Soçi Mutabakatı ile Kürt Bölgesi mi Kuruluyor? Gizli Maddeler..
Prof.Dr.Sait YILMAZ
23 Ekim 2019
Soçi’de Türkiye ve Rusya arasında dün yapılan görüşmeler öncesi aklımızda olan en önemli sorular şunlardı;
- Türkiye’nin oluşturmaya çalıştığı 120 km. genişliğinde ve 32 km derinliğindeki
güvenli bölgenin batısı, güneyi ve en önemlisi doğusunda ne olacaktı?
- Harekâta devam edip, özellikle doğuda YPG/PKK unsurlarının tamamen bertaraf edilmesini fırsatını kullanabilecek miydik?
- İdlib’teki Cihatçılar ve IŞİD’a ne olacaktı?
- Esat ile ilişkilerimiz normalleşecek miydi? Nasıl bir Suriye düşünülüyordu?
- Hepsinden daha önemlisi YPG/PKK’nın geleceği ve Kürtlerin statüsü konusunda ne gibi ipuçları ortaya çıkacaktı?
Üstelik Rusya Federasyonu ile belirli konularda farklı düşünmeye devam ediyoruz ve bunlar görüşmelere de yansıdı. Bu farklıklar özellikle YPG/PKK’ya bakış, İdlib konusu, Esat’ı meşru yönetim olarak tanınıp tanınmaması ve Türkiye’nin güvenli bölge ihtiyacının Adana Mutabakatı sınırları (sınırdan 5 km.) içinde kalması konusunda Rusya’nın tutumu.
Soçi Mutabakatı konusuna girmeden önce şunu da hatırlatalım. Yeni Suriye Anayasası ile ilgili çalışmalarına devam eden Anayasa Komisyonu 30 Ekim’de Anayasa Komitesi adı altında ilk toplantısını yapacak. Aynı tarihlerde, Cenevre’de de ABD’nin de katıldığı Suriye sorununa siyasi çözüm ile ilgili görüşmelere devam edilecek. Şu an sahada bekleyen askeri konular şunlar;
- YPG/PKK’nın ve Kürtlerle ilgili sahadaki gelişmelerin Esat yönetimine entegrasyonu,
- IŞİD ile mücadele ve mevcut varlıklarının (hapistekiler, toplama kampları vb.) idaresi,
- İdlib’teki yaklaşık 60 bin Cihatçının temizlenmesi,
- Türkiye’nin fiili olarak kontrol ettiği bölgelerden çekilmesi ve devredilmesi.
Şimdi Soçi Mutabakatı neler getiriyor, neler olabilir? Bekleyen tehlikeler neler? Tek tek sıralayalım.
Soçi Mutabakatı’nın ruhu?
Soçi Mutabakatı, Suriye’deki siyasi barıştan çok YPG/PKK terör örgütü ile endişeler üzerine kurulmuş bir belge olarak gözüküyor. Belgenin görünen ve sizin göremediğiniz kısımları var. Bunlara sırası ile değineceğiz.
Öncelikle Mutabakatın ruhunda şu var;
- Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin son yıllarda demografi değişimini eski haline getirerek, sınırları boyunca 1965’de baba Esat’ın yaptığı gibi bir Arap Kameri meydana getirmese de Kürt kuşağının arasına bir Arap bloku koymak istiyor.
- Rusya ise Türkiye’nin askeri girişimlerini kontrol altına alarak Esat ile birlikte bir an önce boşlukları doldurmak, Türkiye’nin endişelerini giderirken, bir an önce Adana Mutabakatı ile öngörülen 5 km. çizgisine geri çekmeyi hedefliyor.
Bu nedenle, Türkiye ağırlığını ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların dönüşüne vermiş durumda ve bu konuda Rusya’dan ve dolayısı ile Esat’tan destek istiyor. Türkiye’nin bu aşamada siyasi amacı, YPG/PKK’yı bölgeden çıkarmak, yerine Suriyeli sığınmacıları koymak.
Nitekim Türkiye’de 3 milyon 650 bin civarında Suriyeli sığınmacı olduğundan bahisle önce kısa sürede bir milyonunun daha sonra ise bir milyon kişinin dönüşü hedefleniyor.
Kürt Bölgesi mi Kuruluyor?
Barış Pınarı Harekâtı’nın asıl amacı, şimdi daha iyi anlaşıldığı gibi, YPG/PKK’yı
bölgeden tamamen elimine etmek değil, seçilen 120 km. genişlik ve 32 km. derinlikteki bölgeden YPG/PKK’yı çıkararak, Suriyeli sığınmacılara yer açmaktı. Mutabakat kapsamında öngörülen yeni düzenlemelerle;
- Bugünden itibaren öngörülen yukarıdaki bölgenin dışındaki YPG/PKK unsurları da Türkiye sınırından 30 km. uzaklaşacak ve bu bölgelerde 150 saat sonra Türk-Rus devriyesi gezmeye başlayacak.
- Özetle, sınırlarımız boyunca 30 km. derinliğe kadar YPG/PKK unsuru olmayacak.
Ancak, Türkiye için burada çok tehlikeli bir nokta var. Fırat’ın batısındaki Menbiç ve Tel Rıfat dâhil çekilme öngörülürken;
* Türkiye sınırına çok yakın olan ve Suriye doğusundaki Kürt nüfusun merkezi olan Kamışlı ilçesi muaf tutuluyor.
* Yukarısı kadar önemli olan diğer bir husus Fırat’ın doğusunda 30 km.nin güneyinde yer alan Rakka ve Deyrizor yani Petrol bölgelerine ne olacağı belirsiz.
* YPG/PKK unsurları buraya silahları ile dönecek ama sonrası belirsiz.
Bu da aklımıza şu soruyu getiriyor; Kobani ve güneyinde Kamışlı merkezli bir Kürt bölgesi oluşturulması dikte ediliyor. Belki de bu dikte ABD’den gelmiş olabilir mi?
Trump’ın “Petrolü Garanti altına aldık” açıklaması da bununla örtüşmüyor mu?
Özetle, biz bu bölgenin kuzeyinde neyin devriyesini gezeceğiz?
Düşünülmesi gereken diğer bir konu 320 km. boyunca sınırdan 30 km. geriye çekilecek YPG/PKK, gerçekten çekilecek mi? Kim, nasıl kontrol edecek? Çekilmez ya da geri dönerse ne yapılacak?
YPG/PKK ve Kürt nüfusa ne olacak?
Yukarıdaki endişe kapsamında taraflar Suriye’nin toprak bütünlüğüne her seferinde atıf yapsa da Rusların aklında başka şeyler olduğunu biliyoruz. Muhtemelen bu düşünceler ABD ile de paylaşılmış olabilir. Bu düşünce nedir? 2016 yılında Rusların yaptığı Taslak Suriye Anlaşması’nda yazılı; “Kürtlere kültürel otonomi (özerklik)”.
Bu ne demek? Şu an bunun altı doldurulmuş değil. Ruslar, kültürel özerkliğin içeriğini Esat’a dikte edecekler. Zaten Soçi Mutabakatı ile Esat’ın Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürtler ile diyalog kurması tavsiye ediliyor. Bu konular Cenevre’deki görüşmelerin en hassas konusu olacağa benzer.
Peki, kimin niyeti ne?
- ABD ve YPG/PKK’nın niyetini biliyoruz. Bağımsızlık isteyelim ama olmasa da
Irak’ın kuzeyindeki benzer bir Kürt Yönetim Bölgesi. Yeni kendi parlamentosu, ordusu ve geliri olan bir özerk yönetim.
- Rusların niyeti ise en azından yerel yönetim özerkliği, iki dil, merkezi yönetimde temsil vb. Bunu da diğer azınlıklarla birlikte kılıfına sokmak. Nitekim Putin yaptığı konuşmada kuvvetli ifadelerle “Suriyeli Kürtlerin hak ve hukukunun savunulmasına” yaptığı taahhüte dikkat çekti.
- Esat ise zaten hain olarak gördüğü YPG/PKK ve Kürtlere hiçbirini vermek istemiyor.
İşte Esat ile neden konuşmalı ve anlaşmalıyız, nedeni bu. Çünkü Esat da bizim gibi YPG/PKK’yı terörist örgüt olarak görüyor ama Ruslar ve İranlılar görmüyor.
Soçi Mutabakatı’nın hala sorunlu konuları ve gizli maddeler..
Sorunlu konuların başında Türkiye’nin hala İdlib’te bir sorun yokmuş gibi davranıp, istikrarın devamından bahsetmesi. Türkiye’nin İdlib konusunu bir pazarlık kozu olarak elinde tuttuğu anlaşılıyor. İdlib’te ya çatışmalar yeniden başlayacak ya da büyük kısmı Türkiye’ye gelecek bir kısmı da Suriye’ye entegre olacak. Bunların ikisi de istenen çözüm değil. Türkiye, İdlib kamburundan bölgeyi Esat’a teslim ederek kurtulmalıdır. Bu sorun en sıcak gündem olarak yakın zamanda patlayacak.
Soçi Mutabakatı ile Esat güçleri Ruslarla birlikte artık Türkiye sınırlarına gelecek. İyi haber sınırlarımızda artık YPG/PKK olmayacak ama Esat ordusu ile birlikte çalışmayı öğrenmek zorundayız.
Diğer yandan ABD’liler bölgeden gözlerini ayırmış değiller. IŞİD ile mücadeleye
devam bahanesi ile Irak sınırına yerleşmek ve drone örtüsünü devam ettirmek derdindeler. Yani YPG/PKK’ya destek İncirlik ve Irak sınırından devam edecek. Ayrıca Kürt bölgesinde başta CIA olmak üzere Batılıların istihbarat ve kışkırtma ağının boş durmayacağı da açıktır.
Soçi Mutabakatı’nın gizli Maddelerine gelince;
- Esat güçlerinin Kamışlı ile irtibatını sağlayan M4 yolunu Türkiye bir an önce terk edecektir.
- Türkiye, en kısa zamanda İdlib’ten çıkacaktır.
- 10 km. derinlikte devriye gezilen bölgelerde kısa süre sonra Türkiye’nin 5 km.
derinlikteki güvenli bölgesine dönüşecektir.
- Türkiye, aşama aşama tüm kontrol ettiği bölgelerden 5 km. derinliğe çekilecektir.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder