İnönü’ye teslime etmek
isterken,diğer kısım demokratik yoldan halk iradesine dayanarak seçimleri
gerçekleştirip, iktidarı tekrar siyasetçilere bırakmak istemiştir.72

”Ilımlılar” olarak adlandırılan bu grup için temel amaç, sözde varlığı tehlikeye girmiş olan demokratik rejimi kurtarmak olmuştur. Bu amaç uğruna kurulacak olan, demokratik rejimin tüm kural ve kurumlarıyla hukuki çerçeveyi oluşturacak bir anayasa oluşturulup, seçim kanunu hazırlatarak mümkün olan en kısa zamanda, iktidarı sivil iktidara teslim etmek, orduyu da gerçek görevine kışlalarına döndürmektir.73

Alparslan Türkeş’in de içinde bulunduğu 14 kişilik başka bir kısım ise, parlamenter demokrasiyi yeniden kurup siyasetçilere iktidarı teslim etmeden önce yapısal reformları gerçekleştirebilmek için silahlı kuvvetlerin iktidarı elinde tutmasını istemiştir.74 .”Radikaller” olarak adlandırılan bu gurup 27 Mayısı, “devrim” olarak nitelendirmiştir. Siyasi partilerin ülke yönetimini sadece kısır çekişmelere sonu gelmeyen tartışmalara ekonomik ve siyasal krizlere sürüklediğini belirtmiş, Atatürk devrimlerini tamamlamak, ülkede ekonomik reformları gerçekleştirmek ve gerçek anlamda demokratik bir rejim kurmak için dört ila beş yıl süresince askerlerin yönetimde kalması gerektiğini, bu şekilde de “İkinci Cumhuriyet”in temellerini sağlamlaştırılacağını ileri sürmüşlerdir 75. 

Radikaller başlangıçta güçlü bir konumda olup, grubun üyeleri politika alanında etkili bir tavır sergileyebilmişler dir. Özellikle Alparslan Türkeş ülkenin geleceği konusundaki programlı vizyonun etkili bir şekilde belirtmiş, Cemal Gürsel’in müşaviri olmuştur.76 Ayrıca radikaller DP’ye ne kadar tavır alınıyorsa, aynı oranda
CHP’ye de tavır alınması gerektiğini belirtmişlerdir. Radikaller kararlı bir şekilde görüşlerini bu şekilde belirtmiş olsa da kendi içinde bir birlik oluşturmak da çok zorlanmıştır. Hepsinin hem fikir olduğu nokta iktidarı sivil iradeye bırakmamak, iktidarda kalarak ekonomik ve siyasal reformları gerçekleştirme isteği olmuştur. Ancak reformların içeriği ve nasıl yapılacağı noktasında uzlaşıya varılamamıştır. 

Radikal gruptakilerin bazıları sol içerikli planlar yaparken,diğer bir grup milliyetçi-ırkçı programlar yapma yoluna gitmiştir.77

1960 Eylül’ünde de facto kesim, radikal gurubun lideri Alparslan Türkeş görevinden alınmış, yerine valilik yapmış olan sivil yönetici Hilmi Cesur getirmiştir. 

Bu zamanlarda MBK’ nın yasama yetkisini MBK’ dan devralacak Kurucu bir meclisin oluşturulması sorunu, tartışılmaya başlamıştır. MBK’ nın yönetimde tek söz sahibi olarak kalmasını isteyen grup bu öneriye şiddetle karşı çıkmış ve MBK içinde sağladıkları çoğunluğa dayanarak kurucu meclisin oluşturulmasını engelleyeceklerini düşünmüşlerdir. Ilımlı grup radikallerin ülke içinde ve orduda meydana getirdikleri ayrılıkçı durumu önleme çabası içine girmiştir.78 Bu çabanın
sonucu olarak radikaller diğer adıyla 14’ler “13 Kasım 1960’da emekliliğe sevk edilip yurt dışındaki temsilciliklere danışman olarak atanmış, MBK’ dan tasfiye edilmişlerdir. 79 Gürsel tasfiye sebebi olarak ” Komitedeki fikir ayrılıklarının millette endişe ve itimatsızlık yaratmasını” göstermiştir.80

14’lerin uzaklaştırılmasıyla MBK içinde birlik sağlanabilmiş, herkesin hem fikir
olduğu ortak nokta demokratik yoldan halk iradesine dayanarak seçimleri
gerçekleştirip, iktidarı tekrar siyasetçilere bırakılması düşüncesi olmuştur.

Kurucu meclisin kurulmasıyla ilgili yasa ise 7 Aralık’ta kabul edilmiş, 16
Aralıkta yasalaşmıştır. 81

Kurucu mecliste Devlet başkanı tarafından seçilen 10,MBK tarafından
seçilen 18 kişiden başka illerden 75,CHP’den 49, (CKMP)Cumhuriyetçi Köylü
Millet Partisi’nden 25, barolardan 6, basın kuruluşundan 12, eski Muharipler
Birliği’nden 2, esnaf kuruluşlarından 6, işçi sendikalarından 6, meslek
odalarından 10, öğretmen derneklerinden 6,tarım ve kooperatif kuruluşlarından 6,üniversitelerden 12,yargı organlarından 12, gençlik adına da 1 temsilci yer almıştır.82

Kurucu meclis demokrasi ve hukuk devleti esaslarına uygun olarak
uygun olarak, anayasaya bağlı kalarak,29 Ekim 1961 tarihinde iktidarı yeni
seçilen TBMM iradesine bırakacak, yürütme erkini denetleyecek bir yapıda
hazırlanmıştır. Kurucu meclis ilk toplantısını 6 Ocak 1961’de yapmış olup,
darbeden sonra yasaklanan siyasi partilerin seçimlere hazırlık yapması
faaliyetine izin vermiştir.83

27 Mayıs Darbesi Türk siyasi tarihine bıraktığı izler açısından incelenecek olunursa; ilk olarak bu darbe, ondan sonra gelen askeri darbeler için bir örnek teşkil etmiş, 1961 Anayasası’nda “Türk milletinin direnme hakkını kullanması” ile gerekçelendirmiş ve yeni darbelere bir meşruiyet formülü de bırakılmıştır.84

27 Mayıs ileriki dönemlerde gerçekleştirilen askeri darbe ve muhtıra geleneğini başlatması ve bunları meşrulaştırmasıyla son derece zararlı olan bir hareket olmuştur.85

İkinci olarak; Yassıada’da yapılan hiçbir şekilde adil olmayan yargılamaların ardından Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idam edilmesi, bu kararı onaylayanların bile artık savunamadığı yanlış verilmiş, hem dış hem de iç politikada Türkiye’nin kötü bir hal almasına neden olan, özellikle dış politikada Türkiye’nin uluslar arası sistem içinde büyük ölçüde prestij kaybetmesine neden olan bir olay olmuştur.

Son olarak ; 27 Mayıs yönetimi, kendi topladığı Bilim Kurulu’nun oluşturduğu taslağı kısıtlayıcı bularak “Kurucu Meclis” oluşturan MBK’nın belirleyici olduğu 1961 Anayasası’nda “temel hakların özüne dokunma yasağı” getirilmiş ve ilk kez 1961 Anayasa’sında “sosyal haklar” dan söz edilmiştir. 27 Mayıs 1960 darbesini yapan askerin Anayasa’da öngördüğü özgürlükler 12 Mart 1971 muhtırasını veren askerin liderliğinde daraltılmış, 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar, kendilerini Türk siyasi tarihine geçirecek bir anayasa hazırlamıştır.86 Sadece askeri iradenin ürünü olmayan bu devirmede; CHP ile birlikte medyanın ve üniversitelerin de etkisi oldukça önemlidir.87
  1961 Anayasası

27 Mayıs meşruiyet bildirimi 1961 Anayasası başlangıcında “Anayasa
ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara
karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrim’ini yapan Türk
Milleti…” biçiminde bir ifade kullanılmıştır.88

Ordu, yönetimi daha meşru kılmak için geçici anayasayı bırakıp daimi
bir anayasada yapma hazırlıklarına girmiştir.89

İlk başta geleneksel devrim mantığına aykırı biçimde, meşruluk ve
hukuka uygunluk ilkeleriyle ortaya çıkan MBK’ nın hukuki temellere sahip
olması ve meşruiyet kazanması için anayasanın yapılması oldukça önemli
görülmüştür.90

Anayasanın için İki tane “ön tasarı” oluşturulmuştur. Bir tasarı  (İstanbul Tasarısı) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından hazırlanırken, ikincisi tasarı (Ankara Tasarısı) Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi tarafından hazırlanmıştır. İstanbul tasarısı bir grup öğretim üyesi (Sıddık Sami Onar, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Hüseyin Nail Kubalı, Ragıp Sarıca, Naci Şensoy, Tarık Zafer Tunaya ve İsmet Giritli) tarafından hazırlanmış olup, komisyona daha sonra Ankara Üniversitesi’nden de üç öğretim üyesi (İlhan Arsel, Bahri Savcı ve Muammer Aksoy) katılmıştır.

İstanbul tasarısı, 191 maddeden oluşan çok ayrıntılı bir anayasadır,
hazırlayanlar, genel oya ve siyasal partilere güvenmeyip, siyasal partiler
kısmen de olsa etkisiz kılınmaya çalışılmıştır. Devlet iktidarı, Devlet Şurası,
Millî Savunma Şurası, Millî İktisat Şurası, Türkiye Millî Bankası, üniversiteler,
TRT, müzeler, millî kütüphane, devlet konservatuarı, opera ve tiyatrolar gibi
bir çok farklı özerk kurum ve kuruluşa bölünmüştür. Böylelikle yürütme organı
büyük oranla zayıflatılmıştır. Ankara tasarısında, İstanbul tasarısından farklı
olarak, genel oya ve siyasal partilere şüpheli gözle bakılmamış, İstanbul
tasarısının tam tersine yürütme organının zayıflatılmaması na özen gösterilmiş,  güçlendirilmeye çalışılmıştır. İstanbul, Ankara tasarıları ile Fransız, İtalyan ve Federal Alman Anayasalarından yararlanılarak bir tasarı hazırlandı, hazırlanan bu tasarı Temsilciler Meclisinde tartışılıp, daha sonra Millî Birlik Komitesinde de görüşülmüş 27 Mayıs 1961’de yapılan Kurucu Meclis birleşik toplantısında 260 kabul ve 2 çekimser oyla tasarının son metni kabul edilmiş ve halk oylamasına sunulmuştur. Halk oylamasının ne kadar şeffaf ve demokratik olduğu hala tartışmaya açık bir konu olarak kalırken, anayasa tasarısı % 61.5’i “evet”, % 38.5 “hayır” oyuna karşı kabul edilmiştir.

15 Ekim 1961’de genel seçimler darbeden sonra ilk kez seçimler yapılmıştır.91
Yedinci dönem TBMM 25 Ekim 1961 günü devrimden 225 gün sonra  toplanmış  , ”İkinci Cumhuriyetin” temelleri atılmış ve demokratik rejime tekrar
geçilmiştir. 92 
TBMM’nin tekrar açılması üzerine 12 Şubat 1961’de (AP)Adalet Partisi,(ÇP) Çalışma Partisi,(MP)Memleketçi Parti,(TİÇP)Türk İşçi ve Çiftçi Partisi ve(MLP) Mutedil Liberal Partisi kuruluş müracaatlarını yapmışlardır.93

Müracaatlarını yapan bir çok parti bir süre sonra uygun olmadıkları
gerekçesiyle kapatılmıştır. Siyasi partilerin kurumsallaşması engellenmiş,
toplumsal bütünleşme büyük ölçüde zarar görmüştür.

1961 Anayasa’sında “Öz” güvencesi “sınırlamanın sınırı” Alman anayasasından aktarılmıştır. Öz güvencesi; mümkün olan yasal sınırlama yapılırken bile temel haklara “çekirdek çerçevesine” dokunmamak yükümlülüğünü belirtir.94 

Anayasa da sosyal devlet anlayışını, toplu sözleşme ve grev hakkını, çoğulcu anlayışı, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Hakimler Kurulu, Devlet Planlama teşkilatı, TRT, Cumhuriyet Senatosu gibi kurumları yer almıştır. TRT özerkleştirilerek iktidarın çıkarı için çalışması önlenmiş, Devlet Planlama Teşkilatı ile de keyfi harcamaların önü kesilmek istenmiştir.95

1961 Anayasa’sı genel olarak değerlendirildiğinde; hazırlanışı ve yapılışı açısından halkın demokratik yollardan seçmediği kurucu meclis tarafından hazırlanmıştır. Anayasanın halkoyuna sunulması ve kabulü sırasında tartışmalar yeterince demokratik bir ortamda değerlendirilmemiş, muhalif kesim oyların “hayırlı olması” nı dileyerek, eleştirilerini belirtmiş ancak bu kesim üzerinde baskı uygulanmıştır. Öte yandan1961 Anayasasında, egemenliğin TBMM’de toplanması esasından vazgeçilmiş; egemenlik çeşitli organlar arasında paylaştırılmış bu durumun nedeni, 1924 Anayasası döneminde ortaya çıkan çoğunluğun iradesinin bazı durumlarda antidemokratik yönlere kaymasına tepki duyulması olmuştur. 

Yargı ve TRT, Üniversite, DPT halkın iradesi ile yakından ilgisi bulunmayan bu organlar ile. çoğunluğun iradesi, demokratik temsil niteliği olmayan bürokratik irade ile sınırlandırılmak istenmiştir.96

DİPNOTLAR:

35 Dış Politika Ve Dış Ekonomik İlişkilerin Yönetimi., http://www.1bilgi.com/disticaret/5505/dis-politika-ve-dis-ekonomik-iliskilerin-yonetimi.html.  6 Ocak 2010
36 Yetener,a.g.e s.56-62
37 Davut Dursun,27 Mayıs Darbesi,Şehir Yayınları, İstanbul, 2001.s.24-25
38 Ahmet Akif Mücek. “12 Mart Öncesinde Oligarşik Yapıda Parçalanmalar”. Türkiye’de Askeri Darbeler.Gökkuşağı Yayınları, Ankara, 2009 s . 37
39 Mücek.ag.e.s.47
40 6-7 Eylül olayları; DP’ye karşı darbeye götüren önemli olgulardan biridir. Hürriyet başlığında İstanbul'daki Rum azınlığın aralarında bağış toplayarak 
Kıbrıs Rumlarının ENOSİS çetelerine gönderdiğini yazılmış, Londra'da Kıbrıs temasları dışişleri yetkilileri tarafından sürdürülürken, Atatürk'ün Selanik'teki 
evinin bombalanmasıyla ilgili haber, 6 Eylül 1955 günü saat 13.00 haberlerinde radyoda yayımlanmıştır. Kıbrıs Türktür Cemiyeti'nin düzenlemeleriyle 
gençlik örgütleri, meslek kuruluşları, kontrgerilla ve diğer derin devlet teşkilatları, bazı resmi ve gayriresmî makamların telkin ve teşvikiyle yerel 
kalabalıklar ve şehre dışarıdan getirilmiş olan kitlelerce 6 Eylül akşamı Cumhuriyet tarihinde görülmemiş biryağma ve yıkım eylemi gerçekleşmiştir.
41 Handan Acar Yıldız.”Türkiye’nin Darbeler Almış Tarihi ”,
     http://www.stratejikboyut.com/haber/turkiyenin-darbe-almis-tarihi-ii--28889.html.16 Aralık 2009
42 Sina Akşin,”Kısa Türkiye Tarihi”,Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,2007.s 253- 255
43 Dursun.a.g.e.25-29
44 Ishak Demir, “Türk Demokrasi Tarihi Ya Da Darbeler Tarihi”,2010.Ocak 6 ,
     http://ansar.de/tarih33.htm
45 Dursun.a.g.e.30
46 27 Mayıs Darbesine Doğru.6 Ocak 2010. http://mitoloji.info/tarih/tahkikat-komisyonu.nedir
47 Dursun.a.g.e.s.30
48 Dursun.a.g.e.30-31
49 Davut Dursun.Demokratikleşemeyen Türkiye.s.63
50 Dursun.a.g.e.s.31-36
51 İstanbul-Ankara Örf_i İdare İlan Edildi.(1960,Nisan 29).Hürriyet.pA.1
52 Gözen,a.g.e.,s.147
53 Çetin Yetkin.Türkiye’de Askeri Darbeler ve Amerika.Yeniden Anadolu ve Rumeli
Müdafaa_i Hukuk Yayınları,Antalya.2006.s.84
54 Türk Silahlı Kuvvetlerinin Millete Tebliğleri.(1960 Mayıs 27).Hürriyet.P.A.1
55 Hulusi Turgut,”Yassıada’da Yaptırılmayan Savunmalar, Menderes,Zorlu ve Polatkan’ın Kendi El Yazılarından Savunmaları ”,ABC Yayınları,İstanbul, 1998. s.35-36
56 Ahmad,a.g.e.s..207-208
57 Cumhuriyet Haber Portalı,Belge Arşiv.“27 Mayıs İhtilali”,   http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=30&hn=59104. 11 Kasım 2009
58 Turgut,a.g.e.,s.47
59 Ali Necati Doğan.”Yakın Tarihimizin Utanç Veren Olayları: 27 Mayıs Darbesi 1960”.
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=212490, 11 Kasım 2009
60Fırat.a.g.e.s.15-16
61 Akşin,a.g.e.,265
62 Dursun.a.g.e.s.60
63 Adnan Küçük.”Demokrasimizin Devrilme Tarihi: 27 Mayıs
1960”.
http://www.stratejikboyut.com/yazi/demokrasimizin-devrilme-tarihi-27-mayis-196-403.html.  15 Kasım 2009
64 Osman Doğru.27 Mayıs Rejimi.imge Kitapevi Yayınları, Ankara,1998.s.52-53
65 Fırat.a.g.e,s.23-24
66 Ali Necati Doğan.”Yakın Tarihimizin Utanç Veren Olayları: 27 Mayıs Darbesi 1960”.
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=212490.11 Kasım 2009
67 Ahmad.a.g.e.207-212
68 Doğru.a.g.e.s.80
69 Ahmad.a.g.e.207-212
70 Doğru.a.g.e.s.80-81
71Mücek.a.g.e.s.59
72 Ahmad.a.g.e.207-212
73 Fırat.a.g.e.,s.24
74 Ahmad.a.g.e.s.207-208
75 Melek.a.g.e.s,24-25
76 Ahmad,a.g.e.,s.213
77 Melek.a.g.e.s,24-25
78 Ahmad.a.g.e.s.215
79 Doğan,a.g.e. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=212490
80 Gürsel Tasfiye Sebebini Açıkladı.1960,Kasım 14,Milliyet.11 Kasım 2009.
81 Ahmad.a.g.e.s.207-208
82 Kili.a.g.e.,259
83 Fırat,a.g.e.,s.27-28
84 Doğan Akın.” 1960, 1971, 1980 ve 1997 orduları aynı mı?.2009, Mayıs 26,
 http://www.bandirmahaber.net/2009/05/26/1960-1971-1980-ve-1997-ordulari-ayni-midoganakin/
85 Küçük.a.g.e.”Demokrasimizin Devrilme Tarihi: 27 Mayıs 1960”.2008 ,Haziran 2,
http://www.stratejikboyut.com/yazi/demokrasimizin-devrilme-tarihi-27-mayis-196-403.html
86 Akın,a.g.e., 
     http://www.bandirmahaber.net/2009/05/26/1960-1971-1980-ve-1997-ordulariayni-midogan-akin/
87 Küçük.a.g.e. 
     http://www.stratejikboyut.com/yazi/demokrasimizin-devrilme-tarihi-27-mayis-196-403.html
88 Doğru.a.g.e.s.55
89 Kili,a.g.e.,259
90 Fırat.a.g.e.,25
91 Gözler.a.g.e., 
     http://www.anayasa.gen.tr/1961anayasasi.htm,15 0cak 2010
92 2.Cumhuriyet’in Temeli Dün Atıldı. 1961,Ocak 7.Akşam.
93 Ankara’da 6 Siyasi Parti Kuruluş Müracaatlarını Yaptılar.1961, Şubat 12.
94 Zühtü Arslan.”Anayasa Teorisi”.Seçkin Yayıncılık,Ankara,2005.s.153
95 Akşin.a.g.e.,s.266
96 Küçük.a.g.e., 
http://www.stratejikboyut.com/yazi/demokrasimizin-devrilme-tarihi-27-mayis-196-403.html.15 Ocak 2010

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder