Türk Dış Politikasına Yansımalarıyla Arap Baharı., BÖLÜM 2
destekleyici rolü, artan etkisi ve bölge halklarında oluşan Türkiye’ye karşı büyük
heyecan ve hayranlıkla birlikte, uluslararası camiada Türkiye’nin bölgenin lider
ülkesi olabileceğine yönelik düşünceler yeni bir tartışmayı da ortaya çıkmıştır.
Bu tartışmanın ana eksenini; Türkiye’nin Müslüman bir ülke olması ve
demokratik bir rejimle yönetilmesi nedeniyle Arap baharında dönüşüm yaşayan
ülkelere model olabileceğine dair düşünceler oluşturmaktadır. Biz de bu noktada
bu tartışmaların her iki yönüne de yer vererek bir sentez yapmaya çalışacak ve
“Türkiye demokratik bir ülke olarak Ortadoğu’ya model olabilir mi?” sorusunu
cevaplamaya çalışacağız.
Sonuç Yerine: Türkiye Demokratik Bir Ülke Olarak Ortadoğu’ya Model Olabilir Mi?
Türkiye’nin demokratik bir ülke olarak Ortadoğu’ya model olması, Arap baharı
süreci ve ardından oluşan ortamda kendine has bir tartışma alanı oluşturmuştur.
Fakat Türkiye’nin model olması ilk olarak Arap baharında gündeme gelen bir
konu değildir. 1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla 15 yeni cumhuriyet ortaya
çıkmış ve bu cumhuriyetlerden Kafkasya ve Orta Asya’da yer alan Türk
Cumhuriyetleri için de Türkiye model olarak gündeme gelmişti. Fakat model
olma konusunda Türkiye’nin ve Batılı ülkelerin beklentisi farklıydı. Batılı
ülkelerinin önceliği; Türk Cumhuriyetleri’nde yönetimin İslamcı radikallerin,
dolayısıyla Batı karşıtı akımlarının eline geçmemesi ve Batı dünyası ile
ekonomik ilişkileri geliştirecek laik yönetimlerin işbaşına gelmesiydi. Onlara
göre; yeni Cumhuriyetlerin demokratik temeller üzerine kurulmaları fazla önem
taşımamaktaydı. Türk Cumhuriyetleri’nde demokratik bir yönetimden çok
otoriter yönetimler kuruldu ve bu durum Batı tarafından bir bakıma kabul gördü.
Batılılara göre; ancak otoriter sistemler, bağımsızlıklarını yeni kazanmış
ülkelerde siyasi istikrarı ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirebilirler ve Orta
Asya’yı tehdit eden İran’ın destek verdiği radikal akımlara karşı durabilirlerdi
(Demiray, 2010: 102).
2010 yılının sonlarında başlayan Arap Baharı sürecinde de Türkiye’nin model
olup olamayacağı çok farklı çevrelerde tartışılmaya başladı. Farklı pek çok
görüşün bulunduğu bu tartışma alanındaki çalışmalara yakından bakıldığında,
Türkiye’nin bölge ülkelerine model olabileceği yönünde görüşlerin varlığıyla
birlikte, bunun geçerli bir tespit olmadığını savunan fikirlerin de var olduğu göze
çarpmaktadır. Model olma konusunda Türk yetkililerin ifadesi son derece açık:
Başbakan ve Cumhurbaşkanı gibi üst düzey yetkililer, Türkiye’nin bölgeye
model olma gibi bir amacının olmadığını ifade etmekteler. Diğer yandan da
Türkiye’nin deneyimi ve başarıları ile bölgedeki hareketlere yardımcı olabileceği ve bölgedeki demokratik gelişmelerde destek olabileceğini de belirtmektedirler (Çakmak, 2011: 17; http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1177903-bagis-ortadoguya-model-olma-gibi-bir-istegimiz-yok). Model konusunda, diyalektik bir yöntem kullanarak sorunun cevabını iki taraflı olarak ele alacak ve ilk olarak Türkiye’nin bölgeye model olabileceği yönündeki olumlu görüşleri ve onların gerekçelerini sunacağız, ardından karşı görüşleri ve gerekçelerini aktararak bir bakış açısı oluşturmaya çalışacağız.
Türkiye’nin Ortadoğu’ya ve özellikle Arap baharı yaşanan ülkelerin içinde
bulundukları dönüşüm sürecine model olabileceğini savunan görüşlerin
temelinde, Türkiye’nin bütün eksikliklerine rağmen Müslüman ağırlıklı nüfusuyla, laik ve işler bir demokrasiye sahip ülke olması yatmaktadır (A Model of Middle East Democracy, Turkey Calls For Egypts Change in Egypt, 2011).
Türkiye, Müslüman çoğunluğa ehil toplumunun dini ve muhafazakâr değer
yargılarını laik devlet anlayışı ve liberal sosyoekonomik yapıyla bir araya
getirebilmiştir. Bu temel parametrelere Türkiye’nin Batı dünyası ile geliştirmiş
olduğu fonksiyonel ilişkiler de eklendiğinde oluşan tabloda Türkiye, Ortadoğu
coğrafyasında hem liberal temsili demokrasinin yaşamasını hem de bölge
toplumları nazarında düşman Batılı dünya algısının değişerek; yerine pragmatik
ve işbirliği odaklı ilişkiler kurulmasını sağlaması ekseninde öne çıkan bir ülke
durumundadır (Oğuzlu, 2011: 74).
Türkiye’nin bölgeye yönelik model olabileceğini güçlendiren diğer bir unsur ise;
2002 yılından sonra ülkede yaşanan gelişmelerdir. Bu tarihten sonra iktidara
gelen Adalet ve Kalkınma Partisi, İslami geleneklerden gelen muhafazakâr bir
yapıya sahiptir. Bu özellikleriyle parti, rejimin laik ve çoğulcu karakterini
benimseyen bir politika izlemiş ve bu durum kimi çevrelerce Batı dünyasındaki
Hıristiyan demokrasinin Müslüman versiyonu olarak gösterilmiştir (Turkey: A
Model For The Arab World?, 2011). Bununla birlikte, Mısır ve Tunus’ta seçimlere giren ve kazanan partilerin, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne benzer parti
programları nı benimsemeleri ve özellikle Tunus’ta iktidara gelen El Nahda
partisinin Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni örnek alacağını söylemesi
gibi pratikte yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin demokratik bir ülke olarak bölgeye
model olabilme ihtimalini arttırmaktadır (Türel, 2011: 27). Bu gelişmeler, Arap
dünyasında model sorununun önemli bir problemi olan İslam dini ile
demokrasinin birlikte düşünülemeyeceği inancına yönelik şüpheleri de
değiştirmeye başlamıştır. Bu bağlamda Washington Ortadoğu Enstitüsü
direktörü Wendy Chamberlin, Türkiye’nin İslam ve demokrasiyi kucaklayan
yapısına işaret ederek, İslam ve demokrasinin uyumsuz olmadığını; aksine
karşılıklı olarak birbirlerini destekleyici içeriğe sahip olduklarını belirtmiştir
(Turkey: A Model For The Arab World?, 2011).
Türkiye’nin demokratik bir model olarak savunulmasını ve öne çıkarılmasını
sağlayan bir başka faktör de: diğer Müslüman ülkelerin ve özellikle İran’ın
bölgeye yönelik beklentileri karşılayamamasıdır. İran’ın Esad rejimini
desteklemesinin yanı sıra Bahreyn’e yönelik duruşu da; İran politikalarının
mezhepçiliğe dayandığını göstermesi ve Arap toplumunda İran algısının negatif
yönde etkilenmesine neden olmuştur. Zira İran yönetiminin hızlandırılmış
prosedürlerle Irak ve Lübnan’daki müttefiklerini Suriye rejimini desteklemeye
zorlaması da, bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır (Bakeer, 2012: 4). İran,
1979’da İslam devrimini gerçekleştirdikten sonra bu devrimi Ortadoğu
halklarına bir yol gösterici olarak önermekteydi. Hatırlanacağı üzere Arap
dünyasında son iki yılda yaşanan değişimde meydanları dolduran kalabalıklar
demokrasi, özgürlük ve sosyal adalet isterlerken; aynı zamanda -Müslüman
kardeşler örneğinde görüldüğü gibi- iktidarların güçlü alternatif adayları olan
İslamcı muhalefet daha pragmatik bir siyaset izlemektedir (Fakho ve Hokayem,
2011: 25).
Buraya kadar olan kısımda, Türkiye’nin demokratik bir ülke olarak Ortadoğu’ya
model olabileceğini savunan görüşlerin ana hatlarını aktarmaya çalıştık.
Bu noktada, Türkiye’nin bölgeye model olamayacağını öngören görüşleri ele
alacağız.
Türkiye’nin bölgeye model olamayacağını savunanların dikkat çeken ilk iddiası,
Türkiye’nin demokratik dönüşümünü tamamlayamadığı yönündedir.
Bu bağlamda Türkiye’nin otoriter bir rejimden çıkarak tam bir demokrasiye
geçtiğini söylemenin zor olduğu belirtilmekte ve Türkiye’de demokrasinin
konsolidasyonu sürecinin eskilere dayanmasına rağmen zaman içerisinde farklı
nitelikler kazanarak evrimine devam ettiği vurgulanmaktadır (Oğuzlu, 2011: 78).
Nitekim Oxford Üniversitesi profesörlerinden Tarıq Ramadan da Türkiye’de
demokrasi adına bazı ilerlemeler kaydedilmesine rağmen, ülkede yaşanan bu
dönüşümün uzun bir süreç olduğunu belirtmiş ve Türkiye’de hala askeri
vesayetten arındırılmış tam bağımsız bir demokrasinin var olmadığını söylemiştir (Turkey: A Model For The Arab World?, 2011).
Bu görüşe benzer şekilde ünlü tarihçi Norman Stone da, bu denli yavaş bir demokratik gelişime sahip ve İslam’a mesafeli temeller üzerine kurulu Türkiye’nin, Ortadoğu’ya model olamayacağını aktarmaktadır (Egypt Isn’t Turkey, 2011). Türkiye demokrasinin modelliğine yönelik olarak aktardığımız bu bakış açılarına eklenebilecek bir görüş de demokrasi kültürü ile alakalı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin demokrasi modelinin kendi özgün
kültüründen ortaya çıktığını, aynı şekilde her ülkenin özgün demokrasi modelini
kendi özellikleriyle bulması gerektiği söylenmektedir (Ayman, 2011).
Türkiye demokrasisinin özgünlüğüne yapılan bu vurguya paralel şekilde iç
politik şartlarda meydana gelen Kürt halkı sorunu, kamusal alanda başörtüsü
problemi, azınlıklar sorunu, ifade özgürlüğünde ortaya çıkan sıkıntılarla birlikte
çok çeşitli bir muhalefetin oluşamaması gibi değişkenler göz önüne alındığında,
Ortadoğu bölgesinde her ülkenin kendi özgün demokrasi modelini oluşturması
fikri kuvvet kazanmaktadır (Özdemir, 2012). Bu özgün iç dinamiklere gönderme
yapan Amerikalı gazeteci David Judson da, ülkelerin ve toplumların birbirlerine
monte edilebilecek “lego parçaları” olmadıklarını belirtmiş, kendilerine has
özellikleri olan ülkeleri birbirlerine benzetmeye çalışmanın tehlikeli bir girişim
olduğu üzerinde durmuştur (Türkiye Arap Baharına Model Olabilir Mi?, 2011).
Türkiye’nin bölgeye yönelik model olamayacağına ilişkin sunulan bir diğer
görüş de: Türk modelinin önemli bir niteliği olan “laikliğin” Arap dünyasındaki
algısıdır. Özellikle Türkiye’nin bölgeye yönelik ziyaretlerinin Mısır ayağında,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı laikliği savunan konuşması bir
tartışma yaratmıştır. Bu konuşma bir yandan liberal eğilimli bölge halklarının
beklentilerini karşılayan bir çizgidedir; ancak diğer bir yandan geniş İslamcı
kesimin tepkisine yol açmıştır. Türkiye’nin model olamayacağını savunanlar,
böyle bir temel konuda ikiye ayrılmış olan Arap toplumunun konsensüs halinde
Türk modelini benimseyeceğini düşünmenin zor olduğunu dile getirmektedirler.
Onlara göre, Araplar kendi özelliklerine uygun şekilde kendi modellerini
geliştirmeyi tercih edeceklerdir (Kohen, 2012).
Son olarak Türkiye’nin bölgeye model olamayacağına ilişkin savlar içinde
değerlendirilebilecek farklı bir görüş de, ortak mutabakat üzerine kuruldur.
Boğaziçi üniversitesi profesörlerinden Hakan Yılmaz’ın dile getirdiği bu bakış
açısına göre; Türkiye, Amerika ve Avrupa Birliği birlikte hareket eder,
birbirlerine karşı dürüstlük ilkesini korur ve her ülke kendi modelini
Ortadoğu’da kabul ettirmeye çalışmazsa, bölgede demokratikleşmeye yönelik
bir umut meydana getirilebilir. Yine Yılmaz’a göre esasen gerekli olan olgu
gerçekçi bir bakış açısından ziyade; romantik bir algılama ve mutabakattır. Aksi
halde tek başına Türk modeli sistematik bir fayda sağlamayacaktır (Türkiye
Arap Baharına Model Olabilir Mi?, 2011).
Sonuç itibariyle, “Türkiye demokratik bir ülke olarak Ortadoğu’ya model teşkil
edebilir mi?” sorusuna yönelik verilebilecek bütün cevaplar bazı eksikleri
bünyesinde barındıracaktır. Gösterdiğimiz üzere, Türkiye’nin birçok olumlu
özelliği her ne kadar iyi bir tablo oluştursa da; öte yandan hiç de
azımsanmayacak ölçüde öneme sahip olumsuz yönlerinde var olması, bu tabloya net bir yorum yapılmasının önünü kesmektedir. Çünkü model olma tartışması bir nevi açık uçlu tartışmadır ve buradan kesin bir hüküm çıkarmak son derece zordur. Mamafih, Arap baharıyla birlikte zirveye taşınan bu tartışmanın nasıl bir sonuca varacağını belirleyecek tek faktör: Ortadoğu’nun kaderini kökten değişeme uğratarak yeni bir döneme girmesini sağlayan halkın, yine aynı şekilde bölgenin nasıl bir yapıya bürüneceğine dair göstereceği iradesidir. Hemen belirtmek gerekir ki; bu iradenin önemini gösteren bir örnek Mısır’da meydana gelmiştir. Ülkede oluşturulacak yeni anayasa yönelik Birleşmiş Milletlerin yardım teklifini reddeden Mısır, bu süreci ülkesinin iç meselesi olarak görmüştür (Mısır Anayasa Konusunda BM Yardımını Reddetti, 2012).
...............
Orta Doğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri İle İlişkiler;
Orta Doğu’daki gelişmeler gerek bölge halklarıyla mevcut tarihi, kültürel ve sosyal yakınlığımız, gerek bu gelişmelerin doğrudan veya dolaylı etkileri nedeniyle Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir.
Çok boyutlu, proaktif, yapıcı ve geleceğe dönük bir dış politika izleyen Türkiye, Orta Doğu’da barış, istikrar ve refahın egemen olmasını arzu etmekte, bu hedefle yürütülen çabalara güçlü destek vermekte ve gereksinim duyulan her alanda krizlerin aşılması ve sorunların çözümü için girişimlerde bulunmakta veya çözüm süreçlerinde aktif katkı sağlamaktadır.
Küresel düzeyde olduğu gibi Orta Doğu’da da mevcut sorunlar sonsuza kadar çözümsüz kalamayacaktır. Çözümlenemeyen her sorunun, her an yeni insani trajedilere yol açabileceği maalesef çeşitli vesilelerle tecrübe edilmiştir. Ortak sorunların çözümü bölgesel sahiplenme ve kapsayıcı diyalog anlayışından geçtiği cihetle bu konuda tüm bölge ülkelerine görevler düştüğüne inanmaktayız.
Türkiye’nin bölge için vizyonu kalıcı barış, istikrar ve güvenlik ile sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın sağlanmasıdır. Güvenlik ve istikrarın tesisi, ekonomik kalkınma ve refah için temel şarttır. Bu nedenle, Türkiye bölgedeki sorunların kapsayıcı diyalog yoluyla çözülmesi, bölge ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ilişkilerin güçlendirilmesi için çaba sarfetmektedir. Komşu çevremizde kalıcı istikrar arayan ve bölgesel bütünleşme sağlanmasını hedefleyen girişimlerimiz, bu çabaların somut birer tezahürünü oluşturmaktadır.
Türkiye bu çerçevede gerek ikili düzeyde, gerek çok taraflı platformlarda Orta Doğu ülkeleriyle mevcut ilişkilerini ve işbirliğini yapısal temelde güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye’nin Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) süreçlerini, Batılı ülkelerden önce Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi ülkeleriyle tesis etmiş olduğu da hatırda tutulmalıdır.
Arap Ülkeleri ile İlişkiler:
Ortadoğu coğrafyasının önemli unsurlarından biri olarak Türkiye, Arap ülkelerinin istikrar, güvenlik ve huzurlarını doğrudan kendi istikrar, güvenlik ve huzuruyla bağlantılı görmektedir.
Bu bağlamda Türkiye, Arap ülkelerinin karşı karşıya olduğu tüm sosyal, ekonomik ve siyasi sınamalarda, bu ülkelerin yanında durmak ve elden gelen destek, dayanışma ve katkıyı sağlamaya gayret göstermekte, sorunların ancak işbirliği, eşgüdüm ve diyalog yoluyla ve sadece siyasi sahada kalıcı ve sürdürülebilir çözümlere kavuşturulabileceğine inanmaktadır.
İstikrar ve barış arayışı kapsamında Türkiye, bölgede yaşanmakta olan sınamalara soğukkanlı ve uzun vadeli bir bakış açısıyla eğilmekte, günü kurtarıcı çözüm önerilerinden ziyade, alandaki gerçekliklerle uyumlu, bölge halkların özümseyeceği, dolayısıyla da kalıcı olabilecek çözüm alternatifleri geliştirilmesi yönünde aktif ve ön alıcı bir tavır sergilemektedir.
Keza Türkiye, bölgeye yönelik genel bakış açısı çerçevesinde, tüm Arap ülkeleriyle şartların el verdiği ölçüde siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel işbirliği ve angajmanı artırmaya çaba göstermekte, bu angajman çabaları sayesinde sağlanabilecek ikili ve bölgesel karşılıklı bağımlılığın, bölgesel istikrar, barış ve huzur ortamının en güçlü temel taşı olacağını savunmaktadır.
Bu genel çerçeve kapsamında Türkiye’nin Arap ülkeleriyle geleceğine yönelik vizyonu da, kalıcı ve sürdürülebilir bir siyasi ve güvenlik istikrar ortamında, sosyal, ticari ve kültürel etkileşimin kazan-kazan ilkesi temelinde geliştirilmesi ve bu sayede, ülkemiz dahil, tüm bölge ülkeleri halklarının refah ve huzurunun artırılması yönündedir.
http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-ortadogu-ile-iliskileri.tr.mfa
Kaynaklar
“A Model of Middle East Democracy, Turkey Calls For Egypts Change in
Egypt”, (2011) Time World News,
http://www.time.com/time/world/article/0,8599,2045723,00.html
AKGÜN, M., PERÇİNOĞLU G. ve GÜNDOĞAR, S. S. (2009) Ortadoğu’da
Türkiye Algısı 2009, TESEV Yayınları, İstanbul.
AKGÜN, M. ve GÜNDOĞAR, Ş. S. (2012) Ortadoğu’daki Türkiye Algısı 2011,
TESEV Yayınları, İstanbul.
ALTUNIŞIK, M. B. (2011) “Türkiye’nin Ortadoğu’daki Yumuşak Gücü ve
Önündeki Engeller”, TESEV Dış Politika Programı,
http://www.tesev.org.tr/tr/yayin/turkiyenin-ortadogudaki-yumusak-gucu-ve-onundeki-en, ss.3-4.
“Arap Baharı Başladığı Günden Beri Türkiye’nin Tutumu Değişmedi” (2012)
Turkishny Leading Turkish-American Web Portal,
http://www.turkishny.com/other-news/4-other-news/84122-arap-bahari-basladigi-gunden-beri-turkiyenin-tutumu-degismedi.
Arap Baharı (2012) http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-ortadogu-ile-iliskileri.tr.mfa.
AYMAN, M. (2011) “Türkiye Ortadoğu’ya Model Olamaz”, Habervesaire
http://www.habervesaire.com/news/ayman-mohyeldin-turkiye-ortadogu-ya-model-olamaz-1869.html.
BAKEER, A. H. (2012) İran’ın Suriye’ye Yönelik Tutumunun Analizi, USAK
Analiz, No: 17, USAK Yayınları, Ankara ss. 1-16.
BAL, İ. (2001) Türk Dış Politikası, Alfa Yayınları, İstanbul.
BOLAT, D. (2012) “Türkiye’nin Ortadoğu Politikasının Genel Çizgisi ve Bu
Politikada Etkili Olan Faktörler”, Akademik Makalem,
http://akademikmakalem.com/2012/01/27/turkiyenin-orta-dogu-politikasinin-genel-cizgisi-ve-bu-politikada-etkili-olan-faktorler/
ÇAKMAK, C., Yetim, M. ve Çolak, F. G. (2011) Ortadoğu’da Devrimler ve
Türkiye, Bilgesam, Rapor No: 31, İstanbul.
ÇİÇEKCİ, C. (2012) “Arap Baharı Sürecinde Türk Dış Politikasındaki
Dönüşümün Ana Hatları”, Academia,
http://comu.academia.edu/Ceyhun%C3%87i%C3%A7ek%C3%A7i/Papers/1483425/Arap_Bahari_Surecinde...-_Ceyhun_CICEKCI s.20
CRİSS, N. B. (2002) “Türkiye Cumhuriyeti’nin Dış Politikaları”, Doğu Batı
Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 21, Ankara, ss.141-142.
DALACOURA, K. (2012) “The 2011 Uprisings in the Arab Middle East:
Political Change and Geopolitical Implications”, International Affairs, 88: 1,
Number: 63.
DAVUTOĞLU, A. (2008) “Turkey’s Foreign Policy Vision: An Assesmen of
2007”, Insight Turkey, Volume: 10, Number: 1.
DEDE, A. Y. (2011) “The Arab Uprisings: Debating the Turkish Model”,
Insight Turkey, Volume: 13, Number: 2, ss.23-24
DEMİRAY, M. (2009) “Model Ülke mi Lider Ülke mi? Değişen Dengeler
Bağlamında Türkiye’nin Bölgesel Rolü ve Stratejileri”, Journal Of Azerbaijani
Studies, Khazar Univeristy Press, ss. 91-112.
DURAN, H. (2008) “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Dış politika Anlayışı ve
İlkeleri”, Editör: BIYIKLI, Mustafa, Türk Dış Politikası -Cumhuriyet Dönemi-
Cilt:1, Bilimevi, ss. 35-52.
Egypt Isn’t Turkey (2011) The Daily Beast World News Internet News Page
http://www.thedailybeast.com/newsweek/2011/02/20/egypt-isn-t-turkey.html.
EROL, M. S. (2007) “11 Eylül Sonrası Türk Dış Politikasında Vizyon Arayışları
ve “Dört Tarz-ı Siyaset”, Akademik Bakış, Cilt:1, Sayı:1, Ankara, s.34
FAKHO, E. ve HOKAYEM, E. (2011) “Waking the Arabs”, Survival, Volume:
53, Number: 2, Philadelphia, s.25.
GÖZEN, R. (2007) “Türkiye’nin Ortadoğu Politikası: Gelişimi ve Etkenleri”,
Çukurova Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi,
http://strateji.cukurova.edu.tr/ORTA_DOGU/04.htm
KHOURİ, Rami G. (2011) “Drop the Orientalist Term, ‘Arab Spring’’”, The
Daily Star: Lebanon,
http://www.dailystar.com.lb/Opinion/Columnist/2011/Aug-17/Drop-the-
Orientalist-term-Arab-Spring.ashx#axzz1mhR03jGW.
KİBAROĞLU, M. (2011) “Arap Baharı ve Türkiye”, Adam Akademi, Sayı: 2,
ss. 26-36,
http://www.mustafakibaroglu.com/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/kibaroglu-
adamakademi-arapbahariturkiye-aralik2011.pdf.
KNAPP, C. (2012) Turkey: The Past, Present, and Future Leader of the Middle
East, The Georgia Political Review,
http://www.georgiapoliticalreview.com/turkey-the-past-present-and-future-
leader-of-the-middle-east/
KOHEN, S. (2012) “’Türk Modeline’ Gölge Düşüyor”, Haber Akademi İnternet
Haber Sayfası,
http://www.haberakademi.net/2012/basindanyazi.aspx?yzid=6547&yzr=143.
KURUBAŞ, E. (2011) “Türkiye’nin Ortadoğu’da Misyon Arayışları”, Ankara
Strateji Enstitüsü, http://www.ankarastrateji.org/yazar/prof-dr-erol-
kurubas/turkiye-nin-orta-dogu-da-misyon-arayislari/
LAÇİNER, S. ve EKİNCİ, A. C. (2011) 11 Eylül Sonrası Ortadoğu, Usak
Yayınları, Ankara, s.46.
LEVACK, J. ve PERÇİNOĞLU G. (2012) Türkiye ve Ortadoğu: Alt-Bölgeler
Üzerinden Bir Değerlendirme, TESEV Yayınları, İstanbul.
MAKOVSKY, A. ve SAYARI, S. (2002) Türkiye’nin Yeni Dünyası ve Türk Dış
Politikasının Değişen Dinamikleri, (Der.), Alfa Yayınları, İstanbul.
“Mısır Anayasa Konusunda BM Yardımını Reddetti” (2012) Zaman Gazetesi
Dış Haberler İnternet Sayfası,
http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=1249265&title=misir-anayasa-
konusunda-bm-yardimini-reddetti
MURRAY, D. (2011) “After Spring, Winter”, The Spectator,
http://www.spectator.co.uk/essays/all/7418928/after-springwinter.thtml
MÜNFERİD, Ebu’l-Hasan H. (2012) “Bölge Devrimleri ve Türkiye’nin Rolü
(Örnek Olma Çabası)”, Sedat Baran, (Çev.) Uluslararası İslami Mezhepleri
Yakınlaştırma Kurulu ve Islamic Mazahep Uni.
http://www.taqrib.info/turkish/index.php?view=article&catid=1%3Ajahane-
eslam&id=655%3Aboelge-devrimleri-ve-tuerkiyenin-rolue-oernek-olma-
cabas&format=pdf&option=com_content&Itemid=27, s.5.
OĞUZLU, T. (2011) “Ortadoğu’da Demokratikleşme ve Türkiye Model Olabilir
mi Tartışması: ‘Evet, Ama!’”, Ortadoğu Analiz, Cilt: 3, Sayı: 27, Ankara, s.74.
ÖZCAN, D. (2011) “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türkiye’nin Ortadoğu
Politikası”, TASAM, http://www.tasam.org/tr-
TR/Icerik/2357/soguk_savas_sonrasi_donemde_turkiyenin_orta_dogu_politikasi
ÖZDEMİR, A. Y. (2012) Türkiye: Ortadoğu İçin Bir Model?, Magrib Enstitü,
http://magrib.org/turkiye-ortadogu-icin-bir-model/
Turkey: A Model For The Arab World?, (2011) Euronews Internet News Page,
http://www.euronews.com/2011/03/25/turkey-a-model-for-the-arab-world/
TÜREL, O. (2011) “2011 Yazında Orta Doğu’yu Düşünürken”, Mülkiye
Dergisi, Cilt: 35, Sayı: 272, Ankara, s.27.
Türk Dış Politikasında Sorunsuz Alan Kaldı Mı? (2011) Stratejik Araştırmalar
Enstitüsü, http://www.turksae.com/sql_file/384.pdf s.4.
“Türkiye Arap Baharına Model Olabilir Mi?” (2011) Ses Türkiye Gazetesi,
İnternet Haber Sayfası,
http://turkey.setimes.com/tr/articles/ses/articles/features/departments/national/2011/10/19/feature-01
UĞUR, M. U. vd. (2011) 2011 Yılında Türk Dış Politikası Değerlendirmesi,
Bilim ve Sanat Vakfı,
http://www.bisav.org.tr/yayinlar.aspx?module=makale&yayinid=123&menuID=
2_3&yayintipid=3&makaleid=934
VELTHEIM, R. (2011) “The Arab World and Europe- New Challenges for the
Union for the Mediterranean”,
http://www.iss.europa.eu/uploads/media/The_Arab_World_and_Europe_-
_new_challenges_for_the_Union_for_the_Mediterranean.pdf.
YAKIŞ, Y. (2011) “Arap Baharı ve Türkiye”, Müstakil Sanayici ve İşadamları
Derneği (MÜSİAD) Çerçeve Dergisi,
http://www.musiad.org.tr/img/arastirmalaryayin/pdf/CERCEVE%20SAYI-
57%20son.pdf, ss.121-122.
YALÇIN, H. B. “Türkiye’nin ‘Yeni’ Dış Politika Eğilim ve Davranışları:
Yapısal Realist Bir Okuma”, Bilgi, s.23, 2011 Yaz, ss. 35-60,
http://www.bilgidergi.com/uploads/yalcin2011.PDF.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder